Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM DİNİ KONULAR.::. > Muhtelif Dini Konular > İslami Kavramlar

Konu Kimliği: Konu Sahibi Emekdar Üye,Açılış Tarihi:  03 Mayıs 2008 (02:27), Konuya Son Cevap : 03 Mayıs 2008 (02:27). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 03 Mayıs 2008, 02:27   Mesaj No:1
Medineweb Emekdarı
Emekdar Üye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Emekdar Üye isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 16627
Üyelik T.: 11 Şubat 2012
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:48
Mesaj: 4.081
Konular: 315
Beğenildi:49
Beğendi:0
Takdirleri:149
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Dehşet ve Heyman

Dehşet ve Heyman

Dehşet ve Heyman




Vecd u tevacüdün sonunu hayret ve heymanla noktalamıştık. “Hayrete daha önceki bölümlerde anlatıldığı mülahazasıyla temas etmeyecek; fakat onun bir başka varyantı sayılan “dehşet”le, makam olmasa da sâlik için bazı ahvalde bir uğrak sayılan “heyman”dan birkaç cümle ile bahsetmek istiyoruz.

Korkutan veya ürperten bir hâdise veya manzara karşısında duyulan korku ve ürküntü ma’nâlarına gelen “dehşet”, Hakk yolcusunun, seyr-i rûhânî esnasında Mahbub’un, cemalinin tecellileri karşısında tutulup kalması şeklinde yorumlanmıştır ki, Kitap ve Sünnet’te onunla alâkalı sarih bir beyan olmasa da her zaman “ -Onu karşılarında görür-görmez aşkınlığına (büyülendi) ve (şaşkınlıktan) ellerini kestiler” meâliyle vereceğimiz ayetle irtibatlandırmak mümkündür.

Dehşeti; insanın aklına sığdıramadığı, sabredip karşısında duramadığı ve ilmiyle idrakiyle kavrayamadığı herhangi bir hâdise ile yüz yüze geldiğinde tutulup kalma şeklinde de ifade etmişlerdir ki, buna “şuhud”un akla galebe çalması, muhabbetin sabrın sınırlarını zorlaması ve “hâl”deki televvünün insan idrakini aşması da diyebiliriz. Zannediyorum, konuyla alâkalı şöyle bir yaklaşım yerinde olur:

1.Hâlin,Hakk yolcusunun ilim ve idrakini bastırması, vecdin onun takatini aşması, keşfin himmetin üstüne çıkması durumunda sâlik yer yer “dehşet” soluklar. Kur’an okunurken, namaz kılınırken hudû ve huşu -esas olmakla beraber, insanın iradesini aşan feveranla hudû ve huşûun delinmesi.. aşırı vecd u mevâcidin sâlikte, temkin ve muvazene keyfiyetini sarsmasından kalbin manevî aritmiye girmesi, Hakk’ı talebin her zaman sadâkat ve vefa istemesine karşılık, şuhûdun cazibesiyle, sâlikin aceleciliğe düşmesi.. gibi hususlar buna birer misal teşkil edebilirler.

2. Sâlikin, zevkî veya hâlî şuhûdundan, ufkundaki resim ve suretler silinip onun her yanını “cem” televvünleri kaplayınca, “ezel” onun zaman ufkunun önüne geçince ve ruh, Hakk müşâhedesiyle müşahedeye erince -ki bir kudsî hadîsde bu makama -“Benimle duyar benimle görür” şeklinde işaret edilmiştir- Hakk yolcusu kendini dehşetin dalgaları içinde bulur.

3. Sâlik u muhibbin, beklenmedik şekilde kalp yamaçları varidât-ı sübhâniye ve eltaf-ı ilâhiye sağanağına tutulduğunda veya dört bir yanını kurbet ziyaları sardığında ve pinhanlar ayan olup en kâmil ma’nâda “ihsan” ufku zuhur ettiğinde onun benliğini bütünüyle bir dehşet kaplar; o da kendini tamamen gaybubetin enginliklerine salar ve dehşet mülahazalarına teslim olur.

“Öyle bilmezdim ben kendimi
O ben miyim ya ben O mu?
Âşıkların budur demi
Yandıkça yandım bir su ver.”
Gedâi

bu makamla alâkalı söylenmiş güzel ve sade sözlerdendir.

Yoldakilere ait bu duyuş ve seziş bazen iltibaslara da vesile olabilir.. olabilir ve ömrünü Kitap-Sünnet endeksli yaşamayanlar şuuraltılarını mişkât-ı Muhammediye (sallâllahu aleyhi ve sellem)’den akıp gelen ışıklarla beslemeyenler, bu türlü ahvalde her zaman aldanabilir ve temkine, teyakkuza ters bir kısım şatahata girebilirler.

Heyman:

Heyman içtikçe daha bir yanan ve bir türlü suya kanmayan ma’nâlarına geldiği gibi, aşk yüzünden deli ve kara sevdalı anlamlarına da gelir.

Tasavvuf erbabına göre heyman, âşık u sâlikin, yol esnasında kalbini saran sürpriz tecelli ve ilâhî mevhibelerle, taaccüp, istihsan ve ruhanî zevklere dalıp kendinden geçmesi ve iradesine hâkim olamaması demektir. Kur’ân-ı Kerim ve Sünnet-i Sahîha’da heymanla alâkalı açık bir beyan olmadığından, çoğu ehl-i hakikat, “dehşet” gibi onu da makamlardan herhangi bir makam görme yerine bir “hâl” ve televvün şeklinde anlamışlardır. Bazıları onu, “ -Musa baygın olarak yere yıkıldı...” âyetiyle irtibatlandırmak isteseler de, vahyi telâki makamıyla, kendinden geçmenin birbirine uygun düşmediği açıktır. Bence, Tûr Hâdisesi’ne böyle bir yaklaşım yerine; celâli tecellinin, bütün suret ve resimleri silip,hakikat-ı mücerrede dalga boyunda zuhuruyla biraz da Hz. Museviyet’in gereği olarak duyulan bir hayret ve şuurlu bir dehşet demek daha uygun olur zannediyorum...

Heymanı da tıpkı dehşet gibi üç kategoride tahlil etmek mümkündür:

1.Yolculuğun ilk merhalelerinde, acz u fakr, hisset ve değersizliğinin şuurunda olan salik, kadrini, kıymetini çok aşkın ekstra lütuflara mazhar olunca, Hz. Eyyûb gibi “senin hiçbir lütfundan müstağni kalamam” deyip, ilâhî tecellilere sinesini açtıkça açarak “daha yok mu?” mülahazalarıyla köpürme mertebesidir ki. Yoldakilerin ekserisinin, bu vadideki düşünce ve davranışlarını bu mertebeye irca etmek mümkündür.

2.Sâlikin, hâlihazırdaki hulûs Ve istikbaldeki meziyetlerine avans mahiyetinde lütfedilen aşkın varidat karşısında, yeni bir idrak, taze bir ruh ve gerilmiş bir irade ile, o esnada kapısı aralanan acâib ve garaibi derin bir temaşa zevkiyle seyredip “ -Rabbimiz, nurumuzu (ikmal ve) itmam buyur!” diyerek, ciddi bir azim ve tam bir metafizik gerilimle, elde edilen mazhariyetlerin ötesine hâhiş duyma ruh haletidir ve

“Parmağım aşkın balına
Bandıkça bandım bir su ver,”
Gedâi

sözleri, bu seviye ile alâkalı söylenmiş güzel sözlerdendir.

3.Heymanü’l-fenadır ki; sâlik, hâlî veya zevkî olarak kadem-nazar vahdetine ulaşır ve kâinatı fena ve zeval ufkundan müşahedeye başlar..derken her an değişik bir buudda “beka billah” tecellileri duyar.. artık varlığı bütünüyle görmez olur ve ihsan mertebesinin bir varidatı olarak görüldüğünü tam hisseder ve görebileceği şevkiyle de coşar.

Tabii bütün bunlar, imanın gücü, yakînin derinliği, kalbî muamelenin devamı ve ahvâl-i sadıkanın da temadisi nispetinde zuhur ederler ki, bu evsafın tam temsil edilmesi de yine Hz. Ruh-i Seyyidi’l-Enâm’ın tebaiyetine bağlıdır, O’na bağlılığın tam hissedilmediği ahvalde, zuhur eden fevkalâdelikler çok defa insanı aldatabilir. Tâlib-i feyz-i Hüdâ olanlar, mutlaka Hz. Muhammed (sallâllahu aleyhi ve sellem) halkasına girmeli; âşık-ı nûr-u Hüdâ olanlar da behemehal o halkanın ritmine uymalıdırlar.

Sızıntı
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi Emekdar Üye 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Hz. Ali ile Fatıma'nın Aç Kalmaları İslam/Dinler/Mezhepler Emekdar Üye 0 2412 31 Temmuz 2008 02:53
Seleme bin el-Ekvâ'nın Hz Peygambere Ölüm Üzerine... Ölüm-Ahiret-Sırat-Mizan-Kader Emekdar Üye 0 2278 31 Temmuz 2008 02:52
Mekke, Savaşılmadan Nasıl Fethedildi? İslam/Dinler/Mezhepler Emekdar Üye 0 2697 31 Temmuz 2008 02:51
Hz. Peygamber'in Hac Esnasındaki Hutbeleri Hacc-Umre-Kurban GÖKCEN_AZRA 1 3036 31 Temmuz 2008 02:49
Bu Mübarek Zat kimdir ?? Hz.Muhammed(s.a.v) Mihrinaz 4 2822 31 Temmuz 2008 00:27

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Dehşet!!! Diyalogçuların Hedefi İşte Bu!!!!! muallime Resim/Karikatür 4 15 Temmuz 2012 10:57
Dehşet verici bir kıssa.... Seher Yeli Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler 2 29 Şubat 2008 00:33

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.