|
Konu Kimliği: Konu Sahibi CaferTayar,Açılış Tarihi: 02 Eylül 2008 (12:44), Konuya Son Cevap : 03 Eylül 2008 (08:48). Konuya 2 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
02 Eylül 2008, 12:44 | Mesaj No:1 |
Hayalin maksuduna ledünce serenaad Hayalin maksuduna ledünce serenaad şehri ramazanın rahmetlerinin gönüllerimizde feyizle çoşup işbu ötelere açık ilhamların daha iyi anlaşılasbileceği umuduyla siz medine web doslarımıza bir ramazanname olarak sunulmuştur. rabbbim gönüllerimizi irşada vesile kılsın amiyn. Yalan olan bu âlemde ne yaptığımızı anlamadan, Nasıl ve niçinlerin bile cevabını düşünemeden, Düşler denizinde düşe bata bir yaşamdır, hayatımız. Hay’dan gelip, Hu’ya gidilen bir seyahattir bu. Böyle diyenlere gülüpte, abdal denilen âlemdir Dairenin çemberinde, dolap beygiri gibi dönülen Dönerken de fark edilmeyen tuuli emeller Ne yanmayı, biliriz bu âlemde ne de sönmeyi. Ama bir yangın vardır herkesin gönlünde. Oysa doğmak ve ölmeklik ne demek? Buna bile vakıf olamadıktan sonra, Yaşamak neye yarar hedefi olmayan herkes gibi, Herlik te feri sönmüş bir gönülle, Erliğe, soyunmak Adam olmak, erliğe soyunmak mı acep, Yoksa er kişi niyetine Kılınırken duyulan o “er” komutunun, İş işten geçtiğini Ölene değilde henüz gözü açık olan dirilere Bir mesaj gibi sunuluşumu gerçek?- Aslında, açık gözle kapalı göz arasındaki nüans farkı, O farkı fark edememenin sancısıdır Gönlümüzdeki, her halde. Aslında bu sancı gönlümüzü burarken, Biz hala mali hülya hayalleri kurmakta değilmiyiz? Şu an bir düşünün nerdesiniz, Neylesiniz ne yapmaktasınız Ya ben, Ah nefsim niçin bu kadar asisin, Asiliğin hükmünü sürdürürken beden siperlerinde, Sana ram olunan bir ömrün Heder oluşunu seyretmekten başka ne yapabildim ki? Özünde ve sözünde dimdik bir irşat edenle Birlikte olamadın ve bilemedin levvamenin kirizlerini gönlünde! Levm, bir isyandı, belki bir baş kaldırmaydı, Bir itiraftı gerçeğe, Bir tövbe, bir tezkiye, bir gözyaşıydı zahir. Ruha pranga vurulmuş esarete müptela Ve insan bu müptelalığa rağmen zindanda. Hatta gün ve gecelerini bilmeden yaşayan, Sonrada bir merhamet elinin sımsıcak güveninde, Açılan kapılardan gün yüzüne, Yani hürlüğe azad edilen. İşte bu karmakarışık fikirlerin fırtınalarının din ipte, Asude bir latif denizin durgunluğuna yansıyan güneşle mülhime sahillerinde rıza merhametinde, Saf ve duru kumlar üzerinde, Rahman güneşinin şualarında şifa bulmak Ne kadarda güzel olurdu. O ıssız, bakir ve temiz sahillerin gönül korsanları, Denizlerin amazonları mesabesinde bir su perisi Veya denizkızı gibi masum ilhamları, Şehvet kanıyla kara kâbuslara dönüştürürken, Hürlüğe hasret hayatını Hz. İnsan olarak Bu sahilin ötesine götürüp, Rahmet padişahına Emanet sunması gerekirken insanın; Bilemeden ve bulamadan İlimden yoksun olarak yakalananlar, O saf gönlerini ve o saf denizin, o saf kumlarında, O saf demde mülhimenin hilesinde heder eylerler ki; O zamanda “ ah mürşit, vah mürşit” diye inlerler... İnlerler. Lakin iş işin içinde hiç olmuştur gayri. İşi, işin seyrinde ilmedenler, Sabrın çile tezgâhında tevekkül ipini dokurlarda... Gönüllerinde “Rabbi zidni ilma” okurlar. Ve dalarlar hikmet denizinin sularına, Varırlar sevgilinin diyarına. Bir rüzgâr eserki, cennet kokularıyla. Selam sükunetinde sunulur, Can kâselerle, kâfur şerbetleri. Göz, görebildiğine mest olur, Gönül ferahın afi tabında itminana erer. Bir fitnei ahu gözlerinde ceylan. Ve o ceylan bakışlarla okunu gönderir ki, Ne devran kalır, nede seyran. İtminan, isyan-ı şiddete döner Emredici nefsin hırsında yücelerin ihtişamından, Aczi yetin en alt derecelerine, inerek Bir anda yine bel hum adal olabilir. İşte o zaman, bütün geçen zaman, Bütün emanetler, bütün gayretler heba olur. Ve bir ömrün sağından gelen sadalar sukut eder Ve başlar şimalin cinnet anarşisinin ceberut cengi. Ne oldum” demeden, “ne olacam” diyenlerin Gönül tokluğunu oluşturan tezkiye, İmdat eylemezse vay ki vay “ Ben neymişim” diyenlere. Allame ve hazerfen sahibi, Ve sahib-i zemin, sahib-i zaman Ve bed-i zamanlıkla ünlenipte, Hocalıkta koca olamadan, İlmin hevasından kemal bulamadan, Rahmet sahilindeki, rıza koyuna ulaşalabilirmi acep insan? Bir nida hitabı gelir gönül kavuzlarından Ve ancak gönül kulaklarından dinleyen algılayabilir. Nice büyük, büyük âlim, bu haliyle yok oldu. Onların bu büyüklüğü sorsanıza ne oldu? Tövbenin tezkiyesi, Teslimiyetin tebessümünde Mecal veripte kullara, Ol raziyenin koynunda Kucaklarsa kişi, rahmet damlalarını... O rahmet damlalarının nefs kabuğunda Ruh istiridyelerinin incilerini Nasıl büyüttüğünü, Bir damla rahmetin katresinde Bir âlem can bulduğunu, Selamın saf rengini nurun şuasında Şafak bakireliğinde bilenler, Şükrün rıza beratında tebrik edilip, Şefaat-ı Resul adına onanırlar ki, Artık raziyede rızaya teslim bir bilge olup, Muhabbet sarayına Muhammed’i konuk olarak, Davete hak kazanır. Ve böylece, marziye sarayına girmenin bedeli, Mersiye okumaktır. Muhabbetin “bela” sırrını aşk ederek, Muhatabı hazzetmek ve hasretmektir aşka. Âşık gönlün o tertemiz vadilerinden akan, Hasret sularının şırıltılarında Coşkulu bir sayha ile davudi bir ritmin eşliğinde Okurken mersiyesini, ruh, Rızkın bin bir lezzetini tatmanın saflığında, Rezzak’a şükrünü hammdin bin bir ismiyle İfade ederki, Ol dem Vuslat ve Vedud tecellisi istila eder varlık âlemini. Kulluk, amel ve beden, Aşk, sabır ve vuslat Birbirine karışıp, mürekkep olurlar. Ve o mürekkep olur ki, her bir ağza Bir olur ve dil O’nu söyler, Kulak O’nu işitir, göz O’nu görür, Beden O’na gider. Tasa, tövbenin sabrı ile Akrabalığını bilip, Utanır söylemekten, üzüntüsünü, Zulmün ramında bilip, Tövbeye sarılır ve susar. Huzur gözlerinde tatlı bir hazla Ulu divanın kıyısında Rahmetlerini görüp, Razı olarak rıza tespihlerine gark olur. Ve kul, ezel ve ebedin zahiri ve batınında, Hayrında, O Hu’da oluşuna ayn-el haz ile ilm-el haz, hakk-al haz nidasıyla Bir tadil-i hal eylerki, Artık makam, mevki, merzuklukta Saf bir gönül suretinin, siretindeki Vedud-i şualar nur-u muhabbette sinleşerek, Saf bir gönül, saf bir beden, saf bir kul eyler insanı, O zamanda ben, sen yoktur, Yalnız O vardır. Yani Huvellahu ehaddır o, Huvellahu la ilahe illallah, huuu Muhammed un Resulullah. Ezel zaman anı, anla dem bu an. Özler Onu özler, sözler Onu söyler, Gözler Onu gözler, sesler Ona sesler, Onsuz bu âlem sonsuz, Sonsuz sen olmasan, da, Senle bu âlem müzeyyen. Âlem Allah’ın lutfu kullarına, Kullar ihsanı kollar, Kollar semaya kalkar, diller Ona yakarır, Sema ile sena sevgiyle selam olup, Sunarlar kulluk sevdasını sevgiliye. Sudan sudur eden varlık, Mürekkebin karmakarışıklığından Eğer arıtabilirse kendini, Suskunluğunu sabahında Bilir saflığının fendini. Nazar eyleyen Hak’tır, Ömür bir ihsandır ki, Kul olana bilmemek ahlaklaşmamaktır. Bilmek istersen eğer, bul bilge birini, Birliğe ermek başlamaktır. Besmeleyle başla, Öğrenenle öğreten övülmeye namzettir. İlim tahsil eylemeyene hayat, hayırsız zahmettir. Talip ol, talep et ki, matluba eresin! Bilmek, cahillik ile irad ederse eğer, Bu sözü sona erdir, sözlerse talibe değer. Harf ateşi, cümleyi yakıpta kor eyledi, Söylemeyi O murad eyleyip, lakin yine dil söyledi. Her kimki bu sözlere gönülden “beli” derse, Ezelde hal böyleydi, şimdide kal böyleydi. Ya Rab! Hamdimizki hamdine tab eyleriz, Naat-ı şiirler ile yâre selam söyleriz, Şu yalan dünyamız yazgısı devamına Dostlara bu geceden bir kez daha Merhaba der ve emaneti peyleriz. varıdatı sır yani | |
Konu Sahibi CaferTayar 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Hacet kapısın tıklarken | Şiirler ve Şairler | CaferTayar | 0 | 2035 | 13 Eylül 2008 11:34 |
geçmiş zaman aynası | Şiirler ve Şairler | CaferTayar | 0 | 2141 | 13 Eylül 2008 11:29 |
Cuma Günü Selevat Getirmenin Önemi: | Dua Bölümü | Seyyid | 1 | 2490 | 12 Eylül 2008 12:39 |
rahmet katrelerinde bir cuma soluğunda dua | Dua Bölümü | CaferTayar | 0 | 2366 | 12 Eylül 2008 12:31 |
Hayat ve kulluğumuz açısından Ramazan | Cuma-Bayram-Kandiller | CaferTayar | 0 | 2049 | 06 Eylül 2008 13:07 |
02 Eylül 2008, 23:39 | Mesaj No:2 | |
Cvp: Hayalin maksuduna ledünce serenaad Alıntı:
Yüreğine kalemine klavyene sağlık zihnin ve fikrin ziyadeleşsin | ||
03 Eylül 2008, 08:48 | Mesaj No:3 |
Cvp: Hayalin maksuduna ledünce serenaad Ne oldum” demeden, “ne olacam” diyenlerin Gönül tokluğunu oluşturan tezkiye, İmdat eylemezse vay ki vay “ Ben neymişim” diyenlere hocam sözlenecek bi söz yapılacak bi iltifat artık şiirlerinize bulamaz oldum emeginize yüreginize kaleminize saglık hocam allah razı olsun
__________________ her şeyin bir zamanı vardır sadece sabret.... | |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Ledünce bir deneme- | CaferTayar | Makale ve Köşe Yazıları | 0 | 20Haziran 2008 12:53 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|