|
Konu Kimliği: Konu Sahibi FECR,Açılış Tarihi: 19 Nisan 2015 (11:12), Konuya Son Cevap : 24 Nisan 2015 (14:13). Konuya 17 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
19 Nisan 2015, 11:12 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 6340 Üyelik T.:
19 Ocak 2009 | Kur'an Tasarımlı Kutlu Doğum Pastası Kur'an Tasarımlı Kutlu Doğum Pastası Kur'an Tasarımlı Kutlu Doğum Pastası Müftülükte Kur'an tasarımlı pasta kestiler Kutalamanın görüntüleri sosyal medyada tartışmaya yol açtı Zile Müftülüğü'nün Kutlu Doğum Haftası gerekçesiyle düzenlediği etkinlikte Kur'an-ı Kerim tasarımlı pasta kesildi ve dağıtıldı. Kutlamaya ilişkin görüntülerin ortaya çıkmasının ardından sosyal medyada tartışma başladı. Aralarında Atilla Taş'ın da bulunduğu bazı isimler tepki tweetleri attı. KAYNAK.T24.com
__________________ Selam Hidayete Tabi Olanlara Kur'an Senin Lehinde ve Aleyhinde Hüccettir(Müslim) |
Konu Sahibi FECR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Eskiden Hayat Daha Güzeldi... | Gönülden Dökülen Nağmeler | FECR | 0 | 65 | 12 Ekim 2024 10:01 |
Prof. Dr. Mehmet Görmez'den Önemli Açıklamalar | Muhtelif Konular | FECR | 0 | 80 | 07 Ekim 2024 20:33 |
Müslüman Bir Toplumu Çökertmek İstiyorsanız | Muhtelif Konular | FECR | 0 | 73 | 23 Eylül 2024 11:06 |
Şehit Haniye İçin Ezgi | MultiMedya-İzleme Vb | Esma_Nur | 1 | 86 | 03 Ağustos 2024 22:38 |
NELERİ BİLMELİYİZ? | Kurân-ı Kerîm | FECR | 0 | 96 | 01 Ağustos 2024 17:31 |
19 Nisan 2015, 12:46 | Mesaj No:3 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 | Cevap: Kur'an Tasarımlı Kutlu Doğum Pastası
Kuran'ı anlamıyoruz,bari pasta yapıp yiyelim demişler..fesubhanallah..şifa niyetine
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
19 Nisan 2015, 15:35 | Mesaj No:4 |
Durumu: Medine No : 13301 Üyelik T.:
04 Şubat 2011 | Cevap: Kur'an Tasarımlı Kutlu Doğum Pastası
bunu yapanların müftülükten olması ne kadar yazık :( ve ben müftülüklerin olduğu bu diyanet kurumunda görev almak için uğraşıyorum ahh ahh :( işte kutlu doğum demiyn dediğimizde niye kutlanmasın diyenlere güzel bir cevap oldu. bi pasta kesilmemişti Peygamber efendimiz adına onuda yaptılar üstelik de Kur'an dan uzgn hala kutlamak iyidir diyenler buyursun bir dilim yesinler !!! |
19 Nisan 2015, 17:22 | Mesaj No:5 | |
Cevap: Kur'an Tasarımlı Kutlu Doğum Pastası Alıntı:
biz bu şekil kutlamayı kastetmemiştik kutlama da değil tefekkür üzere olmalı demistik ;) hala anlamamanız üzücü .( | ||
19 Nisan 2015, 21:44 | Mesaj No:6 |
Durumu: Medine No : 33478 Üyelik T.:
09 Kasım 2013 | Cevap: Kur'an Tasarımlı Kutlu Doğum Pastası
Aziz ve muhterem din kardeşlerimiz, Allahû Tealâ yarattıkları içerisinde en çok insanı sevmektedir ve biz insanları sadece "indirdiği ve koruması altına aldığı” Kur'ân-ı Kerim'den sorumlu tutmuştur. 43/ZUHRÛF-44: Ve innehu le zikrun leke ve li kavmik(kavmike), ve sevfe tus’elûn(tus’elûne). Muhakkak ki O (Kur’ân), senin için ve senin kavmin için mutlaka bir zikirdir (öğüttür). Ve siz, (Kur’ân’dan) sorumlu olacaksınız. Allahû Tealâ en sevdiği mahlûkunu kurtuluşa (felâha) ulaştıracak olan sırrı da Kur'ân-ı Kerim'inde açıklamış ve insanları "emaniye" adı verilen faydasız ilimden sakınmaları konusunda uyarmıştır. Günümüzde el yazması kitaplara dayalı olan ve tamamıyla bid’atlerden (dîne aykırı olmasına rağmen, dînin bir gereği gibi insanlara öğretilen yanlışlıklar) oluşan bir dîni öğreti söz konusudur. Ve ne yazık ki bu öğretinin insanları kurtuluşa ulaştırması mümkün değildir. Bir insan, dîni ile ilgili her türlü bilgiyi mutlaka Kur'an-ı Kerim'le karşılaştırmak zorundadır. Kaldı ki Allahû Tealâ Kur’ân-ı Kerim’inde “Biz bu kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık.” buyurmaktadır. 6/EN'ÂM-38: Ve mâ min dâbbetin fîl ardı ve lâ tâirin yatîru bi cenâhayhi illâ umemun emsâlukum, mâ farratnâ fîl kitâbi min şey’in summe ilâ rabbihim yuhşerûn(yuhşerûne). Ve yeryüzünde yürüyen hayvanlardan ve iki kanadıyla uçan kuşlardan ne varsa (4 ayaklı) hiçbir hayvan ve iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki; sizin gibi ümmet olmasınlar. Biz kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Sonra Rab’lerine haşrolunacaklar (olunurlar). Kur’ân-ı Kerim âyetleri bu açıklıkta olmasına rağmen; Peygamber Efendimiz (S.A.V)’den 2 asır sonra başlayan dîndeki yozlaşma, sahte hadîslerin ve dîni tartışmaların devreye girmesiyle birlikte genişlemiş; kurtuluşun önünü tıkayan bi'datlere dayalı bir İslâm ilmihâli oluşturulmuştur. Bugün bütün İslâm ülkelerinde Kur’ân hakikatlerinin yerini, hurafelerin aldığı bir dîni tatbikat söz konusudur. Unutulmamalıdır ki doğruyu araştırıp hayatına tatbik etmeyen herkes, Allah’ın indinde sorumlu mevkiindedir. 49. Sure (Hucurât Suresi), 11. Ayet Ey iman edenler! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da diğer kadınları alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Birbirinizi karalamayın, birbirinizi (kötü) lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir namdır! Kim de tövbe etmezse, işte onlar zâlimlerin ta kendileridir. Münafıklar kâfirlerin en murdarı, en habisi oldukları için ebedî ikametgâhları da cehennemin en dibidir. Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime’sinde şöyle buyurmaktadir: “Münafıklar cehennemin en alt tabakasındadırlar. Artık onlar için hiçbir yardımcı bulamazsın.” (Nisâ: 145) Çünkü onlar İslâmiyet’i karıştırmışlar, ihanet etmişler, nankör olmuşlardır. Allah-u Teâlâ imansızların âkıbetini haber verirken münafıkları kâfirlerden önce anmış, âkıbetlerini haber vermiştir: “Allah münafık erkeklere, münafık kadınlara ve kâfirlere içinde ebedî kalacakları cehennem ateşini hazırlamıştır. Bu onlara yeter. Allah onlara lânet etmiş, rahmetinden uzaklaştırmıştır. Onlar için sürekli bir azap vardır.” (Tevbe: 68) Cehennemde her çeşit azap mevcut olduğu gibi, orada ebedî kalmaktan daha kötü bir azap tasavvur edilemez. • Bunlar din-i İslâm’ı eğlenceye alanlardır. İşte Âyet-i kerime: “Dinlerini oyun ve eğlenceye alanları, dünya hayatının aldattığı kimseleri bırak.” (En’am: 70) Bu gibi kimseler, uymaları ve yoluna girmeleri gereken dinlerini oyun ve eğlence edindiler. Dini hükümleri kendi arzularına göre yalan-yanlış yorumlamaya kalkıştılar. Zan, nam, gaye, maksat ve menfaatleri için bu Din-i mübin’i vasıta olarak telakki ettiler. İşte Allah-u Teâlâ “Onları bırak!” diye emir veriyor. Onlar büyük bir azaba uğrayacaklar, elim bir cezaya çarptırılacaklardır Allah (c.c) bu ayette şöyle buyuruyor: “Ey Muhammed! Ey mü’minler! Allah ile, Kur’an ayetleriyle, rasulüyle ve İslam diniyle alay eden bir topluluk gördüğünüzde, onlara karşı gelmeksizin, onlara itiraz etmeksizin, onlarla birlikte sakın oturmayın. Onlarla ancak Allah, ayetleri, rasulü ve İslam diniyle alay söz konusu olmadığı zaman oturabilirsiniz. Şayet onlar alay ederler ve sizler de bu yaptıklarına karşı gelmeksizin onlarla oturmaya devam ederseniz, siz de onlar gibi kafir olursunuz. Zira sizin onlara sessiz kalmanız, onların yaptıklarına rıza göstermek anlamına gelir. Çünkü, Allah ile, ayetleriyle ve Rasulü ile alay edildiğinde bütün müslümanlar bundan rahatsız olur. İşte bu, mü’minler ile münafıkları birbirinden ayırtetmenin ölçüsüdür.” “Şayet şeytan sana unutturursa, hatırladıktan sonra zalim toplulukla beraber (kesinlikle) oturma.” Allah (c.c) ayetin bu kısmında şöyle buyuruyor: “Ey Muhammed! Ey müslümanlar! Allah, ayetleri, rasulü ve İslam diniyle alay edilen yerde oturmanın yasak olduğunu eğer şeytan size unutturur ve bu sebeble siz o kimselerle oturmaya devam ederseniz, bu konudaki hükmü hatırladığınız anda hemen o zalim ve kafir topluluktan ayrılın.” Allah (c.c) bu ayette “zalim toplulukla” oturulmamasını emretmiştir. Bu ayetteki zalimden kasıt; kafir olan kimselerdir. Yoksa zulüm işleyen herkes kastedilmemiştir. Küfre Rıza Küfürdür: Allah (c.c), Allah (c.c)’la, ayetleriyle, rasulleriyle, İslam diniyle alay edilen bir yerde oturulmaması gerektiğini ve şayet bu gibi yerlerde oturulursa aynen alaycı kimseler gibi kafir olunacağı konusuyla alakalı olarak bir başka ayette şöyle buyuruyor: “O (Allah) size kitapta: “Allah’ın ayetlerinin inkar edildiğini veya onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman onlar bundan başka bir söze dalıncaya kadar onlarla oturmayın” diye bir hüküm indirdi. Aksi halde siz de onlar gibi olursunuz. Elbette Allah münafıkları ve kafirleri cehennemde biraraya toplayacaktır.” (Nisa: 140) İmam Taberi şöyle dedi: “Aksi halde siz de onlar gibi olursunuz.” Allah (c.c)’ın bu sözünden kasıt; Allah (c.c)’ın ayetlerine küfreden onlarla alay eden kimseleri duyduğunuzda hala onlarla oturmaya devam ederseniz siz de onlar gibi olursunuz. Zira Allah: “Allah size kitapta: “Allah’ın ayetlerinin inkar edildiğini yahut onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman onlar bundan başka bir söze dalıncaya kadar kafirlerle oturmayın” diye bir hüküm indirdi” diye bildirmiş ve bu konudaki hükmü size daha önce indirmişti. Buna göre; şayet Allah (c.c)’ın ayetlerine küfreden, onlarla alay eden kimselerden, böyle yapmalarına rağmen ayrılmaz ve hala onlarla haşir neşir olmaya devam ederseniz şüphesiz siz de onlar gibi olur ve onların yaptığı hükmü alırsınız. Onlar, Allah (c.c)’ın ayetlerini inkar ve onlarla alay ettikleri böyle bir hal üzereyken hala onlarla oturmakla Allah (c.c)’a karşı gelmiş olursunuz. Dolayısıyla böyle bir durumda onlar nasıl Allah (c.c)’ın ayetleriyle alay ederek Allah (c.c)’a karşı gelmişlerse işte sizler de onlarla birlikte oturmakla aynen onlar gibi Allah (c.c)’a karşı gelmiş sayılırsınız. Onlar Allah (c.c)’a karşı nasıl masiyet işlemişlerse sizler de aynı şekilde Allah (c.c)’a karşı masiyet işlemiş sayılırsınız. Oysa Allah (c.c) onlarla beraber oturmaktan sizi nehyetmişti. İşte bu ayet, batıl ehli batıl üzere konuştuklarında onlarla birlikte oturmanın yasak olduğunu göstermektedir.” (Taberi Tefsiri) İmam Kurtubi bu ayet hakkında şöyle dedi: “Nisa: 140 ayetindeki hitab; imanını zahiren gösteren gerek gerçek manada iman etmiş ve gerekse münafık olan herkes içindir. Zira imanı zahiren gösteren bir kimse, Allah (c.c)’ın kitabının emirlerine uymakla mükelleftir. Allah (c.c)’ın ayetteki: “...diye bir hüküm indirdi..” sözünden kasıt; Allah (c.c)’ın: “Ayetlerimiz hakkında ileri geri konuşmaya dalan kimseleri gördüğünde, onlar başka bir söze geçinceye kadar onlardan yüz çevir. Şayet şeytan sana unutturursa, hatırladıktan sonra zalim toplulukla beraber (kesinlikle) oturma!” (En’am: 68 ) ayetidir. Bu ayet inmeden önce münafıklar, Kur’an’la alay etmelerine rağmen yahudi alimlerinin yanlarında oturmaktaydılar. Ayetteki: “...inkar edildiğini ...işittiğiniz zaman” lafzı; Allah (c.c)’ın ayetlerinin inkar edildiğini ve alaya alındığını duyduğunuz zaman, manasındadır. “Onlar bundan başka bir söze dalıncaya kadar onlarla oturmayın!” Bu lafız ise; söylemiş oldukları küfür sözünden başka, küfür olmayan bir söze geçinceye kadar onlarla oturmayın, manasındadır. “Aksi halde siz de onlar gibi olursunuz.” lafzı; günah işleyen kimselerden İslam’a aykırı bir durum ortaya çıktığında onlardan uzak kalmanın farz olduğunu gösterir. Çünkü münker olan birşeyi işleyen veya söyleyen kimselerle haşir neşir olan, onlardan uzak durmayan bir kimse onların yaptıklarına rıza gösteriyor demektir. Küfre rıza ise küfürdür. Allah (c.c) şöyle buyuruyor: “Aksi halde siz de onlar gibi olursunuz.” İşte bu ayet; Allah (c.c)’a karşı suç işlenen bir mecliste oturan ve suç işleyen kimselere karşı çıkmayan bir kimsenin günah işlediğini göstermektedir. İşte bu sebeple Allah (c.c)’a karşı suç işlenen bir mecliste bulunan bir kimsenin onlara karşı gelmesi gerekir. Şayet onlara karşı gelecek güçte değilse, onların hükmünü almaması ve bu ayetin hükmüne girmemesi için onlardan ayrılması gerekir. Bir rivayette, Ömer b. Abdilaziz (r.a) içki içen bir grubu, onlara ceza vermek için yakalattı. Onları yakalayanlar Ömer b. Abdilaziz (r.a)’e şöyle dediler: “İçki içenlerle birlikte oturan, fakat onlarla içki içmeyen, üstelik oruçlu olan bir adam vardı.” Ömer b. Abdilaziz (r.a) bunun üzerine cezaya önce o adamla başlamış ve şu ayeti okumuştur: “Aksi halde siz de onlar gibi olursunuz.” Buna göre; günaha rıza göstermek günahtır ve günahı işleyenle o günaha rıza gösteren kimseler cezada eşittirler. Her ikisi de birlikte helak olurlar. Her ikisi arasındaki ben-zerlik, bütün sıfatlarda bir benzerlik değildir. Sadece onunla beraber oturmuş olduğu için zahiren onun gibi olmuştur. İşte bu zahire göre olan hükümdür. Tıpkı şairin dediği gibi: “Her arkadaş arkadaşına uyar.” Günah işleyenlerle beraber oturmamak, onlardan uzaklaşmak gerekli olduğu gibi bid’at ehlinden ve heva ve hevese göre hareket edenlerden uzaklaşmak elbetteki daha önceliklidir.” (Kurtubi Tefsiri) İmam Fahreddin Er Razi şöyle demiştir: “Müfessirler şöyle dediler: “Müşrikler, meclislerinde Kur’an’a laf atar ve onunla alay ederlerdi. İşte Allah (c.c) En’am: 68 ayetini bu sebeble indirmiştir. Bu ayet, Mekke’de inmiştir. Daha sonra Medine’deki yahudi alimleri, Mekke’deki müşrikler gibi yapmaya başladılar. Münafıklar da onlarla beraber oturmakta ve onlara karşı gelmemekteydiler. Bunun üzerine Allah (c.c) münafıklara hitaben: “O (Allah) size kitapta: “Allah’ın ayetlerinin inkar edildiğini veya onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman onlar bundan başka bir söze dalıncaya kadar onlarla oturmayın” diye bir hüküm indirmedi mi?” (Nisa: 140) buyurdu. Bu ayetin manası şöyledir: “Allah (c.c)’ın ayetlerinin inkar edildiğini ve onlarla alay edildiğini duyduğunuzda küfür ve alay olmayan bir başka söze geçinceye kadar onlarla oturmayın!” Allah (c.c) sonra; “Aksi halde siz de onlar gibi olursunuz. Elbette Allah münafıkları ve kafirleri cehennemde biraraya toplayacaktır” buyururak münafıklara şöyle dedi: “Ey münafıklar! Şayet Allah (c.c)’ın ayetlerini inkar eden ve alaya alan kimselerle birlikte oturursanız, şüphesiz ki siz de küfür konusunda, Allah (c.c) ve ayetleriyle alay eden yahudi alimleri gibi olursunuz.” Alimler şöyle dediler: “Bu ayet küfre rızanın küfür olduğunu göstermektedir. Buna göre küfre rıza gösteren kimse kafir olur. Aynı şekilde münkeri işlemese bile münkerin işlendiği yerde kalarak işlenmesine rıza gösteren veya münkeri işleyenlerle haşir neşir olan kimse de o münkeri işleyenlerle aynı hükmü alır. Zira Allah (c.c) ayette: “Aksi halde siz de onlar gibi olursunuz.” Buyurmuştur. İşte bu hüküm, münkerin işlendiği yerde oturan kişinin, münkeri işleyen kimsenin yaptığına rıza gösterdiğinde söz konusu olur. Fakat münkeri işleyen kimselerin yaptığından hoşlanmayan, takiye veya korku sebebiyle onlarla beraber oturan kişi, o kimselerle aynı hükmü almaz. İşte böyle bir incelik sebebiyle, Kur’an’a ve rasule laf atan yahudilerle aynı mecliste oturan Medine’deki müslümanlara; “yahudiler gibi kafir oldular” hükmünü verdik. Allah (c.c)’ın ayetlerini inkar ve onlarla alay eden kafirlerle aynı mecliste oturan Mekke’deki müslümanlara ise kafir hükmü değil, bilakis iman üzerinde oldukları hükmünü verdik. Çünkü Allah (c.c)’ın ayetlerini inkar eden ve onlarla alay eden yahudi alimleriyle aynı mecliste oturan Medine’deki münafık ve müslümanlar, kendi serbest iradeleriyle o kimselerle oturmaktaydılar. Oysa Allah (c.c)’ın ayetlerini inkar ve onlarla alay eden kafirlerle beraber aynı mecliste oturan Mekke’deki müslümanlar ise zaruret sebebiyle onlarla oturuyorlardı.” (Burada kastedilen zaruret; ölüm tehlikesi veya ikrahı mülcidir) (Razi Tefsiri) İmam Ebi Heyyam bu ayet hakkında şöyle dedi: “Aksi halde siz de onlar gibi olursunuz.” Allah (c.c) bu ayette Allah’ın ayetlerini inkar ve onlarla alay eden kişilerle, onlara karşı gelebilme imkanı olmasına rağmen hala oturmaya devam eden kimselerin küfür hükmü konusunda onlar gibi kafir olduklarını haber veriyor. Zira onlara karşı gelme imkanı olmasına rağmen, karşı gelmeyen kimse küfre rıza gösteriyor demektir. Küfre rıza ise küfürdür. Ayetteki: “Aksi halde siz de onlar gibi olursunuz.” Hitabının münafıklara mı yoksa mü’minlere mi olduğu konusunda alimler ihtilaf etmişlerdir. Allah (c.c)’ın ayetlerini inkar eden ve onunla alay eden Mekke’deki müşriklere imkanları olmadığı için karşı koyamayan müslümanlara müşrik hükmü verilmemiştir. Fakat Medine’de durum değişmişti. Zira Medine’de İslam galib gelmiş ve hakim olmuştu. Bu sebeble müslümanların, karşı gelme güçleri vardı.” (El Bahrur Muhiyt) İmam Ebu’s Sud şöyle dedi: “Aksi halde siz de onlar gibi olursunuz” ayetinde Allah (c.c) şöyle buyuruyor: “Allah (c.c)’ın ayetlerini inkar eden ve onlarla alay eden kimselerle birlikte oturmayın. Şayet onlarla oturursanız küfür konusunda onlar gibi olursunuz. Onlar nasıl azabı haketmişlerse siz de aynı şekilde azabı hakedersiniz.” (Ebu’s Sud Tefsiri) İmam Alusi şöyle dedi: “Bazı alimler ayetteki hitabın sadık mü’minlere olduğunu söylemişlerdir. Allah (c.c)’ın ayetlerini inkar eden ve alay edenler lafzı ise; münafıklar ve kafirlerden daha geniş anlamlıdır. Ayetteki “onlarla beraber oturmayın” sözündeki “onlar” zamiri Vahidi’nin görüşünü desteklemiştir. Vahidi şöyle demiştir: “Yahudi alimleri Kur’an’la alay etmekte, münafıklar ise buna rağmen onlarla birlikte oturmaktaydılar. Allah (c.c), müslümanların da münafıklar gibi yapmamaları için yahudi alimleri Allah (c.c)’ın ayetlerini inkar ettikleri ve onlarla alay ettikleri zaman onlarla oturmayı müslümanlara yasaklamıştır. “Aksi halde siz de onlar gibi olursunuz.”dan kasıt ise; hem onlarla aynı cezayı alır, hem de onlar gibi kafir olur-sunuz, demektir. Zira bu müslümanların durumu, Mekke’ deki müslümanların durumu gibi değildi. Onlara karşı gelebilme ve onları inkar edebilme gücüne, imkanına sahiptiler. Yine bu ayet; “eğer onlara rıza gösterirseniz kafir olursunuz” manasındadır. Bu ise Ebu Hanife’den gelen ve Ezzahira kitabında geçen şu kaideye dayanmaktadır: “Başkasının küfrüne rıza göstermek, istisnasız küfür-dür.” Şeyhul İslam Cevahirzade şöyle dedi: “Başkasının küfrüne rıza göstermek; o kimsenin küfrünü caiz veya onu iyi gördüğünde ancak küfür olur. Şayet onu caiz ve iyi görmezse küfür olmaz. Fakat kendisine zulmeden bir kimsenin zulmü sebebiyle Allah (c.c)’ın ondan intikam almasını düşünerek o kimsenin küfür üzere ölmesini veya öldürülmesini isterse kafir olmaz. Allah (c.c)’ın şu ayetini iyice düşünen bir kimse bu görüşün sahih olduğunu açıkça görür. Ayrıca bu görüş Maturidi’nin görüşüdür. Allah (c.c) şöyle buyuruyor: “O gün onların tümünü bir araya toplayacağız. Sonra şirk koşanlara: “Yerinizden ayrılmayınız. Siz de şirk koştuklarınız da” diyeceğiz. Artık onların arasını açmışızdır. Şirk koştukları derler ki: “Siz bize ibadet ediyor değildiniz.” (Yunus: 28 ) Bazı alimler şöyle dediler: “Bir müslüman, kendisine müslüman olmak amacıyla gelen bir kafire: “Abdest alıncaya kadar sabret” der veya onu geciktirirse o kimsenin az bir zaman dahi olsa küfürde kalmasına rıza gösterdiği için kafir olur. Bu görüş İmam Ebu Hanife’den rivayet edilenlere uygundur. Fakat buna zıt olan şu hadis vardır: Osman (r.a), Mekke fethinde İbni Ebi Serh’i Rasulullah (s.a.s)’ın yanına getirerek Rasulullah (s.a.s)’a şöyle dedi: “Ey Allah’ın rasulü! Onun beyatini al!” Fakat, Rasulullah (s.a.s) o kimseye elini uzatmadı ve ona üç sefer baktı. Bu hadis siyer kitaplarında görülen bir rivayettir. Bu hadisin zahiri ise şuna delalet etmektedir: Bir müddet duraklamak, söylendiği gibi her zaman küfür değildir. Bazı alimler, hangi dine mensup olursa olsunlar, fasık ve bidatçilerle beraber oturmanın haram olduğuna bu ayeti delil göstermişlerdir. Bu; İbni Mesud, İbrahim en-Nehai ve Ebu Vail’in görüşüdür. Aynı zamanda Ömer b. Abdulaziz de bu görüştedir. Hişam b. Urve (r.a), Ömer b. Abdulaziz hakkında şöyle rivayet etmiştir: “Ömer b. Abdilaziz, içki içmeyen, oruçlu iken içki içenlerle birlikte oturan kimseye, içki içenlerle aynı cezayı vermiştir. Bunun sebebi kendisine sorulduğunda ise Nisa: 140 ayetini okumuştur. Allah (c.c)’ın ayetlerini inkar eden ve onlarla alay edenlerden yüz çevirmek; sadece kalple inkar etmek veya sadece yüz çevirmekle olmaz, aynı zamanda onların yanından da ayrılmak gerekir. Cibai şöyle dedi: “Ayette yasaklanan şey; onlara karşı gelmeksizin ve söylediklerinden hoşlanmadığını göstermeksizin onlarla birlikte oturarak söylediklerini dinlemektir.” (Alusi Tefsiri) Semerkandi bu ayetin tefsirinde şöyle dedi: “Aksi halde siz de onlar gibi olursunuz.” ayeti şu manadadır: “Şayet onlarla birlikte oturursanız, sorumlulukta onlar gibi olursunuz.” Bu ayet, masiyetin işlendiği bir mecliste, bu masiyeti işleyenlerle birlikte oturan ve onlara karşı gelmeyen kimselerin sorumluluk konusunda onlar gibi olduğunu göstermektedir. Zira bir mecliste masiyetin konuşulduğuna veya işlendiğine şahit olunduğu anda hemen o masiyeti işleyen kimseye karşı çıkmak gerekir. Şayet kişi, o masiyeti işleyen kimselere karşı çıkacak güçte değilse yapması gereken amel, oradan uzaklaşmaktır. İşte ancak bu tavrı gösteren kişi ayetteki hükmün kapsamına girmekten kurtulur. Cüveybir, Dahhak’tan şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Dinde bid’at çıkartan kimseyle, böyle yapmasına rağmen bir arada oturan kimse, bu ayetin hükmünü alır. Bu ayetin hükmü ise kıyamete kadar geçerlidir. Bu nedenle her kim bid’at işleyen bir kimseyle, ona ses çıkartmaksızın veya karşı gelmeksizin oturursa işte o kimse de aynen onun aldığı günahı alır.” (Semerkandi Tefsiri) Şevkani bu ayet hakkında şöyle demiştir: “Aksi halde siz de onlar gibi olursunuz.” Allah (c.c) bu ayette şöyle demektedir: “Eğer böyle yapar ve bundan sakınmazsanız küfürde onlar gibi olursunuz.” Bazı alimler bu mesele hakkında şöyle dediler: “Buradaki benzerlik bütün sıfatlarda olan bir benzerlik olmayıp zahirde onlar gibi olma benzerliğidir. Tıpkı şairin dediği gibi: “Her arkadaş arkadaşını örnek alır.” Kelbi dışındaki bütün alimlere göre bu ayet muhkemdir. Kelbi ise bu ayetin En’am: 68 ayetiyle mensuh olduğunu söylemiştir. Fakat bu görüş doğru değildir. Zira Allah (c.c)’ın ayetlerini inkar eden ve onlarla alay eden kimselerin meclislerinden ayrılmak, Allah (c.c)’tan korkmanın gereğidir.” (Fethül Kadir) Şeyh Süleyman b. Abdillah şöyle dedi: “Bu ayetin manası zahirine göredir ve şu manadadır: “Bir kimse, bir mecliste Allah (c.c)’ın ayetlerinin inkar edildiğini veya alaya alındığını duyduğunda, böyle yapan kafirlere ikrah olmaksızın karşılık vermez veya onlar başka bir söze geçinceye kadar onların yanından ayrılmazsa, velev ki onların yaptığı gibi yapmamış olsun, aynen onlar gibi kafir olur. Çünkü bu kimsenin o mecliste böyle yapan kimselerle birlikte oturması, onların küfürlerine rıza göstermesi demektir. Küfre rıza ise küfürdür. Alimler bu ve benzeri ayetleri delil göstererek, günaha rıza gösterenin, günahı yapan kimse gibi olduğunu söylemişlerdir. Bu kimse, onları kalbiyle inkar ettiğini ve söylediklerini kabul etmediğini söyleyecek olsa, bu sözü ondan kabul olunmaz. Çünkü hüküm zahire göredir ve o kimse zahiren küfre rıza göstermiş, bundan dolayı kafir olmuştur.” (Mecmuatu’t Tevhid s: 48 ) Bu açıklamalara göre bir kimse, herhangi bir küfrün işlendiği bir mecliste ikrah olmaksızın oturuyor ve karşılık vermiyor veya o meclisten ayrılmıyorsa aynen küfrü işleyen kimsenin hükmünü alır. Şayet o mecliste günah işleniyorsa bu durumda küfür değil, günah işleyen kimsenin hükmünü alır. Yani; verilecek hüküm, mecliste işlenen suça göre verilir. Rasulullah (s.a.s) şöyle dedi: “Allah (c.c)’a ve ahiret gününe iman eden bir kimse, içki içilen bir masada oturmasın!” (Tirmizi, Hakim, Taberani sahih senedle) (Tirmizi bu hadis için hasen-garib dedi) Müfessirler bu ayeti tefsir ederken Ömer b. Abdilaziz ile ilgili şu hadiseyi de zikrederler: Bir rivayette Ömer b. Abdilaziz (r.a) içki içen bir grubu, onlara ceza vermek için yakalattı. Onları yakalayanlar, Ömer b. Abdilaziz (r.a)’e şöyle dediler: “İçki içenlerle birlikte oturan, fakat onlarla içki içmeyen, üstelik oruçlu olan bir adam vardır.” Ömer b. Abdilaziz (r.a) bunun üzerine cezaya önce o adamla başlamış ve şu ayeti okumuştur: “O (Allah) size kitapta: “Allah’ın ayetlerinin inkar edildiği... Aksi halde siz de onlar gibi olursunuz.” Ömer b. Abdilaziz münker işlenen bir yerde oturan kimseye münker işleyen hükmünü vermiştir. Zira bu kimse ikrah olmadığı halde, münkeri işleyenlerin yaptıklarına karşı çıkmamış veya onların yanından ayrılmamıştır. Bu ise onun, bu münkere rıza gösterdiğini gösterir. İşte bu sebeble aynen onlar gibi cezalandırılmıştır. Bu ise, küfre rıza gösterenin kafir olduğu gibi, günaha rıza gösterenin de günahkar olduğunu gösterir. Ayetten Çıkan Hükümler: 1 - Rasuller dahil bütün insanlar unutabilir. Fakat rasul ve nebiler, Allah (c.c) tarafından tebliğ edilmesi gerekenleri asla unutmazlar. Çünkü Allah (c.c), bu konuda onları korumuştur. Allah (c.c) şöyle buyuruyor: “(Rasulüm) Onda acele edip dilini hareket ettirme. Muhakkak ki onu toplamak ve okutmak bize aittir. Biz onu okuduğumuzda onun okunuşuna tabi ol. Sonra onun açıklaması muhakkak ki bize aittir.” (Kıyame: 16-19) Fakat rasuller tebliğ edilmesi gerekenler dışındaki meselelerde unutabilirler. Namaz kılarken unutmaları gibi... Rasulullah (s.a.s) ve müslümanların unutmaları; şeytanın onları hakimiyeti altına aldığını göstermez. Zira şeytanın, ancak kafir ve müşrikler üzerinde hakimiyeti vardır. Bu konuda müslümanlar üzerinde bir hakimiyeti söz konusu değildir. Allah (c.c) şöyle buyuruyor: “Muhakkak ki onun (şeytanın) iman eden ve rableri-ne güvenen kimseler üzerinde hakimiyeti yoktur. Muhakkak ki onun hakimiyeti onu dost edinen ve onu (Allah’a) eş koşanların üzerinedir.” (Nahl: 99-100) Rasulullah (s.a.s), Allah’ın tebliğ ile görevlendirdiği meseleler hariç, şeytanın vesvesesi olmaksızın unutabilir. Allah (c.c) şöyle buyuruyor: “Ancak: “Allah dilerse” (yapacağım de). Şayet unutursan Rabbini zikret ve de ki: “Rabbimin beni bundan daha yakın bir başarıya iletmesi umulur.” (Kehf: 24) Bunun gibi Adem (a.s) de unutmuştur. Allah (c.c) şöyle buyuruyor: “Andolsun ki biz bundan önce Adem’e ahit vermiştik de o (ahdi) unuttu ve onda azim de bulmamıştık.” (Ta-ha: 115) Musa (a.s) da unutmuştur. Allah (c.c) şöyle buyuruyor: “(Musa) Dedi ki: “Unutmam sebebiyle beni sorumlu tutma ve (bu) işimden dolayı bana zorluk çıkarma.” (Kehf: 73) Rasulullah (s.a.s) namaz kılarken unutmuştur. Rasulullah (s.a.s) şöyle dedi: “Ben de sizin gibi bir beşerim. Sizin unuttuğunuz gibi ben de namazda unutabilirim. Eğer namazda unutursam bana hatırlatın.” (Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesei, İbni Mace) 2 - Allah (c.c)’la, ayetleriyle, rasulleriyle ve İslam diniyle alay edilen bir yerde veya Allah (c.c)’ın ayetlerinin tahrif edildiği, saptırıldığı meclislerde karşı gelmeksizin oturmamak gerekir. Aksi halde onlar gibi kafir olunur. 3 - Kendisinde münker görülen bir kimse bütün nasihatlara rağmen işlediği münkere devam ediyorsa bu kişiden uzak durmak gerekir. Malikilere göre; büyük günah işleyenlerle beraber oturmak caiz değildir. Bidatçilerin yanında da onlara karşı çıkmadan oturmak caiz değildir.
__________________ Vakit namazinizi kildiniz mi? Ebu Hüreyre'den (r.a.) rivayetle: Mü'minin durumu yeşil ekin gibidir. Rüzgar ne taraftan gelse onu eğer. Rüzgar durduğunda doğrulur. Mü'min de böyledir. O da bela ve musibetlerle eğrilir. Kafirin durumu ise çam ağacı gibidir. Allah dilediği zaman sert ve dik durur. ][Bela ve musibetlere uğramaz. |
20 Nisan 2015, 10:36 | Mesaj No:7 |
Durumu: Medine No : 6969 Üyelik T.:
10 Şubat 2009 | Cevap: Kur'an Tasarımlı Kutlu Doğum Pastası
Aklıma ilk gelen cahiliye devrinde helvadan putlar yapılıp sonrada acıkınca yenmesi ciddi ciddi en başta diyanetin daha uyanık ve şuurlu olması lazım topluma bunun izahını yapması lazım diyecemde diyanette modaya uymuş fecr hocam emeğine sağlık düşünce rotamı değiştirdin Allah c.c. razı olsun..
__________________ Doğru zamanda yapılan yanlış ,yanlış zamanda yapılan doğrudan evladır.. |
20 Nisan 2015, 15:29 | Mesaj No:9 |
Cevap: Kur'an Tasarımlı Kutlu Doğum Pastası 'Kutlu Doğum Haftası Bir Doğum Günü Kutlaması Değildir' Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, "Kutlu doğum haftası, bir doğum günü kutlaması değildir. O büyük doğumun getirdiği rahmeti insanlığa taşımak için insanımızın yüreğinde var olan o muhteşem sevgiyi bir ilim sofrasına bir irfan mektebine bir hikmet sofrasına dönüştürmek için onu yaşanan bir ahlaka dönüştürmek için bu toprakların insanlarının çeyrek asırdır, kutlaya geldiği bir haftadır" dedi. 'İnsanlık kainatı bozmaya başladı' İslam coğrafyasında yaşanan savaşlara da değinen Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, "İnsanlık, ortak evimiz ve yurdumuz olan kainatı, bozmaya başladı. İnsanlar birlikte yaşama ahlakını kaybetmeye başladı. İnsanlık birbirine zulmediyor. İnsanlık hepimizi taşıyan ortak gemiyi deliyor. Kainat, tabiat, insanlığı taşıyamamaya başladı. Onun için bu yıl ki konuyu birlikte yaşama ahlakı dedik." dedi. 'Müslümanlar birbirini katletmeye başladı' İslam coğrafyasından ateşler yükseldiğine ve Müslümanların birbirini katletmeye başladığına dikkat çeken Görmez, şöyle konuştu: "İslam coğrafyası, selam yurdu, selam barışı kaybetti. Emam yurtları emanı kaybetti. Bağdat’tan, Şam’dan, Kahire’den, Yemen’den, Libya’dan ve bütün İslam coğrafyalarından ateşler yükseliyor. Birlikte yaşama ahlakını dünyaya göstermiş Müslümanlar birbirlerini katletmeye başladı. Asabiyetini, ırkını, mezhebini, meşrebini Müslümanlar, dinlerinin, imanlarının Muhammet Mustafa’ya ümmet oluşlarının önüne çıkarmaya başladı. Onun için Rasuli Erkemin yer yüzüne getirdiği hak ile adalet ile barış ile hukuk ile yeniden nasıl bir arada yaşayabiliriz bunu yeniden inşa ve ihya etmeye çalışıyoruz." Tokat Zile Müftülüğü’nün Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle düzenlediği etkinlikte Kur’an-ı Kerim tasarımlı pasta kesildi. Diyanet İşleri Başkanlığı konuyla ilgili soruşturma başlattı. Zile Müftülüğü’nün internet sitesinde etkinliğe ilişkin yapılan haberde, “Kutlu Doğum Haftamızın ilçe Merkezindeki açılışını, geçen yıl olduğu gibi bu yılda Müftü Arif Kılıç Kız Kur’an kursumuzda 15 Nisan 2013 Pazartesi günü saat 10.00 da Kutlu Doğum pastası keserek gerçekleştirdik” denildi. Tepkiler üzerinde fotoğraflar internet sitesinden kaldırılırken, müftülüğün geçmiş yıllarda da Kutlu Doğum Haftası açılışında pasta kestiği öğrenildi. Kur’an-ı Kerim tasarımlı pastanın kesilmesi farklı tepkilere yol açtı. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada, şunlar kaydedildi: "Görüntüler, iki sene önce Kur'an kursu öğrencileri tarafından gerçekleştirilmiş olsa da Kutlu Doğum'un ve Kur'an-ı Kerim'in ruhuna ve mehabetine asla uygun değildir. İki yıl önce Kur'an kursu öğrencileri tarafından hazırlanan etkinlikle ilgili habere konu olan söz konusu görüntüler, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından asla kabul edilemez olup, konuyla ilgili gerekli inceleme başlatılmıştır." alıntıdır | |
20 Nisan 2015, 15:57 | Mesaj No:10 |
Durumu: Medine No : 6340 Üyelik T.:
19 Ocak 2009 | Cevap: Kur'an Tasarımlı Kutlu Doğum Pastası
Diyanet bu konuda açıklamayı bugün değil de 2 yıl önce yapsaydı o zaman anlamı olurdu. Şimdi yapılanlara tepkiler oluştuğundan dolayı inceleme başlattıklarını söyleyerek durumu kurtarmanın yoluna bakıyorlar. "Kutlu doğum" adı altında ne gibi gariplikler ve Batı kültürünün empoze ettiği adetlerin yapıldığının farkına bile varmıyorlar maalesef Alın size bir tane daha Üsküdar Belediyesi Kabe maketi yapmışlar , bu maketin etrafında vatandaş dönüyor, Kuran okuyorlar
__________________ Selam Hidayete Tabi Olanlara Kur'an Senin Lehinde ve Aleyhinde Hüccettir(Müslim) |
Konuyu Toplam 2 Kişi okuyor. (0 Üye ve 2 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
kutlu doğum haftası-Medineweb | bilinmez | Hz.Muhammed(s.a.v) | 70 | 24Haziran 2015 10:37 |
Myanmar kutlu doğum | ahmetmeydani | İslami Haberler | 28 | 15Haziran 2015 11:45 |
Kutlu Doğum Bid'at mı Değil mi? | FECR | Hurafeler-Bi'datlar | 12 | 16 Nisan 2015 11:34 |
Diyarbakırda Dev Kutlu Doğum Etkinliği. | MUHACİR. | Videolar/Slaytlar | 0 | 24 Nisan 2013 22:33 |
KUTLU DOĞUM-1-Resüle ÖVGÜ | anahro | Şiirler ve Şairler | 0 | 15 Nisan 2011 13:49 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|