İmtihanın Sırrı...

[Esadullah]

İmtihanın Sırrı...

Bismillahirrahmanirrahim

Esselatu vesselamu aleyke YA ResulAllah

"Allah'ın izni olmaksızın hiçbir musibet (hiç kimseye) isabet etmez. Kim Allah'a iman ederse, onun kalbini hidayete yöneltir. Allah, her şeyi bilendir." (Teğabün Suresi, 11)

Evet, Allah c.c. Kebirliğini, Malikliğini, Vahidliğini ne kadarda mükemmel açıklamış , “bi iznillah” işte bütün mesele bu “Allahın izni” ,Onun izni olmadan ne meydana gelebilir ki Kainat ta?

Öyle bir Padişah ki zerreden kürreye her şey Onun emrinde ve dilemesinde, Ol derse anında olan , Rahmeti ile her şeyi kuşatan , hal böyle olunca elbette ki O’nun izni olmadan bir yaprak dahi düşmez , düşemez ….

“Gaybın anahtarları O'nun katındadır, O'ndan başka hiç kimse gaybı bilmez. Karada ve denizde olanların tümünü O bilir, O, bilmeksizin bir yaprak dahi düşmez; yerin karanlıklarındaki bir tane, yaş ve kuru dışta olmamak üzere hepsi (ve herşey) apaçık bir kitaptadır.” (En'am Suresi, 59)

İşte insan yaradanını, sahibini bu denli tanımalı ve İman etmeli ki Nusretine nail olsun , Şerri ve Hayrı ondan bilsinki gelene eyvallah diyebilsin işte o zaman da “men yu'min billâhi yehdi kalbeh (kalbehu)” ayetinin tecellisine mazhar olsun ve hidayet pınarından içsin de içsin …

Allah c.c. insan ve cinleri diğer yarattıklarından ayrı tutmuş ve “insan ve cinleri bana ibadet etsin diye yarattım” emri ile onları yükümlü kılmıştır. Bu imtihanın başlangıcıdır, habercisidir. Ve onlara emirler , elçiler , kitaplar göndererek de nasıl ibadet yapacaklarını ve amaçlarının ne olması gerektiğini bildirmiştir.

Bunun yanı sıra insanların bir kısmı İman ederken bir kısmı asi olmuş sapıtmış ya da inançtan uzaklaşmış ve zorbalıklar yapmışlardır. İşte cilve budur ki Allaha c.c. iman etmiş ve Onun emir ve yasaklarına, Elçilerine iman etmiş olup da bu yolda ilerleyenler, hep bu zalimlerin verdikleri eza ve sıkıntılara maruz kalmış, işkence görmüş, zulme uğramışlardır.Bazende Allahın c.c. verdiği sıkıntılara düçar olmuşlardır. Ama “bi iznillah “ sırrına erenler yani gerçekten İman edenler için bu zulümler birer yaklaşma aracı ve İmanı kuvvetlendirme, makamı yükseltme ve sınavı geçebilme aracı olmuştur. Onlar Allahın c.c. izni olmadan musibetler gelemez dedikleri için bu sınavlarında başarıya ulaşmış, gelen ne olursa bunu Allahtan c.c. bilmiş ve hatta Allah c.c. bilir bu işkence ve cefalar onlara birer acı yerine zevk ve sefa olmuştur.

Hz. İbrahim Ateşe atılırken ateşin onu yaktığını sanan zavallılar, onun için ateşin serinlik olduğunu anlamamışlardı, ama Hz İbrahim Rabbine iman etmese, Güneşten, Aydan, Yıldızlardan geçip de Malikil Mülk-ü tanımasaydı elbette ateş Onada ateş olacaktı hemde tüm yakıcılığı ile , İşte imtihanında imanın bu güzelliğini yaşayana ne mutlu ,

Sahabeden Habbab bin Eret r.a ki, sahibesi devamlı suretle imandan dönsün diye işgencelere maruz bırakırdı, BirgünHazreti Ömer r.a sırtının etlerini çürümüş gördüğü ve “Ben hayatım boyunca böyle bir sırt görmedim” dediği Habbab Bin Eretin r.a Kadın sahibi bu büyük sahabenin başını demirler ile dağlardı. Üzerine demir zırh giydirilir, çölün kızgın kumlarına yatırılır ve saatlerce bekletilirdi. Kendisinin beyanına göre ateş korlarının üzerinde sürüklenir ve hatta sırtından çıkan kan ve sulardan ateş sönerdi. Bir gün dayanamadı ve Resulullaha s.a.v gelerek dayanamıyorum ya Resulallah dedi …

Resulullah s.a.v hiddetlendi ve size ne oluyorki bu acılara dayanamıyorsunuz sizden evvelkiler neler çekti bilirmisiniz demiş ve ;

“Sizden önceki ümmetler içinde öyle (mazlum) kişi bulunmuştur ki, müşrikler tarafından onun için yerde bir çukur kazılır, o kişi bu çukura (başı meydanda kalarak) gömülürdü. Sonra büyük bir testere getirilir, başı üstüne konulur, ikiye bölünürdü de (bu işkence) o mümini dininden döndüremezdi. (Bir başkasının da) demir taraklarla etinin altındaki kemiği ve siniri taranırdı da bu (işkence) o mimini dininden çeviremezdi….”buyurmuştur.(Buhari, Ebu Davut, Ahmed b. Hanbel)

“Yoksa sizden önce gelip-geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda elçi, beraberindeki müminlerle; "Allah'ın yardımı ne zaman?" diyordu. Dikkat edin. Şüphesiz Allah'ın yardımı pek yakındır.” (Bakara Suresi, 214)


Şimdi, acaba bize ne oluyor kardeşlerim ?

Daha küçücük bir musibette feryatları basıyoruz, birazcık rızgımız daraldığında ahu vah ediyoruz oysa Allah c.c. buyurmuyormu ;

“Andolsun, Biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele. Onlara bir musibet isabet ettiğinde, derler ki: "Biz Allah'a ait (kullar)ız ve şüphesiz O'na dönücüleriz." Rablerinden bağışlanma (salat) ve rahmet bunların üzerinedir ve hidayete erenler de bunlardır.” (Bakara Suresi, 155-157)

O zaman nedir bu çırpınış, daha bizden evvelkilerin çekdiklerini dahi çekmezken hatta ve hatta onların acılarının tecellileri bile olmamışken, bir parça ekmek, birazcık Dünyevi sıkıntı içine düşünce bu kadar feryad etmek nedendir?

İşimi kaybettim, iş bulamıyorum, iflas ettim gibi sıkıntılarından dolayı insanlara bel bağlamış kişilere ne oluyor acaba, aman beni terk etti onu geri getirin, çok seviyorum döndürün diyenler sizlerede “bi iznillah” kelimesini hatırlatmak isterim…!

İflas ettiğini bildiren ve duaların işe yaramadığını öyle bir dua aradığını söyleyenler vardıki bu dua bir günde onu tekrar zengin etsin , işinden ayrıldı diye ailesinin terk ettiği , nişanlısından ayrıldığı için onun geri gelmesi için milyarlarca lira harcadığını dile getiren , sebepsiz yere baş ağrısından dolayı, İmtihanda olduğunu unutup aman bana ne oldu diye vesveseye kapılıp da Allahı c.c. unutup cindarların tuzağına düşen ve onların verdiği belli belirsiz dualardan , okumalardan Allah c.c. akıllarına bir türlü gelmeyen ve okumalar sonucu iyi olupta sonra gine Allahı c.c. unutanlar dinleyin şimdi …..

Hz Ali ve Hz Fatma günlerdir açtı bir gün kapı çaldı ve onlara üç dört hurma ikram edildi daha hurmalara dokunmadan tekrar çaldı kapı ve açlıktan düçar olmuş anne ve çocuklarını görünce onlara uzandı hurmalar, Peki ne yaptılar ?

Gidip Ya Resulallah s.a.v dua ette Allah c.c. bize yiyecek versin mi dediler? Yoksa Hz Ali yi terkmi etti Fatma annemiz? Yada isyanmı ettiler? Hemen elaman mı dilediler ?

Hayır..! Onlar gine oruca niyetlendi ve Ümmet aç kalmasın diye günlerdir yememelerine rağmen onlar gine aç kaldılar, Onlar daha çok sarıldılar Rablerine, Onun için aç kalmanın ve sıkıntı çekmenin hazzına vardılar, Onlar İMTİHANIN farkında olanlar.(Selam olsun o temiz, tertemiz soydan gelenlerede)

Bir tek hurma ile günlerce idare eden, suda taş kaynatıp içen sahabeler neyin nerden geldiğini bilmekteydi ve İmanları da bunu kabullenmişti, Şimdi dönüp bakalım kendimize, ne yapıyoruz İmtihan da nasıl cevaplıyoruz sorularımızı?

Ve Allahu Zülcelal bir kez daha vuruyordu acizliğini insanın yüzüne ve nida ediyordu adeta utanmaları için ;

“Ve izâ messen nâse durrun deav rabbehum munîbîne ileyhi summe izâ ezâkahum minhu rahmeten izâ ferîkun minhum bi rabbihim yuşrikûn(yuşrikûne).”Rum – 33

“Bununla beraber insanlara bir keder dokunduğu zaman herşeyden geçerek Rablerine yalvarır, dua ederler; sonra tarafından bir rahmet tattırıverdiği zaman da bakarsın onlardan bir kısmı tutar, o Rablerine ortak koşarlar,”

Ve devam eder Rahman ;

“Li yekfurû bimâ âteynâhum, fe temetteû fe sevfe ta’lemûn(ta’lemûne).”Rum-34

“Ki kendilerine verdiğimiz ni'mete küfran etsinler, haydi zevk edin bakalım yarın bileceksiniz,”

“Em enzelnâ aleyhim sultânen fe huve yetekellemu bimâ kânû bihî yuşrikûn(yuşrikûne).”Rum - 35

“Yoksa biz onlara bir ferman indirmişiz de ona şirk koşmalarını o mu söylüyor?”

“Ve izâ ezaknen nâse rahmeten ferihû bihâ, ve in tusıbhum seyyietun bimâ kaddemet eydîhim izâ hum yaknetûn(yaknetûne).” Rum - 36

“Bir de biz insanlara bir rahmet tattırdığımız vakıt ona güveniyorlar da ellerinin takdim ettiği bir sebeble başlarına bir fenalık gelirse her ümidi kesiveriyorlar”

“EE ve lem yerev ennellâhe yebsutur rızka li men yeşâu ve yakdir(yakdiru), inne fî zâlike le âyâtin li kavmin yu’minûn(yu’minûne).” Rum - 37

“Görmediler de mi? Allah dilediğine rızkı serer hem de sıkar, şübhesiz bunda iyman edecek bir kavm için âyetler vardır.”

Bugün ibadetten ve taatlerden uzaklaşmış, İtikadı bozuk, en ufak sıkıntılarda feryadı basan, kurtuluşu medyumlarda, sahtekar ve sömürücülerde arayan , biraz rızgı daraldığı yada Ailede sıkıntısı olduğu için bunun kendi İmtihanı olduğunu anlayamayan, bunun Allahtan c.c. geldiğini kavrayamayan ve sırf bu Dünyevi istekleri için dualara, Esmalara sarılan, ama ibadetten uzak kalan ve işleri bitince bu dua ve Esmaları bir kenarı atan, yaşadıkları olayları Maneviyata meyleden, sıkıntılarını iki tane çapulsuzun elinde arayan yada sıkıntılarına bu şekilde Rızadan uzak çare arayan, ve Allahın c.c. emir ve yasaklarını, Efendimizin s.a.v sünnetini terke kadar giden siz kendini yitirmiş insanlar şimdi size soruyorum ?

Size ne oluyorki bu kadar basit musibet ve sıkıntılarda hemen kendinizi salıyorsunuz da çeşitli yollara başvuruyorsunuz , sizden öncekilerin çektikleri çekmeden rahata ereceğinizimi sanıyorsunuz ……?

İmtihanın sırrına vakıf olan , gelen bela ve musibetlerin aslında kurtuluş olduğunun farkına varlıması ve bu hazzın tadılması dileği ile ……..

Vesselam veddua

Esadullah ……

[YaŞuHa]

Allah azze ve celle Razı olsun güsel insan
okunmaya deger bir yazı
çok etkilendim
devamını bekliyorus inş

[Esadullah]

YaŞuHa Üyemizden Alıntı

Allah azze ve celle Razı olsun güsel insan
okunmaya deger bir yazı
çok etkilendim
devamını bekliyorus inş

Rahman razı olsun biz aciz kalpten çıkıp dile döküleni yazdık ve onu en güzel söz sahibinin Allah azze ve cel in sözleri ile destekledik O nasip etmese bir kelime etmek mümkünmü...vesselam

[Mihrinaz]

Görmediler de mi? Allah dilediğine rızkı serer hem de sıkar, şübhesiz bunda iyman edecek bir kavm için âyetler vardır.”

Bugün ibadetten ve taatlerden uzaklaşmış, İtikadı bozuk, en ufak sıkıntılarda feryadı basan, kurtuluşu medyumlarda, sahtekar ve sömürücülerde arayan , biraz rızgı daraldığı yada Ailede sıkıntısı olduğu için bunun kendi İmtihanı olduğunu anlayamayan, bunun Allahtan c.c. geldiğini kavrayamayan ve sırf bu Dünyevi istekleri için dualara, Esmalara sarılan, ama ibadetten uzak kalan ve işleri bitince bu dua ve Esmaları bir kenarı atan, yaşadıkları olayları Maneviyata meyleden, sıkıntılarını iki tane çapulsuzun elinde arayan yada sıkıntılarına bu şekilde Rızadan uzak çare arayan, ve Allahın c.c. emir ve yasaklarını, Efendimizin s.a.v sünnetini terke kadar giden siz kendini yitirmiş insanlar şimdi size soruyorum ?

Size ne oluyorki bu kadar basit musibet ve sıkıntılarda hemen kendinizi salıyorsunuz da çeşitli yollara başvuruyorsunuz , sizden öncekilerin çektikleri çekmeden rahata ereceğinizimi sanıyorsunuz ……?

Allah razı olsun.. Ayetlerin herbirşne baktığımz zaman insanın dünya hayatında imtihan halinde olduğu sır değil aslında... Sabredebilene..Acze düşmeyene....Vâkıf olabilene...