Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM DİNİ KONULAR.::. > Muhtelif Dini Konular > Tevhid Ve Şirk Konuları

Konu Kimliği: Konu Sahibi YaŞuHa,Açılış Tarihi:  22 Aralık 2011 (15:12), Konuya Son Cevap : 22 Aralık 2011 (15:12). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 22 Aralık 2011, 15:12   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
YaŞuHa - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:YaŞuHa isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13867
Üyelik T.: 24 Mayıs 2011
Arkadaşları:6
Cinsiyet:
Yaş:31
Mesaj: 1.005
Konular: 399
Beğenildi:31
Beğendi:5
Takdirleri:53
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Dilde, Gönülde Ve Şuurda "Vahdet"

Dilde, Gönülde Ve Şuurda "Vahdet"

Dilde, Gönülde Ve Şuurda "Vahdet"


Allah Celle Ceiaiuhunnn adıyla başlamak gerek. Evet, Allah Cette Cdaiuhıİnun adıyla her şeye yeni baştan başlamak gerek. Öyle bir başlangıç ki,, Allah Teâlâ'mn emrine göre, Allah Cette Ceiaiuhu'mm adına ve O'nun rızasına göre kazanmak... O'nun adına olmadıkça ve O'nun adı anılmadıkça hiçbir hayırlı sonuç alınamamıştır ve alınamaz da...
Nur Dağı'ndaki Hira mağarasında kendisine ibadetle meşgul olan son Rasul'üne (Sailaiiahu Aleyhi ve Seiiem) evrensel nizamının ilk düsturlarını vahyeden Allah, şöyle buyurdu:
"Yaratan Rabb'inin adıyla OKU!"[1]
Rabb'inin adıyla, O'nun emriyle ve arzusu üzerine başla!... Her başlangıcı Allah Cciie Cdaiahuimn adıyla yap, her bitirişi de O'na hamdetmekle bitir. Başlangıç ve bitiş Allah aile Cehiuim'nun emri üzerine olmalıdır. Çünkü O, hem yoktan ya­ratandır, hem de yegane emir sahibidir.
"îyi bilin ki, yaratma ve emir Onun.[2]
Nasıl ki, kâinatta yaratıcı yalnız ve yalnız Allah celle Ceihiutm ise, yine kâinatta emir sahibi, hüküm ve hakimiyet sahibi de yal­nız Allah Celle CeMvhuĞm.
Müslüman her işine, her hareketine Allah Celle Ceiaiuhuimn adıyla başlar ve yalnız O'nun hükümlerine tabi olarak sürdürür; sonucunu da O'nun emirleri gereği noktalar...
Allah Cette Ceiahıhudan başkasının adıyla başlamak ve O'nun emirlerince hareket etmek, Fir'avn'm sihirbazlarının işidir. Fir'avn, Mısır'ın tağutu idi. Yaratmayı Allah'a verirken, "emr"i eline almış ve ülkesinde kendisini emredici yegane hakim olar rak ilan edip, "rab" olduğunu iddia etmişti. Onun emrine girip, hakimiyetini kabul edenler, işlerine onun adıyla başlıyorlardı. Nitekim Hz. Musa AieyMsştlam ile yarışmak isteyen Fir'avn'ın si­hirbazları şöyle deyip gösterilerine başlamışlardı:
"Fir'avn'ın izzetine (şerefi için) biz, elbette biz galip ge­leceğiz. [3]
Mısır'ın tağutu Fir'avn'ın adına işe başlayan sihirbazlar, Hz. Musa Aieyhisseiam'm mucize Asâ'sı karşısında âciz duruma düş­müş, büyük bir yenilgiye uğramış ve iman etmek zorunda kal­mışlardı. Tağut Fir'avn'ın tüm işkencelerine rağmen iman­larından vazgeçmemişlerdi. [4]
İşte biz de hayatî her şeye, Rahman ve Rahim Allah Celle adıyla ve Allah Teâlâ adına başlanması gereğine ina­narak başlıyoruz. Bütün çağdaş Fir'avnlan reddederek, yalnız ve yalnız yaratıcı ve emredici Allah Ceiie Ceiaiuhu'nun emirlerine tabi olarak başlıyoruz. Ve inanıyoruz ki, her şeyimize yeni baş­tan başlamalıyız. Bunca ayrılıkları ortadan kaldırmak, bunları Allah cdie Ceiaiuhu adına bir araya getirmek; yani kesretten vah­dete ulaştırmak gerekir...
İslâm Dünyası'nda korkunç bir manzara göze çarpmaktadır. Halkı müslüman olan ülkelerdeki aynı ilâha, yani Allah'a, aynı Kitab'a, aynı Rasul'e ve aynı ahiret gününe iman ettiklerini söy­leyip, aynı kıbleye dönerek ibadet edenler, içler acısı bir ay­rılığın içine düşmüşlerdir.
Görünüşte yüzlerce, hatta binlerce ortak yönleri olan müs-lümanlar niçin anlaşamıyor ve neden îslâmî bir vahdeti oluş-turamıyorlar? Bu soruya verilecek cevap iyice tefekkür edil­melidir. Sebepleri araştırılırken her yönüyle ortaya konulma­lıdır. Bu korkunç bunalımın tarihî, sosyal, psikolojik, ekonomik ve manevî sebeplerinin birer birer araştırılmasının şart olduğuna inanıyoruz.
Halkı müslüman olan ülkelerdeki müslümanlarm ortak kül­türlerinin olmadığını görüyoruz. Ortak kültürlerinin ol­mayışından kastımız, tarihî ve dinî kültür değildir. Kastımız, bugünkü kültürlerini oluşturan ortak kavramlarının olmadığıdır. Daha doğrusu, iç ve dış kâfir güçler tarafından bu kavramlar alt-üst edilmiş ve müslümanlarm kafaları allak-bullak bir du­ruma getirilmiştir. İslâm ve müslüman düşmanları olan yerli yabancı müstekbirler, ellerindeki tüm imkânlarla saldırıya geç­miş, hücumları sonucu İslâmî değerleri tahrip etmişlerdir.
Ünlü Fransız oryantalisti (müsteşrik) ve aynı zamanda İslâm düşmanı Luis Massignon'un şu baykuş çığlığı, küfür dünyasının ortak sevinç sloganıdır: "Onların her şeylerini tahrip ettik. Fel­sefeleri, dinleri mahvoldu. Artık hiçbir şeye inanmıyorlar. Derin bir boşluğa düştüler. Anarşi veya intihar için olgun hale gel­diler:[5]
"Onlar" diye kastedilenler mü slüm anlardır. İkiyüz yıldan be­ridir şirk dünyasının var gücüyle hücumuna uğrayan İslâm Dün­yası, yirminci aşrın başlarından günümüze kadar çok büyük tah­riplere uğramıştır. Herşeyden önce bu hücumların sonucu, ortak kavramlarını yitirmeğe mahkûm olmuş, dolayısıyla İslâmî vah­detin parçalanmasına sebep teşkil etmişlerdir.
İnsanların anlaşabilmesi ve kaynaşabilmesi için ortak kav­ramlara ihtiyaç .vardır. Toplumun en küçük birimi olan aileden tutun, toplumun tümüne kadar bu böyledir. Aile içinde yaşayan fertlerin dahi kendilerine has kavramları olduğu gibi, onların toplumla anlaşmasını sağlayacak ortak kavramları vardır. Eğer böyle yerli yerine yerleşmiş kavramlar olmazsa, anlaşmak im­kansızlaşır. Eğer aile böyle ortak kelime ve kavramlardan mah­rum olursa, meselâ birisi "pencere" der de diğeri '"kapı" an­larsa, ya da biri "mutfak" derken diğeri "banyo" anlarsa, orada meydana gelecek anarşi ortamını tahmin etmek zor değildir.
Aynı örneği toplum için de kullanabiliriz. Toplum içindeki fertlerin kendi aralarında anlaşacakları ortak kavramları olmazsa büyük bir kargaşa meydana gelir.
Ne yazık ki, bu kargaşanın en korkunç boyutlara ulaşmış ha­lini bugün müslümanlar yaşıyorlar. İç ve dış müstekbirler tara­fından ortak kavramları tahrip edilen müslümanlar, anlaşama­dıkları bir yana, aralarında soğuk ve sıcak savaşlar olmaktadır.
Rabb'imiz Allah ceih cdaiuhu; "Ve topluca Allah'ın ipine (Kur'ân'a/İslâm'a) yapışın, ayrılmayın[6] diye buyururken ve yine, "Allah'a ve Rasul'üne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; yoksa korkuya kapılırsınız, devletiniz (gücünüz/kuvvetiniz) gider. Sabredin, çünkü Allah sabredenlerle beraberdir[7] diye emrederken, müslümanlar, emperyalist müşrik güçlerin oyun­larına gelip ayrılığa düşmüşlerdir. Allah Ceiic Ceiaiui vahdeti em­rediyor, fakat müslümanlar kesrete dalmışlar. Bu dalış, müs-lümanlarm isteyerek ve şuurlu olarak yaptıkları bir dalış değildir. Dışta emperyalist kâfir güçler, içte de onların yerli uşakları olan tağutîler, müslümanlarm değer yargılarını bozmuş ve yerlerini değiştirmişlerdir.
Öyle bir hale gelinmiştir ki, mü s tumanlardan birisinin veya bir grubun "kara" dediğine diğer bir müslüman'fert ya da grup, "beyaz" diyebiliyor. Bunun gibi tüm değer yargılarında az veya çok anlaşmazlık söz konusudur. Meselâ, "vatan", yani "dâr" kavramı gündeme geldiğinde, bir müslüman İslâmî manada ve mahiyette bir vatanı anlarken, diğer bir müslüman belli sun'i sı­nırlarla sınırlandırılmış ve içinde İslâmî hükümlerin yaşanması yasaklanan bir vatanı anlıyor. Daha açıkçası kendisinin de va­tandaşı olduğu, fakat yönetimi İslâmî olmayan bir vatanı al­gılıyor.
"Din" denilince bir kısmı, hayatın her birimine hitap eden ve hakim olmak isteyen İslâm'ı anladığı gibi, Yeryüzünde fitne (den eser) kalmayıncaya, din de (şunun bunun değil), yalnız Allah'ın oluncaya kadar onlarla (kâfirlerle, müşriklerle, mü­nafıklarla) savaşın. (Savaştan ve küfürden) vazgeçerlerse, artık zalimlerden başkasına düşmanlık yoktur[8] ayet-i kerimesini te­fekkür ederken, diğer kısmı, birtakım ibadetlerden oluşan, ahi-retle ilgili inanç sistemini anlamaktadır. Halbuki bu iki takım da müslüman olduğunu söylemektedir.
Diğer tüm kavramlar ve ıstılahları böylece tahlil edebiliriz. Bir Örnek vermek gerekirse, "helâl" ve "haram" kavramlarını ele alabiliriz. Belki her gün yüzlerce defa söylediğimiz helâl ve haram kavramlarının mahiyetini tefekkür edemeden kullanır, hemen ardından şu akaidî kaideyi ekleriz:
"Haramı helâl; helâli de haranı kabul etmek insanı kâfir yapar. [9]
Yine devamlı tekrar ettiğimiz İslâmî düsturlardan birisi de şudur:
"Küfre rıza küfürdür."
Şimdi "helâl" ve "haram"m ne olduğunu görelim. Helâl; Rabb'imiz Allah cdie cdaiuhunun bizim işlememizi emrettiği ve serbest bıraktığı şeylerin bütünüdür. Mesela, ehl-i küfürle cihad etmek, masiyeti ortadan kaldırmak, teaddüdü zevcat vs. gibi. Haram ise; yine Rabb'imiz ve ilâhımız Allah Cdie Cdaiuhu'nun, iş­lememizi yasakladığı şeylerin tümüdür. Meselâ, zina, içki, kumar, faiz, Allah Cdie Ceiaiuhu'dan başkasının hakimiyetini kabul etmek ve kendisine ortak koşmak gibi...
Buradan hareketle, her kim ki, Allah Cdie Ceiaiuhu'nun serbest bıraktığını yasaklar, yasakladığını serbest bırakırsa, hele hele bunu kanunîleştirirse, o kişi veya topluluk, helâli haram etmiş olur. Aynı şekilde haramı da helâl etmiş demektir. Bundan dolayı yukarıdaki hükme girer. Dolayısıyla bir müslünıan, böyle birisine veya birilerine itaat ederse, "küfre rıza göstermiş" bir duruma düşer. Böyle bir durumu varın siz tahlil edin.
Bu misallerde olduğu gibi, tüm İslâmî kavramlar, birer birer ele alınıp gerçek mahiyetiyle izah edilmeli ve her müslümana anlatılmalıdır.[10] Bu sayede müslümanlar arası dil, kültür, hedef ve şuur birliği oluşur. Böylece İslâmî vahdete ulaşılmış olunur.
Alıntı
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi YaŞuHa 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Aile Edep demekti Şiirler ve Şairler YaŞuHa 2 2287 04 Mayıs 2014 21:47
Kardeşimize dua lütfen Dua Bölümü MusabBinumeyr 4 2563 04 Aralık 2013 19:38
Kilonuz mu Var? Sorun Değil Artık/Medineweb Diyet gün ışığı 4 3000 27 Kasım 2013 21:45
Üzüm çekirdeği mucizesi Tıbb-ı Nebevi ve Alternatif Tıp Bilgileri YaŞuHa 2 2491 27 Kasım 2013 21:34
Peki Anne senin yüregini kim sogutacak? Makale ve Köşe Yazıları Mihrinaz 7 3352 26 Kasım 2013 20:23

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Ey "İnsanlıktan" istifa eden "İnsanlık! "/Muhsin Arslan Muhsin Arslan Muhsin Arslan 23 21 Eylül 2023 08:37
"Ecir" olmakla " esir" olmak arasında sıkışan insan suhtem Makale ve Köşe Yazıları 10 03 Ekim 2021 16:14
EŞİNİ "EV"E BAĞLAYAN ve Evi "Mutluluk Yuvası" Yapmayı Başaran Kadınlar KuM TaNeSi Evlilik-Nikah Konuları 17 28 Ocak 2020 15:05
""Müşrikleri Tekfir Etmemek/Onların Kafir Olduklarından Şüphe Etmek"" kamer34 Tevhid Ve Şirk Konuları 9 14 Mart 2014 00:27
Bu Haftanın Misafiri "" mevlanaca "" kardeşimiz.. su damlası Hafta'nın Misafiri 29 09Haziran 2013 14:31

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.