|
Konu Kimliği: Konu Sahibi KARAKÖSE,Açılış Tarihi: 21 Aralık 2010 (17:56), Konuya Son Cevap : 24 Aralık 2010 (01:26). Konuya 7 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
21 Aralık 2010, 17:56 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 5710 Üyelik T.:
18 Aralık 2008 | Müslümanlarda Felsefe Düşmanlığı Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL Müslümanlarda Felsefe Düşmanlığı Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL . İslam’ın ilim öğrenme ve öğretme emri üzerine, Müslüman coğrafyada felsefe, fizik, astronomi, matematik, tıp, kimya alanlarında değerli eserler veren düşünürler, ilim adamları çıkmıştır. Ancak bu ilimler arasında felsefenin özel bir önemi vardır. Her nasıl olduysa İslam tarihinde felsefenin zındıklıkla ilişkilendirilmesi, bazı filozofların kitaplarının yakılması, felsefeden nefretin bir iman şartı olarak görülmeye başlanmasına yol açmış, haliyle fikirleri küfürle ilişkilendirilen filozofların düşünce sistemlerini devam ettirmeleri mümkün olamamıştır. Bunun yanında özellikle Antik Yunan ve Hint dünyası inanç ve düşüncelerini araştırmak, dünya dinleri üzerinde incelemelerde bulunmak küfür sayılmıştır. Bu ithamlar felsefi bir yaklaşımla İslami akideyi rasyonalist bir şekilde ele alan mezheplerinde yok olmasına yol açmıştır. Felsefe cevapsız sorulara cevap arama bilimidir. Bu sebeple daha çok din, ahlak, estetik, sanat gibi ****fizik alanları işler. Felsefenin kötülüğünü söz konusu eden inanç, dine ait hiçbir şeyin sorgulanamayacağı inancıdır. Bu inanç, uydurma hadislerin ve bazı âlimlerin isabetsiz fikirlerinin kabul edilmesi zorunda kalınmasına bile sebep olmuştur. Vahyin görünmeyen kudretten gelen ve çoğunlukla görünmeyen gelecek âlem hakkında konuşması ve Felsefenin ise daha çok görünen hakkında yorum yapması bazı Müslüman âlimlerde felsefeyle uğraşanların vahyi reddedecekleri korkusuna sebep olmuş, önlem olarak felsefe ile savaşma yoluna başvurulmuştur. Bu önlem biçimi, zamanında doğru gibi görünen ancak sonraki çağlarda çözüm yerine kendi başına sorun olan yaklaşımlara ses çıkaramama ahlakını oluşturmuş ve toplumsal aklı dondurmuştur. Özüne inecek olursak düşünce bilimlerine karşı çıkmanın tek sebebi vardır, korku. Din takipçileri eğer özgüvenden yoksunsalar bir diğer inanç yada düşünce yada ideolojiyi araştırmaktan korkmuşlar, felsefi düşüncelerden ürkmüşler, araştırırlarsa inançlarından şüphe edeceklerine ve huzursuzluğa düşeceklerine inanmışlardır. Bu inançla kendilerine, aile fertlerine, tanıdıklarına ve hükümleri geçebilecek herkese araştırmayı yasaklamaya kalkışmışlardır. Araştırmaya girişenler çoğu zaman hiç dinlenmeden itham edilmişlerdir. Felsefe düşmanlarının cevapları ise hiç değişmemiştir,”Biz dünyanın en güzel inancına, düşüncesine, ideolojisine sahibiz. O halde başka bir fikri araştıran biri zındıktır” yaklaşımıyla kendi inançlarını dar alanlara hapsetmişlerdir. Felsefe ile ilgilenen gibi felsefeyi mahkûm etmeye çalışanda filozof olmak zorunda olduğu için, felsefeyi küfürle ilişkilendirmeye çalışanlarında büyük filozoflar olduklarını görürüz. Yani hem felsefe yapan hemde felsefeye karşı çıkan felsefi kavram ve delilerle kendini ortaya koymuştur. Ancak felsefeyi mahkum eden taraf felsefi düşünceleri incelemeyi sadece kendisi için mubah görmüş, diğer Müslümanlar için tehlikeli, dinden çıkarıcı, küfre düşürücü olarak nitelemiştir. Felsefenin kötü olduğu değerlendirmesi zaman içinde bazı felsefi sistemlerin tükenmesine, felsefi yaklaşımın kültür ve düşünüşlerde yasaklanmasına, filozofların kitaplarının kaybolmasına ve buna bağlı olarak fikir kısırlığına, fikir kısırlığı da tükenen felsefelere karşı çıkanların soyunun tükenmesine ve zihnin durgunlaşmasına yol açmıştır. Devamında kendine özgü felsefi sistem geliştirmek yerine medreselerde eskilerin kitaplarını tekrardan öteye geçilememiştir. Hadis ehlinin hayata bakışı genel bir kabul görmüş ve rasyonalist yaklaşım terkedilmiştir. Latinceye çevrilen Müslüman filozofların eserleri doğu dünyasında olduğu gibi, batı dünyasının mutaassıpları tarafından da sert bir şekilde eleştirilmiş, fakat akılcı olanların ufuklarını genişletmiş ve batının ilerlemesinin temellerini atmıştır. İslam dünyasında felsefi bilgeliğin ölümü; felsefeyi mahkum eden alimlerden ve ebeveynlerin çocuklarının inançlarından korkarak onları felsefi eğitimden uzak tutmalarından, yani ebeveynlerin ezberlerinden kaynaklanmıştır. Bu konuda mutaassıp olan halkın filozoflara dinsiz gözü ile bakmasının, tasavvufi eğilimlerin, mistik yaşam tarzının ve cahil emirlerinde çok büyük etkisi olmuştur. Tarihte olduğu gibi bugünde felsefe, sosyoloji, psikoloji gibi sosyal bilimlerin insan hayatı üzerindeki etkileri matematik, fizik, kimya gibi alanlardan çok daha fazladır. Toplumlar matematik, fizik bilmedikleri için gerilemezler felsefe, sosyoloji bilmedikleri için gerilerler. Çünkü düşünce bilimlerinden uzaklaşmak zorunlu olarak zihnin gelişimini durduracak ve düşük kalitedeki bir zihne ne matematik nede fizik fayda edebilecektir. Sahiplerinin kendini sınırları içine hapsettikleri hiçbir köy yok olmaktan kurtulamaz. Bu nedenledir ki, düşünsel derinlik kazanmak, uluslar arası dünyada varlığını hissetmek, kaliteli bir sosyal yaşama sahip olmak, sömürüden kurtulup özgürleşmek adına Müslümanların ziyadesiyle düşünme bilimlerini öğrenmesi gerekir. KARAKÖSE www.medineweb.net |
Konu Sahibi KARAKÖSE 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Müslümanlarda Din İşleri Müdürlüğü... | Makale ve Köşe Yazıları | KARAKÖSE | 0 | 1932 | 16 Mart 2012 16:51 |
Müslümanlarda Sahabe Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | Makale ve Köşe Yazıları | Yitiksevda | 6 | 3292 | 03 Ocak 2012 11:45 |
Müslümanlarda Hadis Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | Makale ve Köşe Yazıları | Medine-web | 22 | 8975 | 05 Ağustos 2011 10:04 |
Müslümanlarda Kuran Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | Makale ve Köşe Yazıları | Medine-web | 23 | 10247 | 20 Temmuz 2011 10:29 |
Müslümanlarda İman Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | Makale ve Köşe Yazıları | Yitiksevda | 4 | 2028 | 02 Mayıs 2011 10:36 |
21 Aralık 2010, 20:16 | Mesaj No:2 | |
Durumu: Medine No : 90 Üyelik T.:
21 Ağustos 2007 | Alıntı:
__________________ Bismillah diyerek... | |
21 Aralık 2010, 22:24 | Mesaj No:3 |
Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 |
Metin Bey, makalenizde haklı yönleri olmakla birlikte,yargısız infazlarda söz konusudur.haklı olduğun nokta,taklidi iman ile iman eden kesimin,sorgulamaktan aciz oluşudur.taklit ile gelen taklit ile yok olur.Yani Allahı İlmel yakiyn aynel Yakiyn olarak tanımayan,bilmeyen,kabul etmeyenin imanı, babadan oğula gelen ve tabriri cazise geleneğimsi bir imandır.bu kesimin imanı(ne imansa) koruyan öcüler dünyasıdır.kör eder,felç eder,yıldırım çarpar,keser,asar,görürler,ayıplarlar,rezil olurumlar gibi koruyucu malzeme ile ayakta kalmaktadır. namaz kılar ama üçkağıtçı, zekat verir ama faizci, hacca gider ama sahtekar, iman eder ama kime bilinmez, kabir ziyaret eder yatıra tapar, şeyhe mürşide gider uçurur, kurana iman eder ama cenazeye okumak için, sünneti erkeğin sünnet olması olarak algılar, mezhebi din sanır(hocam hacca gittim acaip acaip zındıklar vardı,namazlarını elini bağlamadan kılarlardı,tahiyatta parmaklarını tutmazlardı vs), tabii olduğu mezhebin imam adını bile bilmez, Resulullaha olan sevgisi salavat getirmek ile halleder...............vs böyle bir kafa,böyle bir toplum ne yapsın senin felsefeni metin! kendi felsefesi yokki alış verişe çıksın. yukarıdaki tesbitler avam tabakası için... felsefe filozof konusunda,havvas tabakasına gelince,bir kısım islam alimi muhatabını murted yada kafir ilan edip ilişkisini kesme kolaycılığını seçmiştir.lekum dinukum .... konu kapanmıştır.dışa kapalı bir islam mantığını yürütmüşlerdir. bir kısım islam alimi felsefeyı batıl kabul ederek,islam düşüncesini akaid ilim dalı ile geliştirmişlerdir. şunu not edelim ki,felsefe müslümanın alanı değildir.felsefe beşeri bir düşünceler yığınıdır.müslümanın düşüncesi kuran-sünnet çerçevesinde olur.bu düşünceye felsefe değil imanlının bakışı diyoruz. yani felsefe Allahı sınırsız sorgular.red edilmesi gerekirse red eder. islam Allahı sorgularken durması gereken noktada dur der. felsefe çözüm üretmez,sorular yumağına çevirir. islami düşünce kalbi mutmain eder,rahatlatır,çözüm bulur. eğer sizin deyiminizle felsefe bir düşünce ufku,kafayı geliştirme alanı ise burada buluşuruz.yok felsefe sorgu olsun laf olsun bende varım olsun bende düşünüyorum olsun gibi,çıkmazlara sorgulamalara saçma sapan düşünce konforlarına davetiye ise aman aman kalsın teşekkürler Metin.
__________________ Büyükler fikirleri,Ortalar olayları,Küçükler kişileri tartışır. |
21 Aralık 2010, 22:42 | Mesaj No:4 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 |
Metin kardeşimin değindiği Felsefe hususundaki hakikatler her daim tutucu kesimler tarafından kabul edilmemiştir en basit örnek olarak Kelam konularını ele aldığımda bu kesimden hemen birileri bu konulara girme bunlardan dolayı İmana zarar gele bilir gibi söylemler ile uzak tutmaya çalışmaşlardır ama nedense hiç bir zaman bana bir yan etkisi olmadı ve tam aksine düşünce ufkumu genişletti ...Soruya soru kısmına gelince bir hakikate varmak isteyen sorgulamalıdır ama bu sorgulama esnasında İslamın dur dediği yerde durabilmek ile yoksa Allah'ı fiillerinden ötürü sorgulamak vb insanların inanç sistemine zarar verir ....Teşekkürler.
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
22 Aralık 2010, 09:23 | Mesaj No:5 |
Durumu: Medine No : 5710 Üyelik T.:
18 Aralık 2008 |
abdulmelik hocam, ben felsefeden düşünce bilimini anlıyorum. bu sosyoloji, mantık ..vb. içinde geçerlidir. ama felsefe daha genel bir isimlendirmedir. ben genel olarak düşünmekten korkmanın bir ilke halini almasını eleştiriyorum. farklı inançlarla karşılaşmaktan korkma, kendini ifade edememe, sizinde dediğiniz gibi islamı doğal afetlerle anlatmaya çalışma eğilimini mahkum ediyorum. felsefe derken alıp başını gitmek değildir demek istediğimiz) |
23 Aralık 2010, 00:42 | Mesaj No:6 |
Medineweb Site Yöneticisi Durumu: Medine No : 1 Üyelik T.:
14Haziran 2007 |
başını alıp gidenler çok
__________________ Büyükler fikirleri,Ortalar olayları,Küçükler kişileri tartışır. |
23 Aralık 2010, 00:44 | Mesaj No:7 |
Durumu: Medine No : 2 Üyelik T.:
10 Nisan 2008 |
Muhsin abi banamı dedin
__________________ Sakın başkasının kölesi olma; çünkü ALLAH seni hür yaratmıştır . -İmam Ali- (a.s) |
24 Aralık 2010, 01:26 | Mesaj No:8 |
Durumu: Medine No : 12677 Üyelik T.:
28 Temmuz 2010 | Felsefede ''asıl'' olan ''şüphedir''...Felsefe tarihini inceleyenler görmüşlerdir ki, birbirine zıd, birbirini inkar ve reddeden yüzlerce felsefi düşünce...Aklın akla itirazı ve aklın akla güvensizliği...İşte felsefe bu.... Bazıları, haksız olarak, felsefi düşünceyi ''sistemli'' bir bilgi tipi olarak görür de, dini inançları bundan mahrum zanneder...Elbetteki din ile felsefe farklı şeylerdir..Dinde esas olan imandırda, felsefede esas olan şüphedir...Yani, dinn sahasında aklı kontrol eden iman, felsefe sahasında aklı kontrol eden şüphe...Tıpkı bunun gibi peygamber ile filozofta farklı iki insandır... Dinde vahyin, felsefede aklın yol göstericiliği vardır...Halbuki inanmak ''aklın ve kalbin'' uzlaşmasıdır... Peygamberler, akla değer verirler, düşünmeyi ibadet sayarlar fakat, insan aklının sınırlı olduğunu da bilirler... Filozoflar, aklın metodları ile birbirlerinin kurdukları sistemleri çökertmesi ''aklı, akıl ile boğuşturması'' belki bir değer taşır ama, ruhumuza ve gönlümüze istediği huzuru vermez..Çünkü bizim ruhumuz buz gibi bakıştan ziyade, şefkate, merhamete ve aşka muhtaçtır...Nitekim insanoğlu, peygamberlerin ellerindeki sıcaklığı, filozofların soğuk ellerinde bulamamışlardır..Tarih boyunca beşeriyet her zaman, filozoflardan çok peygamberlerin etrafında toplanmış ve kenetlenmişlerdir.. Filozoflar, aklın ve şüphenin girdabında bunalırken, peygamberler aşkın ve huzurun içinde yaşarlar... Filozoflar, kendine ulaşan verilere, acaba eşyadan mı, yoksa zihinden mi geliyor? diye şüphe ile yönelirken, peygamber, ister eşyadan ister insandan gelsin, bütün verileri ''ilahi bir mesaj'' olarak okur... Filozof, kesrette bunalırken, peygamber tevhidde mutlu olur.. Filozofun aklı ve idraki, şüphenin dişlileri arasında ufalanırken, peygamber ''sünnetullahı'' hayranlıkla seyreder.... İslamın kendine göre bir sistematiği vardır..Şüpheye asla yer yok.. |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Müslümanlarda Hadis Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | KARAKÖSE | Makale ve Köşe Yazıları | 22 | 20 Ekim 2011 21:11 |
Müslümanlarda Cihad Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | KARAKÖSE | Makale ve Köşe Yazıları | 2 | 05 Ekim 2011 14:19 |
Müslümanlarda Nüfus Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | KARAKÖSE | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 29 Aralık 2010 23:02 |
Müslümanlarda Totalitarizm Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | KARAKÖSE | Makale ve Köşe Yazıları | 5 | 29 Eylül 2010 21:22 |
Müslümanlarda İbadet Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL | KARAKÖSE | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 18 Eylül 2010 22:29 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|