Dr. Şerafettin KALAY Hocamızın Yapmış Olduğu Bir Dua

[enderhafızım]

Dr. Şerafettin KALAY Hocamızın Yapmış Olduğu Bir Dua

Dr. Şerafettin KALAY Hocamızın 06.08.2006 Pazar Sabahı Fatih Camii’nde Yaptığı Dua’nın Tam Metni


Ya Rab! Mü’min gönülleri iman nuruyla ve İslam şuuruyla birleştir! Bizi hak yolda dâim kıl, hak dâvaya hizmetkâr eyle!

Hayat yolunda hedefini bilenlerden ve bu hedefe doğru azm ve şevkle ilerleyenlerden eyle!

Kalbimizi batıl ve çirkeflere meylettirme! Bizleri yolunu ve yönünü şaşıranlardan eyleme!

Sana ve Rasûlüne imanı gönülden sevenlerden, sana kullukta izzet ve şeref bulanlardan, İblise ve ona uşaklığı Raman’a kulluğa tercih edenlere karşı duranlardan eyle!

Bâtılları, dalâlet ve isyanları yakından tanıyanlardan, ondan nefret edenlerden ve uzak duranlardan eyle!

Rabbimiz! Bizlere mağfiret eyle! Bizden önce iman nurunu taşıyan onunla yaşayan, onunla ebedî âleme göçen mü’min kardeşlerimizden şefkat, rahmet ve merhametini eksik eyleme!

Rabbimiz! Kalbimizde mü’min kardeşlerine kin, hased ve nefret besleyenlerden eyleme!

İman kardeşliğini dolu dolu yaşayanlardan, bu kardeşliğin sıcaklığını gönülden duyanlardan, hak dâva erleriyle bütünleşenlerden eyle! Bizleri küfür ve dalâletin karşısında sarsılmayan kalelerden eyle!..

Yâ Rab! Katı kalplilikten sana sığınırız! Gafletten sana sığınırız! Azlığın acizliğinden sana sığınırız! Zillete, çaresizliğe düşmekten sana sığınırız! Zulmetmekten sana sığınırız! Zulme uğramaktan
sana sığınırız!..

- Hedefsizliktan, ümitsizlikten, şuursuzluktan sana sığınırız. Şuursuzluğun getirdiği dağınıklıktan, çaresizlikten ve acziyetten sana sığınırız…

Ya Rab! Kendi zaaflarımız, kusurlarımız, dağınıklıklarımız, şuursuzluklarımız sebebiyle gözlerimiz önünde cereyan eden hadislerin acısı yüreğimizi burkan iken onları görüp de görmemezlikten, bilip de bilmememezlikten, duyup da duymamazlıktan gelenlerden, mü’min kardeşlerinin derdine bigâne kalanlardan, aldırmayanlardan eyleme!

Rabbimiz! Zikr-i Hakîm’inde;

Zulmedenlere en küçük bir meyil bile göstermeyin.”

11/ 113) buyuruyorsun. Bizi zâlimlere meyledenlerden, zulme göz yumanlardan eyleme! Mazluma karşı duranlardan, kendi acziyeti ve gafleti için bahaneler arayanlardan, zihinlşeri bulandırarak mazlumun ahından, Allah’ın gazabından kurtulacağını zannedenlerden, zalime yardım edenlerden, cesaret verenlerden eyleme!..

Ya Rab! Rasûlün ile başlayan bu nûr, asırlar boyu binlerce fedakâr mü’minlerin verdiği hizmetlerle, dalga dalga cihanı kapladı…

İnsanlığa geçek sevgi nedir, rahmet nedir, adalet nedir, yarınlara güvenle bakmak, gönül huzuru duymak nedir, insanlık ve kardeşlik nedir?… o öğretti.

Asırlar asırları kovaladı; geldi bizleri de nuruyla kuşattı, çerçevesi içine aldı. Ecdadımız yıllar yılı bu nurla aydınlandı, onunla huzur ve sükun buldu. Onun verdiği azm ve şevkle yaşadı, onun bayrağını dalgalandırdı. Tekbir sesleriyle ülkeler fethetti… Yaratan’a kullukla izzet ve şeref buldu. Rabb’imize bunun için sonsuz hamd ediyoruz.

Ne yazık ki çağımızda ürpertici günler yaşamaya başladık. İslâm nuru hakkında yanlış, çarpık bilgiler verilmeye, güzel görüntüler bulandırılmaya, güzellikler perdelenmeye, zihinlerde onunla ilgili korkunç ve ürkütücü izler bırakılmaya çalışılıyor. Hakka giden yollara set çekmek için planlar yapılıp uygulanıyor…

İslâm’ın emrettiklerini kötü, yasakladıklarını iyi ve çağdaş gösterme gayretleri gözlerimizin önünde cereyan ediyor. Zulüm ve dalâlet için kılıflar hazırlanıyor. Dün hakka hizmetle izzet ve şeref bulan insanların torunları arasında cereyan eden İblis’i razı etme gayretlerini bu gün hayretler içinde seyrediyoruz. Ne yazık ki bu tür gayretlere neredeyse her an şahid olunacak günler geçiriyoruz…

Allah Rasûlü(sav);

“islâm garib olarak başladı. Başladığı noktaya, yine başladığı gibi garib olarak dönecektir. Müjdeler olsun gariplere, garipliğe talip olanlara!’1 buyuruyor.

Sanki garipliğin ayak seslerini duyar gibiyiz. İblis uğruna yapılan çalışmaların, gayretlerin ve bu gayretlere karşı gösterilen gafletlerin sonucunda her karış toprağı şehit kanlarıyla yoğrulan, her beldesi tekbir sesleriyle fethedilen, minarelerinden Ezan-ı Muhammedi sadâları dökülen bir çok ülkede gariplik, boynu büküklük, zulüm yaşanır oldu…

Hayatın bu acı ve burukluklarını yaşarken; “Acaba Allah Rasûlü’nün(sav) haber verdiği gariplik geldi mi?” veya “Geliyor mu?” dediğimiz oluyor. Sonra aklımıza müjdeler geliyor, bu sefer; “Daha kazanacağımız zaferler var!” diyerek ümitleniyoruz.

Ümidimize, emelimize rağmen gariplik hissi dolu, acı dolu günlerin içinde olduğumuzu biliyoruz. Aydınlık ambalajlı karanlıklar, sislerle bulanık hak, hukuk çizgileri yarınlara güvenimizi hançerliyor. Hayra ve güzelliklere hasret duyan gözlerle ufukları süzer olduk…

Ya Rab ! Mü’minlere daha nice zaferler nasib eyele! Allah Rasûlü ve sahabeleri gariplik sislerini nasıl dağıtmış, dalalet zulmetini nasıl aydınlatmış ise, bizleri de asrındaki boynu büküklülk,

Ya Rab! Bizlere İslâmm muzaffer olduğu, mü’minlerin şuurla birbirine kenetlendiği, insanların gönlünün hayır ve güzelliklere dolu dolu olduğu günleri görmeyi nasib eyle!

Ya Rab! Bizleri ve neslimizi ilim ve irfanla yoğur, kalbimizi imanla doldur! Gayretlerimize bereket, bedenimize sıhhat, îmanımıza kuvvet, gözlerimize basiret, yüreğimize cesaret ver!..

Bizleri ve neslimizi âlimlerden eyle! Âbidlerden eyle! Zâhidlerden eyle! Senin yolunda mücâhidlerden eyle! gariplik sislerini dağıtanlardan, zulm karanlığım sevgi, rahmet, ilim, irfan ve huzur aydınlığına döndürenlerden eyle!..

Ya Rab! Zulüm ve dalalet hangi sülü kelimelere bürünürse burunsun, hangi renge boyanırsa boyansın, hangi süslü ve çekici ambalajlara sarılırsa sarılsın, hangi elbiseyi giyerse giysin bizleri her rengi ve her sekiyle onu tanıyanlardan, nefret edip ondan uzak duranlardan, ona kapılmayanlardan, ona aldanmayanlardan eyle!

Rabbimiz! Helâlini nasib eyle haramından uzak eyle!

Taatini nasibeyle, günahlardan, masiyetten, maddî, manevî bataklıklardan uzak eyle!

Ya Rab! Sana ebediyyen muhtacız, bizi senden başkasına muhtaç eyleme!

İsmi celâlin anıldıkça gönlü sevgi ve haşyetle ürperenlerden eyle!

Her âyetin okundukça emrine yönelenlerden, ahkâmını yaşamak için bütün gayretini ortaya koyanlardan, her adımda imanına iman katanlardan eyle!

Ya Rab! Hak dînin bütününü anlayan, ona bütünüyle bağlanan, onun uğruna hizmet ve fedâkârlıktan asla kaçmayanlardan, bu yolda sabır, sebat ve fedakâlıktan haz duyanlardan eyle!

Ya Rab! Zâlimi zâlimle boğuştur! Mü’min gönülleri bu boğuşma¬dan salim ve ğânim olarak çıkanlardan ve nimetinle nefes alıp soluklananlardan, hak dâva uğruna fedakârlıklar sergileyebilenlerden eyle!

Rasûlüne ümmet olmakla şeref duyduk, bizi bu şereften mahrum eyleme!

İblisin adımlarına ayak uyduranlardan, nefsinin hevasma kapılanlardan, dünyalığa mahkum olanlardan, hem dünyasını, hem âhiretini karartanlardan eyleme!

Yer yüzünde hakkın ve hayrın hakimiyeti için, güzelliklerin gönüllerde taht kurması için; kirlerin, çirkeflerin, batılların, kütülük ve rezilliklerin yer yüzünden silinmesi silinmesi için, hakka yol alan kervanın merhaleler katetmesi için, İsm-i Celâlin, Ezanı Muahmedî’nin ufuklar ötesine taşınması için, gönüllerdeki akidenin berrak bir pınar saflığında şırıldaması için, Yaratanın huzuruna onun istediği gibi bir iman nuruyla varılması için, Allah Rasûlü’nün saflarında haşrolmak için, hak yolda can veren şehidlerin ruhu için, Allah rızası için… el-Fâtihah!