|
Konu Kimliği: Konu Sahibi EcelBekcisi,Açılış Tarihi: 17 Kasım 2008 (20:23), Konuya Son Cevap : 28 Eylül 2018 (16:35). Konuya 5 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
17 Kasım 2008, 20:23 | Mesaj No:1 |
Canımı Al Ama Televizyonuma Dokunma! Canımı Al Ama Televizyonuma Dokunma! Milli Hastalığımız TV! Birazdüşünelim: Türkiye acaba dünyada hangi konularda önde gidiyor? Çokkonuda değil elbette. Bazı şeylerde önde olduğu doğru. Ama çoğu olumsuznoktalarda: Enflasyon oranı, paramızın değersizliği, geliradaletsizliği, eğitime ayrılan bütçe, vs.. Ama artık göğsümüzü kabartacak bir dünya ikinciliğimiz var, biliyormuydunuz? Hayır hayır, halterde veya güreşte değil. Yüzyılın son milligururunu yaşamak için şu tabloya bir bakıverin: Ortalama günlük TV seyretme süresi (1996 itibariyle) ABD 4 saat TÜRKİYE 3,5 saat İngiltere 3 saat 20 dakika Japonya 3 saat 15 dakika Avustralya 3 saat Almanya 2 saat 55 dakika Fransa 2 saat 50 dakika Peru 2 saat 40 dakika İsveç 2,5 saat Evet, yanlış okumadınız! Türkiye nihayet uygar ülkeler düzeyineulaşarak, televizyon karşısında çakılıp kalmada ikinciliği yakaladı.Almanya’ya bakın siz. Nasıl da nal topluyor. Fransa ve İngiltere deöyle. Yani, yedi düvele fark atmışız çoktan. ABD hâlâ önde ama gayretedersek onları da geçeceğimize şüphe yok. Aynen trafik kazalarındaolduğu gibi, uygarlığın bu alanında da dünya efendisi olmamız şart. Neredeyse bir Türk vatandaşı gününün üçbuçuk saatini bizim o muhteşemyayınlarla dolu TV kanallarımızı seyrederek geçiriyor. Yani belki 7-8saat uyuyor, 8 saat çalışıyor ama, televizyonu da ihmal etmiyor.Üçbuçuk saat, neredeyse yarım gün eğitim yapan bir okulda bir gündealacağımız eğitimin süresine eşit. Üçbuçuk saatte neler yapılmaz ki? Ama biz yine de ne yapacağımızı biliyoruz: Uykudan uyanma ve uyumasaatlerimizi TV’ye göre ayarlıyoruz. Elimizde uzaktan kumanda, dünyayahükmediyoruz. O sihirli alet ile haber haber geziyoruz, rezaletzaplaması yapıyoruz, bir kanala küfredip, diğerinin kucağına düşüyoruz.Olup biteni öğrenmek için açtığımız haber programı denilen şeyin içindebile her şey var: Kedi, köpek, maymun, uzun adam, cüce adam, deha adam,ahmak adam, komplo, cinayet, adam kaçırma, adam dövme, adliyearbedeleri, ahlâksızlıkla şarkıcı olanlar, şarkıcılıkla ahlâksızolanlar... Ama hepimiz üçbuçuk saat kendimizi teslim ettiğimiz televizyondan yinede memnun değiliz. Bazı gazetelerin TV konusundaki köşelerine sık sıkşunları yazıyoruz: “Mehmet Ali Erbil gittikçe saçmalamaya başladı. Kimbu adama dur diyecek?” Veya “Huysuz’un şovunda yine rezalet vardı.Lütfen seyirciye biraz saygı.” Durmadan bunları seyrediyoruz kirahatsız oluyoruz. O zaman neyi, kime, neden şikayet ediyoruz ki? Kemal Reisoğlu | |
Konu Sahibi EcelBekcisi 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
100 Sünnet | Hadis-i Şerif | dua dilencisi | 2 | 2115 | 11 Temmuz 2009 01:07 |
Efendimiz s.a.v Kimler Zehirlemişti | Hz.Muhammed(s.a.v) | EcelBekcisi | 0 | 2208 | 29 Aralık 2008 20:44 |
Ben Kim,Dünya Kim | Peygamberler(a.s) | su damlası | 2 | 2259 | 05 Aralık 2008 19:53 |
ZİNET BÖLÜMÜ | Hadis-i Şerif | EcelBekcisi | 0 | 2014 | 03 Aralık 2008 13:33 |
ZÜHD VE FAKR BÖLÜMÜ | Hadis-i Şerif | EcelBekcisi | 0 | 2033 | 03 Aralık 2008 13:29 |
17 Kasım 2008, 20:34 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 1390 Üyelik T.:
16 Nisan 2008 | Cvp: Canımı Al Ama Televizyonuma Dokunma! Beşikten Mezara Televizyon! Sabah kalktığımızda, elimizi yüzümüzü yıkamadan o günkü gazete haberlerini veren programları açıyoruz ilk önce. Kahvaltı etmeden önce çizgi film seyretmek isteyen çocuklarımızla bu konuda tartışıyoruz. Allah’tan biz işe giderken onlar da okullarına gidiyorlar. Tabii biz işte, onlar da okulda arkadaşlarımızla televizyonda gördüklerimizden, kaçırdıklarımızdan bahsederek günü geçiriyoruz. “Dün geceki Siyaset Meydanı’nı seyrettin mi?” “Yoo, ne vardı ki?” “Kaçar mı kardeşim, İslam’ın demokrasiye uyup uymadığını tartıştılar.” Bunu söyleyen arkadaşımız hemen hoşuna giden ve gitmeyen konuşmacıları anlatmaya başlayacaktır. Susturabilene aşkolsun. Hanımlar erkeklerden neredeyse sadece televizyon konusunda şanslılar. Günboyu televizyon açık duruyor. Mübarek aleti kapatsak bir daha açılmayacak sanki. Zaten kapalı olsa da akşam evin beyi geldiğinde açacak. Bu arada, televizyondaki muhteşem programları izlerken, ders soran çocuğunu hafifçe tersleyecek, karısının anlattıklarına “he, he” deyip gözünü ona bile çevirmeyecek, ihtiyacını giderme saatlerini bile televizyona göre ayarlayacak. Yatsı namazından sonra haberleri, sabah namazından önce filmleri bitirmeyi bekleyecek. Böylece mükemmel bir baba, bir anne, bir çocuk, bir aile, bir toplum olarak yaşayıp gideceğiz. Hayatımızda değişen tek şey, televizyonda değişen diziler olacak. İlim televizyonda gördüğümüz tartışmalarla haberlerdeki garip olaylar, eğitim de Çarkıfelek’te bulmaya çalıştığımız şarkı sözleri olarak kalacak. Bayramlarda açık televizyona bakarak büyüklerin ellerini, küçüklerin gözlerini öpüyoruz. Misafirliklerde birbirimizle değil, televizyonu aracı kılarak konuşuyoruz. Bir dükkana bir şey almaya gittiğimizde, tezgahın arkasında duran televizyona dikkatle bakıyoruz, esnafın bize ne verdiğine değil. Hayatımıza bu denli egemen olan şey bu televizyon denen alet değil de, mesela başka bir insan olsaydı acaba ona dayanabilir miydik? Bir yanlışını gördüğümüzde kızmaz mıydık? Günde üçbuçuk saat kiminle sohbet ediyoruz, görüşüyoruz? Üçbuçuk saati bırakın, üç dakika neyin kapağını açıp bakıyoruz? Üçbuçuk saat bir yana, çocuğumuzla ve ailemizle oturup, yarım saat Allah’tan ve örnek insanlardan bahsedebiliyor muyuz? Çocuğumuzun üç sorusuna yardım edebiliyor muyuz? Hepimiz biliyoruz: Üçbuçuk saat içinde bir kitabı yarılayabiliriz. Okumayla aramız yoksa (ki elbette yoktur!) ailecek bir dostu ziyarete gidebiliriz. Çocuğumuzun elinden tutup, vakit namazına camiye gidebiliriz. Onlara Kur’an alfabesini öğretebiliriz. Biz bilmiyorsak öğrenebiliriz. Her gün bırakın üçbuçuk saati, yarım saat versek öte dünyada sorulacak amellerimiz için şart olan ilmihal bilgilerini bir ay içinde sular-seller gibi öğrenebiliriz. Bunların hiçbirisini yapamıyorsak bile, mutlaka yararlı ve bizi koltuğa bağlamayan başka şeyler yapabiliriz. Öyle değil mi? Çocukları TV’ye Kurban Vermeyelim Yapılan araştırmalar, en fazla çocukların televizyondan etkilendiğini gösteriyor. Tabii olumsuz etkilenmeden söz ediyoruz. Bizim gibi aşırı televizyon tutkunu toplumlarda, çocuklarımızın en verimli eğitim ve öğrenim dönemi televizyona rehin bırakılıyor. Oysa çocukları TV karşısında aptallaştırmak yerine, onların güzelce, severek yapacakları o kadar çok şey var ki: Oyunlar, oyuncaklar, müzik, hikaye ve masal anlatmak, kitap ve dergi okumak, pul koleksiyonu gibi hobiler, el işleri (kesme-yapıştırma gibi), arkadaşlarla sohbet, çeşitli grup faaliyetleri... Ayrıca çocukların aileleleriyle de yapacakları çok şey var elbette: Bulmacalar, kelime oyunları, kütüphaneye ya da müzelere, kırlara ve çocuk bahçelerine beraber gitmek, bir hikayeyi canlandırmak, müzik söylemek, okumak, konuşmak, spor yapmak, yürüyüşe çıkmak, evde yaptıkları işlere karşılık onlara küçük hediyeler, bahşiş vermek, beraber bir sanat veya el işi yapmak. Veya hiç bir şey. Unutmayın, çocuklar hiç bir şey yapmasalar bile, sizin iş yapmanızı seyretmekten zevk alırlar. O zaman, siz evinizde kendi işinizi görürken onlara yaptığınız şeyi anlatın, bir şekilde yardım etmelerine veya yanınızda durmalarına izin verin.
__________________ ''Gönlüm Sükût-u Ezber Eyledi...!'' |
18 Kasım 2008, 08:58 | Mesaj No:3 |
Durumu: Medine No : 7 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | Cvp: Canımı Al Ama Televizyonuma Dokunma!
tv de ikinci sıraya oturmuşuz yakında internette de öyle olur.. Rabbim hayırlı şeylerde birincilik göstersin.. ne diyelim..
__________________ Her insan hata eder. Hata işleyenlerin en hayırlıları tevbe edenlerdir. Tirmizî, Kıyâme, 49; İbn Mâce, Zühd, 30. |
28 Eylül 2018, 15:04 | Mesaj No:5 |
Durumu: Medine No : 38944 Üyelik T.:
09 Şubat 2014 |
İstatistikte ikinci sırada görünüyoruz ama son zamanlarda birinci sıraya yerleştik diye düşünüyorum
__________________ O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR |
28 Eylül 2018, 16:35 | Mesaj No:6 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 |
Aradan gwçwn zaman zarfında canımı al Telefonuma dokunma oldu sanki durum.
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Gözyaşıma Dokunma ! | su damlası | Gönülden Dökülen Nağmeler | 13 | 28 Mayıs 2022 16:31 |
Dokunma yarama, kanayan hicranıma, ahıma…/Mustafa Cilasun | Mustafa CİLASUN | Makale ve Köşe Yazıları | 0 | 13 Ağustos 2013 23:50 |
11.Hafta : Kurana Dokunma/Okuma Konusu... | MERVE DEMİR | Hafta'nın Konusu | 16 | 23Haziran 2009 00:10 |
KUTSALA DOKUNMA(MA)K ÜZERİNE !.. | Boşluk | Serbest Kürsü | 0 | 05Haziran 2009 18:57 |
Avret Olan Yere Dokunma ve Musâfaha | Belgin | Namaz-Abdest-Teyemmüm | 0 | 19 Mart 2009 16:55 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|