Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.PEYGAMBERLER-ASHAB-I KİRAM-ALİMLER.::. > Peygamberler-Ashab-ı Kiram-Alimler > Ashab-Kiram(r.a)

Konu Kimliği: Konu Sahibi KuM TaNeSi,Açılış Tarihi:  23 Mart 2009 (12:58), Konuya Son Cevap : 23 Mart 2009 (12:58). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 23 Mart 2009, 12:58   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
KuM TaNeSi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:KuM TaNeSi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 5998
Üyelik T.: 02 Ocak 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Yaş:40
Mesaj: 1.956
Konular: 885
Beğenildi:21
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Şeyma Binti Hâris (r.a) Hayatı

Şeyma Binti Hâris (r.a) Hayatı

Şeyma binti Hâris radıyallahu anhâ Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem efendimizin süt kızkardeşi!.. Çocukluk yıllarında annesi Halîme hatun ile Efendimize hizmet etmiş bir bahtiyar hanımefendi!..

Süt kardeşi Efendimizi çok seven, yanından ayırmayan bir mübarek abla!..

O, Mekke civarında oturan Hevâzin kabilesinin Benî Sa’d bin Bekir koluna mensuptur. Asıl adı Huzâfe’dir. Şeyma lakabıdır. “Benli” manasına gelen Şeyma adı ile meşhur olmuştur. Babasının adı Hâris bin Abdiluzzâ’dır. Annesi de sevgili peygamberimize süt anne olma şereffne eren bahtiyar hanım Halime es-Sa’diye hatundur.









Benî Sa’d kabilesi temiz, havadar, suyu bol yerlerde yaşardı. Arap dilini en güzel konuşan kabilelerden biriydi. Cömertlikleriyle meşhurdu.



Şeyma yaş itibariyle Efendimiz’den büyüktü. Çocukluk yıllarında birlikte bulunurken süt kardeşi Muhammed’e çok hizmet etmiştir. Alemlerin Fahri Ebedîsi olacak bu çocuğa yemek yedirir, sevgi ve şefkatle onu kucaklar, birlikte elinden tutar gezdirirdi.



Süt kardeşler olarak Abdullah İbni Hâris, Uneys binti Hâris ve Şeyma vardı. Üçü de Muhammed’i çok severlerdi. Zira bu mübârek çocuğun âilelerine, yurtlarına katılmasıyla evlerine bereket gelmişti. Koyunları çoğalmış, hayvanlarının sütleri bollaşmıştı. Bu sebebten bütün âile efradı anne-baba ve kardeşler olarak hepsi bu varlık nûru çocuğun üzerine titriyorlardı. Ona öz evlâd ve öz kardeş gibi bakıyorlardı.


Birgün varlık nûru Efendimiz’i sahraya çıkarmışlardı, öğlen sıcağına kadar dönmemişlerdi. Halime hatun çocuğun güneş altında kalıp rahatsız olmasından korktu. Merakla evden dışarı çıktı. Etrafa bakındı, kimseyi göremedi. Bir hayli heyecanlanmıştı. Az sonra Şeyma koşarak geldi. Annesi yanında kardeşini göremeyince telaşlandı. Şeyma’ya:

- “Kızım! Göz bebeğim Muhammed nerede?” dedi. O da:

- “Az ileride anneciğim.” dedi. Halime hatun:

- “Aman yavrum! O yavrucak bu sıcakta dışarıda nasıl duruyor?” dedi. Şeyma gayret rahattı. Çocuk saŞyeti içinde:

- “Anneciğim! Kardeşime güneş vurmuyor ki...” dedi. Halime hatun daha çok meraklandı ve:

- “Peki! Bu güneşte nerde oynuyor?” dedi. Şeyma yine sâkin bir şekilde:

- “Anneciğim! Kardeşimin başının üstünde bir bulut kendisini takip ediyor. Nereye gitsek nerde oynasak bulut üstümüzde bize gölge yapıyor. Duruyoruz duruyor, yürüyoruz yürüyor.” dedi.

Halime hatun Şeyma’nın bu görülmedik, duyulmadık cevabı karşısında hayretler içerisinde kaldı ve: “Bu nasıl oluyor?” dedi.

Bir türlü aklı hafsalası almıyordu. Şimdiye kadar böylesine olağan üstü bir hal ile karşılaşmamıştı. Bunun bir mucize olduğunu nereden bilecekti. Emzirdiği çocuğun istikbalde insanlığın kurtarıcısı olacağını nasıl anlayacaktı. O nur topu yavruyu Allah Teâlâ kendine seçmişti. Kendisi ile kulları arasında elçi olacaktı. Onu her türlü şartlarda koruyacaktı. Onu büyük geleceğe hazırlamaktaydı. O, son Peygamber olarak son din İslâm’ı yayacaktı. İnsanlığı vahşetten, cehaletten kurtaracak karanlıklardan, nura çıkaracaktı.

Halime hatun ve kızı Şeyma bu hadiselerden sonra varlık nûru Efendimiz’e daha titiz davranmaya başlamışlar ve onu daha yakın takibe almışlardı. Onu gözleri gibi koruyorlardı. Ona bir emanet olarak bakıyor, her türlü hizmetinde üzerine titriyorlardı.

Onunla görülmedik, duyulmadık hadiselere şâhid olmuşlardı. Umulmadık bereketlere kavuşmuşlardı. Bu sebepten süt kardeşler onu hiç yalnız bırakmıyorlardı.

Bir gün yine onunla beraber sahrada koyunların yanında iken süt kardeş Abdullah ağlayarak eve geldi. Annesi Halime hatuna: “Çabuk koşun! Kardeşime bir şeyler oldu.” dedi. Merak içerisinde kendini dışarıya atan Halime hatun oğluna: “Ne oldu? Durma söyle!” dedi. Abdullah hıçkırıklar arasında:

“Koyunların yanında oynuyorduk. Birden bire gökten beyaz kıyafetli üç kişi indi. Kardeşimizi aramızdan alıp tepeye çıkardılar. Sırtüstü yatırıp karnını yardılar.” dedi.

Annesi merakla: “Öldü mü, yaşıyor mu?” dedi.

Abdullah göz yaşları içerisinde: “Bilmiyorum.” diye cevap verdi.

Halime hatun büyük bir heyecanla ve telaş içinde tepeye doğru koşmaya başladı. Yakınlaşınca nur topu yavrucağı sağ olarak gördü. Yüksek bir yere oturmuş göğe doğru bakıyordu. Yanına yaklaştı ve alnından, yüzünden, gözünden öptü.

“Ne oldu oğlum! Seni kim buralara getirdi” diyerek alıp eve götürdü.

Bu tür hadiseler bir kaç defa tekrar edince Halime hatun ve kocası Hâris emaneti yerine ulaştırmaya karar verdi. Öz anne Amine hatuna teslim etmek üzere varlık nurunu Mekke’ye getirdiler.

Süt kardeşler birbirlerini çok sevmişlerdi. Çok güzel geçinmişlerdi. Şeyma abla süt kardeşi Muhammed’e karşı duyduğu ve gönlünde beslediği sevgiyi şu mısralarla dile getirmişti:

“Ey Rabbımız! Kardeşim Muhammed’i bizde bırak

Sonra onu itaat edilen bir efendi olarak,

Düşmanların yüzüstü geldiklerini göreyim.

Ona ebediyyen devam eden bir şeref ve izzet ver.”

Bir başka beytinde de:

“Bu benim öyle bir kardeşimdir ki,

Onu annem dünyaya getirmemiştir.

Babamın, amcamın soyundan da değildir.

Ama ona canım fedâ dır.”

Yıllar çabuk geçmekteydi. Varlık nûru büyümüştü. Mekke’nin en güvenilir insanı olmuştu. Ona “Muhammedül-Emîn” denmişti. Asâlet ve zenginliğiyle Mekke’de ün salmış bir hanım olan Hz. Hatice annemizle evlenmişti. Kırk yaşına girdiğinde Allah Teâlâ onu kendisine elçi seçip son peygamber olarak göndermişti. İman mücâdelesi ile geçen Mekke devrinden sonra Medine’ye hicret etmiş, orayı vatan tutup İslâm’ı çevre ülkelere yaymaya başlamıştı.

Sekizinci hicrî yılda doğup büyüdüğü şehir Mekke’yi fethetmiş bütün halkını affetmişti. Sonra Huneyn Gazvesine çıkmıştı.

Bu gazve Hevazin kabilesi ile müslümanlar arasında geçti. Çetin çarpışmalar oldu. Bir çok mal, eşya ganimet olarak alındı. Çok sayıda insan esir olarak getirildi. Efendimizin süt kardeşi Şeyma’da bu esirler arasındaydı.

Şeyma esirler arasında götürülürken kendisine sert davrananlara: “Biliniz ki, vallahi ben sizin efendinizin süt kardeşiyim.” diyerek havayı yumuşatmak istiyordu. Fakat etrafındakileri inandıramamıştı. Zira aradan çok uzun yıllar geçmişti. Onu esirler arasından ayırıp Efendimize götürdüler.

O, İki Cihan Güneşi Efendimizin huzuruna vardığında:

- “Yâ Rasûlallah! Ben senin süt kardeşinim.” dedi. Efendimiz ona:

- “Buna alâmet ve işâret nedir?” dedi. Şeyma kolunu açtı ve:

- “Yâ Rasûlallah! Sen küçük iken beni ısırmıştın! İşte izi.” dedi.

Şeyma o günün hâtıralarını bir bir anlatmaya başladı:

- “Sirer vâdisinde, âilemizin koyunlarını otlatıyorduk. O zaman benim babam senin de süt babandı. Annem de süt annendi. Seni memeden ben ayırmıştım. Hatırladın mı şimdi yâ Rasûlallah!” dedi.

Sevgili Peygamberimiz ısırık izini görünce hatırladı. Şeyma kardeşini tanıdı ve ridasını yere serip üzerine oturttu. Ona sevgi ve şefkatini gösterdi.

Aradan uzun yıllar geçmişti. Çocukluk hatıraları gözünün önüne geldi. Bu manzara karşısında duygulandı ve gözleri doldu. Şeyma kardeşine hürmet etti. Hemen süt anne ve süt babasını sordu. Onların daha önce öldüğünü söyleyince Efendimiz hüzünlendi. Şefkat ve Rahmet Peygamberi Efendimiz onu memnun edebilmek için elinden gelen gayreti gösterdi. Süt hemşiresi Şeyma’ya:

“İstersen itibarlı ve sevilen birisi olarak burada kal, her türlü hizmetini göreyim. Eğer kabîlene dönmek istersen seni göndereyim.” dedi.

Şeyma kabîlesine dönmek arzusunu belirtti. Peşinden İslâm dinini kabul edip, kelime-i şehadet getirerek müslümanlığını ilân etti.

Fahr-i Kâinat sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz süt kardeşi Şeyma radıyallahu anhâ’ya bir erkek bir kadın köle verdi. Bir çok eşya ile birlikte deve ve davar cinsinden hayvanlar hediye ederek kabilesine gönderdi.

Allah ondan razı olsun. Rabbimiz şefaatlerine nâil eylesin. Amin


Mustafa Eriş
Altınoluk Dergisi
__________________
Söz işlemez yüreklere sükûtum dağlar gibi...
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi KuM TaNeSi 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
41.Haftanın Misafiri Belgin Hafta'nın Misafiri Belgin 37 14996 04 Ekim 2009 16:49
Neden Su içmeliyiz(46 sebep) Tıbb-ı Nebevi ve Alternatif Tıp Bilgileri su damlası 6 3662 04 Ekim 2009 12:50
Yokluğuna Alıştırma... Şiirler ve Şairler KARAKÖSE 1 3006 04 Ekim 2009 12:45
Kırgınım Sana /medineweb Şiirler ve Şairler su damlası 8 3281 02 Ekim 2009 19:49
google amcam düzeltir işi bilir herşeyi =) Resim/Karikatür Esma_Nur 2 2759 02 Ekim 2009 11:25

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Ümmü Hakîm binti Hâris (r.a) Hayatı MERVE DEMİR Ashab-Kiram(r.a) 0 23 Mart 2009 13:37
Hind Binti Amr (r.a) Hayatı KuM TaNeSi Ashab-Kiram(r.a) 0 23 Mart 2009 12:06
Hazret-i Meymune Bint-i Haris (r.a) Hayatı KuM TaNeSi Ashab-Kiram(r.a) 0 23 Mart 2009 11:19
Hazret-i Cuveyriye bint-i Haris (r.a) Hayatı KuM TaNeSi Ashab-Kiram(r.a) 0 23 Mart 2009 11:18
Şeyma Binti Haris(ra) MERVE DEMİR Ashab-Kiram(r.a) 0 19 Ağustos 2008 15:28

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.