|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Verda_Naz,Açılış Tarihi: 09 Nisan 2008 (11:10), Konuya Son Cevap : 07 Mayıs 2008 (19:28). Konuya 1 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
09 Nisan 2008, 11:10 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 176 Üyelik T.:
15 Eylül 2007 | Sen onun kalbini mi yardın? “Sen onun kalbini mi yardın?” Sen onun kalbini mi yardın? MEDİNE'ye dönen askerler Hz. Peygamber'in karşısındadır. Sevgili peygamberimiz son derece sinirlidir. Arkadaşları O'nu böyle görmeye pek alışık değillerdir. Ama o bir olaya odaklanmış, cevabını beklemektedir. Olay önemlidir, çünkü Hz. Peygamber dönemindeki her olay ve O'nun her olaya karşı takındığı tavır, sonrakiler için bir ölçü oluşturacaktır. Bu yüzden hassas, onun için ısrarlı... Karşısına aldığı delikanlı daha 18 yaşlarında. Belki biraz az, belki biraz fazla. O aslında yanlışlık yapanları karşısına koyup doğrudan hedef almazdı. O'nun tarzı değildi bu zira. Bir hata gördüğünde "Bazılarına ne oluyor ki, şöyle şöyle yapıyorlar" tarzında konuşurdu. Tenkidini genele yayar, olayları kişiselleştirmezdi. Ama bu sefer farklıydı ve yanlış yapanı karşısına almıştı. Üstelik bu delikanlı, O'nun çok sevdiği, canı kadar sevdiği bir delikanlı olan Hz. Zeyd'in oğlu Hz. Usame idi. Geleceği parlak, tanınan ve sevilen bir delikanlı. * * * Peygamberimizin tepkisini çeken olay şöyle gelişmişti: Hz. Usame ve arkadaşları bir seferdeyken, düşmanla karşılaşırlar. Sürtüşme çıkar ve bu esnada Hz. Usame muhatabıyla boğuşmaya başlar. Rakibini yere düşürür ve tam kılıcını kaldırıp öldürmek üzereyken yerdeki kişi, "Eşhedü enlá ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resûlühü - Şahitlik ederim ki Allah birdir ve yine şahitlik ederim ki Muhammed O'nun kulu ve elçisidir!" diye haykırır. Ancak Usame bunu duymazdan gelir ve onu öldürür. Yani bir açıdan, Müslümanlığını ilan etmiş olan birini öldürmüştür. Üstelik merhamet dileyen birinin feryadını da umursamamıştır. Bugün, dünyadaki savaşların acımasızlığına, bırakınız nizami savaşları, işgal veya baskınlarda dahi ne denli acımasız olunduğuna bakılarak "Ne olur ki, savaşın mantığı içinde gerekeni yapmış" diyenler olabilir belki. Ama öyle değil. Çünkü Allah'ın Elçisi'ne göre bir sahabe, başkaları gibi olmamalıydı. Onun ilkeleri vardı. Merhamet sunan bir peygamberi tanıyordu. O'nun ve Kutsal Kitab'ın "Öldürmeyin, yaşatın; işkence etmeyin, bağışlayın; düşürmeyin, düşeni kaldırın; nefret ettirmeyin, sevdirin; zorlaştırmayın, kolaylaştırın; savaşta olsanız bile çocuk, kadın, ihtiyar, din adamı ve savaşa girmemişleri öldürmeyin; ot yakmayın; ağaç kesmeyin; anlaşma şansı tanımadan saldırmayın" dediğini iyi biliyordu. Onun bu yanlışlığı yapmaması gerekiyordu. İşte Hz. Peygamber (SAV) bundan ötürü ona soruyordu. Eğer susmuş olsaydı, Zeyd'in oğlunun bu tavrını bir anlamda hoş karşılamış olacaktı. Bu yüzden Hz. Peygamber burada toleranssızdı. Şimdi sorguluyordu işte. Hem de en sevdiğinin oğlu olduğuna bakmadan. Hem de çok değer verdiği bir genç olduğuna hiç bakmadan! Hz. Zeyd'in oğlu Usame huzurdadır, Peygamberimizin huzurunda. Soruyordu Hz. Peygamber: "Sen 'Allah birdir' diyen birini mi öldürdün?" Bunu ısrarla ve üst üste soruyordu. "Sen, imanını ilan eden birini mi öldürdün?" Zeyd'in oğlu sıkıntı içindedir. Kendini müdafaa etmeye başlar. Şöyle der: "Ey Allah'ın Resulü! Ama o bunu korkudan söyledi. Öldürüleceğini anladığı için söyledi!" Savunma böyleydi ama Merhamet Peygamberi'nin sorgu ve hiddeti dinmiyordu. Dönüyor ve Hz. Zeyd'in oğluna şu çarpıcı soruyu soruyordu. Sadece ona değil, bütün çağların insanlarına: "Ne o, onun kalbini mi yardın? Nereden biliyorsun bunu? O halde kalbini yarsana ya!" Peygamberimizin sözleri Medine atmosferinde yankı buluyordu. Bugün bile o yankıyı içimizde hissediyoruz. Yani diyordu Peygamber, "Nereden biliyorsun? Yoksa niyet okumaya mı başladınız? Siz, niyet okumaya, insanların inancını tartmaya, Allah'ın bildiği sırrı bilmeye memur değilsiniz! Siz affetmeye, bağışlamaya, rahmet etmeye zorunlusunuz. İç álemlerin hesabı size değil, Yüce Allah'a aittir!" Peygamberimiz bu cümleyi öylesine tekrar edecektir ki, Hz. Usame sonraları şöyle itiraf edecektir: "Keşke o güne kadar değil de, ondan sonra Müslüman olmuş olsaydım ve bu ağır sorumluluk altında ezilmeseydim!" * * * Evet, bu bir itiraftı. Bu, mesajın en derinlere kadar işlendiğinin ilanıydı. Zeyd'in oğlu ve ötekiler sarsılıyorlardı. Derin bir korku ve pişmanlık içindeydiler. Savaşın da bir merhamet kapısına dönüşebileceğini, savaşta esas erdemin öldürmek değil, yaşatmak olduğunu anlıyorlardı. Bugün çocuk öldürenlere, günahsızları parçalayanlara, bebek kurşunlayanlara ne güzel bir derstir bu! Keşke anlayabilseler. Ama anlamak için önce inanmak, sonra da bilmek gerekmiyor mu? Elbette gerekiyor. Ya bunlar yoksa? O zaman ne yapabilirsiniz ki? Hz. Peygamber'in huzurundan çekilirken son cümle onları bulundukları yere mıhlayacaktı. Efendimiz hatları çok ağır çiziyordu: "Bakalım, ahirette siz ve 'Allah birdir' cümlesi, ne yapacaksınız?" Yeryüzünü saran acımasızlığa, aymazlığa ve cinayetlere ibret olacak bu ölümsüz dersi duyabilecek var mı acaba? N.Hatipoğlu |
Konu Sahibi Verda_Naz 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Kur'an'daki Toplum Ahlâkı | Tesettür Konuları | Verda_Naz | 0 | 2338 | 11 Nisan 2009 00:08 |
Kur'an'daki İdeal Eş | Tesettür Konuları | Verda_Naz | 0 | 2288 | 11 Nisan 2009 00:06 |
Mü'mine İffetli Ve Onurludur | Tesettür Konuları | Verda_Naz | 0 | 2230 | 10 Nisan 2009 23:57 |
Mü'mine Boş Şeylerle Uğraşmaz | Tesettür Konuları | Verda_Naz | 0 | 2229 | 10 Nisan 2009 23:54 |
Mü'mine Cesaretlidir | Tesettür Konuları | Verda_Naz | 0 | 2011 | 10 Nisan 2009 23:52 |
07 Mayıs 2008, 19:28 | Mesaj No:2 |
Cvp: Sen onun kalbini mi yardın?
allah razı olsun, güzel konuya değinmişsin; ancak bu durum günümüzde yanlış kullanılıyor. şahıs her türlü pisliği yapıyor, sonra sen benim kalbimi nerden bileceksin.benim kalbim iman dolu diyor. ikinci bir durum merhamet kavramı; Peygamber bazen sert bir kılıç,bazen duygulu ve yumuşaktı.ihanet eden beni kurayza yahudilerinden savaşa katılan 700 kişinin kafasının kesilmesini büyük bir soğukkanlılıkla emretmiş ve izlemişti.sonra sanki hiçbir şey olmamış gibi günlük hayatına dönmüştü. ancak aynı hz.muhammed,mekkeyi feth ettiğinde kendisine karşı savaşan herkesi affedebilmişti. çünkü günümüz sistemi peygamberin afediciliğini abartarak ihanetide kapsıyormuş gibi göstermeye çalışıyor ve bu yolla islam düşmanlarına yumuşak davranmayı öğütlüyor. nacizane görüşüm.
__________________ Çağımızın en büyük tutkusu köleliktir. | |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
“”içimizdeki putlar”” | kamer34 | Muhtelif Konular | 5 | 08 Ekim 2017 22:31 |
Her Şey “LA” Demekle Başlar | Medineweb | Kur'ân-ı Kerim Genel | 4 | 16 Ağustos 2012 23:37 |
“”Hey millet/ibn-i arabi/ MARSTA”” | kamer34 | Videolar/Slaytlar | 6 | 03 Şubat 2012 14:40 |
“”Tağut’u../..Red../..Etmek”” | kamer34 | Tevhid Ve Şirk Konuları | 1 | 28 Kasım 2011 14:58 |
Kemalist TSK’ya, Taarruzda da “Allah Allah” Yerine “Atatürk Atatürk” Demek Yakışır | YaŞuHa | Muhtelif Konular | 0 | 09Haziran 2011 21:29 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|