|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Medine-web,Açılış Tarihi: 09 Temmuz 2007 (23:55), Konuya Son Cevap : 11 Ekim 2023 (17:58). Konuya 304 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
13 Nisan 2012, 16:22 | Mesaj No:121 |
Durumu: Medine No : 7328 Üyelik T.:
23 Şubat 2009 | Cevap: medineweb kıssadan hisseler arşivi (1) "Allah'a inanmayan berberin ilginç hikayesi " Adamın biri her zaman yaptığı gibi saç ve sakal traşı olmak için berbere gitti. Onunla ilgilenen berberle güzel bir sohbete başladılar. Değişik konular üzerinde konuştular. Birden Allah ile ilg ili konu açıldı; Berber: Bak arkadaş ben senin söylediğin gibi Allah'ın varlığına inanmıyorum Adam: Peki neden böyle diyorsun ? Berber: Bunu açıklamak çok kolay bunu görmek için dışarı çıkmalısın. Lütfen bana söyler misin Allah var olsaydı bu kadar sorunlu sıkıntılı hasta insanlar olur muydu? Terk edilmiş çocuklar olurmuydu ? Allah olsaydı, kimse acı çektirmez birbirini üzmezdi Allah olsaydı bunların olacağına izin vereceğini sanmıyorum. Adam bi an durdu ve düşündü ama gereksiz bi tartışmaya girmek istemediği için cevap vermedi. Berber işini bitirdikten sonra adam dışarıya çıktı. Tam o anda caddede uzun saçlı ve sakallı bir adam gördü. Adam bu kadar dağınık göründüğüne göre belliki traş olmalıydı uzun süre geçmişti. Adam hemen berberin dükkanına geri döndü. Adam: Biliyormusun? bence berber diye bişey yok. Berber: Bu nası olabilirki ben burdayım ve bir berberim. Adam: Hayır yok. Çünkü olsaydı caddede yürüyen uzun saçlı ve sakallı adamlar olmazdı. Berber: Hımm.. Berber var ama insanlar bana gelmiyorsa ben ne yapabilirim ki ? Adam: Kesinlikle Doğru ! Püf noktası bu ! Allah var ve insanlar ona gitmiyorsa bu gitmeyenlerin tercihi... İşte dünyada bu kadar çok acı ve kederin olmasının nedeni... İnsanlar Allah'ın emir ve yasaklarına riayet etselerdi Hazret-i Allah yağmuru bile gece yağdırırdı ki gündüzleri insanlar yağmurdan rahatsız olmasınlar... Alıntı...
__________________ |
14 Nisan 2012, 11:40 | Mesaj No:122 |
Durumu: Medine No : 13046 Üyelik T.:
16 Aralık 2010 | Cevap: medineweb kıssadan hisseler arşivi (1) Kadın sabah kalkmış, aynaya bakmış ve kafasında yalnız üç tel saç görmüş. "Hımm, demiş galiba bugün saçımı örgü yapacağım!" Öyle de yapmış, günü de harika geçmiş!. Ertesi gün kalkmış, aynaya bakmış, Kafasında iki tel saç kalmışmış… "HIIIMM," demiş, "Bugün saçımı ikiye ayıracağım demiş." Dediğini de yapmış, harika bir gün geçirmiş. Bir ertesi gün yine kalkmış, aynaya bakmış, kafasında tek tel saç var. "Tamam, tamam demiş… Artık bugün at kuyruğu yaparım…" Öyle de yapmış, ve çok çok güzel bir gün geçirmiş… Daha bir ertesi gün aynaya baktığında, Kafasında bir tek tel bile kalmamışmış!. "Woov!" diye bağırmış. "Bugün saç derdim yok!" Bakış açısı her şeydir!. Gerektiğinden kibar ol!, Tanıdığın herkes kendi savaşını yaşamakta zaten!... Basit yaşa, Cömertçe sev, yürekten düşün sevdiklerini, Tatlı konuş… (ALINTI)
__________________ Sustum..! Birikti yanaklarimda alfabe..Ya RAB..! Sukütu'mu en güzel duam eyle.. |
15 Nisan 2012, 12:39 | Mesaj No:123 |
Durumu: Medine No : 15266 Üyelik T.:
14 Aralık 2011 | Cevap: medineweb kıssadan hisseler arşivi (1)
SEN İYİ BİR MÜMİN OLURSAN ŞEYTAN SENİ NAMAZA UYANDIRIR!! Bayezid-i Bestami(k.s) Hazretlerini bir gece uyku bastırıp sabah namazına uyanamadı. Sabahleyin namazını kaza edip o kadar ağladı ve inledi ki sonunda kendisine ilham olundu ve şöyle dendi: ... -"Ey Bayezid bu günahını affeyledim. Bu pişmanlık ve ağlamana da ayrıca yetmiş bin namaz sevabı ihsan eyledim." Aradan bir müddet geçtikten sonra onu yine uyku bastırdı. Şeytan gelip Bayezid-i Bestami(k.s.) Hazretleri'nin mübarek ayağından tutarak uyandırdı ve; -"Kalk namazın geçmek üzeredir." dedi. Bayezid-i Bestami(k.s.) Hazretleri Şeytan'a; -"Ey mel'un! Sen hiç böyle yapmazdın. Herkesin namazının geçmesini kazaya kalmasını isterdin. Şimdi nasıl oldu da beni uyandırdın?" deyince Şeytan şu cevabı verdi: -"Birkaç ay önce sabah namazını kaçırdığında pişmanlığın ve üzüntün sebebi ile çok ağlayıp inlediğin için affolunmuş idin ve ayrıca yetmiş bin namaz sevabı almıştın. Bu gün onu düşünerek sadece vaktin namazının sevabına kavuşasın da yetmiş bin namaz sevabına kavuşamayasın diye seni uyandırdım." dedi(alıntı)
__________________ ''onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak. halbuki,biz sussak, tarih susmayacak.. tarih sussa, hakikat susmayacak........'' |
16 Nisan 2012, 00:25 | Mesaj No:124 |
Durumu: Medine No : 15266 Üyelik T.:
14 Aralık 2011 | Cevap: medineweb kıssadan hisseler arşivi (1) LÜTFEN OKUYALIM !! İPİN HESABI Kasabanın birinde zengin bir tüccar yaşarmış. Öleceği vakit vasiyetinde: Ben mezara konulduğum gün kim gelir benimle bir gece mezarda kalırsa ona servetimin yarısını bırakacağım demiş. ... Çoluğu çocuğu, akrabaları servetin yarısı bırakılmasına rağmen bunu yerine getiremiyeceklerini düşünüyorlarmış. Kısa bir müddet sonra adam ölmüş. Adamın vasiyeti kasabada zaten meşhurmuş. Bunu duyanlardan biri de kasabanın en ücrâ köşesinde yaşayan hamalmış. Adamın öldüğü haberini duyunca yakınlarına kendisinin bir gece mezarda kalabileceğini söylemiş. Bunun üzerine cenaze merasiminden sonra hamalı da adamla birlikte kabre koymuşlar. Hamal: Zaten bir tane ipim bir tane de küfem var. Kaybedecek bir şeyim yok. İyi ettim de bu adamla buraya girdim. Çıktığımda kasabanın hatırı sayılır insanlarından biri olacağım diye düşünüyorken bir gürültü kopmuş ve dünyada daha önce hiç karşılaşmadığı yüzlere orada rastlamış. Gelen melekler aralarında konuşuyorlarmış: Bu ölü olan zaten elimizde. Onu istediğimiz vakit hesaba çekebiliriz. İlk önce şu canlı olandan başlayalım. Adam tir tir titriyorken başlamış melekler peşpeşe sorular sormaya: Söyle bakalım ey falan oğlu filan. Küfenin ipini nereden buldun? Satın aldıysan ne kadara aldın? Kimden aldın? Aldığın kişiyi dolandırdın mı? Hakiki değerinde mi verdin ücretini? Adamın dili dolanıyor sorulan sorulara cevaplar bulmaya çalışıyor, ancak o cevap verdikçe ip ile ilgili bir başka soru ile karşılaşıyormuş. Gün ağarırken zengin adamın akrabaları gelmiş ve adamı mezardan çıkarmışlar. Sonra: Artık kasabanın sayılı zenginlerindensin. Anlat bakalım bir gece mezarda kalmak nasıl bir duygu? demişler. Hamal: Aman, lanet olsun! İstemiyorum! Bütün mal mülk sizin olsun! Ben bir ipin hesabını sabaha kadar veremedim, o kadar malın hesabını kıyamete kadar veremem herhalde...(alıntı)
__________________ ''onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak. halbuki,biz sussak, tarih susmayacak.. tarih sussa, hakikat susmayacak........'' |
16 Nisan 2012, 18:03 | Mesaj No:125 |
Durumu: Medine No : 13055 Üyelik T.:
18 Aralık 2010 | Cevap: medineweb kıssadan hisseler arşivi (1) KÜÇÜK BİR ÇOCUK ve DUA Deniz kenarına oturmuş, gözlerinide ilerdeki bir noktaya dikmişti. Belki de bir saattir öylece duruyordu. Onun bu hâli, alışveriş için balıkçı sandallarının kıyıya dönmesini bekleyen bir ihtiyarın dikkatini çekti. Yaşlı adam, seke seke onun yanına gidip: - Merhaba delikanlı!. dedi. Bu gün deniz çok harika değil mi? Küçük çocuk, başını çevirmeden; - Ama rüzgârlı, dedi. Topum denize düşünce sürükleyip götürdü. Adam, çocuğun yanına oturup: - Eğer biraz genç olsaydım, yüzüp onu alırdım!. dedi. Ama şimdi adım bile atamıyorum. Küçük çocuk, ona cevap vermedi. Ve kıyıdan uzaklaşan topunu daha iyi görebilmek için, hemen yanındaki tümseğe çıktı. Yaşlı adam, sakin bir ses tonuyla: - Ümidini hiçbir zaman kaybetme!. dedi. Bence dua etsen çok iyi olur. Çocuk, büyük bir sevinçle: - Dua etsem topum geri gelir mi? diye sordu. Denize düştüğü yeri bilir mi? - Allah isterse eğer, ona öğretir!. dedi ihtiyar. Topun geri gelmese de, duaların sevabı sana yeter. Küçük çocuk, yaşlı adamın sözlerini biraz düşündükten sonra, her okuduğunda dedesinden bahşiş kopardığı duaları ard arda sıraladı. Daha sonra da, topun dönmesi için Allah'tan yardım istedi. Ama üzüntüsü azalmamıştı. O topa bir sürü para harcamış, bayram parasını bile ona katmıştı. Şimdi artık tek şansı, bazen olduğu gibi, rüzgârın âniden yön değiştirmesiydi. Ama deniz çok büyüktü, topu ise küçücük. Akşam üstü hava biraz daha sertleşti. Ve güneş batmak üzereyken sandallar döndü. Çocuk, eve gitmek istemiyordu. Bu yüzden de ihtiyarla birlikte oyalandı. Yaşlı adam, hep aynı balıkçıdan alışveriş yapardı. Sonunda onu bulup: - Avınız inşallah iyi geçmiştir!. dedi Eğer varsa, birkaç kilo alabilirim. Sandaldaki adam, bir kova içindeki balıkları gösterip: - Zaten ancak o kadarcık tutmuştum, dedi. Denizde "av" diye bir şey kalmadı. - Dua etmeyi denediniz mi? diye atıldı çocuk. Ümidinizi sakın kaybetmeyin!. Balıkçı için her şey tesadüftü. Bunun için de "rasgele" derlerdi. Ama şimdi bir şey hatırlamıştı. Yıllar yılı unuttuğu bir şeyi. Çocuğun yanaklarını okşarken: - Dua ha!. diye mırıldandı. O zaman tutar mıyım? - Tutamasanız bile, duaların sevabı size yeter, dedi çocuk. Bunu yeni öğrendim. Balıkçı, böyle bir sözü ilk defa duyuyordu. Başını ağır ağır sallayarak: - Ben de yeni öğrendim!. diye gülümsedi. Üstelik de küçük bir öğretmenden. Çocuk, bu sözlerden çok hoşlanmıştı. Artık topun gitmesine üzülmüyordu. Yanındaki yaşlı adam ona bir göz kırparken, balıkçı tekrar sandala yöneldi ve ağların üzerindeki eski örtüyü açtı. Bir top vardı orada. Henüz ıslak olduğundan, ışıl ışıl parıldayan bir futbol topu. Balıkçı, onu çocuğa uzatıp: - Öğretmenlerin hakkı hiç ödenmez!. dedi. Bunu biraz önce denizde buldum!. Küçük çocuk, rüyada olmalıydı. Hiç beklenmedik şeylerin yaşandığı bir rüya. Aceleyle sağa sola bakındı. Ama her şey gerçekti. Balıkçı da, sandal da, ihtiyar da... Topu ise, işte ellerindeydi. Ona sıkıca sarılıp: - Bir daha benden izinsiz gezmek yok!. dedi. Ya dua etmeseydim ne olurdun o zaman? ALINTI..
__________________ "Bir yαrım αklın kuyusundα öbür yαrım αşkın kuytusundα... Cennet ve cehennem αrαsındα.Ucu sırαttαn geçen bir uçurum kenαrındα... Â'râftα..... Ârâfın dα αrαsındα...Ar ve αf yαrαsındα..." |
24 Nisan 2012, 17:08 | Mesaj No:126 |
Durumu: Medine No : 4458 Üyelik T.:
19 Ekim 2008 | Cevap: medineweb kıssadan hisseler arşivi (2)
Japon çocuğun tek hayali çok ünlü bir karateci olmaktı. Fakat ailesi buna izin vermezdi. Bir gün talihsiz bir kaza sonucu çocuk sol kolunu kaybetti. Ailesi çocuğun moralinin çok kötü olduğunu görünce ona bir karate hocası tuttu. Hoca ilk dersinde çocuğa karsısındakini sağ koluyla tutup üstünden savurmayı gösterdi. Hatta ikinci, üçüncü ve sonraki bütün derslerde hep aynı hareketi yapıyorlardı. Çocuk bir gün hocasına "hocam ben çok sıkıldım, artık başka hareketlere geçsek" dedi. Hoca ise bunu kabul etmeyerek dünyada bu işi en hızlı yapan kişi olmadıkça bitirmeyeceğini söyledi. Çocuk o kadar hızlanmıştı ki, hocasını bile göz açıp kapayıncaya kadar yerden yere vuruyordu. Bir gün hoca elinde bir kağıtla geldi kağıtta çocuğun gençler karate şampiyonasına katılabileceği yazıyordu. Çocuk çok şaşırdı. Ertesi gün salonda ilk rakibinin karşısına çıkacakken heyecanla hocasına sordu, "hocam bu iş nasıl olur? Ben sadece tek hareket biliyorum kesin kaybederim". Hocası ise "sen sadece hareketi yap" cevabını verdi.Çocuk ringe çıktı ve hareketiyle rakibini eledi. Hatta tek hareketle finale kadar çıktı. Finalde karşısında kendisinin iki katı birisi vardı. Önce çok korktu ama gene bildiği hareketi yaparak son rakibini de yendi ve şampiyon oldu. Sevinçle hocasının yanına koştu ve sordu "hocam nasıl olur, anlamıyorum, sadece bir hareket biliyorum, tek kolluyum ve şampiyon oldum". Hocası çocuğa baktı ve dedi ki, "senin yaptığın hareket karatedeki en zor hareketlerden biridir. .. Ve bir tek savunması vardır o da, rakibin sol kolunu tutmak". (ALINTI)
__________________ Birbirimize Fikirlerimiz uyuşmasa bile İNSAN olduğumuz için SAYGI duymamız lazım... Ne MUTLU MÜSLÜMANIM DİYENE.... |
25 Nisan 2012, 14:17 | Mesaj No:127 |
Durumu: Medine No : 13046 Üyelik T.:
16 Aralık 2010 | Cevap: medineweb kıssadan hisseler arşivi (2) Sen dua edersin ama kabul olmuyor sanarsın! Ekmek almak için bir fırına gidersin. Beklerken fırıncı ile bir sohbet başlar Ve fırıncının hoşuna gidersin, hoş sohbetsin ya… Fırıncı başkalarına istediğini verip acele ile gönderir... Bu arada sen istediğini alamadığın için sıkılmaya başlarsın Ama bilmezsin ki Fırıncı daha yeni pişmiş en güzel ekmeği verecek düşünceli000
__________________ Sustum..! Birikti yanaklarimda alfabe..Ya RAB..! Sukütu'mu en güzel duam eyle.. |
29 Nisan 2012, 15:23 | Mesaj No:128 |
Durumu: Medine No : 13855 Üyelik T.:
22 Mayıs 2011 | Cevap: medineweb kıssadan hisseler arşivi (1) Bir adam: - "Ya Rasûlallah! Allah'ın en çok sevdiği amel hangisidir"? diye sordu. Hz. Peygamber: - "Konup göçendir" cevabını verdi. Adam: - "Konup göçen kimdir?" diye sorunca, - "Kur’ân'ı okuyan, bitirince de tekrar başlayandır" cevabını aldı.1 İbû Ümâme el-Bahîlî’den gelen rivâyette Allah Rasûlü; “Kur’ân okuyunuz. Çünkü Allah, Kur’ân’ı kavrayarak ezberlemiş bir kalbe azap vermez” 2buyurmuştu. Hz. Peygamber bir gün Hz. Muaz’ın elinden tutup bir süre yürüdükten sonra kendisine birçok tavsiyede bulunmuştu. Bu tavsiyelerden birisi de “Kur’ân’ı anlamaya çalışması” 3 gerektiği idi. Hz. Ali (Kerremallâhu vechehe)’den rivâyetle: Rasûlü Ekrem (sallallâhu aleyhi ve sellem) efendimiz: “Kendisinde idrak ve anlayış bulunmayan ibadette hayır olmadığı gibi, düşünmeksizin yapılan Kur’ân okumada hayır yoktur.”4 diyerek kutsal kitabımızı anlayarak okumanın dünya ve ahiret hayırlarını getireceği müjdesini vermektedir. Hz. Peygamber bu gayrette olanı Allah (cc)’ın övdüğünü müjdeler."Allah’ın evlerinden birinde, Allah'ın kitabını okumak ve aralarında müzakere etmek için toplanan kimselerin kalplerine huzur dolar, onları rahmet kuşatır, melekler etraflarını sarar ve Allah onları kendi katında bulunanlara överek anlatır."5 Yüce Allah:"Kur’ân'ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpleri üzerinde kilitler mi var?"6 buyurur. Peygamber Efendimiz sav:Benim ümmetim, paraya ve mala çok değer vermeye başladıklarında, İslâm’ın heybet ve azameti onlardan gidecek, iyiliği emredip kötülükten sakındırmayı terk ettiklerinde de vahyin bereketinden, yani Kur’ân’ı anlamaktan mahrum kalacaklardır”.7 buyurmaktadır. Buna göre Kur’ân-ı Kerîm’in manasını anlayarak ve ondaki yüce hikmetleri düşünerek okumaya çalışılmalıdır. Zira Kur’ân, yalnız elfazının okunması için inmemiştir. Onun âyetlerinin tedebbürü, manasının tefekkürü ve kendisi ile amel edilmesi için indirilmiştir.İslâm âlimlerinden bazıları Kur’ân’ı manasını düşünmeksizin okumanın mekruh olduğunu söylemişlerdir.8 Bu da gösteriyor ki Kur’ân okuyan kimse, okuduğu her sayfanın Türkçe tercümesini de en sahih mealden okumalıdır. Kur’ân’ın baştan sona kadar Türkçe tercümesini okuyan kişinin, Arapçasını okuyan gibi sevap kazanacağı da nakledilmektedir.9 [1] Tirmizî, "Kur’ân," 11. [2] Suyûtî, Câmiü’s-Sağîr, I, 778. [3] Münzirî, et-Terğîb ve’t-terhîb, VI, 148. [4] Gazâlî, İhyâ, I, 812 [5] Ebû Davud, "Vitr", 14; Tirmizî, "Kur’ân", 10. [6] Muhammed, 47/42 [7] Suyûtî, Câmiü’s-Sağîr, I, 416. [8] el-Bürhân, I/455; A. Aydemir, Hz. Peygamber ve Sahabenin Dilinden Kur’ân’ın Faziletleri, s. 67. [9] Diyânet aylık Dergi, yıl: 2005, Nisan, sy. 172, s. 36 |
02 Mayıs 2012, 01:18 | Mesaj No:129 |
Durumu: Medine No : 13046 Üyelik T.:
16 Aralık 2010 | Cevap: medineweb kıssadan hisseler arşivi (1) İNŞAALLAH... Kalender meşrepli bir zat; - "Yarın yağmur olursa; değirmene gideceğim; eğer hava iyi olursa çifte gideceğim!" dedi. Hanımı kendisine; - "İnşaalllah!" de, dedi. O: - "Kafasız karı! Bunun inşallah-maşallahı mı var? Hava ya yağmurlu olur! Veya yağmurlu olmaz! Eğer yağmurlu olursa değirmene giderim; yağmursuz olursa çifte giderim!" Hanımı: - "Olsun yine de sen inşallah de! Üçüncü bir şey de olabilir!" Adam hanımına bağırdı çağırdı; - "Bunun üçüncü hali olur mu?" diye kızdı. Sabahın ilk şafaklarında evinin kapısı hızlı hızlı çalındı. Kapıyı açtı. Kapıda iki atlı! Atlılar; - "Falanca köyün yolu nerede" diye sordu. Adam tarif etti. Atlılar kızdılar. Adama bir kamçı indirdiler. - "Düş önümüze!" dediler... Onu götürüp, ta yatsı vaktine kadar köy-köy gezdirdiler….Yatsı vaktinden sonra adam evine geldi. Evin kapısını çaldı; hanımı sordu: - "Kim o?" Adam: - "İnşallah benim!… Aç hanım aç! İnşallah benim! İnşallah…. İnşallah…." diye mırıldanıyordu
__________________ Sustum..! Birikti yanaklarimda alfabe..Ya RAB..! Sukütu'mu en güzel duam eyle.. |
02 Mayıs 2012, 14:17 | Mesaj No:130 |
Durumu: Medine No : 6340 Üyelik T.:
19 Ocak 2009 | Cevap: medineweb kıssadan hisseler arşivi (1)
"UBUNTU:BEN BİZ OLDUĞUMUZ İÇİN BEN'İM "Afrika'da çalışan bir Antropolog bir kabilenin çocuklarına bir oyun oynamayı önerir,ağacın altına koyduğu meyvalara ilk ulaşanın ödülü o meyvaları yemek olacaktır.Onlara "hadi, şimdi başlayın birinci olan ödülü alacak" der.O anda bütün çocuklar elele tutuşur, koşup ağacın altına beraber varırlar ve hep beraber meyvaları yemeye başlarlar.Antropolog neden böyle yaptıklarını sorduğunda şu yanıtı verirler;Bu UBUNTU' dur, nasıl olurda diğerleri mutsuz iken birimiz o ödülü yiyebilir ki?Ve UBUNTU' nun anlamını açıklarlar onların dilinde UBUNTU "Ben biz olduğumuz için "Ben'im" demekmiş!
__________________ Selam Hidayete Tabi Olanlara Kur'an Senin Lehinde ve Aleyhinde Hüccettir(Müslim) |
Konuyu Toplam 183 Kişi okuyor. (0 Üye ve 183 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Medineweb Görsel ve Slayt arşivi( kaybolmaması adına toparlandı) | Medine-web | Medineweb.net Videolar | 4 | 23 Eylül 2024 21:26 |
Medineweb ''Adem Güneş'ten çocuk terbiyesi ile ilgili sözler'' arşivi | EyMeN&TaLhA | Çocuk Ve Gençlik Eğitimi | 112 | 21 Ocak 2022 20:18 |
Medineweb DİĞER paygamberler geniş arşivi | Medine-web | Peygamberler(a.s) | 1 | 12 Kasım 2018 15:29 |
medineweb islami imzalar arşivi | Medineweb | Resim/Karikatür | 5 | 29 Nisan 2016 17:42 |
MedineWeb Namaz Arşivi | paylaşımcı | Namaz-Abdest-Teyemmüm | 10 | 04 Eylül 2008 21:58 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|