|
Konu Kimliği: Konu Sahibi semihhh,Açılış Tarihi: 19 Kasım 2011 (17:49), Konuya Son Cevap : 29 Kasım 2011 (18:37). Konuya 28 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
19 Kasım 2011, 17:49 | Mesaj No:1 |
vehhabilerin bozuk yönleri vehhabilerin bozuk yönleri Vehhabilerin bozuk yönleri Aşağıdaki yazılarda önce vehhabilerin görüşleri yazılmış, sonra bunlara cevap verilmiştir. 1- Allah yarattıklarına benzemez Vehhabiler, Allah’ı insana benzeterek (Allah Kürsüye oturmuştur) diyorlar. (Feth-ul-Mecid, Abdurrahman bin Muhammed bin Abdulvahhab. s.256. Darusselam Yayınevi Riyad) Vehhabi İbni Baz diyor ki: Allah hakkında, organ ve cismi reddetmek yanlıştır. (Tenbihat firreddi ala men teevveles-sıfat İbni Baz s.19 Müftülük Genel Başkanlığı. Riyad) Allah, kendisinin suretine benzeyen insanı yarattı. (İman ehlinin Âdem’in Rahman suretinde yaratılmasıyla ilgili akidesi [İbni Baz bu kitabı övdü], Mahmud el-Tuveyciri s.76 Dar el-Liva, Riyad) CEVAP Allahü teâlâ ne Arş’a ne de Kürsü’ye oturmaz; çünkü oturmak insanların sıfatlarındandır. Allahü teâlâ hâşâ cisim değildir, uzuvlardan da münezzehtir. Yarattıklarına da kesinlikle benzemez. Bir âyet-i kerime meali: (O’nun eşi ve benzeri yoktur) [Şura 11] (Eli var, ayağı var, oturur, kalkar) gibi yapılan her türlü benzetmeler, bu âyet-i kerimeye aykırı olur. 2-Allah mekandan münezzehtir Allah zatiyle Arşın üstündedir. (Hac Dergisi Yıl 49 11. bölüm s. 73–74 H. 1425 Mekke) CEVAP Bu da, (O’nun eşi ve benzeri yoktur) mealindeki âyet-i kerimeye aykırıdır. Arş sonradan yaratılmıştır. Allahü teâlâ, mekândan münezzehtir. Bir hadis-i şerif meali: (Allah ezelde varken O’ndan başka hiç bir şey yoktu.) [Buhari] 3- İstiva İstivayı istila manasında açıklayan kâfirdir. (Halakatün Memnua, Hüsam el-Akkad, s.26 Darüssahabe Tanta) Allah Arş’a oturdu. (Nazarat ve Takibat ala mafi kitap el-selefiye, Salih el-Fozan, s.40, Dar el-Vatan, Riyad)Kürsü Allah’ın ayaklarının bastığı yerdir. (Tefsir Ayet-ül Kürsi, s.19 İbnül Cevzi kütüphanesi) CEVAP Bu da, (O’nun eşi ve benzeri yoktur) mealindeki âyet-i kerimeye aykırıdır. Bir âyet-i kerime meali şöyledir: (O, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş’a istiva edendir. Nerede olsanız, O sizinle beraberdir.) [Hadid 4]Vehhabiler hem tevili inkâr ediyorlar, hem de bu âyetin ikinci kısmını, yani (Nerede olursanız olun, sizinle beraberdir) kısmını tevil ediyorlar. Allah’ın sıfatları tevil edilmez dedikleri halde, (Nerede olsanız, O sizinle beraberdir) kısmını tevil ederek tezada düşüyorlar. Beraberliği ilmen diye tevil ediyorlar da, istivayı dine uygun tevil etmeye yanaşmıyorlar. İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki: Ehl-i bâtıl, istiva, vech, yed gibi kelimeleri tevil etmedikleri için sapıtmışlardır. İstiva demek, Arşa hükümran olması, Arş’ı hükmü altına alması demektir. (Hükümdar, Irak’ı kansız olarak istiva etti) demek, (Irak’ı kansız olarak ele geçirdi) demektir. (İlcam-ül-avam) 4- Allah’ı hareketten tenzih etmek Allah yukarıdan aşağıya ve aşağıdan yukarıya hareket eder. (Fetava-i el-Akideh, s.742) CEVAP Bu da, (O’nun eşi ve benzeri yoktur) mealindeki âyet-i kerimeye aykırıdır. (Tatarhaniyye) fetva kitabında, (Milel ve Nihal) kitabında ve bütün muteber kitaplarda (Mücessime) ve (Müşebbihe) fırkaları gibi, (Allahü teâlâ cisim gibidir. Arş üzerinde oturur, iner, yürür) gibi hususlara inananların kâfir oldukları yazılıdır. 5- Allah’ın kelamı Allah’ın kelamı harf ve sesledir. Allah’ın kelamı neviyle kadim, efradıyla hadis yani sonradan meydana gelmiştir. (Fetavel Akideh s. 72; Nazarat ve Takibat ala ma fi kitap es-Selefiyye, s.23, Riyad) CEVAP Mevlana Halid-i Bağdadi hazretleri buyuruyor ki: Allahü teâlânın kelam sıfatı ezelidir. Hiç değişmez. Harfli, sesli değildir. Emir, yasak, haber vermek gibi ve Arapça, Farsça, İbranice, Türkçe, Süryanice olmak gibi değişmesi yoktur. Böyle şekiller almaz, yazılmaz. Zihin, kulak ve dil gibi aletlere, vasıtalara muhtaç değildir. Hangi dil ile söylemek istense, söylenebilir. Böylece, Arapça söylenirse, Kuran-ı kerim denir. (İtikadname) 6- Önceki âlimleri kötülemek Benim şeyhlerimden hiç kimse, La ilahe illallah’ın manasını bilemedi. (Muhammed bin Abdülvehhab’ın Riyad halkına gönderdiği risale, 2/137-138) CEVAP Vehhabiler, kâfirler için gelmiş olan âyet-i kerimeleri yanlış tefsir ederek, kendilerinden başka bütün Müslümanlara müşrik diyorlar. Önceki bütün İslam âlimlerini de cahillikle itham ediyorlar. Birkaç hadis-i şerif meali şöyledir: (Ahir zamanda bazıları, sizin ve atalarınızın yolundan ayrılıp, sünnetimden uzak kalacaklar, onlardan uzak durun!) [Müslim] (Kâfirler, kâfirler için gelmiş olan âyetleri, Müslümanlara yükletirler.) [Buhari] (Bu ümmetin sonunda gelenler, önceki âlimleri kötülediği, cahillikle suçladığı zaman, ilmini gizleyen, Allah’ın indirdiği Kur’anı gizlemiş olur.) [İbni Mace] 7- Müslümanı tekfir etmek Ehl-i sünneti tekfir ediyorlar. (Essuhubul Vabile s.39, Acaibul Asar 7/146) CEVAP Müslümanı tekfir etmek küfür olur. İki hadis-i şerif meali şöyledir: (La ilahe illallah diyene, işlediği günahlardan dolayı kâfir demeyin! Buna kâfir diyenin kendisi kâfir olur.) [Buhari] (Mümine kâfir diyenin, kendisi kâfir olur.) [Buhari]8- Cehennem sonsuzdur Cehennem yok olacak ve kâfirlerin azapları sona erecek. (El-kavlul-Muhtar Lifenai el-Nar, Ateşin Faniliği İçin Seçkin Söz, Abdulkerim Elhamid. S.7 Riyad) CEVAP Fikir babaları İbni Teymiyye de, kâfirlerin Cehennemde sonsuz kalacağını inkâr ediyor. Cehennem sonsuzdur, kâfirler orada sonsuz kalırlar. İki âyet-i kerime meali şöyledir: (Cehennemde temelli kalırlar, azapları hafifletilmez ve geciktirilmez.) [Al-i İmran 88] (Orada devamlı kalırlar, azapları hafifletilmez, kurtuluş ümitleri de yoktur.) [Zuhruf 75] 9- Âdem aleyhisselam peygamberdir Âdem ne nebi, ne de resuldür. (Peygamberlere Cümleten İman etmek, Abdullah bin Yezid, El-Mekteb El-İslami, Beyrut) CEVAP İki âyet-i kerime meali: (Allah birbirinden gelme bir nesil olarak Âdem’i, Nuh’u, İbrahim ailesi ile İmran ailesini [Peygamber] seçip âlemlere üstün kıldı.) [Al-i imran 33] (İşte bunlar, Allah’ın kendilerine nimetler verdiği Peygamberlerden Âdem’in soyundan, Nuh ile birlikte [gemide] taşıdıklarımızdan, İbrahim ve İsrail’in soyundan, doğruya ulaştırdığımız ve seçkin kıldığımız kimselerdendir.) [Meryem 58] İki hadis-i şerif meali: (Peygamberlerin ilki Âdem aleyhisselamdır.) [Taberani] (Resullerin ilki Âdem, sonuncusu ise Muhammed’dir. İsrail oğullarının nebilerinin ilki Musa ve sonuncusu İsa’dır. Kalem ile yazan ilk Peygamber ise İdris’tir.) [Hakim-i Tirmizi] İmam-ı a’zam hazretleri de buyuruyor ki: Peygamberlerin ilki Âdem aleyhisselam, sonuncusu Muhammed aleyhisselamdır. (Fıkh-ı ekber) 10- Ebu Cehil ve Ebu Leheb Ebu Leheb ve Ebu Cehil bile, la ilahe illallah Muhammedün Resulullah dediği halde, evliya ile tevessül eden Müslümanlardan daha çok muvahhid ve imanları daha ihlâslıdır. (Tevhidi nasıl anlarız? Muhammed Başemil s.16, Riyad) CEVAP Evliya düşmanlığında ne kadar ileri gitmişler. Ebu Cehil ve Ebu Leheb kâfirleri hâşâ muvahhid ve mümin değildir, Cehennemliktir. Bir âyet-i kerime meali: (Ebu Leheb alevli ateşte yanacaktır.) [Leheb 3] Bedir’de Ebu Cehilin başı getirildiğinde, Resulullah efendimiz buyurdu ki: (Ey Allah’ın düşmanı, seni zelil eden Allahü teâlâya hamd olsun! O, bu ümmetin, Firavunu idi.) [İ. Ahmed] 11- Eş’ariler ve Maturidiler Eş’ariler ve Maturidiler Ehl-i sünnet vel cemaat olarak adlandırılmayı hak etmez. (İslam’da Meşhur Müceddidler. İbni Teymiye ve Muhammed bin Abdulvehhab s.23 Müftülük Genel Başkanlığı, Riyad) Yukarıdaki âlimler, Eş’arileri tekfir etmiştir. (Feth-ul-Mecid, Abdurrahman bin Muhammed bin Abdulvahhab. s.353 Darusselam Yayınevi Riyad) CEVAP Eş’arileri tekfir etmek Ehl-i sünneti tekfir etmektir. İslam âlimlerinden Taşköprüzade şöyle yazmıştır: (Ehl-i sünnet vel-cemaatın kelam ilmindeki reisleri iki zattır. Bunlardan birisi Hanefi, diğeri Şafii’dir. Hanefi olanı, Ebu Mensur Matüridi, Şafii olanı ise Ebül Hasen el-Eşari’dir.) Zebidi de şöyle demiştir: (Ehl-i sünnet vel-cemaat ismi geçince, Eşariler ve Matüridiler kastedilir.) 12- Peygambere salevat getirmek Allahümme salli ala Muhammed tıbbil-kulubi ve devaiha ve afiyetil ebdani ve şifaiha ve nuril-absari ve diyaiha sözü şirktir. (Tevhide Nasıl Hidayet Oldum, Muahmmed Cemil Zeno, s. 83, 89 Darul-Feth Al-Şarika) CEVAP Resulullaha salevat getirmeye şirk denmesi de çok çirkindir. Bir âyet-i kerime meali: (Allah ve melekleri, Resule salevat getiriyor. Ey iman edenler, siz de, teslimiyetle, ona salevat getirin.) [Ahzab 56] (Allah’ın salevat getirmesi yani salât etmesi rahmet etmek, meleklerinki dua etmek, müminlerinkiyse Onun şefaatini talep etmektir.) Üç hadis-i şerif meali de şöyledir: (Bana bir salât getirene, Allah ve melekleri yetmiş salât getirir.) [İ. Ahmed] (Şefaatime en layık olan, bana en çok salât okuyandır.) [Tirmizi] (Bana çok salevat getirenin dertleri gider, günahları affolur.) [Tirmizi] 13- La ilahe illallah demek La ilahe illallah diye zikretmek bid’at ve şirktir. (Yasak Halkalar, Husam el-Akkad.s .25 Dar el-Sahaba, Tanta) CEVAP Zikre şirk demek kadar büyük sapıklık olmaz. Üç âyet-i kerime meali şöyledir: (Kalbler ancak Allah’ın zikriyle huzur bulur.) [Rad 28] (Allah’a ve ahiret gününe [inanıp] kavuşmayı arzulayanlar ve Allah’ı çok zikredenler için Resulullah elbette güzel bir örnektir.) [Ahzab 21] (Rahmân’ı zikirden yüz çevirene, yanından ayrılmayan bir şeytan musallat ederiz.) [Zuhruf 36] Üç hadis-i şerif meali de şöyledir: (Zikrin efdali, La ilahe illallah, duanın efdali de elhamdülillahtır.) [Tirmizi] (La ilahe illallahı çok söyleyerek imanınızı tazeleyin!) [Taberani] (Günde yüz defa La ilahe illallah diyenin yüzü kıyamette ayın 14 ü gibi parlar.) [Taberani] 14- Tasavvuf düşmanlığı Yahudilerden önce tasavvufla savaşın; çünkü onlarda Mecusi ruhu vardır. (El-Mecmua el-Mufid min akidet el-tevhid, s.102 Mektab Darül-fikr, Riyad) CEVAP Bir hadis-i şerif meali şöyledir: (Allahü teâlânın, kalbime doldurduğu feyzlerin, nurların hepsini Ebu Bekr’in kalbine akıttım.) [Mektubat-ı Masumiyye] Hazret-i Ebu Hüreyre de buyuruyor ki: (Resulullahtan iki türlü ilim öğrendim. Bunlardan birini sizlere bildirdim. İkincisini söylersem, beni öldürürsünüz.) [Buhari] İmam-ı a’zam hazretleri, ictihadda en yüksek dereceye ulaştığı halde, Cafer-i Sadık hazretlerine talebe oldu. Daha sonra, talebe olduğu iki seneyi kastederek, (Ömrümün son iki senesi olmasaydı, Numan helak olurdu) buyurdu. Hazret-i Ömer vefat edince, oğlu Abdullah hazretleri, (İlmin onda dokuzu öldü) buyurdu. İşitenlerin buna şaşırdıklarını görünce de, (Fıkıh bilgilerini değil, Allah’ı tanımak ilmini söyledim) buyurdu. (Buhari) Muhammed Masum Faruki hazretleri de buyuruyor ki: Tasavvuf marifetlerinin hepsi Resulullahtan gelmektedir. Bunların isimleri sonradan konulmuştur. Resulullahın Peygamber olduğu bildirilmeden önce, kalble zikretmekte olduğunu muteber kitaplar yazmaktadır. (2/59) 15- Peygamberi ve Evliyayı vesile ederek dua etmek Peygamberin hürmetine demek caiz değildir. (Et-Tevhid, s.70, Riyad) Mısır’ın en büyük tanrıları Ahmed El Bedevidir. Şam ehli de, İbni Arabî’ye taparlar. Hicaz ve Yemen halkı arasında puta ve kabirlere tapmak küfrü yayılmıştır. (Feth-ul Mecid, s.216–217) CEVAP Ahmed Bedevi, Resulullah efendimizin soyundadır. Müslümanların ziyaret edip feyz aldığı türbesinde, İslamiyet’e uymayan hiçbir şey yapılmıyor. (Mirat-ül-Medine, s.1049) Muhyiddin-i Arabî hazretlerinin büyüklüğünü de, ancak onlar gibi yüksek olan İslam âlimleri anlamıştır. İmam-ı Rabbani hazretlerinin (Mektubat) kitabı, bu yüce Velinin övgüsüyle doludur. Abdülgani Nablüsi hazretleri de (Hadika) kitabında anlatmaktadır. Kabir ziyaretinde evliya ile tevessül etmeye şirk diyorlar. Bir hadis-i şerif meali şöyledir: (Kabirdekiler olmasa, yeryüzündekiler yanardı.) [Deylemi] Yine Peygamber efendimiz, (Allahümme innî es’elüke bihakkıssâilîne aleyke = Ya Rabbi, senden isteyip de, verdiğin kimselerin hatırı için, senden istiyorum, diye dua ediniz) buyururdu. (İbni Mace) Bir hadis-i şerif meali daha şöyledir: (Âdem aleyhisselam dua edip dedi ki: — Ya Rabbi! Muhammed aleyhisselam hakkı için beni affet! Allahü teâlâ da ona sordu: — Ey Âdem, Onu daha yaratmadım, Onu nereden biliyorsun? — Ya Rabbi! Beni yaratınca, başımı kaldırdım. Arşın eteklerinde, La ilahe illallah Muhammedün resulullah yazılmış olduğunu gördüm. Sen isminin yanına, en çok sevdiğinin ismini yazarsın. Bunu düşünerek Onu çok sevdiğini anladım. — Ey Âdem, doğru söyledin. Mahlûklarımın içinde, en çok sevdiğim Odur. Onun için, seni affettim. O olmasaydı, seni yaratmazdım.) [Beyheki] 16- Mübarek gün ve geceler bid’at değildir Şaban ayının 15’ini namaz ve oruçla geçirmek haramdır. (Et-Tevhid, s.101, Riyad) Peygamberin mevlidini kutlayarak Yahudiliğe benziyorlar. (Et-Tevhid, s.115-116; Et-Tehziru min el bid'a, s.5, Riyad) Dini geceleri kutlamak haramdır. (Et-Tevhid, s.120, Riyad) CEVAP Kendileri Vehhabiliğin kuruluşunu her sene bir hafta boyunca kutluyorlar. Peygamber efendimizin doğum gününü kutlamayı Yahudiliğe benzetmeleri çok çirkindir. Bizzat Peygamberimiz kendi doğum gününü kutlamıştır. Hadis-i şerifte, (Beni övmek ibadettir) buyuruluyor. Resulullahı övmek, bid’at değil ibadettir. Mevlid kandilinde, Peygamber efendimizin doğum zamanlarında görülen halleri, mucizeleri okumak, dinlemek çok sevabdır. Kendisi de anlatırdı. Eshab-ı kiram da bir yere toplanıp, okurlar ve birbirlerine anlatırlardı. (S. Ebediyye) Resulullah pazartesi günü oruç tutardı. Sebebini sorduklarında, (Bugün dünyaya geldim. Şükür için oruç tutuyorum) buyurdu. (Hak Sözün Vesikaları) İslam âlimleri, mevlid gecesine çok önem vermişlerdir. Hazret-i Mevlana, (Mevlid okunan yerden belalar gider) buyurmuştur. Mevlid gecesi, Kadir gecesinden sonra en kıymetli gecedir. Hatta Mevlid gecesinin Kadir gecesinden de kıymetli olduğunu bildiren âlimler de vardır. El-mukni, el-miyar ve Tenvir-ül-kulub kitaplarında Mevlid gecesinin Kadir gecesinden kıymetli olduğu bildiriliyor. (Ed-dürer-ül-mesun) Diğer bütün mübarek gün ve geceler de, hadis-i şerifle bildirilmiştir. Birkaç örnek verelim: (Herkese duyurun! Bugün bir şey yiyen, akşama kadar yemesin, oruçlu gibi dursun! Bir şey yemeyen de oruç tutsun! Çünkü bugün Aşure günüdür.) [Buhari] (Şabanın 15. gecesini ibadetle, gündüzünü de oruçla geçirin! O gece Allahü teâlâ buyurur ki: “Af isteyen yok mu, affedeyim. Rızk isteyen yok mu, rızk vereyim. Dertli yok mu, sıhhat, afiyet vereyim. Ne isteyen varsa, istesin vereyim.” Bu hâl, sabaha kadar devam eder.) [İbni Mace] (Şu beş gecede yapılan dua geri çevrilmez: Regaib gecesi, Berat gecesi, Cuma gecesi, Ramazan bayramı ve Kurban bayramı gecesi.) [İ. Asakir] 17- Peygamber efendimizin kabrini ziyaret Peygamber kabrinin ziyaretiyle ilgili rivayet edilen hadisler yalandır. (Et-Tahkik vel İzah li-Kesir min Mesail el-Hac vel-Umre vez-Ziyare, s.89) CEVAP Vehhabileri yalanlayan birkaç hadis-i şerif meali şöyledir: (Kabrimi ziyaret edene şefaatim vacip oldu.) [Beyheki, Dare Kutni, Taberani] (Kabrimi ziyaret edene şefaatim helal oldu.) [Bezzar] (Hac edip kabrimi ziyaret eden, beni diri iken ziyaret etmiş gibi olur.) [Taberani, Dare Kutni, İbni Cevzi] (Hac edip de, beni ziyaret etmeyen, beni incitmiş olur.) [Dare Kutni, İ. Malik] (Mazeretsiz beni ziyaret etmeyen bana cefa etmiş olur.) [İbni Neccar] (Kabrimin yanında, benim için okunan salevatı işitirim. Uzak yerlerde okunanlar bana bildirilir.) [İbni Ebi Şeybe] 18- Resulullahın kabrini ziyarete gitmek Hacı olsa da uzaktan Medine’ye Peygamberin kabrini ziyaret için gelmek haramdır. (Et-Tahkik vel İzah li-Kesir min Mesail el-Hac vel-Umre vez-Ziyare, s.88, 89, 90) CEVAP İki hadis-i şerif meali şöyledir: (Sadece beni ziyaret için gelen, kıyamette şefaatimi hak etmiş olur.) [Müslim, Taberani] (Vefatımdan sonra beni ziyaret eden, hayatımda ziyaret etmiş gibidir.) [Beyheki] 19- Kabrin üzerine hurma dalı koymak Kabre hurma dalı koymak caiz değildir. (Fethul Bari’ye yorum 1/320, Dar-ul Maarife) CEVAP Peygamber efendimiz, iki kabrin yanına gelince, bir hurma dalı getirilmesini emretti. Hurma dalını ikiye kırıp, yarısını bir kabre, yarısını da diğer kabrin üstüne koyup, (Bu dal yaş kaldığı sürece azapları hafifler) buyurdu. (İ. Mace) 20- Kadınların kabir ziyareti Peygamberin kabri de olsa, kadınların kabir ziyareti büyük günahtır. (Fetavel Mühimme, s.149–150, Riyad) CEVAP Hayzlı kadın bile kabir ziyareti yapabilir. Hayzlı veya cünübün, kabir ziyaret etmesinde, bir sakınca yoktur. (Hindiyye) İmam-ı Birgivi buyuruyor ki: Resulullah, kabir ziyaret eden kadınlara sonradan izin verdi. (Etfal-ül-müslimin) 21- Erkeğin sakalı Erkeğin sakalını az da olsa kesmesi haramdır. (Et-Tahkik vel İzah li-Kesir min Mesail el-Hac vel-Umre vez-Ziyare, s.16) CEVAP Hâlbuki Vehhabiler kendileri sadece çenede sakal bırakırlar. Sakal âdete ait sünnetlerdendir. Kâfirlerden de sakallı olanlar var idi. Buhari, Müslim, Nesai, Ebu Davud, Tirmizi’nin rivayet ettiği (Sünnet olan on şeyden biri sakal bırakmaktır) hadis-i şerifi sakalın sünnet olduğunu açıkça bildirmektedir. (Redd-ül-muhtar) 22- Âdet dönemindeki kadını boşamak Âdet dönemindeki boşanma geçerli olmaz. (Fetavel Mer’a, s.137, Riyad) CEVAP Hayzlıyken yapılan talak, haram olmakla beraber sahihtir. (Redd-ül-muhtar) 23- Minare yapmak Camilere minare yapmak münker iştir. (Tevcihat İslamiyye, s.123. İslami İşler Bakanlığı Baskısı, Riyad) CEVAP Peygamber efendimiz, ezanın yüksek yere çıkılarak okunmasını emretmiştir. Bu hadis-i şerife istinaden minareler yapılmıştır. (S. Ebediyye) Eshab-ı kiramdan Mesleme bin Mahled, Mısır’da vali iken, hicri 58 yılında, ilk minareyi yaptırdı. (Mirat-ül haremeyn) 24- Ölüye Kur’an okumak Kabir başında Kur’an okumak haramdır. (Tevcihat İslamiyye, s.137. İslami İşler Bakanlığı Baskısı, Riyad) CEVAP Kabristanda yüksek sesle Kur’an-ı kerim okumak mekruhsa da; kendi işiteceğimiz sesle okumak sünnettir. Kabristanda Kur’an okumak sünnettir. (Tahtavi) Mezarlıkta Kur’an okuyup, sevabını ölülere hediye etmeli. (Hindiyye) Bir hadis-i şerif meali: (Kabristana giren kimse, Yasin suresini okusa, o gün ölülerin azapları hafifler. Ölülerin sayısı kadar o kimseye sevap verilir.) [Etfal-ül müslimin] 25- Muska takmak Boyna dua ve âyet asmak haramdır. (Fetavel Mühimme, s.110–111, Riyad) CEVAP Eshab-ı kiramdan Abdullah bin Ömer, (Gazap, ceza ve kullarının şerrinden, şeytanların vesveselerinden ve hazır bulunmalarından, Allah’ın âyetlerine sığınırım) yazar ve büluğa ermemiş çocuklarının boyunlarına asardı. (Tirmizi) Âyet-i kerime ve dua yazılı muskayı muşamba, naylon gibi su geçirmez şeylere sarılı olarak cünübün bile taşıması ve helâya girmesi caizdir. (Halebî, Dürr-ül-muhtar) 26- Müteşabih âyetlerin tevili Müteşabih âyetleri tevil etmek caiz değildir. (El Kavaid-ul Müsle, s.45 Riyad) CEVAP İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki: Allahü teâlâ, mekândan münezzehtir. Ehl-i bâtıl, istiva, vech, yed gibi kelimeleri tevil etmedikleri için sapıtmışlardır. Allah’ın, Arşı istiva etmesi, Arşı hükmü altına alması demektir. (Hükümdar, Irak’ı kansız olarak istiva etti) demek, (Irak’ı kansız olarak ele geçirdi) demektir. Bu sapıklıklarına da (Selefin yolu) diyerek selef-i salihine, [Eshaba ve Tabiine] iftira ediyorlar. Yedullahtaki yed kelimesini el gibi düşünmemeli. Mesela, (Falanca şehir, filanca valinin elinde) denilince, o şehrin valinin elinin içinde değil, onun idaresi altında olduğu anlaşılır. İstiva, vech gibi kelimeler böyle tevil edilir. (İlcam-ül-avam) 27-Tesbih kullanmak Tesbih kullanmak bid’attir. (El Hediye-tüs Sünniye, s.47 Mısır) CEVAP Tesbihleri parmakla saymak ve tesbih kullanmak caizdir. Resulullah, bir kadının çekirdeklerle veya çakıl taşlarıyla tesbih çektiğini gördüğü halde yasaklamamıştır. (Ebu Davud, Tirmizi, Nesai, İbni Hibban, Hâkim) İmam Tirmizî (rh.)’nin rivâyetinde ise şöyle buyurulmaktadır: “İsrailoğulları yetmiş iki fırkaya ayrılmıştır. Ümmetim ise yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır. Bir tanesi hariç, bunların tamamı ateştedir.” Sahâbîler, “Yâ Resûlüllah! O kurtuluşa eren fırka kimlerdir?” diye sorunca, Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurdu: “Benim ve ashâbımın yolunda olanlardır.” S. Tirmizî, Îman 18 ALLAH Ehli Sünnetten ayırmasın bizi İNŞALLAH AMİN | |
Konu Sahibi semihhh 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Ümmetim 73 fırkaya ayrılıcaktır..... | Hadis-i Şerif | semihhh | 0 | 1660 | 19 Kasım 2011 17:51 |
vehhabilerin bozuk yönleri | İslam/Dinler/Mezhepler | 28 | 13891 | 19 Kasım 2011 17:49 | |
Şeyhül Ekber Evliyatul Kebir Alimil Kebir... | Alimler(Rh) | Sıleyman. | 7 | 2572 | 19 Kasım 2011 16:05 |
19 Kasım 2011, 18:46 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 14298 Üyelik T.:
08 Ekim 2011 | Cevap: vehhabilerin bozuk yönleri
Allah razı olsun paylaşım için
__________________ Mutlu sonlar için tek ihtiyacınız olan; inançlı bir yürek |
19 Kasım 2011, 19:24 | Mesaj No:3 |
Durumu: Medine No : 13038 Üyelik T.:
14 Aralık 2010 | Cevap: vehhabilerin bozuk yönleri Semihh bey Siz bilmeden ezbere iftira atarak yine müslümanları karalama cüretinde bulunmuşsunuz. Vehabilik yada başka bir cilik bu tür sıfatları biz müslümanlar zaten kabul etmeyiz. Allah’ın bizim için beğendiği islam dininden başka tüm dinleri red ediyor isim olarakta müslüman isminden başka bir isim kabul etmiyoruz. Müslüman alimlere müslüman olmayan sözüm ona uçtu kaçtı kişilerin küfürlerini örtmek amaçlı saldırı ve iftiralara asla müsade etmeyiz. Vehabilik Muhammed bin Abdulvahab ismiyle özdeşlemiş bir harekettir. Muhammed bin abdülvahabın hangi kitabında ve hangi satırlarında sizin dediğiniz anlama gelen yazıları ve düşünceleri vardır isbat edin. Aksi takdirde Allah’ın huzurunda hesap vereceğinizi hatırlatırım. Benim şeyhlerimden hiç kimse, La ilahe illallah’ın manasını bilemedi. (Muhammed bin Abdülvehhab’ın Riyad halkına gönderdiği risale, 2/137-138) CEVAP Vehhabiler, kâfirler için gelmiş olan âyet-i kerimeleri yanlış tefsir ederek, kendilerinden başka bütün Müslümanlara müşrik diyorlar. Önceki bütün İslam âlimlerini de cahillikle itham ediyorlar. Birkaç hadis-i şerif meali şöyledir: (Ahir zamanda bazıları, sizin ve atalarınızın yolundan ayrılıp, sünnetimden uzak kalacaklar, onlardan uzak durun!) [Müslim] (Kâfirler, kâfirler için gelmiş olan âyetleri, Müslümanlara yükletirler.) [Buhari] (Bu ümmetin sonunda gelenler, önceki âlimleri kötülediği, cahillikle suçladığı zaman, ilmini gizleyen, Allah’ın indirdiği Kur’anı gizlemiş olur.) [İbni Mace] Alıntı Semihh bey Yukarıdaki yazınzın içerikliği tamamen uydurma olmakla birlikte buraya alıntı yaptığım cümlelerinizde de islamdan kurandan ne kadar anladığınız aşikardır. Kafirler hakkında inen ayetleri peygamber ve ashabını bağlımıyordu iddianız hakikaketen anlaşılır birşey değildir. Kuran ayetleri evrensel olduğu gibi mesajları geneldir. Kuran konuyu açıklarken sıfat bildirir herkim şöyle yaparsa yada her kim böyle yaparsa müslüman yada kafirdir diye açıklar. Tıpkı maide 44 teki gibi mealen “Her kim Allah’ın indirdiği ile hüküme etmezse kafirlerin ta kendisidir.” Şimdi siz bu ayet ve benzeri ayetleri bizim şuanda mevcut olan rejimimizi bağlamaz bu ve benzeri ayetler ebu cehillere yada yahudilere yada hıristıyanlara hastır mı diyorsunuz?. Bu düşünce tamamen batıldır. Cenabbi Allah mealen şöle buyurur “Siz kuranın bir yüzüne inanıp öbür yüzünü inkarmi ediyorsunuz? İşte sizin durumunuz bu Neyse daha sonra teferuatlı cevap vereceğim inşallah
__________________ Kimin Ne Dediği Değil / Allah'ın Ne Dediği Önemli. |
19 Kasım 2011, 21:10 | Mesaj No:4 |
Durumu: Medine No : 13966 Üyelik T.:
27Haziran 2011 | Cevap: vehhabilerin bozuk yönleri semih bey sizde aynı bu duruma düşmüyesiniz dikkat edin kimin izindesiniz...videodaki müslüman kardeşim deyişleri sadece müslüman vasfına hayız olmak için hatalarında tövbe eden kişiler için dir... [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] |
19 Kasım 2011, 21:51 | Mesaj No:5 |
Cevap: vehhabilerin bozuk yönleri
1- Adamlar Kur"an metnine sadık kalmak için, metinde geçen istivanın anlamını değiştirmezler. İstiva malumdur, yani oturma bilinen bir şeydir, keyfiyeti niceliği nasıllığı bilinmez böyle iman ederiz derler. Sizler küçük beyinlerinizle arşı sandalye gibi birşeye benzettiğiniz için, ALLAH subhanehunun arşa istivasını insanların oturuşuna benzeten asıl sizlersiniz. Adamlar hiç bir zaman haşa ALLAH subhanehu arşa insan gibi oturmuş dememiştir, bu benzetmeyi bizzat kendiniz yaptığınız için ,Kur"an daki kelimeleride yerlerinden ve asıl anlamlarından değiştirdiniz. Be hey cahiller arşın niteliğini ve niceliğini nereden bileceksiniz ki, bütün kainatı kuşatmış bir yüce makamdan bahsediyoruz, tutupta ALLAH subhanehuyu ona istivadan tenzih edebilesiniz. Öte yandan Hallacınız değil miydi haşa cübbemin içinde ALLAH var diyen, ben ilahım diyen, Ruminiz değil miydi erkek dostuna sesin tanrı sesi diyen, ot, hayvan, melek derken sonunda ilah oldum diyen, kadınları ilah yapan, şarabı ilah yapan, kadındaki işveyi bile haşa tanrı tecellisi yapan bu zındıklar değil miydi, Arabi değil miy di kainat parçalara bölünmüş yekpare bir ilah diyen, yine sevdiği bir kadını ilahlaştıran? Bunlar düpedüz açık seçik kelimelerke, kendilerini, adi dostlarını, hoşlarına giden kadınları, hatta işvelerini ve şarabı bile ilah edinmişler, tutumuşsunuz Kur"anın metnini tevil etmeyen adamları, kendilerinin ağzından böyle bir kelime çıkmamışken, ALLAH subhanehuyu yarattıklarına benzetiyor iftirası atmışsınız. Kendi küfürdaşlarınızı gizlemek için cambaza bak demişsiniz adeta. 2- ALLAH subhanehuyu mekandan münezzeh etme iddiasıyla, neredeyse arşa istiva ayetini ortadan kaldıracaklar.Peki arşın bir mekan olduğunu hangi delile dayanarak ortaya atıyorsunuz. Hadis yani sonradan yaratılmış olması onun mekan olduğu anlamına gelmediği gibi, niteliği ve niceliğide insanlığa kapalıdır. Dolayısıyla arşa istiva konusu malumdur ama niteliği niceliği bilinemez. Bu konuda İmam Malikin ve diğer imamların görüşüde paraleldir; Padişahın tahta çıkması idare ve hükümet işlerini elin almak anlamına gelmektedir. Bu durumda yüce Allah’ın arşa istiva etmesi her şeye hükmetmesi anlamına gelmektedir. İmam-ı Mâlik b. Enes (ra) “İstiva mâlum, keyfiyeti ise akılla idrak edilemez. Buna iman vacip ve bu konuda soru sormak bid’attır” (Muhammed b. Süleyman el-Halebî, Emâli Şerhi, 28, İstanbul-1979; Ferit Aydın, İslam’da İnanç Sistemi, 232) şeklinde cevap vermiştir. Adamlar ez cümle İmam Malikin bu dediğini savunur zaten. 3- İstivayı istila manasına çeviren tabi kafirdir. Bu eylemiyle Kur"anda geçen istiva kelimesini yerinden değiştirmiş, kendi küçük beynince istila olarak tevil ve yorumlamış demektir. Buna tenzih denmez ancak, gerçek anlamını tahrif ve tahrip denir. Herkes Kur"an da kafasınca değişiklikler yapacaksa, biz hangi müminlikten ve hangi değişmemiş Kur"andan bahsedebileceğiz? 4- Tatarhaniyye gibi uydurmasyon saçmalıklara inanılacak değildir. Başkalarını müşebbihe ve mucessime ilan ederlerken, hemde ALLAH subhanehunun arş ayetini inkar ederek, oysa kendi fırkalarında mücessime ve müşebbihenin en azılıları fink atmaktadır. Arabi, Rumi, Hallac, Y.Emre , ibni Farıt, Tilimsani gibileri... 5- Adamlar kelam mahluktur diyenlere reddiye sunmuş, kendileride yazılarında ALLAH ın kelamı zatıyla kadim yani ezeli demiş, aşağıda sunulan delildede aynı anlam var. Ortada çelişki yokken hala neyin arayışı içinde bu zavallı yazar. Maksat karşıtlık olsun madde çoğalsın gibi olmuş... 6- Adamın sahte şey-hleri ALLAH subhanehuya bazı beşerleri ortak koşmuşsa, ozaman adamın dediği Lailahe illallahın manası kalmamış olur. Yazarında amacı burada belli oluyor, amaç ALLAH subhanehuya kulluğu savunmak değil, bir takım sahte şey-hleri ALLAH subhanehuya ortak koşarak, haşa ALLAH tan ve dininden fazla savunmak. (Ahir zamanda bazıları, sizin ve atalarınızın yolundan ayrılıp, sünnetimden uzak kalacaklar, onlardan uzak durun!) [Müslim] Adamlar sünnete bağlılıkta işi o kadar ciddiye almışlardır ki, zayıf bile olsa rey yerine o hadisle amel etmeyi tercih ederler. O dereceki hadisin metniyle motamot amel etmeye gayret ederler. ALLAH subhanehunun gecenin belli bir vaktinde yeryüzüne inmesi hadisi gibi. Sizse adamları sünnetten uzaklaşmakla niteliyorsunuz. 7- Adamlar Lailahe illallah diyen, ama bunun yanında da sahtekar şey-hlerini ilahlaştıranları tekfir ediyorlar. ALLAH subhanehuyu bırakıpta bütün duasını ve gönlünü ,sahte beşer bir şey-he bağlayan elbette müşrik bir kafirdir. Bu insan ALLAH subhanehuya sahte beşerini resmen ortak koşmuş, ALLAH subhanehu yerine bu sahtekar beşere dua eder olmuştur. Kişi bu ameli işleyerek, başkasının tespitinden ziyade, kendi kafirliğini tescillemiş olur. 8- Cehennem sonsuz değildir meselesinde, ibn Teymiye r.a. ve in Kayyım r.a Hasan el Basrinin (tarikatçılar neden bunu görmezden gelmiş hayret) sözünden yola çıkarak bu konuda hata etmişlerdir. Bu konudaki ayrıntılı açıklamalarını şuradan okuyabilirsiniz; ebumuaz.blogspot.com/2007/04/cehennemin-sonsuz-azab.html Fikir babaları diye ağzını ayıran adama sormazlar mı peki, bırakın cehennemin sonsuzluğunu, cehennemi ve cehennem azabını inkar eden, alemdeki herşeyi ilah gören fikir babaları Arabinin görüşlerine kendileri ne diyecek acaba. Bakın öbürleri kendi alimlerinin hata yaptığını söyleyebiliyor. Tarikatçılarsa sahtekar şey-hlerini bir ilah savunur gibi savunuyorlar, hatta onlardan zuhur eden küfürleri bile yeni küfür dini ve şeriatı bile yapıyorlar Rumi gibi... 9- Adem a.s. hakkında söyleyende söylenende gereksiz tartışmalardır. Adam hata yapmışsa bununda hatasını kendileri beyan etmiştir. 10- Ebu Cehil ve ebu Lehebin imanı asla olmamış ki diğerlerine göre salih olabilsin. Bu söz bu şekilde söylenmişse diyen zaten hata etmiş. Sözün doğrusu ise şu olacak, ALLAH subhanehuyu yaratıcı ilah olarak bildikleri halde hem putları Ona ortak koşma bakımından, hemde ALLH subhanehunun resul olarak gönderdiği peygamberinin risaletini inkar etmeleri sebebiyle, şimdikilerse bir takım beşerleri ilahi sıfatlara ortak etmeleri ve bir takım sahtekar şeh-y takımının kendi melanet kitaplarını alemlerin Rabbinden inme olarak gösterip(Rumi gibi), bu sahte peygamberliklerini iddia edenleri inkar etmemelerinden dolayı, eu Cehil ve Leheple aynı inkar üzeredirler. 11- Hem adamlar ehli sünneti kafir görüyor diyorsunuz, hemde Eşari ve Maturidileri ehli sünnetten görmezler diyorsunuz. Demekki adamlar ehli sünneti savunuyor peki nerde kaldı ehli sünneti kafir görürler iddianız. 12- Adamların peygamber a.s. a salavatı inkar ediyorlar demeniz içinde kendi kendinizi boğduğunuz kocaman bir iftira ve yalandır. Adamların karşı olduğu şey hiçbir aslı olmayan bu salavata birilerinin yeğane şifa salavatı anlamını yüklemelerindendir. Bu sonradan uydurulan salavatla hastalıklarının şifa bulduğuna inanan hikayelere şurdan bir örnek olarak bakabilirsiniz. İnsanlar şifayı ALLAH subhanehudan değilde, sonradan uydurulan bir salavata veya bizzat peygamber a.s. a bağlamışlarsa, işte burada ALLAH subhanehunun ilahlığı devreden çıkarılmış, yerine mutlak şifa kaynağı olarak sonradan üretilmiş bir salavatı ve elçisini koyarak ortak koşmuş oluyoruz. Tıpkı şurdaki uydurma menkıbede olduğu gibi; Neymiş efendim sonradan uydurulan bu selavatı devamlı okuyan biri şifa bulmuş muş. Kardeşim hastalıkta şifada ALLAH subhanehudan. Selavat konusunda bu kadar titiz olduklarını iddia edenler ,Ruminin melanet beyitlerinde peygamber a.s. a Mustafa diyerek bayağı ifadesini hiç görmezler nedense. Üstelik peygamber a.s. ı Hirada intihar etmeye teşebbüsle bile karalar bu zındık, bazı gerçekleri insanlardan gizlediğini, Zeydinde sakın bunları ifşa etme dediğini pervasızca yazar beyitlerinde. Ama bu kansızlık ve iftiralar nedense hiç kanlarına dokunmaz tarikatçı tasavvufçularımızın.!!! Üstelik bahsettikleri adamlar salavata karşı olsalardı, takip ettikleri alimleri İbn Kayyım r.a. salavatları topladığı bir kitap neşretmezdi. İnsaflı olun adamları yalanlayacaz diye adamlara açık açık iftira atmayın...!!! 13- La ilahe illallah ın hayata anlam ve ikamesini uygulamayıp bilakis görmezden gelip, bu zikri halayla, defle dini bir oyun ve eğlence haline getirmek, bizzat zikrin gerçek anlamını örtmenin ta kendisidir. Eline almış defi hoplaya zıplaya Lailahe illalah diyor. Keyfi yerine geldimi, deşarj oldumu bu halayla oturuyor rabıta diye herşeyi bir kenara atıp sadece sahtekar şey-hini zihinsel tapınmayla kutsuyor saatlerce. Taguti bir okulu bırakması gerek ama ALLAH subhanehunun emriyle değil, sahtekar şey-hinin emriyle bırakacak. Lafta La ilahe illallah yani ALLAH tan başka kanun koyucu tanımıyorum diyecek ama, bir takım beşerlerin Tağutların, kafirlerin demokrasisini savunacak. Sonrada anlamını dahi bilmediği zikri defiyle halayıyla hoplayarak zıplayarak tererennüm edecek. ALLAH akıl fikir versin ne diyelim... 14- Uydurma tasavvufu aklayabilmek için hadis uydurmaya başlıyorlar; "Bir hadis-i şerif meali şöyledir; (Allahü teâlânın, kalbime doldurduğu feyzlerin, nurların hepsini Ebu Bekr’in kalbine akıttım.) [Mektubat-ı Masumiyye]" Hadis diye uydurulan bu sözün hiçbir sahih hadis kitabında kaynağı yok. Kim benim adıma hadis uydurursa cehennnemdeki yerine hazırlansın sahih hadisi, heralde müslümanlıkla alakanız olmadığı için sizleri pek ırgalamıyor galiba. Çünkü tasavvuf dinini ikame edebilmek için peygamber a.s. adına bile iftira etmekten imtina etmediğinize göre, burada müslümanca bir kaygı göremiyoruz sizlerden. "Hazret-i Ebu Hüreyre de buyuruyor ki; (Resulullahtan iki türlü ilim öğrendim. Bunlardan birini sizlere bildirdim. İkincisini söylersem, beni öldürürsünüz.) [Buhari]" Bu hadisin var olduğuna inansak bile burada tasavvuf kelimesi nerede geçmekteki, bunu mutlak tasavvufa yorumlayabilelim. "İmam-ı a’zam hazretleri, ictihadda en yüksek dereceye ulaştığı halde, Cafer-i Sadık hazretlerine talebe oldu. Daha sonra, talebe olduğu iki seneyi kastederek, (Ömrümün son iki senesi olmasaydı, Numan helak olurdu) buyurdu." Burada da tasavvufun t-si yok, üstelik bu söze göre İmam Azam r.a in son iki senesindeki görüşleri hariç, diger görüşlerini inkar ettiğini ortaya çıkar. Buda onun adına atfedilen hanefi mezhebinin temelinden yıkılması anlamına gelir, koyu hanefilik kışkırtıcılarına duyrulur ki çoğu derin yapıların tarikatleri ve tasavvufçularıdır.!!! "Hazret-i Ömer vefat edince, oğlu Abdullah hazretleri, (İlmin onda dokuzu öldü) buyurdu. İşitenlerin buna şaşırdıklarını görünce de, (Fıkıh bilgilerini değil, Allah’ı tanımak ilmini söyledim) buyurdu. (Buhari)" Bu sözünde tam metni bu olmasa gerek, ama bizim aradığımız tasavvuf kelimesi ise hiç mi hiç yok. Dolayısıyla yorumada gerek yok. "Muhammed Masum Faruki hazretleri de buyuruyor ki; Tasavvuf marifetlerinin hepsi Resulullahtan gelmektedir. Bunların isimleri sonradan konulmuştur. Resulullahın Peygamber olduğu bildirilmeden önce, kalble zikretmekte olduğunu muteber kitaplar yazmaktadır. (2/59)" Bu iftiranın muteber kitapları ve kaynakları neymiş yazmamış zatı atıcı. Peygamber a.s. adına O"nun ağzından yalanlar düzmekten imtina etmeyenlerin yeri cehennemdir. 15- Peygamber a.s. bırakın sıradan insanların mezarlarını, peygamberlerin bile mezarlarını tapınak, dua merkezi, mescid, tören, bayram yeri, dilek mekanı edinmenin ALLAH subhanehunun rahmetinden katbe kat uzak olunacak işler, yani laneta müstehak işler olarak anlatmakta, yahudi ve hristiyanların bunları yapmalarını kınamaktadır. Bizimkilere bakıyoruz nerdeyse her köşe başına bir tapınak gibi türbeler inşa etmekte, halk bu türbelere giderek, oradaki ölü mevhum kişilikten mutlak yardım, şifa, bereket, feyz dilenmektedir. Artık ALLAH subhanehu haşa unutulmuş ey falan imdat et, ey falan yetiş denilerek, mezardaki kendine bile faydası olmayacak ölüden yardım dilenir, medet umar hale gelerek, yatırı, ölmüş beşeri ilahlaştırmıştır. Çabut bağlamak, mum yakmak, adak sunmak, mezarda yatmak, mezara karşı secde etmek, el sürmek, totemist putçuluğun tüm ibadet şekillerini görebilmekteyiz. 16- Mubarek gün ver geceler uydurulmakla, sanki diger günler ibadet için mübarek olmamakta, ibadetlerede aynı titizlikle devam edilmemek istenmektedir. ALLAH subhanehunun bizlere bahşettiği her gün mubarektir. İbadetlerimizi her gün aynı titizlik ve hassasiyetle yapmakla mükellefiz. "Hadis-i şerifte, (Beni övmek ibadettir) buyuruluyor. Resulullahı övmek, bid’at değil ibadettir. Mevlid kandilinde, Peygamber efendimizin doğum zamanlarında görülen halleri, mucizeleri okumak, dinlemek çok sevabdır. Kendisi de anlatırdı. Eshab-ı kiram da bir yere toplanıp, okurlar ve birbirlerine anlatırlardı. (S. Ebediyye)" S.ebdiyye denilen ebedi betbahtsızlıkta, peygamber a.s. ı övmek ibadet olarak iftira edilmiş. Öncelikle ibadet sadece mabuda ilaha yani ALLAH subhanehuya yapılır. İbadet edilen bir paygamber bile olsa burada şirk devreye girmiş olur. Üstelik bu yalan ve iftira sözü anlam bakımından bile yorumlamak gereksizken, acaba bu iftiracı zalimler hem ALLAH resulü adına bunu iftira ederken, hemde düpedüz ibadetleri beşerlere kılarak ALLAH subhanehuya ortak koşarken, nasıl müslüman olabiliyorlar, doğrusu merak ediyorum. İşte bir başka uydurma hadis daha; "Resulullah pazartesi günü oruç tutardı. Sebebini sorduklarında, (Bugün dünyaya geldim. Şükür için oruç tutuyorum) buyurdu. (Hak Sözün Vesikaları)" Ancak yalan ve uydurma sözün vesikaları olarak görülebilir bunlar.İşte bide yalan ve uydurmada sınır tanımayan tenvirul kuluplu culuplu uydurma kitaba bakalım; "El-mukni, el-miyar ve Tenvir-ül-kulub kitaplarında Mevlid gecesinin Kadir gecesinden kıymetli olduğu bildiriliyor. (Ed-dürer-ül-mesun)" Artık sonradan türetilen mevlit gecesini ispatlayabilmek için, Kur"anda kesin olarak en kutsal gece olan Kadir gecesini bile küçümser hale gelmişler. Yani haşa ALLAH ın dediği yalan bunların dediği doğru. Mevlit gecesini hararetle savunurlar ama, peygamber a.s adına yalan hadisler türetmekten sonucu cehennem olsa bile bu tehdidi ciddiye almazlar, peygamber a.s. ın sünnetini ve Kur"ani yaşayışını hiçbir zaman örnek alarak yaşamazlar. Sonradan türettikleri her batıla dalarlar, batılın üreticisi her sahtekar şey-hede ilah gibi taparlar. 17- "Kabrimi ziyaret edene şefaatim vacip oldu.) [Beyheki, Dare Kutni, Taberani] (Kabrimi ziyaret edene şefaatim helal oldu.) [Bezzar] (Hac edip kabrimi ziyaret eden, beni diri iken ziyaret etmiş gibi olur.) [Taberani, Dare Kutni, İbni Cevzi] (Hac edip de, beni ziyaret etmeyen, beni incitmiş olur.) [Dare Kutni, İ. Malik] (Mazeretsiz beni ziyaret etmeyen bana cefa etmiş olur.) [İbni Neccar] (Kabrimin yanında, benim için okunan salevatı işitirim. Uzak yerlerde okunanlar bana bildirilir.) [İbni Ebi Şeybe]" Yukardaki hadislerin senet ve ravi sahihliği madem size düşer, onuda siz yazmalısınız. 18- Bu hadislerinde sahih olmadığı açıktır, üstelik ALLAH subhanehunun İznim olmaksızın katımda kim şefaat edebilir ayetinede açıkça muhaliftir. "İki hadis-i şerif meali şöyledir; (Sadece beni ziyaret için gelen, kıyamette şefaatimi hak etmiş olur.) [Müslim, Taberani] (Vefatımdan sonra beni ziyaret eden, hayatımda ziyaret etmiş gibidir.) [Beyheki] 19- Bu hadise göre cehennemliklerin üzerine bol ağaç dikersek azaptan kurtulurlar mı diyeceğiz. Adamlar dini inkar etsin her türkü kötülüğü yapsın öldüklerinde kabirlerine bir agaç dik ohh kurtuldu olsun. Hem ALLAH aşkına kabirdekinin azaplık mı yoksa cennetlik mi olduğunu kim belirleyecek!!!_? "Peygamber efendimiz, iki kabrin yanına gelince, bir hurma dalı getirilmesini emretti. Hurma dalını ikiye kırıp, yarısını bir kabre, yarısını da diğer kabrin üstüne koyup, (Bu dal yaş kaldığı sürece azapları hafifler) buyurdu. (İ. Mace)" Peygamber a.s. hakkında onca hadis uydurmaktan sakınmayacaklar, ama peygamber a.s. in kabrini ziyaretle cennete giriverecekler, daha doğrusu bu yolla uydurdukları sahtekar şey-hlerin mezarlarını tapınak edinecekler, tapınacaklar, onları mutlak cennetlik görerek, kendileride onlara tapınarak cennete girecekler. Amaç mezar tapıcılığı, uydurulmuş sahtekar şey-h şirkini ikame etmek. Peygamber segisi bu amaca hizmet için zırh ve maske. 20- Kabir ziyaretlerinin varabileceği tapınakçı boyutu peygamber a.s. iyi bildiği için, önceleri kadın erkek herkese yasaklamıştır. Daha sonra bu yasağı kaldırmıştır. Demekki şiddetle mezar tapıcılığını savunanlar bu iş o kadarda izin verilebilecek eylem değilmiş. Günümüzde bazıları için bu işin mezardaki ölüye ve ruhuna tapınmaya kadar vardığını görüyorsak, yasağın neden bir dönem uygulandığı açıkça ortaya çıkmaktadır. 21- Artık ne uyduracağını şaşıran zavallı zatı atıcı, adamları top sakal bırakmakla itham etmiş. A zavallı dengesiz, adamlar bırak sakal kısatmayı jilet vurmayı bile haram görürler. Kaldiki senin top sakallı diye tarif ettiklerin, abd kuklası sultanlar ve krallardır. Bunlar bırak müslümanlığı bilmem ne sahillerinde yatlarla ecnebi kadınlarla şarap içenlerdir. Üstelik itikatlarını beğenmediğin adamların çoğunu hapseden veya katleden adamlar. Uydur bişeylerde, münasip bir yerinden uydur. ;))) 22- Bakın itirazı ne savunması ne zatı atıcının; " Âdet dönemindeki kadını boşamak . Âdet dönemindeki boşanma geçerli olmaz. (Fetavel Mer’a, s.137, Riyad) CEVAP Hayzlıyken yapılan talak, haram olmakla beraber sahihtir. (Redd-ül-muhtar)" Cevaba dikkat neymiş harammış, yani hayızlıyken yapılan talak haram olduğuna göre hangi geçerlilikten bahsediyor bu zatı atıcılar. Bu şuna benzemiş içkiliyken namaz kılmak haramdır ama kılınan namaz sahihtir. ;))) Yani okadar zorlanmışlar ki küçük akıllarıyla reddiye üretecem diye komik duruma düşmüşler farkında değiller. 23- Zatı atıcı minare yapmakla ilgili bir şey zırvalamış, iyide be zavallı adam Mescidi Harameyn zaten minarelerle çevrili!!! 24- Ölülere Kur"an okumakla ilgili uydurmalara gelince. "Kabristanda Kur’an okumak sünnettir. (Tahtavi)" Tahtavi mi yoksa oduni mi ölülere Kur"an okumanın sünnet olduğunu idda emeiş, peki hangi hadise göre, bu konuda henüz hadis uydurmamışlar. Ama gelin uydurdukları ve bu uydurmalarla cehennemi takmadkları hadise bakalım; "(Kabristana giren kimse, Yasin suresini okusa, o gün ölülerin azapları hafifler. Ölülerin sayısı kadar o kimseye sevap verilir.) [Etfal-ül müslimin]" Neymiş efendim adam ömründe bir kez Kur"an okumamış, ama biri gelecek hemde siz ölülere Kur"anı işitriremezsiniz ayetinin geçtiği Yasini okuyacak, onlarında azapları hafifleyecek, hemde okuyana sevap geçecek. İyide kardeşim hadi okunan kişi azapta değilse ne olacak, veya okunan Kur"anı bir kere hayat gündemine almamışsa ne olacak, heleki siz ölülere işittiremezsini ayetini nereye koyacağız. Üstelik bütün bunların yanına birde hadisin uydurma olduğunu ortaya koyarsak, uyduran ve uydurulanı nakleden ve inananın cehennemde olduklarını düşünürsek, hem din adına ALLAH resulunun ağzından yalan uyduracaklar hemde bunlarla kendilerini mi kurtaracaklar. Elbette amaç bu değil, amaç ALLAH subhanhuya ortak koştukları sahtekar şey-hlerinin mezarlarını bu uydurma hadislerle tapınak haline getirmektir, esas amaç ve maksat budur. 25- Muska totemini savunma palavralarına. Tirmizide gösterdikleri şu hadisin kaynağını bulamadım; "Eshab-ı kiramdan Abdullah bin Ömer, (Gazap, ceza ve kullarının şerrinden, şeytanların vesveselerinden ve hazır bulunmalarından, Allah’ın âyetlerine sığınırım) yazar ve büluğa ermemiş çocuklarının boyunlarına asardı. (Tirmizi)" Bizde muskayı yasaklayan hadislere bakalım; "2055- Muğîre b. Şu’be (r.a.)’in babasından rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur; “Kim dağlanmak suretiyle tedavi olmaya çalışırsa ve muska taşıyarak tedavi olmak isterse Allah’a tevekkül etmekten uzaklaşmış demektir.” (Ebû Dâvûd, Tıp; 17; İbn Mâce; Tıp; 39) 2072- İsa (r.a.)’ın kardeşinden rivâyete göre, şöyle demiştir; “Humre=Alazlama hastalığına yakalanan Abdullah b. Ukeym, Ebû Ma’bed el Cühenî’nin yanına girdik ve şöyle dedik; Bu hastalığın geçmesi için muska boncuk vs. takmaz mısın? Şöyle cevap verdi. Ölüm, o takınacağım şeyden daha yakındır. Çünkü Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurur; “Kim bazı şeylerden korunmak için bir şey takınırsa o takındığı şeyin korumasına terk edilir.” (Ebû Dâvûd, Tıp; 17) (2157)- İbnu Mes’ûd (radıyallâhu anh) anlatıyor; "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) on şeyi sevmezdi; Sarı yani halûk, yaşlılıkla ortaya çıkan akların rengini değiştirme, izârın (kibirle) yerde sürünmesi, altın yüzük takmak, teberrüc (kadınların zinetlerini yersiz olarak göstermesi), zar atmak, Muavvizeteyn’den başka bir şey okuyarak rukye yapmak, akdü’ttemâim (muska bağlamak), suyu (meniyi) mahallinden başka yere atmak, çocuğu ifsad etmek. Resûlullah, bunları) haram kılmaksızın mekruh sayardı." [Ebû Dâvud, 3, (4222); Nesâî, Zinet 17, (8, 141).] Ayrıca arzu edenler temime yasağına bakabilir. Hele şu uydurma fetvaya bir bakın; "Âyet-i kerime ve dua yazılı muskayı muşamba, naylon gibi su geçirmez şeylere sarılı olarak cünübün bile taşıması ve helâya girmesi caizdir. (Halebî, Dürr-ül-muhtar)" Adam buna göre haş Kur"anı anlamını düşünmeksizin hayatına uygulamaksızın naylonlasın, muşambalasın, üstünde taşısın hemde birde sakınmadan bunlala helay girsin, hayatına aksettirmediği Kur"anı adeta koruyucu madde gibi kalkan gibi kullansında, hurafe ve bidatlere dalsın. Zeten amaçlarıda Kur"anı muskalamak biryerlere asmak, anlamını hiç yaşamamak, yaşatmamaktır. 26- Tasavvuv ve tarikatçılar müteşabih ayetleri anlamından çarpıtarak tevil etmeyi maharet sayarlar. Oysa Kur"andaki müteşabih kelimelerin anlmını değiştirmek, Kur"an ın anlamı değiştirmekle eşdeğer bir küfürdür. Ayette kalplerinde bozukluk olanların müteşabih ayetleri tevile ve anlamını değiştirmeye meylettikleri tipler diye tarif ettiği kişiler tam da bunlardır. Ayet ALLAH arşa istiva etti diyecek bunlar yok istila etti diyecekler, bunlar peygamber a.s. Kur"anda geçen el-yed kelimesini değiştirmemişken, peygamber a.s. dan daha akıllı olduklarını iddia ederek , bunu kudretle değiştirecekler. Oysa el diye vasfedilen ALLAH a uzuv isnadı değil, bizzat elle yapılan üstünlük fiili sıfatına işaret vardır. Adamlar bu fiili üstünlük sıfatını savunuyorken tevilsiz ve teşbihsiz, bunlar adamları mücessime ilan ediyorlar. Oysa kendi sahtekar şey-yleri bizzat adi nefislerini açık açık ilah ilan ederken, sevdikleri kadınları ilah ilan ederken, hatta hoşlandıkları şarabı ve kadın işvesini bile tanrı tecellisi diye ilahlaştırırken, başkalarını ALLAH subhanehuyu beşere benzetmekle itham ediyorlar... 27- Tesbih kullanmak. Tesbih sonradan türetilen ve kullanılan bir maddedir. Peygamber a.s. ın risalet döneminde tesbih henüz yoktu. Ama bakın yine uydurmasyoncular çakıl taşlarıyla ilgili veya çekirdeklerle ilgili bahse konu hadise, tesbihide sokuşturuvermişler. "Tesbihleri parmakla saymak ve tesbih kullanmak caizdir. Resulullah, bir kadının çekirdeklerle veya çakıl taşlarıyla tesbih çektiğini gördüğü halde yasaklamamıştır. (Ebu Davud, Tirmizi, Nesai, İbni Hibban, Hâkim" Peygamber a.s. sadece sağ eliyle tesbihatta bulunmuştur. Yoksa tesbih o dönem var olan bir alette değildir. Peki olmayanı kullanmak mı daha evladır, yoksa peygamber a.s ın davranışını uygulamak mı? İşte mevlit derler, ALLAH resulu kendi adına uydurulan hadislere karşı uyduruculara cehenneme gireceklerini ihtar eder ama, bunlar her gün yeni bir hadis uydurmaktan imtina etmezler. Peygamber a.s. elleriyle tesbihat yapmış dersiniz yok illa, anlamını dahi bilmedikleri tesbihatları, tesbih aletini insanları miskinleştirmek için ellerine tutuşturuverirler. Öyleya çeke dursun bilmem kaçyüzbintane tesbihide oyalansın müritler. Miskin miskin tesbih çeken adamdan, zalim düzenlere ne zarar gelebilir ki, amaçta bu miskinleri türetmek zaten. Otursun sofularımız miskin miskin anlamını dahi bilmedikleri yada anlamını birkez hayatlarına khakim kılmadıkları zikirleri, tesbihleri çeksinler, Tağutlar, kafirler müslüman beldelerde onca masum kadın ve çocuğun kanını döksün, bunlarda tekkelerinde sıcak postlarında milletin bağışını sadakasını zıkkımlansın. Ecnebiler ve zalim beşeri sistemler tarikatçıları çok severler çünkü onlardan asla kendilerine zarar gelmeyeceğini çok iyi bilirler. | |
19 Kasım 2011, 23:07 | Mesaj No:6 |
Cevap: vehhabilerin bozuk yönleri
mdm1 görüşlerinizin büyük bölümüne katılmakla beraber tasavvuf ehli ve furyasını komple zındık tarzı hoş olmayan tabirlerle nitelemek müslümana yakışır bir davranış olmasa gerek.
__________________ İmanı olanın, imkanı tükenmez. | |
20 Kasım 2011, 00:16 | Mesaj No:7 |
Cevap: vehhabilerin bozuk yönleri
Kıymetli Merve Demir kardeşim; Öncelikle burada yazma gereği ihtiyacımı beyan edeyim. Tesadüfen yukarda maddeler halinde yayınlanmış sözde reddiye olan ama kendi içinde bile bir çok çelişkiyi barındıran yazı, sitelerde birilerince sürekli kopyala yapıştır yapılmakta. Bende bir forumda kendi bilgimce yazılar yazmaktaydım. SÜrekli beni bir yerlere yamamaya çalışan tasavvuf ve tarikat inancındaki bir zat, yukardaki yazıyı bana misilleme olarak yazdı. Yazıyı araştırdım kaynağını buldum, baktım kimse cevap yazmamış bende emek harcayarak cevap nitelindeki aşağıdaki yazıyı yazdım. Dolayısıyla bu forumda daimi bir iştirake veya hiç kimseyle uzun soluklu polemiğe girme taraftarı değilim. Bunun birinci nedeni, ben delilimi ve sözümü dobra ve açıkça yazarım ki, sizinde tepki göstermeniz gibi site yetkililerince banlanacaksam, boşuna buraya zaman harcamak istemem. Karşılıklı (sizi kastederek demiyorum ileriye dönük) tartışmalar, hakaret ve küfürle tepkime alacaksa bunada karşıyım. Yorumunuza yanıtımsa: eleştirinize mevzu olan klişe tabirim şayet İslam tevhidine uyuyorsa ben haklıyım, uymuyorsa siz haklısınız demektir. Bu konuyu sofistike bir mental bakış açısıyla ele alacaksak karşılaştırmalı teoriyi, yani bir gerçeği ortaya çıkarmak için konuyu geniş yönleriyle kritize etmeyi gerektirir. Elimize A ve B unsuru olarak A da İslam tevhidini, B de ise tasavvuf ve tarikatlardan belli başlı 10 adedini referans alalım. Karşılaştırma sonucu hangisinin gerçek İslam olduğuna bakalım. Farkındaysanız gerçek İslam dediğimde bile tekil bir gerçekten bahsediyorum. Sonuç olarak İslamı savunacaksanız, eleştirinize açığım, ama tasavvufu veya tarikatı savunaçaksanız, orada tevhidin tabirini açıkça yazmaktan asla çekinmeyeceğim. Bu davranış ise kınanacak değil bilakis övülecek muvahhidi bir davranıştır. Selam ve dualarla kardeşim... | |
20 Kasım 2011, 00:35 | Mesaj No:8 |
Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | Cevap: vehhabilerin bozuk yönleri
öncelikle hoş geldiniz mdm1 kardeşim, konuya mudahil olacağım ama şimdi zamanım yok...geçmişte bu konuları defalarca irdeledik ve hala forumun arşivinde durmaktadır. değinmek istediğim asıl konu şu; 1-burası islami "ilim,edep,ahlak,öğrenme,öğretme" amaç edinmiş bir platforumdur. 2-bizlerin mezhep takıntısı yoktur.tüm mezhepleri "islam" adı altında isimlendirmek isteriz. 3-islamın evrensel ahlakından taviz verilmemesi kaydıyla her düşünce burda hür sansürsüz bi şekilde dile getirilir.neden böyle düşünüyorsun suçlaması olmaz. 4-geçmişte uzaklaştımak zorunda olduğumuz bazı kardeşlerimizin,konuyu değil muhatabını hedef alarak,kırıcı,huzur bozucu tavırları idi. 5-tarikat,mezhep veya tasavuf ekollerini eleştirirken,tasavufun şu düşüncesi şu ayete aykırı,şu hadise ters düşmekte demek ile o düşünceyı aşağılamak,hakaret etmek,tekfir,yani düşünceyı değil şahsi hedef almak uzaklaştırma sebebidir.birincisi düşüncedir diğer hakarettir.düşünceyı tekfir edebiliriz ama düşünce sahibi konumuzun dışında kalmalıdır. 6-Allah ve resulunun arasını açanlar,islamın sünnet ayağını dışlayanlar,tevhid,muvahid,hanif adı altında zehir kusanlara yazdırmayız burda. saygılar...
__________________ Büyükler fikirleri,Ortalar olayları,Küçükler kişileri tartışır. |
20 Kasım 2011, 01:04 | Mesaj No:9 |
Cevap: vehhabilerin bozuk yönleri
Şimdilik hoş bulduk site yönetiçisi kardeşim. 1-Bahsettiğiniz değerleri bende savunmaktayım. 2-Benimde mezhep takıntım olmadığı gibi mezhep taassubunada karşıyım. 3-İslam ahlakını savunmak her müslümanın asli görevidir. 4-Geçmişte her kimi uzaklaştırmışsanız zaten ben sizler dahil burada kimseyi tanımam. 5-İşte bam telinin koptuğu yer burası, müsadenizle açayım. Öncelikle hiçbir gruba veya cemaate bağlı değilim bunu baştan belirteyim. Asla tekfirçi değilim ve fakat, bir kişinin ameli, açık sözü veya eseri açıkça kendi kendini tekfir ediyorsa bunuda dillendirmekten asla çekinmem. Örneğin herhangibir şahıs kendisini, dostunu , sevdiği kadını, herhangibir nesneyi veya kainatı ilah ilen etmişse ben bu şahsı açıkça tekfir etmekten asla geri durmam. Bundan dolayı burada kınanacaksamda zaten kendim kesinlikle durmam. Bir düşünceye sahip çıkmak ya o düşünceyi savunmak ya da sahip olmakla eş anlam taşır. Nasıl ki siyahın güzel bir renk olduğunu anlatanlarla, siyaha meyyal olanların o anlatımı savunması siyah severler grubunu oluşturuyorsa, bir ideolojiji ve düşünceyi paylaşanlarda aynı kulvarı paylaşırlar. Siyahı sevenlere siyahın lekeleri gizlediği beyazla gösterilmiş olsada ve siyah severler ısrarla siyahın beyazdan daha temiz olduğunu savunuyorsa, sonunda hatta biz hem beyazı hem siyahı savunuyoruz gibi düşüncelerde çıkıyorsa, burada düşünce özgürlüğü değil, düşünce ayrılığı çıkmış demektir. Yoksa bende düşünce özgürlüğünden yanayım o farklı bir konu. 6-Aceleyle hakkımda ön fikir yürütmeye başlamışsınız ki, bu ön algıyla adeta bir gruptanmışım gibi ince mesajlar donelemişsiniz. Tekrar ediyorum hiçbir grup veya cematle alakam yok. Muvahhid ifademden yola çıkarak,bu ifadeyi kullanan bir grupla tartışmış olmanız muhtemelki tasvirlemeye gitmişsiniz. Bu terim kimsenin tekelinde değilki birilerinin mülkiyeti olsun, bu terim her müslümanın üzerinde en öncül taşıması gereken sıfattır bana göre. Temsili bir grubun adı veya ünvanı olmaktanda yücedir anlam bakımından. Zehir kusma kritiğinize hangi cümlem girmişse benden açıklama talep etmelisiniz. Afaki bir tehditte hem hoş olmamakta, hemde gayet kolaycı bir geçiştirme olmaktadır. Vaktiniz olduğunda tekrar teati dileğiyle... | |
20 Kasım 2011, 01:32 | Mesaj No:10 |
Durumu: Medine No : 14524 Üyelik T.:
11 Kasım 2011 | Cevap: vehhabilerin bozuk yönleri
Selamun Aleykum, ortadada reddiyeyi red var ama uslup ve fikirler o kadar hatalı ki; benim hocam senin hocanı döver mantığı kadar traji komik bir hal mevcut. Sayın Abdülmelik'in de dediği gibi bir düşünce ve bir eylemin, ayet ve hadislerle aksi savunabilinir fakat ortada tasavvuf ve selef alimlerini karşılıklı karalama ve reddetme var. Muhakkak o aciz aklınız ile onların yazdığı ve bıraktığı emanetlerin bir sayfasını yazamaz ve o ihlasa erişemezsiniz bu tavrınızla. Zira Allah Resulü ahir zamana işaret ederek, kıyamet alametleri olarak alimleri beğenmeyenlerin geleceğinden haber vermiştir. O zatlar ki , kendi zamanlarında farklı ictihat ve farklı islami anlayışlar ile karşılaştıklarında engin hoşgörü ve edep ile dinlemek ve yanlışı eksiği varsa düzeltme kaygısı gütmüşlerdir. Onların kaygılarından bir nebze olsa taşıdığımızı sanmıyorum. Cennet belgesi eline verilmiş gibi o kafir o zındık o bilmem ne diye "la ilahe illallah" diyene, harp ilan etmişiz. Mevla bizlere feraset versin ve akledenlerden eylesin... |
Konuyu Toplam 3 Kişi okuyor. (0 Üye ve 3 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Erkeklerin kalbi , kadınlarda psikoloji bozuk çıktı | KuM TaNeSi | Kişisel Gelişim ve Psikoloji | 2 | 11 Ocak 2022 21:57 |
MORALİN NİYE BOZUK? | MERVE DEMİR | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | 19 | 07 Ağustos 2020 16:58 |
Vehhâbîlerin Tâifde müslimânları öldürmeleri ve yağmaları. | Muvahhid25 | İslami Haberler | 1 | 07 Ocak 2012 16:35 |
Kur'an Okumanın Mânevî Yönleri | KuM TaNeSi | Kur'ân-ı Kerim Genel | 1 | 02 Kasım 2009 01:08 |
bozuk paralarla cenneti satın almak | akgün | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | 3 | 31 Mart 2008 19:41 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|