|
Konu Kimliği: Konu Sahibi MescidiAksa,Açılış Tarihi: 30 Temmuz 2008 (19:39), Konuya Son Cevap : 31 Ocak 2023 (08:40). Konuya 1 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
30 Temmuz 2008, 19:39 | Mesaj No:1 |
duanın gücü duanın gücü İnsanın, Yaratıcı ile ilişkisi ibadet vasıtasıyla oluyor. İbadetin özü, daha açık bir deyimle bütün ibadetlerin hedefi, duadır. Dua, müminin silahıdır. Gerçekten yapılan ciddi bilimsel araştırmalar, dua etmenin insanlar üzerinde çok olumlu etkisi olduğunu göstermiştir ve dua etmek hastalar üzerinde kesinlikle iyileştirici bir özellik taşımaktadır. İnsanın Üstün bir güce sığınması ve sadece O’ndan yardım dilemesi insanda doğal olarak şifa etkisi sağlamaktadır. Allah bir ayette “Biz, insana şahdamarından daha yakınız” şeklinde buyurmuştur. (Kaf, 16). Başka bir ayet-i kerimede de “Aralarında fısıldaşan üç kişinin dördüncüsü, beş kişinin altıncısı O’dur. ”(Mücadile, 6) buyurulmuştur. Allah varlık ve insanla iç içe olduğundan, insan Rabbine zaman ve mekan gözetmeksizin dua edebilmelidir. Yaratıcı bir ayette “Beni anın, ben de sizi anayım” (Bakara, 152)buyurmuştur. Bu da gösteriyor ki Allah bizden O’na yalvarıp yakarmamızı ve dua etmemizi bekliyor. Allah’ın şüphesiz ki buna ihtiyacı yok ama bizim ibadet etmeye her zaman muhtacız. Dua bir birlik, kaynaşma halidir. Duayı ’rastgele istemekten, başvurudan’ ayırmak lazımdır. Yapılan her duaya icabet edilir ancak her dua kabul edilir, demek yanlış olur. Zira Allah bizim her istediğimizi yerine getiren bir Varlık değildir. Allah’ın edilen dua karşısında nasıl ve ne takdir edeceğini ve hikmetini bizim anlamamız da mümkün değildir. Aslında insanın üstün gücü de duasından kaynaklanmaktadır. Nitekim Allah “De ki, eğer duanız olmasaydı, Rabbim size değer verir miydi? (Furkan 77)ayetinde duanın gücünü vurgulamaktadır. Rabbimize dua ederken korku ve ümit birlikte bulunmalıdır. Kur’an-ı Kerim: ”Allah’a korku ve ümitle dua edin “(Araf, 56)ayetiyle bunu formüllendirmiştir. Yalnız korku veya sadece ümit, duada seviyesizliktir. Tek başına korku, rahmete güvensizliğe ve nihayet tükenişe götürür. Tek başına ümitse, hiçbir tehlike, zorluk, sınır tanımadığından benliği firavunlaştırır. Kul sürekli olarak korku ile ümit arasında olmalıdır. Duada bağırıp çağırarak haddi aşmamalıyız. Buyurulmuştur ki: ”Rabbinize boynu bükük halde ve gizlilik içinde dua edin”(Araf, 55) Sözlerimi, içtenlikle yapılan bir duanın Allah tarafından kesinlikle cevap verileceğini gösteren bir ayetle sonlandırmak istiyorum: Kullarım, Beni sana soracak olurlarsa, gerçektende Ben pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin çağrısına cevap veririm. Öyleyse onlarda bana cevap versinler ve Bana inansınlar ki doğruya erişsinler. (Bakara 186)[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Posted: Değerli arkadaşlarım bizler her gün namazlarımızda Yaradan a Fatiha suresini okurken bir söz veriyoruz, ne sözümü dersiniz, lütfen dikkatle okuyunuz. ( Fatiha suresi 5. ayet: Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. ) Acaba gerçekten her gün bu sözü verirken rabbim e, sözümüz de duruyor muyuz dersiniz. Yaradan kuranda bakın ne söylüyor bize iletilmesi için. (Zümer sur. 44; De ki: "şefaat, tümden ve sadece Allah`ındır. Göklerin ve yerin mülkü/yönetimi onundur. Sonunda O`na döndürüleceksiniz. ) Bu ayete baktığınızda çok açık ve net şefaat yetkisinin Allah tan başka kimsede olmadığını söylüyor bizlere. Şefaatin kurandaki anlamı affetmek ve bağışlamaktır, onun içindir ki Yaradan affetme yetkisinin tamamen kendisinde olduğunu söylüyor. Ama bizler bu ve buna benzer onlarca ayet dururken Allah tan başka peygamberler, din ulemaları ve şehitler şefaatçidir demediler mi? Ayrıca tüm bunları peygamberimizin hadisidir diye uydurarak, kuran ayetlerine ters olmasını bile hiçe sayıp, dinde çelişki yaratmadılar mı? Yaradan kuran ayetinde şefaat tümden bana aittir dedikten sonra acaba yine kuranın bir başka kısmında bunun tersini söyler mi hiç, düşünmeden söylenenleri kabul etmişiz. Şimdide bakın ne diyor Rabbim önce ayete dikkat edin daha sonrada peygamberimizin söyledikleri ile ayeti karşılaştırın. (Yunus suresi 18: Allah`ın yanında bir de kendilerine zarar veremeyen, yarar sağlayamayan şeylere kulluk ediyorlar ve şöyle diyorlar: "Bunlar bizim Allah katındaki şefaatçılarımızdır. " De onlara: "Allah`a, göklerde ve yerde bilmediği şeyleri mi haber veriyorsunuz? " Şanı yücedir O`nun, ortak koştuklarından arınmıştır O. ) bakın ayet ne kadar açık anlatıyor günümüzde bizlere öğretilen yanlışları, ama bizler hala ibret almıyoruz. Ayette kendilerine ne yarar nede zarar veremeyecek sözlerden bahsediyor Rabbim, insanlar bu kişileri Allah katında kendileri ile ilgili şefaatçi olacağını söylüyorlar. Ama Allah bunu asla kabul etmiyor. Şimdide yazacağım ayetleri özellikle dikkatle okuyun bakın peygamberimiz bize ne diyor. (Cin Suresi 21. ayet. De ki: "Şüphesiz ben, size ne zarar verebilir ne de fayda sağlayabilirim. ") (Araf sur. 188. ayet: De ki: "Ben kendi nefsime, Allah`ın dilediğinden başka ne bir yarar sağlayabilirim ne de bir zarar verebilirim….. ) Değerli arkadaşlarım bakın demek ki peygamberimiz dahi Rabbim in bizleri uyarısıyla asla ne fayda sağlayacağı nede zarar veremeyeceğini açıklıyor. Yunus suresi 18. ayetinde ne diyordu hatırlayalım. (Allah`ın yanında bir de kendilerine zarar veremeyen, yarar sağlayamayan şeylere kulluk ediyorlar ve şöyle diyorlar: "Bunlar bizim Allah katındaki şefaatçılarımızdır. ) diyordu ayet. Demek ki Yaradan şefaat konusunda, affetme bağışlama konusunda kimseyi aracı kabul etmiyor bu çok açık anlaşılıyor. Şimdide bizlere öğretilen en büyük yanlışa gelelim tüm bu ayetleri gördükten sonra. Bizlere her namaz kılışımızda Yaradan a, yalnız senden yardım dileriz sözlerini verdikten sonra bakın ne söylememizi istemişlerdi onu hatırlayalım. ( şefaat ya resul Allah ) Bu sözün Türkçesi neydi onu da yazalım. Bizi affet ey Allahın peygamberi. Rabbim bilmeden yaptıklarımızdan dolayı bizleri affetsin. Bakın yukarıda yazdığım ayetleri gördünüz Rabbim tek bağışlayıcı olduğunu söyleyerek çok net açıklamalar yapıyor. Şimdide Fatiha suresinde her namazda Yaradan a verdiğimiz sözü hatırlayalım ve hep birlikte düşünelim. Ayette ne diyorduk Rahmana? Yalnız senden yardım dileriz. Peki, Allah tan değil de peygamberimizden dilediğimiz şefaat ne olacak o zaman dersiniz? Bunu hiç düşündünüz mü? Hem namazlarımızda Rabbim yalnız sizden yardım dileriz diyeceğiz, namazımız bitince de peygamberimizden bağışlanma isteyeceğiz, Allah bizleri affetsin inşallah. İşte islamın geldiği nokta. Bu konuyu Diyanet İşleri başkanlığına sorduğumda elbette peygamberler şefaat edemez, ama onun aracılık yapmasında bir sakınca yoktur diye cevap verdiler. Yunus suresi 18 ayet bu cevabın doğru olmadığını söylüyor. Bakın secde suresi 4. ayette bu cevabı nasıl yalanlıyor. (Allah`tır ki gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı günde yaratmış, sonra arş üzerinde egemenlik kurmuştur. O`nun dışındakilerden size ne bir dost vardır ne de bir şefaatçi. Hâlâ düşünüp ibret almayacak mısınız? ) Evet, rabbim bizler düşünüp ibret alma yeteneğimizi herhalde kaybettik. Çünkü kafamızı kuran ayetleri ile değil, veliler edindiğimiz kişilerin sözleriyle, hurafelerle o kadar doldurmuşuz ki, beynimizde kurana yer kalmamış affet ne olur bizleri. Bu sözlerimi lütfen düşününüz geri dönüşü olmayan yola girdiğimizde, bizlere yardım edecek kimse olmayacak. Allah tan dileğim, bizleri kuranı doğru anlayan doğru yaşayan kulları arasına alması dileklerimle. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] Posted: Namaz Ağacı Ağacın Tanıtımı: Bu ağacın, dört haftayı temsil eden 4 büyük dalı vardır. Günleri de temsil eden 31 tane küçük dalı vardır. Her küçük dalda 5 vakit namazı temsil eden yaprakları vardır. Ayrıca her küçük dalda günlük sadakayı temsil eden bir meyva bulunur (bu sadaka maddi veya manevi olabilir). YANI: HER BÜYÜK DAL: BİR HAFTA HER KÜCÜK DAL: BİR GÜN HER YAPRAK: BİR NAMAZ VAKTİ HER MEYVA: BİR SADAKAYI temsil eder. Kullanım kılavuzu: Her ayın başında, ayı temsil eden büyük dal ve haftayı temsil eden küçük dal ile baslanır. Vaktinde kılınan her namazın ardından bir yaprak yeşil renkle boyanır. Şayet namaz kaza olarak kılındıysa yaprak sarı renkle boyanır. Sadakayı temsil eden meyvaya gelince, o da kırmızı renkle boyanır. Ağacın amacı nedir? Çocukları güzel bir yöntemle namaza teşvik etmek ve namaza alıştırmak. Çocukları sabıra alıştırmak, öyle ki yemyeşil bir ağaç elde ettiğinde bir ödül kazanmak. Anneye Babaya itaat: Çocuk annesine babasına itaat ettiğinde o günü temsil eden küçük dalı kahverengiyle, çocuk yaramazlık yapıp söz dinlemediginde ise siyah renkle boyamak. Ayrıca Bu Hususlara da Muhakkak Dikkat Edilmesi Gerek: 1-Namazın tamamen ALLAH rızası icin kılınması gerektigi cocuga anlatılmalı 2-Her agac resmi cocuk odasında veya cocuga ait bir dolaba asılırsa verimli olur. 3-Cocukta bıkkınlık görüldügünde anne ve babalar bizzat ilgilenip agacı kendileri boyamalı. 4-Cocuk tatlı bir dille namaza cagrılmalı. 5-Cocuk, namaz vakti girdiginde namaza cagrılmalı cünkü namaz vaktini seçemeyebilir. 6-İlk haftanın ardından çocukta bıkkınlık görülebilir. Bu durumda büyük bir teşvikle çocuğu tekrar heveslendirin. 7-Ağacın tümü bittiginde ve yemyesil bir hal aldığında, cocuk ödüllenir, arkadaslarını cağırarak kücük bir kutlama halinde de yapılabilir.
__________________ her şeyin bir zamanı vardır sadece sabret.... | |
Konu Sahibi MescidiAksa 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Ağlama Karanfil | İlahiler/Ezgiler | Mihrinaz | 2 | 2917 | 05 Ekim 2010 01:24 |
Sensin Gülüm /medineweb | Şiirler ve Şairler | su damlası | 9 | 3481 | 03 Ekim 2010 23:23 |
Gününü tek kelime ile anlat | Forum Etkinlileri | su damlası | 82 | 69704 | 28 Eylül 2010 12:09 |
16. haftanın konugu Belgin | Hafta'nın Misafiri | Belgin | 28 | 12155 | 22 Şubat 2009 21:03 |
Tartışanlara şiir.. | Şiirler ve Şairler | MescidiAksa | 4 | 2305 | 19 Şubat 2009 10:14 |
31 Ocak 2023, 08:40 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 13055 Üyelik T.:
18 Aralık 2010 | Allah bir ayette “Biz, insana şahdamarından daha yakınız” şeklinde buyurmuştur. (Kaf, 16). Başka bir ayet-i kerimede de “Aralarında fısıldaşan üç kişinin dördüncüsü, beş kişinin altıncısı O’dur. ”(Mücadile, 6) buyurulmuştur.
__________________ "Bir yαrım αklın kuyusundα öbür yαrım αşkın kuytusundα... Cennet ve cehennem αrαsındα.Ucu sırαttαn geçen bir uçurum kenαrındα... Â'râftα..... Ârâfın dα αrαsındα...Ar ve αf yαrαsındα..." |
Konuyu Toplam 2 Kişi okuyor. (0 Üye ve 2 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Duanın gücü | Seleme | Dua Bölümü | 4 | 17Haziran 2015 09:01 |
duanın kabulü | seref | Dua Bölümü | 3 | 02 Şubat 2010 23:01 |
Duanın Keyfiyeti | EcelBekcisi | Hadis-i Şerif | 0 | 22 Kasım 2008 01:19 |
Duanın Fazileti Ve Vakti | EcelBekcisi | Hadis-i Şerif | 0 | 22 Kasım 2008 01:18 |
Duanın Kabulü İçin Dua | Seher Yeli | Dua Bölümü | 3 | 05 Eylül 2008 16:03 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|