|
Konu Kimliği: Konu Sahibi MERVE DEMİR,Açılış Tarihi: 17 Nisan 2008 (02:43), Konuya Son Cevap : 18 Ocak 2012 (00:09). Konuya 23 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
17 Nisan 2008, 02:43 | Mesaj No:1 |
Tevbe-9/73**Tefsir Tevbe-9/73**Tefsir بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيم يَاأَيُّهَا النَّبِيُّ جَاهِدْ الْكُفَّارَ وَالْمُنَافِقِينَ وَاغْلُظْ عَلَيْهِمْ وَمَأْوَاهُمْ جَهَنَّمُ وَبِئْسَ الْمَصِيرُ Rahman ve rahim olan Allah'ın adıyla... Ey Peygamber! Kâfirler(e karşı silahla),münafıklar(a karşı delil getirerek,dil*) ile cihadda bulun ve onlara karşı sert davran; onların varacakları yer cehennemdir.O, ne kötü bir dönüş yeridir... (Tevbe-9/73) (* Beydâvî;mukâtil, s.152) (Feyzu'l Furkan Meali- Hasan Tahsin FEYİZLİ) -------------------------------------------------------- Tevbe-9/73 (Tefhimu'l-Kur'an Tefsiri - Ebu'l Alâ el-MEVDÛDÎ) Bu emir, münafıklara karşı uygulanan politikadaki değişikliği belirlemektedir. Bu zamana kadar iki sebep yüzünden onlara yumuşak davranılıyordu. Birincisi müslümanlar, harici düşmanların yanısıra bir de iç çatışma riskini göğüsleyebilecek denli güçlü değillerdi. İkinci sebep ise, şüphe ve tereddütlere kapılan kimselere iman ve inanç sahibi olabilmeleri için gerekli zaman ve mühleti vermekti. Fakat artık bir politika değişikliğinin zamanı gelmişti. Tüm Arabistan'a boyun eğdirilmişti ve dış düşmanlarla sert bir çatışma başlamak üzereydi. Bu nedenle iç düşmanların, dış düşmanlarla işbirliği yapıp müslümanlar için bir iç tehlike oluşturmamaları için yok edilmeleri gerekiyordu. Ve şimdi onları baskı altına almak mümkündü. İkinci sebebe gelince, münafıklara doğru yolu gözleme, düşünme ve denemeleri için dokuz yıllık bir süre verilmişti. Onlar da bir "hayır" olsaydı bu süreden yararlanırlardı. Bu nedenle onlara daha fazla yumuşaklık gösterilmesi için hiçbir sebep yoktu. İşte bu yüzden Allah müslümanlara, münafıkları kafirlerle aynı seviyede tutmalarını, onlara karşı cihada başlamalarını ve onlara karşı uyguladıkları yumuşaklık politikasından vazgeçip sert ve katı bir politika uygulamalarını emretmektedir. Bu bağlamda ayetin müslümanlara, münafıklarla savaşmayı emrettiğine dikkat edilmelidir. Burada sadece o zamana dek uygulanan yumuşak politikaya bir son verilmesi istenmektedir. Bu ayet münafıkların artık İslam toplumunun bir parçası ve bölümü olarak kabul edilmemesini, onlara yönetimde söz hakkı tanınmamasını ve ikiyüzlülüklerini yaymamaları için hiçbir meselede onlara danışılmamasını emretmektedir. Bu yeni politika, gerçek mü'minlerin, münafıkça bir davranış ve tutumda bulunan ve herhangi bir şekilde Allah ve Rasulüne bağlı olmadıklarını ve gerçek müslüman sayılmadıklarını gösteren herkesi teşhir etmelerini gerektirmektedir. Bu münafıklardan her biri, artık İslam toplumunda şerefli ve saygın bir konuma sahip olmamaları için açıktan eleştirilip uyarılmaktadır. Münafıklar toplumsal boykota tabi tutulmalı ve toplumla ilgili istişare meclislerinden uzaklaştırılmalıdırlar, saygın mevki ve memuriyetlerinin kapıları yüzlerine kapanmalı ve topluluklarda onlara hor bakılmalıdır. Kısacası her müslüman davranışlarıyla, İslam toplumunda bir münafığın saygın, şerefli ve güvenilir bir yeri olmayacağını göstermelidir. Bunun yanısıra eğer münafıklardan biri ihanet suçu işlemişse, onun suçuna göz yumulamaz ve affedilemez de; tam aksine bir mahkemede yargılanıp hakettiği cezayı almalıdır. Bu emire, indirildiği dönemde çok acil ihtiyaç vardı. İslam toplumunu düşüş ve gerileyişten korumak için, birlik ve bütünlüğü tehdit eden tüm iç tehlikeler bertaraf edilmeliydi. Çünkü münafıkları ve hainleri besleyen, iç düşmanların onurlu bir şekilde ve güvenle yaşamalarına izin veren bir toplum, kaçınılmaz olarak ahlaki çöküşe ve nihai yokoluşa mahkum olur. Münafıklık bir vebadır ve münafık da veba mikrobunu taşıyıp etrafa yayan faredir. Bu nedenle ona toplum içinde hareket özgürlüğü tanımak, topluluktaki herkesi münafıklık tehlikesiyle karşı karşıya bırakmak demektir. Aynı şekilde bir münafığa şerefli ve saygın bir konum vermek, başkalarını da münafıklık ve ihanete teşvik etmek demektir; çünkü bu, toplumda samimiyet ve gerçek imanın geçerli değer ölçüsü olmadığını gösterir. Böyle bir toplumda bir kimse sadece müslüman olduğunu diliyle söyleyip, diğer taraftan ihanet ve ikiyüzlülükle uğraşacağı halde rahatça yaşayıp toplumda iyi bir yer edinebilir. Hz. Peygamber'de (s.a) aynı şeyi üzülerek ifade etmiştir. "Kim İslam'a aykırı bid'atler çıkaran kimselere saygı gösterip yüceltirse, aslında İslam'ın temel yapısının yıkılmasına yardım etmiş olur." ------------------------------------------------------ Tevbe-9/73 (Fizilali'l-Kur'an Tefsiri - Prof.Seyyid KUTUB) Peygamberimiz -salât ve selâm üzerine olsun- münafıklara karşı o kadar çok yumuşak davranmış, o kadar çok hatalarını bağışlamış ve o kàdar çok suçlarını görmezlikten gelmiştir ki, bunun haddi hesabı yoktur. İşte şimdi yumuşak huyluluğu son raddeye gelmiş ve hoşgörü zamanını doldurmuştu. Şimdi yüce Rabbi olan Allah, ona yeni bir strateji izlemesini emrediyordu. Artık Allah onları bu ayette kâfirlerin arasına katıyor. Hem kâfirlere, hem de münafıklara karşı sert, katı, acımasız ve amansız bir cihad örneği vermesini, acımamasını ve fırsat vermemesini emrediyordu. Hiç kuşkusuz yumuşaklığın da, sertliğin de kendine göre yeri vardır. Yumuşaklığın zamanı dolunca sertlik başlamalıdır. Pasif direniş olan sabrın dönemi kapanınca kesin ve ayırıcı tavır ortaya konmalıdır. Hareketin kendisine göre şartları ve bu yöntemin kendine göre aşamaları vardır. Bazı durumlarda yumuşaklık sıkıntı getirir ve bazen de hoşgörü zararlı olur. Münafıklara karşı yapılacak olan cihaddaki hoşgörü sertliğini anlama konusunda değişik yorumlar vardır. Hz. Ali'den (kerremellahu vechehu) gelen bir rivayette, onlara karşı kılıçla savaşılır deniyor. İbn-i Cerir (Allah O'na rahmet eylesin) de bu görüşü tercih etmiştir. İbn-i Abbas'tan -Allah ondan razı olsun- gelen rivayete göre ise, onlarla yapılacak cihad, karşılıklı ilişkilerle, davranışlarla ve onların içyüzlerini ortaya koyup kamuoyunu uyarmak alanlarında gerçekleştirilecektir. Ayrıca Peygamber -salât ve selâm üzerine olsun- münafıklarla savaşmamıştır. | |
Konu Sahibi MERVE DEMİR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN ülke tv Canlı... | Videolar/Slaytlar | Medine-web | 1 | 2873 | 23 Ağustos 2013 00:41 |
İran Emperyalizmi | Makale ve Köşe Yazıları | Medine-web | 6 | 3614 | 26 Ocak 2013 22:53 |
gerekli gereksiz bir şiir.. | Makale ve Köşe Yazıları | MERVE DEMİR | 0 | 3259 | 06 Aralık 2012 10:48 |
olmamış kayınbiradere mektup :) | Komik Paylaşımlar | Allahın kulu_ | 10 | 7668 | 03 Kasım 2012 23:19 |
İslamın kurtuluşu bilinçlenme ile mümkündür | Makale ve Köşe Yazıları | Esadullah | 11 | 7165 | 02 Ekim 2012 21:16 |
17 Nisan 2008, 02:43 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Cvp: Tevbe-9/73**Tefsir ------------------------------------------------------- Tevbe-9/73 (Tefsir-i Kebîr - Fahruddîn er-Râzî) Biz, Allah Teâlâ'nın münafıkları, çirkin birtakım sıfatlarla nitelediğini, onları çeşitli cezalarla tehdit ettiğini ve âdetullahın da Kur'an-ı Kerim'de, her tehditle beraber güzel bir va'ad zikretmek şeklinde cereyan ettiğini söylemiştik. İşte bu sebeple hiç şüphesiz Cenâb-ı Hak, bunun peşinden mü'minleri kıymetli, temiz ve güzel birtakım sıfatlarla vasfetmiş ve onlara, yüce mükafaatlar ve yüksek payeler vaadetmiştir. Daha sonra da bu ayette, kâfir ve münafıkların hallerini açıklamaya yeniden başlayarak''Ey peygamber, kâfirlerle ve münafıklarla mücadele et" buyurmuştur. Bu ayetle ilgili olarak şöyle bir soru hatıra gelmektedir: "Ayet, münafıklarla cihadın farz olduğuna delalet etmektedir. Halbuki, bu caiz değildir. Zira münafık, küfrünü gizleyen ve lisanıyla onu inkâr eden kimsedir. Durum böyle olduğuna göre, onunla savaşmak caiz olmaz." Bil ki alimler, işte bu müşkil vesilesiyle birtakım görüşler beyan etmişlerdir: Birinci görüş: "Kâfirlerle savaşmak, münafıklara da ağır söz söylemek..." Bu, Dahhak'ın görüşüdür. Bu, uzak bir ihtimaldir. Zira Cenâb-ı Hakk'ın "Kâfirlerle ve münafıklarla mücadele et" buyruğunun zahiri, bu grupların her ikisiyle birdensavaşılmasını gerektirir. Yine Cenâb-ı Hakk'ın, "karşılarında çetin ol" emrinin zahiri de, bu iki grubun ikisiyle de alakalıdır. İkinci görüş: Allah Teâlâ; Hz. Peygamber (s.a.s.)'e, zahire göre hükmetmesi gerektiğini beyan edince, Hz. Peygamber de, "Biz, zahire göre hükmederiz" buyurdu. Binaenaleyh, münafıklar müslüman olduklarını söyleyip küfürlerini gizlediklerine göre, onlarla savaşmak caiz olmaz. Üçüncü görüş: Doğru olan bu görüşe göre cihad, "Gayretin ve gücün, adamakıllı sarfedilmesi" anlamındadır. Ayetin lafzında, bu cihadın kılıçla mı, lisanla mı veya başka bir yolla mı yapılacağına delalet edecek herhangi bir şey bulunmamaktadır. Bu sebeple diyoruz ki ayet, bu iki grupla cihad etmenin vacib olduğuna delalet ediyor. Ama bu mücahedenin nasıl yapılacağına gelince, ayetin lafzında buna delatet edecek herhangi bir şey bulunmamaktadır. Aksine bu husus, ancak bir başka delilden anlaşılabilir. Bunun böyle olduğu sabit olunca biz diyoruz ki: Diğer deliller, kâfirlerle yapılan cihadın, kılıçla yapılması; münafıklarla yapılan cihadın da bazan hüccet ve delil getirmekle, bazan yumuşak davranmayı bırakıp sert davranmakla, bazan da onları kovmakla olması gerektiğine delalet etmektedir. Abdullah (İbn Mes'ûd), Hak Teâlâ'nın, "kafirlerle ve münafıklarla mücahede et!" ayetinin tefsirinde, şöyle demektedir: "Bu, bazan el İle, bazan da dil ile yapılır. Bunlara gücü yetmeyense, onunla karşılaşınca, kin ve gayzdan dişlerini göstersin. Buna da gücü yetmeyen kalbi ile büğz etsin." Hasan el-Basri, münafıklarla cihad etmeyi, onlar sebeplerini işlediklerinde, onlara had ve cezaların uygulanması anlamına hamletmiştir. Kâdî şöyle demiştir: "Hasanın söylediği bu görüş bir şey ifade etmez. Çünkü, münafık olmayan kimselere de, "had"leri ikame etmek farzdır. Binaenaleyh, bunun,münafıklara mahsus olması söz konusu olamaz." O, sözüne devamla şöyle der; "Hasan el-Basri, bu tefsiri, şu iki şeyden birisiiçin yapmıştır: "Ya, her fâsık münafık olduğu için, yahud da, Hz. Peygamber (s.a.s.) zamanında, genel olarak kendilerine had tatbik edilenlerin münafıklar olmasından ötürü..." |
16 Nisan 2010, 18:57 | Mesaj No:3 |
Tevbe 29 ayetinin yorumu (Cizye ) BANA İLETİLEN BİR SORUYLA KONUYA GİRMEK İSTİYORUM SORU: Bakara suresi nin 256. ayetinde 'dinde zorlama yoktur'ifadesi vardır ama kur an ın başka bir ayetindeyse'kendilerine kitap verilenlerden allah a ve ahiret gününe inanmayan,allah ve resulünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle,küçülerek elleriyle cizye verinceye kadar savaşın'(tevbe suresi 29. ayet) şeklinde bir ifade var.burada küçülerek sözcüğünün altını çizmek istiyorum.insanları küçülttükten,onun mallarını yağmaladıktan sonra ondan sana nasıl cizye vermesini isteyebilirsin?istersen muhtemelen sonuç çıkmayacak ve insan kolay yolu seçip gönülsüzce müslüman olacaktır.çünkü başka çaresi yoktur.eee,hani dinde zorlama yoktu.biraz dolaylı yoldan olsa da insan zorla müslüman yapıldı.nedense çoğu din alimi!!! bu noktayı gözden kaçırıp,müslümanlığın hoşgörü dini olduğunu söylerken 'dinde zorlama yoktur'ayetini örnek verir DİNDE ZORLAMA OLUR MU ? OLABİLİR Mİ ? BİR FERD VEYA BİR TOPLUM ZORLA İSLAMİYETİ KABUL ETMEYE ZORLANABİLİR Mİ ? HAK DİN İSLAMİYET ZORLA KABUL ETTİRİLİR Mİ ? HAYIR DİNDE ZORLAMA YOKTUR. VE OLAMAZ DA .İŞTE KESİN AYET Dinde zorlama yoktur. ” (Bakara Sûresi, 256) Dinde tebliğ vardır. Peygamberimiz (s. a. v. ) hiç bir insanı zorla İslâm’a sokmamıştır. Zaten öyle bir şey insan tabiatına aykırıdır. Silah zoruyla , korku ile din değiştiren birisi gerçekte asıl dinini devam ettirir. Hem peygamberimiz devrinde, hem de sonrasında Müslümanlar diğer dinlerin mensuplarına tam bir din ve inanç hürriyeti tanımışlardır SORU: Kur’ân-ı Kerîm’de “O müşriklerle hiçbir fitne kalmayıncaya ve din bütünüyle Allah’ın oluncaya kadar savaşın” deniliyor. (Enfal Sûresi, 39) Âyetin ikinci kısmının inanç hürriyetine uygun düşmediği dinde zorlama olabileceği iddiasına ne dersiniz? ÖNCE TEVBE 29 AYETİNİ YORUMLAYIP TEFSİR EDELİM Tevbe 29: Kitap verilenlerden, "Allah’a, ahiret gününe inanmayan, Allah’ın ve Peygamberinin haram kıldığını haram saymayan, hak dinini din edinmeyenlerle, boyunlarını büküp kendi elleriyle cizye verene kadar savaşın. " Şimdi bu âyet Müslümanlara, diğer din mensuplarına cizye verinceye kadar onlarla savaş yapılmasını mı emrediyor ? " Dinde zorlama olmadığı halde, hangi gerekçe ile Müslümanlar başka toplumlara savaş açabilirler. Ne diyecekler Müslümanlar onlara ya İslâm’ı seçin yoksa cizye verin aksi takdirde sizi imha ederiz mi diyecekler ! Sen hatırlat, sen ancak bir hatırlatıcısın. Dayatan bir zorba değilsin.” (Ğaşiye; 88/21-22) Ayette geçen “Sen musaytır değilsin” ifadesindeki musaytır, Türkçe’de “satır sallamak” deyimindeki satır ile aynı kökten gelir. Kasap (sâtır, settâr), kasap bıçağı (sâtûr) kelimeleri de bu kökten (Buradan “dayatan, zorba” manası çıkıyor ). Dine girerken zorlama yoktur, Dine girdikten sonra da zorlama yoktur. Dinden çıkmak isteyen için de zorlama yoktur. Dine girerken veya dine girdikten sonra zorlama olmadığı gibi dinden çıkarken de zorlama yoktur. Yani “Ben bu dinden çıkmak istiyorum” diyen birisine “Çıkamazsın” diye zorlama yapılamaz. Kur’an’da dinden dönenin (mürted) öldürülmesi diye bir ceza göremiyoruz. Böyle bir yola girenlere herhangi bir dünyevi ceza öngörülmüyor. Nasihat, irşat ve ahireti hatırlatma ile yetiniliyor (bkz. Bakara; 2/217, Maide; 5/54). Yani musaytır (zorba) değil; müzekkir (hatırlatıcı) olmamız burada da isteniyor Tefsir çalışmam ve ayet yorumu ile devam edeceğim
__________________ Ne mutlu müslümanım diyene, En büyük Allah başka büyük yok. | |
19 Nisan 2010, 21:00 | Mesaj No:4 | |
RE: Tevbe 29 ayetinin yorumu (Cizye ) Alıntı:
bir mektup atıldı ( HÜNDÜT İLE ) 30-Mektup, Süleyman'dan geliyor, Rahman ve Rahim olan Allah'ın adı ile başlıyor. 31-İçinde "Bana karşı büyüklük taslamayınız, boyun eğerek huzuruma geliniz " diyor. Hz Süleyman şartsız olarak islama girin ve peygamber olarak bana uyun mu demektedir ? ŞİMDİ BU AYETİ NEREYE VE NASIL OTURTACAĞIZ Kİ, İSLAMDA SAVAŞ AÇMAYANLARA KARŞI SAVAŞ AÇILMAZ VE DİNDE ZORLAMA OLMAZ DİYE SORU: YA BOYUN EĞİP TESLİM OLMAZSALAR, SÜLEYMAN PEYGAMBER ONLARA, ALLAH İÇİN SAVAŞ AÇIP ONLARI ALLAH İÇİN ÖLDÜRMEYECEK MİYDİ ? SAVAŞ AÇIP ÖLDÜRMEYECEK DE, ONLARA NASİHATLA SİZİN DİNİNİZ SİZE BENİM DİNİM DE BANA MI DİYECEKTİ ? ŞÖYLE SÖYLENEBİLİR Mİ ? ŞÜPHESİZ ONLARA ÖNCE NASİHAT EDİP, İKNA YOLUYLA MÜSLÜMAN OLMASINI SAĞLAYACAKTI. EĞER BU YÖNTEM İLE İSLAMA GİRİYORLARSA ONLARA SAVAŞ AÇMAYACAKTI. YA AKSİ TAKDİRDE..... BAKIN AYETLERİN DEVAMINA BU PEK AÇIK YER ALMIYOR MU NEML-32- Kraliçe "Ey devletin ileri gelenleri, bu konuda ne yapmam gerektiğine ilişkin görüşlerinizi söyleyiniz, ben sizin görüşünüzü almadan hiçbir işi kesin sonuca bağlamam. 33- İleri gelen devlet adamları dediler ki; "Biz güçlüyüz, yaman savaşçılarız, ferman senindir, düşün de ne buyuracağına karar ver. " 34- Kraliçe dedi ki; "Hükümdarlar bir ülkeye ayak bastıklarında oranın düzenini alt-üst ederler ve halkının seçkinlerini hor ve itibarsız duruma düşürürler. Onlar hep böyle yaparlar. " 35- "Şimdi ben onlara bir hediye göndereceğim ve elçilerimin nasıl bir cevapla döneceklerini göreceğim. 36- Kraliçenin elçisi gelince Süleyman ona dedi ki; "Beni mal ile mi kandıracaksınız? Allah'ın bana bağışladığı ayrıcalıklar size verdiklerinden daha üstündür. .Siz bu hediyenizle övünebilirsiniz?" 37- "Şimdi efendilerine dön. Yemin ederim ki, karşı koyamayacakları kadar güçlü bir ordu ile üzerlerine yürürüz. Ve onurlarını çiğneyerek burunlarını yere sürte sürte onları yurtlarından çıkarırız SON AYETİ KIRMIZI İLE YAZDIM. ŞİMDİ TEKRAR SORMAM LAZIM ŞİMDİ BU AYETİ NEREYE VE NASIL OTURTACAĞIZ Kİ, İSLAMDA SAVAŞ AÇMAYANLARA KARŞI SAVAŞ AÇILMAZ VE DİNDE ZORLAMA OLMAZ DİYE Devamı olacak
__________________ Ne mutlu müslümanım diyene, En büyük Allah başka büyük yok. | ||
22 Nisan 2010, 19:52 | Mesaj No:5 | |
RE: Tevbe 29 ayetinin yorumu (Cizye ) Alıntı:
Kuranı kerimde Tek bir ayete bakarak hüküm çıkarmak doğru bir yöntem değilidir. Yanlıştır. Eğer konu ile ilgili tek bir ayet varsa elbette bu ayetin hükmüne göre hareket edilir. ve bu mana artık bağlayıcı olur. Şimdi Konu ile söylenmiş ayetlerin bütününe bakmak lazımdır. Ayetleri Birlikte değerlendirmek esastır ki, bir başka ayet bir ayetin açıklayıcı yani tefsiri olmaktadır. Ayetler birbirleriyle uyumlu bağlantılı ve birbirlerinin açıklayacısıdır ki aralarında anlam yönüyle bir zıtlık ve bir çelişki olamaz. Tevbe 29 ayetini işte bu çerçevede değerlendirmek gerekir. Yoksa diğer ayetlerin anlamlarına zıt düşer. Çelişir. Halbuki kuranda çelişki yoktur ve olamaz da. Peki nedir bu genel ayetler ? Hangi ayet veya ayetler tevbe 29 ayetinin açıklayıcısı olmaktadır ? Neml 29- 37 ayetlerine nasıl bir yorum getirebiliriz.
__________________ Ne mutlu müslümanım diyene, En büyük Allah başka büyük yok. | ||
23 Nisan 2010, 18:07 | Mesaj No:6 | ||
RE: Tevbe 29 ayetinin yorumu (Cizye ) Alıntı:
Alıntı:
DİYE SORMUŞTUM. Müslümanlardan Kardeşimiz ayeti yerine oturtmuş, Bu din adına zorlama değil OLMASSA OLMAZ BİR EMİRDİR Demiş. ACABA ÖYLE Mİ ?
__________________ Ne mutlu müslümanım diyene, En büyük Allah başka büyük yok. | |||
23 Nisan 2010, 18:31 | Mesaj No:7 | |
RE: Tevbe 29 ayetinin yorumu (Cizye ) Alıntı:
Bundan dolayı bunlarla savaşılması ki zaten islam dini FİTNENİN yeryüzünden kaldırılıp din yalnız allaha has kılınmasını emreden bir yaşam biçimidir DEMİŞSİNİZ. ANCAK İLGİLİ AYET NİÇİN VE HANGİ SEBEBTEN DOLAYI İNMİŞTİR. Buna da bakmak lazımdır. Benim sizden daha farklı düşüncem var ki, bunları kuran ayetiyle açıklayacağım. Belki de yanılırım. Yanıldığımda müdahil olun. Lütfen Saygılarımla HER ALLAHA İFTİRA EDENLE VEYA ALLAHI İNKAR EDENLE VEYA FİTNE ÇIKARANLARLA SAVAŞILIR MI ? YANİ KİTAL ( HARB ) EDİLİR Mİ ? VEYA CİZYE ALINIR MI ? AYETLERLE AÇIKLAYACAĞIM
__________________ Ne mutlu müslümanım diyene, En büyük Allah başka büyük yok. | ||
24 Nisan 2010, 19:10 | Mesaj No:8 | ||
RE: Tevbe 29 ayetinin yorumu (Cizye ) Alıntı:
__________________ Ne mutlu müslümanım diyene, En büyük Allah başka büyük yok. | |||
24 Nisan 2010, 19:22 | Mesaj No:9 |
RE: Tevbe 29 ayetinin yorumu (Cizye ) Tevbe 29: Kitap verilenlerden, "Allah’a, ahiret gününe inanmayan, Allah’ın ve Peygamberinin haram kıldığını haram saymayan, hak dinini din edinmeyenlerle, boyunlarını büküp kendi elleriyle cizye verene kadar savaşın. " TEVBE 29 AYETİNİ (CİZYE ) 2 FAKLI ŞEKİLDE YORUMLAMAK MÜMKÜNDÜR YORUM 1: Tevbe 29 Ayetini tek başına değerlendirecek olursak dinde zorlama olduğu çıkar. Ki zorla İslam olun. Olmazsanız dahi Zorla Allah ve peygamberin haram kıldığını siz de haram kılın yoksa sizinle savaşılır ve sizden cizye de alınır. Halbuki bu ayette zorla islama davet yoktur. Ayetlerin geneline baktığımızda bu ayetin ancak islama saldırı durumunda geçerli olabileceğini anlarız. Nitekim, Tevbe 29 ayetinin nuzul sebebi araştırıldığında ve Tevbe suresini baştan sona okuduğumuzda, Peygamberle anlaşma yapmış olan yahudiler bu anlaşmalarını bozarak, müşriklerle beraber Müslümanlara karşı savaşmışlardır. Yani ortada İslâm devleti ile yapılan anlaşmayı bozup savaşan hain bir taraf vardır ve bunlar Müslümanlara zarar vermişlerdir. İşte Tevbe 29’da emredilen bu hainlerin verdiği zarara karşılık olarak hakir bir şekilde savaş tazminatı ödeyinceye onlarla savaşılmasıdır. Yoksa durup dururken herhangi bir kavim ile zoraki vergi verinceye kadar savaşmak değildir. İster Gayri müslüm değil isterse kafir olsunlar, Önemli şart şudur. Eğer ,sulh halinde ve müslümanlara herhangi bir zarar vermiyor inançlarımızla alay etmiyor bize sözlü ve fiili saldırıda bulunmuyorlarsa, bize iyi davranıyor ve bize iyiliklerde bulunuyorlarsa onların bu davranışlarına neden saygı duymayalım. Neden onlara sert davranalım. Bize düşen vazife. Peygamberimizin yaptığı gibi tebliğ görevimizi yapar ve onları kendi halinde bırakırız. İŞTE AYETLER (Âl-i İmran: 69 ) " De ki: Ey Ehl-i Kitab! Sizinle bizim aramızda eşit olan bir inanca gelin: 'Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, Allah'ı bırakıp birbirimizi Rab edinmeyelim'. Eğer bu çağrıyı kabul etmezlerse onlara 'Şahit olun ki biz Müslümanız; (yani bir tek Allah'ın iradesine teslim olmuşuzdur') deyin" BU AYET AYNI ZAMANDA TEVBE 29 AYETİNİ TEFSİR EDEN AYETTİR. YANİ ONLAR MÜSLÜMANLIĞI KABUL ETMEZLERSE ONLARA SALDIRABİLİRSİNİZ ( Cizye de alabilirsiniz ) DEMİYOR. EĞER BU TEBLİĞ ÇAĞRIMIZI KABUL ETMEZLER İSE BİZ ANCAK ONLARA ŞAHİT OLUN Kİ BİZ MÜSLÜMANIZ DİYEBİLİRİZ VEYA SİZİN DİNİNİZ SİZE BİZİM DİNİMİZ BİZE ( Kafirun suresi ) MÜMTEHİNE-8 Allah sizi, din hakkında sizinle savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayan kimselere iyilik etmekten, onlara adaletli davranmaktan men etmez. Çünkü Allah adalet yapanları sever. ( "Allah... yasaklamaz" ifadesi, bu bağlamda, olumlu bir tavsiyeye işaret eder . Bu düşmanlık ve saldırının olmadığı zamanlarda ise iyiliği hak edenlere iyiliğin yapılabileceğini, ilişkilerde ise dürüstlüğün ve adaletin ilke olacağını belirtiyor) Mümtehine -9 :Allah sizi, ancak sizinle din hakkında savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkaran ve çıkarılmanız için yardım eden kimselere dost olmaktan men eder. Kim onlarla dost olursa işte zalimler onlardır. " Peki, bu âyetleri nereye koyacağız. Allah teala Müslümanlarla savaşmayan kimselere iyilik yapmamızı ve onlara âdil davranmamızı emrediyor. Bakara. 256-" Dinde zorlama yoktur. Çünkü doğruluk, sapıklıktan ayırt edilmiştir. Artık her kim tâğutu inkâr edip, Allah’a inanırsa, sağlam bir kulpa yapışmıştır ki, o hiçbir zaman kopmaz. Allah, her şeyi işitir ve bilir. " Dinde zorlama olmadığı halde, hangi gerekçe ile Müslümanlar başka kavimlere savaş açabilirler. Ne diyecekler Müslümanlar onlara ya İslâm’ı seçin yoksa cizye verin aksi takdirde sizi imha ederiz mi diyecekler.? Bakara 190- "Size savaş açanlarla Allah yolunda çarpışın. Fakat haksız saldırıda bulunmayın. Çünkü Allah, haksız saldırıda bulunanları sevmez. " Bu âyette de görüldüğü gibi âyet gâyet açık ve net. Eğer Müslümanlar düşmanlar tarafından saldırıya uğrarlarsa elbette savaşacaklar.!Bu ayette savaşın sebebinin savaş olduğunu açık bir şekilde ifade ediyor. Demek ki herhangi bir çıkar ve dünya ihtirasımız için hiçbir toplumla savaşamayız. Zaten İslam da ki harp anlayışı Saldırı Harbi değil tam aksine bir Müdafaa Harbidir. DEVAMI OLACAK
__________________ Ne mutlu müslümanım diyene, En büyük Allah başka büyük yok. | |
25 Nisan 2010, 16:13 | Mesaj No:10 | |
RE: Tevbe 29 ayetinin yorumu (Cizye ) Alıntı:
Peygamber Efendimiz de:“Düşmanla karşılaşmayı arzu etmeyin ve Allah’tan selâmet dileyin. Bununla birlikte eğer onlarla muhârebe etmek durumunda kalırsanız, sabır ve sebat gösterin. Bilin ki cennet, kılıçların gölgesi altındadır.” buyurmuştur. (Buhârî, Cihâd, 112) İslama göre devletler arasındaki münasebetlerde ilk etapta sulh esastır.Kuranda: “ Ey iman edenler! Hepiniz topyekun sulhu selama girin, şeyatnın adımları ardına düşmeyin çünkü o sizin apaçık düşmanınızdır. buyurulur (Bakara 208) Tevbe 13: Yeminlerini bozan, resulü yurdundan çıkarmaya gayret eden bir topluluğa karşı savaşmayacak mısınız? Üstelik size saldırıyı ilkin onlar başlattı. Korkuyor musunuz onlardan? Eğer mümin kişilerseniz, kendisinden korkmanıza en layık olan, Allah'tır. Enfal 39 “Siz de ortalıkta bir fitne kalmayıp din, tamamiyle Allahın dini oluncaya kadar onlara cihâd edin, eğer vazgeçerlerse her halde Allah amellerini görür. DİKKAT !" Âyetin sonu eğer vazgeçerlerse diyor. Eğer kıyamete kadar sürecek bir savaş ise neden vazgeçerlerse yazıyor âyetin sonunda. Savaşla ilgili âyetlere bakıldığında İslâm’ın, ancak zulmü, din yüzünden baskıyı ve haksız saldırıyı ortadan kaldırmak için buna izin verdiği görülmektedir. İşte ayetler Nisa-75- Niye Allah yolunda ve `Ey rabbimiz, bizi şu zalimlerin yaşadığı beldeden çıkar, bize katından bir kurtarıcı, kendi katından bir destek i gönder' diye yalvaran ezilmiş erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz Hac- 39- Saldırıya uğrayan mü'minlere savaşma izni verilmiştir. Çünkü onlar zulme uğramışlardır. Hiç kuşkusuz Allah'ın onlara yardım etmeye gücü yeter. Hac 40- Onlar sırf "Rabb'imiz Allah'dır" dediler diye haksız yere yurtlarından çıkarıldılar. ... Allah rızası için savaşmak", adalet, hukuk ve hakkaniyet uğrunda savaşmaktır. Yine yukarıda meali verilen âyetlerden( Hac: 22/39–40 ) açıkça anlaşılmaktadır ki hak, hürriyet ve adalet yalnızca Müslümanlar için değil, bütün inananlar, zayıf olduklarından haksızlığa uğrayanlar için istenmektedir Enfal,61: Eğer onlar barışa yanaşırlarsa sen de ona yanaş ve Allah’a tevekkül et (Eğer size sataşmaz, savaş açmaz, barış teklifi getirirlerse Allah onlara karşı herhangi bir eyleme girişmenize izin vermemiştir.) (Nisa,90) - Eğer onlar sizden uzak durur, sizinle savaşmayıp size barış teklif ederlerse; Allah, onlara saldırmak için size bir yol (yetki) vermemiştir Ayetlerdeki hakikatler gösteriyor ki , Savaş esnasında bile olunsa , Küfür cephesi size Barış teklif ederse , Savaşmak caiz değildir. Çünkü İslam İnsanları “cennete” kazandırmak için gelmiştir ,yoksa onları Küfür üzerine öldürüp cehenneme ehil hale getirmek için değil “…Sulh dâimâ hayırlıdır…” (en-Nisâ, 128) “ Deki: o (kuran) Rabbimizden gelen bir hakdır. Artık dileyen iman etsin dileyen inkar etsin” (Kehf 29) Kafirun suresi: "Sizin dininiz size benim dinim bana" ayeti de kişilerin inanmak konusunda serbest olduğunun bir ifadesidir “ Eğer Rabbin dileseydi yeryüzündekilerin hepsi topyekun elbette iman ederdi. Böyle iken sen hepsi mümin olsunlar diye insanları zorlayacak mısın?” buyurulur. (Yunus 99) YORUM 2 İLE DEVAM EDECEĞİM.
__________________ Ne mutlu müslümanım diyene, En büyük Allah başka büyük yok. | ||
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Tevbe | ÂlâLeyl | Serbest Kürsü | 0 | 14 Mart 2021 07:53 |
Muhteşem Tefsir Kulliyatı / 28 tane ayrı tefsir... | enderhafızım | Kitaplar/Kütüphane | 21 | 08 Ocak 2019 11:13 |
Tevbe Namazı | NUR | Namaz-Abdest-Teyemmüm | 0 | 11 Nisan 2009 00:35 |
Tevbe duası okursam tevbe etmiş olurmuyum? | MERVE DEMİR | Soru Cevap Arşivi | 0 | 08 Nisan 2009 09:21 |
''BU TEVBE HİÇ İŞE YARAMIYOR !..'' | Arın | Serbest Kürsü | 1 | 15 Ocak 2009 14:11 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|