|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Tuba_,Açılış Tarihi: 30 Nisan 2014 (03:30), Konuya Son Cevap : 30 Nisan 2014 (03:30). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
30 Nisan 2014, 03:30 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 20781 Üyelik T.:
10 Ekim 2012 | Yunus suresi nüzul (iniş) sebebi Yunus suresi nüzul (iniş) sebebi YÛNUS SÛRESI Kur'ân-i Kerîm'in onuncu sûresi. Yüz dokuz âyet, bin sekizyüz otuz iki kelime ve besbin besyüz altmis yedi harften ibarettir. Fasilasi lam, mim, ve nun harfleridir. Mekkî surelerden olup, Isra sûresinden sonra nâzil olmustur. 40, 94, 95, %. âyetleri Medîne'de inmistir. Mekke döneminin sonlarinda, Mekkelilerin Müslümanlara yönelik baskilarinin arttigi ve Hz. Muhammed'in son uyarilarini yaptigi bir dönemde nâzil oldugu anlasilmaktadir. Sûrede basindan sonuna kadar Hz. Muhammed'in gerçek peygamber olduguna inanmayan, ona çesitli iftira ve yakistirmalar yaparak düsman olan müsriklere kainattan ve daha önceki milletlerin baslarina gelenlerden örnekler vererek kendilerine gelen bu peygambere inanmalari gerektigi uyarisi yapiliyor, inanmadiklari takdirde ahirette baslarina gelecek azab hatirlatiliyor; bu arada ona inanan Müslümanlar çektikleri bu sikintilar karsisinda ahiret hayatinda ödüllendirilecekleri müjdesi verilerek dirençleri arttirmak isteniyor; Hz. Peygamber'e bizzat hitab eden âyetlerde müsriklerle yaptigi sözlü mücadelede ona yön veriliyor ve onlari istekleri ve baskilari karsisinda teslim olmamasi, bunu yaparsa siddetli bir cezaya çarptirilacagi yolunda uyariliyor. Allah'in kâinatta ve ahiret hayatinda tek egemen güç oldugu, O'nun çesitli sifatlari zikredilerek hatirlatiliyor; müsriklerin tapindiklari yalanci sahte put ve ilahlarin Allah karsisinda hiçbir gücü olmayan varliklar oldugu kesin bir dille ilan edildikten sonra top yekün Allah'a dönmeleri konusunda insanlar uyariliyor. "Içlerinden olan bir adama: 'Insanlari (gafilleri) korkut ve iman edenlere, muhakkak kendileri için Rableri katinda gerçek bir seref oldugunu müjde ver' diye vahyetmemiz insanlara sasirtici mi geldi? Küfredenler: Bu apaçik bir büyücü degil midir?' dediler" (2) âyetiyle, aralarinda yillarca dürüst, güvenilir, ahlâkli, kötülüklerden uzak, akrabaya düskün, zayiflari kollayan, hiç bir zaman yalan söylememis ve bu yüzden de her türlü degerli seyin kendisine emanet birakildigi "Muhammedü'l-Emin" dedikleri bir insanin, kendilerini, baslarina siddetli bir azab gelmeden önce hak yola dönmeleri için uyarici bir peygamber olarak görevlendirilmesinden saskinliga düsmek yakistirilamiyor insana. Onlar bunun mümkün olmadigina inaniyor ve Muhammed (s.a.s)'i yipratmak için eskiden söyledikleri övgü dolu sözleri birakip ona; "Bundan baska bir Kur'ân getir, ya da onu degistir" (15); "Rabbinden üzerine bir âyet (mucize) indirilse ya" (20); "Bunu kendisi yalan olarak uydurdu" (38); "(Kiyametle uyarildiklarinda da Eger dogru sözlüler iseniz bu belirttigimiz süre (vaad) ne zamanmis?" (40); eglenerek "bu bir gerçek mi?" (53) diyerek karsi çikiyorlar, "Ilmini kavrayamadiklari ve kendilerine henüz yorumu gelmemis bir Seyi yalanliyorlar"di (39). Onlarin bu sekilde karsi çikislarina cevap olarak Allah peygamberden onlara bazi sorular sormasini istiyor, böylece tartismada onlari köseye sikistiriyor: "Günesi bir aydinlik, ayi da bir nur kilan ve yillarin sayisini ve hesabini bilmeniz için (aya) duraklar tesbit eden O'dur" (5). "Gerçekten gece ile gündüzün ard arda gelisinde ve Allah'in göklerde ve yerde yarattigi seylerde korkup sakinan bir topluluk için âyetler vardir" (6) "Karada ve denizde sizi gezdiren O'dur" (22). "Göklerden ve yerden sizlere rizik veren kimdir? Kulaklara ve gözlere malik olan (görme ve isitme duyusu haline getiren, istediginde de yok etmeye gücü yeten) kimdir? Diriyi ölüden çikaran ve ölüyü diriden çikaran kimdir? Onlar Âllah'in diyecekler. Öyleyse de ki: Peki siz (gerçege karsi gelmekten) yine de sakinmayacak misiniz?" (31); "Onlara sor: Sizin sirk kostuklarinizdan yaratmayi baslatacak, sonra da onu iade edecek olan var mi? De ki: Âllah yaratmayi (ilkin) baslatir, sonra da onu' iade eder. Öyleyse nasil olurda sirkin kötü yollarina düsüyorsunuz? Onlara yine sor: Sizin sirk kostuklarinizdan hakka ulastirabilecek var midir?' De ki: Hakka ulastiracak Allah'tir. Öyleyse hakka ulastiran mi uyulmaya daha hak sahibidir, yoksa dogru yola ulastirmadikça kendisi hidayete ulasmayan mi? Ne oluyor size, nasil hüküm veriyor musunuz?" (34,35) Onlara sor: Hiç sunu düsündünüz mü? Eger o'nun azabi size gece ya da gündüz geliverse (onu nasil engelleyeceksiniz?), suçlu günahkârlar bunu ne diye erkene almak istiyor?" (50); "O, dinlemeniz için geceyi, gündüzü de göz açtirici' olarak sizin için yaratmistir. Süphesiz tebligi isitebilen bir topluluk için bunda gerçekten âyetler vardir" (67).. Bu sekilde müsriklerin elini kolunu baglayan, onlara söyleyecek hiçbir söz birakmayan sûre, baska âyetlerinde inanmalari için davet edildikleri Allah'in sifatlarini tanitmaya devam ediyor: "Gerçek su ki, sizin Rabbiniz alti günde gökleri ve yeri yarattiktan sonra da ars'i kusatan, isleri evirip çeviren Allah'tir. O'nun izni olmadikça hiç kimse (putlariniz dahi) sefaatçi olamaz. Iste Rabbiniz olan Allah budur; öyleyse O'na kulluk edin (putlara, tâgutlara, içinizden ileri gelenlere degil). Buna ragmen anlamayacak misiniz?" (3); "Sizin dönüsünüz O'nadir..." (4); "Gayb (bizim için sir olan bilgiler) yalnizca Allah'indir..." (20); Kiyamet günü hepsini bir araya toplar (45); Göktekilerin ve yerdekilerin tümü O'nundur; O öldürür ve diriltir (55-56); insan nerede ve hangi durumda bulunursa bulunsun Allah onun üzerinde gözetleyicidir; yerde de gökte de zerre agirliginca hiçbir sey Rabbinden uzakta (gizli) kalmaz (61); Izzet ve gücün tümü Allah'indir. O isitendir, bilendir (65); "Allah çocuk edindi" dediler. O (bundan) yücedir. O, hiçbir seye ihtiyaci olmayandir... (68). Allah, tanitildiktan onlarin putlari karsisinda bütün kainata hakim olan gücü delillerle anlatildiktan sonra kendilerine gönderilen peygamber hakkinda tasidiklari süphelere cevap veriliyor sûrenin degisik âyetlerinde: "Içlerinden olan bir adama insanlari korkut ve iman edenlere, muhakkak kendileri için Rabbleri katinda gerçek bir seref oldugunu müjde ver' diye vahyetmemiz, insanlara sasirtici mi geldi? Küfredenler bu apaçik bir büyücü degil midir?' dediler" (2); Kur'ân hakkinda süpheye düsüp baska bir Kur'ân daha getirmesini istediklerinde Allah peygambere söyle söylemesini emrediyor: "Benim onu kendi nefsimin bir öngörmesi olarak degistirmem, haddim degildir. Ben, yalnizca bana vahyolunana uyarim. Eger Rabbime isyan edersem, süphesiz ben büyük günün azabindan korkarim".Ayrica de ki: Eger Allah dileseydi, onu size okumazdim ve onu size bildirmezdim. Ben bu vahiyden önce sizin içinizde bir ömür sürdüm. Siz vicdaninizin sesine kulak vermeyecek misiniz?" (15-16); peygamberligini delillendirmek üzere bir mucize istemeleri karsisinda ise söylenecek söz, "Gayb yalnizca Allah'indir. Siz bekleyedurun, ben de elbette sizinle birlikte bekleyecegim (isterse eger Allah mucize de verir, azab da indirir)”(20); "Her ümmetin peygamberi vardir, onun için size de bir peygamber gönderdik ki, bize peygamber gönderilseydi böyle sapitmazdik' (diyecek bir mazeretiniz kalmasin)” (47); onlarin inandigi gibi peygamber zengin olacak, altinlari, saraylari, hizmetçileri, olaganüstü yetenekleri olacak diye bir kural yoktur; o da bir insandir; onun için Allah su sözü ögretiyor peygamberine: "Allah'in dilemesi disinda, kendim için zarardan ve yarardan (hiç birseye) malik degilim, hersey Allah'in iradesine baglidir" (49). Âyetler peygambere dönerek, hak davanin öncüsü olarak zorluklarla karsilasmasinin, hakaretlere ugramasinin gayet dogal oldugu hatirlatiliyor ve su teselli veriliyor: "Onlarin söyledikleri seni üzmesin. Tartismasiz, izzet ve gücün tümü Allah'indir. O, isitendir, bilendir" (65). Daha sonra zorluk karsisinda gevseyip düsmanlarina pes etmesi halinde cezalandirilacagi uyarisiyla peygamber dirençli olmaya çagiriliyor: "Onlarin söylediklerinden etkilenip (de) sana indirdigimizden eger süphe içindeysen, senden önce kitabi okuyanlara sor (senin beklenen peygamber oldugunu söyleyeceklerdir, onlarin kitaplarinda bu yazilidir). Andolsun, Rabbinden sana gerçek gelmistir; su halde kuskuya kapilanlardan olma" (94), "Ve Allah'in âyetlerini yalan sayanlardan olma yoksa kayba ugrayanlardan olursun" (95); "Sana yarari da zarari da olmayan, Allah'tan baskalarina tapma. Eger sen (bu emirlerin tersini) yapacak olursan, bu durumda muhakkak zulme sapanlardan olursun' (106); "Allah sana bir zarar dokunduracak olsa, O'ndan baska bunu senden kaldiracak yoktur. Ve eger sana bir hayir isterse, O'nun bol fazlini geri çevirecek de yoktur..." (107); Ve bu uyarilarin ardindan kendisine inanip hidayete erecek olanlarin kurtulusa, karsi çikanlarin ise kendi aleyhine olan bir yola girecegi gerçegi hatirlatildiktan sonra kesin bir emir veriliyor kendisine: "Ve ey peygamber, sana vahyolunana uymaya devam et ve Allah hükmünü verinceye kadar sabret. O hükmedenlerin en hayirlisidir" (109). Kur'ân ise bir yalan degil, kendisinden önce indirilen kitaplari dogrulayan ve onlari ayrintisiyla açiklayan bir kitaptir. Allah, müsriklerin süphelerini ortadan kaldirmak için az-çok duyduklari, bildikleri, hikayeler olarak anlattiklari geçmisten bazi topluluklarin ve onlara gönderilen peygamberlerin baslarindan geçenleri hatirlatiyor. Bu amaçla Hz. Nuh, Hz. Musa, Hz. Yunus'tan ve daha baskalarindan sözeden âyetler onlara karsi çikanlarin nasil cezalandirildigini haber vererek, bundan ibret alan müsriklerin hak dine inanmasini saglamaya çalisiyor. Örnegin Nuh kavmi; kendilerine okunan Allah'in emirleri islerine gelmeyip agir geldi ve iyiliklerini isteyen Nuh ve inananlari cezalandirmak için toplanti yaptilar, onlari öldürmeye karar verdiler. Sonuçta ne oldu?... Biz de onu ve gemide onlarla birlikte olanlari kurtardik ve onlari halifeler kildik. Âyetlerimizi yalan sayanlari da suda bogduk..." (73). Örnegin Firavun ve adamlari: Kendilerine mucize destegiyle gelen Musa ve kardesi Harun'a düsman oldular, inanmayip büyüklendiler. Onlarin peygamber degil büyücü olduguna karar verip, kendi büyücülerini onlarin karsisina diktiler. Onlarin sihirli degneklerini Musa'nin ejderha oluveren degnegi birer birer yutunca Musa'nin Rabbine inanan sihirbazlar Firavun'u yalniz biraktilar... Ve Musa'ya inananlar, Allah'a tevekkül etmeye, kibleye dönük evler yapip dosdogru namaz kilmaya çagirildilar (87). Firavun ve adamlarinin zenginlikler içinde yüzdürüldügü halde isyan etmelerine tahammül edemeyen Musa onlarin yerin dibine geçirilmesi için Allah dua etti; ve dualari kabul olundu (88,89). Musa'yi ve inananlarin Misir'i terkettiklerini haber alan Firavun ordularinin basinda peslerine düstü ve denizde açilan bir yoldan Musa ve inananlar geçerken Finavun ve ordusu boguldu. Firavun ölüm aninda gerçek Rabbin Musa'nin Rabbi olduguna inandi ama artik geç olmustu (90). "Simdi mi inandin? Oysa sen önceden isyan etmis ve fesat çikarmistin" (91) denilerek imani kabul edilmedi. Ya Yûnus'un kavmi? Onlar kendilerini azabla korkutan Yûnus (a.s)'a inanmamislar, o da azabin gerçeklesmesi için Allah'a dua ederek bölgeyi terketmisti. Azabi gördüklerinde ise kavmi inanmis ve azab geri çevrilmisti onlarin üzerinden; azabi gördükten sonra imanlari kabul edilen tek topluluktu ayni zamanda Hz. Yûnus'un kavmi (98). Ve bütün bu örneklerden sonra Allah, Mekkeli müsrikleri uyariyor: "Simdi kendilerinden önce gelip-geçmislerin (baslarindan geçen) günlerin bir benzerinden baskasini mi beklemektedirler? De ki: Bekleyedurun, ben de sizlerle birlikte bekleyenlerdenim. Sonra biz peygamberimizi ve iman edenleri böyle kurtaririz: mü'minleri kurtarmamiz bizim üzerimizde bir haktir" (102, 103). Sûrenin degisik yerlerinde insanin bir baska özelliginden söz edilerek, aslinda onun yaratilisinda tek Allah'a inanma özelliginin bulundugu; nefsi ve seytanin bunu zamanla saptirdigi; ancak zor durumda kalip ölümle burun buruna geldiginde (Yûnus kavminde görüldügü gibi) içinde tozlanmis küllenmis olarak korunan tek Allah'a iman duygusunun ortaya çiktigi, ama tehlikeyi atlatinca da yine o eski sapikligina döndügü ebedi bir üslupla anlatiliyor. "Insana bir zarar dokundugunda; yan yatarken, otururken ya da ayaktayken bize dua eder; zarari üstünden kaldirdigimizda sanki kendisine dokunan zarara bizi hiç çagirmamis gibi döner-gider. Iste, ölçüyü tasiranlara yapmakta olduklari böyle süslenmistir" (12); "Insanlara, siddetli bir sikinti dokunduktan sonra, bir rahmet dokundurdugumuz zaman, âyetlerimiz konusunda hileler yapmak onlarin kötü bir isi (özelligi)dir.." (21); "...gemide bulundugunuz zaman, onlar da güzel bir rüzgârla onu yüzdürürlerken ve (tam) bununla sevinmektelerken, ona korkunç bir rüzgâr gelip çatar ve her yandan dalgalar onlari kusativerir; onlar artik bu (dalgalarla) gerçekten kusatildiklarini sanmisken, dinde O'na gönülden katiksiz baglilar olarak Allah'a dua etmeye baslarlar: Ândolsun, eger bundan bizi kurtaracak olursan, hiç süphesiz sana sükredenlerden olacagiz! Ama (Allah) onlari kurtarinca, onlar hemen haksiz yere yeryüzünde isyana baslar. Ey insanlar, sizin isyaninizin ancak size zarari dokunur..." (22,23). Bu kadar delil ve korkutmadan sonra hâlâ inanmamakta direnenlerin cezasi artik hak olmustur. Sûrede onlarin baslarina gelecekler de haber veriliyor ki kendilerine, belki bundan sakinirlarda inatlarindan dönerler: "Sizin tümünüzün dönüsü O'nadir... Küfre sapanlar ise, hakikati reddetmeleri dolayisiyla, onlar için kaynar sudan bir içki ve acikli bir azap vardir" (4) Allah'la karsilasmayacaklarini sanip dünya ile yetinen ve bu yüzden de onun dinine kulak vermeyenler; "Iste bunlarin kazanmakta olduklarindan dolayi barinma yerleri atestir" (8). "Sonra o zulmetmemekte olanlara sürekli olan azadi tadin, denilecek kazanmakta olduklarini disinda, bir baska seyle mi cezalandirilacaksiniz?" (52); "Onlar için dünyada geçici bir meta vardir. Sonra dönüsleri bizedir; sonra da küfre sapiklari dolayisiyla onlara siddetli azabi tattiracagiz" (70). Halbuki, onlar eger gerçekten bilmis olsalar, bu azaba ugramadan önce inanir ve o gün için hazirlik yaparlardi. Çünkü, "Zulmeden her nefis yeryüzündekilerin tümüne sahip olsa, bunu (azaptan kurtulma karsiliginda) fidye olarak verirdi. Onlar azabi görünce pismanliklarini gizlerler. Oysa onlar haksizliga ugratilmadan aralarinda adaletle hükmedilmistir" (54). Her yapilanin karsilik bulacagi o gün, küfretmeyip peygamberin getirdigine inanan, bu yolda iskencelere katlanip malini-mülkünü, yakinlarini, sevdiklerini, dogup büyüdügü topraklari terkedip hicret eden, hak üstün gelsin diye canini ortaya koyan mü'minler de mükâfatlandirilacaklar: Iman edenler ve salih amellerle bulunanlar da, Rableri onlari imanlari dolayisiyla altindan irmaklar akan, nimetlerle donatilmis cennetlere yöneltip iletir" (9); "Güzel is yapanlara daha güzeli ve fazlasi vardir. Onlarin yüzlerini en bir kararti sarar, ne de bir zillet. Iste onlar cennetin halkidirlar; onda ebedi olarak kalacaklardir" (26); ...onlar için bir korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir" (62). Basindan sonuna kadar imana çagirilan, kâinat olaylari gösterilerek, daha önceki topluluklarin baslarina gelenler hatirlatilarak, ahirette karsilasacaklari azabla korkutulup inandiklari taktirde verilecek mükafatlar haber verilecek ikna edilmeye çalisilan müsrikler buna ragmen direnirlerse artik yapacak bir sey kalmamistir. ... her kötülügün karsiligi kendi misliyledir. Bunlari bir zillet kaplar. Onlari Allah'tan (kurtaracak) hiç bir koruyucu yoktur. Onlarin yüzleri, sanki bir karanlik gecenin parçalarina bürünmüs gibidir. Iste bunlar atesin halkidirlar; orada ebedi olarak kalacaklardir.”(27) Fedkar KIZMAZ |
Konu Sahibi Tuba_ 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Her bid’at delalet midir? | Hurafeler-Bi'datlar | Yitiksevda | 1 | 2166 | 14 Temmuz 2014 17:57 |
Nur suresini sorularla tanıyalım | Sorularla Sureleri Tanıyalım | bilinmez | 32 | 15298 | 14 Temmuz 2014 05:20 |
Hikmet | İslami Kavramlar | Tuba_ | 0 | 2052 | 19 Mayıs 2014 03:02 |
Mina | İslami Kavramlar | GÖKCEN_AZRA | 1 | 1943 | 19 Mayıs 2014 02:58 |
Hurâfeci Tahrif Akımlarından Hurûfîlik,... | Hurafeler-Bi'datlar | Tuba_ | 0 | 2037 | 19 Mayıs 2014 02:53 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
İbrahim suresi nüzul (iniş) sebebi | Tuba_ | Sürelerin Nuzul Sebepleri | 1 | 09 Eylül 2017 23:54 |
Meryem suresi nüzul sebebi | Tuba_ | Sürelerin Nuzul Sebepleri | 0 | 05 Mayıs 2014 02:09 |
Tevbe suresi nüzul (iniş) sebebi | Tuba_ | Sürelerin Nuzul Sebepleri | 0 | 30 Nisan 2014 03:37 |
Hicr suresi nüzul (iniş) sebebi | Tuba_ | Sürelerin Nuzul Sebepleri | 0 | 30 Nisan 2014 03:20 |
isra suresi nüzul (iniş) sebebi | Tuba_ | Sürelerin Nuzul Sebepleri | 0 | 30 Nisan 2014 03:12 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|