Siyonist Zalimlere Karşı Birlik Olabilmeliyiz /Mevlüt Hönül

[Mevlüt HÖNÜL]

Siyonist Zalimlere Karşı Birlik Olabilmeliyiz /Mevlüt Hönül

Ortadoğu bölgesinde, ikinci dünya savaşından sonra üretilmeye başlayan ve tüketimin genişlemesi üzere büyük bir güç haline dönüşen petrole duyarsız kalmayan batılı sömürgeciler, bu kaynakları elde etmek adına Arap emperyalist yönetimlerin vermiş olduğu tüm tavizleri her daim en kanlı şekilde kullanarak Ortadoğuda terör estirmeye başladılar.

Ortadoğu’yu yakın tarihten itibaren ele alacak olursak,1947-Birleşmiş İlletlerin Filistini paylaşması, 1948-İsrail’in kuruluşu ve ilk savaş,1951-Ürdün kralı Abdullah’ın öldürülüşü,1952 Hür Subaylar darbesi Mısır,1953-Kral Hüseyin’in tahta çıkışı,1954-İhvan’ı Müslimin’in tasfiye edilişi,1963-Baas’ın Irak’ta iktidara gelişi,1966-Seyyid Kutub ve arkadaşlarının idamı,1971-12 Mart Muhtırası (Türkiye) 1982-12 Eylül Darbesi,28 Şubat Post modern Darbe, 1987-1. İntifadanın başlangıcı,2000- 2. İntifadanın Şar'onun Mescidi Aksa’ya girişi ile başlaması.

Yönetimlere Ortadoğu’yu ele geçirme adına atadıkları adamları ülkelere göre yerleştirme politikaları: Irak’a Saddam zalimini, Mısıra Enver Sedat, Nasır ve İkinci Firavun Hüsnü Na Mübarek, Suudi Amerika’ya Kral Faht’ı, Kral Hüseyin, İran’ da Zalim Şahı, Suriye Hafız Esad, Filistin’e, Arafat, Mahmut Abbas, Türkiye’de İsmet İnönü’yü, Çevik birleri, Ergenekon ve İllegal tüm yapılanmaları destekleyip, her tür silah mühimmat ve lojistik desteği veren Büyük Şeytan Amerika Ortadoğu Jandarması olarak yerleştirdiği İsrail Siyonizm’ini, her şart ve ortamda haklı haksız olduğuna bakmadan desteklemiştir.

Almanya’da sözde Nazi katliamına uğradıklarını tarihi kaynaklara yazdıracak kadar zeki olan Yahudiler kendilerini mazlum olarak göstermek için bir film senaryosunu çok mükemmel bir tarzda gerçek imiş gibi sunarak Filistin topraklarına yerleşmek için zemin hazırlamışlardır. Antisemitizm (Yahudi karşıtlığı, Yahudi düşmanlığı), Yahudilik dinine, ırkına, kültürüne veya milletine karşı duyulan düşmanlık. Her ne kadar etimolojisi antisemitizmin tüm Sami halklarına yönelik olabileceğini ima etse de, terim ortaya çıkışından itibaren sadece Yahudilere yönelik saldırganlığı belirtmek için kullanılmıştır.

Antisemitizm Yahudi bireylere karşı gösterilen münferit nefret ve ayrımcılıktan kalabalık grupların, hatta polis ve askerin tüm bir Yahudi cemaatine yönelik örgütlü saldırılarına kadar geniş bir yelpazede meydana gelebilir. Bu baskının en aşırı örnekleri arasında, 1096'daki Birinci Haçlı Seferi, İspanyol Engizisyonu, Yahudilerin 1290'da İngiltere'den, 1492'de İspanya'dan ve 1497'de Portekiz'den kovulmaları,gibi Yahudi soykırımları için kullanılan bu kavramı Nazi Almanya’sının gerçekleştirdiği iddia edilen soykırım iddiası diyorum çünkü uzaktan yakından böyle bir soykırım olmamıştır.

Her daim hakkettikleri cezayı bulan Yahudi’ler, Almanya’da karşılaştıkları başarısızlıkları neticesinde, Siyonistler Antisemit bir hareketi var gibi göstererek, Arzı Mevud (Büyük İsrail) hedeflerini gerçekleştirmek adına Hitler’in iktidara gelmesi için her tür maddi desteği sağladıkları tarihi vesikalar ile sabit olup, kendilerini mazlum soykırıma uğrayan bir topluluk olarak lanse etmesi için Hitler iktidarına her tür desteği vermişlerdir.

Kendi istedikleri zemini hazırladıklarında, bir tıkanma ve soykırım iddiası ile Siyonist göç hareketi adı Filistin topraklarını işgal eden güçler ile işbirliği kurarak, Nazilerin Siyonizm’e verdikleri dolaylı destek inanılması güç olan aynı zamanda somut delillere dayanan teorilerini oyunlarını sahnelemeye başlamaları ile Avrupa’da başlayan sıcak destek sayesinde, Sosyo-ekonomik olarak, Avrupa’da güçlü olan Yahudi ler’in alt tabakaya verdikleri göç desteği sayesinde Filistin’e götürülebilirdi.

Yahudi ‘’David Ben Gourion’un’’ Filistin Topraklarını ele geçirmek için ne denli istekleri olduklarını ispatlayan şu sözleri ne denli bir siyaset yürüttüklerine açıklık getirmektedir.

‘’Bilsem ki Almanya’daki bütün Yahudi çocuklarını kurtarmak için ya hepsi İngiltere’ye nakledilecek, ya da yarısı İsrail’e götürülecek; ben ikinci şıkkı tercih ederim.
(İngiltere-1938) (Harun Yahya Yeni Masonik Düzen)

Yine başka bir Yahudi kuruluşu olan (1943 Kurtarma Komitesi Memorandumu)

‘’Eğer 50 bin kişi arasından ülkenin inşasına katkıda bulunabilecek 10 bin kişi ile bizim için ölü bir yük haline gelecek 1 milyon Yahudi arasında tercih yapacak olursak 10 bini kurtarmalı ve bununla yetinmeliyiz.’’ Bu sözler imkansız görünen bir ittifakın ne denli olduğunu gözler önüne sermektedir.

Hitler Yahudilerin bizzat onu desteklediğini şu sözleri ile ispatlamaktadır.

‘’Yahudiler bana mücadelemde önemli katkılarda bulundular. Hareketimizde çok sayıda Yahudi beni mali olarak desteklediler.’’ (Herman rauschning ‘’Hitler m’a dit gue’’.)

Siyonistler Naziler ile olan bu ilişkilerini sağlamlaştırırken. Öte yandan İngiltere ve Abd ile olan ilişkilerini de sağlam tutmak için ikiyüzlü karakterlerini sergilemekten geri durmazlar. Emellerine ulaşmak adına yürütmüş oldukları propagandaları adına Nazi katliamlarını göstermek ile yetinmeyen Siyonistler, emellerine ulaşmak adına İngilizlere yönelik propagandalarında başarılı olmak için,göçe engel olarak gördükleri İngiliz hükümetini zorda koymak adına,göçmen Yahudi’lerin bulunduğu gemiyi Mauritus Adası’na götürülürken bir patlama planı ile kendi insanlarını suya gömmekten çekinmeyen bir zihniyet gemiyi bizzat hagana elamanları tarafından göçü zorunlu kılmak adına batırmıştı.

1958 yılında Siyonist hareketi komitesi üyesi Rosenblum, olayın içyüzünü açıkladı: ‘’Bombayı gemiye Hagana’nın ajanlarının yerleştirdiğini ve bizzat çocukları, anaları kendi elleri ile öldürdüklerini açıklamıştır.
(Prof.Dr. Hikmet Tanyu Tarih boyunca Yahudiler ve Türkler Bilge Yayınları 1979)

Şimdiye kadar sunmuş olduğumuz delillerin sonu gelmeyecek kadar çoktur, çünkü kendi kanlı emellerine ulaşmak adına kendi halkına ölüm planları yapan bir toplumdan hele de bu toplum Siyonistler ise her şeyi beklenir.

Kısaca son yüzyılda Ortadoğu’daki emellerine ulaşmaya çalışan Siyonistlerin ne tür propagandalar ile amaçlarını mubah gördüklerine değindik. Şimdi asıl mevzu olan Yahudilere bakmaya çalışacağız:

İlahi dinler her daim, Yahudilerin hile, desise, fitne, bozgunculuk ve yıkım hareketlerine maruz kalmıştır. Bizler Müslümanlar olarak bizlere ibret ve öğüt almamız için anlatılan bu bozgunculuklardan ders almış değiliz. Yüce Kitabımız Kuran’i kerimde Yahudilerin tarih boyunca Hakk olan dine ve mensuplarına karşı takındıkları ve uyguladıkları hile ve bozgunculuklar anlatılmakta ve bizleri bu konuda uyarmaktadır:

Onların tebliğ ettiğiniz şeye inanacaklarını bekliyor musunuz? Aksine, birçoğu Allah'ın kelâmını dinler ama onu anladıktan sonra bile-bile çarpıtırlar. Nitekim imana ermiş olanlarla buluştuklarında, “[Sizin inandığınız gibi] inanıyoruz!” derler; ama birbirleriyle baş başa kaldıklarında, “Rabbinizin kelâmını size karşı koz olarak kullansınlar diye mi Allah'ın size açıkladığı şeyleri onlara haber veriyorsunuz? Aklınızı başınıza toplamayacak mısınız?” derler. Bilmezler mi ki Allah, açığa vurdukları şeylerden de, gizlediklerinden de haberdardır? (Bakara:75-76-77)

Ayeti kerime’de Müslümanlara yapılan hitapta. İslam’ın ilk döneminde özellikle o zamanlar çok sayıda Yahudi’nin yaşadığı Medine'ye hicretten sonra Müslümanlar, Yahudilerin, tevhidi inançlarından dolayı Kur’an mesajına ilk koşacaklar arasında bulunacaklarını bekliyorlardı.

Bu hayal kırıklığı ile sonuçlanan bir beklenti oldu. Çünkü Yahudiler, kendi dinlerini sadece İsrail oğullarına adanmış bir çeşit ulusal miras olarak kabul ediyorlar ve yeni bir vahyin gereğine -veya olabilirliğine- inanmıyorlardı. Bu şekilde açıkça inkar eden Yahudilere karşı Müslümanlar yapılan hile ve desiselere karşı uyanık davranmaz iseler, Kendi yaşadıkları ülkelerde ve beldelerde esir olarak, Siyonistlerin bozgunculuklarına maruz kalmaya devam edeceklerdir:

Kınama, boykot ve tüm vicdani hareketlerin etkili olabilmesi için, Yahudi oyunlarını bozmak için, tek yol, yeniden İslam’ın özüne Kuran’a dönmek ve emirlerini sımsıkı sarılmak ile Siyonistlerin bu vahşetlerine son demektir. Müslümanlar zaferlere erişmek ve tüm zulüm odaklarına karşı direnmek işin özü olan Kuran İslam’ına dönmek ile mümkündür.

Günümüz dünyasında yer altı ve yer üstü ekonomik ürünlerin geneli, Siyonistlerin ellerinde bulunmaktadır, Müslümanlar kendi elleri ile onlara verdikleri bu imkanları daha sonrasında kendilerine karşı bir güç olarak kullanıldığını açıkça görmelidirler. Bu hususta Siyonistler elde ettikleri maddi güçleri ile Müslümanları yenmenin tek çaresi olduğunu çok iyi anlamış ve bu deneyimlerini gün geçtikçe güçlendirmişlerdir.

Bu elde ettikleri mali güç ile her daim, Müslümanların inançlarına saldırmaktan geri durmayan azgınlar çetesi olan Siyonistler, bu güçlerini kullanarak Müslüman toplumlara karşı yürütülen düşmanlıklarını ortaya koymaktadırlar. Kuran’i Kerim bu hususta bizleri şöyle uyarmaktadır:

Geçmiş vahyin izleyicilerinden bazıları sizi saptırmak isterler: Ama onlar kendilerinden başkasını saptıramazlar; üstelik bunu fark etmezler de. Ey geçmiş vahyin izleyicileri! Bizzat kendinizin şahit olduğu Allah'ın mesajlarını neden inkâr edersiniz? Ey geçmiş vahyin izleyicileri! Neden hakkı batıl ile saklayıp örter ve [pekâlâ] farkında olduğunuz hakikati gizlersiniz.
(Al’i İmran: 69-70-71)

Haktan batıla saptırmak, her zaman en etkili düşmanlık yollarından biri olarak her asırda ve ortamda kullanılan etkili bir silahtır. İşte bu hususta Kuran bu hususta Müslümanları uyarmakta ve bu sinsi düşmanın silahı hususunda dikkatli davranmayı açıkça beyan etmektedir.

Bizler Siyonist zalimlerin bu oyunlarının, zulümlerinin, katliam ve soykırımlarının Müslümanların üzerinden kalkmasını istiyor isek! Bize düşen asli vazife, Kuran ve Hz Muhammed (s.a.a) efendimizin belirlemiş olduğu İslam sancağı altında yekvücut olarak birleşmek ve Müslümanlara yeryüzü Mazlumlarına zulmeden tüm şer odaklarına karşı, yalnız ve tek kalmanın fayda vermeyeceğini bilerek, Avrupa İlletler birliğine karşı Müslüman Millet birliği şuuru ile bir araya gelmeliyiz, tüm soy, millet, kavim vb kavramları Kuran milleti olma şuuru ile birleştirebilmeliyiz.

Bugün yeryüzünde iki yol vardır Birincisi ‘’Allah’ın Hizbi’’ İkincisi ‘’Şeytanın Hizbi’’ başkada yol ve grup yoktur. İmana ermiş olanlar Allah’ın emrettiği birliktelik çatısı altında birleşmedikçe Zulüm, Sömürü, Katliam vb insanlık dışı olgular her daim Mazlum insanların başında bir bela olacaktır. Yeryüzü Mazlumları için Katil, Şımarık, Zalim ve her tür fahşayı mubah gören lanetlediğimiz Siyonistlere karşı Muhammed ümmeti artık bir bütün olarak fedailer topluluğunu oluşturmak ve İnsanların mutluluğu refahı için Siyonist zalimlerin kökünü kazımak zamanı geldi de geçiyor.

MEVLÜT HÖNÜL
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
04.06.2010
MALAZGİRT