|
Konu Kimliği: Konu Sahibi NİLGÜN YAZAR,Açılış Tarihi: 01 Mart 2010 (17:39), Konuya Son Cevap : 03 Mart 2010 (22:32). Konuya 4 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
01 Mart 2010, 17:39 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 8150 Üyelik T.:
15 Mayıs 2009 | NİLGÜNCE YAZILAR NİLGÜNCE YAZILAR NİLGÜNCE YAZILAR Elif Şafak’la buluştuk geçen gün. Umduğumdan çok daha keyifli bir sohbetti. Soğuk görünüşünün altında içimi ısıtan bir tebessümü vardı. Isındım valla. Yakından daha bir hoş kadınmış dedim hatta. O kadar sıcak davrandı ki bana kibirden eser yoktu halinde. “Söz veriyorum Nilgün” dedi. “İmza gününde onure edeceğim seni.” Bozulmadım değil. “Onureymiş!”. Ben onursuz muyum yani? Tamam ilk kitabım olabilir bu, ama çok istediler ben yanaşmadım. İmza günüme geldi de. Harbi kadınmış. Söz verdi, sözünü tuttu. Helal olsun. Oldukça kalabalıktı salon. Koca kültür merkezinde iğne atsan yere düşmezdi. İlk imzalı kitabımı Elif Şafak için imzalamış olmak, egomu şişirdikçe şişirdi. Bizim apartmanın bakkalı Sabit Efendi de salondaydı. Onu orada görünce başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Kim çağırmıştı bu herifi buraya. Hem dükkânı kime bırakmıştı. Buraya gelerek, geçen ay geciken defter hesabımı mı hatırlatmaya çalışıyordu yoksa? Adama bak! Üşenmemiş kalkmış İstanbul’a kadar gelmiş. Arkalardan, otuz iki dişini göstererek el sallıyor bir de. Pes! İki bulgur, iki çamaşır suyu aldık diye ne bu samimiyet yahu! Rezalet! Allah’ım inşallah bizim yazar-çizer tayfası bu skandalı fark etmez.Ne fayda! Onlar fark etmese de şu koca basın ordusu kesin fark edecek. Medyadan ne kaçmış ki. Olsun. En kötüsü reklâm olur. Onun da iyisi kötüsü olmazmış. Hem sıkı da bir hikâyem olmuş olur fena mı? Daha çok tutar kitaplarım. Harry Potter’ın yazarı Rowling. Soğuk kış günlerinde pastane köşelerinde yazmamış mıydı milyonlar satan kitabını? Salonda ambiyans muhteşem de şu fonda çalan şarkı sinirlerimi fena halde bozmaya başladı. Bu bir komplo mu yoksa? Kim seçmiş bunu yahu? Georges Bizet’in, Carmen’i çalacak dememiş miydim ben size? Ferdi Tayfur’dan “Canına okuyacağım” da nereden çıktı? Yok artık! Şu patlayan flaşlara da alışmak zor olacak benim için, en az gözüme sokulan şu mikrofonlar kadar: -Sorry! Mrs Nilgün. What are you feeling? Anaaa! bunlar da kim ola ki? Du bakiim yakalarındaki kokartta bi şeyler yazıyor ama: -As-so-cia-ted Press -Oh my God!! What are you feeling mi? Allah’ım “Her şey çok güzel olacak” nasıl deniyordu İngilizce’de? Hay Allah! Dilimin ucunda aslında. Hatta geçen gün CNBC’ de bir filmde geçiyordu bu cümlenin tıpkısının aynısı. Neydi? Neydi? Hahh! Buldum: - Thank you very much. This is a pencil! This is a book! Harikayım ben!! Nasıl da şakır şakır konuştum ama İngilizce’yi. Ne de olsa entelektüelliğin en önemli unsurlarından biri de yabancı dildir. Bu konuyu konferanslarımın birinde muhakkak işlemeliyim. -Nilgün Hanım bi fotoğraf çekinebilir miyiz? Çekinelim çekinmesine de, üstümdeki bu çakma adidas eşofmanlar da neyin nesi. Allah’tan menajerim, şu mor şalı yetiştirdi son anda. “Entel bir hava verir Nilgün. At şunu omuzlarına” dediydi. Çok düşünceli bu kız, Allah için. Ayağa da kalkmazsam, şu şalla durumu idare ederim biiznillah! Sanırım liseli olmalı bu cici kız. - Ah canım benim. Ne tatlı şeysin sen böyle. Gel yanıma da çekinelim bakalım! - Bu resimleri feysbukda yayınlayacağım da Nilgün Hanım. Çok teşekkür ederim bu güzel pozlar için. - Canımsın sen. Ne demek! Seve seve. Beni de etiketlemeyi unutma bak! Arada bir de poke gönderebilirsin hatta. Rumuzum “Young Angle!” Fazla mı yüz göz olduk ne okuyucuyla, bilmem ki. Abartma Nilgün. Derhal kendine gel kızım. Ahh gariban anam. Keşke sen de hayatta olsaydın bee. Göreydin şu kalabalığı da koltukların kabaraydı bu şanlı günde. Olmaz mıydı? Şimdi şu benim kitap, neydi adı..durun bakayım “Nilgünce Yazılar” mıydı? Evet evet. İnsan kitabının adını bilmez mi hiç demeyin sakın. Bilmez. Çünkü elli tane yayıncıyla görüştük geçen hafta. Her biri, bir isim salladı. İçerik güzel, isim de iddialı olmalıymış da, harcanacak kitap değilmiş de. Hallaç pamuğu gibi attılar beynimi. En son dayanamadım zaten. menajerime devrettim meseleyi. Yetişemez oldum zira. İş bağlayacak lüksüm de kalmadı açıkçası. Geçen gün ikinci kitabımın taslağını görmüş birkaç yönetmen. İlla film yapalım bunu diye tutturmuşlar. Acele etmeyelim dedim. Hele bir kitap bitsin. Doğmamış çocuğa don biçmenin âlemi yok! Ama olsun yine de güzelmiş be bu telaş. Sevdim ben bu işi. Yani ne bileyim, insanda tatlı bir yorgunluk bırakıyor en fazla. Az evvel aradılar yine. Devlet sanatçıları onuruna verilen bir yemek varmış köşkte. Bilemiyorum dedim. Gelsem mi gelmesem mi emin değilim. Kırgınım biraz onlara. Dişimle tırnağımla geldim ben buralara. Şimdi de pek içim çekmiyor doğrusu. İkna ettiler beni velhasılı. Bu bir fırsatmışmış, reklammışmış vs vs.. Off kafam karıştı iyice. Tamam dedim en sonunda. Yapın bi şeyler siz. Ben size uyarım deyip konuyu kapattım. Sıradan bir insan olarak geçirdiğim günlerimi çok özleyeceğim çook! Hay Allah! Bugün de telefonlar susmuyor bir türlü. Hangi birine bakacağımı şaşırır oldum. Şu kırmızı telefonu açacağım ama benim küçük kız niye çekiştirip duruyor sırtımdan anlamadım ki. Dur be kızım! Annen bir sanatçı artık. Alışın bu hallere. Şu telefona da bi bakayım, döncem sana: -Sen misin Abdülmelik, buyur, yine ne oldu? -Neee! Ergenekon sorgusu için içeri alınabilecek 150 gazeteci ve yazarın arasında benim de mi adım geçiyormuş? -Yuhh! Oturduğum mahallenin adı dışında benim Ergenekon’la nasıl bir ilişkim olabilir ki? Cosmos çarpsın bunları! Derhal bir basın açıklaması yapacağım. Organizasyonu yapsın arkadaşlar bu akşam için. Şu benim kız bi şey demeye çalışıyor bi saattir. Akşama maille bilgi versin danışmanlarım bana. Hadi görüşürüz. - Söyle kızım deminden beri çekiştirip duruyorsun beni. Ne söylemek istiyorsun? Dinliyorum, hadi? -Anne anneee! Bir saattir telefonunun alarmı çalıyor, uyansana yaa!! Okula geç kalıyoruz, çabuk ol saat 7:30 olmuş! -Hadi yaa!! |
Konu Sahibi NİLGÜN YAZAR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Baba(sız)lar günü | Makale ve Köşe Yazıları | NİLGÜN YAZAR | 0 | 1818 | 25 Kasım 2011 21:06 |
Insan insanın zehrini alır | Makale ve Köşe Yazıları | NİLGÜN YAZAR | 0 | 1760 | 25 Kasım 2011 21:04 |
Birinci kadının, ikinci kadına teşekkürü | Makale ve Köşe Yazıları | NİLGÜN YAZAR | 0 | 1472 | 25 Kasım 2011 20:57 |
Yoruldum | Makale ve Köşe Yazıları | NİLGÜN YAZAR | 0 | 1507 | 25 Kasım 2011 20:56 |
Eller ve izler | Makale ve Köşe Yazıları | su damlası | 1 | 1846 | 25 Kasım 2011 20:52 |
01 Mart 2010, 18:39 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | RE: NİLGÜNCE YAZILAR
Tek kelime ile harika bir yazı Bir rüya ancak bu kadar mükemmel anlatılır.. |
01 Mart 2010, 22:17 | Mesaj No:3 |
Durumu: Medine No : 5446 Üyelik T.:
30 Kasım 2008 | RE: NİLGÜNCE YAZILAR
Neee! Ergenekon sorgusu için içeri alınabilecek 150 gazeteci ve yazarın arasında benim de mi adım geçiyormuş? -Yuhh! Oturduğum mahallenin adı dışında benim Ergenekon’la nasıl bir ilişkim olabilir ki? Cosmos çarpsın bunlarıuzgn |
03 Mart 2010, 22:32 | Mesaj No:5 |
Durumu: Medine No : 8150 Üyelik T.:
15 Mayıs 2009 | RE: NİLGÜNCE YAZILAR
öncelikle yazımı okuyup yorum yazan tüm kardeşlerime teşekkürlerimi sunuyorum.yazı yazmak hem keyifli ,hem yorucu bir iş. yazılarımı geriye dönüp okurken müthiş bir keyif alıyorum. sanırım biraz ego ile ilgili bir durum: ) fakat yorumları görmek beni ayrıca mutlu ediyor. olumlu olumsuz farketmiyor tabii. en azından okuyan kişinin ne düşündüğünü bilmek istemek; yazar için maliyeti yekün tutmayan telif hakkı gibidir.(bu cümle tamamen bana ait. sıkı cümle oldu da. o bakımdan : ) teşekkür ederim. yazarın sonsözü: gereksiz bir açıklama idi.kabul ediyorum. |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|