Amin diyelim

[YaŞuHa]

Amin diyelim

Amin diyelim





Yarabbi sen dua edin icabet edeyim diyorsun ama bizde dua edecek ne yüz var,ne amel.Ellerin yapacakları yapılmadan eller boşaltılmadan dolu ellere bir şey bırakmazsın biliriz.Biz kirlettik elleri,dilleri,dizleri,alınları,huzuruna kapanıp yalvaramıyoruz.Sana kabul olunmuş temiz dillerle edilmiş dualarla, beddualarla yakarıyoruz.Peygamberlerinin dualarıyla,senin ayetlerinle sana yalvarıyoruz.
Ey Ebu Lehebin torunu zalim Esed ! Kadın,erkek-çocuk,yaşlı demeden kurşunla, kimyasal gazlarla hunharca kardeşlerimizi katlediyorsun.İnsanların evlerini başlarına yıkıp onları hicrete zorluyorsun.Ebu Leheb’e nede çok benziyorsun.Rabbim mazlumların dualarını asla geri çevirmez. Mazlumların iniltisi gün gelecek seni acı bir azab ile buluşturacak.Hanımında senin yanında hala lüks yaşantının derdindeymiş!Parçalan bedenler yüreğini sızlatmıyor ve senin destekçinmiş.Ebu Lehebin hanımı Ümmü cemile ne kadarda benziyor .Kol kola inşallah onlarla buluşursunuz.
Şimdi biz namazlarımızda,teheccüdlerimizde,kunutlarımızda size Tebbet suresini okuyoruz.
1 - Ebu Leheb'in elleri kurusun (yok olsun o), zaten yok oldu ya.2 - Ne malı ne de kazandığı onu kurtaramadı.3 - (O), alevli bir ateşe girecektir.4 - Karısı da odun hamalı olarak (onunla beraber girecektir).5 - Boynunda da hurma lifinden bir ip olacaktır.
Ey firavun çocuğu sisi-pisi!Mısır’ın Musaları ne güzelde meydanlarda ,senin azgınlığına rağmen ne kadarda vakarlı duruyorlar.Hem de aleme örnek olurcasına ne çöp,ne yakıp yıkma,ne silah var.İstediğin kadar öldür.Biz bir ölür bin diriliriz.Adeta sana şu ayetleri haykırıyorlar
İkiniz Firavun'a gidin, çünkü o, azmış bulunuyor.Ona yumuşak söz söyleyin, umulur ki öğüt alıp-düşünür veya içi titrer-korkar. (Taha Suresi, 43-44)
Korkudan ayaklarının titrediğini görüyor gibiyim.Ey zalim Allah ile savaşan ne zaman kazanmış ki sen kazanacaksın.Sende kuranı biliyormuşsun,belki namazda kılıyorsun ama Allah senin namazını ne yapsın.Zalimin namazı olsa ne yazar.(bknz maun suresi)
Buna rağmen sen hep öldürdün.Rükuda,secdede,anne kucağında,babanın gözleri önünde,minik yürekleri paramparça ettin,nicelerine şehadet şerbetini içirdin. Şu ayeti okumamışsın galiba.
‘Sakın zalimlerin yaptıklarından Allah'ı gafil sanma; onları, gözlerin dehşetle dikilip kalacağı güne ertelemektedir.’ibrahim 42
Şimdi biz sana haykırıyoruz!
Zariyat 10-11 Kahrolsun (o fikir adına) kendi tahminlerini ileri sürenler! Onlar bir sarhoşluk ve cehalet içinde şuursuzdurlar.
Ey nemrudun torunları,putperestlerin evlatları Budistler! Ey insanlıktan çıkmış budala yaratıklar! Rabbim İbrahim (as)a ateşi serin ve selamet kılmışsa,Rabbim Allah’tır diyenlere de serin ve selamet kılacaktır.Gün gelecek İbrahim as çocukları Arakanlı müminler sizin tüm putlarınızı yıkacaktır.
Ey kuranın lanetlediği kavim İsrail ! Sana ne diyeyim ki diyen demiş sana ne desem yakışır sana . Rabbim kitabının büyük bir bölümünde senden bahsediyor.Nifak,fesad,inkar,küfür sende.
(Lût as diliyle) "Ey Rabbim! Şu bozguncu kavme karşı bana yardım et"(Ankebut Suresi, 30)
Ey şeytanın uşağı Amerika ! Dünyaya hükmettiğini zannediyorsun,istediğin zaman istediğini yapacağını zannediyorsun, her yerde elin kolun var zannediyorsun.O kadarki bazı Müslümanlar (!) bile İslam coğrafyasında ne zaman bir uyanış olsa hep senin bir oyunun olduğunu, projen olduğunu düşünüyor.Başımıza ne gelse iyi kötü senden biliyorlar.Ama biz diyoruz ki artık senden değil, her şey alemlerin rabbi olan Allah’tandır.

Araf suresi 16 - "Öyleyse, dedi, beni azdırmana karşılık, and içerim ki, ben de onlar(ı saptırmak) için senin doğru yolunun üstüne oturacağım."
17 - "Sonra (onların) önlerinden arkalarından, sağlarından sollarından onlara sokulacağım ve sen, çoklarını şükredenlerden, bulmayacaksın."
18 - (Allah) buyurdu: "Haydi, sen, yerilmiş ve kovulmuş olarak oradan çık. And olsun ki,onlardan sana kim uyarsa, (bilin ki) sizin hepinizden (derleyip) cehennemi dolduracağım."
Sen azdıkça azdın sınırları aştın,sıra seni cehenneme dostunun yanına göndermeye geldi.Bekle sonun yakındır.
Ey zalimlere destek olan münafıklar; onların tvlerinde,sosyal medyasında,gazetelerinin köşelerinde İslam toplumunun içerisinde çeşitli hesaplarlarla müminler hakkında tuzak kuranlar,Allah tuzak kuranların en iyisidir.Dün sizi mücahit,Amerika ,İsrail düşmanı gibi görüyorduk.Allah nasıl da sizlerin yüzündeki maskeleri düşürdü.Asabiyetiniz nasılda ortaya çıktı.Ümmet gerçek kimliğinizi gördü.
Münafigun 4 - Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar sanki dayanmış keresteler gibidirler. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar. Onlar düşmandır, onlardan sakın. Allah onları kahretsin! Nasıl olup da döndürülüyorlar?
Yarabbi onların tuzaklarını evlerini çadırlarını başlarına yık,ayaklarının altındaki toprakları kaydır. Görünmeyen/görünen ordularınla onları azaba uğrat.
YA KAHHAR – YA KAHHAR – YA KAHHAR sana yalvarıyoruz…
Nuh (as)diliyle :
"Rabbim, yeryüzünde kâfirlerden yurt edinen hiç kimseyi bırakma." dedi. "Çünkü Sen onları bırakacak olursan, Senin kullarını şaşırtıp-saptırırlar ve onlar, kötülükte sınırı aşan (facirden) kâfirden başkasını doğurmazlar. (Nuh Suresi, 26-28)
Hicretin 4. yılında Adal ve Karel kabilelerinden altı-yedi kişilik bir heyet Medine'ye gelmiş, Müslüman olduklarını bildirip Hz. Peygamberden kavimleri için İslam davetçisi istemişlerdi. Bu istek üzerine Peygamberimiz 10 kişilik bir davetçi grubunu görevlendirip onlara gönderir. Davetçiler Reci' denilen yerde yüze yakın okçu tarafından pusuya düşürülür, altısı şehid edilir, dördü de esir edilir. Esirlerden ikisi yolda şehid edilir, ikisi de Mekke müşriklerine satılır. Onlar da hunharca Mekke'de şehid edilir.
Hz. Hubeyb ra lisanıyla dua ediyoruz.
"Allahım, o müşriklerin hepsini kahret, onların topluluklarını dağıt perişan et! Onların birer birer canlarını al ve onlardan hiç birini sağ bırakma!"
Son söz !
Alemlere rahmet (!) olarak gönderilen,duaları asla geri çevrilmeyen Hz.Muhammed (sas) diliyle sesleniyoruz.
Âmir oğullarından Ebû Berâ'nın isteği üzere Peygamberimiz ashabından kırk seçkin kişiyi davetçi olarak gönderir. Davetçiler, Bi'r-i Maûne denilen yerde kuşatılır ve hunharca şehid edilirler.
Bu iki olay üzerine son derece üzülen ve acılara garkolan Peygamberimiz, sabah namazının birinci rekatında rukudan doğrulduktan sonra şöyle beddua etmiş ve bu uygulamasını bir ay kadar sürdürmüş, cemaat de âmin demiştir:
"Ey Allah! Mudar kabilelerini şiddetle tepele!(Esed-Sisi-Budistler-Amerika-İsrail-Münafıklar vb.)
Ey Allah! Onların yıllarını, Yusuf peygamberin kıtlık yılları gibi çetin yap, dünyayı başlarına dar et!
Ey Allah! Onları sana havale ediyorum. Allahım, onlara lanet et! Çünkü onlar, Allah ve Rasülüne karşı geldiler!"


Amiinn