Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM DİNİ KONULAR.::. > Muhtelif Dini Konular > Tevhid Ve Şirk Konuları

Konu Kimliği: Konu Sahibi bilinmez,Açılış Tarihi:  21 Kasım 2012 (19:54), Konuya Son Cevap : 21 Kasım 2012 (19:54). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 21 Kasım 2012, 19:54   Mesaj No:1
Meal Gurubu Üyesi
Medineweb Emekdarı
bilinmez - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:bilinmez isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13966
Üyelik T.: 27Haziran 2011
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 2.154
Konular: 309
Beğenildi:180
Beğendi:15
Takdirleri:560
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart İKTİDAR ALiMLERİ...

İKTİDAR ALiMLERİ...

Her devletin ve her sistemin kendi bekası ve bu bekanın devamı için bir takım maddi ve manevi değerler savunurlar ve değişik mekanizmalar geliştirirler. Devlet bu hayati değerleri korur, bu değerlerin çiğnenmesine ve başka değerlerin girmesine asla izin vermez. Bu bir var olmak veya var olmamak meselesidir. Misal olarak istihbarat birimleri, casuslar, dinleme ve takip cihazları, ordular ve orduları güçlü tutan bütün teknik imkanlar v.s.; köpük üzere kurulu bir devleti veya bir sistemi ayakta tutan maddi güç bunlar. Hatta bazen bu maddi güç halka karşı olup devletin ve sistemin ta kendisi olabilmekte. Bu güç toplumu ve toplumun değerlerini koruması, bu değerlerin yaşatması ve yayması gereken maddi güçten çıkıyor, halkın düşmanı, onu tehlikeli fikirlerden korumaz aksine o fikirlerle zehirleyen, saldırgan ve halktan tamamen üzaklaşan bir güce dönüşür. Bu maddi güç ancak maddi güçle çürütülür. Maddi güç; manevi gücü/değeri ve toplumsal değerleri yaşatmanın, korumanın ve yaymanın teminatıdır. Ancak ne var ki yapay ve kuş beyinli sistem ve devletlerde durum tamamen terstir. Başta bulunan dikte devlet/maddi güc; toplumun inandığı ve kabul ettiği değerlerden soyutlayıp kendi değerlerine ayak uyduran, o değerleri koruyan, savunan ve yayan bir toplum olarak görmek ister.
Maddi gücün giremediği ve toplumun değerlerini yıkamadığı yerlere manevi güç devreye girer. Yani orduların, istihbaratların ve emniyet teşkilatlarının giremediği yerlerde, toplumun fikri yapısını ve ahlaki değerlerini yıkamadığı durumlarda devletinin kilisesi olan diyanet gibi dini (!) bir teşkilat, ilahiyat gibi bir kurum, maaşlı imamlar, paralı hocalar, kiralık entellektüeller, kopya düşünürler, satılmış kalemler ve saray alimler devreye girerler.[Kİ BU TEŞKİLATIN İÇİNDE KENDİNİ KORUMAYA ÇALIŞANLARDA OLMAK LA BERABER,GENEL ANLAMIYLA DURUM BU VAHİM ŞEKİLDE SEYİR EDER] Siyasi bir varlık olarak devletin belki yıllardır yapamadığını bu zehirli teşkilatlar ve şahsiyetsiz kişiler yapmaktadırlar. Ümmetin kanserine sebep olan bunlardır. Bunun sebebi ise bu teşkilatların ve şahısların İslam, din, Allah, Peygamber, Kitap, iman gibi kavramların arkasında saklanmış olmalarıdır. Halk ise bunların gerçek yüzünü göremediği için kandırılmakta ve durumun ciddiyetinin farkında olamamaktadır. Tarih bu açıdan incelendiğinde bu tür devletler bu ilkeye bağlı kalarak bekasını koruyarak varlığını böyle sürdürmüştür. Yanlış bir akideye dayanarak kurulu olup kendi halkından kopuk devletler yukarıda ifade edildiği gibi kendi bekasını sürdürmesi uğruna, devletin korumakla ve doğru şekilde bilinçlendirmekle sorumlu olduğu tebalarını bile aldatma ve gerçekleri saklayıp tahrif etme ihtiyacını hiss eder. Devlet bu korkuya dayalı duygu hedefine ulaşıncaya kadar her türlü metod, araç-gereç ve yöntem meşru olup bütün imkanları seferber eder adeta. Bu durum böyle devletler için son derece önemli ve hayatidir. 1453'de yıkılan, asırlardır hüküm sürdüren, Ortaçağlarda karanlıklarda yüzen ve Doğu Bizans veya Roma imperatorluğu bilinen devletin en önemli dayanağı ve en güçlü sutünü bilgin adamlar/papazlardı. Bu papazlar ne gibi hizmetler sunuyorlardı?! Bir yandan krallarla işbirliği yapmalarından dolayı para endeksli cami imamı ve hocası gibi oluyorlar, öte yandan da dini satmak, onu tahrif etmek, halka sahte bilgi sunarak kandırıyorlardı. Ancak geçmişte ve gelecekte bu tür devletler yıkılıp tarihe karışmasına rağmen, ne gariptir ki her defasında bu bilgin adamlar hiç ama hiç ibret almamışlardır.
Bahs ettiğimiz tahrif mesleği, sözlerle ve hükümlerle oynama hüneriliğinin cüretkarlığını tarihte ilk kez yahudilerin hahamları göstermiştir. (وَإِنَّ مِنْهُمْ لَفَرِيقًا يَلْوُونَ أَلْسِنَتَهُمْ بِالْكِتَابِ لِتَحْسَبُوهُ مِنَ الْكِتَابِ وَمَا هُوَ مِنَ الْكِتَابِ وَيَقُولُونَ هُوَ مِنْ عِنْدِ اللَّهِ وَمَا هُوَ مِنْ عِنْدِ اللَّهِ وَيَقُولُونَ عَلَى اللَّهِ الْكَذِبَ وَهُمْ يَعْلَمُونَ), (Ehl-i kitaptan bir gurup, okuduklarını kitaptan sanasınız diye kitabı okurken dillerini eğip bükerler. Halbuki okudukları Kitap'tan değildir. Söyledikleri Allah katından olmadığı halde: Bu Allah katındandır, derler. Onlar bile bile Allah'a iftira ediyorlar.) Ali-İmran/78. (مِنَ الَّذِينَ هَادُوا يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ عَنْ مَوَاضِعِهِ), (Yahudilerden bir kısmı kelimeleri yerlerinden değiştirirler...) Nisa/46. ‘Sözleri asıl manasından çıkartarak tevil ederler. Allah da onları bunu kasıtlı olarak yaptıklarından dolayı zem etmiştir'. Kurtubi tefsiri, (فَبِمَا نَقْضِهِمْ مِيثَاقَهُمْ لَعَنَّاهُمْ وَجَعَلْنَا قُلُوبَهُمْ قَاسِيَةً يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ عَنْ مَوَاضِعِهِ ), (Sözlerini bozmalarından ötürü onları lânetledik ve kalplerini katılaştırdık. Onlar kelimelerin yerlerini değiştirirler) Maide/13. Kur'an-ı Kerim'deki (يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ عَنْ مَوَاضِعِهِ), (kelimeleri yerlerinden değiştirirler) ifadesi şu manaya gelir: ‘Sözlere; taşıyamıyacağı bir mana yükleyerek tevil etmek ve avam halka bu manayı Allah'tandır diyerek aktarırlar'. Kurtubi tefsiri. (يُحَرِّفُونَ الْكَلِمَ مِنْ بَعْدِ مَوَاضِعِهِ), (kelimeleri yerlerinden kaydırıp değiştirirler.) Maide/41. Allah; evli olup da zina yapan erkek ve kadının hükmünü Tevrat'ta indirdi. Yalana kulak veren yahudilerden bir kısmı bu hükmü bildikleri halde tahrif ettiler. (Tabari ve Kurtubi tefsiri.)
Dinsizlik inancına kurulu ve bu akidenin gereği olan her türlü kültür, bilgi, bakış açı ve yaşam tarzı kendi halkına enjekte eden Türkiye Cumhuriyeti Devleti gibi İslam coğrafyasında bağımlı devletler beka içgüdüsünün gereği ve sistematik olarak yapmaktadırlar. Bu gibi devletler yahudilerin ve hahamların laikleştirilmiş halidir. Ne de olsa bu laik devletin kurucusu; sözleri tahrif etme geleneğini özlerinde taşıyan yahudilerin torunudur. Dinsiz kemalistler dini hayattan, siyasetten ve devletten ayırırken, dini ve dini mutiveleri açıkça istismar ederek kendi çıkarlarına uygun olarak alet etmektedirler. Faizin meşru olması ve başörtünün-şeri kıyafetin yasaklanması için hemen hazır fetva çıkartılır. İslam'ın ön gördüğü yönetim tarzı Hilafet'i sulandırmak ve halkı bundan din adına uzaklaştırarak soğutmak için fetva çıkartmak üzere kemalist/dinsiz devletin papazları hemen devreye girerler.
Bir toplumun değerli bilgi kaynakları ve kültürü, bireylerin benliğini oluşturur. Zira bu kültür, toplumun eşyalar ve olaylar hakkında hüküm verme prensibini belirlediği gibi kişinin eğilimlerini de şekillendirir. Kısacası, kültürün kaynağı olan bilgiler toplumu da bireyleri de doğrudan etki eder. Bunun için toplumun hayat ve yaşam tarzı ile ilgili bilgi kaynağını korumak ve toplum içerisinde yaymak kendi halkını düşünen bir devletin başta gelen sorumluluklarındandır.


İslam'ın alimler ile ilgili tanımı:1. Her şeyden önce Allah'tan sakınarak korkan/takvalı olanlar,
2. Bildiğiyle amel eden,
3. İslam'ın bütün hükümlerini hiç çekinmeden halka açıklıyan, hak sözü söyleyen, hak sözü söylemede cüretkar olan ve bu uğurda ölüm ve rızık kaygısı olmıyan,
4. Kendi Ahiretini başkasının dünyasıyla satmıyan,
5. Zalim ve cani yöneticilerin saraylarına girmek şöyle dursun yöneticileri en şiddetli ve en sert sözlerle muhasebe eden,
6. Bildiklerini hiçbir sürette gizlemiyen,
7. Ahireti hatırlayan ve hatırlatan, ahiretin bedeli olarak dünya için değil, dünyanın bedeli olan ahiret için Allah'tan sakınarak çalışan kimsedir.


İslam'ın alimlere bakışı:Selef-i salihin konumuzla alakalı bazı tesbit ve önemli sözleri:
- Rabi' bin Enes der ki: Kim yüce Allah'tan sakınarak korkmazsa alim değildir.
- Mücahid der ki: Alim o kimse ki Allah (c.c)'dan sakınarak korkan kimsedir.
- İnb-i Mesud'tan şöyle rivayet edilir: Yüce Allah'tan sakınarak kormak için ilim, böbürlenmek için ise cehalet yeter.*
- Sa'ad bin İbrahim'e ‘Medine halkının en fakih/alim olanı kimdir' diye sorulduğunda şöyle cevap verdi: Allah (c.c)'dan sakınarak korkan olanıdır.
- Yine Mücahid'ten rivayetle: Fakih o kimse ki Allah (c.c)'dan sakınarak korkan kimsedir.
- Ali (r.a)'tan rivayetle: Gerçek fakih o kimse ki insanları Allah'ın rahmetindan uzaklaştırarak ümitsizliğe sürüklemiyen, Allah'ın masiyetlerinde (nehy ettiği şeylerde) rühsat vermiyen, insanları Allah'ın azabından emin ettirmiyen, Kur'an-ı bırakıp da başkasına meyl etmiyen kimsedir. İlimsiz ibadetlerde, fıkıhsız ilimlerde ve tefekkürsüz (Kur'an-ı) okumakta hayır yoktur.
__________________
önce yazdığım katılım yaptığım beğeni yaptığım paylaşımların arasında azda olsa kuran ve sünnete uygun olmayan düşünceler olabilir.Bunların bana sorulmadan dikkate alınmasından mesul değilim... ...
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi bilinmez 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
ELFAZI KÜFÜR Tevhid Ve Şirk Konuları bilinmez 2 723 29 Ağustos 2021 23:16
BiR SORU Tevhid Ve Şirk Konuları bilinmez 19 6841 19 Aralık 2018 23:11
SiZCE HANGİSİ MÜSLÜMAN Tevhid Ve Şirk Konuları bilinmez 0 1145 18 Aralık 2018 22:55
ALLAH A iMAN NASIL OLUR.. Tevhid Ve Şirk Konuları bilinmez 0 1289 27 Ekim 2018 22:27
HELVADAN KANUNLAR ve TEKFİR Tevhid Ve Şirk Konuları bilinmez 0 1286 03 Ekim 2018 21:57

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.