|
Konu Kimliği: Konu Sahibi CaferTayar,Açılış Tarihi: 01 Nisan 2008 (16:27), Konuya Son Cevap : 01 Nisan 2008 (16:27). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
01 Nisan 2008, 16:27 | Mesaj No:1 |
hikmetli bir deli masalı hikmetli bir deli masalı Bir âşık derviş vardı, pecmürde idi... " Deli masalları anlatayım mı sana?" derdi. Onu severdim. Ve anlatırdı : " Bir ALLAH Dosdu birkaç talebe yetiştiriyor. Birisi çok zeki ancak ilmine güvenip havalanıyor... Hocası : "Ula oğlum mesele sadece ilim değil, edeb de şarttır!" dediyse de anlamıyor... Sonunda onu akıl hastanesindekileri ziyârete gönderiyor. Bizimkisi bütün hastalara bakıyor, konuşuyor bir gariplik yok... "Başka deli yok mu?" deyince doktor : "normal deli vardır, zır deli vardır, zırzır deli vardır. Bir de hınzır deli vardır." deyip içerideki üç hücreye götürüyor. İlk hücreyi açıyorlar içeri giriyor.Dört dörtlük bir Hacı Baba namazında. Herşey yerli yerinde... Namaz sonu hârika sohbetler... Bilmediği bir şey yok ve hepsi de doğru... Hayrân kalıyor... "Hocamdan da üstün galiba!" diyecekken yaşlı adam bir ahh! çekip : "İşte oğul bu yaşa geldim kırk yıldır dil döktüm daha bir kişi bile ümmetim olmadı!" deyince bizimki soluğu dışarda alıyor... Şaşkın bir hâlde ikinci hücreye giriyor. Orada daha iyisi bir pîr-i fâni zât görünce ona : "Efendim sizden önceki kulübedeki zât diyor ki..." derken "bırak o sahtekârı, ben henüz öyle bir kul yaratmadım!" deyince soluğu hocasında almış. "Hocam sağol varol sayende gezdirdiler. Şöyle oldu, böyle oldu da son hücreye girip oradaki zâtla görüşemedim. Ancak anladım ki istikâmet şartü'l-şartmış" der... Bir zaman sonra kendisine irfân icazeti verilecek diye beklerken, Hocası : "Git doktora selâm et ki son hücreyi de gör. Oradaki zâtın elini benim yerime öp" der. Gider ki hücrede kalender bir melâmî. Elini, hocasının ve kendisinin yerine öper... Efendim hocam size çok önem veriyor, neden buradasınız bana bir nâsihatınız var mı?" der. O zâtta "Herşey ve herkes lâzım ve lâyık olduğu yerdedir, nâsihati hocan etmiştir. Biz hepimiz, biriz ve Muhammedîyiz! Ne varki dünya hırsına asla düşme! Düşersen seni düşürür bunu da unutma yeter!" der. "İyice anladım efendim söz sana!" deyip çıkacak iken... Âşık dede "Ula oğlum bir arzum var... Benim bin altınım vardı. Bir sarrafta emânet. Ben buraya girdim altınlar da orada kaldı. Ben buradan çıkamam artık!" diye anlatmaya başlayınca bizim genç âlimin kanı kaynayıp yavaş yavaş sokuluyor ve : "Bin altınla, neler yapılmaz neler! v.s." diye düşünüyor. Düşünüyor da nasıl alacak sarraftan... Genç âlim bekliyor... Dede bekliyor... Av tuzağa düşmüş. "Oğlum emânet kağıdını tepeyin üstündeki tavandaki delikten sokmuştum buraya girince, çık da al" der. Genç düşünür taşınır, içerde basılıp çıkılacak tek sandalye var. Hemen getiriyor boyu yetmeyince "Efendim siz sandalyeye oturun bende sandalyenin arkasına basar alırım" der. Ve öyle yaparlar... Delikten kağıdı aldığı anda, dede kalkınca kendini yerde bulur. Ağız burun dümdüz ve kan içinde... Kağıdı okuyor ki : "Ula oğlum senden âşık olmaz çünkü ahmaksın! Temin nâsihat ettik, söz verdin, sözü unuttun. Hırsın tamahın yolunu tuttun!" yazıyor... Utanç içinde çıkarken : "Hocana selâm et, yerime elini öp! Ve ona teslimiyet abdestimi aldırdı, istikâmet namazımı kıldırdı, ahmaklığımı da kaldırdı!" dersin" der. İnsanın bu âlemdeki meşhur masalı budur... Onun için Ehl-i tevhid tedirgindir bu dünyada... Ancak, ne yapalım, gelmişiz bir kere ve dışına da çıkıp gidemeyiz... Saldırmadan, aldırmadan ve tepemize kaldırmadan ilâhî kurallar içinde hak ve hayr üzere vakti erdiğinde şehâdetle âzimet olur İnşâallah... HAKK'a yürür gideriz! Bir hususu tekrar arz edeyim ki aklı dâima öne çıkarışımız, akılcı v.s. oluşumuzdan değil de hakikat üzere oluşumuzdandır. Somut (bedenin iç ve dışındaki organlar, baş, ayak, mide, kalb v.s.) ve soyut (akıl, fikir, anlayış, seziş, nefs, kalbî hâl, ruh v.s.) organlarımız azalarımız âlet ve edevâtımızın tümüyle biz, biziz... Tıpkı bir beden gibi; Baş neyse, ayak da o... Ha burun kanamış, ha mide kanamış... Ha parmak kangren olmuş ha da pankreas... Önemli olan tüm elemanların ilâhî denge ve düzen içinde koordineli, uyumlu, faydalı ve emredildiği üzere çalışıp Muradullahı tahakkuk ettirmesidir. Zâhir-bâtın işlerin yapılabilirliği; bilginin ve fiilin ilk ve ana şartı olan akıldır. Bu gerçekten kaçış, hakikatten kaçıştır... Tekemmül tavuğu akıldır. Akıl kemâlât kuluçkasına yattı mı (düşünce) nice nice fikir ve zikir civcivleri çıkarır. Yeterki akıl uyuyakalmasın veya zehir zıkkımla sarhoş olmasın. Elbetteki altına hakk ve hayr yumurtası konmalı. Fıtrî yapısı gereği yılan (bâtıl ve şer) yumurtasını diğer yumurtaların arasına koyarsan günü gelince yılanını, yalanını çıkarıverir sana... Tüm bunlar, Dosd'un imkanla imtihan dizaynıdır. Akıl; kendisinde Mârifetullah nurunun tecellî ettiği ve ALLAH (celle celâluhu)'nun azamet ve kudret kibriyâsının parladığı zuhûrat aynası olan bir oluşumdur. Akıl olmasa; mahlûkat âlemi gibi maddî değerleri; emirler, sırlar, hikmetler ve ruhlar gibi mânevî değerleri anlayamayız. Maddî ve mânevî hayat akılsız kişi için sükût ve sükûn olur... Hayvan ağzıyla yer, insan ise eliyle... Sebeb akıldır. Akıldan dolayı ALLAHÜ ZÜ'L-CELÂL : Âdemoğlunu kendi elleriyle yarattığını buyurmuştur. Akıl; kudsî bir güc (imkan) dür. Tabî güc (yürüme v.s.) akıl gücüyle birleşirse iş görür... Aklın karargâhı fikirdir. Meleklerde : aklî, fikrî güc (cevher, algı) vardır. Ancak şehevi ve tabî (tabîattaki) güc yoktur ve sorumsuzdur. İnsanlarda : aklî, fikrî, şehevî ve tabî güc (imkan) vardır ve sorumludur. Cinlerde : kendi âleminde dördü de vardır ve imtihanla sorumludur. Hayvanlarda : aklî ve fıkrî güc yoktur. Sadece şehevî ve tabî güçleri vardır. İmtihan sorumluluğu yoktur. Bitkilerde : dördü de yoktur. Hizmet kaynağı, erzak deposudur. | |
Konu Sahibi CaferTayar 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Hacet kapısın tıklarken | Şiirler ve Şairler | CaferTayar | 0 | 2061 | 13 Eylül 2008 11:34 |
geçmiş zaman aynası | Şiirler ve Şairler | CaferTayar | 0 | 2153 | 13 Eylül 2008 11:29 |
Cuma Günü Selevat Getirmenin Önemi: | Dua Bölümü | Seyyid | 1 | 2514 | 12 Eylül 2008 12:39 |
rahmet katrelerinde bir cuma soluğunda dua | Dua Bölümü | CaferTayar | 0 | 2385 | 12 Eylül 2008 12:31 |
Hayat ve kulluğumuz açısından Ramazan | Üç Aylar / Kandiller | CaferTayar | 0 | 2079 | 06 Eylül 2008 13:07 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Deli Gibi Sevmek Ruhumuzda Var | Mihrinaz | Komik Paylaşımlar | 1 | 07 Eylül 2018 00:43 |
Titrek Tavşan Masalı | Serdar102 | Makale ve Köşe Yazıları | 0 | 02Haziran 2018 12:27 |
Anne Güvercin Masalı | Serdar102 | Çocuk ve Aile Sağlığı | 0 | 01 Şubat 2017 18:46 |
Deli Diwana Gönlüm!!! | İslaminesil | Videolar/Slaytlar | 0 | 22 Ağustos 2015 22:01 |
Akıllı Deyip de Deli Etmeyin Beni!!! | Nesli_Nur | Serbest Kürsü | 0 | 18 Şubat 2013 01:49 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|