25. Saate ve 8.Güne mi ihtiyacınız var?

[Seleme]

25. Saate ve 8.Güne mi ihtiyacınız var?

Gününüz size yetmiyor mu? İşleriniz yarım mı kalıyor? Kendinize zaman ayıramıyor musunuz? 25. saate ve 8.güne mi ihtiyacınız var?

Bakınız arkadaşlar; Yeryüzündeki her insana aynı zaman dilimi verilmiştir. Herkesin 24 saati ve 7 günü vardır. Eğer bu bize yetmiyorsa mutlaka bir yerlerde hata vardır. Hani derler ya “zaman hatası!” İşte aynen öyle! Bizlerde zaman hatası var.

"Zamansızlıktan şikâyet edenler büyük çoğunlukla zamanlarını nasıl kullanacaklarını bilmeyenlerdir." Şöyle bir kendimize dönüp bakalım; 24 saat gerçekten yetmiyor mu?

Hep beraber soralım kendimize:

İmam-ı Azam’ın, İmam-ı Şafi’nin ve tüm Allah dostlarının 25. saatleri vardı da ondan mı imam olabildiler, dost olabildiler? Hayır! Allah (CC) zamanı hepimize aynı verdi ama biz doğru kullanamıyoruz.

Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyuruyor: "İki (büyük) nimet vardır, insanların çoğu onlar hususunda aldanmıştır: Sıhhat ve boş vakit!" (Buhari, Rikak 1; Tirmizi, Zühd 1, (2305) .Ne güzel buyurmuş Efendiler Efendisi (sav).

Değerli arkadaşlar, zamanımızın değerini şimdi bilmezsek, yaşlandığımızda birçok pişmanlıklarımız olacaktır. Ama bu pişmanlığın bize hiçbir faydası olmayacak. Kaybettiğimiz bir saatimizi bile geri alamazken gençliğimizi nasıl geri alırız?

Ne güzel söylemiş aşk insanı HZ MEVLANA: "Bir saatlik ömür dünyanın bütün nimetleriyle iade olunamaz, yakut vakitle satın alınır ama vakit yakutla elde edilemez".

Maalesef ki ömür sermayemizin çoğunda, zaman kazanmak için değil, adeta zaman öldürmek için birbirimizle yarışıyoruz..
Peki, zaman nasıl kazanılır?


Zamanı; uykumuzdan, yemeğimizden ve bazı zevklerimizden kısıtlama yaparak kazanabiliriz Ve tabii ki, doğru insanların hayatlarını örnek alarak da nasıl zaman kazanacağımızı öğrenebiliriz Zamanın her anını güzel kullanmaya bir örnektir; İmam-ı Azam’ın kırk yıl yatsı namazının abdestiyle sabah namazını kılması Bakınız 24 saatini tabiri caizse nasıl 25 saate çıkarmış Biz de pekâlâ her zamanki yatış saatimizden bir saat geç yatsak, bir saat de erken kalksak günde tam iki saat kazanmış olacağız.


Bir nehirde iki kere yıkanamayız. Sular kendini sürekli yenilemekte! Yarın bir daha bugünü yaşama şansımız yok değil mi? Bugün kaybettiğimiz zamanımızı yarın ne yaparsak yapalım geri alamayız. En değerli hazinemiz şu an içinde bulunduğumuz dakika değil, saniyelerimiz hatta ânımızdır.

[Seleme]

Bir başka perspektif; Ömrümüzün bizle ama aslında bizsiz geçen zamanları:
Mesela televizyon karşısında geçirdiğimiz vakitler; bizsiz geçen harap olan vaktimizdir. Az değil araştırmalara göre ömrümüzün 12 ilâ 14 yılı televizyon karşısında geçiyor. Televizyonla yaptığımız bu alış -verişten hatta büyük çoğunlukta sadece verişten!, ruhumuz memnun mu? Yoksa tende tutsak olduğu için mi mecburen bize katlanıyor? İşte bu yüzden, bizle ama bizsiz geçen, ruhumuzu tutsak ettiğimiz zamanlar da var çıktığımız bu zor yolculukta.Yolculuğumuz tamamlanmasına tamamlanacak da, tutsak ettiklerimizin hesabı ne olacak?


Şu söz de derin anlamlıdır: "Yaptığınız işin en iyisini, bir de zamanında yapın, o vakit dağ başında bile olsanız insanlar sizi bulur" Her şeyin bir zamanı var. İşte, biz o doğru zamana talip olalım inşallah.

Basralı bir ilim adamını ziyarete gidenler: “ Bize biraz vakit ayırsan da oturup sohbet etsek” demişler. Eliyle gökyüzünü göstererek demiş ki:
" Tutun şu güneşi yerinde saysın; bende sizinle sohbete oturup vakit öldüreyim. Bunu yapamıyorsanız, vakti durduramıyorsanız izin verin ben de bir daha ele geçiremeyeceğim zamanımı pişman olmayacağım şeylerle geçireyim".
Bu kıssadan anlıyoruz ki, ziyarete gelenler gayet basit sebeplerle belki de oyalamak, onların zannınca vakit geçirmek için gelmiş olmamalılar. Buna da zamanın değerini bilen değerli insan müsaade etmiyor.


Zaman kazanma yöntemlerinden en etkili olanı ise planlı ve programlı çalışmaktır Bir saatimizi ayırarak yaptığımız program bize başarı olarak geri dönecektir. Tabi bu programa sadık kalırsak.

Zamanımızı doğru kullanalım ki, bir de kaybettiğimiz zamanları hesaplamak için zaman kaybetmeyelim Bir günü bitirip yatağımıza uzandığımızda düşünelim; 25. saate ve 8. güne ihtiyacımız var mı? Yoksa biz mi bir yerlerde hata yapıyoruz?

Ufuktan = Sultan YENİYIL

[NUR]

Allah razı olsun seleme,

ne 24 ssatimizi 25 saate çıkarabiliriz, ne de 7 günü 8 güne...

ama ömrü akıp geçiyor.Mahmut Toptaş hocanın bir tesbitini buraya taşımak istiyorum.

Hocamız şöyle diyor:Türkiye de ortalama ömür 60 yıldr.

Bu altmış yılın yaklaşık 15 yılı çocukluk evresi.

Kaldı geriye 45 yıl.

45 yılın 25 senesi uyku ve istirahatte geçiyor.

Kaldı 20 yıl.

Uzmanların araştırmalarına göre bunun 5 yılı da helada, banyoda ve temizlenmekle geçiyor.

Kaldı 15 yıl.

Yani 60 yıl yaşayan bir insan aslında 15 yıl yaşamış gibidir.

60 senennin sadece 15 senesi senin(insanın)iradesine tabi oluyor.

gerçekten de böyle , insan varoluş amacını bir daha sorguluyor.

[_bülbül_]

Birgüne bunları sığdırıyoruz
İbadet deyince vakit yok
yeriz içeriz yatarız
Benim hanım talebeler 2 kere ders okuyup geliyorlar derse

Kıyamet suresinde mevla
Siz peşini seviyor ahireti terkediyorsunuz buyuruyor ya
Öyleyiz mevla bilmez mi kulunun halini ne güzel anlatmış bizi bize
Rabbim şuur nasip kılsın
Boş vaktin ve sıhhatin kıymetini bilmeyi nasip kılsın
İbadetten alıkoyacak hastalıktan
iman zayıflatıcı gönül hastalıklarından muhafaza kılsın

selam ve muhabbetle

[KARAKÖSE]

bu yazdıklarınız genç nesil için geçerli,

dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç
bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç

[Esma_Nur]

Burada ne ekilirse, ahirette o biçilecektir Boş vakit fırsat ve ganimettir
Faydalı iş yapmadan vakit geçirmek, vakti öldürmek olur Dünyada yapılan her işin, her nefesin hesabı kıyamette muhakkak sorulacaktır
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kıyamette, herkes ömrünü ve gençliğini nerede geçirdiğinden, malını nereden kazanıp nereye harcadığından ve
ilmi ile amel edip etmediğinden sorguya çekilecektir)
[Tirmizi]