|
Konu Kimliği: Konu Sahibi OBiRMücahid,Açılış Tarihi: 11 Ocak 2019 (21:19), Konuya Son Cevap : 12 Ocak 2019 (13:55). Konuya 2 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
11 Ocak 2019, 21:19 | Mesaj No:1 |
Musâfaha Risalesi Musâfaha Risalesi اَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِـــسْمِ اللَّهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ اَلْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ وَالصَّلاةُ وَالسَّلامُ عَلي رَسُولِنَا مُحَمَّدٍ وَآلِهِ وَصَحْبِهِ اَجْمَعِين SÜNNET ZANNEDİLEN BİR BİD’AT “NAMAZLARIN PEŞİNE YAPILAN MUSAFAHA” -1- Dünkü “Sünnetsiz Müslümanlar(!)” paylaşımımız üzerine, paylaşım yaptığım bir grupta bir kardeşimiz bid’ate dönüşen sünnete bir misal istemişti. Ben de bugün İmam-ı Birgivi hazretlerinin bu husustaki (yıllar önce tercüme ettiğim arapça) bir makalesini paylaşacağımı söylemiştim. O yüzden bugün musafa (el sıkışmak) ile ilgili bir bid’ati ortaya koyacağız inşaallah… Makaleye geçmeden evvel bir iki yanlışı da söylemeden edemiyeceğim. Musafaha (el sıkışmak) esnasında yanak yanağa öpüşmek, kafa tokuşturmak vs. şeyler sünnette olmayan şeylerdir. Bunlardan da kaçınmak gerekir. Ayrıca musafaha erkeklere olduğu gibi hanımlara da sünnettir. Ancak erkeklerin veya hanımların mahremi olmayan kimselerle musafaha yapması haramdır. Zamanımızın prof.larının bu harama fetva vermeleri bunu haram olmaktan çıkarmaz. Şimdi sözü İmam-ı Birgivi hazretlerine bırakalım inşallah… Kavîm (dosdoğru) olan şerîatı teşri’ eden (kanunlaştıran) ve Rasûlü sallallahu aleyhi vesellem’i ta’lim ve teblîğ (din-i mübin-i islamı insanlara bildirmek ve öğretmek) için gönderen ALLAH’a hamdolsun. ALLAH’ın Rasûlü sallallahu aleyhi vesellem’e ve bizlere mukîm olan ni’metlerin yolunu açıklayan âlîne ve ashâbına salât (ve selam) olsun. Ammâ ba’d! (bundan sonra); ey din kardeşlerim! Şunu iyi bilin ki; şüphesiz Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu; مَا مِنْ مُسْلِمَيْنِ يَلْتَقِيَانِ فَيَتَصَافَحَانِ اِلاَّ غُفِرَ لَهُمَا قَبْلَ اَنْ يَفْتَرِقَا “İki müslüman karşılaşır ve bu karşılaşmanın hemen peşine musâfaha yaparlarsa (el sıkışırlarsa) daha ayrılmadan ikisinin de günahları bağışlanır.” (Sünen-i Tirmizî). Başka bir rivâyette; اِذَا الْتَقَى مُسْلِمَانِ فَيَتَصَافَحَا وَ حَمِدَا وَ اسْتَغْفَرَاهُ غُفِرَ لَهُمَا “İki müslüman karşılaştığı zaman bu karşılaşmanın hemen peşine musâfaha yaparlar, ALLAH’a hamd ederler ve istiğfar ederlerse günahları bağışlanır.” (Et-Tergîb) (Mesâbih isimli kitapta da bunlar zikredilmiştir.) Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem’in فَيَتَصَافَحَانِ (fe-yetesafehani) kavlindeki (sözündeki) فَ (fe) harfi; ta’kib için lafz-ı hâstır. (yâni fe harfinden sonra söylenen şeyin fe’den öncekinin hemen peşine yapılması gerektiğini bildirir.) İş böyle olunca musâfahanın (el sıkışmanın) karşılaşmanın hemen peşine olması gerekir. (arapça bilenlere bu iş çok açıktır.) Bu durumda musâfahanın meşrûiyeti (şeriatta yerinin bulunması) bir müslüman’ın, müslüman kardeşi ile karşılaşması ânında sâbit olur. Musâfaha, Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem’in; تَمَامُ تَحِيَّاتِكُمْ بَيْنَكُمُ الْمُصَافَحَةُ “Musâfaha (el sıkışmak) aranızdaki tahiyyenin (selamlaşmanın) tamâmındandır.” (Tirmizî) kavl-i şerîfiyle musâfaha selamlaşmayı tamamlar. SÜNNET ZANNEDİLEN BİR BİD’AT “NAMAZLARIN PEŞİNE YAPILAN MUSAFAHA” -2- Bize yakışan musâfahayı şerîatın tâyin ettiği yere koymaktır. Karşılaşmanın dışındaki hallere gelince meselâ; zamânımızda âdet hâline getirilen beş vakit, cumâ ve bayram namazlarının peşine yapılan musâfaha gibi ki; hadîs-i şerif bundan sâkıttır. (susmuştur. Yani böyle bir şeyin varlığına hadislerde bir delil yoktur.) Böyle olunca bu iş delilsiz kalmıştır ve karar kıldığı şu mevzîde (namazların peşinden yapılması) delilsiz kaldığından dolayı merdudtur. (reddedilmiştir.) Bu hususta (körü körüne) taklit (ve çok kimseler hatta hocalar bile yapıyor, öyleyse bizde yapabiliriz gibi sözler asla) câiz değildir. Bilakis (böyle bir iş) Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem’in; مَنْ اَحْدَثَ فِى اَمْرِنَا هَذَا مَا لَيْسَ مِنْهُ فَهُوَ رَدٌّ “Kim bizim şu şerîat işimizde olmayan bir şeyi ihdâs ederse (sonradan meydana getirirse) o reddedilir.” (Sahîh-i İbn-i Hibbân) kavl-i şerîfiyle reddedilir. Çünkü iktidâ (uymak) ancak Nebî sallallahu aleyhi vesellem’edir. ALLAH Teâlâ; وَ مَا آتَيكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَ مَا نَهَيكُمْ عَنْهُ فَانْتَهُوا “Rasûlü’m sallallahu aleyhi vesellem size neyi getirdiyse ona yapışın, neyden sizi nehyettiyse ondan da uzaklaşın.” (Haşr sûresi: 7) buyurmuştur. Başka bir âyet-i celîlede şöyle buyurmuştur; فَلْيَحْذَرِ الَّذِينَ يُخَالِفُونَ عَنْ اَمْرِهِ اَنْ تُصِيبَهُمْ فِتْنَةٌ اَوْ يُصِيبَهُمْ عَذَابٌ اَلِيمٌ “Rasûlü’mün emrine (işine yani getirdiği şeriata) muhâlefet edenler kendilerine bir fitnenin veya acıklı bir azâbın isâbet etmesinden sakınsınlar.” (Nûr sûresi:63) Bunun üzerine Hanefî, Şâfiî ve Mâlikî fıkıh âlimleri bu işin (namazların peşine yapılan musâfahanın) mekruh ve bid’at olduğunu açıkça söylemişlerdir. Tebyîni’l-mehârim isimli kitapta dendi ki; “Mültekat isimli kitapta “her hâliyle namazlardan sonra yapılan musâfaha mekruhtur. Çünkü sahâbe rıdvânullâhi aleyhim namazların peşine musâfaha yapmadılar. (Bu musâfaha sünnet olsaydı onlar bu sünneti aslâ terk etmezlerdi.) Bu, (ehli bid’at fırkası olan) râfizîler’in sünnetidir (yoludur)” dendi.” Şâfiî mezhebi ulemâsından İbn-i Hacer rahimehullah buyurdu ki; “Zamânımızdaki insanların beş vakit, cumâ ve bayram namazlarından sonra yaptıkları musâfaha şerîat-ı Muhammediyye’de aslı olmayan mekruh bir bid’attır. Bunu yapan kimse ilk seferde “bu namazların peşine yapılan musâfaha bid’at ve mekruhtur” diye îkâz edilir. Bu uyarıdan sonra ikinci bir defa daha yaparsa ta’zîr edilir (azarlanır). Mâlikî mezhebi ulemâsından İbnü’l-Hâc rahimehullah Medhâl isimli kitabında şöyle buyurdu; “sabah ve ikindi namazlarından sonra insanların ihdâs ettiği musâfahayı imâmın men etmesi lâzımdır. Bilakis bâzıları bu işi beş vakit namazdan sonra da yapmaya başladı. Bunların hepsi bid’atlardandır. Musâfahanın şerîattaki yeri bir müslümanın kardeşi ile karşılaşması ânındadır. Beş vakit namazın arkasından değildir. Musâfahanın yeri şerîatın koyduğu yerdir. Namazların peşine musâfaha yapan kimselerin sünnete muhâlif bir iş yaptığından dolayı sıkıl(ıp utan)ması lâzımdır.” SÜNNET ZANNEDİLEN BİR BİD’AT “NAMAZLARIN PEŞİNE YAPILAN MUSAFAHA” -3- Âlimlerin bu işi açıkça söylemeleri icmâ’a (ehl-i sünnet âlimlerinin söz birliği ettiğine) işaret eder. Buna muhâlefet etmekse câiz değildir. Bilakis ALLAH Teâlâ’nın; وَ مَنْ يُشَاقِقِ الرَّسُولَ مِنْ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُ الْهُدَى وَ تَتَّبِعْ غَيْرَ سَبِيلِ الْمُؤْمِنِينَ نُوَلِّهِ مَا تَوَلَّى وَ نُصْلِهِ جَهَنَّمَ وَ سَاءَتْ مَصِيرًا “Doğru yol kendisine açıkça belirdikten sonra her kim o Rasûle karşı gelir ve (inanç yâhut amel bakımından) MÜ’MİNLERİN YOLUNDAN BAŞKASINA UYARSA, onu bağlı kalıp devâm ettiği o (kötü) şeye tâkipçi kılar (ve seçmiş olduğu bâtıl yolla baş başa bırakır)ız, (âhirette ise) kendisini cehenneme girdiririz. Bir varış yeri olarak o ne kötü olmuştur!” (Nisâ sûresi:115) kavl-i şerîfine tâbi olmak (ve tehdidinden korkmak) lâzımdır. İmâm-ı Nevevî rahimehullah’ın El-Ezkâr isimli kitabındaki sözü her ne kadar sabah ve ikindi namazından sonra musâfaha yapmanın mübah olduğuna işâret etse de bu işin meşrûiyyetinin olmadığını kendisinin de söylemesi onu utandırır. İmâm-ı Nevevî rahimehullah’ın sözü şudur; “insanların sabah ve ikindi namazlarından sonra âdet hâline getirip yaptıkları musâfahanın bu şekil üzere şerîatta aslı yoktur. Lâkin bunu yapmakta bir beis (sakınca) yoktur.” Bak! Şerîatta bunun aslı olmadığını nasıl i’tirâf ediyor. Bu i’tirâftan sonra “bunu yapmakta bir beis yoktur” sözü ona fayda vermez. Fudâyl bin iyâz rahimehullah’tan bu mânâda güzel bir söz hikâye edilmiştir ; اِتَّبِعْ طُرُقَ الْهُدٰى وَ لَا يَضُرُّكَ قِلَّةُ السَّالِكٖينَ وَ اِيَّاكَ وَ طُرُقَ الضَّلَالَةِ وَ لَا تَغْتَرِّ بِكَثْرَةِ الْهَالِكٖينَ “Sen hidâyet yollarına tâbi’ ol! Sâliklerinin (yolcularının) az olması sana zarar vermez. Dalâlet (bid’at ve sapıklık) yollarından sakın! Helâk olanların çokluğu seni aldatmasın.” Fıkıh âlimleri rahimehumullah namazlardan sonra yapılan musâfahanın mekruh olduğunu açıkça söylemeselerdi, bilakis ona mübah deselerdi bile biz şu zamanda onun kerâhatine (mekruh olduğuna) hükmederdik. Çünkü insanlar ona devâm ediyorlar ve bu işi terki câiz olmayan bir sünnet-i lâzime (kesinlikle yapılması gereken bir sünnetmiş) gibi i’tikâd ediyor (inanıyor)lar. Hattâ meşhur olan âlimlerin birinden; “bu islâm’ın alâmetlerindendir. Onu nasıl terk ederler.” dediği bize ulaştı. Ey ehl-i insâf! Bakın havâsın (âlimlerin) i’tikâdı böyle olunca avâmın (sıradan halkın) i’tikâdı nasıl olur? Böyle bir i’tikâda götüren her mübah, mekruhtur. Hattâ fukahâdan bâzısı rahimehumullahu teâlâ ne zaman ki kendi zamanlarında müstehab olan eyyâm-ı biyd (her hicri ayın 13–14–15. günleri) oruçları yaygınlaştı ve insanlar bu oruçların vâcib olduğunu i’tikâd etmeye başladı, bu orucu tutmanın mekruh olduğuna fetvâ verdiler. Buna benzer çok haberler vârid olmuştur. Siz mübâhı ne zannediyorsunuz, mekruhu ne zannediyorsunuz!!! ALLAH celle celâlühû’dan bizleri hatâdan, bozuk mantıktan korumasını, amelde ve sözde râzı olduğu ve sevdiği işlere muvaffak etmesini diliyoruz. Allahümme âmîn âmîn âmîn. makale: İmam-ı Birgivi rahimehullah...........tercüme: Kemal Savaş Hoca | |
Konu Sahibi OBiRMücahid 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Musâfaha Risalesi | Hurafeler-Bi'datlar | Mihrinaz | 2 | 979 | 11 Ocak 2019 21:19 |
12 Ocak 2019, 11:34 | Mesaj No:2 |
Daha faydalı olacağını düşünüyorum ufak bir özet yapıyorum. Okuyalım lütfen. -Musafaha (el sıkışmak) esnasında yanak yanağa öpüşmek, kafa tokuşturmak vs. şeyler sünnette olmayan şeylerdir. Bunlardan da kaçınmak gerekir. Ayrıca musafaha erkeklere olduğu gibi hanımlara da sünnettir. Ancak erkeklerin veya hanımların mahremi olmayan kimselerle musafaha yapması haramdır. Hanefî, Şâfiî ve Mâlikî fıkıh âlimleri bu işin (namazların peşine yapılan musâfahanın) mekruh ve bid’at olduğunu açıkça söylemişlerdir. | |
12 Ocak 2019, 13:55 | Mesaj No:3 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 | Bir sünnetin kültürel bir uygulamamızla harmanlanıp, buluşturulup dinin içine sokulması.. Musafaha da o uygulamalardan biri...Cuma namazı sonrası sıraya girilip musafahalaşıldığını duymuştum garip gelmekte birlikte zararı olduğunu düşünmemiştim.Her namaz sonrası cami içinde ve dışında yaygınlaşması düşündürücü hakikaten... Dikkat etmek gerek...Niyetlerimizin iyi olduğunu düşünmek bidati yaymaya ve alet olmaya, vebalini yüklenmeye engel değil...
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Musafaha(tokalaşma) Adabı | TufeyL | Hadis-i Şerif | 1 | 25 Mart 2023 04:52 |
Ramazan Risalesi.... | Esadullah | Oruç-Ramazan | 1 | 08 Temmuz 2013 14:50 |
Ruh Risalesi | BANU AKSOY | Şiirler ve Şairler | 1 | 13 Ocak 2010 14:58 |
Avret Olan Yere Dokunma ve Musâfaha | Belgin | Namaz-Abdest-Teyemmüm | 0 | 19 Mart 2009 16:55 |
Musafaha (Tokalaşma) Üzerine | Huzurİslam | Hadis-i Şerif | 0 | 26 Kasım 2008 03:09 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|