|
Konu Kimliği: Konu Sahibi NUR,Açılış Tarihi: 14 Ekim 2007 (00:29), Konuya Son Cevap : 13 Aralık 2021 (19:13). Konuya 13 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
14 Ekim 2007, 00:29 | Mesaj No:1 |
Kâlû Belâ Ne Demektir? Kalü Bela Allah dünyayı ve içindeki varlıkları yaratmadan evvel, öncelikle gelmiş ve gelecek bütün insanların ruhlarını yaratmıştır. Bunları ruhlar âlemi denilen bir âlemde bir araya getirmiştir. Daha sonra hepsini birden huzurunda toplayarak kendilerine hitâben: اَلَسْتُ بِرَبِّكُمْ - Ben sizin Rabbiniz değil miyim? diye sormuştur. Ruhlar da: قَلُوا بَلى Evet, sen bizim Rabbimizsin, diye cevab vermişlerdir. "Ancak sana ibâdet eder, senden yardım dileriz" demişlerdir. İşte bu konuşmanın vuku` bulduğu zamana, Kâlû Belâ denir. Allah daha sonra insan ruhunun bu sözünde ne derece samimî ve doğru olduğunu ortaya çıkarmak için, şu dünyayı bir imtihan yeri olarak yaratmıştır. Ve her bir ruhu ayrı bir bedene yerleştirerek, onları belli zaman aralıklarıyla şu imtihan meydanına göndermiştir. Böylece insanın önüne iki yol açılmıştır: Ya akıl ve iradesini iyiye kullanarak Kâlû Belâ`daki gibi Allah`ı Rab tanımakta devam edecektir. Yahut da iradesini ve aklını kötüye kullanarak Rabbini ve Allah`ını inkâr edecek, O`na kulluktan kaçacak, şeytan`ın yoluna sapacaktır. Allah`a sonsuz şükürler olsun ki, biz Müslümanlar, Kâlû Belâ zamanında Rabbimize verdiğimiz sözde duran kimseleriz. İnşâallah son nefesimize kadar da bu sözümüzde durmaya devam edeceğiz.
__________________ EN GÜZEL AŞK: ALLAH! | |
Konu Sahibi NUR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Hadîsi anlamak için nelere dikkat etmeli | Hadis-i Şerif | NUR | 0 | 2562 | 10 Ağustos 2009 21:09 |
Allah Rızası İçin Hadis Uyduranlar/Medineweb | Hadis-i Şerif | Mihrinaz | 1 | 2974 | 10 Ağustos 2009 21:07 |
18.HAFTANIN KONUSU:Çocuklar Dünya Hayatının Süsü... | Hafta'nın Konusu | NUR | 1 | 2969 | 10 Ağustos 2009 00:05 |
35.Haftanın Misafiri Elifzişan | Hafta'nın Misafiri | kurtmehmet | 11 | 6721 | 09 Ağustos 2009 23:35 |
Çocuklar Ümmetin Geleceğidir! | Çocuk ve Aile Sağlığı | NUR | 0 | 2578 | 07 Ağustos 2009 23:03 |
14 Ekim 2007, 00:52 | Mesaj No:2 |
Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 | Cvp: Kâlû Belâ Ne Demektir?
Hani Rabbin, Adem oğullarının sırtlarından zürriyetlerini almış ve onları kendi nefislerine karşı şahidler kılmıştı: "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" (demişti de) onlar: "Evet (Rabbimizsin), şahid olduk" demişlerdi. (Bu,) Kıyamet günü: "Biz bundan habersizdik" dememeniz içindir. araf/ 172) Ya da: "Bizden önce ancak atalarımız şirk koşmuştu, biz ise onlardan sonra gelme bir kuşağız; işleri batıl olanların yaptıklarından dolayı bizi helak mi edeceksin?" dememeniz için. araf/ 173) |
14 Ekim 2007, 11:34 | Mesaj No:3 |
Cvp: Kâlû Belâ Ne Demektir?
ayetlerle daha güzel açıklanmış abdulmelik hocam, ben bu konuyu biraz istişare etmek istiyorum aslında.burada bizim ruhlarımız daha dünyaya gelmeden yüce Allah a bir söz vermiş.burası tamam.aklıma takılan nokta,şu an inanmayanlarda mı o sözü vermiştir?veya daha o zaman inanmayacaklarını mı söylemişler miydi?
__________________ EN GÜZEL AŞK: ALLAH! | |
09 Kasım 2007, 13:54 | Mesaj No:4 |
Cvp: Kâlû Belâ Ne Demektir?
Rabbim KALU BELA da Kendisine verdiğimiz sözü Tekrar Zatı ile buluşuncaya deyin Hakkı ile tutmuş kullar zümresine Cümlemizi dahil eyliye ... Amin | |
09 Kasım 2007, 14:28 | Mesaj No:5 | |
Cvp: Kâlû Belâ Ne Demektir? Alıntı:
Birinci Secde: Kalu Bela'da rabbimize verdiğimiz söz, ki "yanlız sana ibadet edeceğiz" , tüm insanların İSLAM fıtratı üzerine doğduğunu düşünün, evet, tüm ruhlar, inanmamak diye bir şey yok, hepsi o an, rablerine bu sözü veriyor. Hiç birisi inanmayacağını düşünemiyor bile.. Düşünün ki rab karşısındasınız.. Herkez inanacagını ve yanlızca O'na (Celle Cellallahü) İBADET EDECEĞİNİ BEYAN EDİYOR... Ve Allahü Teala, peki diyor, "O HANGİNİZİN DAHA GÜZEL AMEL İŞLEYECEĞİNİZİ GÖRMEK İÇİN DÜNYA VE AHİRETİ YARATTI" ayetince, ruhları bedenlere gönderiyor.. İkinci secde : Eğer Kullar, dünya hayatında O'na (Celle cellallahü) söz verdikleri gibi yaşıyorlar ise, Kalü bela'da verdikleri sözlerinde durmuş, Emrolundukları gibi dosdoğru yaşamış yahut yaşamak için çaba sarf ettmiş, etmektedirler, bu istikamette gidenler dünya hayatında 2,secdeyi yaşamaktadırşlar. İnanmayanların ise 2,secdesinden söz edemeyiz, 1.secdeyi yaptılar, fakat dünya hayatında verdikleri sözü unuttular, unutturuldular, Onlar, kör sağır dilsiz grubuna geçiş yaptılar , halbuki Kalu Bela'da tüm varlıklarıyla O rahman olan Allah azze ve celle'nin karşısında , seni seviyor, sana inanıyor, sana secde ediyoruz demişlerdi, fakat dünyada unuttular..Caydılar verdikleri sözden... Üçüncü secde : İlk 2 secdeyi, başarıyla geçen tüm kullar, Allah azze ve celle'nin de rızası ile, "Nasıl yaşarsanız öyle ölür, nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz"hadis_i şerifince, imanla yaşayın ki imanla ölesiniz. İmanla ölün ki imanla dirilesiniz. Mahşerde de imanlılara verilecek mükâfatlara layık olasınız. İşte imanlı insanın hayatta en mühim meselesi bu. İmanla yaşamak, imanla ölmek!.. Kalü bela'dan beri müslüman olmak, son nefese kadar müslümanca yaşamak ve 3, secdeyi de başarıyla geçerek rabbin huzuruna varmaktır.. İnanmayanların ise, verdikleri sözde İLK SECDE'de, KALU BELA'da verdikleri sözde durmayışının karşılıgı, ebedi kalacakları yer olan cehennemdir... Ya rabbiii, bu "KALÜ BELA" olayı dahi, normal yaşamımızda İNSAN'ın, İNSAN'a verdiği sözde durmasının dahi ne kadar önem arzettiğini hissettiriyor..Sözümüzde durmadığımızda, insan kardeşlerimizle bile aramızda cehennem gibi huzursuzluk rüzgarları esiyor...Kaldı ki biz sana orada, senin yanında, senin huzurunda söz vermişiz... Hatalarımızı Rahmetinle bağışla , bizi cehennem azabından koru , sana verdiğimiz sözde istikametle yürümemizi bizlere nasip eyle.. Amin amin amin.. El fatiha... | ||
09 Kasım 2007, 16:57 | Mesaj No:6 |
Cvp: Kâlû Belâ Ne Demektir?
Ben bu durum hakkında bir hocamızdan şöyle işttim Hasene kardeşim; Rabbimiz o mekanda bizlere bu soruyu sorduğunda içlerinden kimileri başta dasonda da 2 defa bela _evet_ demişler. İşte bu zümre müslüman olara, müslüman bir anne- babadan dünyaya gelip, müslüman olarak ölenlerdir ki, Rabbim cümlemizi bu zümreye dahil eder inşa Allah. kimileri ise başta da sonda da 2 defa la _hayır_demişler. Bunlar da kafir anne babadan dünyaya gelip, kafir olarak ölecek olan zümredir ki Rabbim bunların şerrinden cümlemizi muhafaza buyursun. kimileri ise başta bela, 2. kez ise la, demişler. Bunlar ise öncelikle müslüman anne- babadan dünyaya gelmişler , ancak kafir olarak can vermişlerdir ki Rabbim böyle bir hale düşmekten bizleri korusun. kimileri ise başta la, 2. kez ise bela demişlerdir . Bunlar ise öncelikle kafir anne -babadan dünyaya gelip, daha sonra Allah'a hamd ola ki, müslüman olarak can verenlerdir. | |
13 Kasım 2007, 08:27 | Mesaj No:7 |
Cvp: Kâlû Belâ Ne Demektir?
afedersiniz; Araf 172: Hem rabbın: Beni Âdemden, bellerinden zürriyyetlerini alıb da onları nefislerine karşı şâhid tutarak «rabbınız değilmiyim» diye işhad ettiği vakıt, «evet» dediler: «şâhidiz», Kıyamet günü bizim bundan haberimiz yoktu demeyesiniz Nasıl sormuş?: İnsanı yaratırken bu özellikleri benliğine ve belleğine yerleştiren yaratıcının bizzat kendisi, Allah insanın fıtratını/vicdanını pak/temiz bir şekilde insana teslim eder.Tin 4,5,6 Biz insanı en güzel bir biçimde yarattık. Sonra onu aşağıların aşağısı kıldık. Ancak inanıp erdemli davrananlar hariç; onlara kesintisiz bir ödül vardır. Nasıl şahit olmuşuz: Her insanı vicdanı buna tanıktır, fark etsin yada etmesin, sahibini arar, gerek bilinçli, gerekse bilinç altı, isteklerini, acziyetini, şikayetini, duâ ve bedduâsını Rabbine götürür. Rabb olarak bilmek ne demek: Yüksek ahlâk terbiyecisi, olgun ve erdemli oluşa doğru yetiştiren, insanı kamil olmaya doğru yönlendiren, her şeyimiz ve her yönümüzle teslim olunacak olan. Kıyamet günü her şey nasıl açığa çıkacak: Biz duymadık, bilmiyorduk, bizi haberdar etmediler vs.. bu mazeretler geçerli olmayacak, çünkü insanın hamurunda bu (tapınma) vardır. Burada asıl mesele, insanlık neden diğer özellikleri mükemmel bir şekilde yerine getirmiş de, sıra tapınma özelliğine gelince, olması gerekenin çok uzağında kalmış ve üstelik insanın bu özelliğinden dolayı, Allah gerçek İlah’a kulluk etmesi için, elçiler ve mesaj göndermiştir. Allah hesap günü, Muhtaç *=* Sevmek ve sevilmek *=* Karşı cinse temayül *=* Beslenme *=* Uyuma *=* Barınma *=* Eğlenme *=* Kazanma vb.. niteliklerinizi hakkını vere vere yerine getirdiniz, peki neden tapınma özelliğinizden kaynaklanan, inanma iç güdünüzü doğruya yöne çevirmediniz diye sormaz mı? Biz bundan habersizdik diye bilir miyiz? Eğer cevabımız, evet deriz ise, o zaman demezler mi, cinsel dürtü, yiyip içme arzusu, doyasıya eğlenme, kazanma hırsı vd.. nin haberini kim getirdi? Kaldı ki tapınma ile ilgili hep elçiler gelmiş, diğerlerine takviye elçiler gelmemiştir. Demek ki, içimizdeki bize ait özellikleri, birilerinin gelip bize hatırlatmasına gerek duymadan ortaya çıkarabiliyoruz, hem de en güzel bir biçimde. Biz bundan habersizdik diyemeyiz: Hiç kimse söylemese de Aklınız + fıtratınız/vicdanınız + fizik kuralları + Allah’ın gönderdiği mesaj/Kur’an, her biri kendi alanında insanı uyarmıyor mu? Allah aşkına kendi kendinize dürüstçe cevap verin, henüz can bedeni terk etmedi, dünyadayken yanıtlayın, çünkü ahirette yanıt çok çetin olacak. Tevbe 24 : De ki: Babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, karılarınız, aşîretiniz, elde ettiğiniz mallar, kesada uğramasından korktuğunuz alış-veriş ve hoşunuza giden evler, sizce Allah'tan, Peygamberinden ve onun yolunda savaş etmeden daha sevimliyse bekleyin Allah'ın emri gelinciye dek ve Allah, buyruktan çıkan kötü topluluğu doğru yola sevketmez. Sevgi ile kalınız… | |
31 Aralık 2007, 22:11 | Mesaj No:8 |
Kalü Bela
"Evet, dediler" anlamında bir akaid ve Kur'anî terim. Bu terkiple Yüce Allah'ın insanları rubûbiyet ve ulûhiyetini tanık kılarak onlardan buna dair söz almasıyla ilgili olay kastedilir. Bu olayla ilgili olarak Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: "Rabbin, Âdemoğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini almış ve onları kendilerine şahit tutarak; ‚Ben sizin Rabbiniz değil miyim?' (demişti). ‚Evet (buna) şahidiz,' dediler. Kiyamet günü: ‚Biz bundan habersizdik' demeyesiniz." (el-A'râf, 7/172). Allah'ın insanlardan bu şekilde söz alması, Arapça telaffuzuyla "Kalu belâ" şeklinde halk arasında yaygınlaşmıştır. Kur'ân-ı Kerim'de olay, Yahudilerden "Allah'a karşı sadece gerçeği söyleyeceklerine dair Tevrat üzerine söz alındığı" ifadesinden sonra sözkonusu edilmektedir. Böylece Allah'ın ulûhiyyet ve rubûbiyetine dair bütün insanlardan söz alınmış olduğu da hatırlatılmış olmaktadır. Allah Teâlâ'nın insanlardan söz almış olması ne anlama gelir? Başka bir ifadeyle olay temsîlî midir, yoksa vakit midir? Gerçekten Allah insanları toplayıp onlarla âyette zikredildiği gibi karşılıklı konuşmuş mudur? Müfessirler bu konuda iki görüş ileri sürmüşlerdir. Halef dediğimiz hicrî üçüncü asırdan sonra gelen âlimler genelde olayın temsîlî olduğunu söylemişlerdir. Şöyle ki: Bu anlatılanlar temsilîdir. Yoksa, Allah ile ruhlar arasında böyle bir soru ve cevap olayı cereyan etmiş değildir. Ancak noksanlıklardan münezzeh yüce Allah, insanoğluna verdiği akıl ve idrak vasıtasıyla bütün kâinatın rabbı olduğunu, ayrıca birliğine delâlet eden tabiî deliller aracılığıyla yaratıklarına sanki: ‚Benim sizin rabbiniz olduğuma ve benden başka ilah bulunmadığına şehadet edin' demiş, onlar da hal lisanıyla: "Evet sen bizim rabbimizsin ve senden başka ilah yoktur, " demişlerdir. Insanların Allah tarafından mükemmel bir şekilde donatılarak bilgi ve marifet sahibi kılınmaları ve böylece Allah'ı rab olarak bilmeleri, şehâdet ve itiraf anlamındadır. Kur'ân ve Sünnette, Arapların dil üslûbunda bu şekilde sembolik anlatımlar çoktur. Meselâ Allah'ın yere hitabı, bir de onların cevap vermelerini anlatan şu âyet de böyledir: "Isteyerek veya istemeyerek (varlığa) gelin, dedi. ‚Isteyerek geldik' dediler"(Fussilet, 41/11). Bu görüşte olanlar, "Her dogan çocuk fitrat üzere dogar, sonra ebeveyni onu yahudileştirir veya hristiyanlaştirir veya mecûsileştirir" (Buhârî, Cenâiz, 92; Ebû Dâvud, Sünnet, 17) hadisinin de görüşlerini destekledigini söylerler (Kurtubî, el-Cami'li Ahkâmi'l-Kur'ân, Beyrut 1965, VII, 314; Mahmut Hicâzî, Furkan Tefsiri, çev. M. Keskin, Istanbul 1988, II, 365). Selefin görüşü ise, olayin sembolik degil, hakikat üzere oldugu şeklindedir. Allah, insanlarin hepsini babalarinin sulhlerinden çikarip onlari amellerine göre kümelere ayirdi. Onlara insan suretini, konuşma ve düşünme kabiliyetini verdi. Sonra onlardan söz aldi ve kendilerini buna şahit tutarak bazi görüşlere göre şahit tutulanlar meleklerdir: "Ben sizin rabbiniz degil miyim?" diye sordu. Onlar da: "Evet (sen bizim rabbimizsin)" dediler. Sonra Allah; "Hesap gününde bizim bilgimiz yoktu" diyerek mazeret ileri sürmeyesiniz diye yerleri, gökleri ve babaniz Adem'i bu konuda şahitlik etmege çagiriyorum. Benden başka ibadete layik birinin bulunmadigini iyice belleyin. Bana herhangi bir şeyi ortak koşmayin. Verdigiz bu sözü size hatirlatacak peygamber ve kitap gönderecegim dedi. Buna bütün insanlar: "Şehadet ederiz ki, rabbimiz ve ilâhimiz sadece sensin, senden başka rab ve ilah yoktur" diye cevap verdiler. Allah, insanlardan bu ahdi aldiktan sonra onlari yok etti. Bazilari, -ki halk arasinda da yaygin olan budur- insanlarin Allah'a bu şekilde söz vermelerinin ruhlar âleminde gerçekleştigini söylerler. Bu görüşün hiç bir mesnedi yoktur. Konuşmanin nasil meydana geldigi ve meselenin incelikleri bizim için gaybtir. Gaybin nasilligi üzerinde durulmaz. Nasslarin bildirdigi kadariyla yetinmek gerekir. Aslinda bu gibi meseleler üzerinde aklî degerlendirmeler yapsak bile kesin bir sonuca varmamiz mümkün degildir. Ayrica belli bir karine bulunmadikça nasslari te'vil etmemiz, ya da temsili olduklarini söylememiz de tutarli bir tavir degildir. Ilimler, olayin ne zaman meydana geldigi konusunda da ihtilaf etmişlerdir. Ancak temsilî oldugunu söylemeyenlerin tamami, bu olayin Hz. Âdem hayattayken meydana geldigi konusunda ittifak etmişlerdir. Müşriklerin çocuklarinin, bülug çagina ulaşmadan ölmeleri durumunda Cennete gireceklerini söyleyenler, "Kalu belâ" âyetini delil göstermişlerdir. Çünkü çocuklar, bülug çagina erinceye kadar, geçmişte Allah'a verdikleri ahid üzerinedirler Ancak bülug çagindan sonra, bu ahdin artik bir etkisi kalmamaktadir (Kurtubî, a.g.e., VII, 317).
__________________ EN GÜZEL AŞK: ALLAH! | |
01 Ocak 2008, 19:24 | Mesaj No:9 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Cvp: Kalü Bela "KÂLÛ BELÂ" dan BERİ MÜSLÜMANIZ İnsanlar Bu Dünyaya Nereden Gelmişlerdir? İnsanlar bu dünyaya, ruhlar âleminden gelmişlerdir. Allah, insanların bedenlerinden evvel ruhlarını yaratmıştır. Daha sonra her bir ruha ayrı bir beden elbisesi giydirerek onları şu dünyaya göndermiştir. İnsanlar Bu Dünyaya Niçin Gelmiştir? Allah'a îman ve O'na ibâdet için gelmiştir. Kur'ân-ı Kerîm'de bu hususta şöyle buyurulur: "Cinleri ve insanları, ancak beni tanıyıp îman etsin ve ibâdette bulunsunlar diye yarattım." (ez-Zâriyât, 56). İnsanlar Bu Dünyaya Ne Halde Gelirler? Bütün insanlar, bu dünyaya İslâm fıtratı üzere, yani, Müslüman doğarak gelirler. Sonradan büyüyünce herbiri ya kendi akıl ve iradesini iyiye kullanarak İslâm fıtratı üzere yaşamaya devam eder, Müslümanca bir hayat sürerler... Veya menfî çevrelerin te'sirinde kalarak, bu temiz fıtratlarını değiştirir, İslâm'ın dışında bir hayat sürmeye başlarlar. Bu hususa Peygamberimiz, bir hadîs-i şeriflerinde şu şekilde işaret buyurmuşlardır: "Her doğan, İslâm fıtratı üzere doğar. Sonra onu, anası - babası (yakın çevresi) Yahudî, Hıristiyan ve Mecusî yapar." Ne Zamandan Beri Müslümânız? Kâlû Belâ'dan beri Müslümanız. Kâlû Belâ Ne Demektir? Allah dünyayı ve içindeki varlıkları yaratmadan evvel, öncelikle gelmiş ve gelecek bütün insanların ruhlarını yaratmıştır. Bunları ruhlar âlemi denilen bir âlemde bir araya getirmiştir. Daha sonra hepsini birden huzurunda toplayarak kendilerine hitâben: - Ben sizin Rabbiniz değil miyim? diye sormuştur. Ruhlar da: - Evet, sen bizim Rabbimizsin, diye cevab vermişlerdir. "Ancak sana ibâdet eder, senden yardım dileriz" demişlerdir. İşte bu konuşmanın vuku' bulduğu zamana, Kâlû Belâ denir. Allah daha sonra insan ruhunun bu sözünde ne derece samimî ve doğru olduğunu ortaya çıkarmak için, şu dünyayı bir imtihan yeri olarak yaratmıştır. Ve her bir ruhu ayrı bir bedene yerleştirerek, onları belli zaman aralıklarıyla şu imtihan meydanına göndermiştir. Böylece insanın önüne iki yol açılmıştır: Ya akıl ve iradesini iyiye kullanarak Kâlû Belâ'daki gibi Allah'ı Rab tanımakta devam edecektir. Yahut da iradesini ve aklını kötüye kullanarak Rabbini ve Allah'ını inkâr edecek, O'na kulluktan kaçacak, şeytan'ın yoluna sapacaktır. Allah'a sonsuz şükürler olsun ki, biz Müslümanlar, Kâlû Belâ zamanında Rabbimize verdiğimiz sözde duran kimseleriz. İnşâallah son nefesimize kadar da bu sözümüzde durmaya devam edeceğiz. |
01 Ocak 2008, 21:17 | Mesaj No:10 |
Cvp: Kalü Bela
Ya akıl ve iradesini iyiye kullanarak Kâlû Belâ'daki gibi Allah'ı Rab tanımakta devam edecektir. Yahut da iradesini ve aklını kötüye kullanarak Rabbini ve Allah'ını inkâr edecek, O'na kulluktan kaçacak, şeytan'ın yoluna sapacaktır. Allah'a sonsuz şükürler olsun ki, biz Müslümanlar, Kâlû Belâ zamanında Rabbimize verdiğimiz sözde duran kimseleriz. İnşâallah son nefesimize kadar da bu sözümüzde durmaya devam edeceğiz.
__________________ Dünyayı Güzellik Kurtaracak. Bir İnsanı sevmekle başlayacak herşey... | |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Bela ve musibetlerin, günahlara kefaret olması | BEDİİ HAMİT | Makale ve Köşe Yazıları | 16 | 28 Ocak 2024 23:21 |
Bela vereni buldunsa… | EyMeN&TaLhA | Makale ve Köşe Yazıları | 5 | 07 Eylül 2014 11:32 |
kula bela gelmez kul azmadıkça | Seyyid | Şiirler ve Şairler | 0 | 19 Ekim 2008 00:41 |
Bela ve Müsibetlerin Gelme Sebepleri | EcelBekcisi | Hadis-i Şerif | 0 | 28Haziran 2008 22:02 |
Bela (Musibet) | Emekdar Üye | İslami Kavramlar | 0 | 29 Nisan 2008 12:34 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|