Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM DİNİ KONULAR.::. > Muhtelif Dini Konular > Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler

Konu Kimliği: Konu Sahibi CaferTayar,Açılış Tarihi:  01 Nisan 2008 (15:27), Konuya Son Cevap : 01 Nisan 2008 (15:27). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 01 Nisan 2008, 15:27   Mesaj No:1
Medineweb Sadık Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:CaferTayar isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 89
Üyelik T.: 21 Ağustos 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 555
Konular: 227
Beğenildi:15
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart hikmetli bir deli masalı

hikmetli bir deli masalı

Bir âşık derviş vardı, pecmürde idi... "
Deli masalları anlatayım mı sana?" derdi.
Onu severdim. Ve anlatırdı : "
Bir ALLAH Dosdu birkaç talebe yetiştiriyor.
Birisi çok zeki ancak ilmine güvenip havalanıyor...
Hocası : "Ula oğlum mesele sadece ilim değil, edeb de şarttır!" dediyse de anlamıyor...
Sonunda onu akıl hastanesindekileri ziyârete gönderiyor.
Bizimkisi bütün hastalara bakıyor, konuşuyor bir gariplik yok...
"Başka deli yok mu?" deyince doktor : "normal deli vardır, zır deli vardır, zırzır deli vardır.
Bir de hınzır deli vardır." deyip içerideki üç hücreye götürüyor.
İlk hücreyi açıyorlar içeri giriyor.Dört dörtlük bir Hacı Baba namazında.
Herşey yerli yerinde... Namaz sonu hârika sohbetler...
Bilmediği bir şey yok ve hepsi de doğru...
Hayrân kalıyor... "Hocamdan da üstün galiba!" diyecekken yaşlı adam bir ahh! çekip :
"İşte oğul bu yaşa geldim kırk yıldır dil döktüm daha bir kişi bile ümmetim olmadı!" deyince
bizimki soluğu dışarda alıyor...
Şaşkın bir hâlde ikinci hücreye giriyor. Orada daha iyisi bir pîr-i fâni zât görünce ona :
"Efendim sizden önceki kulübedeki zât diyor ki..." derken "bırak o sahtekârı,
ben henüz öyle bir kul yaratmadım!" deyince soluğu hocasında almış.
"Hocam sağol varol sayende gezdirdiler.
Şöyle oldu, böyle oldu da son hücreye girip oradaki zâtla görüşemedim.
Ancak anladım ki istikâmet şartü'l-şartmış" der...
Bir zaman sonra kendisine irfân icazeti verilecek diye beklerken,
Hocası : "Git doktora selâm et ki son hücreyi de gör.
Oradaki zâtın elini benim yerime öp" der.
Gider ki hücrede kalender bir melâmî.
Elini, hocasının ve kendisinin yerine öper...
Efendim hocam size çok önem veriyor, neden buradasınız bana bir nâsihatınız var mı?" der.
O zâtta "Herşey ve herkes lâzım ve lâyık olduğu yerdedir, nâsihati hocan etmiştir.
Biz hepimiz, biriz ve Muhammedîyiz! Ne varki dünya hırsına asla düşme!
Düşersen seni düşürür bunu da unutma yeter!" der.
"İyice anladım efendim söz sana!" deyip çıkacak iken...
Âşık dede "Ula oğlum bir arzum var...
Benim bin altınım vardı.
Bir sarrafta emânet.
Ben buraya girdim altınlar da orada kaldı.
Ben buradan çıkamam artık!" diye anlatmaya başlayınca
bizim genç âlimin kanı kaynayıp yavaş yavaş sokuluyor ve :
"Bin altınla, neler yapılmaz neler! v.s." diye düşünüyor.
Düşünüyor da nasıl alacak sarraftan...
Genç âlim bekliyor... Dede bekliyor... Av tuzağa düşmüş.
"Oğlum emânet kağıdını tepeyin üstündeki tavandaki delikten sokmuştum buraya girince,
çık da al" der.
Genç düşünür taşınır, içerde basılıp çıkılacak tek sandalye var.
Hemen getiriyor boyu yetmeyince
"Efendim siz sandalyeye oturun bende sandalyenin arkasına basar alırım" der.
Ve öyle yaparlar...
Delikten kağıdı aldığı anda, dede kalkınca kendini yerde bulur.
Ağız burun dümdüz ve kan içinde...
Kağıdı okuyor ki : "Ula oğlum senden âşık olmaz çünkü ahmaksın!
Temin nâsihat ettik, söz verdin, sözü unuttun. Hırsın tamahın yolunu tuttun!" yazıyor...
Utanç içinde çıkarken :
"Hocana selâm et, yerime elini öp! Ve ona teslimiyet abdestimi aldırdı,
istikâmet namazımı kıldırdı, ahmaklığımı da kaldırdı!" dersin" der.

İnsanın bu âlemdeki meşhur masalı budur...
Onun için Ehl-i tevhid tedirgindir bu dünyada...
Ancak, ne yapalım, gelmişiz bir kere ve dışına da çıkıp gidemeyiz...
Saldırmadan, aldırmadan ve tepemize kaldırmadan ilâhî kurallar içinde
hak ve hayr üzere vakti erdiğinde şehâdetle âzimet olur İnşâallah...
HAKK'a yürür gideriz!
Bir hususu tekrar arz edeyim ki aklı dâima öne çıkarışımız,
akılcı v.s. oluşumuzdan değil de hakikat üzere oluşumuzdandır.
Somut (bedenin iç ve dışındaki organlar,
baş, ayak, mide, kalb v.s.) ve soyut (akıl, fikir, anlayış, seziş, nefs, kalbî hâl, ruh v.s.)
organlarımız azalarımız âlet ve edevâtımızın tümüyle biz, biziz...
Tıpkı bir beden gibi; Baş neyse, ayak da o... Ha burun kanamış, ha mide kanamış...
Ha parmak kangren olmuş ha da pankreas...
Önemli olan tüm elemanların ilâhî denge ve düzen içinde
koordineli, uyumlu, faydalı ve emredildiği üzere çalışıp Muradullahı tahakkuk ettirmesidir.
Zâhir-bâtın işlerin yapılabilirliği; bilginin ve fiilin ilk ve ana şartı olan akıldır.
Bu gerçekten kaçış, hakikatten kaçıştır...

Tekemmül tavuğu akıldır.
Akıl kemâlât kuluçkasına yattı mı (düşünce) nice nice fikir ve zikir civcivleri çıkarır.
Yeterki akıl uyuyakalmasın veya zehir zıkkımla sarhoş olmasın.
Elbetteki altına hakk ve hayr yumurtası konmalı.
Fıtrî yapısı gereği yılan (bâtıl ve şer) yumurtasını diğer yumurtaların arasına koyarsan
günü gelince yılanını, yalanını çıkarıverir sana...
Tüm bunlar, Dosd'un imkanla imtihan dizaynıdır.
Akıl; kendisinde Mârifetullah nurunun tecellî ettiği ve
ALLAH (celle celâluhu)'nun azamet ve kudret kibriyâsının parladığı
zuhûrat aynası olan bir oluşumdur.
Akıl olmasa; mahlûkat âlemi gibi maddî değerleri; emirler, sırlar, hikmetler
ve ruhlar gibi mânevî değerleri anlayamayız.
Maddî ve mânevî hayat akılsız kişi için sükût ve sükûn olur...
Hayvan ağzıyla yer, insan ise eliyle...
Sebeb akıldır.
Akıldan dolayı ALLAHÜ ZÜ'L-CELÂL :
Âdemoğlunu kendi elleriyle yarattığını buyurmuştur.
Akıl; kudsî bir güc (imkan) dür. Tabî güc (yürüme v.s.) akıl gücüyle birleşirse iş görür...
Aklın karargâhı fikirdir.
Meleklerde : aklî, fikrî güc (cevher, algı) vardır.
Ancak şehevi ve tabî (tabîattaki) güc yoktur ve sorumsuzdur.
İnsanlarda : aklî, fikrî, şehevî ve tabî güc (imkan) vardır ve sorumludur.
Cinlerde : kendi âleminde dördü de vardır ve imtihanla sorumludur.
Hayvanlarda : aklî ve fıkrî güc yoktur.
Sadece şehevî ve tabî güçleri vardır. İmtihan sorumluluğu yoktur.
Bitkilerde : dördü de yoktur. Hizmet kaynağı, erzak deposudur.
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi CaferTayar 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Hacet kapısın tıklarken Şiirler ve Şairler CaferTayar 0 1991 13 Eylül 2008 10:34
geçmiş zaman aynası Şiirler ve Şairler CaferTayar 0 2116 13 Eylül 2008 10:29
Cuma Günü Selevat Getirmenin Önemi: Dua Bölümü Seyyid 1 2457 12 Eylül 2008 11:39
rahmet katrelerinde bir  cuma  soluğunda dua Dua Bölümü CaferTayar 0 2331 12 Eylül 2008 11:31
Hayat ve kulluğumuz açısından Ramazan Cuma-Bayram-Kandiller CaferTayar 0 1963 06 Eylül 2008 12:07

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Deli Gibi Sevmek Ruhumuzda Var Mihrinaz Komik Paylaşımlar 1 06 Eylül 2018 23:43
Titrek Tavşan Masalı Serdar102 Makale ve Köşe Yazıları 0 02Haziran 2018 11:27
Anne Güvercin Masalı Serdar102 Çocuk ve Aile Sağlığı 0 01 Şubat 2017 17:46
Deli Diwana Gönlüm!!! İslaminesil Videolar/Slaytlar 0 22 Ağustos 2015 21:01
Akıllı Deyip de Deli Etmeyin Beni!!! Nesli_Nur Serbest Kürsü 0 18 Şubat 2013 00:49

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.