|
Konu Kimliği: Konu Sahibi sessiz23,Açılış Tarihi: 03 Mayıs 2008 (00:26), Konuya Son Cevap : 19 Nisan 2019 (15:24). Konuya 21 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
15 Mayıs 2018, 22:40 | Mesaj No:21 |
Durumu: Medine No : 38944 Üyelik T.:
09 Şubat 2014 |
40 Yaşındasın Rahmetini umarak Günahkar bir dille; Allah Azze ve Celle Ya Rasulallah, lemlere rahmet hayatın geçiyor kalbimizden, Kalbimizden seyrediyoruz seni. İşte Bir yaşındasın, Beni Sa'd yurdundasın Sana süt anne olmadı kadınlar Bu yüzden dargın bulutlar Bir damla yağmur indirmiyor Kıtlık hüküm sürüyor Beni Sa'd yurdunda Minicik bir bulut var gökyüzünde Sana aşık... Ayrılmıyor başucundan Ve insanlar yağmur duasında... Hz.Halime kucağına alıyor seni Yüzünde bir gölgelik...Seni güneşten korumak için Oysa minicik bulut gökyüzünde Sana meftun, sana kilitli... Ve dua eden rahibin kucağındasın Dünyalar güzeli gözlerine bakıyor rahip Kıtlığı da unutuyor, yağmuru da, duayı da Ama sen unutmuyorsun Uğruna canlarımız feda o gözlerinle gökyüzüne bakıyorsun O minicik bulut ilişiyor bakışlarına Büyüyor, büyüyor... Sonra nazlı, nazlı yağmur damlaları iniyor buluttan Fakat çoğusu bilmiyor yağmurun geliş sebebini Çoğusu bilmiyor seni... Altı yaşındasın Medine-i Münevvere yolundasın Yanında aziz annen ve Ümmü Eymen Yetimliğini hissediyorsun baba kabristanında Sonra yolda, Ebva'da öksüzlük karşılıyor seni Mekke'ye annesiz giriyorsun Abdulmuttalip bir başka seviyor seni Ebu Talip bir başka seviyor Ya Rasulallah Mekke çocukları annelerine seslenirler miydi senin yanında Onlar anne deyince sen yere mi bakardın Mekke rüzgarları kaç gece gözyaşlarını taşıdı Ebva'ya Kaç gece anne diye hıçkırdın Efendim! Senin yerine de anne dedik annemize Senin yerine de baba dedik Yirmi beş yaşındasın Ve bambaşkasın Kimse sana denk değil Şefkat yayıyor kokun Güven veriyor sesin Sen Muhammed-ül Emin' sin Otuz üç yaşındasın Dalga dalga rahmet var Otuz beş yaşındasın Hadi gel bekletme yar İniltiler çalıyor kapısını göklerin Hadi gel bekletme yar Sinesi çatlayacak Rasul bekleyenlerin... Hadi gel ey Yâr! Nurdağına davet var İşte Kırk yaşındasın Hira Nur dağındasın Cibril iniyor göklerden Ve nokta nokta her yerden salat, selam yükseliyor Sen kâinatın yüreğinden hasretle kopan ' Ah! ' sın Karanlık gecelerimize sabahsın Sen Nebiyullahsın Sen Habibullahsın Sen Rasulullahsın Niye incittilerki seni sultanım Niye işkence yaptılarki sana Ebu Talip öldü diye mi bu pervasızca saldırılar Himayesiz kaldın diye mi Kabe'deki ağlayışın geliyor gözümüzün önüne ' Amca yokluğunu ne çabuk hissettirdin ' diyişin Haremde namaz kılışın geliyor aklımıza Başına pislikler saçılıyor Başlar feda o mübarek başına Nasipsizler sana bakıp nasıl da gülüyorlar Biri koşuyor Mekke sokaklarından sana doğru Biri koşuyor ama sanki yere inmiş Arş-ı la ' Bu koşan kimdir ' diye bir soru dolaşıyor boşlukta Bu koşan kim? Ve cevap veriyor biri: Muhammed' in kızı Fatımatüz-Zehra Velilerin anası... Yüzünü gözünü siliyor biricik kızın Sana yeryüzünde en çok benzeyen Gülmesi sen, ağlaması sen ' Ağlama kızım ' diyişin geliyor aklımıza Niye çıkardılar ki yurdundan seni Himayesiz kaldın diye mi Onlar bilmiyorlar mıydı seni himaye edeni Seni yetim bulup barındıranı Seni alemlere rahmet kılanı Onlar deli diyorlardı sana, sen susuyordun Mecnun diyorlardı, şair diyorlardı, sen susuyordun 'Seni bizim elimizden kim kurtaracak' diyorlardı Sen, Sen ' Allah! ' diyordun Allah Azze ve Celle Semayı haşyet kaplıyordu Sen ' Allah! ' diyordun Arş-ı la titriyordu Bedir' de ' Allah! ' diyordun Üç bin melek iniyordu alaca atlarda Yüz yirmi beş bin sahabi: ' Anam babam sana feda olsun ' diyordu Ya Rasulallah Medine-i Münevvere sokaklarında yürüyordun Neccar Oğulları'nın küçük kızları seni görünce Sevinçten ne yapacaklarını bilememişlerdi ' Beni seviyor musunuz ' diye sormuştun onlara ' Seni çok seviyoruz Ya Habiballah ' demişlerdi Sen de: ' Allah biliyor ki ben de sizi çok seviyorum' demiştin Bu gün yaşayan gençler var Neccar Oğulları'nın kızları diğil belki Ama seni onlar da çok seviyor Gözyaşlarından belli ki seni canlarından çok seviyorlar Senden başka kimseleri yok Allah biliyor ki sen onları da çok seviyorsun Altmış üç yaşındasın Refik-i la duasındasın Senin için siyah yünden çizgili bir cüppe dokunmuştu Kenarları beyazdı Onu giyerek ashabının yanına çıkmıştın Ve mübarek ellerini dizine vurarak: ' Görüyor musunuz ne kadar güzel ' demiştin Meclisinde bulunan biri sana seslenmişti: ' Anam babam sana feda olsun ya Rasulallah, onu bana ver ' Niye istemişti ki senden sevdiğini bile bile İstendiğinde katiyyen ' hayır ' demediğini bile bile ' Peki ' dedin o zata Ve sen yine yamalı, eski cübbeni giydin Dostuna kavuşmana bir hafta kalmıştı Aynı cübbeden yine yine diktirdiler Ama giyinmek nasip olmadı Haberler uçurmuştun Ebu Hureyre' nin diliyle: ' Benden sonra öyle kimseler gelecek ki, keşke peygamberi görseydik de ne malımız ne de evladımız olsaydı diyecekler ' Ve Hz. Enes ile paylaşmıştın özlemini ' Beni görmedikleri halde bana iman eden kardeşlerimi görmeyi çok isterdim' Sultanım! Ey Medine minberinde ' ümmeti, ümmeti ' diye hüznü giyen sevgili Ey Mekke mihrabında alemler hesabına ' Allah! ' diyen sevgili Bize lütfu ilahi bahşedilen kapına diz çöktük, bey' at ettik Rabbinden bize ne getirdi isen amenna Duyduk, itaat ettik Ya Rasulallah Sen hâlâ kırk yaşındasın Ve hâlâ ümmetinin başındasın... Dursun Ali Erzincanlı
__________________ O (cc)’NA SIĞINMAK AYRICALIKTIR |
19 Nisan 2019, 15:24 | Mesaj No:22 |
Medineweb Baş Editörü Durumu: Medine No : 14593 Üyelik T.:
15 Kasım 2011 | "Seccaden kumlardı... Devirlerden, diyarlardan Gelip göklerde buluşan Ezanların vardı. . Mescit mümin, minber mümin… Taşardı kubbelerden Tekbir, Dolardı kubbelere "âmin"! . Ve mübarek geceler, dualarımız, Geri gelmeyen dualardı. Geceler ki pırıl pırıl, Kandillerin yanardı! . Kapına gelenler ya Muhammed, - Uzaktan, yakından - Mümin döndüler kapından! . Besmele, ekmeğimizin bereketiydi; İki dünyada aziz ümmet, Muhammed ümmetiydi. . Konsun yine pervazlara Güvercinler; "Hu hu"lara karışsın Âminler… Mübarek akşamdır; Gelin ey Fatiha'lar, Yasin'ler! . Şimdi Seni ananlar, anıyor ağlar gibi… . Ey yetimler yetimi, Ey garipler garibi; Düşkünlerin kanadıydın, Yoksulların sahibi… Nerde kaldın ey Resul, Nerde kaldın ey Nebi? . Günler, ne günlerdi, ya Muhammed; Çağlar ne çağlardı: Daha dünyaya gelmeden Müminlerin vardı… Ve bir gün ki gaflet Çöller kadardı, Halime'nin kucağında Abdullah'ın yetimi, Amine'nin emaneti ağlardı! . Hatice'nin goncası, Aişe'nin gülüydün. Ümmetin gözbebeği, Göklerin Resulüydün... Elçi geldin, elçiler gönderdin. Ruhunu Allah'a, Elini ümmetine verdin. Beşiğin, yurdun, yuvan Mekke'de bunalırsan Medine'ye göçerdin. Biz bu dünyadan nereye Göçelim, ya Muhammed? Yeryüzünde, riya, inkâr, hıyanet Altın devrini yaşıyor… . Diller, sayfalar, satırlar "Ebu Leheb öldü" diyorlar: Ebu Leheb ölmedi, ya Muhammed; Ebu Cehil, kıtalar dolaşıyor! . Neler duydu şu dünyada Mevlid'ine hayran kulaklarımız; Ne adlar ezberledi, ey Nebi, Adına alışkın dudaklarımız! Artık, yolunu bilmiyor; Artık, yolunu unuttu Ayaklarımız! Kâbe'ne siyahlar Yakışmamıştı, ya Muhammed, Bugünkü kadar! . Haset gururla savaşta; Gurur, Kaf Dağı'nda derebeyi… Onu da yaralarlar kanadından, Gelse bir şefkat meleği. İyiliğin türbesine Türbedar oldu iyi! . Vicdanlar sakat Çıkmadan yarına. İyilikler getir, güzellikler getir Âdem oğullarına! . Şu gördüğün duvarlar ki Kimi Taif'tir, kimi Hayber'dir. Fethedemedik ya Muhammed, Senelerdir. . Ne doğruluk, ne doğru; Ne iyilik, ne iyi… Bahçende en güzel dal, Unuttu yemiş vermeyi. Günahın kursağında Haramların peteği! . Bayram yaptı yabanlar; Semave'yi boşaltıp Save'yi dolduranlar. Atını hendeklerden-bir atlayışla- Aşırdı aşıranlar. Ağlasın Yesrib, Ağlasın Selman'lar! . Gözleri perdeleyen toprak, Yüzlere serptiğin topraktı. Yere dökülmeyecekti, ey Nebi, Yabanların gözünde kalacaktı! . Konsun yine pervazlara Güvercinler; "Hu hu"lara karışsın Âminler. Mübarek akşamdır; Gelin ey Fatiha'lar, Yasin'ler! . Ne oldu, ey bulut, Gölgelediğin başlar? Hatırında mı, ey yol, Bir aziz yolcuyla Aşarak dağlar taşlar, Kafile kafile, kervan kervan Şimale giden yoldaşlar! . Uçsuz bucaksız çöllerde, Yine, izler gelenlerin, Yollar gideceklerindir. . Şu tekbir getiren mağara, Örümceklerin değil; Peygamberlerindir, meleklerindir. Örümcek ne havada, Ne suda, ne yerdeydi. Hakkı göremeyen Gözlerdeydi! . Şu kuytu, cinlerin mi; Perilerin yurdu mu? Şu yuva-ki bilinmez, Kuşları hüdhüd müdür, Güvercin mi kumru mu? Kuşlarını bir sabah, Medine'ye uçurdu mu? . Ey Abva'da yatan ölü, Bahçende açtı dünyanın En güzel gülü; Hatıran, uyusun çöllerin Ilık kumlarıyla örtülü! . Dinleyene, halâ, Çöller ses verir: "Yaleyl!" susar, Uğultular gelir. Mersiye okur Uhud, Kaside söyler Bedir. Sen de, bir hac günü, Başta Muhammed, yanında Ebubekir; Gidenlerin yüz bin olup dönüşünü Destan yap, ey şehir! . Ebubekir'de nur, Osman'da nurlar. Kureyş uluları, karşılarında Meydan okuyan bir Ömer bulurlar; Ali'nin önünde kapılar açılır, Ali'nin önünde eğilir surlar. Bedir'de, Uhud'da, Hayber'de Hakk'ın yiğitleri, şehit olurlar. . Bir mutlu günde, ki ölüm tatlıydı; Yerde kalmazdı ruh… kanatlıydı. . Konsun yine pervazlara Güvercinler; "Hu hu"lara karışsın Âminler. Mübarek akşamdır; Gelin ey Fatiha'lar, Yasin'ler! . Vicdanlar, sakat çıkmadan, Ya Muhammed, yarına; İyiliklerle gel, güzelliklerle gel Âdem oğullarına! . Yüreklerden taşsın Yine, imanlar! Itri, bestelesin Tekbir'ini; Evliya okusun Kur'an'lar! Ve Kur'an'ı göz nuruyla çoğaltsın Kayışzade Osman'lar! . Naatını Galip yazsın, Mevlid'ini Süleyman'lar! Sütunları, kemerleri, kubbeleriyle Geri gelsin Sinan'lar! Çarpılsın, hakikat niyetine Cenaze namazı kıldıranlar! . Gel, Ey Muhammed, bahardır. Dudaklar ardında saklı Âminlerimiz vardır! Hacdan döner gibi gel; Mirac'dan iner gibi gel; Bekliyoruz yıllardır! . Bulutlar kanat, rüzgâr kanat; Hızır kanat, Cibril kanat, Nisan kanat, bahar kanat; Ayetlerini ezber bilen Yapraklar kanat… Açılsın göklerin kapıları, Açılsın perdeler, kat kat! Çöllere dökülsün yıldızlar; Dizilsin yollarına Yetimler, günahsızlar! Çöl gecelerinden, yanık Türküler yapan kızlar Sancağını saçlarıyla dokusun; Bilal-i Habeşi sustuysa Ezanlarını Davut okusun! . Konsun-yine-pervazlara Güvercinler; "Hu hu"lara karışsın Âminler… Mübarek akşamdır; Gelin ey Fatiha'lar, Yasin'ler!" Arif Nihat Asya
__________________ ~~~ Bilmediklerimi Ayaklarımın Altına Alsam Başım Göğe Ererdi ✒~ |
Konuyu Toplam 3 Kişi okuyor. (0 Üye ve 3 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Hamit Yalçın'dan Şiirler | Esma_Nur | Şiirler ve Şairler | 1 | 04 Temmuz 2016 13:43 |
Can Demiryel (Seslendirdiği Şiirler) | enderhafızım | Şiirler ve Şairler | 35 | 03 Temmuz 2014 19:47 |
Aşık Sümmaniden Şiirler | Esadullah | Şiirler ve Şairler | 16 | 24 Şubat 2013 17:14 |
Arapça Şiirler | MERVE DEMİR | Genel Arapça | 4 | 19 Kasım 2008 11:42 |
Güzel Şiirler | Verda_Naz | Şiirler ve Şairler | 1 | 11 Mart 2008 14:14 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|