|
Konu Kimliği: Konu Sahibi enderhafızım,Açılış Tarihi: 09 Şubat 2013 (21:37), Konuya Son Cevap : 09 Şubat 2013 (21:37). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
09 Şubat 2013, 21:37 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 5879 Üyelik T.:
28 Aralık 2008 | Müslüman Ailede Çocuk Müslüman Ailede Çocuk Müslüman Ailede Çocuk Kadınların tarihini, erkekler yazmıştır desek, herhalde mübalağalı bir ifade kullanmamış oluruz. Erkekler günümü*ze kadar kadınlar üzerinde gerçekten müessir olmuşlar, is*tedikleri konularda onlan onurlandırırken, istedikleri konu*larda da küçümseyebilmişlerdir. Bu erkeksi zihniyet, kadmlann en kutsal misyonu olan analık meselesine de aynı şekilde yaklaşmıştır. Kaydadeğer bütün önemli eylemleri kendilerine layık gören erkek zihniyeti, ulaşamayacakları bu analık konumu*nu ne yazık ki küçümsemeyi yeğlemişlerdir. Nitekim hami*le kalma, doğurma ve yetiştirme eylemlerini hayvanların dahi yaptığını belirterek, bu eylemleri insani değerlerden ayrı ve hatta aşağılayıcı eylemler olarak empoze etmişler*dir. İnsanlar ile hayvanları böyle bir mantık ile mukayese eden ve benzer eylemleri aynı düzlemde değerlendiren zihniyet, hiç şüphesiz ki tartışılması gereken bir zihniyettir. Önce şu hususun açıklık kazanması gerekir ki, insanlarda*ki bazı eylemler, hayvanlarda olsa dahi, bu eylemler ara*sında önemli keyfiyet farklılıkları vardır. Bu keyfiyet farklı*lıkları olduğu sürece, insanlann eylemleri ile hayvanlann bu konudaki benzer eylemlerini aynı düzlemde değerlendi*renleyiz. Meseleye açıklık kazandırmak için, sadakattan örnek verebiliriz. Bilindiği gibi sadakat vasfı, insana değer kazandıran vasıflardan birisidir. Bu vasfın görünür düzlemde kö*peklerde de olması, bu vasfın değerini düşürmez. Çünkü köpeklerdeki bu vasıf, herhangi bir gayeyi ve doğru ölçü*leri gözeten bilinçli bir vasıf değildir. Dolayısıyla sahibinin kimliğini, kişiliğini bilmeden ona itaat eden, ona bağlı, ka*lan köpeğin bu vasıflarını, insani düzlemde değerli kabul ettiğimiz sadakat vasfıyla mukayese edemeyiz. Sadakat vasfını keyfiyet düzleminde güzelleştiren ölçüler, insani ve İslami düzlemde vazgeçilmez olan hak ölçülerdir. Bu ölçü*leri gözardı ederek şeytana veya şeytanın dostlarına itaat eden kimseler, bu itaat ve bağlılıklanyla sadakatin görkem*li zirvesine çıkmak yerine köpeklerin durumuna düşmekte*dirler. İşte sadece böylesi durumlarda, bu kişiler ile hayvanları mukayese etmemiz ve İlahi vahyin ifadesiyle “Bu kişilerin hayvanlar gibi ve hatta hayvanlardan daha aşağı derecelerde olduklarını..” söylememiz doğr u olur. Analık vasfını da, kısaca belirttiğimiz bu örnek istika metinde değerlendirmemiz gerekir. İslami ve insani düzlemde değerli kabul edilen analık, hiç şüphesiz ki çocuğu*nu doğurduktan sonra cami kapısına bırakan veya üç-beş kuruş karşılığında satan kadınların analığı(!) değildir!. İsla*mi ve insani düzlemde değerli kabul edilen analık, çocukla emzirmesi için yaratılan göğüslerini bir seks ve güzel*lik organı kabul ederek, göğüslerinin bozulmaması için ço*cuğunu ana sütünden mahrum eden ve tüm inekleri, yetiş*tirdikleri neslin “Süt annesi” durumuna getiren şaşkınlar da değildir!. Daha önce de belirttiğimiz gibi bir çocuğun doğurulması, bakılması ve yetiştirilmesi, İslam'a göre bütün insanlı*ğın doğurulması, bakılması ve yetiştirilmesi gibi önemli, çok önemli bir eylemdir. Bu yüce eylemi, bu yüce bilinçle yerine getiren kadın, İslam'ın analık makamına layık gör*düğü kadındır. İslam'a göre salih evlada sahip olabilmek; bir aile için oldukça hayırlı bir lutuftur. Nitekim böyle bir lutufa ulaşabilmek için müslüman ailelerin yaptıklan dualar Kur'an-ı Kerim'in muhtelif yerlerinde beyan edilmekte ve zamanımızdaki anne babalara bir örnek olarak zikredilmektedir.. “Ve onlar: Rabbimiz, bize eşlerimizden ve soyumuzdan, gözün aydınhğı olacak (çocuklar) armağan et ve bizi takva sahihlerine önder kıl, diyenlerdir.” [48] “O, sizi tek bir nefisten yarattı ve kendisiyle durulup-yatışması için ondan da eşini var etti Onu (eşini) örtüpbürüyünce, o da bir yük yüklendi de bununla (bir süre) ge*zindi Nitekim ağırlaşınca, ikisi Rabkri olan Allah'a dua etti*ler: Eğer bize salih (bir çocuk) verirsen, andolsun şükredenden olacağız.” “Ama O, onlara salih verince, kendilerine verdiği şey ko*nusunda O'na ortaklar hlmaya başladılar. Aüah, onların şirk koşmakta olduklarından yücedir.” [49] Son ayet-i kerimedeki şirk vakıası, Allah'ın lutfu ve yaratmasıyla çocuk sahibi olan eşlerin, bu çocuğun yaratılmasında falanca babayı, filanca doktoru veya daha genel bir yaklaşımla kendilerini pay sahibi görmeleridir. Oysa herhangi bir çocuğun dünyaya gelmesinde birer vesile du*rumunda olan anne ve baba, birer vesile durumunda olan kendilerini de Allah'ın yarattığını idrak ederek, çocuğun yaratılması fiiline kendilerini ortak görmemeleri ve kendile*rine salih bir çocuk armağan eden Allah (c.c.)'a yürekten şükretmeleri gerekirdi!, Allah'a samimi dualarda bulunmalarına rağmen he*nüz çocuk sahibi olamayan müslüman eşlerin, tekkelere veya türbelere giderek adakta bulunmaları, şaşkınlıkla ve sapıklıkla izah edilebilecek bir yaklaşımdır. Dinimize göre bazı meşru dileklerin yerine gelebilmesi için adakta bulun*mak elbetteki vardır. Ancak bu adak, hiçbir aracıya gerek duyulmaksızın Allah'a yapılabilecek bir adaktır. Dolayısıyla Allah'a dua ve adakta bulunmalarına rağmen henüz çocuk sahibi olamayan eşlerin, gerekli sağlık kontrollerini yaptır*maları ve sonuç ne çıkarsa çıksın yine de Allah'tan umud kesmemeleri, İslami bir yaklaşım olacaktır. Nitekim Hz. İb*rahim ve Zekeriya (a.s.)'m çocukla ilgili dualanna çok ilerki yıllarda icabet edilmesi ve bütün bu süre boyunca Hz. İb*rahim (a.s.)'ın Allah'tan umud kesmemiş olması, Allah'tan umud kesmemeleri gereken müslümanlar için açık bir ör*nektir. Kaldı ki çocuk sahibi olamama vakıası, müslüman*lar için bu şekliyle de hayırlı olabilecek bir vakıadır. Çocuk sahibi olanlar, çocuklarıyla imtihan edilirken, çocuk sahibi olamayan eşler de bu duruma, bu yokluğa gösterecekleri sabır ve rıza ile imtihan olmaktadırlar. Nüfus planlaması adına “Yapabildiğin kadar değil, bakabildiğin kadar çocuk yap” ifadesi veya buna tepki ola*rak söylenen “Bakabildiğin kadar değil, yapabildiğin kadar yap” gibi ifadeler, İslami bir bilinçle söylenecek ifadeler değildir. Müslümanların öncelikle “Çocuk yapmak” gibi nahoş ifadelerden sakınmaları gerekir. Çocukların ana rahim*lerinde yaratılışına vesile olmaktan sakınıp-sakınmamak ise, müslüman eşlerin muhayyer oldukları bir meseledir. İçinde bulunduğumuz toplumsal durumdan ziyade kendi durumlarını dikkate alarak fazla çocuk sahibi olmak iste*meyen eşler, azil veya insan sağlığına zarar vermeyecek yöntemlerle kendilerini sakındırabilirler. Ancak bu gibi önlemler, Efendimiz (s.a.v.)'in de beyan ettiği gibi Allah'ın takdi*rini kesinlikle değiştirebilecek olan mutlak önlemler değil*dir. Dolayısıyla bu önlemleri almalarına rağmen hamile ka*lan müslüman hanımların, bu hamileliği şeytandan değil, Allah (c.c.)'dan bilip, kürtaj gibi açık bir vahşetten sakınmaları gerekir. Çocukların öldürülmesi olayına şiddetle karşı çıkan İlahi va*hiy, bu vahşetle ilgili olarak şu ayet-i kerimeleri zikretmek*tedir. “De ki: Gelin size Rabbinizin neleri haram bldığını okuyayım: O'na hiç bir şeyi ortak koşmayın, anne babaya iyilik edin, yoksuttuk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin. Sizin de, onların da nzıkkmnı Biz vermekteyiz-, çirkin kötü*lüklerin açığına da, gizli olanına da yaklaşmayın. Hakka da*yalı olma dışında, Allah'ın (öldürülmesini) haram kıldığı kim*seyi öldürmeyin. İşte bunlarla size tavsiye (emr) etti; umulur ki akıl erdirirsiniz.” [50] “Yoksulluk endişesiyle çocuklarınızı öldürmeyin; onlara da, size de Biz nzık veririz. Şüphe yok, onlan öldürmek bü*yük bir hata (suç ve günah) dır.” [51] Mekke dönemi müşriklerinin kız çocuklarını sadece yoksulluk endişesiyle değil, bir utanç olarak gördükleri için öldürdüklerini dikkate alırsak, bu ayet-i kerimelerin Mekke müşriklerinden ziyade çocuğa bakamama ve yoksulluk en*dişesiyle kürtaj yaptıran geçmiş ve günümüzdeki zalimleri de muhatap aldığını görebiliriz. İslami anlayışa göre doğan çocuklan diri diri toprağa gömmek ile ana rahimlerinde canlı bir duruma gelen çocuklan öldürmek arasında önem*li bir fark yoktur, İlahi hesap gününde diri diri toprağa gö*mülen kızcağıza sorulacağı gibi, diri diri doktor klozetine atılan çocuklara da sorulabilecektir. “Hangi suçtan dolayı öldürüldü?” [52] Allah'a ve ahiret gününe iman eden müslümanların şimdiye kadar cehaletle yaptırdıklan kürtaj var ise, Rah*man olan Rabbimizin affedeceğini umarak tevbe etmeleri ve böylesi bir vahşete bir daha dönmemeleri gerekir. Zamanımızdaki bazı müslümanlar arasında tartışma mevzuu olan “Müslüman bir kadın çocuğunu emziripemzirmemekte muhayyerdir!.” şeklindeki görüş ise, bizim anlayabildiğimiz bir görüş değildir!. Çocuk doğduğu zaman İlahi hikmet gereği kimin gö*ğüslerine süt geliyorsa, çocuğu öncelikle onun emzirmesi gerekmez mi? Anayı ve analığı hakkıyle tanımlayan Kur'an-ı Kerim, kadının hamileliğini, doğum yapmasını ve çocuğunu emzirmesini hep birlikte zikretmektedir. “Biz insana, 'anne ve babasına' iyilikle davranmasını tavsiye ettik. Annesi onu güçlükle taşıdı ve onu güçlükle doğurdu. Onun (hamilelikle) taşınması ve sütten kesilmesi, otuz aydır. Nihayet güçlü (erginlik) çağına erip brk yıl (yaşın)a ulaşınca, dedi ki: Rabbim, bana, anne ve babama verdiğin nimete şükretmemi ve senin razı olacağın salih bir amelde bulunmamı bana ilham et; benim için soyumda da salahı ver. Gerçekten ben tevbe edip sana yöneldim ve gerçekten ben müslümaniardanım,” [53] Çocuğun süt anne tarafından emzirilmesine cevaz ve*ren aşağıdaki ayet-i kerime ise siyak ve sibakı dikkate alındığı zaman evli olan müslüman eşleri değil, talak hükmü ile birbirinden aynlan eşleri muhatap almaktadır. “(Eşlerinden ayrıldıktan sonra) Emzirmeyi tamamlamak isteyenler için anneler çocuklarını iki tam yıl emzirirkr. Onla*rın (annelerin) yiyeceği, giyeceği bilinen (örfle uygun olarak, Çocuk kendisinin olana (babaya) aittir. Kimseye güç yetirece-ğinin dışında (sorumluluk) teklif edilmez. Anne çocuğu, çocuk kendisinin olan baba da, çocuğu dolayısıyla zarara uğratıl*masın; mirasçı üzerindeki (sorumluluk ve görev) de bunun gi*bidir. Eğer (anne ve baba) aralarında rıza ile ve danışarak (çocuğu iki yıl tamamlanmadan) sütten ayırmayı isterlerse, ikisi için de bir güçlük yoktur. Ve eğer çocuklarınızı (bir süt anneye) emzirtmek isterseniz, örfe uygun vereceğinizi ödedikten sonra size bir sorumluluk yoktur. Allah'tan korkup-sabnın ve bilin ki, Allah yapmakta olduklarınızı görendir.” [54] Çocuğunu sevgiyle ve rahmetle emzirebilecek olan yegane varlık, bu çocuğun kendi annesidir. Nitekim önceki şeriatlarda süt analığının haram kılınmış olması, çocuklann anneleri dışındaki kimseler tarafından emzirilme vakıasına Rabbani düzlemde aynı fıtri gerçeklikten bakıldığına işaret etmektedir. “Biz, daha önce ona süt analarını haram etmiştik (Kız kardeşi Ben, sizin adınıza onun bakımını yüklenecek ve ona öğüt verecek (veya eğitecek) bir aileyi size bildireyim mi? Dedi” [55] Dolayısıyla süt annelik meselesini, zorunlu durumlarda baş vurabileceğimiz bir ruhsat şeklinde algılamamız ve Allah'ın verdiği ana sütünü, bu ana sütüne gerçekten muhtaç olan çocuklarımıza maddi pazarlıktan uzak bir sevgi ve bir rahmetle sunmamız gerekmez mi? [48] Furkan: 25/74. [49] A'raf: 7/189-190. [50] En'am: 6/151. [51] lsra: 17/31. [52] Tekvir: 81/9. [53] Ahkaf: 46/15. [54] Bakara: 2/233. [55] Kasas: 28/12. Mehmet Alagaş |
Konu Sahibi enderhafızım 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
En Pratik Sağlık Bilgileri | Pratik / Faydalı Bilgiler | enderhafızım | 0 | 175 | 14 Ekim 2023 13:10 |
Kur'an Güzel Konuşun Diyor, Konuşuyor... | Serbest Kürsü | su damlası | 3 | 2570 | 24 Kasım 2016 14:16 |
Geeflow - Diriliş (15 Temmuz Darbe Rap Şarkısı) | İlahiler/Ezgiler | enderhafızım | 0 | 2101 | 23 Kasım 2016 12:06 |
Otuz Kuş & Dursun Ali Erzincanlı (Şehit Ömer... | İlahiler/Ezgiler | Esma_Nur | 1 | 2832 | 23 Kasım 2016 11:44 |
15 Temmuz Demokrasi Marşı (İndir) | İlahiler/Ezgiler | enderhafızım | 0 | 2415 | 23 Kasım 2016 11:10 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
İlk Eğitim Ailede Başlar | EyMeN&TaLhA | Çocuk ve Aile Sağlığı | 3 | 12 Eylül 2017 23:46 |
Ailede babanın görevleri | MERVE DEMİR | Evlilik-Nikah Konuları | 2 | 06 Temmuz 2014 13:35 |
Ailede Mutluluğu Sağlayan Bazı Kaideler | iklimya | Tebliğ-İrşad-Vaaz-Hutbe-Nasihat | 2 | 06 Temmuz 2014 13:27 |
Oruçlu iken çocuk emzirmek orucu bozar mı? Çocuk emzirmek için oruç kazaya bırakılır | KuM TaNeSi | Oruç-Ramazan | 1 | 09 Mayıs 2014 02:09 |
Ailede Sevgi Ve Disiplin | enderhafızım | Evlilik-Nikah Konuları | 0 | 09 Şubat 2013 21:29 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|