Serveti biriktirip kalkan yapanların vay haline /Mevlüt Hönül

[Mevlüt HÖNÜL]

Serveti biriktirip kalkan yapanların vay haline /Mevlüt Hönül

Günümüz dünyasında insanların çoğunluğu arasında vukuu bulan korkunç sınıf ayrımlarının en önemlisi ve ciddi olanı,Mülkiyet hususunda ki dengesiz,adaletsiz haksız dağılımdır. İslam,servetin yığılmasını ve belli kişilerin elinde olmasını önleme adına yoksul zengin sınıf ayrımını ortadan kaldırmak için İnfak’ı emretmiştir.Kuran’i Kerim’de bu hususta bir çok ayet ile ne kadar önem verildiği ve Dinin olmazsa olmazı olan İnfak’ı Namaz ile birlikte zikretmiştir..

Gizli-açık,arkadan-önden sürekli iftira atıp kara çalan,çekiştirip ayıp kusur arayan herkes kendine yazık etmiştir.İşte Malı yığan ve onu birikim sayan bu tiptir;o,malın kendisini ölümsüz yapacağını sanmaktadır.
(Hümeze 1-2-3)

Ayeti kerimelerde her toplumda görülebilecek aşşağılık bir insan karakteri anlatılmaktadır. Kibirli insan karakteri ,Takva ölçüsü dışında Malı ile öğünerek biriktirdikçe-biriktirilen malına kul olan bir karakter anlatılmaktadır.

Bu malı ile İnsanlık değerlerinden Adalet’ten Hak’tan taviz veren ve bunu da yücelme olarak algılayan aşağılık bir insan karakteri,Bu tür İnsan kılıklı aşağılık tiplerin,Malları ile her şeyi yapabilecekleri ve ölümü dahi unuturcasına arzu ve isteklerine kölelik yaparak bu Malların hesap vereceği,yapıp ettiklerinin karşılığının sorulacağı gün dahi kendilerini kurtaracağını zanneden bir profil! isteklerinin ardına düşerek biriktirdikçe-biriktirdiği mal ile fazladan sahip olduğu şeyler sayesinde karşısındakileri küçümseme tahkir etme onların hak ve hukukunu hiçe sayma ile alçalışın en dibini boylayacaklardır.

Günümüz dünyasında,bu özelliklere sahip servet sahipleri,kendilerince İnsan olduklarını kabullenerek,insanları aşşağılama küçük görme alay etme gibi tavır ve davranışlarıyla belirtmiş olduğum karakteri ortaya koymaktadırlar.

İslam bu tip İnsanların durumunu Karun tiplemesi ile örnekler.Ahlaki değerleri anlayamamış İnsanlıktan nasibini alamayanları nefretle anar.Bu tür tavır sergileyenleri,ALLAH her şeyi alt üst eden bir ateş ile cezalandıracağını vaat eder.

Bu ateşi Alışılmışın dışında korkutan,ürperten,titreten havası ile uyarmaktadır.Ve bu ateş, alayın ve horlamanın kaynağı olan içinde aşşağılama, gurur ve kibrin gizlendiği o tiplerin ‘’Yüreği üzerine’’ atılmaktadır:

Değersizleştirilen,itilip bırakılan ve ezilip geçilen adamın tablosunu tamamlamak için alevleri her yanı kaplayan ateşin haberini vermektedir. Güvendiği ve biriktirdikçe biriktirdiği servetin hiç bir faydasının olmayacağı anlatılmaktadır.Bu sure ile verilmek istenen mesaj,Ahlaki çöküşün sebep olacağı ibretlik tablo ile insanları ondan uzak tutmak ve İman edenlere İnsan olanlara bu tür çirkin ve aşağılık duygulara kapılmamaları hususunda şiddetli bir uyarı ile uyarmaktadır..

“Hayır, hayır! Siz peşini (geçici dünyayı) seviyorsunuz. Ahireti bırakıyorsunuz!”
(Kıyamet suresi 20,21)

‘’Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kim, kendisini müstağni kılacak miktarda malı olduğu halde isterse, kıyamet günü, istediği şey suratında bir tırmalama veya soyulma veya ısırma yarası olarak gelir!" Yanında bulunanlar: "Kişiyi müstağni kılan (miktar) nedir?" diye sordular. "Kırk dirhem altın veya o kıymette bir başka şey" buyurdular.’’
(İbn Mes`ud ;Sahihi Buhari -4870 hadis kanaat bölümü )

"Zekât, zenginler için bir imtihan vesilesi, fakirler için de bir geçim kaynağı olsun diye farz kılındı. Eğer insanlar, mallarının zekâtını verselerdi, fakir ve muhtaç bir Müslüman kalmaz ve Allah’ın, kendisi için farz kıldığı mal ile zengin olurdu. Buna göre eğer fakir, muhtaç, aç ve çıplak biri bulunuyorsa, zenginlerin günahları sebebiyledir. Onun için de Allah, kendi rahmetini,malında Allah hakkı bulunup da onu ödemeyen kimselerden esirgerse, haktır."
(Men la Yahzuruhul-Fakih, s.151.)


"Allah Teala, fakirler için zenginlerin mallarında muayyen bir hisse ayırmıştır. Zenginler onu ödemedikçe övgüye layık değildirler. O da zekattır. Onun sayesinde canları korunmuş olur ve onunla Müslüman oldukları bilinir."
( Füru’ül-Kafi, c. l, s. 140.)

‘’Yanı başında komşusu aç iken tok yatan mümin değildir.’
(Kenzu’l-Ummal; Hadis No: 24904)

“Üç şey ortaktır: Su, ateş, mera. Bunlardan alınacak bedel de haramdır.”
(İbn Abbas’tan: Kütübi Sitte; hadis no: 772)

Resulullah vefat edince, ondan sonra Hz. Ebu Bekir halife seçildi. Bunun üzerine bedevilerden bir kısmı "irtidat" etti.(Hz. Ebu Bekir halife olarak onlarla savaşmaya karar verince) Hz. Ömer, "Resulullah: "İnsanlar lailaheillallah deyinceye kadar onlarla savaşmaya emr olundum. Bunu söylediler mi, benden mallarını ve nefislerini korurlar. (İslam`ın) hakkı hariç artık hesapları da Allah`a kalmıştır!" demiş iken, sen nasıl insanlarla savaşırsın?" dedi. Hz. Ebu Bekir: "Allah'a yemin olsun, namazla zekatın arasını ayıranlarla savaşacağım.Zira zekat, malın hakkıdır.Vallahi, Resulullah (sav)`a vermekte oldukları bir oğlağı vermekten vazgeçseler, onu almak için onlarla savaşacağım" dedi. Hz. Ömer sonradan demiştir ki: "Allah`a yemin ederim, anladım ki, Hz. Ebu Bekir`in bu görüşü, Allah'ın savaş meselesinde ona ilhamından başka bir şey değildi. İyice anladım ki, bu karar hakmış."
(Buhari, İ'tisam 2, Zekat 1, İstitabe 3; Müslim, İman 32, (20); Muvatta, Zekat 30, (1, 269); Tirmizi, İman 1, (2610); Ebu Davud, Zekat 1, (1556); Nesai, Zekat 3, (5, 14)

“Sizin elde ettiğiniz dünya malı,hayır değil; bir fitnedir Evet, hayır, ancak hayır getirir Lakin bu dünya ziynetleri hayır değildir Çünkü bunlar fitneye sebep olur Onlarla siz ahiret hususuna yönelmekten meşgul olursunuz Baharın yetiştirdiği nebatların bazısı, çok yiyen hayvanları ya patlatıp öldürür, yahut ölüme yaklaştırır Ancak ihtiyacına kadar yiyenlere zarar vermez Dünya malı da öyledir, insanlar ona hoş görerek meylederler Bazısı mala gark oldu denilecek şekilde çok mal edinir, bazısı fazlasına tamah etmeyerek azı ile yetinir Mala gark olanlar, ekseriyetle onun sebebiyle ya helak olur, yahut helake yaklaşırlar ”
(Müslim, S Müslim Terc ve Şerhi, c 5, s 474)

Aç karınla hiç bir ideoloji olmaz ,Çünkü aç insan, inançlarını yer,İnancımız gereği yasak olan her tür yola başvurabilir. Daha da ilerisi, insanları hırsları sonucu servet için birbirlerine düşman haline bile getirebilir.Bu ve benzeri yıkımlardan faydalanacak kesimler özellikle İslamın özü olan Hakk Adalet Özgürlük Eşitlik söylemlerini İslamcı kesim kullanmadığından yada gündemlerinde tutmamalarından farklı fikir sahipleri bu hakikatleri kullanarak fakir ve mazlum kesimleri istismar ederek toplumsal düzen içinde bir yıkımı başlatırlar.

Asla! Bilakis siz yetime izzet ikram göstermiyorsunuz.Yoksulu doyurmaya birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.Emeksiz kazanca Haram-Helal demeden açgözlülükle boğazınıza geçiriyorsunuz.Daha da ölçüsüz bir sevgiyle Malı seviyorsunuz.
(Fecr 17-18-19-20)

İslam kendini beğenmiş zenginlerin sebep olduğu sınıfsal uçurumlar hususunda uyarmıştır:

‘’Resulullah bu hayati meseleyi önemsemeyerek fakirlerin haklarını ödemeyen birkaç Müslüman’ı mescitten dışarı çıkarmış ve şöyle buyurmuştu:

"Zekat vermediğiniz halde nasıl Müslümanların camisine gelebiliyorsunuz?! Hadi camiden dışarı çıkın ve bir daha burada namaz kılmayın!"
(Men la Yahzuruhu’l-Fakih, s.152.)

“Ben, benden sonra sizin tekrar güneşe, aya, yıldızlara ve putlara tapmanızdan korkmuyorum. Ben, benden sonra sizin dünya malını aşırı sevip dünya malına tapmanızdan, dünya malı için birbirinizin boynunu vurmanızdan korkuyorum.”
(Buhari)

Asrımızda mülk hastalığına kapılan fakat bunun idrakinde olmayan insanların bir araya gelip sohbet ettiklerinde şu husus dikkatimi celb etmiştir: Ev,araba,para,giyim,harcama,ne kadar biriktirdiği nerelerde yatırım yaptığı vs gibi konular üzerinde durulmaktadır.Genel itibari ile Dünyevi hususlar hakkında fikir alış verişi yapılmaktadır.Bu tür davranışlar İnsanların dünya malına olan düşkünlüğünü açıkça göstermektedir.

Maddiyat için bir birlerini kandıranlar,öldürenler,hırsızlık yapanlar, kızlarını para uğruna
30-40 yaş büyük insanlara satanlar,Evliliklerde dahi kız tarafı veya erkek tarafı olması gerekenleri öncelikle şu sıralama ile gündeme getirir.işi varmı,geliri nasıl,arabasının olup olmadığı vb durumları sorgular ama asl olan ahlakı nasıl çevresi nasıl kötü alışkanlıkları varmı dikkate alınmaz.Mülk sahibi oldumu tamamdır! takın nişan yüzüklerini.Bedenen zengin ya önemli değildir,İman zenginliği ama İslamın özüne baktığımızda en önemli olanı ahlakıdır inancına sadıklığıdır.

“Hz. Ömer bir gün Peygamberimizin evine gelir, kapıyı çalar girmek için izin ister, izin verilir ve içeri girince peygamberimizi bir hasır üzerine uzanmış bulur. Bulunduğu odada eşya olarak; yerde bir hasır, duvarda asılı bir keçi postu, yerdede bir su ibriği vardır. Peygamberimiz hasıra uzandığı için yüzüne hasırın izleri çıkmıştır. Hz. Ömer bunları görünce ağlamaya başlar. Peygamberimiz niçin ağladığını sorar. Hz.Ömer şöyle cevap verir; Aklıma kıralların ve kisraların dünyada ne kadar rahat ve bolluk içinde yaşadıkları geldi, sonra Allah’ın peygamberini de bu halde görünce üzüldüm ve onun için ağladım. Peygamberimiz bunun üzerine şunu söyler: “Ey Ömer Kralların ve Kisraların bu dünyayı almasını, Bizimde Ahireti almamızı istemezmisin.”
(Buhari)

Sarp yokuş: Bir köleyi, bir esiri hürriyetine kavuşturmaktır!Yahut açlık gününde doyurmaktır. yakını olan bir yetimi, Hiçbir şeyi olmayan yoksulu, Sonra inanıp birbirlerine sabır tavsiye eden ve merhamet tavsiye edenlerden olmak.
(Beled 13-14-15-16-17)

Hz Ömer’in Vasiyeti

“Sana vasiyetim zenginlerin mallarını al ve fakir akrabasına dağıt.”

“ (…) malların zenginlerin ellerinde toplanıp devletleşmesine izin verme.”

“Tasarladığım gibi olur ve ömrüm yeterse, zenginlerin fazla olan mallarını kendilerinden alır, muhacir fakirlere dağıtırdım.”

“Şayet bu senede kıtlık olsaydı her evde bulunan kişiler kadar kişi yerleştirecektim, halk açlıktan helake gitmemelidir.”

( Hz. Ömer ve Modern Sistemler, s.364, Kayıhan yay.]

“Eğer daha uzun yaşasaydım zenginlerin elinde olan ihtiyaç fazlası malları fakirlere verirdim. Hiçbir kimse mal sahibi olmada diğerinden üstün değildir. Bunu müteakiben en düşük mertebedeki kimseleri en yüksek mertebedeki kimseler seviyesine çıkarırdım.”

Hz. Ömer (İslam Başkaldırıyor, Altaf Gauhar s.241, Pınar yay.)

Acaba abi Hz Ömer neden bu sözleri sarfetmiş durup düşünmemiz gerekmezmi?

Zekat müslümanlar’ın devlet hazinesinin hakkıdır, yüce allah’ın şeriatını yüceltmekle görevli olan hükümet bunu toplar ve belirli harcama yerlerine dağıtır.fakat müslüman’ın allah’a ve allah’ın kullarına karşı görevi bunun ötesinde devam eder. öte yandan zekat ‘artakalan malın’ tümünü kapsamayabilir.oysa bu açık hükümlü ayete göre malın artakalanının tümü yardım ve sadaka konusudur. nitekim fatıma b. kays’ın bildirdiğine göre “malda zekat dışında hak vardır”. yüce allah’ın rızasını elde etmek isteyen bir mal sahibi bu hakkı kendi eliyle verebilir. eğer böyle yapmazsa allah’ın şeriatını yürütmeye çalışan islam devleti bu hakka muhtaç olursa onu kendi insiyatifi ile alarak yararlı yerlerde harcar.” (fizilal, bakara/219).

Şu örnekleri soralım kendimize:

Bizler rahat yatağımızda yatarken Yoksullar yatak bir yana sığınabilecekleri bir ev bulamıyorlar.
Bizler çayımızı yudumlarken yemeğimizi sıcacık yerken Yoksulların kanlarını sinekler içiyor bir yardım kampına ulaşmak için akbabalara yem oluyor.

Bizler Nankörlük ederek yemekleri beğenmez iken onlar bir kuru ekmek bulamıyor
Bizler 200 milyarlık Gümüş yüzüğü sünnet adı altında rahatça parmağımıza takıyor ve bilmen ne kadar değeri olan elbiseler giyebiliyorsak ve bide bunun üzerine kalkıp din satabiliyorsak bu müslümanın vasıfları değildir.
Bizler Milyar dolarlık villalarda sözde İslamı temsil ediyor gözükür iken gecekondularda yaşayanları göremiyoruz

Birde Kul hakkı gerçeğini görmek lazım dikkat edersek çoğu zaman birileri birilerine kızınca hemen sana hakkımı helal etmiyorum der ya bu açlık ve sefalet içindeki İnsanlar bize ey insanlar size hakkımızı helal etmiyoruz derse kaçımız bunun farkındayız ?!

Bir toplumun düzenin bozulmasının ana sebebi,halkın yoksul düşmesinden meydana gelir;bu yoksul ve mazlum halkı sahiplenmeyen,herkesle bir ve eşit olunması gereken hususlarda kendi payını çoğaltmak için gayret sarfeden,tacirler Adalet ve Hakkı gözetmediklerinden düzenin bozulmasındaki ana rolü oynamaktadırlar.Kuran eşrefi mahlukat olabilen insana öğütler dolusu sayfalarıyla rehberlik etmek için karşımızda duruyor.Biz ise şaşkın bir avcı gibi Kuran'ı bırakıp efendiler dininin arkasına sığındıkça,başka izler ve yollar arayarak Eşrefi mahlukat olma yolunda gün geçtikçe gerisin geriye gidiyoruz.Kur’an deyip duruyoruz ama,Kur’an’ın emir ve yasakları hayatımızın hangi safhasında durup düşünmek vakti gelmiştir.

MEVLÜT HÖNÜL
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Malazgirt
21/01/2010