|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Medineweb,Açılış Tarihi: 05 Mart 2013 (20:17), Konuya Son Cevap : 05 Mart 2013 (20:17). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
05 Mart 2013, 20:17 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 13301 Üyelik T.:
04 Şubat 2011 | Artık O da Bir Kargaydı Artık O da Bir Kargaydı yüzleri mert. Bazen işlerine ara veriyor, dinleniyorlardı. Kasketlerini yukarı kaldı- rıyor, gülümsüyorlardı. Salt yorgunluktan değildi, yaptıkları hareket. Sevdiklerinden de yapıyorlardı. Onlar baharı, güneşi, çiçekleri seviyorlardı. Masmavi gökyüzünü, tohumu, topra- ğı. Bir de bülbülü. Altın sesli bülbülü delicesine seviyorlardı. Altınbülbül, hele bir şakımaya başlamasın, ovada çalışanlar işlerine ara veriyor, ahenkli sesi dinliyorlardı. Özlerini, mutluluğu yansıtıyordu ötüşü. Kalbin en derin yerlerine işleyen nağmeleri okuyordu bülbül. Ormanda doğmuştu bülbül. Dev ağaçların yükseldiği bir dağın yamacında. Ağaçların hışırtısını, rüzgârın fısıltısını, fırtına uğultusunu, yağmur şırıltısını duymuş, onların konuşmalarını nağmelerle dile getirebilme yetisini kazanmış, “Altınbülbül” adını hak etmişti. Arp gibi tatlı öterken insanlara dağların, ormanın, rüzgârın gizini müzikle söylüyordu. O, aydı; o, güneşti. Mutluluktu. Gece gündüz demeden ötüyor, bülbülvari bir yaşam sürdürüyordu. Altınbülbül olduğundan kıvançlıydı, mutluydu. insanlar ise Altınbülbül’ü dinleme olanağı bulduklarından mutluydular. Altınbülbülü salt türkü yakan bir kuş sanmayın. Kendine yem bulmak, yuva sahibi olmak zorundaydı da aynı zamanda. O da koşuyor, yem arıyor, kendisine barınak bulmaya çalışıyordu. Acele ile bir iki solucan, buğday tanesi buluyor, güçlük çekmiyordu. Yer yemez bir ağaç dalına tünüyor, başlıyordu türküsüne. Geceyi ise ayın parlak ışınları altında, dalda geçiriyordu. Altınbülbül mutluydu. Yaşadığı ortamdan, bülbül oluşundan. Çalışan insanlar için türkü yakmayı her şeyden çok seviyordu. O nedenle sık sık: Ahhh! diyordu. Daha çok ötebilsem, diye yakınıyordu. işte böyle yakındığı sırada, ağacın daha üst dallarında ilkin hışırtı, ardından kalın, boğuk bir ses duydu: – Bülbül, ne derdin var? – ... – Ben sana yardım edebilirim. Altınbülbül başını kaldırdı. ilkin yeşil yapraklardan, gölgeden bir şey fark edemedi. – Kimsiniz, diyebildi ancak. – Ha... ha... ha... Bülbüllerin dostu kargayım ben. Gelene geçene yardım ederim, hele bülbüllere. Yapraklar, dallar hışırdadı. Koskoca bir kara leke uçtu. Geldi, bülbülün durdu- ğu dalın karşısına kondu. Altınbülbül ilk kez dikkatle baktı yeni komşusuna. Kendisinden kat kat büyük, iri yarı, tüyleri kara, gagası iri bir kuş gördü. Demek karga buydu. – Gak! Demin kendi kendine konuşurken istemeden de olsa dertlerini, kaygıları nı duydum, üzüldüm. Çok üzüldüm. Altınbülbül susuyor, yarı şüpheyle bu davetsiz konduğu süzüyordu. – Bülbül kardeş! Birkaç gündür dinliyorum. Çok güzel sesin var. Büyülendim. – Teşekkür ederim, diyecek oldu Altınbülbül. – Aaa! Ne alçak gönüllü şeysin sen! Gerçekten de alçak gönüllüydü bülbül. Nasıl olmasın? Zaten dünyada iyiler, yi- ğitler, sanatçılar alçak gönüllüdürler. Hele yüreği sevgi dolu bülbülün alçak gönüllü olmasından daha doğal ne olabilir? Küçük kahramanımızın yüreğini ilk olarak bülbüle yaraşmayan fena duygu kapladı. Bir değişik duygu: Gurur ve kendini beğenmişlik. Kargaya yanıt verecek yerde açtı ağzını, şakrak mı şakrak öttü. Kara karga taşı gediğine koymakta gecikmedi: — Hele senin, dedi, bülbül kardeş, senin gibi bir sanatçının, güçlü sesin güçlükleri olsun! Akıl alacak iş değil. Sen ki sesinle ormanı çınlatıyor, dertli gönülleri sevindiriyorsun. — Öyle işte, diye tasdikledi bülbül. — Hayır. Bu, benim karga aklımın alabileceği iş değil. Ne olacak işte, yalan dünya. Bir Altınbülbül’ün sorunlarını halledemedikten sonra sana ancak yalan dünya derim. Yakıştıramıyorum sana yapılanları. Haksızlık, büyük haksızlık. Altınbülbül, kara dostunu dinliyor, başını sallayarak tasdikliyordu. Gerçekten de kendisi gibi bir bülbüle yapılanları yakıştıramıyordu. Hadi kendisi yanılabilirdi diyelim ya bu akıllı karganın da hak verişine ne demeli? Bülbül kardeş, diye söze başladı yüreği kara karga. Ah bülbül kardeş. Seni dinlerken ağlayacağım geldi. inan, senden utanmasam gözyaşlarımı tutamaz, hüngür hüngür ağlardım şimdi. — ... — Sesinle insanları mest et, ormanı, ovayı güzelleştir. Kendileri için en güzel türküleri yaktığın insanlar Altınbülbül’ü umursamasınlar. işte söz. Gel, benim yanı mda çalış, dedi karga. — Olur mu ki, dedi bülbül. — Nasıl olmaz? Sen salt benim için öt. O da benim dediğim zaman, dile benden ne dilersen. Ekmek elden, su gölden. Dilediğin her ağaçta; çamda, meşede yuvanı ben hazırlarım. Altınbülbül’e layık yuva benden. işte, bülbül kardeş. Dile benden ne dilersen. Senin değerini karga olan ben bilirim. Bin dereden su getiren karga, Altınbülbül’ü inandırdı. Büyük sanatçı, eşsiz ses üstadı olsa da Altınbülbül bir kuştu yine de. Aklı bir kuş aklıydı sadece. işte böyle kuruldu karga ile Altınbülbül arasındaki ilişki. Daha doğrusu ortaklı k. Günlük kimi sıkıntılar uğruna, Altınbülbül en değerli varlığını, şen şakrak ötüşünü, dolayısıyla özgürlüğünü kargaya sattı. Karga verdiği sözleri yerine getirdi. Ona en yüksek ağaçlarda yuvalar kurdu. Bülbülün bir dediğini iki etmedi. Hatta söylediğinden fazlasını verdi. Yuvası kuş tüyündendi, eli altında istediği kadar yiyecek vardı. En âlâ solucanları getiriyor, onlarla besliyordu. “Gerçekten de çok iyi şu karga?” diye düşünüyordu yuvasında uzanmış, yiyip içerken Altınbülbül. “Üstelik dediği dedik. Arkadaşını besliyor. Prensip sahibi de. Değerimi nasıl da anladı. Anlamıyorum niçin sevmiyorlar kendisini. Hâlbuki dürüst, lafı sözü yerinde!” Artık pek uçmuyor, şen şakrak ötmüyordu. Bütün gün, bütün gece yan gelip yatıyordu. Ne çıkan dolunay ne de güneşin altın ışınları kendisini cezbediyordu. Ovada işleyen, tenleri güneşten yanmış insanlar Altınbülbül’ün belirerek şen şakrak ötüşüyle kendilerini dinlendirmesini boş yere bekliyorlardı. O küçük kuşun güzel sesi yüreklerine su serpiyor, dertlerine derman oluyordu. Kimi anlarda, çok seyrek de olsa, Altınbülbül kargadan izin alarak biraz ötüyordu. Sahi, karganın amacını anlatmadık. Kara tüylü karga, boşu boşuna Altınbülbül’e yanaşmamıştı. Kin vardı içinde uzun yıllar biriken. insanlara, bülbüllere karşı. Kaçmak... Ne korkunç şeydir kaçmak. Her kaçışında bülbüllere lanetler yağ- dırmış, insanlara kin duymuştu. Yere batsın bülbüller. Kökleri kazınsın dünyada. Belki o zaman insanlar kendisini taşlamaz, hatta ona hayranlık bile duyabilirlerdi. Oldum olası kargalığını yüzüne vurmuşlardı. Hiçbir yerde rahat bırakmamışlardı, hakaretlerin en ağırını yaşatmışlardı. Öterken kulaklarını kapatıyor, çocuklarsa onu taşlıyorlardı. Bu yetmiyormuş gibi tarlalara oluklar koymuş, kahramanı mız kargayı canından bezdirmişlerdi. işte bunlar, kara karganın yüreğine işlemiş, o da insanla bülbülü düşman bellemişti. Yine de fırsat buldukça dallarda ötüyor, yeteneksizliğini, karga olduğunu kabul etmeyi hakaret sayıyordu. — Gak... Gak... Gak! diye öterken “Görürsünüz siz insanlar” diyordu içinden. “Bülbülünüzü de dinlettirmem size. Sonunda onu benden de beter bir karga yaparı m.” diye ant bile içmişti. Beceriksizlerin elinden, bir tek kötülüktür bol bol gelen. Altınbülbül artık yan gelip yatıyordu. Ancak karga dileyince, onun şerefine ötüyordu. Karganın bestelerini okuyordu. Kara karga ise kanatlarını birbirine çırparak onu alkışlıyordu. — Bravo! Bravo! Eşsizsin sen dostum. Sesine kimse yanaşamaz. Bravo! Altınbülbül kibirleniyor, hafifçe başını eğiyordu ve zaman geçirmeden karganın getirdikleriyle çöpleniyordu. Aşırı beslenmekten, çalışmamaktan irileşmiş; hemen hemen karga kadar büyümüştü. Uzun zaman sürdü ortaklık. Fakat her şeyin sonu vardı ve tabi ki bu çıkar dostluğunun da. Sonunda iş başa düştü. Altınbülbül kendisi yem aramak zorunda kaldı. Uçarken eski, renkli dünyayla karşılaştı. Güzel bir koruda, insanlar pikniğe çıkmışlardı. Çocuklar oynuyor, büyükler ise o eskiden delice sevdiği insanlar, çimler üzerine serdikleri örtülere oturmuşlardı. Bülbüllüğünü yitirmiş olan Altınbülbül, efendisi kargayı bekliyordu. Ötmek için ondan izin alacaktı. Bir ulu çınarın dallarında, tanıdık bir ses geldi kulağına: — Bravo! Gak... Gak! Karga kanatlarını çırpıyor, öten bir başka bülbüle yağcılık yapıyordu. Kader. Altınbülbül kendi yazgısını kendisi yazmıştı. Rahatlık için sesini, özgürlüğ ünü, yüreğini, sevgisini vermişti; iyi olan her şeyini. Ölmekte olan her varlığın son çırpınışıyla bir dala kondu, olanca gücünü topladı. Yine bülbül, eski Altınbülbül olarak şen şakrak ötecekti. Boğulacak gibiydi. Halbuki eskiden ne rahat, ne şakrak öterdi. ilkin boğazından bir hırıltı, ardından daha belirgin bir ses çıktı. — Gak!... Gakkk!... Gak! Altınbülbül olanca gücünü toplayarak bülbül gibi ötmeye çalıştı ama ancak karga sesi çıkarabildi. Ardı arkası kesilmeyen gak’lar çınlıyordu koruda. Ağaç altı nda oynayan çocuklardan biri yerden bir taş aldı, Altınbülbül’ün konduğu dala fırlattı. Taş, artık tam bir karga olan bülbülün başı üstünden uçtu. Ürkerek sustu. Kanatlarını çırparak havalandı: — Gak... Gak... Gak! diye öterek. Artık o da bir kargaydı. |
Konu Sahibi Medineweb 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Medinewebli önlisans İlahiyat 1.sınıf öğrencileri... | İlahiyat Öğrencileri İçin Genel Paylaşımlar | nurşen35 | 87 | 34467 | 23 Mayıs 2015 21:53 |
Gülmek isteyenler tıklasın :))) | Videolar/Slaytlar | Kara Kartal | 3 | 4128 | 10 Mayıs 2015 16:16 |
Cumartesi Anneleri’nin ahı/Can Dündar | İslami Haberler | Medineweb | 0 | 2760 | 10 Mayıs 2015 16:13 |
Ayın Üyesi ''zeynepnm'' | Ayın Üyesi | 9Esra | 13 | 9110 | 30 Nisan 2015 14:29 |
Müzemmil suresi bize ne anlatıyor | Tefsir Çalışmaları | Medineweb | 0 | 3377 | 19 Nisan 2015 15:45 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Bırak Artık Şu Meredi! | mehmet akif2 | İslamda Kadın ve Erkek | 4 | 15 Eylül 2015 19:00 |
yok artık :))) | Dur_Hele | Videolar/Slaytlar | 5 | 08 Temmuz 2014 09:38 |
Korkmuyorum artık Ölümden.. | İslaminesil | Videolar/Slaytlar | 8 | 05 Temmuz 2014 22:29 |
Ben Namazı Bırakıyorum Artık | MusabBinumeyr | Namaz-Abdest-Teyemmüm | 0 | 22 Temmuz 2012 11:59 |
gel artık efendim | Efsa_Rana | Hz.Muhammed(s.a.v) | 2 | 18 Eylül 2008 00:44 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|