Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.İBADETLER.::. > İbadetler > Hurafeler-Bi'datlar

Konu Kimliği: Konu Sahibi Tuba_,Açılış Tarihi:  19 Mayıs 2014 (02:49), Konuya Son Cevap : 19 Mayıs 2014 (02:49). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 19 Mayıs 2014, 02:49   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
Tuba_ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Tuba_ isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 20781
Üyelik T.: 10 Ekim 2012
Arkadaşları:13
Cinsiyet:
Yaş:38
Mesaj: 1.326
Konular: 73
Beğenildi:18
Beğendi:6
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Hurâfe-Ümniyye İlişkisi

Hurâfe-Ümniyye İlişkisi

Hurâfe
Hurâfe-Ümniyye İlişkisi: Çoğulu “emânî” olan ümniyye kelimesi, Kur’ân-ı Kerim’de bir yerde tekil, beş yerde çoğul olmak üzere toplam 6 yerde geçmektedir.

Fiil halinde kullanımı ise bunun iki katından fazladır. Kur’an bu kavramı, kitap kavramına karşı bir olumsuzluğu ifade için kullanmaktadır. Karşıtlık şöyle verilmektedir: “Kitabı bilmezler, sadece emânî bilirler...” (Bakara: 2/78).

Ehl-i kitap dediğimiz yahûdi ve hıristiyanlarla müslüman kitlelerin emânîsinden şikâyet edilmekte, meselelerin bu emânîlerin hiçbirisiyle çözülemeyeceği belirtilmektedir.

Çözüm; Kitap, ilim ve eylem ile olacaktır.[1] Kitab’a, yani ilim ve delile karşı konmuş bulunan emânî, aslı-esası olmayan şey, yalan, sanı, ne dediğini anlamadan okumak anlamlarındaki ümniyye kelimesinin çoğuludur. Ümniyye, takdir etmek (ölçü tutturmak) anlamındaki meny kökünden türemiştir. Meny sözcüğündeki takdir, daha çok sanı, hayal ve kuruntuya dayanarak yapılan tahminler için kullanılır. Bu yüzdendir ki meny, genellikle gerçeğe dayanmayan hayalî tasavvurlar ve tasarımları ifade eder. Bu kökten gelen “temennâ” fiili, “yalan söyledi” anlamındadır. Buradan hareketle Mücâhid bin Cebr gibi bazı müfessirler, emânî kelimesini “yalanlar” diye açıklamışlardır. Kur’an’ın “Kitab”a karşıt gösterdiği emânî, bizim hurâfe, anlamadan veya yanlış anlayarak okumak dediğimiz illetlerin ta kendisidir. Emânî hakkında bilgiler veren Râgıb, şöyle diyor: “Şeytan, peygamberlerin ümniyyelerine bir şeyler karıştırır” (Hacc: 22/52) mealindeki âyet bünyesinde kullanılan ümniyye, okuyuş demektir. Kendini iyice vermeden okumak, bu tehlikeyi taşıdığındandır ki, Hz. Peygamber’e Kur’an okuyuşunda aceleden kaçınması emredilmiştir.”[2]
Şeytanın insanı saptırışının esası da ümniyyeye itmektir. Şeytan, tüm vaatlerinde ümniyye kullanır. Yani, insanı, anlamını bilmeden sırf üfürük olsun diye okumaya ve aslı-esası olmayan şeylere inanıp bel bağlamaya iter.[3]

Daha ilginci, şeytan, insanoğlunu ümniyeler (hurâfeler, uydurmalar, anlamsız okuyuşlar) kullanarak saptıracağını Allah huzurunda açıkça beyan etmiştir: “Yemin olsun, onları ümniyyelere, (boş kuruntulara, hurâfelere, yalanlara) iteceğim...” (Nisâ: 4/119). Zafer, mutluluk, ölümsüzlük bir emânî işi değildir; bir eylem ve üretim işidir.[4]
Cennete gidiş de din mensuplarının ürettikleri ve kendilerini öne çıkarmak için kullandıkları emânî sloganlarıyla değil; üretilen değerlerle olacaktır.[5] İnsanoğlunun yolunu vuran, başına bin türlü belâ açan da ümniyyelerdir. İnsan bu ümniyyelere aldanır, sapar ve iyi şeyler yapıyorum sana sana batıp gider. Bu batışın en kahırlısı, insanın Allah ile aldatılmasıdır. Kur’an bu aldanışın altını özellikle çiziyor.[6]
Bu gerçeği gösteren âyet, ümniyyelerle ayağına çalı dolandırılan kitlelerin, Allah’ı paravan yapanlarca aldatılıp perişan edileceğini de mûcize bir biçimde gösteriyor. Kitap yerine, okuyup üfürme, asılsız gelenek ve kabullerin peşinden gitme, hurâfelere saplanma gibi olumsuzluklara kucak açanlar şeytanın vaatlerinden başka hiçbir şeyle ödüllendirilmeyeceklerdir. Böyle bir sonuçla karşılaşmamak için dini, hurâfelerden temizlemek kaçınılmazdır. Bunu yapmayanlar, kitabın yerine emânîyi (uydurma ve kuruntuları, anlamsız üfürükleri, hurâfeleri) geçirerek bunların işletilmesiyle saltanat sürenlere teslim olur, sahte tanrılara kul-köle haline gelirler. Bu bilgiler ışığında hurâfeyi şöyle bir tanıma kavuşturabiliriz: Hurâfe, sünnetullah (Allah’ın tabiattaki değişmez kanunlarına), vahye, ilme, akla ters düşen ve çoğunluğu ataların eski kabullerinden oluşan inançların, yaklaşımların, kabullerin, iddiâların, uygulamaların, tavırların ortak adıdır.[7]

Zan ve vehimlerle veya doğrudan doğruya cehâletin verdiği telkinlerle, atalardan miras alınan din anlayışının sorgulanmadan kabulüyle görülen hurâfe inançlar, ameller ve bunları savunanlar, dini hurâfeler yığını olarak takdim edenler maalesef hayli yaygındır. Cehâlet ve küfür devrinde görülen hurâfeler, her zaman diliminde de görülebileceği için Kur’an, “atalar yolu” olarak ifade ettiği bu taklitçiliği, ecdatperestliği şiddetli bir şekilde kınamış, şirk sebeplerinden biri olarak göstermiştir.

Sadece sokaklarda ve vitrinlerde değil, hayatın hemen her alanında ve en önemlisi gönüllerde çeşitli putların sergilendiği ve yerleştiği çevrelerde ve zaman diliminde artık hurâfelerin hakikat, hakikatlerin de hurâfe kabul edilir hale gelmesi sürpriz sayılmaz. Kur’an’ı, hadisi, İslâm’ı bilmediği halde yahûdi, hıristiyan, ateist ve müşriklerin bâtıl fikir ve hurâfeleri ile kafalarını ve kalplerini dolduran birtakım zavallılar, dinin gerçek hükümlerini efsâne ve bâtıl inanç kabul etmekte; bâtıl yorum, uydurma ve hurâfeleri ise hak zannetmektedirler. Hurâfelerin tümü din açısından tehlikeli olmakla birlikte, itikadı ilgilendiren hususlar, şirke yol açmaları yönüyle en çirkinleridir.

Aslında her hurâfenin, hatta bir ölçüde bid’atın kabul ve uygulanışı, İslâm itikadına zarar verir. Kur’an’da da tevhid dâvetine, sadece Allah’a ibâdet/kulluk çağrılarına itiraz edenlerin temel gerekçe olarak “atalarının yolu”nu göstermeleri, onların örf-âdet, gelenek ve göreneklerini, onlardan miras aldıkları inanç ve yaşayış biçimlerini alternatif olarak ileri sürmelerini bir ecdatperestlik, körü körüne taklitçilik kabul etmenin yanında, hakkın karşısında en önemli şeytanî gerekçe olarak görmekteyiz. [8]


[1] Nisâ: 4/123. [2] Tâhâ: 20/114; Kıyâme: 75/16. [3] bk. Nisâ: 4/120. [4] bk. Nisâ: 4/123. [5] bk. Bakara: 2/111. [6] bk. Fâtır: 3/5; Hadîd: 57/14. [7] Geniş bilgi için bk. İslâm Nasıl Yozlaştırıldı, s. 37-47. [8]
Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri.
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Tuba_ 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Her bid’at delalet midir? Hurafeler-Bi'datlar Yitiksevda 1 2162 14 Temmuz 2014 17:57
Nur suresini sorularla tanıyalım Sorularla Sureleri Tanıyalım bilinmez 32 15205 14 Temmuz 2014 05:20
Hikmet İslami Kavramlar Tuba_ 0 2047 19 Mayıs 2014 03:02
Mina İslami Kavramlar GÖKCEN_AZRA 1 1937 19 Mayıs 2014 02:58
Hurâfeci Tahrif Akımlarından Hurûfîlik,... Hurafeler-Bi'datlar Tuba_ 0 2031 19 Mayıs 2014 02:53

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Hurâfe-Atalar Dini İlişkisi Tuba_ Hurafeler-Bi'datlar 0 19 Mayıs 2014 02:44
Gelin Ve Kayınvalide İlişkisi KuM TaNeSi Evlilik-Nikah Konuları 10 28 Ocak 2013 02:05
Kan Grubu-Karakter İlişkisi Huzurİslam Komik Paylaşımlar 23 25 Ocak 2013 21:45
önce batıl ve hurafe ile savaşalım... YaŞuHa Tevhid Ve Şirk Konuları 0 22 Aralık 2011 15:20
İman – Sâlih Amel İlişkisi seydanur Muhtelif Konular 39 05 Eylül 2011 21:54

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.