Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM DİNİ KONULAR.::. > Muhtelif Dini Konular > İslami Kavramlar

Konu Kimliği: Konu Sahibi FECR,Açılış Tarihi:  04 Ocak 2012 (18:56), Konuya Son Cevap : 04 Ocak 2012 (18:56). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 04 Ocak 2012, 18:56   Mesaj No:1
Kur'ân Kürsüsü

Medineweb Emekdarı
FECR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:FECR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 6340
Üyelik T.: 19 Ocak 2009
Arkadaşları:20
Cinsiyet:Erkek
Memleket:ANKARA
Yaş:56
Mesaj: 6.134
Konular: 555
Beğenildi:1084
Beğendi:252
Takdirleri:10770
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Sünnetin Tahrifi

Sünnetin Tahrifi

Sünnetin Tahrifi

Sünnet, Kur’an’ın hayata dönüşmüş şeklidir. Sünnetin kavramsal alanı, kitabî ve teorik olanla değil; hayatî ve pratik olanla ilgilidir. Zaten “sünnet” sözlükte alışılmış yol, takip edilen örnek, taklit edilen davranış şekli gibi anlamlara gelmektedir. Onun içindir ki Kur’an, kendisini değil; Rasûlullah’ı örnek gösterir (33/Ahzâb, 21).

İsrâiloğullarının kendi Kitapları üzerinde yaptıkları tahrifatın aynısını bu ümmet de hadiste yapmıştır. Önceki ümmetlerin vahyin aydınlık yolundan nasıl saptığını çok iyi bilen Rasûlullah, onların kötü sünnetlerini takip etmemesi için bu ümmeti tekrar tekrar uyarmıştır. Özellikle müslüman İsrâiloğullarının nasıl yahûdileştiklerini bu ümmete ibretâmiz bir örnek olarak gösteren Allah Rasûlü, bu ümmetin de “onların yolunu karış karış, adım adım izleyeceğini” (Buhâri, İ’tisam, 14; Müslim, İlim 6) bir mûcize olarak daha o günden beyan etmiştir. Rasûlullah’ın, bu ümmetin yahûdileşmesi konusunda gösterdiği hassâsiyet, Kur’an’dan kaynaklanmaktadır. Kur’an’ın bu konudaki en büyük uyarısı “Kitabın arkaya atılması” konusundadır. Çünkü müslüman İsrâiloğullarını yahûdileştiren en büyük sebep, Kitaplarını arkaya atarak onun hükümlerini terketmeleridir: “Kitap verilenlerden bir grup, Allah’ın kitabını sanki bilmiyorlarmış gibi arkalarına attılar.” (2/Bakara, 101) “Allah, kendilerine kitap verilenlerden ‘onu mutlaka insanlara açıklayacaksınız, gizlemeyeceksiniz’ diye söz almıştı. Fakat onlar verdikleri sözü arkalarına attılar ve ona karşılık bir miktar ücret aldılar.” (3/Âl-i İmrân, 187)

Vahyin arkaya atılıp “metrûk” bir tarihî hâtıra haline getirilmesi yalnız Allah'a karşı değil; Peygamber’e karşı da bir hakarettir. Ümmetinin bu yâhudileşme alâmetini Rasûlullah’ın kıyâmette Allah Teâlâ’ya nasıl şikâyet edeceği Kur’an’da şöyle ifade edilir: “Peygamber der ki: ‘Ya Rabbi, halkım, bu Kur’an’ı terkedilmiş bir halde bıraktılar!” (25/Furkan, 30)

Rasûlullah’ın kesin emirle “Benden bir şey yazmayın. Benden Kur’an dışında bir şey yazan hemen onu imha etsin!” (Müslim, Zühd 72; hadis no: 3004; Dârimî, Mukaddime 42; Ahmed bin Hanbel, 3/12, 21, 39) buyurması, sahâbenin kendi sözlerini yazmak için izin istediklerinde bu isteği defaatle reddedip buna izin vermemesi (Dârimî, Mukaddime 42, Tirmizî, İlim 11) hep bu ümmetin Kitab’ı tahrif ederek yahûdileşeceği korkusu yüzündendir.

Sünnetin temiz ırmağını bulandırmak için, onun bir bölümünü oluşturan hadisleri tahrif etmek, en uygun yoldu. İsrâiloğulları, tahrife daha çok ekonomik çıkarlar yüzünden girişmişlerdi. Müslümanlar ise tahrif işine siyasal çıkarlar yüzünden bulaştılar. İlk uydurulan rivâyetler, hizip savaşlarında kullanılmak için uyduruldu. Örneğin “Kaderiyye, bu ümmetin mecûsileridir” sözü bunlardan biriydi. Rasûlullah’ın vefatından onlarca yıl sonra ortaya çıkan bir mezhep hakkında, Onun ağzından yalan uydurmaktan çekinmemişlerdi Kaderiyye’nin muhâlifleri. Tabii Kaderiyye de karşı taraf için uyduruyordu. Mürcie hakkında uydurulan şu mevzû hadis onlardan biri: “Nebi buyurdu ki: ‘Mürcie’ye yetmiş peygamberin dili lânet okusun!” (Bağdâdî, el-Fark, s. 190).

Uydurmacılık, sadece kelâmî mezhepler arasında kalmıyor, fıkhî mezhepleri de kapsıyordu. Müfrit bir Hanefî mezhebi müntesibinin uydurduğu şu söz bunlardan biri: “Allah Rasûlü buyurdu: ‘Ümmetimden bir adam çıkar; Ona Muhammed bin İdris (İmam Şâfii) denir. O adam, ümmetime İblisten daha zararlıdır.Yine ümmetimden bir adam çıkar; ona Ebû Hanife (İmam Âzam) denilir. O ümmetimin kandilidir.” (Zehebî, el-Mîzan3/129; Cezerî, Câmiu’l Usûl 1/137).

Uydurmacılığın en tehlikeli yanlarından biri, Allah’ın koyduğu haram ve helâl sınırlarını değiştirmekti. İsrâiloğullarına mubah olan birçok şeyi hahamların haram kıldığını Kur’an’dan öğreniyoruz: “Tevrat indirilmeden önce, İsrâil (Yakup Peygamber)’in kendisine haram kıldığı şeyler dışında İsrâiloğullarına bütün yiyecekler helâldi. De ki: Getirip okuyun Tevrat’ı, eğer doğruysanız!” (3/Âl-i İmrân, 93) (Gerçekten de İsrâiloğullarının kendilerine yasak kıldıkları inek etinin Tevrat’ta helâl kılındığını görüyoruz: Levliler, 22/20-30).

Allah’ın koymadığı yasakları koymak, sünnetullaha aykırı olduğu gibi, fıtrata da aykırıydı. Çünkü, eğer vahiy bir konuda yasak koymamışsa elbette bunun bir hikmeti vardı. Bu hikmet dün çıkmamışsa bugün, bugün değilse yarın kendini gösterebilirdi. Çünkü din evrenseldi ve getirdiği kurallar da bütün insanlığın ihtiyacını karşılayacak çapta olmalıydı.

Arap ırkına has hayat tarzını, giyim stilini, damak zevkini, estetik anlayışını din pâyesi altında tüm dünyaya dayatmaya kalkmak, öncelikle dinin “değişken” ve “sâbitelerini” birbirine karıştırmak demekti. Bu, dinde lâubâlileşme sonucunu doğururdu. Çünkü insanlar, hayatî sorunlarını çözmede hiç gereği yokken yerli-yersiz din ile karşı karşıya getirildiğinde, din, kalabalıkların dini olmaktan çıkıp bir seçkinler sınıfının dini olmaya başlıyor; kalabalıklar ise artık dinin değişmez değerlerine karşı lâubâlileşiyordu. Bu, tam İsrâiloğullarının Hz. Mûsâ’dan sonra dinlerine karşı lâubâli oluş serüveninin aynısıydı.

Dün, tiyatro konusunda konulan sınırı belirlenmemiş yasakların ardından, bugün “İslâmî tiyatronun farziyyeti” derecesine, dün “erkek çocuklarını dahi okula göndermeme” ifrâtının ardından bugün delikanlı kızların okuması hatırına “başlarını açıversinler canım” tefritine, dün vesikalık resmin dahi zarûrete binâen ancak tecvîzinden, bugün Altın Portakala aday “hidâyet filmleri”ne, dün telli çalgıların haramlığından bugün telli çalgıların, yanında dut yemiş bülbüle döndüğü orglar ve orkestralar eşliğinde verilen “İslâmî konser”lere, dün dinlenmesi “haram” olan radyodan bugün kurulması “farz” olan televizyon istasyonuna kadar bir yığın örnek, yukarıda vardığımız yargıyı sadece doğrulamakla kalmıyor, içine düşülen çıkmazı da bir kara mizah halinde gözlerimizin önüne seriyor.


AHMET KALKAN
__________________
Selam Hidayete Tabi Olanlara
Kur'an Senin Lehinde ve Aleyhinde Hüccettir
(Müslim)
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi FECR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Eskiden Hayat Daha Güzeldi... Gönülden Dökülen Nağmeler FECR 0 59 12 Ekim 2024 10:01
Prof. Dr. Mehmet Görmez'den Önemli Açıklamalar Muhtelif Konular FECR 0 74 07 Ekim 2024 20:33
Müslüman Bir Toplumu Çökertmek İstiyorsanız Muhtelif Konular FECR 0 72 23 Eylül 2024 11:06
Şehit Haniye İçin Ezgi MultiMedya-İzleme Vb Esma_Nur 1 81 03 Ağustos 2024 22:38
NELERİ BİLMELİYİZ? Kurân-ı Kerîm FECR 0 94 01 Ağustos 2024 17:31

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Arapça Sünnetin tedvini metni tercümesi(sakarya ilitam ) Medineweb SAKARYA İlitam 0 27 Aralık 2013 14:18
Sünnetin Delil Oluşunun Delilleri Nelerdir Esadullah Hz.Muhammed(s.a.v) 1 12 Nisan 2012 19:10
Kur'ân ve Sünnetin Çizdiği Aile Modeli Medineweb İslamda Kadın ve Erkek 0 07 Mayıs 2011 20:02
Sünnetin Aydınlığına Muhtacız NUR Hz.Muhammed(s.a.v) 1 20 Nisan 2009 10:19
Sünnetin önemi nedir?İzah eder misiniz _bülbül_ Bilgi Dağarcığı 0 10 Nisan 2009 10:40

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.