|
Konu Kimliği: Konu Sahibi HALUK GÜMÜŞTABAK,Açılış Tarihi: 15 Aralık 2009 (19:36), Konuya Son Cevap : 19 Aralık 2009 (12:25). Konuya 25 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
15 Aralık 2009, 19:36 | Mesaj No:1 |
Kur'anın namaz konusunda verdiği detaylar... KUR'ANIN NAMAZ KONUSUNDA VERDİĞİ DETAYLAR... Bugün sizlerle kurandan araştırmaya çalışacağımız konu, acaba Rabbim kuranda en çok bahsettiği namaz kılın emrini verip, nasıl namaz kılacağımızdan ve ne dualar okuyacağımızdan bazılarının söylediği gibi, kuranda hiç bahsetmemiş olabilir mi, onu araştırmaya çalışacağız. Önce hatırlatmak istediğim, namaz kılmasını, orucu tutmasını, hacca gitmesini İbrahim peygamberden bu yana tüm dinlere emrettiğini bizlere açıklıyor Rabbim. Hatta Kabenin kurulmasını İbrahim peygambere emrettiğini ve tüm inananların ziyaret edip çevresinde hep birlikte namaz kılmalarını emrediyor. Kuran hac konusunda en ince detayına kadar anlatıyor bizlere. Oruç da aynı şekilde, bizden öncekilere de farz olduğunu söyledikten sonra, onun da tüm açıklamalarını kuranda buluyoruz, ne zaman başlayacağından tutun ne zaman sona ereceğine, tutulmayan orucun ne olacağı, oruç gecelerinde cinsel ilişkinin serbest olmasına kadar açıklamalar yapılmıştır. Namaz kılmak bizden öncekilere de farz olduğu halde, bazılarının söylediği gibi, kılınışı ve nasıl dualar okuyacağımız ve rekât sayıları konusunda kuranın hiçbir şey bahsetmediğini söyleyip, bu konudaki detayları, Rabbin peygamberimize bıraktığına inanmamız kurana göre normal mi? Hacca gitme ve oruç konusunda en ince detaya giren kuran neden namaz konusunda bilgi vermesin? Bu konuyu kuranı bir bütün olarak düşünüp, daha sonrada bu soruya kurandan cevap arayalım Allahın izniyle. Namaz konusunda kurandan detay yoktur diyenler, acaba peygamberimizin dine ilaveler yaptığını mı düşünüyorlar dersiniz? Hani rabbim ne diyordu? Bizim söylediklerimize tek kelime kendi sözünü bizim sözümüzdür diye ekleseydi, onun şah damarını keserdik demiyor muydu? Hani Rabbim kuranın ipine sarılın diyordu? Hani sizleri kurandan hesaba çekeceğim diyordu? Sakın emin olmadığınız sözlerin ardına düşmeyin sorumlu olursunuz diye ikaz etmiyor muydu bizleri ne oldu? Bizlere kuran dışından gelen ve bir rivayete göre diye başlayan bilgilerin tümünü, hiçbir kontrolden geçirmeden kabul etmek doğrumudur dersiniz? Kuranı ben koruyorum diyen Rabbim, sormak lazım hiç sorgu sual etmeden bizlere gelen sözleri kimler koruyor olabilir, sizlere Rahmanın garantisini veren var mı? Allah sizleri kurandan sorumlu tutuyorum dedikten sonra, Kuranda olmayan kuran dışından hükümlerin ve sorumlulukların olacağına nasıl inanabiliriz? Allah kuranın ipine sarılın derken neden yalnız Kuran ipi demişte başka kaynaktan söz etmemiş, bunu da sanırım çok iyi düşünmeliyiz. Tüm bu ayetleri indiren rabbim daha sonraki ayetlerinde bir kelimeden yola çıkarak daha önce indirdiği ayetlerin tam tersi, başka kitaplarında gerekli olduğunu ima eder mi söyler mi, bunu da çok iyi düşünmeliyiz. Bizlerin yaptığı en büyük yanlış, mezheplerin ve zamanla geleneklerin namazın şekline yaptığı ilaveleri, Allah emri sanmamız ve onları da Kurandan aramamızdan kaynaklanıyor. Kuranda bulamadığımızda ise, bakın demek ki her şey kuranda yokmuş, deme gafletine düşmemiz bizleri yanıltmaktadır. Rabbim bizlere her şeyden nice örnekleri değişik ifadelerle verdim ki anlayasınız diyorsa, namaz konusunda bizlerden istediklerini de sade, kolay bir şekilde mutlaka kuranda anlatmıştır. Gelin kurana birlikte bakalım acaba bizden öncekilere de farz olan, namaz kılın sözcüğüyle Allah bizlerden ne istiyor, yalnız daha önce Rabbim bizleri nereye yönlendiriyor, kurandan başka dinin kaynağı var mı onları kurandan anlamaya çalışalım. Enam sur. 104. ayet: Gerçek şu ki, size Rabbinizden gönül gözleri gelmiştir. Kim görürse kendisi yararına, kim körlük ederse kendisi zararına... Ben sizin üzerinize bekçi değilim. Nisa sur.136. ayet: Ey iman edenler! Allah'a, onun resulüne, resulüne indirmiş olduğu Kitap'a, daha önce indirmiş olduğu Kitap'a inanın……. Yasin11: Sen ancak o Kuran'a uyan ve görmediği halde Rahman'dan korkan kimseyi uyarırsın. Böylesini, bir bağışlanma ve seçkin bir ödülle müjdele. Araf suresi 3; Rabbinizden size indirilene uyun; O'nun berisinden bir takım velilerin ardına düşmeyin! Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz. Nisa Suresi 105. Kuşku yok ki, biz bu Kitap'ı sana, insanlar arasında Allah'ın sana gösterdiği ile hükmedesin diye hak olarak indirdik. Sakın hainlere yardakçı olma. Maide suresi 49 Sen de aralarında, Allah'ın indirdiğiyle hükmet. Onların keyiflerine uyma. Maide Suresi 67. Ey resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et…… Enam 50: ….. Yalnız bana vah yedilene uyarım ben!"….. Zühruf Suresi 43 Sen, sana vah yedilene sımsıkı sarıl! Hiç kuşkusuz, sen, dosdoğru bir yol üzerindesin Yukarıdaki ayetleri elbette çoğaltabiliriz. Dikkat edin tamamında bizleri Kurana sarılmamızı emrediyor. Kuran için bizlere gelen gönül gözü olduğunu söylüyor, Allaha ve resulüne inanın çünkü o Allah ın kitabını sizlere tebliğ edecek ona inanın diyor. Sen ancak Kurana inanan insanları uyarabilirsin, Rabbinizden size indirilen kurana uyun, onun berisinden başka velilerin ardına düşmeyin, sana kuranı insanlara onun la hükmedesin diye indirdik, sende insanlara onunla hükmet, sana indirilen kuranı tebliğ et diyor ve daha sonraki ayette de peygamberimiz bakın ne diyor? Yalnız bana vah yedilene uyarım ben. Zühruf 43. ayetinde ise SEN SANA VAHYEDİLENE SIMSIKI SARIL. Şimdi düşünelim namaz gibi Kuranın çok önemsediği ve çok bahsettiği konularda kuran açıklama ve izah yapmamış olabilir mi? Sımsıkı sarılacağımız bir kitapta gerçekten namaz konusunda izahat verilmemiş midir? Yoksa bize kuran dışından öğretilenleri kuranda bulamadığımız damı bu yanlışı yapıyoruz? Yukarıdaki ayetlerden anlaşılıyor ki bizlerin kurana sarılmamızı istiyor Rabbim. Tüm bu ayetleri gördükten sonra, rabbin bir ayetinde peygamberimize uyun ve o ne verdiyse onu alın ayetinden nasıl olurda kuranda hiç bahsedilmeyenleri peygamberiniz verdiğinde alın anlamı çıkartırız, bunu hiç düşündük mü? Bu konuyu herkes nefsinde çok iyi düşünmeli ve ona göre davranmalıdır, çünkü hesabı herkes kendisi verecektir. Emaneti teslim etmeden daha garanti yolun hangisi olduğunu aramak, bulmak görevimiz olmalıdır. Şimdi kurandan namaz konusunu araştırmaya devam edelim. Önce yazımızın başında İbrahim peygambere hac yerini, kabeyi ne maksatla yaptırdığını ve çevresinde bakın nasıl namaz kılmamızı istediğini ayetinde bizlere anlatıyor onu inceleyelim. Hac 26: Bir zamanlar İbrahim için, o evin yerini, şöyle diyerek hazırlamıştık: Bana hiçbir şeyi ortak koşma, evimi; tavaf edenler, kıyamda duranlar, rükû-secde edenler için temizle. Bakara 125: Hatırla o zamanı ki, biz Beytullah'ı insanlar için sevap kazanmaya yönelik bir toplantı yeri ve güvenli bir sığınak yaptık. Siz de İbrahim'in makamından bir dua yeri edinin. İbrahim ve İsmail'e şu sözü ulaştırmıştık: "Tavaf edenler, kendini ibadete verenler, rüku-secde edenler için evimi temizleyin. Ayeti okuduğunuzda Allah İbrahim peygambere şu anda kıldığımız namazın olmazsa olmazını ne kadar güzel anlatıyor. O evi benim için kıyamda duranlar, rükû-secde edenler için temizle. Demek ki Allah huzurunda saygıyla durulmasını, onun önünde saygıyla eğilmesini ve yine ona saygıyla secde edilmesini istiyor. İşte namazın nasıl kılınacağının şekli izahı, o günde aynı günümüzde de aynı, devam edelim kurana namaz konusunda bakmaya. Aliimran 43: Ey Meryem, Rabbine divan dur, secdeye kapan ve rükû edenlerle birlikte rükû et. Bu ayette de Meryem anamıza sesleniyor ve bakın yine günümüzde Allahın huzuruna namaz kılarken durduğumuz ve saygıyla el bağladığımız (divan durduğumuz), rükû ve secde ettiğimiz namazın kılınmasını anlatıyor bizlere, dikkat edin bu emir peygamberimizden çok önceki bir zamana, daha Hz. İsa bile doğmamış döneme ait. Düşünün İbrahim peygamberimize dahi namaz konusunda yapılması gerekenler aynı, kıyamda dur, rükû et, secde et. Devam edelim kurana bakmaya. Hac77: Ey iman edenler! Rükû edin, secde edin; Rabbinize ibadet edin, hayır işleyin ki kurtulabilesiniz. Furkan 64: Onlar, Rablerine secde ederek ve kıyama durarak gecelerler. Fetih 29: Muhammed, Allah'ın resulüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çok çetin, kendi aralarında çok merhametlidirler. Sen onları rükû eder, secdeye kapanır halde görürsün. Allah'tan bir lütuf ve hoşnutluk ister dururlar………. Şuara 218–219: O ki görüyor seni kıyam ettiğin zaman, Secde edenler arasında dönüp dolaşmanı da. Tevbe 112: O tövbe edenler, o ibadet edenler, o ham dedenler, o oruç tutanlar, o rükûa varanlar, o secdeye kapananlar, o iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah'ın koyduğu sınırı koruyanlar... Müjdele o müminleri. Yukarıdaki ayetleri okuduğunuzda sanırım sizde namazın olmazsa olmazı olan ve Allahın tarif ettiği namazın, KIYAM ETMEK yani onun huzurunda saygıyla durmak, RUKÜ ETMEK yani onun önünde saygıyla eğilmek, SECDE ETMEK yani onun yüceliği önünde secdeyle yerlere kapanmak, namazın şekli boyutuymuş. Demek ki namazı Allah kuranda anlatmıyor demek, çok büyük bir yanlış olduğu anlaşılıyor. Şimdide namazlarımızda ne okuyacağımız da kuranda yazmaz, peygamberimizin hadisleri olmasa namazımızı kılamayız sözlerine bakalım, gerçekten söz etmiyor mu dersiniz? Yoksa günümüzde bu duaları okumadığımızda namaz kabul olmaz diyenlerin, büyük bir yanılgı içinde olduğunu mu söylüyor kuran. Müzzemil 20:…… O halde Kuran'dan, kolay geleni okuyun. Sizden hastalar olacağını bildi. Bir kısmının yeryüzünde dolaşıp Allah'ın lütfundan bir şeyler isteyeceklerini, diğer bir kısmının da Allah yolunda çarpışacaklarını bildi. O halde Kuran'dan, kolay geleni okuyun! Namazı kılın!...... Bakara 45: Sabra ve namaza sarılarak yardım dileyin. Hiç kuşkusuz bu, kalbi ürperti duyanlardan başkasına çok ağır gelir. Bakara 153: Ey iman sahipleri! Sabra ve namaza sarılarak yardım dileyin. Hiç kuşkunuz olmasın ki, Allah sabredenlerle beraberdir. Aliimran 113: Ama hepsi bir değildir. Ehlikitap içinden Allah için baş kaldıran/Allah huzurunda el bağlayan/hak ve adaleti ayakta tutan/kalkınıp yükselen bir zümre de vardır; gece saatlerinde secdelere kapanmış olarak Allah’ın ayetlerini okurlar. Yukarıdaki ayetler namazlarımızda neler okumamız gerektiği konusunda bizlere çok net bilgiler veriyor ve diyor ki; Kurandan kolayınıza geleni okuyun ve benden namaza sarılarak namazlarınızda yardım dileyin. Ayrıca kuranda nasıl yardım dileyeceğimiz konusunda da birçok ayet örnekleri veriyor. Hani namazlarımızda ne okuyacağımız yazmıyordu Kuranda? Demek ki kuranı anlayarak okumadığımızda, bizleri Allahın doğru yolundan ayırmaları çok daha kolay olacağı belli oluyor. Sanırım şimdide bu satırları okuyan bazı kardeşlerim, eeeee bak kaç rekât kılacağımızda yazmıyor, bu durumda ne yapacağız dediklerini duyar gibiyim. Bu konuya açıklık getirmeden önce kuranda kısaltılmış namazın bizzat peygamberimiz tarafından kıldırıldığı örneğine bakalım. Savaş halinde ya da çok zor durumlarımızda, Allah namazlarımızı kısalta bileceğimiz kolaylığını da getiriyor ve bizzat örneğini kuranda veriyor, bakın kısaltılmış rekât kaç rekâtmış. Nisa 102: Sen içlerinde olup da onlara NAMAZ kıldırdığın vakit, içlerinden bir grup seninle NAMAZA dursun; silahlarını da alsınlar. Bunlar secdeye varınca, diğerleri arkalarında beklesinler. Sonra NAMAZ kılmamış olan diğer grup gelip seninle birlikte kılsınlar. Dikkatli olsunlar, silahlarını yanlarına alsınlar. Kâfirler isterler ki, silahlarınızdan ve teçhizatınızdan habersiz olasınız da üstünüze bir çullanışla çullanıversinler. Eğer yağmurdan gelen bir sıkıntı varsa yahut hasta-yaralı iseniz silahlarınızı bırakmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Ama tedbirinizi alın, dikkatli olun. Allah, kâfirler için rezil edici bir azap hazırlamıştır. Nisa 101: Yeryüzünde dolaştığınız zaman, küfre sapanların size tedirginlik vermesinden korkarsanız, namazı kısaltmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Şu bir gerçek ki, küfre batanlar sizin için açık bir düşmandır. Nisa 103: Korku halindeki namazı tamamlayınca, artık Allah'ı ayakta, oturarak, yan yatmışken anın. Sükûnet bulduğunuzda, namazı tam bir biçimde yerine getirin. Namaz, müminler üzerine vakti belirlenmiş bir farz olmuştur. Yukarıdaki ayet örneği bizzat peygamberimizin imamlığında yapılıyor ve dikkat edin zor bir anımızda kılınan namazın ilk secde de bittiğini görüyoruz, buda demektir ki bizim anlayacağımız şekliyle kısaltılmış namaz bir rekâttır. Yalnız savaş değil, herhangi bir zor anınızda tedirgin durumunuzda namazı kısaltabileceğimiz kolaylığını çok şükür Rabbim bizlere veriyor. Peki, şimdi kendimize soralım kısaltılmış namazın bir rekât olduğunu kurandan görüyoruz da, normal durumlarda kılacağımız rekât neden zikredilmemiş? İşte burada yüce Rabbin yemin ederek, sizler için bu kitabı kolaylaştırdım sözünün bir tezahürünü görüyoruz, çünkü namazımızı ne kadar rekât ya da zamanda kılacağımızı Allah bizlere bırakmıştır. Bakın ne diyor Rabbim Sükûnet bulduğunuzda, namazı tam bir biçimde yerine getirin. Eğer bu sözlerden, yani tam bir biçimde yerine getirin sözünden belirli bir kalıp ve şekil ya da belli bir rekât anlaşılsaydı Rabbim her şeyden nice örnekleri verdim diyorsa, onu da açıkça bizlere söylerdi. Demek ki kılacağımız namazlarda, rekât sayısını da Allah bizlere bırakmıştır. Tam bir biçimde yerine getirmek, huşuyla rabbin huzuruna durup, onu tespih etmek ve ondan yardım istemektir. Allah sizleri kurandan hesaba çekeceğim kuranın ipine sarılın sizi bana ulaştıracak dedikten sonra, sizce kuranda rekât sayıları belli olmayan bir imtihandan geçirip, günümüzde bize öğretilen ama her nedense mezhepler arasında değişiklik olan rekât sayılarından hesap sorar mı? Yorum ve karar sizlerin. Şimdi yine Allahın vakit namazlarının rekât sayısından bahsetmeyip, bizlere bizzat bıraktığına bir başka konuda da, şahit oluyoruz, zekât konusunda. Bizlere yine öğretilen yanlış bir inanç, hadisler olmasaydı zekâtımızı nasıl vereceğimizi bile bilemezdik yanlışı olmuştur. Bizlere öğretilenleri o kadar kanıksamış araştırmadan öyle bir kabul etmişiz ki, neredeyse HÂŞÂ her konuda kuranın yeterli olmadığını söyleyip, beşerin kitaplarına ihtiyaç duyulduğunu söyleyerek, kuranı yeterli görmeme yanlışına kapılmışız. Rabbim bu kitabı ve bu dini o kadar kolaylaştırmış ve bizzat bireye kadar indirgemiş ki, birileri bu kadar da olmaz diye, kendi akıllarınca ve kendi menfaatleri yönünde ekleme ve ilavelerle içinden çıkılamaz hale getirmiştir. Şimdide bu gerçekle yüzleştiğimizde kendimize bile anlatamaz olmuşuz bu yanlışları. Hâlbuki bakın Allah zekâtı ve ne kadar vereceğimizi kuranda bizlere bırakarak ne kadar güzel açıklamış, lütfen siz Rabbin bu sözlerinden herkesin kendi durumuna göre ve kendi iradesiyle zekat vermesi gerektiğini anlayamadınız mı? Bakara 219:….. ." Ve sana neyi infak edeceklerini de soruyorlar. De ki: "Helal kazancınızın size ve bakmakla yükümlü olduklarınıza yeterli olanından artanını verin." Allah, ayetleri size işte böyle açıklar ki, derin derin düşünebilesiniz. Sizlere sormak isterim bu ayetin tebliğini siz aldıktan sonra, eeeee ben ne kadar(vereceğim) infak edeceğim diye hala sorar mısınız? Allah açıkça ailenizin ihtiyacından arta kalanından verin diyor ve bizzat bizlere bırakıyor. Fakat bizlerin fazla vermesi içinde elinden gelen güzel örnekleri veriyor. Bir örneğinde başak misalini veriyor ve kat kat karşılığını alacağımızı müjdeliyor. Daha birçok ayetinde bizlerin elimizden geldiğince zekâtı fazla vermemiz için ödüller vaat ediyor. İşte dostlar rabbim nasıl zekât verme miktarını bizlere bıraktıysa, namazın rekât sayısını, uzunluğunu ya da kısalığını bizlere bırakmış ve namazla bizlerin şeytandan uzak kalacağımızı ve Allah a yaklaşacağımızı açıklamıştır. Bakın namazı Rabbim ne için bizlere emretmiş? Ankebut 45: Kitap'tan sana vah yedileni oku! NAMAZI da kıl! Çünkü NAMAZ, çirkinliklerden ve kötülüklerden alıkoyar. Elbette ki Allah'ın zikri/Kuran’ı daha büyüktür! Allah, neler yaptığınızı biliyor. Ta-ha 14: "Hiç kuşkulanma ki ben Allah'ım. İlah yoktur benden başka. O halde bana kulluk/ibadet et ve NAMAZINI, beni hatırlayıp anmak için yerine getir. Bizlere namazın ne maksatla emredildiğini bakın ne kadar güzel açıklıyor. Namaz bizleri çirkinliklerden ve kötülüklerden alıkoyacağını söylüyor. Diğer ayette ise Allah, bana kulluk görevini yerine getirmek için ibadet et, beni hatırla ve an diyor namazla. Ne kadar çok hatırlar ve anarsan Allah ı, o kadar şeytanın tuzaklarından uzak kalırsın. Şimdide günümüzde kıldığımız ve bir takım ilavelerin yapıldığı namazlara bakalım. Mezhepleri incelediğimizde her mezhebin namaz konusunda bazı değişik ilaveleri olduğunu görürüz. Fakat hiç birisinde Allahın emrettiği kıyam, rükû ve secdenin olmadığı bir namaza rastlamazsınız. Kimisi başlangıcında ilave yapmıştır, kimisi kıyam duruşu yani saygıyla Allah huzurunda duruş sözünden elleri yana salmıştır, diğeri ise elleri bağlamıştır. Ellerin bağlanış şekli bile mezheplerde değişiktir. Namaz esnasında bazı hareketleri ilave etmişlerdir kendi düşünceleri ve itikatları doğrultusunda. Namazın bitişi konusunda da ufak değişiklikler çıkmıştır ortaya. Namazda okudukları dualarda mezheplerde hepsinde aynı değildir. Kuran ışığında baktığımızda hiç kimsenin kıldığı namaza bu namaz yanlıştır diyemeyiz. Çünkü her mezhebin kıldığı namaz da Allahın emrettiği kıyam, rükû ve secde yapılmaktadır. Belki okunacak dua konularında söylenecek söz olabilir, oda Allahın huzurumda benden başka kimseyi muhatap almayın ve aracı koymayın sözleri unutulmamalıdır. Tüm bunları düşündüğümüzde eğer peygamberimiz nasıl kıldıysa öyle kılmalıyız, çünkü namazın kılınış şekli ve okunacak dualar hatta rekât sayıları peygamberimizin koyduğu farzlardır dersek, günümüzde kılınan namaz şeklinin hangisinin peygamberimizin kıldığı namaz ya da hangilerinin peygamberimizin gösterdikleri olduğu konusunda sanırım anlaşmamız çok zor olacaktır. Her mezhep benim yaptığım doğru diyerek işin içinden sıyrılıyor. Buradan yola çıkarak düşündüğümüzde namazın olmazsa olmaz şeklini ve namazlarımızda neler okunabileceği konusunda Kuran açıklama yapmıştır. Namazlara yapılan tüm ilaveler de bir sakıncası olmadığı gibi bir zenginliktir diyebiliriz, yeter ki bunlar Allah emridir denmemelidir. Bize öğretilenleri kuranda bulamadığımızda, demek ki her şey kuranda yokmuş demeyelim. Buradan da şunu çıkarabiliriz. Allah kuranda namazın nasıl kılınması gerektiğini İbrahim peygamberden bu yana anlatmış, izah etmiş ve aynısı devam ettirilmektedir. Namazlarımızda nasıl dualar okunacağı da açıklanmıştır. Rekât sayıları ise kısaltılmış rekâtın bir rekât olduğu, normal zamanda huşu içinde kılınacak namazın rekât sayısı, uzunluğu, kısalığı ise bizlere bırakıldığı anlaşılmaktadır. Cami kültürü genişledikçe rekat sayılarının belirlenmesi camilerle bir kargaşayı önlemiş olabilir, elbette hiçbir sakıncası yoktur, ama kuran gerçeklerini anlamak ve bilmek şartıyla. Rabbin ayetinde söylediği gibi; Müddesir 11: Benimle, yarattığım kişiyi baş başa bırak. Rad 40: Ya onlara vaat ettiğimiz şeylerin bir kısmını sana gösteririz yahut da seni vefat ettiririz. O halde tebliğ etmek sana, hesap sormak bize düşer. Lütfen çok ama çok iyice düşünün, Allah elçisine ne diyor? Benimle yarattığım kişiyi baş başa bırak, TEBLİĞ ETMEK SANA HESAP SORMAK BİZE DÜŞER. Acaba ne demek istiyor olabilir Rahman bu sözüyle? Sanırım onlara ilettiğin, tebliğ ettiğin kitapla baş başa bırak, bakalım kullarım onun çizdiği yoldan gidiyorlar mı, beni dinliyorlar mı göreyim diyor. Ama sanırım gitmediğimizi de çok iyi biliyor, bu konuda bizleri uyarıcı o kadar ayetleri var ki, aklı biraz çalışan anlayacaktır. Bakın Allah bizleri nereden sorumlu tutacağını söylüyordu tekrar hatırlayalım, sizce bu ayet bile bizlerin kurandan başka hüküm veren bizleri bağlayan hiçbir söze ve kitaba dönüp bakmamızın yanlış olduğunu göstermiyor mu? Zühruf 44: Gerçek şu: Bu Kuran sana ve toplumuna elbette ki bir hatırlatıcı/bir düşündürücü/bir şeref/bir öğüttür. Bu kitaptan sorumlu tutulacaksınız. Peki, bu kitapta her şey yoktur bu kitap özet bilgidir, İslam ı öğrenmek için fıkıh kitaplarına bakacaksınız dendiğinde bu ayete iman etmemiş olduğumuzu anlayamıyor muyuz? Elbette kurana uyan her bilgi değerlidir, hatta kuranı daha iyi anlamamızda peygamberimizin yaşamındaki örnekleri bilmemiz ayetleri çok daha iyi anlamamıza neden olur, ama hangi sözlerinin onun sözleri olduğunu kuran ile karşılaştırmak şartıyla. Her insan kendi hesabını bizzat kendisi verecektir, onun için sanırım çok dikkatli olmanın vaktidir, bizlere düşen yalnız bir hatırlatmadır. Sizlere son olarak bir ayeti örnek vermek istiyorum, özellikle Allah kuranda her şeyi yazmamıştır bir kısmını da hüküm vermek için peygamberimize bırakmıştır diyenlere özellikle hatırlatmak istiyorum, bakın peygamberimizden bazı konularda hüküm isteyenlere bizzat kendisi nasıl cevap vermesini istiyor RAHMAN? Enam 57: De ki: "Ben Rabbimden gelen bir beyyine üzerindeyim. Ama siz onu yalanladınız. Acele istediğiniz şey benim yanımda değil. Hüküm yalnız ve yalnız Allah'ındır. Hakkı o anlatır. Ayırt edip çözüm getirenlerin en hayırlısı O'dur. Değerli dostlar bakın Rahman peygamberimize, deki onlara diyerek bizlere ne söylemesini istiyor, hala aklımızı çalıştırmayacak mıyız? Peygamberimiz sizin istediğiniz hüküm benim yanımda değil, yani ben hüküm veremem diyor. Ben Rabbimden gelen sözleri, hükmü sizlere aktarırım. HÜKÜM YALNIZ VE YALNIZ ALLAHINDIR diyor, hakkı o anlatır ve ayırt edip çözüm getiren yalnız Allah tır diyor. Sanırım peygamberimiz için, ne yani peygamberimiz postacımıydı diyerek belki de bilmeden, Allahın elçisine saygısızlık edenler, dilerim birazcık bu ayetten yanlış yaptıklarını anlayabilirler. Ben sizlere kurandan, Rabbin sözlerinden açıkça anladıklarımı aktardım. Sizlere düşen benim söylediklerimi kuran süzgecinden geçirmeden yani kuran ile karşılaştırmadan kabul etmek değil, bizzat kuranı anlayarak defalarca okuyup, Rahmanın ne söylediğini doğru anlamaya çalışmak olmalıdır. Bende bir beşerim elbette hata yapabilirim, ama ben Allahın sözlerini anlamaya ve onun söylediği gibi ayetleri düşünmeye çalışıyorum. Ya Allahın ayetlerini biz anlayamayız diyerek, beşerin sözlerini düşünme ye ve akıl erdirmeye çalışsaydım, benim doğruya ulaşma şansım sizce ne kadar olurdu? Bizlerin hesaba çekileceği kitabı anlamaya çalışmak mı daha akılcı ve mantıklı, yoksa beşerin ciltlerce dolusu kitaplarını anlamaya çalışmak mı daha mantıklı? Yorum sizlerin. Eğer gerçekten Rabbim yemin billâh ederek, Kuranın birçok yerinde sizler için bu kitabı kolaylaştırdım diyor da, birileri hayırrrr kolay değil, çok zor bir kitaptır, herkes anlayamaz onu veli insanlar anlar diyenlere inanıyorsak, bu işin sonunu tahmin etmek zor olmasa gerek, ne dersiniz? Allah yardımcımız olsun, gerçekten gözlerimizi kapatmış yürüyoruz bir meçhule. Allahın verdiği aklı ve beyni ise hiç kullanmıyoruz, çünkü içi o kadar yanlış ve boş bilgilerle doldurulmuş ki, doğruyu içine koyacak yer kalmamış, zorla sokulan doğru bilgi ise, daha önce ****bolizmanın alışık olduğu yanlış bilgilere göre yapılandırıldığından, doğru bilgiler kabul edilmeyip ne yazık ki dışarıya atılmaktadır. Rabbim cümlemizi böyle durumlardan korusun. ÂMİN. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] | |
Konu Sahibi HALUK GÜMÜŞTABAK 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
İbretlik bir kıssadan hisse. | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | kamer34 | 6 | 2584 | 21 Nisan 2011 21:45 |
Kendi ellerimizle cehennemin kapısını açmayalım. | Makale ve Köşe Yazıları | HakikaT | 10 | 5435 | 12 Nisan 2011 12:36 |
Allah Kur'an ayetlerini elçisine, RÜYASINDA vah... | Makale ve Köşe Yazıları | yakuti | 7 | 2760 | 20 Mart 2011 19:44 |
Bakara 85. ayetten almamız gereken önemli dersler. | Makale ve Köşe Yazıları | kamer34 | 6 | 2663 | 16 Mart 2011 12:48 |
Kader konusunu kur'an ışığında nasıl anlamalıyız? | Makale ve Köşe Yazıları | talibetün | 5 | 2307 | 11 Mart 2011 21:19 |
16 Aralık 2009, 21:23 | Mesaj No:2 |
RE: KUR'ANIN NAMAZ KONUSUNDA VERDİĞİ DETAYLAR...
Yazınız insanın kendine verilen düşünme ve akletme nimetini iyi değerlendirmesi gerektiğini, bunu yaparkende Kur'an ı rehber edinmesi gerektiğini savunuyor.Kitabımız bizlerin ihtiyaç duyduğu her gereksinime cevap verebilecek nitelikte, apaçık ve hidayete götüren ilahi yoldaşımızdır.Burası çok güzel. yalnız; Nisa 103: Korku halindeki namazı tamamlayınca, artık Allah'ı ayakta, oturarak, yan yatmışken anın. Sükûnet bulduğunuzda, namazı tam bir biçimde yerine getirin. Namaz, müminler üzerine vakti belirlenmiş bir farz olmuştur. Yukarıdaki ayet örneği bizzat peygamberimizin imamlığında yapılıyor ve dikkat edin zor bir anımızda kılınan namazın ilk secde de bittiğini görüyoruz, buda demektir ki bizim anlayacağımız şekliyle kısaltılmış namaz bir rekâttır. Yalnız savaş değil, herhangi bir zor anınızda tedirgin durumunuzda namazı kısaltabileceğimiz kolaylığını çok şükür Rabbim bizlere veriyor. Peki, şimdi kendimize soralım kısaltılmış namazın bir rekât olduğunu kurandan görüyoruz da, normal durumlarda kılacağımız rekât neden zikredilmemiş? İşte burada yüce Rabbin yemin ederek, sizler için bu kitabı kolaylaştırdım sözünün bir tezahürünü görüyoruz, çünkü namazımızı ne kadar rekât ya da zamanda kılacağımızı Allah bizlere bırakmıştır yukarıdaki paragrafta'' namazı kaç rekat kılacağımızı Allah bizlere bırakmıştır '' sözüne bir anlam veremedim.Burada Allah Rasülü olması gerekmiyor muydu?BU NOKTALARI İZAH EDERSENİZ SEVİNİRİM. Kur’an-ı Kerim'de, "namazın, vakitli olarak farz kılındığı" bildirilmiş, ancak bu vakitlerin belirlenmesini, namazın nasıl kılınacağını, rekatlarının sayılarını Peygamber Efendimiz (s.a.v.) açıklamış ve uygulamasını da yaparak Müslümanlara öğretmiştir. Namazın kılınışını öğrettikten sonra da: صَلوُّا كَمَا رَأ َيْتُمُونِِي أ ُصَليِّ "Ben namazı nasıl kılıyorsam, siz de öyle kılın." buyurmuştur. Genel olarak sünneti ve hadisleri dışlayan bir zihniyetle sağlam bir Kur'an anlayışı oturtamayız.Sünnet dediğimiz olgu da zaten Kur'an kaynaklı, onu açıklayan, beşer yaşamına uyduran bir modeldir.
__________________ EN GÜZEL AŞK: ALLAH! | |
17 Aralık 2009, 01:03 | Mesaj No:3 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | RE: KUR'ANIN NAMAZ KONUSUNDA VERDİĞİ DETAYLAR...
Haluk abi bizler geçmiş ümmetlerin nasıl ve ne şekil namaz kıldıklarını bilemiyoruz, Bildiğimiz şey onlarında Allah'a yönelerek Namaz ibadetini yerine getirdikleri. Lakin Kuranın inzal oluşundan sonra namazların vakitlerinin tayin edildiğini rüku,sücud , kıraat gibi farzlarının Kuran ile sabitlendiğini Ayeti kerimelerden öğreniyoruz. Bu hususta dikkat etmemiz gereken husus Peygamber efendimizin ''Namaz'' ibadetini nasıl ve ne şekil icra ettiğini Yaşayan sünnetlerinden yaşana yaşana bizlere ulaşmasından öğreniyoruz.Mezheplerde farklı kılınış şekilleri olabilir Şekil olarak farklı olması o kadarda önemli değildir.Yalnız bizim esas alacağımız husus Farz namazların rekat sayısıdır sabah öğle ikindi akşam yatsı hiç bir mezhep veya Alim tarafından rekat sayısı bizlere farklı ulaşmamıştır tüm İslam alimleri bu konuda ittifak etmektedirler. Aslında bizim değinmemiz gereken mevzu namazın şekli yönünden ziyade Allah'a bu özel yönelişin bizlere kazandırdığı manevi yönü önemli olmalıdır.Bu yöne dair Ayeti kerimede belirtilen Namaz anlayışı değilde tüm yönü ile Allah'a yönelme olmalıdır. Onların Ka’be’deki namazları, ıslık çalmak ve el çırpmaktan başka bir şey değildir. Küfrünüzden dolayı azabı tadın! (Enfal 35) Bu ayeti kerimede müşriklerin ibadet maksadı ile yaptıkları yönelişlerin (salatuhum) onay alamadığını açıkça kanıtlamaktadır.Salat eyleminin yerine oturabilmesi ve onay alması yapılan yönelişin İhlasla samimiyetle bu ibadetten istenen iyi sonuçları vermesi ile yerini bulur. Namazın tüm çağlar boyunca Allah'ın kullarına Farz kılınan bir ibadet olması ve bütün kullardan bu ibadetin istenmesindeki ana gaye açıktır.Kullar bu ibadet ile İhlaslı bir şekilde Allah'a yönelmesi ve bu yönelişte vermiş olduğu ahitlere uygun bir yaşam tarzı sunma ile kalben mutmain olabilir.Bu yöneliş Kuran'i kerimde sadece İnsanlardan değil Bütün varlıklardan istenmiştir. Göklerde ve yerde var olan bütün yaratıkların, kanatlarını yayarak uçan kuşların, (hepsinin) Allah'ın sınırsız kudret ve yüceliğini dile getirdiklerini görmüyor musun? Gerçek şu ki, Allah'a nasıl yönelip niyaz edeceklerini, O'nun yüceliğini nasıl dile getireceklerini (bunların) hepsi bilmektedirler; ve Allah da onların edip eylediği her şeyi tam olarak bilmektedir; (Nur 41) Namaz kılıyor ve Maun suresindeki mesajı anlayamıyorsak O Namaz Namaz değildir. Namazın şekli yönünden ziyade İnsana İnsan olma bilincini yüklemeli ve vicdan hesabı yaptırabilmeli önemli olan budur. 1)Dini yalanlayanı gördün mü? 2)İşte odur yetimi itip kakan, yoksulu yedirmeyi teşvik etmeyen. 3)Ve miskini (yoksulu, çalışmaya gücü olmayanı) doyurmaya teşvik etmez. 4)Yazıklar olsun şu namaz kılıp duranlara 5)onlar ki kalpleri namazlarına yabancıdır 6)Onlar gösteriş yapanlardır; hayra da mani olurlar. 7)ve üstelik onlar, (insanlara) en ufak bir yardımı bile reddederler! |
17 Aralık 2009, 12:55 | Mesaj No:4 |
RE: KUR'ANIN NAMAZ KONUSUNDA VERDİĞİ DETAYLAR... [size=large]Değerli Mevlüt kardeşim sizinde söylediğiniz gibi namazın en önemli özelliği (Namazın şekli yönünden ziyade İnsana İnsan olma bilincini yüklemeli ve vicdan hesabı yaptırabilmeli önemli olan budur.) Gerçektende kuran öyle namaz kılanlar var ki lanet olsun onlara der. Önemli olan huşuyla Rabbe sığınarak, gönülden ona yönelip gösterişten, riyadan uzak huzura durmaktır namaz. Değerli kardeşim aslında bizden önceki ümmetlerin nasıl namaz kıldıklarını kuran söylüyor, yazım dada bahsetmiştim. İbrahim peygambere kabeyi hazırlamasını ve orada kıyam, rükû, secde edilmesini söylüyor Allah. Hatta hatırlayın Meryem anamıza bile aynı tarifi yapmıyor mu kur’an? Demek ki bizden öncekilerinde namaz kılarken olmazsa olmaz şekli hepimizde aynı olduğu anlaşılıyor. Şimdi söyleyeceklerime lütfen kızmayınız, benim kurandan anladıklarımdan yalnız ben sorumluyum beni bağlar. Ben kurandan anladığımı söylemek zorundayım kimseye saygıda kusur etmeden. Ben diyorum ki eğer günümüzdeki namazın rekâtları farz olsaydı bunu Kuran açıklardı. Tek hüküm verici benim diyorsa rabbim ve de kuranda açıklamıyor da kısaltılmış namazın bizim anlayacağımız şekliyle bir rekât olarak anlatıyorda, rahata kavuştuğumuzda tam bir şekilde tamamlayın diyerek ne kadar olduğunu söylemiyorsa, hiç kimse bunu, şu kadar rekât kılmazsan namazın kabul olmaz diyemez. Çünkü Rabbim ne diyordu ayetlerinde? Nisa Suresi 174. ayet; Ey insanlar! Size Rabbinizden apaçık, çok parlak ve güçlü bir kanıt gelmiştir. Biz size, her şeyi açık seçik gösteren bir ışık gönderdik. İsra suresi 89. ayet; Yemin olsun, biz bu Kur'an'da, insanlar için her benzetmeden nice örnekler sıraladık. Ama insanların çoğu inkâr ve nankörlükten başka bir şeyde diretmediler. Kehf Sur54. ayet; Yemin olsun, biz, bu Kuran'da, insanlar için her türlü örneği değişik ifadelerle gözler önüne koyduk. İnsan ise varlığın, tartışmaya en çok tutkun olanıdır Zühruf Suresi 43 Sen, sana vah yedilene sımsıkı sarıl! Hiç kuşkusuz, sen, dosdoğru bir yol üzerindesin Yukarıdaki ayetler üzerinde düşünelim. Rabbim kuranda her şeyi açık seçik söylediğini açıklıyor. Yine Rabbim yemin ederek her benzetmeden yani her konudan nice örnekler sıraladık diyor. Daha sonraki ayette ise, yine yemin ederek insanlar için her türlü örneği değişik ifadelerle gözler önüne koyduk diyor. Peki, bizler ne diyoruz? Allah namaz konusu üzerinde kuranda çok durmuştur ve bizlerin arınması iyi bir insan olması için en çok bahsettiği ibadet namazdır dedikten sonra, namaz rekâtlarından bahsetmemiş, bu farz görevin rekât sayısını peygamberimize bırakmıştır. Bakın yukarıdaki ayetlerin hiç birisine uymuyor. Devam edelim şimdi yazacaklarıma uyuyor mu? Maide Suresi 67. Ey resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Allah, küfre batmış topluluğa kılavuzluk etmez. Araf suresi 3; Rabbinizden size indirilene uyun; O'nun berisinden bir takım velilerin ardına düşmeyin! Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz. Yasin Suresi 69. Biz o peygambere şiir öğretmedik. Şiir ona yaraşmaz/layık olamaz da. Ona vah yedilen, bir öğütten ve apaçık bir Kuran’dan başka şey değildir. Bakara 176: Bu böyledir. Çünkü Allah, Kitap'ı hak olarak indirmiştir. Kitap'ta çekişmeye girenler, bütünden uzaklaştırıcı bir kopuşun tam içindedirler.. Bakara 209: Size apaçık deliller geldikten sonra yine yan çizerseniz, şunu bilin ki Allah, tüm yüceliklerin, tüm hikmetlerin sahibidir. Yukarıdaki ayetleri, Rabbin emirlerini anlamaya çalışalım. Rahman peygamberimize talimat vererek, sana indirdiğimi tebliğ et diyor. Bunu yapmadığın takdirde verdiğim görevi yapmamış sayarım diye de uyarıda bulunuyor. Bize de hitap ederek Rabbinizden indirilene uyun diyor. Çok dikkat çekici bir şekilde de onun berisinden bir takım velilerin ardına düşmeyin diyor ve günümüzde hiç öğüt almadığımızı gördüğünden bizlere kızıyor. Ama bizler ne yapıyoruz? Kuranda her şey olmaz diyor örneğin namazın rekât sayıları kuranda belirtilmediği halde yüzlerce yıl öncesinden günümüze saygı duyduğumuz ve güvendiğimiz kişilerin rivayetlerinden bazı konuları Farz diye dine sokabiliyoruz. Devamındaki ayetlere baktığımızda Rabbim kuran için ,( Ona vah yedilen, bir öğütten ve apaçık bir Kuran’dan başka şey değildir.) Rahman böyle demesine, yani apaçık bir öğüt apaçık bir kitap demesine rağmen rekât sayılarını kurandan bulamadığımızda bize rivayetten gelen rekât sayılarına Farz diyebiliyoruz. Bakara 176. ayet aslında çok düşündürücüdür. Rahman hiçbir şeyi unutucu değiliz rahman unutmaz dediği kuran hakkında iman adına her şeyin olmadığını söyleyerek bakın ayette açıklanan yanlışı yapmıyor muyuz sizce? (. Kitap'ta çekişmeye girenler, bütünden uzaklaştırıcı bir kopuşun tam içindedirler.) Rahman sizleri bu kitaptan sorumlu tutuyorum, sizlere her şeyden nice örnekler verdim, benim açıklamadığım konulardan değil açıkladıklarımdan, apaçık kurandan sorumlusunuz dediği halde, bizler bir cümlenin ardına düşüp diğer ayetlerin tamamını unuttuğumuzun farkında mıyız?( Rahman elçisine kuranı tebliğ etmek görevi verdiği için peygamberinize uyun ona uymayan bana uymamış olur, o ne verdiyse alın) sözlerinden sanki kuran dışından hükümler verebileceğini çıkarmak yazdığım onca ayete uyuyor mu? Size apaçık deliller geldi diyen Rabbime karşı doğru oluyor mu, birçok hükümlerin kuranda olmayıp daha sonra peygamberimiz hükmetmiştir diyebilir miyiz tüm bunları gördükten sonra? Bakın Hâlbuki hüküm veren yalnız benim dediğini nasılda görmüyoruz Rabbim in. Enam suresi 57. ayet: De ki: "Ben Rabbimden gelen bir beyyine üzerindeyim. Ama siz onu yalanladınız. Acele istediğiniz şey benim yanımda değil. Hüküm yalnız ve yalnız Allah'ındır. Hakkı o anlatır. Ayırt edip çözüm getirenlerin en hayırlısı O'dur. Şimdi yukarıdaki ayete bakalım Rahman elçisine seslenerek bizlere ne söylemesini emrediyor? Söyle onlara Ben Rabbinden gelen bilgiler, hükümler üzerindeyim. Sizin sorduğunuz bilgi, hüküm benim yanımda değil ben karar veremem. Hükmü yalnız ve yalnız Allah verir. Hakkı o anlatır ayırt edip çözüm getiren yalnız Rahmandır. Peki, tüm bu ayetleri gördüğümüzde bazı hükümleri, farzları peygamberimize bırakmıştır Allah diyebilir miyiz? Değerli arkadaşlarım ben diyemem, beni mazur görünüz. Tüm bunları gördükten sonra bunlara inanmam mümkün değil. Eğer yanlış inanıyorsam hesabı ben vereceğim. Allah yanıltmasın hesap veremeyeceğim büyük günahlar işletmesin inşallah bana ve cümlemize. Bu düşünceme delil göstermeye devam etmek istiyorum. Rahman apaçık bir şekilde benim kuranda açıklamadığım konular hakkında konuşmanızı haram kılıyorum, ayeti her nedense hep kulak arkası edilmiştir konuşulmaz bile. Lütfen üzerinde düşünür müsünüz? Araf suresi 33. ayet; De ki: Rabbim ancak açık ve gizli kötülükleri, günahı ve haksız yere sınırı aşmayı, hakkında hiçbir delil indirmediği bir şeyi, Allah'a ortak koşmanızı ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır. Ne diyor ayetinde? Hakkında hiçbir delil indirmediği bir şeyi ve Allah hakkında bilmediğimiz şeyleri söylememizi, konuşmamızı HARAM kıldığını söylüyor. Hatırlayınız bizler yüzlerce hatta binlerce konuda Kuranın hiç bahsetmediği konular hakkında neler neler anlatmıyor muyuz? Geçen gün kanaltürk ya da habertürk kanalında yanlış söyleyebilirim, cübbeli Ahmet Hoca konuşuyordu. Kuranın asla bahsetmediği o kadar çok masallar anlattı ki doğrusu şaşkınlığımı gizleyemedim. Nereden buldun bu bilgileri deyince sığınılacak maskede hazır SAHİH hadislerden diye cevap veriyordu. Allah yardımcımız olsun ne söyleyebilirim ki? Ben Rabbin söylediği gibi Kuranı okuyor ve düşünüyorum, çünkü Rabbim aklını kullanmadan iman edenlere ve emin olmayan sözlerin ardına gidenlere, bakın ne diyordu? Enfal sur.22. Çünkü yeryüzünde debelenenlerin Allah katında en kötüsü, akıllarını işletmeyen sağır-dilsizlerdir. İsra Suresi 36. Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır. Şimdi kendimize soralım, Rabbim kuranın ipine sarılın diyor, onlarca ayetin sonunda da düşünmemizi aklımızı çalıştırmamızı istiyor. Acaba kuranın üzerine bizleri yoğunlaştıran Rabbim kuranın hiç bahsetmediklerinden sorumlu tutar mı? Daha sonra kuranı ben koruyorum diyen rabbim, hakkında bilgin olmayan emin olmadığımız sözlerin ardına düşmeyin diyorsa, Kuranda bahsedilmeyen bir hükümden sorumlu olur muyuz? İşin ilginci aşağıdaki hükmü veren Rabbim bunun tersini yapar mı? Zühruf Suresi 44 Gerçek şu: Bu Kuran sana ve toplumuna elbette ki bir hatırlatıcı/bir düşündürücü/bir şeref/bir öğüttür. Bu kitaptan sorumlu tutulacaksınız. Rahman bizlere kuranı öğüt, rehber olması için gönderdiğini söyleyip, sizleri bu kitaptan sorumlu tutacağım dedikten sonra, Kuran dışından hiç bahsedilmeyen hükümlerden farzlardan sorumlu tutar mı? Ben bu sözleri söylemekten üzüntü duyuyorum, elbette sorumlu tutmaz, bunu aklımdan bile geçirmem. Bizler bazı örneklerimizde yüzlerce yıl öncesinden beridir bütün Müslüman âlemi böyle yapmıştır diye örnek veririz. Bakın Rabbim çoğunluğa değil adeta kurana bakın dercesine nasıl ikaz etmiş bizleri? Enam Suresi 116. Yeryüzündeki insanların çoğunluğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Sadece sanıya uyarlar onlar ve sadece saçmalarlar. Hatırlayınız mahşer günü peygamberimiz bizlere ne söyleyeceğini o gün gelmeden bizleri uyararak ne söylüyor? Bence çok düşündürücü bir ayet. Furkan Suresi 30 ayet; Ey Rabbim! Benim toplumum bu Kuran' ı devre dışı tuttular. Yukarıdaki ayetten ben çok şeyler anlıyorum. Günümüzü hatırlayınız onu yüksek bir yere astık orada duruyor. Elimizin altındaki kitaplar beşerin kitapları. Çünkü siz kurandan anlayamazsınız hüküm çıkaramazsınız diye öğretmişler. Hâlbuki hükmü zaten apaçık verdiğini Rabbim söylüyor. Türkçesinden okumayın onu okumak günahtır, onu okusanız da sevap alamazsınız diye inandırılmış bir toplum sizce de kurandan uzak değil midir? Kuran dışından da farzları peygamberimiz koymuştur dediğimizde, bunun sınırını nasıl bileceğiz? Hangi kontrol mekanizması ile sınırlar çizilip doğru yanlış ayrılacak? Sahih hadis dendiğinde neredeyse akan sular duruyor. Bir Cuma vaazında bir müftü; Hadisler kuran ayeti gibidir, nasıl bir ayeti inkâr edersek iman etmemiş oluyorsak, bir hadisi inkâr eden de dinden çıkar diyorsa, bu İslam bu din Artık Allah ın emrettiği din olmaktan çıkmıştır. Allah yardımcımız olsun. İçimize giren onca yanlış bilgi öyle kemikleşmiş ve yerleşmiş ki, çıkarmak artık imkânsız olmuştur. Değerli arkadaşlarım bu konuları daha iyi anlayabilmemiz için Rahmanın elçisine verdiği görevin Kurandan tanımını iyi yapmamız gerekiyor. Eğer bu konuda bir başlık açarsanız burada bunu konuşma imkânımız olur. Eğer peygamberimizin yetkisini ve görevini kurandan çok iyi anlarsak tüm sorunlar çözülecektir buna inanıyorum. Burada yazdıklarım benim kurandan anladıklarımdır ve yalnız beni bağlar. Sizlerinde yapmanız gereken Rabbin söylediği gibi kuranı çokça okuyup, hiçbir etki altında kalmadan ayetleri düşünmektir. Bana sabrettiğiniz ve benim düşüncelerime saygılı olduğunuz için teşekkür ederim. Allah sizlerden razı olsun. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK[/size] | |
17 Aralık 2009, 14:34 | Mesaj No:5 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | RE: KUR'ANIN NAMAZ KONUSUNDA VERDİĞİ DETAYLAR...
Haluk abim ayrı bir başlık altında Kuranın hakemliği Peygamberin örnekliği ile anlamamız gereken Kuran İslamını anlamaya ve anlatmaya soru ve cevaplar şeklinde bakalım. Allaha emanet olunuz.
|
17 Aralık 2009, 18:24 | Mesaj No:6 |
Re: Kur'anın namaz konusunda verdiği detaylar... Mevlüt kardeşim kuranın hakemliği ve Rahmanın elçisine verdiği görev ve yetki nedir, lütfen siz bir başlık açın orada koşalım. Eğer bu konu kuran ışığında açığa kavuşursa herşey anlaşılacaktır. Yapmamız gereken Kurandan referans almamızdır. Eğer konuya kuran ışığından bakarsak ve söylenen her sözü onun süzgecinden geçirirsek inanın bizleri kimse yanıltamaz. Rabbim yardımcımız olsun. Allaha emanet olunNOT: Açılan konudan haberim olursa sevinirim. İşlerimden dolayı bazen dikkatimden kaçabiliyor. Emekliyim ama oğlumun dükkanında yardımcı oluyorum. Selametle | |
17 Aralık 2009, 23:12 | Mesaj No:7 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | RE: KUR'ANIN NAMAZ KONUSUNDA VERDİĞİ DETAYLAR...
Evlere arkadan girmek 2/Bakara, 189) Haram Aylar (2/Bakara, 217) Haluk abim Sizin dediğiniz gibi sadece Kuran'ı Tek kaynak olarak kabul ettiğimizi farz edelim şimdi size şöyle iki soru sorayım: O zaman Sadece Kuran diyecek olursak gelenek siyak sibak ve nüzulu göz önünde bulundurmaz isek Allah resulünün Sünnetini ve Hadisini baz almadan bana Evlere arkadan girmek ne demek Kurandan verebilirmisiniz? ve Haram Ayları Kuran'dan isimleri ile verebilirmisiniz? Teşekkürler abim . |
18 Aralık 2009, 08:03 | Mesaj No:8 |
Durumu: Medine No : 6969 Üyelik T.:
10 Şubat 2009 | RE: KUR'ANIN NAMAZ KONUSUNDA VERDİĞİ DETAYLAR...
Haluk hocam açtıgınız degerli konular ve yorumlarla birlikte verdiginiz cvplar insanı düşünme ve tefekküre itiyor Allah c.c. razı olsun elleriniz cennet kapıları acsın insAllah...
|
18 Aralık 2009, 11:51 | Mesaj No:9 |
Re: Kur'anın namaz konusunda verdiği detaylar... Allah cümlemizden razı olsun dua dilencisi nikli kardeşim, Rabbim hayatımızda bizleri büyük günahları işlemekten korusun, nefsimizle imtihanımızda yardımcımız olsun inşallah Değerli mevlüt kardeşim bakara 189. ayet aslında içindeki sözlerle ne demek istediğini anlatıyor. ( Erginlik, evlere arkalarından gelmenizle değildir, gerçek eren, korunanlardır. Evlere kapılarından gelin ve Allah'tan korkun ki kurtuluşa eresiniz.) Burada doğruluk ve dürüstlük, Allahtan korkan ve sakınan kendi evinin haricinde bir başkasının namusuna göz dikmez. Gizlice hareket etmeye çalışıp ırz düşmanlığı yapmaz. Doğru dürüst bir insan gizlice hareket etmez ve herkezin gördüğü yerden dostlarının yada birbaşkasının evine girer. Dikkat edin allah tan korkun diyor. Demekki gizli ve yanlış bir iş yapılmak isteniyor ve bu ayetle bizleri ikaz ediyor. Hatırlayın kuran ne diyordu? Evin erkeği yoksa kadın yanlızken o eve girmeyin. İşte ayetleri birleştirdiğinizde konu anlaşılıyor Haram aylara gelince gerçekten çok güzel bir soru sormuşsunuz bu sizin dikkatli bir insan olduğunuzu gösterir. Çok doğru Haram ayları Rabbim belirlememiştir zaten. Rahman yanlız yılın on iki ay olduğunu dördünün haram ay olduğunu belirlemiş ayların tespitini İbrahim peygamberden bu yana geleneğin tespit ettiği gibi bırakmıştır. Yani Kuran indirildiğinde İslam toplumunun kabul ettiği ve uygulaya geldiği bu ayların değiştirilmesine değil ,kendi menfaatlerince yerlerinin değiştirilmesine yani bir yıl helal bir yıl haram saymalarına kızmış ve ikaz etmiştir. Yüce Rabbim gerçekten öyle hesaplarla kuran ayetlerini bizlere göndermiş ki binlerce yıl geçtikten sonra doğacak durumlar bile hesap edilmiştir. Açıkca ayları seçmeyip geleneğe yani Müslüman toplumuna bırakmasının elbette birçok sebepleri vardır. Onları bağlamamak ve yüzyıllar sonra belki de doğacak olaylardan korumak, sorumlu tutmamak adına olabilir. Belki de şuan bilemeyeceğimiz nedenler vardır. Bağlayıcı olmamak kullarının çıkarınadır. Dikkat edin bu ayları peygamberimiz belirlememiştir. Bu aylar İbrahim peygamberden bu yana gelen aylardır. Şimdi düşünelim diyelim ki nereden biliyoruz bu ayların o devirde olan aylar olduğunu? İşte güzellikte burada yüzlerce yıl sonra yanlışlık bile olsa Rahman bunu kuranda aylarını belirlemediği için, yerleri değişmiş olsa bile bir sorumluluk yüklenmiyoruz. Önemli olan yılın dört ayı olduğu emrini yerine getirdiğimizden iman adına yanlış mı yapıyoruz kuşkusuna kapılmıyoruz bile. Hatırlayın Rabbin kızdığı, bu ayları işlerine geldiği gibi yer değiştirmelerinden idi. Onlarda zaten bu ayların yerlerinin kendilerine bırakıldığını gördükleri için bu hatayı yapıyorlar ve istediklerinde yerlerini değiştirebiliyorlardı. Rabbim bunu görünce onları ikaz etmiş, belirlediğiniz ayların yerlerini işinize geldiği gibi değiştirmeyiniz demiştir. İşte yemin ederek kolaylaştırdım dediği Kuran böyle bir kitap dostum. Bu düşüncemi Prof.Dr. Hasan Onat beyefendiye meyil yoluyla açmıştım, düşüncelerinizde haklısınız demişti bana. Bakın Kurandan buna benzer evlenme konusunu hatırlayalım. Rabbim bu konuda da bizi bağlayıcı ayetler indirmeyip bazı kurallar koyduktan sonra bizlerin geleneklerimize göre evlenmemizi söylemiştir. Selametle kalın | |
18 Aralık 2009, 13:09 | Mesaj No:10 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | RE: KUR'ANIN NAMAZ KONUSUNDA VERDİĞİ DETAYLAR...
Esbabı Nüzulü Bilmek Yanlış Anlayışa Mani Olur Bakara Suresi'nin 189. ayetinde "Evlere arkalarından girmek üstün iyilik değildir. Asıl takvalı olanın yaptığı üstün iyiliktir. Siz evlere kapılarından girin." manasında وَلَيْسَ الْبِرُّ بِأَنْ تَأْتُوا الْبُيُوتَ مِنْ ظُهُورِهَا وَلَكِنَّ الْبِرَّ مَنِ اتَّقَى وَأْتُوا الْبُيُوتَ مِنْ أَبْوَابِهَا buyrulmaktadır. Ayetin iniş sebebi bilinmeden evlere arkalarından girmenin ne demek olduğu bazı insanlar için anlaşılmaz görünebilir, hatta bunun mecazi bir deyim olduğu düşünebilir. Oysa bu ayet, Kureyş dışındaki Ensar ve diğer Arap kabilelerin ihramdayken evlere kapılarından girmeyi günah saymaları, bu yüzden de evlere arkalarından açtıkları deliklerden girip çıkmaları, böyle yapmayanları da ayıplamaları üzerine nazil olmuştur. Ayrıca ayet, böyle riyakar davranışların gerçek iyilik olamayacağı, ancak takvalı davranışların iyilik olabileceği mesajını da vermiştir. |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Normalleşme Takvimi Açıklandı. Detaylar.... | Mihrinaz | Gündem/ Manşetler | 1 | 28 Mayıs 2020 21:41 |
Namaz ve ezan konusunda soru cevaplar. | küskün | Namaz-Abdest-Teyemmüm | 5 | 27 Aralık 2014 18:31 |
NAMAZ konusunda testler | Medine-web | Seviye Belirleme Sınavı-(MBSTS) | 1 | 20 Aralık 2013 08:09 |
KUR'ANIN BİZLERE ÖNERDİĞİ YOL....... | HALUK GÜMÜŞTABAK | Makale ve Köşe Yazıları | 6 | 03 Nisan 2010 21:37 |
ŞEFAAT KONUSU VE KUR'ANIN VERDİĞİ DETAYLI BİLGİLER.... | HALUK GÜMÜŞTABAK | Makale ve Köşe Yazıları | 5 | 11 Şubat 2010 21:28 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|