30 Ağustos 2007, 19:27
|
Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 50 Üyelik T.:
15 Temmuz 2007 Arkadaşları:0 Cinsiyet: Mesaj:
303 Konular:
116 Beğenildi:4 Beğendi:0 Takdirleri:10 Takdir Et:
Konu Bu
Üyemize Aittir! | Dinin başı muhabbettir, sevgidir... Dinin başı muhabbettir, sevgidir... Bu yazıyı kendim gibi cahiller için yazıyorum. Bilenler bilir. ?Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu?? Elmalılı Hamdi Yazır'ın Hak Dini Kur'an Dili adlı tefsirinde (Sadeleştirenler: İ. Karaçam, E. Işık, N. Bolelli, A. Yücel. Cilt 7) Hucurat Sûresi 7. ayet açıklanırken şöyle deniyor:
Fakat Allah size imanı sevdirdi, sevgili kıldı, dolayısıyla iman ettiniz. Bu gösteriyor ki, iman etmek için yalnız bilgi yeterli değil, bir iradenin fiil olabilmesi için sevmek de gereklidir.
Bundan dolayı dinin başı muhabbettir, sevgidir.
Nitekim bir hadis-i şerifte
Kişi dostunun, yani sevdiği dostunun dini üzeredir, onun için her biriniz iyi bakın, kime dostluk ediyor, kiminle sevişiyor? (Ebu Davud, Edeb 12; Tirmizi, Zühd 45: Ahmet b. Hanbel, II. 303. 334) buyrulması bu manadadır. Yine bundan dolayıdır ki .De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız, bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin? (Al-i; İmran 3/31) buyrulmuştur.
Ancak alimler sevgiyi tabii ve akli olmak üzere ikiye taksim etmişlerdir. Tabii sevgi, yaradılışa uygunluktur.
Akli sevgi gayede bir hayır ve fayda idrakinden doğar ki, sağlık için ilacı sevmek olabileceğinden gayeye nazaran tabii, başlangıcına nazaran akli ve mecazi bir sevgi demek olur. Bundan dolayı başlangıcı elde edilmiş olmak itibarıyla o da kazanılmış sayılır. Ve bu yönden bu şuurlu sevgi iman ve terbiyenin kazanılması itibariyle önemi haiz olur.
Nitekim Hz. Ömer Ya Resulullah sen bana iki yanım arasındaki nefsimden başka her şeyden sevgilisin demişti. Resullullah Ben sana nefsinden de daha sevgili olmadıkça imanın tamam olmaz buyurdu. Bunun üzerine Hz. Ömer hemen: Vallahi sen bana iki yanım arasındaki nefsimden daha sevgilisin dedi. Resulullah Ya Ömer, şimdi imanın tamam oldu buyurdu. İşte Hz. Ömer'in böyle bir an içinde sevgisini artırarak yemin ile ikrar verebilmesi bunun gibidir.
Bununla beraber her iki takdirde de sevginin kendisi bir akıl işi değil, doğrudan doğruya Allah Teâlâ'nın verdiği bir histir. Allah'ın sevdirmediği şeyler düşünmekle sevilmez, ancak Allah'ın sevdirdiği şeyler bilinmek, düşünülmek sayesinde akıl ile, tecrübe ile sevgi şuuruna erebilir. İşte böyle, imanın esası bir sevgi ile ilgili olduğu, sevgi de Allah'ın bir vergisi bulunduğu için burada buyuruluyor ki: Allah size imanı sevdirdi, yani o sayede Resulullah'a iman ettiniz.
Ve onu, o imanı kalbinizde güzelleştirdi, gereğince amel edip Peygamber'e itaat ettiniz.
Ve küfrü, fıskı ve isyanı size çirkin, iğrenç kıldı. Onun için onlardan sakınınız.
Yunus Emre'nin meşhur Yaratılmışı severiz/Yaratan'dan ötürü beyti burada daha bir anlam kazanıyor. Yani yaratıkları sadece Cenab-ı Hakk'ın eseri oldukları için sevmiyoruz. Onları bize sevdiren bizzat Cenab-ı Hakk'tır. Sevme fiili de ondan geliyor.
Aşk Allah'ın bize bir lütfudur. Onun tohumunu kalbe düşüren Allah'tır. Kişi ancak nasibi kadar, derecesi kadar bu tohumu yeşertebilir.
Aşka ihtiyacımız öncelikle, iman cihetindendir. Bu muhabbet hiyerarşik şekilde Cenab-ı Hak'tan, Hz. Peygamber'e oradan bütün mahlukata yayılıyor.
Sevgi ve muhabbetin ne olduğunu kamil manada ben bu açıklamalar ile kavradım. Elbette ki kendi çapımda ve nasibim kadar.
Umarım sizler de tekrar -be- tekrar bu mesele üzerinde durursunuz.
Aşktan, muhabbetten, sevgiden yana nasibiniz bol olsun. Elmalılı Hamdi Yazır'ı bir kere daha rahmetle anarken, bir cümlesini yeniden kalbimize kazıyalım:
Dinin başı muhabbettir, sevgidir... |
| |