Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM DİNİ KONULAR.::. > Muhtelif Dini Konular > Tasavvuf-Tarikat

Konu Kimliği: Konu Sahibi mdm1,Açılış Tarihi:  06 Aralık 2011 (21:14), Konuya Son Cevap : 06 Aralık 2011 (21:14). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 06 Aralık 2011, 21:14   Mesaj No:1
Avatar Otomotik
Durumu:mdm1 isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 14647
Üyelik T.: 19 Kasım 2011
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 56
Konular: 4
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Mesnevide İnsanlarının İlahlaştırılması !!!

Mesnevide İnsanlarının İlahlaştırılması !!!

Mesnevide İnsanlarının İlahlaştırılması, Kula Kulluğa Açık Davet ve yazarın ilahlık iddiaları;

Mesnevi yazarı Rumi’nin dostu Şemsle İslam dinini ifsada çalıştıkları, beyitlerinde Hinduların tenasüh yani pantesist devr inanışından söz ederek, kendilerini ve sahte dostlarını nihayet açıkça ilahlaştırdıkları görülmektedir. İşte mesnevide tanrılaşan insanlar;

3900. ’’ Eğer şu ruhların haşredilmesini istiyorsanız ey ulu kişilerim, bu sözü kesin!
3901. Ben cemaattandım… öldüm, yetişip gelişen bir varlık, nebat oldum. Nebatken öldüm, hayvan suretinde zuhur ettim.
3902. Hayvanlıktan da geçtim, hayvanken de öldüm de insan oldum. Artık ölüp de yok olmaktan ne korkayım?
3903. Bir hamle daha edeyim, insanken öleyim de melekler âlemine geçip kol kanat açayım.
3904. Melek olduktan sonra da ırmağı atlamak, melek sıfatını da terk etmek gerek, “Her, şey fanidir, helâk olur… ancak onun hakikati bakidir. ?
3905. Bir kere daha melekken kurban olur da o vehme gelmeyen yok mu… işte o olurum.’’
Mesnevi cilt;3

Görüldüğü gibi yukarıdaki beyitlerde tenasüh (ruh göçü), devr gibi Hindu dininin inancı aktarılmaktadır. Devr; iki şeyden her birinin varlığının ötekine bağlı olması demektir. Oysa kendi varlığı bir başka varlığın yokluğunu gerektiren şey batıldır, imkânsızdır düşünülemez. Çünkü bir başka varlığın yokluğu zaten tamamen hiçliktir. Beyitlere tekrar dönersek sanki günümüz evrimcilerinin de iddia ettikleri gibi, insan varlık kazanana dek önce nebat olur, sonra hayvan olur, sonra insan olur ve hatta ölürde sonra tekrar dirilir melek olur, hatta hatta meleklikten de geçerde hâşâ ilah olur. İster âlim, ister veli, ister sıradan bir inanan bu cümleleri söylemeye nasıl cüret edebilir, gerçekten çok düşündürücüdür. Şarabı öven esrardan bahseden (cilt.5.B.3950) beyitleri de düşünürsek bu insanların çevresindeki insanları, şeyh, veli ilan ettikleri bazı dostlarına veya kendilerine nasıl tapınmayı, içip-içip böyle zalimce sözlerle kula kulluğa çağırdıkları ap-açık eserlerinde ortaya çıkmaktadır. Zalimliğin bile sınırını aşan bu münafık ve benzeri mülhitler hiç çekinmeden veli veya arif ilan edilen tiplere ibadet edilmesini şu beyitlerde açıkça telkin eder; insanları Hacc ibadetinden meneder, Müminlerin Hacc paralarını gasp eder ve açıkça insanları kendilerine kulluğa davet ederler. İşte Mesnevide Hacc gibi ibadetlerden men ve kula kulluğa açık davetler;

2240. Bayezid “ İki yüz dirhem gümüşüm var. Ridamın ucuna sımsıkı bağladım işte. ? deyince,
2241. Pir, “ Etrafımda yedi kere tavaf et. Bu tavafı hac tavafından daha makbul bil.
2242. O dirhemleri de, ey cömert kişi, bana ver.Bil ki hac ettin muradın hâsıl oldu.
2243. Umre ettin ebedi ömre nail oldun, sâf bir hale geldin, Safa’ya koştun, Saiy erkânını yerine getirdin.
2244. Canının gördüğü Hak hakkı için ki o, beni kendi evinden daha üstün, daha makbul etmiştir; 2245. Kâbe her ne kadar onun lütuf ve ihsan evidir ama benim vücudum da onun sır evi.
2246. Tanrı, Kâbe’yi kurdu ama kurdu kuralı ona gitmedi. Halbuki bu eve, benim vücuduma, o ebedi diri olan Tanrı’dan başka kimse gelmedi.
2247. Beni gördün ya, bil ki Tanrı’yı gördün; doğruluk Kâbe’sinin,hakikî Kâbe’nin etrafında tavaf ettin.
2248. Bana hizmet, Tanrıya itaat etmek, onu övmektir. Sakın Hakkı benden ayrı sanma.
Mesnevi cilt;2

Müslümanları Hacc yolundan ayrı koyan. Müslümanların Hacc paralarını, ’kendilerini ziyaret ve razı etmelerinin daha makbul ibadet olduğunu’ iddia ederek gasbeden. ’’Bana hizmet, tanrıya itaat etmek onu övmektir’’ diyerek, insanları düpedüz kendilerine kulluğa çağıran. ’’Beni gördün ya bil ki tanrıyı gördün’’ diyerek düpedüz kendisinde ilahlık ilan eden bu münafıklara hala veli muamelesi yapılması, halkın nasıl kandırıldığının acı senaryosudur... Evet, ne acıdır ki bu küfür dolu beyitleri yazanları yüceltirlerde, bu sözlerin zahiri ve batını küfür olduğunu ispatlayanları küfürle itham ederler. İnsan psikolojisi değişmez, şayet bir menfaat ve rant güdüyorsa elbette yalan ve küfür de olsa o işin savunuculuğunu yapacaktır. Kimide ömründe bir kere dahi mesnevi ciltlerini okumamıştır ama yazarını kutsal ruhaniyet olarak gördüğü için düz-mantık savunur, bilgisiz ve cahildir. Düşünün ki ’unesko’ denilen inkârcıların organizasyonu Rumi için anma yılı ilan edecekte, İslam tarihindeki onca insanlığıyla en güzel örnek olan, sahabelerden biri bile anılmayacak. Azıcık bile olsa fikir yürütebilen bir inanan, inkârcıların bir menfaati ve memnuniyeti olmaksızın sözde Müslüman olan birini savunmayacağını çok iyi bilir. İşte bu bakımdan yukarda bahsettiğim, bir kısmı Mesneviyi okumuş olmalarına rağmen bazı elit kesim, uluslararası bir rant haline gelen Rumi yi ve küfür dolu, hatta pornografik beyitlerini şiddetle savunmaya devam edeceklerdir. Sıradan bir Müslüman’a dahi asla yakışmayacak ve bir Mü’mini imandan çıkaracak sözleri, hala okuyanlara, sahibini veli telakki edenlere ve bunu mazur görenlere ancak şaşırdığımı ifadeden başka elimden bir şey gelmiyor. Evet, gelin resmen kula kulluğa çağıran ve en iğrenç şekliyle yataklarında yattıkları kadınların güzelliğini hâşâ tanrı tezahürü olarak gören, Hıristiyan ve Yahudilerin bile söylemekten ar edeceği, iğrenç benzetmelerin yapıldığı beyitlere bakalım;

952. Tanrı, şarap ve çalgıyı getirip önüne koydu.
953. Şeytan bunları görünce hafifçe güldü neşelendi.
956. Tanrı erkeklerin aklını, sabrını alan kadın güzelliğini ona gösterince. 957. Parmacıklarını şıkırdatarak oynamaya başladı. Ver, ver şimdicik muradıma kavuştum dedi.
958. Aklı fikri kararsız hale getiren o mahmur gözleri görünce,
959. Şu gönlü çöre otu gibi yakıp kavuran dilberlerin yüzlerini seyredince neşelendi.
960. Yüz. ben, kaş. Akik gibi dudaklar. Sanki ince bir perdeden Tanrı parlamış.
Şeytan, incecik perdeden Tanrı tecelli etmiş gibi o işveyi görünce derhal yerinden sıçrayıp oynamaya koyuldu.
Mesnevi; c.5

İşte kadınların güzelliğini bile ’sanki ince bir perdeden tanrı parlamış’ diyerek, kadınlardaki işveyi tanrı tecellisi şeklinde, hâşâ ilaha benzeten bu münafıklara ne söylense azdır kanaatindeyim. Yaklaşık aynı çağlarda yaşamış olan ve o çağda yaygın olan bu sapıklıklar hakkında bir değerli âlim şöyle diyordu; ’’Parlak merdanları (oğlanları) ilah tecelli etmiş diyerek ilah yapan, ilah gördükleri bu oğlanları yataklarına atarak livata yapanlara yeryüzünün bütün mahlûkatı ve melekler lanet etsin.’’ Evet, vahdeti vücut sapkınlığıyla o dönem moda olan bu sapıklıklar, mesnevi beyitlerinde eşcinsel hikâyeleri ve yukarıdaki beyitlerdeki gibi yataklarını paylaştıkları kadınları hâşâ ilaha benzetmek gibi en sapık beyitlerle ortaya çıkmaktadır. Ben desem ki; beğendiğim bir kadın var ve ona haşa tanrı tecelli etmiş desem ve onunla aynı yatağa girmiş olsam, haşa ben aynı zamanda kiminle yatağa girmiş olacağım?! Her türlü eksiklik ve benzetmeden ALLAH c.c. ı tenzih ederim, fakat bu örneği konunun daha iyi anlaşılması için vermek durumundaydım. Bunların kadınlardaki güzelliği ve işveyi tanrı tecellisi olarak beyitlerinde yazmalarının ne kadarda iğrenç, ne kadarda bilinçlice ve fütursuzca, günahların en büyüğü olduğunu dikkate sunmak istiyorum!!!... Mesnevi yazarı beyitlerinde ‘’dilberlerin yüzleri, yüz, ben, akik gibi dudaklar. Sanki ince bir perdeden Tanrı parlamış diyerek’’ düpedüz sahte Tanrısını kadına benzetmektedir. Peki bu zalim sahte tanrısını kadına benzetmekle yetinmiş midir? Hayır; öyle ki müptelası olduğu şarabı bile tanrılaştırmaktan geri durmamıştır. İşte Rumi’nin şaraplaşan sahte Tanrısı eseri Mesneviden;

373. Güzellerin saçlarında, yüzlerinde o bir yudumcuk şarabın nişanesi var. Padişahlar, bu yüzden topraktan meydana gelen güzelleri yalar dururlar.
374. Gece gündüz yüzlerce gönülle o topraktan meydana gelen güzeli öpüp
durman, onda güzelliğin bir zerresi bulunduğundandır.
375. Seni, toprakla karışmış bir yudumcuk güzellik şarabı böyle deli divane ediyor, artık onun safı neler yapmaz?
380. Altında, lâ’lde, incilerde o güzellik şarabından bir yudumcuk var; şarapta, mezede, meyvede o şaraptan bir yudumcuk!
381. Tertemiz güzellerin yüzlerinde de yine bir yudumcuk. Artık onun süzülmüş ve saf olanı nasıldır? Bir düşün!
382. Bu toprakla karışık bir yudumcuk şarabı yalayıp durmaktasın, onu toprağa karışmamış, saf bir halde görürsen ne hale geleceksin?
Mesnevi cilt;5

Rumi ilahın güzelliğini hâşâ önce şarapla tasvir eder, sonra ‘güzellerin saçlarında yüzlerinde bu şaraptan bir parça var’ der, yani hâşâ yaratılanın vücudunda yaratandan bir parça var demektedir. Ehlisünnet âlimlerinden hiçbiri yaratılanları yaratıcının bir parçası olarak görmemiştir. Tevhidi yaratanla, yaratılanın arasını ayırmak olarak nitelemişlerdir. Çünkü yaratılanları yaratıcının parçası saymak, artık yaratıcının yaratma eylemini yok etmek ve parçalanan bir varlık olarak görmek demektir. Her şey ilahtan bir parça olunca ortada ne yaratılan kalır ne de yaratan. Yaratıcıyı inkâr etmenin en fırıldaklı yollarından biridir bu. Zaten beyitler içinde de bu fırıldaklık ortadadır. Altında, lal de, nihayetinde şarapta mezede dahi ilahtan bir parça güzellik var diyen bu zındığın, şaraba nasıl taptığı da ortaya çıkmaktadır. Çünkü hâşâ şarapta bile ilahtan bir güzel parça var demektedir. Beraber yattıkları kadınlarda bile ilahtan bir parça var diyen bu zındıkların lanet üzerine olsun...
Yine hâşâ ilahı güzel eşe benzeten ve onunla hemhal olmayı hâşâ tanrılaşmak sayan beyitler;

3604. “Habîs olan şeyler habîsler içindir ? hükmü bir hikmettir. Çirkine münasip olan çirkin eştir. 3605. Şu halde sen de hangi eşi dilersen yürü, onu al. Tanrı’da mahvol, onun sıfatlarını kazan! Mesnevi; cilt.1

Rumi hâşâ ilahı güzel bir kadına benzetmekte, onu almayı da, tanrının sıfatlarıyla sıfatlanma olarak görmektedir. Hem de bunu kadınlara benzetmek ne iğrenç. Önce güzel bir kadına sahte ilahını tecelli ettireceksin, sonra onunla aynı yatağa girerek onunla aynı sıfatlara bürüneceksin yani ilahlaşacaksın. Bunlar Yahudi ve Hıristiyanların bile söylemekten hayâ edeceği, asla akıllarının bile ucundan geçirmeyi tahayyül etmeyecekleri, günahların en büyük günahıdır. Kadınlardaki güzelliği Tanrı tecellisi gören, o güzellerle hem-hal olmayı, aynı yatağa girmeyi Tanrılaşmak sayanların lanet üzerine olsun. Yine tanrı olmak veya tanrılıkla ilgili bir başka beyit;

150. Ruhun tesiri, bilgi ve anlayıştır. Kimde bu bilgi ve anlayış, daha fazlaysa, o daha ziyade tanrılıktır. Mesnevi; cilt.6
Yine bu beyitlerden de anlaşılacağı üzere her şeyi tanrıya benzetme bunlarda makul ve alışılmış, sıradan bir hal almıştır. Bilgi ve anlayış sahibi olan birinde tanrılık olacağını iddia etmektedir. Bir başka beyitte de ’mana’ yı tanrı yapmışlardır;
3338. Âlemlerin Rabbinin mânalar denizi olan bin Şeyhi, “ mâna Tanrı dır ? dedi. Mesnevi; cilt.1
Hâşâ tanrı huyuyla huylanmaktan bahseden beyitler;
204. Ey kirliler, pisler, bana gelin. Çünkü, ben Tanrı huyu ile huylandım. 205. Bütün kirliliğinizi kabul ederim, melek gibi, şeytana bile temizlik bağışlarım
. Mesnevi; cilt.5

Sanki hâşâ yaratıcı şeytanı temizlemekten aciz kalmışta, bu tanrıcılık oynayan kâfirler tanrıyı bile geçerek şeytanları bile temizler hale gelmişler. Kendilerinde tanrılık vehmeden bu zındıklar, akıllarınca şeytanı bile aklıyorlar. Şeytanların bile bu tanrılık iddiasında bulunanlara karşı yarın ahirette, ALLAH c.c. a sığınacağı kesindir. Şeytanın bu dünyada dost olduğu fakat yarın yüz çevireceği bu zındıklar beyitlerde bakın kendilerini ve dostlarını nasıl tanrılaştırılıyorlar;

2242. O dua, yedi göğü de geçti, kabul edildi. O yoksulun işi, nihayet iyileşti, düzene girdi.
2243. Çünkü şeyhin o duası, her duaya benzemez. Şeyh, Tanrıda yok olmuştur, onun sözü Hak sözüdür.
2244. Tanrı, kendisinden bir şey isterse kendi isteğini nasıl reddeder?
Mesnevi; cilt.5

Yine kendilerinde bir tanrılık vehmediyor bunlar ve nihayetinde Hıristiyanların çarmıhta dua eden İsa a.s. sahte inanışı gibi, hem beni kurtar diye tanrıya dua eden, hem insanlar için kurban olan ilah gibi vasfediyorlar sahte şeyhlerini. Yani sözde dua edende tanrı, dua edilen de tanrı. İnsanlar tarih boyunca sürekli birilerini veya kendilerini ilahlaştırmak için böyle sapmışlardır ve gerçekten ALLAH’ c.c. ın saptırdığını kimse doğru yola getiremez. Kendilerine ve dostlarına tanrılık vehmedenlerden daha sapık kim olabilir.? Şu var ki Hıristiyanlar hâşâ sadece İsa a.s.’ı tanrısallaştırmışlardır. Bu münafıklarsa hâşâ oğlanları, kadınları, şarabı bile tanrılaştırmışlardır. Şarap içip-içip, esrar çekip-çekip vecde gelerek bu küfür beyitlerini yazmışlardır, bakın bir başka beyitte sözde tanrıya nasıl seslenir bu zındıklar;

4215. Ey keremine kurban olduğum Tanrı, başım, senin havanla dönmede. Mesnevi; cilt.5

Bir beşerin beşere olan hitabı gibi olan bu hitabın sözde tanrıya söylenmesini varın siz düşünün. Sözde tanrıya sesleniyor ama bir kadına veya dostuna hitap eder gibi. Nerde bur da takva, nerde bur da Müslümanlık, kâfir bile sözde tanrısına bu sözlerle hitap etmekten çekinirken... İşte yine kendilerini ve dostlarını ilah diye takdim eden hezeyan dolu beyitler;

3190. Bu da akislere benzer ama akis değildir. Akis suretinde Tanrı’nın görünüşüdür bu.
3192. Tanrı Abdâl’i de, fâni varlıklarını değiştirdiler mi artık halktan değildirler, çevir bu yaprağı. 3197. Onun gürüşü, Tanrı görüşüdür.
3198. Ona hizmet Tanrı’ya hizmettir. Gündüzü görmek, bu pencereyi görmektir. 3200. Onu övmek, onu tesbih etmek, Tanrı’yı övmek, Tanrı’yı tesbih etmektir.Bu tabağın meyvesi, kendiliğinden biter.
Mesnevi; cilt.6

Daha önce verilmiş örnek beyitlerde olduğu gibi, yine kendilerini ve dostlarını Abdal mabdal gibi nitelemelerle varlıklarının değiştiğini, ilahlaştıklarını, insanları kendilerine ibadet etmeye resmen kul olma derecesinde mutlak itaate davet ettikleri açık-açık ortadadır. Kendilerine hizmetin, övmenin tanrıya hizmet ve övgü olduğunu, ap-açık ALLAH c.c.a ortak koşarak ilan etmektedirler. Bağlılarını ve diğer insanları kendilerini tesbih ettirecek kadar tanrılık iddiasındadırlar. Hala bunları görmeyen ve anlamayan insanlara ne söylenmelidir bilmiyorum doğrusu.?!

1194. Tanrı, bizim huyumuzu da kendi huyuna uygun, kendi suretine göre yarattı, bizim vasfımız da onun vasfından bir örnektir. Mesnevi; cilt.4.

Bakar mısınız Rumi nin tanrısı sanki bir beşer de huyu ve suretiyle sanırsınız ki, insanları kendisine adaş gibi yaratmış. İhlâs suresin bu münafığı bakın nasıl yalanlıyor; ALLAH c.c. yarattıklarına ve hiç bir şeye benzemez tektir. Gelin görün ki bu münafık karaktersiz, insanların huyunu, suretini ve vasfını hâşâ ALLAH c.c. a benzetir. Kâh kendilerini, kâh dostlarını asla ilahlaştırmaktan çekinmezler işte bir örnek daha;
Mesnevide dördüncü cildin başlangıcında mesneviyi yazdırdığı Hüsameddin’i öyle över ki, ona hitaben beyit 5.te; ’’Mesnevi’nin yazılmasına önce sen sebep olmuşsun... artar, uzarsa arttıran, uzatan yine sensin.’’der. Öyle ki Hüsameddin’in bu isteğini;’’Mademki sen böyle istiyorsun. Tanrı da böyle istiyor...’’ diyerek üstü kapalı olarak kendi memnuniyetini ve daha önemlisi kendi tanrılığını ilan eder. En sonunda yedinci beyitte Hüsameddini onore etmek için onu da tanrılaştırmayı ihmal etmez;

7. Evvelce sen, varlığını Tanrı’ya verdin... Karşılık olarak Tanrı da varlığını sana verdi. Mesnevi; cilt.4.

Hâşâ kendisi tanrıya bu şahıs, evvelce Hüsameddin onu nasıl tanrılaştırmışdı, dolayısıyla şimdide o Hüsameddine varlığından hâşâ tanrılığından bağışlayacak. Rumi hezeyanlarında o kadar pervasız ve saçmalamakta o kadar cüretkârdır ki, nihayet hüsameddini de tanrılaştırmayı ihmal etmez, sesini hâşâ tanrı yapar;

758. Mesnevi’deki sözlerden maksadım senin sırrın, onu şiir halinde söylemedeki muradım senin sesindir.
759. Bence sesin, Tanrı sesidir... âşık, hâşa; sevgilisinden ayrılmaz.
Mesnevi cilt;4

Rumi kâh kendini tanrılaştırır, kâh bir müridine vaatler vererek onu tanrılaştırır, küfür ve nifakını etrafa savurup durur. Yoksa Moğol ajanı olarak İslam dinini ifsat etmeyi nasıl başaracak. Önce müritlerini kula kulluğa açıkça davet edecek, kendilerini övmeyi, karşılarında secde etmeyi, etraflarında tavaf etmeyi, mallarını kendilerine vermeyi, kendilerine sınırsız tapınmayı mutlak itaati emredecek, sonrada aralarından güvendikleri dinsizlere de tanrılıklarından tanrılık bahşetmeyi ihmal etmeyecektir. Ki; İslam dinini hep birlikte rahatça dejenere etsinler, tahrif edebilsinler.
Mesnevi denilen bu melanet kitap da buna benzer daha çok girift, mecaz, kurnazca edilmiş küfür dolu sözler o kadar çok ki, her biri anlatılmaya kalkılsa ciltler dolusu zaman alır. Daha önce ’mana’yı tanrı yapmıştı bakın şimdide ’gönül’ü tanrı yapar sapkın Rumi;

3489. Burada akıl, ya susar, yahut şaşırıp kalır. Sebebi de şu ; Gönül mü Tanrı’dır, Tanrı mı gönül? Mesnevi; cilt.1.

Yine kendilerini ve bazı dostlarını veli diyerek takdim eder, ağlayış ve gülüşlerinin sıradan insanlar gibi olmadığını anlatan beyitlerle çevrelerindeki müritlere şöyle der;

1301. Ey vefalı mürit, Tanrı hakkı için, Tanrı hakkı için kendine gel. Gerçi taklitten de faydalanırsın ama,
1302. O padişahı ağlıyor gördüm de ben de onun gibi ağladım demek şartı ile. Çünkü bu söz münkirliktir. 1303. Bilgisizlik taklit ve zan ile dolu olan ağlayış, o inanılan kişinin ağlayışına benzemez.
1304. Sen bu ağlayışı o ağlayışa kıyas etme. Bu ağlayıştan o ağlayışa uzun bir yol var.


Duygusal bir alt yapı oluşturduktan sonra asıl hedefe yani yine ilahlaşmaya varan beyitleri nihayetinde şöyle yazar;

1330. Onun ağlayışı da kendinden değildir, gülüşü de, sözü de. Bütün bunlar, ancak Tanrı’nın huyudur. Mesnevi; cilt.5.

Artık ilahlaşmak, ilah sıfatlarını almak, hâşâ ağlamak gibi nakıs bir sıfatı ilaha vasfederek ilahı bir beşer gibi takdim etmek, Rumi için sıradan bir olay haline getirilmiştir. Hatta işi o kadar hafife ve alaya almıştır ki artık açık-açık Harzemşah’a ulu tanrı bile demiştir;

868. Harzemşah ulu Tanrıdır. Bu rezil kavimden gönül istemektedir. Mesnevi; cilt.5.

Evet artık Harzemşah’a ulu tanrı diyen bu kişinin, hala Müslüman olduğunu veya, Müslümanlığın böyle bir inanışı asla kabul etmeyeceğini bilen ve bu sözlerin kişiyi imandan net bir şekilde çıkaracağını idrak edebilen, buna rağmen hala birilerinin mesneviyi ve yazarı Rumi yi Müslüman’mış gibi takdim etmesi veya kabul etmesi ancak, dinsizlik, bilgisizlik, rant veya cahilce taassuptan başka hiçbir terimle açıklanamaz. Bu iğrençliklerin içyüzünü ortaya döken kişi olarak ben desem ki hâşâ; ’’falan şahıs ulu tanrıdır’’ eminim ki bu sözümü işiten her kişi beni tereddütsüz kâfir(inkârcı) ilan eder. Bu örnekten sonra denilecek geriye ne kalıyor bilemiyorum...?
Rumi artık öyle aşmış, öyle inkâr dolu sözler söylemiştir ki; beyitlerinde vahdeti vücut propagandası yaparken onun deyimiyle tanrıyı kul yapmıştır artık... Evet-evet yanlış okumadınız tanrı gönül’ün kulu olmuştur mesnevide;

683. Serkeş sûreti, eziyetle eritip mahveyle ki onun altında define gibi olan vahdeti göresin.
684. Eğer sen eritmezsen onun (Tanrı’nın) inayetleri, esasen onu eritir. Ey gönlüm kulu olan Tanrı!
Mesnevi; cilt.1.
Üsteki örneklerden hatırlanırsa bazı beyitlerinde de gönül’ü tanrı yapmıştı Rumi, şimdide karar değiştirir gönül’ü tanrıdan da büyük bilir ve tanrıyı gönüle kul yapar... İlah kul olmuş hezeyana bakarmısınız…

Moğol ajanı Rumi İslam dinini ifsad etmek için bakın kendisini, sahte veli diye takdim ettiği dostlarını görevdaşlarını, açık ve net bir şekilde tanrı olarak takdim eder. İşte şirk dolu o beyitler;

3190. Bu da akislere benzer ama akis değildir. Akis suretinde Tanrı’nın görünüşüdür bu.
3191. O, bir güneş görmüştür, cansız ve donmuş bir halde kalmamıştır. Şırlağan yağı, gül yağı olmuştur; şırlağan yağı kalmamıştır.
3192. Tanrı Abdâl’i de, fâni varlıklarını değiştirdiler mi artık halktan değildirler, çevir bu yaprağı.
3193. Birlik kıblesi, nasıl olur da iki olur?...
3197. …Onun gürüşü, Tanrı görüşüdür.
3198. Ona hizmet Tanrı’ya hizmettir. Gündüzü görmek, bu pencereyi görmektir.
3204. Onu övmek, onu tesbih etmek, Tanrı’yı övmek, Tanrı’yı tesbih etmektir…

Mesnevi cilt;6

Rumi önce Şemsi tanrılaştırır, görünüşünü tanrı yapar. Artık tanrılaştığı içinde fani halktan değildir diyerek ebedi bir varlık yapar. Daha sonra birlik kıblesi nasıl iki olur diyerek kendini de ona katarak nefsini de tanrılaştırır. Kendileri gibi sahte velilere, şeyhlere hizmeti tanrıya hizmetle eşdeğer tutarak, ALLAH c.c. a açıkça ibadette ortaklık iddia ederler. Görüşlerini tanrı görüşü yaparak kendilerini tanrılaştırırlar. Kendi adi benliklerini övmeyi tanrıyı övmeye eş tutar, insanların kendilerini tesbih etmesini yüceltmesini açıkça ister, yani düpedüz kendilerini ilah ilan ederek, insanları kula kulluğa, kendilerine ibadete çağırırlar. Rumi bir başka beytinde de tanrıyla birleşerek sonunda ilah olduklarını şöyle yazar;

3215. İki deme, iki bilme, iki çağırma. Kulu efendisinde yok olmuş bil.
3216. Efendi de efendiyi yaratanın nurunda yok olmuş, ölüp gitmiş gömülmüştür.
3217. Bu efendiyi Tanrı’dan ayrı bildin mi metni de kaybedersin, dibaceyi de.

Mesnevi cilt;6

Küfür dolu beyitlerinde hâşâ artık tanrıyla bir olmuş tanrılaşmıştır bu düzenbazlar. Artık beyitlerinde tanrıcılık oyunları oynamaya başlarlar;

1320. Kendinden kurtuldun mu tamamıyla Burhan olursun. Kul yok oldu mu sultan kesilirsin.
1323. Şeyh, Tanrı gibi aletsiz işler görür. Müritlere sözsüz dersler verir.
1324. Gönül, onun elinde mum gibi yumuşaktır. Mührü, gönle gâh ayıp, gâh şeref damgasını basar.

Mesnevi cilt;2

Kendilerini tanrıcılık oyununa kaptırırlar, kâh şeref verirler insanlara kâh ayıp. Sözsüz kelamsız ders verirlermiş. Sadece konuşmalarıyla mı tanrılaşırlar hayır, ağlayışlarını gülüşlerini bile tanrı huyu yaparlar, kendi adi sıfatlarını tanrılaştırırlar düpedüz;

1330. Onun ağlayışı da kendinden değildir, gülüşü de, sözü de. Bütün bunlar, ancak Tanrı’nın huyudur. Mesnevi cilt;5

Moğol ajanı Ruminin salt bir tanrı inanışı bile yoktur, bu putperestin amacı İslam dinini dejenere etmek, söylediği hezeyanları yeni küfür dini olarak ilan etmek, Müslümanları arada söylediği ğüzel sözlerle avlamak, sonunda kendi benliklerine Müslümanları kul yaparak İslam’ın özünden uzaklaştırmaktır. Bu yüzden heva heves ve davranışlarını tanrılaştırırken, tanrı kavramını da sıradanlaştırarak küçültürler. Bu putperest bakın sahte veli dediği kişilikleri bir başka hezeyan dolu beytinde nasıl tanrılaştırır;

2163. Tanrı ile oturup kalkmak isteyen kişi veliler huzurunda otursun.
2164. Velilerin huzurundan kesilirsen helâk oldun gitti. Çünkü sen küllü olmayan bir cüzüsün.

Mesnevi cilt;2

Sahte velilerin huzurunda oturanlar aslında hâşâ tanrıyla oturuyormuş. Sahte velilerin hepsi ALLAH c.c. tan ayrı birer tanrıymış. Sahte velilere tabi olunmazsa helak olunurmuş, çünkü diğer insanlar bütünü olmayan parçalarmış. Kurtulmak için sahte velileri tanrı edinmek parça olarak bütüne katılmak yani sonrada tanrılaşmak lazımmış. Görüldüğü gibi hezeyanlarla dolu mesnevide insanı tanrı biçiminde tasvirleyen düşünce olan antropomorfizm, sonsuzca çoğalan çok tanrıcılık politeizm, panteizm(kainatı tanrılaştırmak) gibi her sapıklıktan birer hezeyan bulmak mümkündür. Zaten Ruminin hedefi de okuyucuya her hezeyanı enjekte etmek, dininde bir kararsızlığa ve fitneye düşürmek, bu kararsızlıkları her türlü fikri, fiili sınırsız sapkınlığa kanalize etmektir…

Selam ve dualarla...
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi mdm1 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Mesnevide İnsanlarının İlahlaştırılması !!! Tasavvuf-Tarikat mdm1 0 2338 06 Aralık 2011 21:14
Mesnevi kutsal kitap mıdır_? Tasavvuf-Tarikat mdm1 2 2753 05 Aralık 2011 20:25
Kamil diye biri var mı,varsa küfür... Tevhid Ve Şirk Konuları mdm1 0 2041 29 Kasım 2011 20:17
İskilipli Atıf Hocanın şehadeti ve gıyabında... Alimler(Rh) mdm1 0 1790 27 Kasım 2011 06:09

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Günümüz İnsanlarının bir Özelliği Dalalet ve Fısk Esadullah Tevhid Ve Şirk Konuları 1 28 Kasım 2018 21:58
Kamâl Atatürk'ün İlahlaştırılması YaŞuHa İslami Haberler 0 10 Kasım 2013 19:19
Günümüz İnsanlarının Taguta Muhakeme Olma Konusunda İleri Sürdükleri İddia bilinmez Muhtelif Konular 5 30 Temmuz 2011 19:40

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.