|
Konu Kimliği: Konu Sahibi YOLCUYUM,Açılış Tarihi: 08 Temmuz 2008 (13:14), Konuya Son Cevap : 19 Kasım 2018 (20:24). Konuya 12 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
08 Temmuz 2008, 13:14 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 1568 Üyelik T.:
28 Nisan 2008 | Bizler seni göremeden çok sevdik En SEVGİLİ/Medineweb Bizler seni göremeden çok sevdik En SEVGİLİ/Medineweb Efendim Sen bir gece gelseydin, sahilini bulmuş dalga olur- dum Sen denizim olurdun, ben de tek damlan Büyüklüğünde küçüklüğümü bulurdum Efendim Sen bir gece gelseydin, yıldız yüzlü bir çocuk olur, yine beklerdim Sen çiçeğim olurdun, ben kelebeğin Kırılsa kanadım, gölgende emeklerdim Efendim Sen bir gece gelseydin, parmaklarından akan suyu kana kana içerdim Sen pınarım olurdun, ben yanık kuzun İçtikçe kendimden geçerdim EfendimSen bir gece gelseydin, aşkınla hilâl olur, parçalanırdımSen güneşim olurdun, ben de yıldızın Işığını aldıkça aydınlanırdımEfendim Sen bir gece gelseydin Bir kerecik gelseydin Yok yok! Keşke her gece gelseydin |
Konu Sahibi YOLCUYUM 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Risale-i Nur'da Esma-i Ilahi | Risale_i Nur (Said Nursi) | medineci | 11 | 6615 | 19 Şubat 2009 21:24 |
Orucun Faydaları... | Oruç-Ramazan | su damlası | 4 | 2627 | 21 Ağustos 2008 14:51 |
medineweb ayetli resimler | Kur'ân-ı Kerim Genel | NUR | 13 | 7877 | 20 Ağustos 2008 13:25 |
MevLana'da aŞk.. | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | YOLCUYUM | 0 | 1760 | 28 Temmuz 2008 22:24 |
Bel'am Ibn Bâûra | İslami Kavramlar | YOLCUYUM | 0 | 1780 | 27 Temmuz 2008 21:59 |
08 Temmuz 2008, 13:19 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 1568 Üyelik T.:
28 Nisan 2008 | Cvp: Bizler seni göremeden çok sevdik En SEVGİLİ..
Bir seher vakti uyandım Yine gama, yine kedere dalmış her yer Efendim Yine efkar, yine ah u zar almış cihanı Bir velvele ki, sorma Efendim Yine hasret, yine gurbet almış her yanı Bütün aşklar, sevgi ve muhabbetler, bütün dertler kıyama kalkmış Sana hasret, sana müştak, sana tutkun gönüller kıyama kalkmış Bir seher uyandım Efendim, sana meczup aşıklar kıyama kalkmış Her varlık ah u zara durmuş, laleler, sümbüller, güller kıyama kalkmış Kıyam etmiş bülbüller, zikre durmuş gönüller Bir seher uyandım efendim, bülbüle kulak verdim; Geçmiş günleri, sevda ve aşkları yad ediyordu Sana yazılan na’tları, bestelenen şiirleri hikaye ediyordu Ötüyordu dertli dertli Yine hicran, yine giryan, yine hazan, yine hüsrandı Kah ağlıyor, kah inliyor, kah susuyordu yine Hiç böyle ötmemişti, böyle şakımamıştı Yakmıştı canı, yıkmıştı cananı, velveleye vermişti cihanı Hiç böyle sızlanmamıştı, böyle dertlenmemişti, geçmişe böyle yanmamıştı Bu sabah ona kulak verdim Efendim Bir sevda dilindeydi, bir aşkı anlatıyordu Oturduğu dalı, yaprağı, gövdeyi titretiyordu, öyle ötüyordu Hasretten yanıyor, gurbetten ağlıyordu Sanki bütün sevdalıları ağlatıyordu Bu seher başkaydı efendim, bu sefer başka Hazır dili çözülmüşken ona sormak istiyordum; Bunca velvele, bunca serseniş kime? Onca kıyamet, onca şikayet niye? Bir şeyler fısıldadı, bir şeyler söyledi Ah efendim, beni yüreğimden vurdu Kalbim böylesine yanmamıştı, göğsüm böyle daralmamıştı Ruhumu inletti, beni divane, muzdarip etti Böyle aşk dinlemedim, böyle muhabbet, böyle hasret görmedim Seherde ağlattı beni, yine gama, kedere saldı[/COLOR][/SIZE] Meğer bunca dağlanışı, sızlanışı, bunca ahı, bunca efganı; Yıkık gönüller, kırık kalpler, kavrulmuş yürekler adına imiş Yanık sinelerin, aşka adanmış türkülerin, Hasretten lal kesilmişdillerin sözcüsü imiş meğer Bunca kıyamet Efendim, bunca ahu zar; Sana adanmış ruhların, türkülerin, aşk ve sevdaların Yürek yakıcı bir efganı, bir efkarıymış Efendim Nasıl bilmedim, nasıl uyanmadım, kendimden utandım Hissizliğimden, insanlığımdan, aşka olan sessizliğimden utandım Soğumuş bir demir kesilmiş bedenimden, Kurumuş, çölleşmiş, hadekamdan, Sana tutkun gönüllerden utandım Bir seher vakti uyandım Efendim, her yer meşke boyanmış, her yer sermest olmuş Bağban hayran, bülbül mestana, kızıllık her yeri sarmış, sanki gülzare dönmüş Günler buruk ve yalnız, öksüz ve yetim kalmış, o kutlu doğumu yada durmuş Bir sessizlik var her yerde Efendim, sanki varlık lal kesilmiş Yine hazan, yine hicran, yine giryan cana düştü Yine efgan bana düştü Gül böylesine kızıl olmamıştı, böyle dertli, gönül böyle mahsun olmamıştı Her zerresini böyle gam, böyle keder, her yanını kırmızı almamıştı Mevsim böylesine yaş dökmemişti ardından, akşam böyle kararmamıştı Sabahlar ne kadar inlemiş, gül ne kadar gözyaşı içmiş bilsen Efendim Göz ne kadar acı dökmüş Gam ne keder vermiş, ne canlar yakmış, Ne hüsranlar yaratmış bilsen Yokluğun ne elem salmış geceye, ne hüzün vermiş sehere, ne dert vermiş Kırmızılık bir kez daha giyinmiş, bir kez daha kuşanmış ayrılık güllerinde Onlar Sen’i temsil ediyor sözde, Seni hatırlatıyor Aşkını o sembolize ediyor, teninin kokusunu o takdim ediyor sanki Gönül bir teselli bulmak istiyor, ayrılık ateşine bir çare Bu hicrana, bu efgana, bu hüsrana bir merhem istiyor Bir seher vakti Efendim, teselli aradım gülden, bülbülden Geceden, gündüzden Sen’i sordum Aşktan, ızdıraptan, hasretten bezenmiş bir buket yaptım Sabahı Sana delalet, şafağı teselli yaptım Hasret ve tutkularıma Efendim, sebeb-i meserret yaptım Bir ferman yazmak isterdim her yerde okunsun, Sana olan aşkları, tutkuları dile getirsin Bir çerağ yakmak isterdim, gönüllerde Sen’in sevdanı tutuştursun Bir türkü söylemek isterdim, Sen’in adını yüceltsin Aşkına adanmış bir beste yazmak, güle, bülbüle onu okutmak Her dertli gönüle onu ezberletmek isterdim Ne çare, sonunda anladım ki Efendim, Sevdanı anmak, sevdanı yazmak için, Erbab-ı dil olmak gerek, erbab-ı gönül |
08 Temmuz 2008, 13:21 | Mesaj No:3 |
Durumu: Medine No : 1568 Üyelik T.:
28 Nisan 2008 | Cvp: Bizler seni göremeden çok sevdik En SEVGİLİ.. Kapında ruhum yerlere sersem Efendim Can Rasulum, Gül kokulum, Ay yüzlüm Muhammed (sav) sevdalılarının gönlünden dökülen hep aynı söz demek ki Ayağının tozuna yüzümü sürsem misali Seni görmek için yıllarca mağarada bekleyen yılan olsam misali Güvercin olsam, örümcek olsam, kölen olsam kapında, yeterki Seninle olsam Aynı havayı teneffüs edip, aynı toprağa bassam, gözlerimi senden ayırmasam, baksam baksam doyamasam cemaline, gül yüzüne Acını acım bilsem, Seninle ağlasam, Seninle gülsem Muhammed (sav) denince dilim lâl olur sanki, yüreğim yerinden oynar, canlanıverir gözümde, sadece iki damla yaş sevdama tercüman olur susarım Arkasından dolaşıp gözlerini kapatıyordu, soruyordu şakalaştığı kişiye: "Haydi bil, Ben kimim?" Gözleri kapatılan çöllerde yaşayan bir bedevi Soruyu soran ALLAH'ın sevgilisi Hz Muhammed Aleyhisselam Bir arkadaşının evine yemeğe misafir olmuştu Önüne konanı o kadar iştahlı yedi ki, ev sahibi şaşırdı Misafir yemekten sonra: "Çok güzel bayılırım ben buna" demişti Önüne konan sadece sirke, İştahla yiyen ise, ALLAH'ın Sevgilisi muhammede aleyhisselam idi Mübarek sırtını açtı, diyordu ki: "İşte kamçı, zulmettiysem içinizden birine kamçılasın Bu onun en doğal hakkı O yer savaş meydanı, konuşan ise Muhammed Aleyhisselam idi Dilim hep Seni söylesin, Kalbim hep Seni ansın, Sevginle çarpmayan kalp, göğsümde bulunmasın Misk kokan toprağına yüzlerimi sürmeden, İsyan ile çürüyen gözlerim kapanmasın |
08 Temmuz 2008, 13:57 | Mesaj No:4 |
Durumu: Medine No : 1568 Üyelik T.:
28 Nisan 2008 | Cvp: Bizler seni göremeden çok sevdik En SEVGİLİ.. Canım kurban olsun senin yoluna, Adı güzel, kendi güzel Muhammed, Şefâat eyle bu kemter kuluna, Adı güzel, kendi güzel Muhammed Mü´min olanların çoktur cefâsı, Ahirette olur zevk-u sefâsı, On sekiz bin âlemin Mustafâ´sı, Adı güzel, kendi güzel Muhammed Yedi kat gökleri seyrân eyleyen, Kûrsûn üstünde cevlân eyleyen Mi´râcda ümmetin Hak’dan dileyen, Adı güzel, kendi güzel Muhammed Ol çâriyâr anın gökler yâridir, Anı seven günahlardan beridir, On sekiz bin âlemin serveridir, Adı güzel, kendi güzel Muhammed Aşık Yunus neyler iki cihânı sensiz, Sen Hak Peygambersin şeksiz, gümânsız Sana uymayanlar gider imânsız, Adı güzel, kendi güzel Muhammed Yunus Emre |
08 Temmuz 2008, 13:57 | Mesaj No:5 |
Durumu: Medine No : 1568 Üyelik T.:
28 Nisan 2008 | Cvp: Bizler seni göremeden çok sevdik En SEVGİLİ.. Şemâil (Allah Rasulü'nün manzum resmi; salât O'na,selâm O'na) Ne uzun ne kısa kararında boy Soyu İbrahim'den, ne asil bir soy Saçları hoş, siyah, dalgalı bir koy Kemâlini giydir beni benden soy Varlığın ma'şuku cemâlin göster Bu kul varlığından soyunmak ister Güneş pervanesi o güzel yüzün Nûrundan ışığı vardır gündüzün Solmaz bir gül rengin ne kış, ne güzün Tecellî ediyor yüzünde özün Hasretim, yanarım yüzünü göster Kölen bu devletle avunmak ister Simsiyah gözlerin âhu misalin Daim Hakk'a bakar, her an visalin Beyazı ölçüsü gözde kemâlin Kaşların sûreti gökte hilâlin Râzıyım rüyada yüzünü göster Âşık ma'şukuna can sunmak ister Omuzlar yapılı düzgün el ayak Boynu güzel, düzgün, gümüşten berrak Göğsünden inen kıl zarif bir yaprak Benden mutlu sana sarılan toprak Azatlık istemem cemâlin göster Elim ellerine dokunmak ister Bir tutam sakalın birkaçı beyaz Göbeksiz vücûdun serin kış ve yaz Canımı yoluna kurban etsem az Dostlar defterine köleni de yaz Açıver kapını yüzünü göster Gönül hasretinden yakınmak ister Duyular mükemmel, dişleri inci Kokusuna tutkun yaşlısı genci Yürürken koşmadan olur birinci Kapına gelmiş bir garip dilenci Açıver ne olur yüzünü göster Garip ayağına kapanmak ister Yukardan aşağı heybetle iniş Yürüyüşünde var hep bu görünüş Adetin baktığın tarafa dönüş Bize nasip olsun hayırlı bir düş Kerem et ne olur yüzünü göster Kim böyle bir düşten uyanmak ister Nübüvvet mührünün sırtında yeri Mühürlemiş Rabbim eşsiz değeri Görmesinde eşit ön ile geri İpek mi, hayat mı, bu nasıl deri Bir dokunabilsem, yüzünü göster Kölen seyre dalıp bir kanmak ister Seni ilk görenler korku çekermiş Sonradan alışır hemen severmiş Benzerini asla görmedim dermiş Erenler yolundan giderek ermiş Benzeri bulunmaz yüzünü göster Gönüller nûrunla yıkanmak ister Peygamber mümine kendinden yakın Bu büyük bir lutfu Cenâb-ı Hakk'ın Eşleri annemiz, unutma sakın Ehl-i Beyt'e karşı edebi takın Sevgilim, Efendim yüzünü göster Rûh onun rengiyle boyanmak ister Zâtının nûrundan vermiş sana can Hılkate rûhunla başlamış Rahman Yusuf'ta yok sende olan hüsnüân Ahlâkındır senin mûcize Kur'an Alemlere rahmet cemâlin göster Kölen rahmetine sığınmak ister Ümmetin üstüne titreyen sensin Müjdeci, uyaran, gel diyen sensin Kulunu Allah'a sevdiren sensin Geceyi gündüze çeviren sensin Ey Hakk'ın şahidi yüzünü göster Kul şehâdetinle tanınmak ister Allah'ı, cenneti umanlar için En güzel örneksin uyanlar için Kalbini zikirle yuyanlar için Hakk'ın yeminini duyanlar için Ey en güzel örnek yüzünü göster Fakir bu zîneti takınmak ister Hakk'ın halîlisin, habîbi sensin Gönüllerin eşsiz tabîbi sensin En güzel hutbenin hatîbi sensin Ümmetin en büyük nasîbi sensin Aşkımın Leylâsı yüzünü göster Mecnun seni gözden sakınmak ister En güzel, en üstün ahlâk senindir Cömertlikte kemâl elhak senindir Şefâatte en son durak senindir Mi'rac senin, Refref, Burak senindir Sen gördün, bize de cemâlin göster Pervane şem'ine hep yanmak ister 24-1-1992 de Mekke'de tamamlandı Hayrettin Karaman |
08 Temmuz 2008, 13:58 | Mesaj No:6 |
Durumu: Medine No : 1568 Üyelik T.:
28 Nisan 2008 | Cvp: Bizler seni göremeden çok sevdik En SEVGİLİ.. EFENDİM Hasret Sana bu gözler,gönlüm yolunu gözler, Huzura ersem bir kez,bahara döner güzler Erse payine başım,hep çağlasa gözyaşım, "Sen Sen"deyip ağlasam,kalkar bütün pürüzler Köyünün pembe rengi,bulunmaz asla dengi; Temizlenip giderler,günahla gelen yüzler Gelenler erer nura,her biri bir sürura, Rahmet yağar her yana,kalır mahrum gözsüzler Toprağından tozundan,o mübarek izinden Zulmetli dünyalara akar gelir gündüzler Ölgün ne desem Sana,medhin düşmezdi bana; Bir şey diyeyim dedim,vefa etmedi sözler O derin şefkatinden ve engin himmetinden, Dönüp bir teveccüh kıl;ruhum lütfunu özler! M.Fethullah Gülen |
08 Temmuz 2008, 14:00 | Mesaj No:7 |
Durumu: Medine No : 1568 Üyelik T.:
28 Nisan 2008 | Cvp: Bizler seni göremeden çok sevdik En SEVGİLİ.. Kâinatın yaratılışını varlığına borçlu olduğumuz Çöle inen nur Sevgili… En sevgili… Allah'ın sevgilisi O… Hira dağında tek başına titreyen ve tek başına davetin destanını yazan…Taşlanan, yuhalanan, hakarete ve küfre maruz kalan, yalanlanan…Ama hiç yılmayan, hiç yıkılmayan… O… Uğruna candan vazgeçilen, anadan, babadan, yardan geçilen… Uğruna çile çekilen, hicret edilen, göz yaşı dökülen Adil, cömert, merhametli, barışçı, cesaretli ve "el emin" O Sevilen, karanlıklara ışık getiren Paslı yüreklerin pasını silen, taşlaşmış ruhları hoşgörüyle yoğurup imanla eriten, başlı başına bir destan, örnek bir yaşam ve müjde… O… Davasını sevdamız olarak kabul ettiğimiz için zorbalarla karşılaşmışlığımız, sevdamızı yaşatmak üzere karşılaştığımız, karşılaştığımız zorbaları alt etmek için Ebabil kuşlarını beklemişliğimiz, sevilmemişliğimiz, itilmişliğimiz, yok sayılmışlığımız, varlığımız, bütün varlığımızla sevdiğimiz O Kâinatın yaratılışını varlığına borçlu olduğumuz… Çöle inen nur Sevgili En sevgili Allah'ın sevgilisi… *** Zeynep Özcan |
22 Kasım 2013, 16:30 | Mesaj No:8 |
Durumu: Medine No : 31885 Üyelik T.:
07 Ekim 2013 | Bizler Seni Görmeden Çok Sevdik Efendim (S.A.V) “Ey kupkuru çölleri cennetlere çeviren gül!” Yıllar var ki bizler “seniye-i veda” türküleriyle, gönüllerimize döküleceğin zamanı ümit ve hayal edip durduk. Cani boğazına gelmiş yetimler misâli hep ruhlarımıza eseceğin ani bekledik. Sahilden çok uzaklara gitsek de gözümüz hep sahilde oldu. O “girye nikap” çehreni açacağın günü bekledik. O “füsun perver” çehreni görme ümidiyle yaşadık. Sen’in “cehre-i handan”ına ruhlarımız feda olsun! Sensizliğin boşluğu, uçuruma; hasreti, yangına; susuzluğu, kuraklığa dönüştü. Ey Sultanlar Sultani! Ey başlarımızın tacı, ruhlarımızın ilâcı! Çatlamış dudaklarımıza “ab-i hayat” ol! Çehrelerimiz deki bu “pejmurde”ligin sebebi, senden uzak kalış hasretidir. Ruhlarımız, Sen’in gibi bir güneşi kaybettikten beri “bezm-i nadan”da, “cerag” olmaktan öte gidemedi. “Bir gözün hatırına çok gözler sevilir.” deyip sadece seni “cesm-i dilber” bildik. Kesrette boğulma derecesine gelmiş ruhlarımıza meltem ol! Nefesini bizlere duyur, bizleri soluklarına doyur! Ey gönüllerimizin en sevgilisi! Ruhlarımız Sana feda olsun! Bayıltan renklerinle gönüllerimize dökül! “Derd-i isyana muptelâ baht-i kara”lar olarak kapına geldik. Gedalardan sultanlık mülkünü esirgeme! “Gel ey Muhammed bahardır! Dudaklar ardında saklı âminlerimiz vardır. Hacdan döner gibi gel; miraçtan iner gibi gel; bekliyoruz yillardir.” Ey insanlik bahçesinin “gul-i rana”si! Sen’in bayıltıcı renklerin, nice bülbülü, “nalân u giryan” eyledi. Senin “fusunkâr” tavrin ve gonul yakan edan, nice bülbülü, “suride makal” eyledi. Ey ruhlarımızın gökkuşağı! Gedalarının ah u efgânını, bir “arz u hâl” bilip imdatlarına koşacağın ânı bekliyoruz. Sen ruhumuzun sancısı, suyumuzun sarnıcı, gönlümüzün gülüsün! Biliyoruz ki Sen’in meltemin, sefkat bulutlarini gönlümüzün semasina sürüklemezse, ruhumuza merhamet damlalari düşmez. Renklerini, Sen’in gökkuşağindan alan her ruh uludur ya ResülALLAH! Nice dilberi öğütürken fânîlik değirmeni; sadece Sen’in renklerin “ter u taze” kaldı ya ResülALLAH! Şefkati, barışı, merhameti, huzuru, kısacası insanlığı arayan dünyamıza yeniden doğacağın günü bekliyoruz. Sadece ümmetin değil, bütün insanlık soluklarına muhtaç! “Sana muasır olamadığım için üzgünüm ya Muhammed!” diyen Bismark, ışığına koşmak için kanat çırpan “pervane”lerden sadece bir tanesidir. İnsanlık, Sen’i kaybedilen'den beri ateş böceklerini güneş sandı. El fenerleriyle karanlıkları dağıtmaya, çakıp kaybolan şimşeklerle yolunu aydınlatmaya çalıştı. Sen’in dışında, Sen’den uzak çarelerle hayatini tanzim edemedi. Şimdilerde buyuk bir “acziyet” içinde, Sen’in havuzunda arınmaya koşuyor. Soluklarına muhtaç kapı kullarından, güneşine kosan kelebeklerden himmetini esirgeme sultanım! Niyetlerimizi, varlığın tek yaratıcısı olan “Cenab-i Kirdigâr”e havale edip günahkâr ellerimizle yine ona yalvarıyoruz! Ey her şeyin dizgini elinde, her şeyin anahtarı yanında olan hazineler sultani yüce Yaratıcı! Bizleri “sevgilim” dediğin -mukaddes sevgine layık olan- Hazreti Muhammed Aleyhisselatu Vesselâm’in yüzü suyu hürmetine bağışla! İnsanların en şereflisi olan Efendiler Efendisi’nin (sas) cennet ikliminden bizleri burada ve ötelerde mahrum etme! Yarabbim (Amin)
__________________ '' Eyy Sükutum...! İçinden Duyduklarını, İçinden Söyle..! Dile Gelen Her Söz Köle Eder Kendine...'' |
23 Kasım 2013, 19:03 | Mesaj No:10 |
Durumu: Medine No : 13867 Üyelik T.:
24 Mayıs 2011 | Cevap: Bizler seni göremeden çok sevdik En SEVGİLİ.. Seni çok özledik Ya Resûlallah. Şu kötülüklerle bezenmiş kirletilmiş dünyaya, Sırtımı dönüp, gözlerimi kapatıp, seni arıyorum kaybolan yerlerde Seni her geçen gün daha çok kaybeden bu ümmetin, O hâle geldi ki, kâfiri dost bilip İslâm'ı önlerine serdi. Maksadım şikâyet değil; hüznündeyim Sevgili, Yokluğunun hüznünde Ayaklandı kâfirler Gel ey Sultanım Sen varken dil uzatamazlardı ne Rabbimize ne de dinimiz İslâm'a. Şimdi kudurdular, beter oldular. Rabbimizi inkâr ediyorlar. Hâlâ İslâm'a çamur atıyorlar. Bunların sonu ne olacak? Cehenneme sığar mı bunlar? Yeter mi cehennem ateşi onlara? Yetmez ya Resûlallah! Ben onları Rabbime havale ediyorum. Tıpkı Senin gibi Taif'te taşlandığın gün gibi Kâbe'de namaz kılarken mübarek başına saçılan pislikleri, o gün biricik kızın temizlemişti. Şimdi yok Fatımalar ya Resûlallah Sana yapılan çirkinlikleri temizleyecek: Fatımalar yok Hamzalar yok Ebû Bekirler yok Sessiz kaldı ümmetin. Sesini duyuramadı Ve sana sahip çıkamadı ya Resûlallah. Ey Sevgili, önceden kız çocuklarını gömerlerdi ya diri diri toprağa Onlar masumdu ve ben onları hatırladıkça ağlıyorum. Yine gömüyorlar kız çocuklarını diri diri toprağa Ve şimdi anneler, masum olarak değil; günahkâr olarak gömüyorlar çocuklarını toprağa. Anneler Seni anlatmıyorlar çocuklarına. Rabbimizi anlatmıyorlar. İslâm'ı anlatmıyorlar Kur'an okumayı öğretmiyor çocuklarına anneler İçim sızlıyor ya Resûlallah. Sen varken gözünü kırpmadan canını feda ediyordu dostların: Anambabam sana feda olsun diyerek gözünü kırpmadan ölüme koşuyordu yiğitlerin. Senin uğruna, Rabbimin uğruna ve İslâm'ın uğruna şimdi kimse yaşamıyor. Böyle dedim de hepten ümitsiz olmayayım. Senin ümmetine yakışmaz ümitsizlik Ülkemde olmasa da uzaklarda, Rabbi için, senin uğruna ölenler var ya Resûlallah! Garip kaldık ya Resûlallah! Ne olur ümmetinin hakkı için Rabbime yalvar da acısın, merhamet etsin bize. O seni geri çevirmez Biliyorum Yüce Rabbim bizi de geri çevirmez ama; Bizim istemeye yüzümüz kalmadı. Çünkü biz hakikatten çok uzak kaldık ya Resûlallah! Biz hangi cezaları hak etmedik ki Moda dediler, kız kardeşlerimize pantolon giydirdiler. Erkekler henüz etek giymedi ama; Onlar da kız kardeşlerine özenip saçlarını uzattılar. Kına kokan eller türlü boyalarla süslendi. Kadınlarımız evinin hanımı olup, yavrusuna annelik etmek yerine; İş, ekmek parası dedi, yuvalar yıkıldı. En kötüsü başörtümüze de el uzattılar ya Resûlallah Ve ehemmiyeti kalmadı tesettürün Amacım şikâyet değil sana ey Sevgili! Acım büyük Yokluğunun hüznündeyim. Çare değil hiç bir şey. Çünkü anlatamıyorum, dinlemiyorlar beni ya Resûlallah! Onlar Rabbimin de dediği gibi hem kör, hem sağır, hem de kalpleri katılaşmış Yazık oldu bu ümmete. Sen sahip çık bize. Şefaatini esirgeme ya Resûlallah. Yüce Rabbim: "Habibim!" dedi sana. Senin aşkına yarattı on sekiz bin âlemi Sen olmasaydın yaratmazdım dedi. Âlemlere rahmetsin sen Hatem'ül Enbiyasın. Gönüllerin sultanısın. Rabbisinin Sevgilisi. Bize de merhamet dile Rabbimden. Biz göremedik seni ya Resûlallah! Yine de tebessüm eden, daima gülen yüzün geliyor aklıma, Seni hatırladıkça Ve doyamıyorum ya Resûlallah! "Ümmetim!.." "Ümmetim!..." diyen o tatlı sözlerine. Sen Muhammedü'lEmin'din Mü'minler de, müşrikler de, münafıklar da, Tüm herkes aynı derecede güvenirdi sana. Sen bu vesileyle almıştın bu güzel ismini: "Muhammedü'lEmin!" Güvenilenlerin en güvenlisi. Oysa bizler ümmetin olarak, hiç güvenemez olduk bir birimize. İçimizdeki güveni sarstılar. Bizi bize yalancı çıkardılar. Aslımızdan, kendi özümüzden uzaklaştırdılar ya Resûlallah! Neden ki ya Resûlallah! Tüm bunlar bize reva mı, cefa mı? Sen edep ve hayâ abidesi idin ey Resûlallah! Sen kimseye kötü söz söylemezdin. İncitmezdin seni incitenleri bile. Kimsenin sözünü kesmezdin, sükût ile dinlerdin. Sen konuşunca rüzgâr bile susardı. Tüm kâinat seni dinlerdi. Çok mütevazı bir yaşantın vardı, Bir hurma yeterdi seni doyurmaya. Yırtık olmasa da eski bir aban Üzerine yattığında bedenine izi çıkan eski bir hasırdan yatağın, İçimi yaralıyor ya Resûlallah! Seni bu hâlde gören Hazreti Ömer omuzları sarsıla sarsıla ağladığında sormuştun: "Ey Hattab oğlu! Niçin ağlıyorsun?" Ve demişti ki Hazreti Ömer: "Ey Allah'ın Resûlü! İranlılar imparatorlarını sarayda yaşatırken, Bizanslılar Kayserlerini lüks ve ihtişama boğmuşken, Sen ki Allah'ın Resûlüsün İzin versen de, biz de seni" Anlamıştın sana söylemek istediğini. Hüzünlü bir tebessüm ile: "İstemez misin ey Ömer, dünya onların olsun, âhiret de bizim" Tüm insanların dostuydun ve severdin herkesi En çok da çocukları severdin. Demiştin ki: "Büyüklerimize hürmet etmeyen, Küçüklerimize merhamet etmeyen bizden değildir." Oysa şimdi küçükler büyüklerine ne hürmet ediyor ne de saygı gösteriyor. Büyükler de küçüklerine sevgi ve merhametten yoksun ya Resûlallah! Sen çok cömerttin ya Resûlallah! Evindeki tek hurmayı misafirine ikram edecek kadar. Senden bir şey istenildiğinde "Hayır!" demezdin. "Uhud dağı altın olsa ve benim olsa, Üç günden fazla elimde tutmaz, hepsini dağıtırdım" dediğin geliyor aklıma. Kimsenin ayıbını yüzüne vurmazdın sen ey Sevgili. Bizler bugün annemize, babamıza, eşimize, dostumuza dönüp, Herkesi suçlar, ayıplar, yadırgar olduk. Sen hem anasız hem babasız büyüdün. Yetimliğin acısını onlara özlem duyarak yaşadın. Şimdi ise ne anaya saygı kaldı ne de babaya Diyorum ya, her bir şey aslından iyice uzaklaştı ya Resûlallah! Babasız çocuklar dünyaya geliyor. Anneler çocukları kapı önüne bırakıyor. Daha da ileri gidip onların katili oluyorlar. Bir sabah uyandığımda kıyamet kopmuş olacak, Korkuyorum. Ne Rabbimin ne de Senin huzuruna çıkmaya yüzümüz var. Biz çok değiştik ya Resûlallah! Seni seven senin gibi olmalı: Senin gibi Allah'a kul olmalı. Ümmetin için gözyaşı döktüğün zamanlar geliyor aklıma, OYSA BİZ LAYIK OLABİLDİK Mİ SANA????? Alıntıdır.
__________________ |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
seni unutup düştüm seni bana düşürenin derdine. | inzar | Şiirler ve Şairler | 5 | 04 Ekim 2023 20:38 |
EY SEVGİLİ / Fadime Yahşi | FADİME YAHŞİ | Fadime Yahşi | 10 | 28 Temmuz 2022 21:47 |
BENİ KIRMA SEVGİLİ MİHRİNAZ | Ferşat | Yönetime Sorun | 3 | 14 Eylül 2021 14:01 |
Sevdik Seni, Sevindir Bizi Ya ResülAllah (sav) | Minam | Hz.Muhammed(s.a.v) | 1 | 15 Şubat 2014 18:22 |
Ya rasûl! Seni ne çok sevdik, bir bilsen! | KuM TaNeSi | Hz.Muhammed(s.a.v) | 4 | 15 Şubat 2014 18:20 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|