|
Konu Kimliği: Konu Sahibi HALUK GÜMÜŞTABAK,Açılış Tarihi: 13 Mayıs 2010 (13:27), Konuya Son Cevap : 20 Nisan 2023 (12:49). Konuya 3 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
13 Mayıs 2010, 13:27 | Mesaj No:1 |
Evlatlık konusu ve kur'anın emri..... EVLATLIK KONUSU VE KUR'ANIN EMRİ..... Değerli arkadaşlarım, bugün sizlerle İslam dininde evlatlık edinme konusunu konuşmak ve tartışmak istiyorum. Günümüzde hiç bahsedilmeyen hatta konuşulmaktan sanki kaçınılan bir konu gibi geldi bana araştırmamın sonunda. Yaptığım araştırmalarda ise geleneğin bildikleri ile Kuran ın söylediklerinin çeliştiğini üzülerek gördüm. Demek ki ülkemizde yetimleri evlatlık almakta şüphelere düşüren, kafalarının karışmasına sebep olan düşünceler var ki, günümüzde devletin yetimhaneleri ağzına kadar dolu, bizlerde birilerinin uydurmalarına inanarak araştırma yapmadan kabul etmişiz tüm yanlışları. Akıl ve mantık dini olan İslamı ne yazık ki aklını kullanmaya gerek duymayan bizler ne hale getirmişiz. İsterseniz önce Rabbim sizler için her şeyden bahsettim ve de örnekler verdim dediği kuran a bir bakalım bu konuda neler söylüyor. ( Ahzap sur. 4.ayet: Allah, bir adamın göğüs boşluğunda iki kalp yaratmamıştır. Zıhar yaptığınız eşlerinizi sizin anneniz yapmamıştır, evlatlıklarınızı da sizin oğullarınız kılmamıştır. Bu konularda söylediğiniz sözler, ağızlarınızın bir lakırdısıdır. Allah, hakkı söyler ve O, gerçek yola kılavuzlar.) Değerli arkadaşlarım aslında bahsettiğimiz konunun bu ayette gizli olduğunu düşünüyorum. Ayetin ilk sözleri nedir dikkat edelim, tabiat kanunlarına atıfta bulunarak gerçeklerin asla değiştirilemeyeceğini önce üstüne basa basa söylüyor. Siz hiç iki kalpli insan gördünüz mü diyor. (istisna her zaman olabilir ondada bir ibret vardır) Elbette hayır görmedik. Örneğin Zıhar yaptığınız eşleriniz derken evlendiğiniz kadını annesi gibi kimse göremez diyor, buda Allahın kanununa aykırıdır örneğini veriyor. Bakın örneklere dikkat edin lütfen. Ayet bizleri önce tabiatın kanunlarında bir hikmet aramamızı ve bunu kabul etmemizi özellikle anlatmaya çalışıyor. Tabiat kanunlarına ters hareket etmeninde yanlışlığını hatırlatıyor bizlere. Burada o yetersiz aklımızla bir düşünelim isterseniz. Evlatlık aldığımız fakir bir aile ya da kimsesiz bir çocuğu dünyaya getiren kimdir, kendi annesi ve babası? Tabii ki Rabbim o insanı dünyaya getirdiği ortamda ne maksatla getirdiğini bizler bilemeyiz. Bir imtihan mı vardır, yoksa ibret mi vardır insanlığa, bunu sorgulama ve anlama kabiliyetine de sahip değiliz? İşte bizler bunu sorgulamaya kalktığımızda o küçük aklımızla işin içinden çıkmamız mümkün olmayacaktır. Yani düzeni biz koymadığımızdan, sebep sonuç ilişkisini bizler kuramayız. Ayete devam edelim. Ayetin son kısmında da evlatlıklarınızı sizin oğullarınız kılmamıştır diyor. Tam burada yine düşünelim, evladı olmayan aileleri bir düşünün nasıl çırpınıyorlar evlatları olsun diye, hatta ne kadar tedavi görüyorlar ama olmuyor. Düşünün herkesin evladı olduğu bir düzen olsaydı sizce evladı olmadığında çırpınışın, arzunun ve bu duygunun ne demek olduğunu bizler en azından izleyebilecek ya da hissedebilecek miydik? Elbette hayır. Her kez sağlıklı yaşasa bu dünyada sağlığın kıymetini bilecek miydik? Değerli arkadaşlarım işte Rabbimde verdiğim örnekler doğrultusunda bazı duyguları tatmamızı, hatta o acıyla imtihandan geçmemizi istiyor. Demek ki Yaradan aldığımız evlatlıkların kendi çocuğumuz değil bir başkasının çocuğu olduğunu hiçbir zaman unutmamızı istemiyor. Sanki bildiğimiz bir atasözünü kanıtlarcasına ( Gerçekler acıdır ama kabul etmek zorundayız. Elbet bir gün gerçeklerle yüz yüze gelinecektir) sözlerini hatırlatıyor insana tüm bu sözler. Ayetin sonunda da bakın ne söylüyor. Bu konuda söylediğiniz sözler ağzınızın bir lakırdısıdır yani boş sözleridir diyor. Örneğin çocuğun gerçek ailesini unutturup gerçeklerin saklanması gibi. İşte Yaradan tam bu konuyla ilgili şu ayeti de göndermiş onu da hatırlayalım önce. ( Ahzap 5: Evlatlıklarınızı öz babalarına nispet ederek çağırın! Böyle yapmanız Allah katında adalete daha uygundur. Eğer onların babalarını bilmiyorsanız, o takdirde onlar sizin din kardeşleriniz ve dostlarınızdır. Yanılarak işlediğiniz şeyde, üzerinize günah yoktur; fakat kalplerinizin kastetmiş oldukları müstesna. Ve Allah Gafûr ve Rahîm'dir. ) Bakın ne diyor rabbim, evlatlık edindiğiniz kimseleri öz babalarını nispet ederek çağırın. Burada ne demek istiyor nispet ederek sözüyle? Öz babalarını unutmadan babalarının verdiği isim ve lakapla çağırmamızı istiyor. Nispet kelimesinin anlamı bağıntı, ilgi, ilgili anlamındadır, bu ne olabilir? Babalarının taktığı isim, lakap günümüzde ise soyadı gibi. Ayette açıklık getiriyor bu şekilde yapılmasının adaletli olacağını belirtiyor. Neden diye sorduğunuzda ise onu dünyaya getiren aileye saygı ve hiç bilemediğimiz ama bir gün anlayacağımız Yaradan ın düzenine hürmet diyebiliriz. Kuran her şeye açıklık getirdiğini boşuna söylemiyor, bakın kafamızda beliren sorulara hemen devamında cevapta veriyor. Eğer babaları belli değilse, demek ki ayetin başlangıcında babalarına nispet şartı ortadan kalkıyor. Yalnız bir şartla yeri geldiğinde bu durumu ona söylenmesini istiyor çünkü bu durumda olanların eğer yanında öz evlatlarınız varsa bilmesi gerektiğini, çünkü onlar birbirlerinin din kardeşidir diyor. Bunu sorgulamak bizlere düşmez. İçimizden ben söylemek istemiyorum diyen çıkabilir. Bunu şuna benzetirim ancak yetersiz aklımla. Rabbim in imtihan sorusunu kendi kafama göre değiştirmeye çalışmak. Bunu da aklımdan bile geçirmek istemem doğrusu. Yaradan böyle söylüyorsa bu doğrudur derim. Dünyada örneklerini görüyorum, doğrusuda bu olduğu er ya da geç çıkıyor ortaya. Geç haberi olan çocukların büyük bir yıkımla olayı kabul etmeleri zor oluyor, demek ki bu bir gerçek ve doğru olanda ona zamanında söylemek olduğu çıkıyor. Kuranda bu iki ayet çok açık bir şekilde evlatlık konusunu açıklıyor, şimdide günümüzde bu konu nasıl algılanıyor bu ayetleri nasıl yorumluyorlar. İnterneti şöyle bir gezdiğimde doğrusu üzücü şeylerle karşılaştım. Hatta Diyanette görevli İlahiyat görevlilerinde sözleri, beni üzdüğünü söyleyebilirim. Bakın bir alıntı yaparak bu konuya girmek istiyorum. (İslam, kimsesiz, bakıma ve yardıma muhtaç olan çocuklara sahip çıkılmasını teşvik etmiştir. Ancak bir çocuğu gerçek ana-babasıymış gibi büyütüp, ona ana-baba dedirtmek. Onu aile fertleri arasına almak ve varis yapmak İslam da yoktur. Bu bir cahilliye âdetidir. Bu şekilde evlatlık Allah'ın hükmüne karşı çıkmak demektir.) Değerli arkadaşlarım yukarıdaki iki ayeti lütfen hatırlayın. Ayetlerin içinde bahsettiğimiz evlatlıkların gerçek ana baba gibi büyütülmesine ve aynı aile ortamında bulunmasına karşı çıkan tek bir söz duydunuz mu? Ayrıca büyüttüğünüz evlatların kendisine anne ya da baba demesini yasaklayan bir ima dahi var mı? Kesinlikle yok. Hatta daha sonra hatırlatacağım Bakara suresi 220 ayette bu sözlere daha da açıklık getiriyor onu da göreceğiz. Orada istenen şey aile reisinin unutmaması gereken o evladın gerçek babasını, ailesini unutturmadan yetiştirmesidir. Tabii ki bu o evladın akıl bali olduğunda yapılması gerekenlerdir. Yoksa küçücük bir çocuğa senin baban başka birisi gibi sözlerle onun idrak edemeyeceği şeyleri söylemek doğru değildir, çünkü İslam dini akıl ve mantık dinidir. Bizler namazı ve orucu nasıl belirli yaşa geldiğinde öğretiyorsak buda aynıdır, zamanı geldiğinde söylenmelidir. Yukarıdaki alıntı sözler kuran ın sözleri değildir. O çocuğun ayrım yapılmadan büyütülmesi için ana ya da baba demesinde rabbim in bir yasağı asla olmamıştır, bunun tersini söylemek kur’an öğretisine ters düşer. Düşünün İslam öyle bir dindir ki kalplerin kırılmasına asla müsaade etmez. Köle ve cariyelere bile bu şekilde hitap edilmesini istemez Allah, onlar ile birlikte aynı sofrayı paylaşmamızı ister. Ama aklını zerre kadar kullanmayan birisi çıkıyor ve evlatlığı kendi evlatlarının arasına almanın İslam da olmadığını söyleyebiliyor. Bu ne cüret anlamak mümkün değil. Bu konuda bir ayet örneği veriliyor ve bu ayete göre de evlatlığın yasaklandığı söyleniyor. (Muhammed içinizdeki adamlardan hiç birinin babası değildir" (Ahzab Suresi: 40 ) Ayetiyle evlatlık yasaklanmıştır deniyor. Bu ayetle evlatlık edinmenin kalktığını söylemek rabbim in ayetini tahrif etmekle aynıdır. Bundan önceki 37. ayette de açıklanan şey yalnız ve yalnız evlatlıkların kan bağı olan evladı ile aynı olmadığını göstermek için verilen bir örnektir. Bu ayetten evlatlık kaldırılmıştır sözünü söylemek yukarıda bahsettiğim ve ayrıca birçok ayeti görmezden gelmek demektir. Gelelim varis e yani miras konusuna. Bu konuda ne yazık ki günümüzde başlı başına yanlış anlaşılan bir konu. Fazla konuya girmeden bahsetmek istiyorum. Kuran miras konusunda ilk önce istediği vasiyettir bakın ayet ne diyor. (Bakara Suresi 180. Birinize ölüm geldiği zaman, eğer bir hayır (mal) bırakacaksa, anaya, babaya, yakınlara uygun bir biçimde vasiyet etmek, korunanlar üzerine bir borçtur.) ( Bakara Suresi 181. Kim işittikten sonra vasiyeti değiştirirse, günahı, onu değiştirenlerin boynunadır.) İşte kuran öyle bir kitap ki her şeyin açıklamasını yapıyor, ama biz insanların gözünde perde, gönlünde mühür varsa eğer, kafalarda boş şeylerle doldurulmuşsa asla Rabbim gerçekleri göstermiyor onlara. Değerli arkadaşlarım miras öncelikle vasiyetle bırakılıyor yakınlara, eğer vasiyeti yoksa Rabbim onu da söylüyor ve açıklıyor başka ayetinde. Peki, bu ayetlere baktığınızda evlatlığa nasıl miras bırakamazsınız, bu Allah emri diyebiliyorlar dersiniz? Rabbim koruma altına aldığın bir insanı ileriki hayatında hiç düşünmene gerek yok sal çayıra mevlam gayıramı diyecek dersiniz? Bunu nereden çıkarıyorlar? Bumu İslam anlayışı, yooooo hayır bu İslam, Rabbimin gönderdiği din değil ancak olsa olsa kendi kafalarında kurdukları hayalden, kuruntulardan, boş sözlerden öte gidemez. Ama bu sözlerle o güzel dinimize ve islama çok zarar verdiklerini de söylemeliyim, bence vebal çok yüksek hesap verilecek gibi değil, tabii ki doğrusunu Yaradan bilir. İnternette bu konu ile ilgili araştırma yaparken şöyle bir yazı ilişti gözüme Allah evlatlık edinmeyi kaldırmıştır diye. Hâlbuki gelen ayetin başında ne diyordu, (evlatlıklarınızı öz babalarına nispet ederek çağırın!.) Demek ki kalkmamış ama babaları unutturulmasın demiş. Bu sözünde doğru olmadığının kanıtıdır bu ayet. Çünkü bazı yazılarda evlatlık hukukunun lav edildiği yazılmış hâlbuki kaldırıldığı değil, düzene sokulduğu açıklık getirildiği görülmektedir. Şimdide Ahzap suresi 37. ayete gelmek istiyorum. Bu ayeti yazmadan öncede bir şeyi söylemek doğru olacak sanırım. Ben yazılarımda hep şunu savundum rabbim bu kitapta ben her şeyden bahsettim ve bu kitaptan sorumlusunuz diyor da ne bir eksik ne bir fazla ayetiyle de tastikliyosa, lütfen her şeyi kuranda bulabileceğimize inanalım. Bakın bu konuda da Rabbim nasıl bir açıklık ve detay getirmiş evlatlık konusuna. Ahzap Sur. 37. ayet;( Zeyd o kadından ilişiğini kesince onu sana nikâhladık ki, evlatlıkları eşleriyle ilişkilerini kestiklerinde, müminler için o kadınlarla evlenmede bir güçlük olmasın. Zaten Allah'ın emri yerine getirilmiştir.) Evet, Rabbim çok fazla insanın belki karşılaşmayacağı bir konu için bile nasıl ince bir açıklık getiriyor. Yaradan evlatlıkların eşleri ile ilişkilerini kesmeleri yani boşanmaları halinde, dikkat edin ince ve hassas bir detay, boşandıkları eşleriyle evlenmesini serbest bırakıyor, sakınca görmüyor. Burada ne demek isteniyor onu açalım önce. Hani rabbim ayetlerinde kimlerle evlenemeyeceğimiz konusunda açıklık getirirken kendi gelinlerimizden de bahsediyordu, nedeni oğlu ile kan bağı olduğu için evlenmeyi yasaklamıştı. Biraz düşündüğünüzde sebebi hemen çıkacaktır ortaya ikisinden de doğacak çocukların durumunu lütfen düşünün. İşte İslam böyle bir din, Kuran işte bundan harika, eşi benzeri olmayan her detaya değinen bir kitap. Gelelim ayette izin verilmesinin nedenine. Burada evlatlık aldığımız erkek çocukla herhangi bir kan bağı olmadığından boşadığı eşiyle evlenilmesinde bir sakınca olmadığı içinde bu kadar güzel bir açıklama getiriyor. Lütfen dikkat edin evlatlığı ile evlenilmesinden bahsetmiyor sakın karıştırmayalım. Evlatlığının boşandığı karısından bahsediyor. Böylelikle gerçek kan bağı olan evladı ile evlatlığı hassas bir şekilde örnek vererek ayırıyor. Dikkat ettiğimizde hiçbir ayette evlatlıklarımız için evin içinde belli bir yaştan sonra namahremdir sözünü özellikle kullanmıyor. Tam aksine onlar birbirinin din kardeşidir yakıştırması ile bazı şeylerden bahsetmiyor, ne gibi derseniz, birbiri ile evlenip evlenemeyeceğinden özellikle söz etmiyor. Her şeyden örnekler veren rabbim bu konuda bence bizlere rahmetini, bağışlayıcılığını, istisnasını kullanıyor. Biliyorum bu sözlerime itiraz edecek karşı çıkarak birbirlerine nikâh düştüğünü söyleyeceksiniz. Ama tam bu sırada size yine peygamberimizin yaşantısından örnek vermek istiyorum. Hz. Ali yi peygamberimiz beş yaşından itibaren yanına almış evinde büyütmüş ve kendi kızıyla evlendirmiştir. Peygamberimizin de aynı şekilde büyüdüğünü unutmayalım. Herhalde biraz önce söylediğim sözü şimdi daha iyi anlamış olmalısınız. Rabbim bir şeyden özellikle bahsetmiyorsa onda mutlaka bir rahmet bir güzellik aramalı ve kendi kafamızdan fikirler yürütmemeliyiz düşüncesi çıkıyor ortaya. Bakın bu düşüncemi sizlere şöyle kanıtlamak istiyorum. Önce sizlere bir hadisten örnek vererek açmak isterim. Peygamberimiz bakın bizleri nasıl uyarmış. ( Allah bazı farizalar vazetmiştir, onları aşmayın. Bazı hadler koymuştur, onlara yaklaşmayın. Bazı şeyleri haram kılmıştır, onları yapmayın. Bazı şeyleri de unutmaksızın size rahmet olması için hatırlatmamıştır, onları da araştırmayın. ) Bu hadisi düşündüğümde kur’andan bir ayette gelir hep aklıma. (. Maide Suresi 101 ayet; Ey iman sahipleri; size açıklanınca hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayın. Kuran indirilirken onları sorarsanız size açıklanır. Allah onları affetti. Allah Bağışlayandır, Merhametlidir. ) Bu ayetin üstünde çok düşünmüşümdür acaba affettiği bağışladığı şeyler neler olabilir diye. Demek ki daha önce kutsal kitaplarda bahsettiği birçok ayetlerden vazgeçmiş, değiştirmiş ve yerine yenilerini getirmiş diye düşünüyorum. Tüm bu ayetleri topladığımda eğer rabbim kur’anda söz etmediyse, bahsetmediyse açıklık getirmediyse buda bizler için bir rahmet bir kolaylık içindir diye düşünmüşümdür her zaman, tıpkı hadiste peygamberimizin söylediği, (Bazı şeyleri de unutmaksızın size rahmet olması için hatırlatmamıştır, onları da araştırmayın.) Bu ayet ve hadisleri birleştirdiğimde benim anladığım Rabbim evlatlık aldığımız kişilerden asla evin içinde namahrem diye bahsetmeyip, onlar sizin din kardeşlerinizdir diyorsa ve onları işe yarar hale getirinceye kadar da evladınız gibi büyütün diyorsa bu Rabbim in bir istisnası diye düşünüyorum. Rabbim kuranda öyle detaylara girmiş ki bakın neler söylemiş. Aynı anneden emen sütkardeşlerin, birbiri ile evlenemeyeceğini söylemişse, yolda kasıla kasıla yürümeyin diye uyarmışsa, evlatlık aldığınız kişinin boşanması halinde karısı ile evlenmenizin bir sakıncası yoktur diye açıklık getiriyorsa, kadın boşandığında tekrar evlenmesi için geçen süreyi söylemişse, bizlere mirasımızı nasıl dağıtacağımız ayrıntısından bahsetmiş ise, su bulamadığımızda nasıl abdest alınacağını izah etmişse, lütfen dikkat edin namaz kılarken okuyacağımız duanın ses tonunu dahi söylemişse, müsaade edin de, Rabbim evlatlık alınan çocuklar eğer aile içindekilere namahrem olsa mutlaka söylerdi ve bu konuda açıklık getirirdi. Düşünün aileye küçük yaşta aldığınız büyüttüğünüz bir çocuk için, erkekse altını kaka yaptığında temizleyen, onu doyuran, onu yıkayan onu kollarında şefkatle seven bir insana yaşı 12 ya da 13 yaşına geldiğinde nasıl o büyüten insana namahremdir diyebiliriz, bunu Rabbim söylemediği halde hala anlayamıyorum. Bizlere rahmet için, kolaylık için bahsetmemesini nasıl düşünemeyiz, nasıl kafamızı çalıştıramayız doğrusu inanamıyorum. Şöyle bir araştırdığınızda da asla tersi yönde kötü bir örnekte oluşmamıştır hiçbir zaman. Şunu belirtmeliyim ki, tek kural koyucu Yaradandır oda bundan asla söz etmemiştir, Rabbim söylemeyi unuttu da birilerimi hatırladı Allah korusun (HÂŞÂ). Bunları söyleyerek hem dine zarar veriyor hem de o öksüz yavruları yalnızlığa itiyoruz. Bu sözleri rabbim söylemediği halde söyleyenler lütfen bir daha düşünsünler de, nasıl bir vebal altına girdiklerini hatırlasınlar inşallah. Ayrıca ince bir konu vardır ki onu da bahsetmeden geçmek yanlış olur düşüncesindeyim. Evlatlık aldığımız, eğer çocuk kız ya da erkek, bebekken alınıp anne tarafından emzirilir ise bu durumda alınan evlatlık, çok daha değişik konumda olacaktır ve sütanne konumunda olduğundan her iki tarafa da, hatta varsa evin çocuklarına da nikâh düşmeyecektir. Bu konuyu araştırmaya devam ettiğimde daha da üzücü konuşmalara şahit oldum. Evlat almayı düşündüğünü ama sonra vazgeçirildiğinden bahsediyor bir aile ve bir başkası da ona akıl veriyor ve şöyle diyor. ( Yani eğer Allah çocuk vermiyorsa bir insana çocuğa ayıracağı vakti başka yararlı şeylerle (ilim Gibi) değerlendirebilir. Veya yetim çocukları evlatlık almaktan ziyade onlarla dışarıdan ilgilenip yardımcı olunabilir. Aslında çocuk sahibi olmak büyük bir mesuliyettir. Olmaması da bence bu mesuliyetten kurtulmanın bir nimeti olarak düşünülürse güzeldir.) Bizler ne yazık ki bir konu hakkında fazla bilgimiz olmasa bile çok güzel fikirlerde(!) böyle üretebiliyoruz, yani herhalde pratik zekâ bu olsa gerek. Düşünün yetim çocuğa vereceği şeyin yalnız para ve maddiyat olacağını düşünen bir fikrin, çocuklarını nasıl yetiştirdiğini görmek istemem doğrusu. Bu düşünceye bu fikre peygamberimizi örnek vermek isterim, bakın neler söylemiş. (“Yetimlere, gayet merhametli ve şefkatli olan baba gibi olunuz.” Buyurmuşlardır.) (Onların ıslahını düşünmek, talim ve terbiyelerine bakmak, her türlü maddi ve manevî ihtiyaçlarını, üzüntülerini gidermeye çalışmak, yetimlere yapılacak en güzel iyiliklerdir; aynı zamanda İslâm dininde yüksek bir mertebedir.) (Evlerinizin Allah’a en sevimli geleni, içinde ikram gören bir yetimin bulunduğu yerdir.”) (“Müslümanlar hakkında en hayırlı ev, içinde kendisine iyi bakılan bir yetimin bulunduğu evdir. Müslümanlar hakkında en kötü ev ise, içinde kendisine iyi davranılmayan bir yetimin bulunduğu evdir. Ben ve yetime bakan cennette şu iki parmak gibiyiz.”) (Yetimi himaye eden kimse ile ben cennette şahadet parmağı ile orta parmak gibi yakın olacağız") Değerli arkadaşlarım doğrusu bu konuyu araştırmama vesile olan arkadaşımdan binlerce kez Allah razı olsun, bu konuyla ilgili ayetleri biliyordum ama toplumda genel kanının ve düşüncenin bu kadar yanlış olacağını hiç tahmin etmiyordum. Bakın Rabbim den bir ayet örneği daha vermek isterim konunun daha iyi ne net bir şekilde anlaşılması için. Bakara sur.220.ayet;(Dünya ve âhiret hakkında... Sana yetimlerden de soruyorlar. De ki: "Onları, işe yarar hale getirmek kendileri için daha hayırlıdır. Eğer onlarla bir arada yaşarsanız, onlar sizin kardeşlerinizdir." Allah, bozguncuyu barışseverden ayırmasını bilir. Eğer Allah dileseydi, sizi zora sürerdi. Allah, tüm onurların sahibi, tüm hikmetlerin sahibidir.) Peki, dostlar bu ayetler bu kadar açık iken nasıl olurda birileri çıkarda aynı evde yaşamaları doğru değildir der? Lütfen birde kendinize sorun bu soruyu, siz olsanız söyleyebilir misiniz? Doğrusu bu konularda o kadar çok yanlış konuşan var ki söylemeye utanıyorum. İsterseniz konuyu biraz dağıttık birde özet yapalım daha iyi anlaşılması için. Demek ki İslam dininde evlatlık almak var, yalnız dikkat edin evlat edinme yerine evlatlık alma, bu iki kelime günümüzde değişik anlamlarda kullanılıyor. Eğer bu iki kelime bahsettiğimiz şekilde kullanılıyorsa sorun yok demektir. Yalnız Yaradan bu konuda şunları söylüyor. Alacağınız evlatlıkların ailesi ve geldikleri yer belliyse babalarını yani ailesini asla unutturmadan yetiştirilmesini istiyor. Buradan şunu da çıkarabiliriz, eğer ailesi belli ise gerçek babanın soyadını da taşımalıdır anlamı çıkıyor. Yalnız ayete dikkat ettiğinizde bir istisna söz konusu şöyle diyor. (. Eğer onların babalarını bilmiyorsanız, o takdirde onlar sizin din kardeşleriniz ve dostlarınızdır. Yanılarak işlediğiniz şeyde, üzerinize günah yoktur.) Bu durumda yanılarak yapılacak bir yanlıştan sorumlu tutmuyor Rabbim. Bu ne olabilir dersiniz? Aile belli değilse kendi adını vermenin günah olamayacağını ben anladım, doğrusunu Rabbim bilir. Sizde düşünün lütfen bu durumda yanılarak ne yapılabilir ki? Konumuz evlatlık almak ve onun babası belli değil, ayette istenen babasını unutturmadan büyütmek. Babada belli değilse Allah a sığınılarak yapılan tek yanlış kendi adını vererek büyütüp onu yetiştirmek, ama ilerde onun evlatlık olduğunu söylemek şartıyla tabi. Kuran bu konuda açıklık getirmeye devam ediyor. Bildiğiniz gibi kendi evladımızın eşi ile boşanmış olsalar dahi evlenmemizi yasaklıyordu yani gelinimizle. Ama bu durumda yani evlatlık aldığımız kişi ile yani o boşandığında böyle bir durumun olmadığı örneğini veriyordu Yaradan ayetinde. Nedeni de onunla kan bağı olmadığı için. Şunu da söylemeliyim ki okuduğum birçok yazıda karşı çıkanların birçoğu ileride evin içinde namahrem olacağını söyleyerek buna karşı çıkmaktadırlar. Kuran islamın akıl ve mantık dini olduğunu ve bizler için kolaylaştırıldığını söyler ve her türlü örneğin kuranda olduğundan bahseder. Ama bizler her nedense rabbim in koymadığı bir kuralı sanki dinin temellerini bizler kurmuş gibi kurallar koyarsak, güzel dinimizi hem mantıksız hale getirir, hem de zorlaştırırız. Şimdi ayetleri bir düşünelim lütfen hiçbir tanesinde aldığınız evlatlıklarla beraber oturmayın diyor mu? Ya da aldığınız evlatlıkları şu ya da bu yaşa getirdikten sonra evden çıkarın diyor mu? Yine bahsettiğimiz ayetlerde bu çocuklar evin hanımına ya da beyine veya beraber yaşadığı kardeşlerine namahremdir diyor mu? Kesinlikle hayır. Hatta evlatlarınızdan ayırmadan onlara eşit davranın diyor. Peki, ne diyor? Onları işe yarar hale getirinceye kadar evinizde yetiştirebilirsiniz. Eğer bir arada yaşarsanız onlar sizlerin kardeşinizdir diyor. İnsan kardeşi gibi görmesini istediği biri için nasıl olurda namahremdir damgasını vurabilir? Bunu rabbim açıkça söylemiş. Bakın Allah bozguncuyu barışseverden ayırmasını bilir diyor ayetinde. Doğrusu insanın niyeti bozuksa, kalbi fesatsa, bu tür insanlar bozguncudurlar, rabbimde bu tür insanları barışsever insanlardan ayırmasını ben bilirim diyor. Lütfen bu ayeti iyi düşünelim Rabbim in koymadığı bir yasağı bir kuralı koyarak islamı zorlaştırmaktan öte, mantıksız hale getirmeyelim. Tabi en önemlisi bizleri ilgilendiren, ayetler bunu söylüyor. Bahsettiğim hadislerde ne diyordu, evlatlıklarınıza baba gibi olunuz. Maddi ve manevi ihtiyaçlarını görünüz. Allah katında evlerin en güzeli içinde yetimin yaşadığı evdir diyordu. Ama birileri çıkıp namahrem diyebiliyor Rabbim hiçbir sınır ve yasak koymamasına rağmen onlar koyabiliyor, sanki eksiği tamamlarcasına (HÂŞÂ). En güzel sözde peygamberimizin yetimi himaye eden kimseyle cennette beraber olacağını söyleyerek bizleri nasıl teşvik ediyor? Sizlere bu konu hakkında Diyanet İşleri başkanlığına sorduğum soruya verilen cevabın içinden özet olabilecek bir parağrafıda aynen sunmak istiyorum fikir vermesi açısından. ( Bu itibarla, mahremiyet ile ilgili dini kayıt ve şartlara riayet etmek kaydıyla, gerek kimsesiz çocukları sırf hayır işlemek amacıyla bakıp yetiştirmelerinde; gerekse çocuğu olmayan ailelerin çocukları gibi büyütmek üzere evlatlık edinmelerinde bir sakınca görülmemektedir.) Değerli dostlarım ben elimden geldiğince kur’andan ve Rabbim in ayetlerinden anladıklarımı sizlerle paylaştım. Doğruyu yalnız doğruyu RABBİM bilir. Eğer yanlışım varsa Rabbim in şefkatli kollarına sığınır bağışlamasını dilerim. Sizlere düşen bu sözlerimin doğruluğunu kur’ana bakarak, okuyarak ve onun ayetleri üzerinde düşünerek anlamaya çalışmak olmalıdır. Güveneceğimiz dayanacağımız en güvenilir kaynak rabbin kelamı KUR’ANDIR. Bizler dinin kurallarını KURANDAN almadığımız sürece gerçek İslam ı yaşamamız asla beklenemez. Hüküm veren kural koyan rahmandır, bunu unutmadan imanımızı güçlendirmeli ve yaşamalıyız. Rabbimden dileğim bizleri kur’anın güneşinden istifade eden, onun nuruyla nurlanan, gözlerinde perde olmayan ve gönülleri mühürlenmemiş kullarından olmamız dileklerimle SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] | |
Konu Sahibi HALUK GÜMÜŞTABAK 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
İbretlik bir kıssadan hisse. | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | kamer34 | 6 | 2599 | 21 Nisan 2011 21:45 |
Kendi ellerimizle cehennemin kapısını açmayalım. | Makale ve Köşe Yazıları | HakikaT | 10 | 5465 | 12 Nisan 2011 12:36 |
Allah Kur'an ayetlerini elçisine, RÜYASINDA vah... | Makale ve Köşe Yazıları | yakuti | 7 | 2764 | 20 Mart 2011 19:44 |
Bakara 85. ayetten almamız gereken önemli dersler. | Makale ve Köşe Yazıları | kamer34 | 6 | 2668 | 16 Mart 2011 12:48 |
Kader konusunu kur'an ışığında nasıl anlamalıyız? | Makale ve Köşe Yazıları | talibetün | 5 | 2314 | 11 Mart 2011 21:19 |
13 Mayıs 2010, 21:15 | Mesaj No:2 |
Re: Evlatlık konusu ve kur'anın emri..... Sayın Açelya kardeşim, bizler din adına öyle şeylere inanmışızki Rabbin emrettiği güzelim dinden uzaklaşmışız. Haram, helal, mahrem, namahrem gibi ifadeler ne yazıkki bizlere kur'andan gelen bilgilerle değil, doğru olmayan rivayetler kanalıyla içimize kadar girmiştir. Bizlere düşen bilgilerimizi Allah ın kelamıyla karşılaştırmak ve yanlışı kafamızdan silmek olmalıdır. Bu konuda hem peygamberimizin çok güzel hadisleri vardır hemde apaçık ayetleri. Sizin sorunuza cevabı sanırım Bakara suresi 220. ayet çok net veriyor. SAYGILARIMLA halukgta | |
14 Mayıs 2010, 17:50 | Mesaj No:3 | |
Re: Evlatlık konusu ve kur'anın emri..... Alıntı:
Bilhassa Hz Ali örneği apaçık ortada. Peygamberin evinde peygamberin gözetimi ve terbiyesi altında kendi kızları ile birlikte büyümüştür. Hz Hatice annemizde ona annelik yapmıştır[/size].
__________________ Ne mutlu müslümanım diyene, En büyük Allah başka büyük yok. | ||
20 Nisan 2023, 12:49 | Mesaj No:4 |
Durumu: Medine No : 59105 Üyelik T.:
03 Şubat 2018 |
Bakara sur.220.ayet;(Dünya ve âhiret hakkında... Sana yetimlerden de soruyorlar. De ki: "Onları, işe yarar hale getirmek kendileri için daha hayırlıdır. Eğer onlarla bir arada yaşarsanız, onlar sizin kardeşlerinizdir." Allah, bozguncuyu barışseverden ayırmasını bilir. Eğer Allah dileseydi, sizi zora sürerdi. Allah, tüm onurların sahibi, tüm hikmetlerin sahibidir.) Peki, dostlar bu ayetler bu kadar açık iken nasıl olurda birileri çıkarda aynı evde yaşamaları doğru değildir der? Lütfen birde kendinize sorun bu soruyu, siz olsanız söyleyebilir misiniz? Doğrusu bu konularda o kadar çok yanlış konuşan var ki söylemeye utanıyorum. İsterseniz konuyu biraz dağıttık birde özet yapalım daha iyi anlaşılması için. Demek ki İslam dininde evlatlık almak var, yalnız dikkat edin evlat edinme yerine evlatlık alma, bu iki kelime günümüzde değişik anlamlarda kullanılıyor. Eğer bu iki kelime bahsettiğimiz şekilde kullanılıyorsa sorun yok demektir. Yalnız Yaradan bu konuda şunları söylüyor. Alacağınız evlatlıkların ailesi ve geldikleri yer belliyse babalarını yani ailesini asla unutturmadan yetiştirilmesini istiyor. Buradan şunu da çıkarabiliriz, eğer ailesi belli ise gerçek babanın soyadını da taşımalıdır anlamı çıkıyor. Yalnız ayete dikkat ettiğinizde bir istisna söz konusu şöyle diyor. (. Eğer onların babalarını bilmiyorsanız, o takdirde onlar sizin din kardeşleriniz ve dostlarınızdır. Yanılarak işlediğiniz şeyde, üzerinize günah yoktur.) Bu durumda yanılarak yapılacak bir yanlıştan sorumlu tutmuyor Rabbim. Bu ne olabilir dersiniz? Aile belli değilse kendi adını vermenin günah olamayacağını ben anladım, doğrusunu Rabbim bilir. Sizde düşünün lütfen bu durumda yanılarak ne yapılabilir ki? Konumuz evlatlık almak ve onun babası belli değil, ayette istenen babasını unutturmadan büyütmek. Babada belli değilse Allah a sığınılarak yapılan tek yanlış kendi adını vererek büyütüp onu yetiştirmek, ama ilerde onun evlatlık olduğunu söylemek şartıyla tabi. Kuran bu konuda açıklık getirmeye devam ediyor. Bildiğiniz gibi kendi evladımızın eşi ile boşanmış olsalar dahi evlenmemizi yasaklıyordu yani gelinimizle. Ama bu durumda yani evlatlık aldığımız kişi ile yani o boşandığında böyle bir durumun olmadığı örneğini veriyordu Yaradan ayetinde. Nedeni de onunla kan bağı olmadığı için. Şunu da söylemeliyim ki okuduğum birçok yazıda karşı çıkanların birçoğu ileride evin içinde namahrem olacağını söyleyerek buna karşı çıkmaktadırlar. Kuran islamın akıl ve mantık dini olduğunu ve bizler için kolaylaştırıldığını söyler ve her türlü örneğin kuranda olduğundan bahseder. Ama bizler her nedense rabbim in koymadığı bir kuralı sanki dinin temellerini bizler kurmuş gibi kurallar koyarsak, güzel dinimizi hem mantıksız hale getirir, hem de zorlaştırırız. Şimdi ayetleri bir düşünelim lütfen hiçbir tanesinde aldığınız evlatlıklarla beraber oturmayın diyor mu? Ya da aldığınız evlatlıkları şu ya da bu yaşa getirdikten sonra evden çıkarın diyor mu? Yine bahsettiğimiz ayetlerde bu çocuklar evin hanımına ya da beyine veya beraber yaşadığı kardeşlerine namahremdir diyor mu? Kesinlikle hayır. Hatta evlatlarınızdan ayırmadan onlara eşit davranın diyor. Peki, ne diyor? Onları işe yarar hale getirinceye kadar evinizde yetiştirebilirsiniz. Eğer bir arada yaşarsanız onlar sizlerin kardeşinizdir diyor. İnsan kardeşi gibi görmesini istediği biri için nasıl olurda namahremdir damgasını vurabilir? Bunu rabbim açıkça söylemiş. Bakın Allah bozguncuyu barışseverden ayırmasını bilir diyor ayetinde. Doğrusu insanın niyeti bozuksa, kalbi fesatsa, bu tür insanlar bozguncudurlar, rabbimde bu tür insanları barışsever insanlardan ayırmasını ben bilirim diyor. Lütfen bu ayeti iyi düşünelim Rabbim in koymadığı bir yasağı bir kuralı koyarak islamı zorlaştırmaktan öte, mantıksız hale getirmeyelim. Tabi en önemlisi bizleri ilgilendiren, ayetler bunu söylüyor. Bahsettiğim hadislerde ne diyordu, evlatlıklarınıza baba gibi olunuz. Maddi ve manevi ihtiyaçlarını görünüz. Allah katında evlerin en güzeli içinde yetimin yaşadığı evdir diyordu. Ama birileri çıkıp namahrem diyebiliyor Rabbim hiçbir sınır ve yasak koymamasına rağmen onlar koyabiliyor, sanki eksiği tamamlarcasına (HÂŞÂ). En güzel sözde peygamberimizin yetimi himaye eden kimseyle cennette beraber olacağını söyleyerek bizleri nasıl teşvik ediyor? Sizlere bu konu hakkında Diyanet İşleri başkanlığına sorduğum soruya verilen cevabın içinden özet olabilecek bir parağrafıda aynen sunmak istiyorum fikir vermesi açısından. ( Bu itibarla, mahremiyet ile ilgili dini kayıt ve şartlara riayet etmek kaydıyla, gerek kimsesiz çocukları sırf hayır işlemek amacıyla bakıp yetiştirmelerinde; gerekse çocuğu olmayan ailelerin çocukları gibi büyütmek üzere evlatlık edinmelerinde bir sakınca görülmemektedir.) Şimdinin Diyanetinin saçma saçma açıklamaları var. Tamamını okumadım şu kadarı bile yetti.Böyle güzel açıklanabilirdi. Sitede Kuran bakış açısı bulmak kadar güzel bişey yok. Emek veren arkadaş saolasın.
__________________ Ben yalnızca sevdiklerimden korkarım. Çünkü beni sadece onlar incitebilirler |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
KUR'ANIN BİZLERE ÖNERDİĞİ YOL....... | HALUK GÜMÜŞTABAK | Makale ve Köşe Yazıları | 6 | 03 Nisan 2010 21:37 |
KUR'ANIN VAHY EDİLİŞİ KELİME VE TERİMLER | Yitiksevda | Kur'ân-ı Kerim Genel | 3 | 13 Şubat 2010 00:34 |
ŞEFAAT KONUSU VE KUR'ANIN VERDİĞİ DETAYLI BİLGİLER.... | HALUK GÜMÜŞTABAK | Makale ve Köşe Yazıları | 5 | 11 Şubat 2010 21:28 |
KUR'ANIN NAMAZ KONUSUNDA VERDİĞİ DETAYLAR... | HALUK GÜMÜŞTABAK | Makale ve Köşe Yazıları | 25 | 19 Aralık 2009 12:25 |
KUR'ANIN YAZILMASI VE TOPLANMASI NASIL OLMUŞTUR? | NUR | Tefsir Çalışmaları | 0 | 17 Mart 2009 13:34 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|