Günahkâr zamanlar /İbrahim İnecik
Günahkâr zamanlardan sonra geliyorum sana,
Karanlık, zift dökülmüş yollardan geçiyorum.
Ayaklarım en derin çukurlarda,
Ellerim Kirlenmiş,
Gözlerim âmâ…
Her şeyi geride bırakıp sana geliyorum,
Kalbim seni istiyormuş aslında; yeni yeni anlıyorum.
Ve büyük bir utançla, mahçubiyetle soruyorum:
Affeder misin beni..? Sever misin...?
Rabbim...
Sana geliyorum, kabul buyurur musun beni.
Biliyorum geri çevirmezsin,
Ne kadar batsam da dünyaya ve çamurlarına,
Rahmetinle kuşatırsın;
İnen her yağmur damlası gibi temizlersin ruhumu.
Kalbim diyorum bazen, kalbim… Koca bir yangın yeri.
İbrahim’in atıldığı ateşler var içinde,
Ruhum girdiği bunalımlardan çıkmak bilmiyor.
Gözlerim her gün başka bir günahın arefesinde.
Kurbanlık koyun gibi dolanıyorum sokaklarda.
Her köşe başında serseri mayınlar var,
Her gece birini patlatıyorum avuçlarımda…
Rabbim, uyuyorum üç günlük dünyanın yalancı döşeklerinde.
Sabahında, gözlerimi kuru bir toprak parçasında açacağımı unutarak.
Sonra dalıyorum hülyalara, boş laflar ediyorum
Şehirleri talan edip tarumar ediyorum her yeri.
Yalancı ve fani aşkların peşinden koşuyorum,
Hayatı merdiven görüp en yükseğe çıkmak için eziyorum altta kalanları…
Hepsini yapıyorum.
Evet ne kadar yapılmasını istemediğin şey varsa yapıyorum.
Bu gece vicdan denen şeyin olduğu geldi aklıma,
Sonra anlamadığım bir şekilde kalp atışlarım hızlandı
Aklım sorgulamaya başladı her seyi;
Boşluktaydım, hadsiz acılar biriktirmiştim.
Kalbim hârlandı. Hırslıydım. Bitiyordum her an.
Debelenirken dipsiz kuyularda,
Bana seslendiğini gördüm;
Titredim, zelzeleye tutulmuş Bağdat gibi,
Mavzerlerle delik deşik edilmiş Filistin gibi…
Sarardı çehrem,
Utandım senden; el açmaya, af dilemeye utandım.
Beynim uğuldamaya başladı,
Kendimi tek edilmiş bir seccadenin önünde buldum.
Başım usulca secdeye vardı,
Islandı yanaklarım…
Hep günahkar zamanlardan sonra sana gelmiştim,
İşte; yine aynı haldeyim.
Kendimden kaçıp sana sığınıyorum;
Rabbim…
Affeder misin beni…
Her şeyi ardımda bırakıp, sonsuza bakmak istiyorum,
Sonra dalmak düşlere;
Yıldızlara seyahat etmek,
Güneşle konuşmak,
Aya ne kadar güzel olduğunu fısıldamak…
Ve tekrar yeryüzüne dönüp Adem gibi,
Her şeye yoktan başlamak…
Dünya dönüyorsun, döndükçe başımı Döndürüyorsun.
Bir dur dünya !
Hele bir dur. Sende kalıcı değilim.
Öz yurdumu, geldiğim toprakları özlüyorum,
Yurdum neresi diye sorma bana, cevabı Havva'da.
Cennetten geldim ben,
Cennete dönmek istiyorum…
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]