|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Mevlüt HÖNÜL,Açılış Tarihi: 05Haziran 2010 (15:41), Konuya Son Cevap : 05Haziran 2010 (23:05). Konuya 1 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
05Haziran 2010, 15:41 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 18779 Üyelik T.:
20 Mayıs 2012 | Insan ve mülkiyet/Mevlüt Hönül Insan ve mülkiyet/Mevlüt Hönül İnsanlık Nereye Gidiyor ? İnsan yaradılış gereği sosyal bir varlıktır.Yaşamını toplumu göz önünde bulundurarak sürdürmek zorundadır.Kapitalizmin yaygınlaşması ile,insanların mal ve makam sevgisini ön plana alarak kendi yaşam biçimlerini,bu sömürücü güçün himayesine bırakmaları, ahlaki ve vicdani bozulma süreci ile adaleti hakkı ayakta tutan her şeyi alt üst etmiştir.İslam dini bütün önceki vahiylere saygı duyarak ve onların tahrif olmamış hakikat yönlerini de içine alarak, yaradılıştan günümüze kadar her daim ortak değerler üzere insanın inşasını sağlamaya çalışmıştır. Bilin ki, mallarınız ve çocuklarınız ancak bir fitnedir (imtihan konusudur.) Allah yanında ise büyük bir mükafat vardır. (ENFAL-28) Servetlerin yığılması ve tüm bu servetlerin Allah’ın irade sahiplerine emanet olarak vermiş olduğunu bütün peygamberlerin de dile getirdiği hakikatleri ve uyarıları Kuran tekrar ederek dile getirir. Örneğin Hz İsa (a.s) bu konuda şöyle seslenmiştir: ‘’Zenginlerin Allah’ın melekut’una girmesi bir devenin bir iğne deliğinden girmesinden daha zordur.’’ (Matta 24) Tevrat’ta şöyle bildirilmektedir: ‘’İşte gökler ve göklerin gökleri,yer ve onda olan her şey Allah’ın olan Rabbindir’’ (Tesniye 10-14) Yine bu konuda Kuran’i Kerimde şöyle buyurulmaktadır: ‘’Göklerde ve yerde olanların tümü Allah’a aittir ’’ (Bakara 284- Ali İmran 109) Yine Resullerin işi bölümünde (İncil’de) Aziz Pavlus da,1. korintoslulara mektupta (10-26) şöyle seslenmektedir. ‘’Yeryüzü ve onun doluluğu Rabbin’dir’’ İslam toplumun güçlerini birleştirerek,Peygamber efendimiz ve İlk iki halifenin’de aynı metot ile devam ettirdikleri,Fetih hareketleri neticesinde Müslümanlar servet sahibi olmuşlardır,hatta bazı savaşlarda bir süvarinin payına otuz bin dirhem veya buna yakın ganimet düştüğü rivayet edilmektedir. (Bununla birlikte Lükse dalmayanlar), zorluk içindeki yaşayışlarına devam edenler vardı. ‘’Hz Ömer elbiselerindeki yırtıkları deri ile yamıyor’’ ‘’İmam Ali’de ‘’Ey altınlar ve gümüşler! Benden başkasını baştan çıkarttın.’’ ’’ Ebu Musa da o zamanlar,azlığından dolayı Arapların yemeye alışmadığı tavuk eti yemekten kaçınıyordu.’’ ‘’Hiç bir surette elek kullanmıyorlardı ve hep kepekli ekmek yiyorlardı.Bununla birlikte kazançları dünyadaki herkesten çoktu.’’(Mukaddime ibn-i Haldun s.287-288) Ebu el-Hasan Ali bin el-Hüseyn bin Ali el-Mesudi Muruc ez-Zeheb ve Ma'adin el-Cevahir’de şöyle diyor: Osman’ın halifeliği döneminde sahabeler büyük servetlere ve arazilere sahip olmuşlardı. Vefat ettiğinde Osman’ın yüz bin dinarı (altın para) ve bir milyon dirhemi (gümüş parası) vardı.Kura vadisi,Huneyn ve başka yerlerdeki arazilerinin kıymeti ise yüz bin dinardı.ve geride çok sayıda deve ve at bırakmıştı. Zübeyr vefat ettiğinde geride bıraktıklarının sekizde birinin miktarı ise elli bin dinar, bin at ve bin cariye idi. Talha’nın Irak’taki arazilerinin günlük geliri elli bin dinar, Serra bölgesindeki geliri ise bundan daha fazla idi. Abdurrahman Bin Avf’ın bin atı,bin devesi ve on bin koyunu vardı.Vefat ettiğinde geride bıraktığı mirasın dörtte biri seksen dört bin dinardı. Zeyd bin sabit,yüz bin dinar kıymetindeki mal ve arazilerin dışında baltalar ile parçalanıp bölünecek kadar altın ve gümüş bırakmıştı. Zübeyir Basra’da,Mısır’da,Kufe’de ve İskenderiye’de evler yaptırmıştı.Yine Talha’da Kufe ve Medine’de ev yaptırmış ve Medine’deki evinin yapımında kireç,kiremit ve Hint ardıcı kerestesi kullanmıştır.Sad bin Ebu Vakkas akik taşından geniş,yüksek balkonları olan bir ev yaptırmıştı. Mikdad’ın Medine’de yaptırdığı evin içi ve dışı kireçliydi.Ya’la bin ümeyye,elli bin dinar ile üç yüz bin dirhem değerinde ki gayrimenkul ve diğer mallar bırakmıştı. (Mesudi nin Zeheb ve Ma'adin el-Cevahir .) O dönem de yaşayan Müslümanlar'dan bir kısmının gelir seviyeleri çok yüksekti. Zenginliğin cazibesine kapılanlar felakete doğru yol almaya başladılar.Sözünü ettiğimiz zaman dilimi, en fazla kan dökülen, haksızlık-adaletsizlik yapılan, adam kayırılan, zulüm işlenen ve tefrikaya düşülen dönem olması hasebiyle geleceğe (bugünlere) zemin hazırlamıştır. Bir başka ifadeyle, bugünkü içler acısı durumun temelleri o dönemde atılmıştır. “Aşere-i Mübeşşere” rivayetini uydurmaktan geri durmayanlar bu rivayet ile birilerine koruma kalkanı oluşturmayı amaçlamışlardır,bu “yalan rivayetler”, Allah Resulüne (s.a.v) açıkça iftiradır: İnsanlığın yaradılışından günümüze değin,gelmiş-geçmiş bütün peygamberler ve İlahi emirlerin ana gayesi ‘’Mülkün yalnızca Allah’a ait olduğu’’ ve yeryüzüne halife kılınan İnsanların,bu mülkü evirip çevirme ile yükümlü olduğu hakikati anlatılmaya ve yaşatılmaya çalışılmıştır. İnsanın başı boş bırakılmadığı ve sorumluluk bilinci ile hareket etmesi gerekliliği açıkça ifade edilmektedir. İslam devleti büyüyüp sınırları genişledikçe,Mekke sömürgecilerinin (Müellefetül Kulub )’un mirasını devr alan ‘’Muaviye’’ iktidarı ele geçirip şama yerleştiği andan itibaren İslam ümmetinin yaşam şekilleri hızlı bir değişime ve yıkıma uğramıştır. Medine İslam devletinin uygulama ve prensiplerine zıt bir anlayış ile,Şura ile seçilen Halifelik makamını kraliyete saltanata çeviren ümeyye oğulları hanedanına,dayanan bir zorba iktidar alır.İslam devlet modelinin hakim olduğu Medine İslam devletinin yerine kendi zorba yönetimlerini hakim kılan Emevi yöneticilerinden ‘’Abdulmelik’’ İslamın geniş bir çevreye yayılması ile ‘’ortak bir pazarın’’ işlemesi adına gerekli gördüğü ilk İslam parasını bastırır. Gözlerini mal sevdası bürümüş olan,bu yönetici topluma her taraftan maddiyat akmakta idi bunu gören Emevi ve Abbasiler,kendi dönemlerinde bu kazançlarına dini bir meşruluk kazandırma adına,Peygamber efendimize mal edilen uydurma hadisleri yaymaktan geri durmazlar. Örneğin Şöyle bir rivayeti Allah resulüne mal etmekten çekinmezler: ‘’Malını savunurken ölenin Şehid olacağı’’ ‘’Muaviye’nin zekat farziyetinde indirim yapmaya çalışması’’ ‘’Abdullah bin abbas da, bir hadis naklederek ümmete bırakılacak servet miktarını üçte birden dörde bire düşürmek istemesi.’’ Ebu Said el-hudri ise şöyle bir rivayeti nakletmektedir: ‘’Allah’ın resulü bize mülkiyetin çeşitli şekillerini bir bir anlattı.Nihayet bizler,hiçbirimizin daha büyük bir servete sahip olmaya hiç hakkımız olmadığını anladık’’ (Müslüm c,3-702-c,4-290) İşte bu tür rivayetler Ebu Zerrin neye,neden karşı çıktığını sorgulayanlara cevaptır,Ebu Zerr'i anlamayanlar,onun bu çıkışını çok iyi analiz etmelidirler.Ebu Zerr haksızlıklara gaspa servet hastalığına yakalanmaya yüz tutmuş bir topluma,yine Peygamber öğretisini esas alarak karşı çıkma cesaretini gösteriyordu.Yalnız onun bu cesaretini gösteremeyenler o asırda şahsi olarak verilmiş olan sadakaların miktarını da ‘’Zekat’tan’’ sayarak zekat’la temizlenmemiş servete karşı laneti hafifletme yolunu bulmaya çalışmışlardır. (Saray Mollalarının Fetvaları ile) Lakin bu arayışa dayanak bulmaya çalışanlar ,Kuran’i Kerimde açıkca ifade edilen İnfakın sınırını bilmeyenler değildi ! Sana, sarhoşluk veren şeyler ve şans oyunları hakkında sorarlar. De ki: "Onların her ikisinde de hem büyük bir kötülük hem de insanlar için bazı yararlar vardır; ancak yol açtıkları kötülük, sağladıkları yararlardan daha büyüktür." (Allah yolunda) neyi harcayacaklarını sana sorarlar. De ki: "O'nun için ayırabileceğiniz her şeyi." Böylece Allah mesajlarını size açıklıyor ki tefekkür edesiniz. (Bakara 219) (Ayette geçen hem büyük bir kötülük hemde insanlar için bazı yararlar vardır ayetinin nüzul ortamına baktığımızda,Cahiliye Arapları içki ve kumar meclislerini aynı zamanda fakir fukaraya ikram ve ‘’meysir’’ adı verilen ve ayette yasaklanan kumar çeşidini fakirlere yardım için bir yol olarak görürlerdi.Borç olarak alınan deve üzerine oklar çekilerek kumar oynanır,kaybedenler devenin bedelini öder;kazananlar ise etlerini orda bulunanlara bağışlarlardı.Kuran masum gözüken bu kumarı dahi yasak etmiştir.Çünkü zararları faydasından çoktur .)(Hayat Kitabı Kur’an M.İslamoğlu) Bu ayeti kerime ile yardım adına dahi olsa her tür kumar ve sarhoşluk veren şeyleri haram kılmıştır,Bu haram ile birlikte neyi infak edeceklerini soranlara ve tüm zaman ve asırlara kesinlik ifade eden şu emir ile sınırı belirlenmiştir. ‘’(Allah yolunda) neyi harcayacaklarını sana sorarlar. De ki: "O'nun için ayırabileceğiniz her şeyi.’’ [/b][/color] İmam Alinin şu sözü 1/40 zekatın kimlere ait olduğunu ispatlamaktadır. Kırkta bir zekat ‘’Cimrilerin’’ zekatıdır. Bu ve benzeri bir çok ikaz İman edenlere şu gerçeği kavratmalıdır: Gerek şahsi ve gerekse tek bir aile ile yapılacak servet yığmaları ile hakk sahiplerine hakkı verilmeyecek şekilde yapılacak tüm ‘’Servet’’ biriktirme anlayışını reddetmiştir. İmam Alinin sözlerinden bir demet sunarak İnsan oğlunun tabiatını resmeden şu sözcükleri Aklederek nasihat alanlardan oluruz İnşaallah. ‘’İnsan’da bir et parçası vardır ki bedenine bir damarla bağlanmıştır,bu da ‘’Kalp’’tir ve pek şaşılacak bir uzuvdur.Onun hikmete ait şeyleri ve bunlara ait zıt şeyleri vardır. Ümide kapıldı mı mal toplama, biriktirme hırsı alçaltır onu, mal toplama, biriktirme hırsı onu heyecana düşürdü mü hırs helak eder,Ümitsizlik ona sahip oldu mu keder öldürür onu,Kızgınlık onu kavradı mı öfke de kavrar onu.Hoşnut oldumu korunmayı unutur gider.Korkuya kapılınca korunmaya başlar.Esenleştiğini sanınca gaflete düşer.Bir musibet uğradı mı kararsız bir hale gelir.Bir Mal buldu mu zenginlik azdırır onu.Açlığa düşünce zayıflık çökertir;Fazla doyunca da mide dolgunluğu rahatsızlığa uğratır onu.Her hususta geri kalış zarar verir ona her işte ileri gidiş bozguna düşürür onu.’’ (Nehc’ül Belağa s.423-424) Mevlüt HÖNÜL [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...] MevlutHonul@medineweb.net Malazgirt 05/01/2010
__________________ “...Kendinizi satmayınız. Hür, özgür insanlar olunuz, kendini satan satıcılardan olmayınız” İmam HÜSEYİN (a.s) |
Konu Sahibi Mevlüt HÖNÜL 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Seküler Cemaat-Tarikatlar ve Modern Kölelik | Makale ve Köşe Yazıları | AlimOğlu | 47 | 20916 | 16 Eylül 2016 00:11 |
Akletmez misiniz? Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | Mevlüt HÖNÜL | 0 | 2627 | 18Haziran 2016 02:59 |
İRTİCA’YA KARŞI İSLAM / Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | Yitiksevda | 4 | 2235 | 22 Şubat 2016 23:34 |
Mü’min Kime Derler? /Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | Mevlüt HÖNÜL | 0 | 1863 | 26 Ocak 2016 23:38 |
Allah’ın Hükmüne Meydan Okuyanlar/ Mevlüt Hönül | Makale ve Köşe Yazıları | 3 | 2335 | 10 Mayıs 2015 23:35 |
05Haziran 2010, 23:05 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 | Ecrin Allaha karşı sorumluluk bilinciyle yaşamaktır takva. takvadan uzak insanlar kendini aklını malını ipotek etmiştir. i.eliaçığın zamanın ruhu değişti. tam konuya uygun bi makaledir.okunması tavsiye edilir. kalemine sağlık mevlüt abi. Abdulmelik 1-zenginlik hiç bir dinde yerilmemiştir bilakis teşvik edilmiştir.yerilen zenginlik değil zenginin ahlakıdır,tamahıdır,cimriliğidir..islamın savunduğu zenginlik Ebu Bekir zenginliğidir,savaştığı Karun zenginliğidir.ebu zerin savaşıda bu anlamdadır. 2-islam kapitalizm veya komunizm zihniyetinden uzaktır.ne hepsi senin der ne hepsi benim der.islamın "zekat" dediğini ,beşeri sistemler vergi olarak uygulamışlardır.islami düzende toplanan zekatlar planlı projeli bi şekilde sahiplerini bulurken,beşeri sistemlerde amaç devlet bütçesinin havuzudur.birinde ibadet diğerinde zorunlu vatandaşlık borcu. 3-islamın önerdiği zenginlik,malın sahibine merkep olmasıdır.sahibinin merkep olduğu bir malın sağlığı, ve sahibinin geleceği pek parlak değildir. Koçaklar Islamla her şey anlam kazanir...islam güzel,islam en cok hak ve hukuka önem veriyor...bunu göremeyenlere şaşiyorum...bir hukukcu olarak konuyu ele alirsam mülkiyet hakkinda şunu söyliyebilirim...Mülkiyet günümüz modern insan yaşamının en önemli öğelerinden biri. Bu sebeple hukukun hemen her dalı öyle ya da böyle mülkiyet konusuna ilişkin çeşitli düzenlemeler içeriyor. Önemin bir yansıması olarak mülkiyet, hukukta ayni bir hak olarak kurumsallaştırılmıştır. Mülkiyet hakkı aynı zamanda bir insan hakkıdır. Bütün muhalefete ve çok sayıdaki karşı görüşe rağmen mülkiyet, aydınlanma evresinden bugüne insan hakkı olarak çeşitli hukuk belgelerinde kendine yer bulabilmiştir. jean jacques rousseau'nun 'insanlar arasindaki esitsizligin kaynaklari' isimli eserinde ifade ettigi gibi bir tarlanin etrafini çitleyip 'burasi bana aittir' diyen ve bu soze inanacak kadar saf kisiler bulan ilk insanin uygar toplumu kurmasiyla baslamistir. bu kisi ayni zamanda mulkiyet kurumunu yaratarak insanlik tarihini kana bulayan, hirsizliklara, cinayetlere ve savaslara yol acan gelismelerin de baslaticisi olmustur... bakin bi kissa:adamın çitle çevrili bahçesine bir yabancı adam girer. ev sahibi elinde tüfeğiyle kapıda belirir... - sen kimsin bahçemden çık! - bu bahçe senin mi? - evet benim derhal bahçemden çık - kim verdi sana bu evi? - bu bahçe bana babamdan kaldı - peki ona kim verdi? - onun babası - ya ona? - büyük büyük dedem onu savaşarak kazandı yabancı adam arkasında sakladığı tüfeği ev sahibine doğrultur - o zaman şimdi de ben savaşacağım! hmmm simdi belki sorarsiniz bu kavram bir arazinin etrafını çitle çeviren adamın "burası benim" demesiylemi doğmuş? bu son derece epistemolojik bir meseledir,, kurumlar (mülkiyet de bir kurumdur), insanlar arası ilişkiler neticesinde öyle birden bire ortaya çıkmazlar.biraz karisik bi konu aslinda,detaya girmeye gerek yok...yukardada demistim ya islamla her sey anlam kazaniyorr...yasadigimiz topraklarda ve dunyanin her tarafinda allahim kanunlari gecerli olsaydi,ne guzel olurdu,simdi sade bir hukuk mezunu degil,ISLAM HUKUKU mezunu olmus olacaktim..ki bu belki ahiretimi bilem garanti edebilecekti...simdiki aldigim egitim ve diger egitiminin arasinda daglar kadar fark var...konuyu biraz saptirdim herhalde kusuruma bakmayin... Kur'an-ı Kerim'de mal ve mülkün, bazı âyetlerde Allah'a, bazı ayetlerde topluma, bazı ayetlerde de kişilere ait olduğu bildirilmiştir. Bu durum bazılarını, İslâm'da malın mülkün kime ait olduğunun açık olmadığı gibi yanlış bir kanaate sevk etmiştir. . Çünkü kainattaki her şeyin yaratıcısı ve sahibi olan Allah, mülkün de tek ve gerçek sahibidir. Cenab-ı Hak yerde ve gökte olan her şeyi, hayatlarını sürdürebilmeleri için ve imtihanlarına esas olmak üzere insanlar için yaratmış ve gerçek sahibinin koyduğu kurallar çerçevesinde bu nimetlerden istedikleri kadar edinip, tasarrufta bulunabileceklerini beyan etmiştir. İnsana bahşedilen bu mülkiyet hakkı, istihlaf esasına dayanmaktadır. Yani, Allah insanı kendi malı-mülkü üzerinde halife ve vekil tayin etmiştir. Buna göre Allah'ın kullarına bağışladığı mülk, bir emanetten ibarettir.İslâm'da insan için vazgeçilmez bir hak olarak kabul edilen mülkiyete zekat, nafaka, sadaka, vergi gibi bir takım malî yükümlülükler ve sosyal görevler yüklenmiştir. Kişiye mülkiyet hakkı tanınmış, ancak bu hususta dilediği şekilde davranabilme hakkı verilmemiş; bir takım kayıtlar getirilmiştir.... Cok şukurki Yuce Rabbimiz,insanlarin dogru yaşamasi icin Kurani Kerimde ve sünnette bizlere bildiriyor neler yapmamiz gerektigini...Elh diyiyorum....ve birde gayri müslimlerin durumunu düşünun..onlar bizim bildiklerimizden yoksun... Allah razi olsun yazar kardesim cok guzel bir konu ele almissiniz...allah kaleminize guc kuvvet versin... Bilirsiniz...Allah önce("Öz" noktasında) "Kalem"i halk etti ve ona "Yaz!" dedi..."Kalem sordu: Ya Rabbi ne yazayım?"... Kaderi (Olmuş ve ebeden olacak herşeyi) yaz! ...sizde kardesim hak yolunda neler soylenmesi gerekiyorsa onlari yazsin kaleminiz her daim...selam ve dua ile... Kalem feryâd eder, ağlar mürekkeb: Beni nâdân eline verme Yârab!” KARAKÖSE Gayrimenkul değerlendirme seminerine katılmıştım. seminere başlarken Koçaklar'ın yukarıda değindiği jean jacques rousseau'nun sözünü tepegözle ekrana yansıtmışlardı. garip bir durum, arsa nasıl daha iyi değerlendirilir dersini verirken mülkiyetin asıl sorunların kaynağı olduğunuda hatırlatmışlardı
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Irk Ayrımı /Mevlüt Hönül | Yitiksevda | Makale ve Köşe Yazıları | 4 | 08 Eylül 2021 09:08 |
Mü’min Kime Derler? /Mevlüt HÖNÜL | Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | 0 | 26 Ocak 2016 23:38 |
Dinin Özü: Dua/ Mevlüt HÖNÜL | Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 02 Mart 2015 18:53 |
Kim Hakkaniyetle Konuşacak /Mevlüt Hönül | Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 17 Eylül 2014 20:37 |
Sorguluyorum!!/Mevlüt Hönül | Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | 2 | 05Haziran 2010 22:40 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|