|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Mevlüt HÖNÜL,Açılış Tarihi: 16 Ağustos 2012 (03:35), Konuya Son Cevap : 17 Ağustos 2012 (23:23). Konuya 3 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
16 Ağustos 2012, 03:35 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 18779 Üyelik T.:
20 Mayıs 2012 | Kur’anı Ölülerin Gözleri İle Okuyanlar. / Mevlüt Hönül Kur’anı Ölülerin Gözleri İle Okuyanlar. / Mevlüt Hönül Asr'a andolsun ki. Gerçek şu ki, insan ziyandadır; Ancak iman ede(bile)nler, iyi işler yapanlar, birbirlerine hakkı ve sabrı öğütleyenler bunun dışındadır. (Asr Suresi) Kur’ani Kerim’de geçen ayetlerin 228’i hukuki hükümler taşır.Bunların 70’i aile, 70’i medeni kanun 13’ü yargılama ve yargılama usulü, 10’u anayasa hukuku, 10’u iktisadi ve mali düzen, 25’i milletlerarası ilişkiler ve 30’u ceza kanunu ile ilgilidir. (Abdulvehhab Hallaf ‘’Usulü Fıkıh İlmi) Bu oranlara göre Kur’anın yüzde üçü hukuka ve yüzde 0.05’i cezaya ayrılmıştır. Buna karşılık Kur’anın hemen hemen tamamı iman ve ahlakı yerine getirmek ile alakalı hedefleri konu edinir. Kur’anın tüm zaman dilimlerine hitap eden dili,insanlık için ortaya koymuş olduğu hakikatler, inkarcılara verdiği mucizevi cevaplar, şüphesiz olması insanlar için bahşedilmiş en büyük anlama ve yaşama Kılavuzudur. Bu kılavuzdan sorumlu olan biz kullar. Kur’anı anlamak ve yaşamak yerine mal makam aracına, heva ve heveslere göre yoruma, muska,cifir,ebcet anlayışlarına, ölülere duyurmaya çalışmak ile meşgul olduğumuz müddetçe Ölülerin anlayışı ile bakmış oluruz. Allahsız bir din anlayışı, ahlaksız bir din anlayışıdır. Ahlak’ın kaynağı Kur’an tevhit,adalet,namus,haya,edep insanı insan yapan temel özellikleri insan olmaya aday olanlar için bir bir açıklamış ve bu yolda ortaya konulması gerekli hedefleri belirlemiştir. Kur’ani Kerim’de belirtilen ibadetler, yalnızca Allah’ı anlamak ve yaşamak için yapılmalıdır.Yapılan her ibadet Allah’ın huzurunda olduğundan gafil olmayan bir anlayış ile yapılmalıdır.Allah’a teslim olmamış bir ruh ile yapılan her ibadet şekilden öteye geçmeyen mürai ibadetidir. Lakin günümüz dünyasında,ahlaksız inançları ile ibadet ettiklerini söyleyenlerin yapmış oldukları, hatalar Allah kaynaklı olmayan anlayışlarının tezahürüdür. Din sahibi olarak Allah’ı gördüğümüz vakit başkalarının kusurlarını görebildiğimiz gibi kendi kusurlarımızı da görebiliriz. “Kumeyl bin Ziyad şöyle diyor'' İmam Ali b. Ebu Talib: Elimden tutup beni şehir dışına çıkardı, sahraya varınca dertliler gibi uzun bir ah çekerek şöyle buyurdu: "Ey Kumeyl! Bu kalpler bir çeşit kaplardır; en hayırlısı içindekini en iyi koruyandır. Sana söylediklerimi iyi belle ve aklında tut. İnsanlar üç kısımdır: Biri, rabbani âlim; diğeri kurtuluş yolu için ilim öğrenen öğrenci; geriye kalanlar ise her seslenene (bilmeden) uyan, her esintiye kapılıp giden değersiz sineklerdir; ne ilim nuruyla aydınlanmışlar ve ne de sağlam bir desteğe sığınmışlardır. Ey Kumeyl! İlim maldan hayırlıdır; zira ilim seni korur; ama malı sen korursun. Mal harcandığında azalır; (ama) ilim harcandığında çoğalır; malın verdiği makam ve şahsiyet malın yok olmasıyla yok olur. Ey Kumeyl! İlim öğrenmek, kendisiyle mükâfat verilecek bir dindir; insan hayatında onunla Allah'a itaat eder; ilim hâkimdir; mal ise mahkûmdur. Ey Kumeyl! Mal biriktirenler, diri oldukları halde helak olmuşlardır. Ama ulema, zaman (dünya) baki kaldıkça bakidirler. Bedenler yok olmuştur; ama söz ve eserleri gönüllerde mevcuttur." (Eliyle göğsünü işaret ederek "İşte burada pek çok ilim vardır; keşke onu taşıyacak birini bulsaydım. Çabuk anlayıp algılayan kimseleri buluyorum; ama güvenilir değillerdir; dini dünyaya alet ediyorlar. Allah'ın nimetleriyle kullarına, hüccetleriyle de dostlarına üstünlük taslıyorlar. Veya hakkı yüklenip boyun eğen, ama önünü ardını göremeyen basiretsiz ve daha başlangıçta kalbi şüpheye dalan kuşkucu birini buluyorum. O halde, ne bu, ne de öbürü! Veya dünya lezzetlerine düşkün, şehvetlere karşı yuları yumuşak olan, mal toplama ve yığmaya ihtiraslı birini buluyorum. Oysa her ikisi de bir işte dine riayet edenler değillerdir. Bu ikisi, otlayan hayvanlara daha çok benzemekteler. İşte böylece ilim, onları taşıyanların ölümüyle ölüp gitmektedir. Evet, ey Allah'ım! İlahî hüccet ve nişanelerin yok olmaması için yeryüzü hüccetle, Allah için kıyam eden birinden boş kalmaz. O ister zahir ve apaçık olsun; isterse korkup gizlensin. Onlar kaç kişidir ve neredeler (veya ne zamana kadar böyle gizli kalacaklar)?! Vallahi onlar sayı bakımından azdırlar; ama Allah katında makam açısından dereceleri pek büyüktür. Allah, hüccet ve nişanelerini onlara benzeyenlere emanet edinceye ve onları benzerlerinin kalplerine ekinceye kadar hüccet ve nişanelerini onlar vesilesiyle korumaktadır. İlim, hakikatin basireti üzere aniden onlara yönelmiştir; yakin ruhunu elde etmişlerdir; refah i-çerisinde olanların zor gördüğü şeyleri onlar kolay bulmuşlardır; cahillerin korkup kaçtıkları şeylere onlar ünsiyet etmişlerdir. Ruhları en yüce makama (Allah'ın rahmetine) asılı olduğu halde, bedenleriyle dünyada yaşamaktalar. İşte bunlar Allah'ın yeryüzündeki halifeleri ve halkı O'nun dinine davet etmekteler. Ah! Âh! Onları görmeyi ne kadar da arzuluyorum!" Daha sonra buyurdular ki: "Kumeyl! İstersen geri dön." "Nice oruç tutan kimsenin, oruçtan elde ettiği ancak açlık ve susuzluktur. Nice gece namazı kılan kimsenin gece namazından elde ettiği, ancak uykusuzluk ve yorgunluktur. Akıllıların uykusu ve iftarları ne güzeldir!" "Hamdı nimetlere, nimetleri şükre kavuşturan Allah'a hamd olsun. Tıpkı belalarına hamd ettiğimiz gibi, nimetlerine de hamd ederiz. Kendisine emredilenlerde yavaş davranan, nehyedilenlere koşan nefsin şerrinden Allah'a sığınırız. İlminin kuşattığı, kitabının tek tek saydığı şeylerle O'ndan bağışlanma dileriz. Bir ilim ki sınırlı değil, bir kitap ki hiç bir şey dışta bırakılmamış. Biz O'na; gaybı bizzat görmüş, vaat edilene vakıf olmuş kimselerin iman ettikleri gibi; ihlâsıyla şirki, yakiniyle şüpheyi ortadan kaldıran bir imanla iman ederiz. Şahadet ederiz ki Allah'tan başka hiç bir ilah yoktur. Tektir ve O'nun ortağı da yoktur. Hakeza (Şahadet ederiz ki) Muhammed (s.a.a) onun kulu ve Resulüdür. Bu iki şahadet; sözü yüceltir, ameli yükseltir. Bu ikisinin konulduğu mizan hafiflemez, kaldırıldığı mizan da ağır gelmez. Ey Allah'ın kulları! Sizi hedefe götürecek azık ve sığındığınızda sizi kurtaracak bir sığınak olan ilahi takvaya sarılmayı tavsiye ediyorum. Azık ve sığmak odur. En duyarlı davetçi ona davet etmiş, en güzel anlayıp belleyen de onu anlamış ve bellemiştir. Takvaya çağıran, gerçek tebliği yapmış, takvayı anlayan da gerçekten kurtulmuştur. Ey Allah'ın kulları! Allah korkusu (takva), Allah'ın dostlarını O'nun koymuş olduğu haramlarını çiğnemekten alıkoyar, dostlarının kalplerini, O'nun korkusuna bağlar. Öyle ki onları seherlere kadar ayakta tutar, kavurucu bir günde (oruç tutarak) susuz bırakır da gene onlarda yorgunluk yerine rahat, susuzluk yerine suya kanmışlık görülür. Ölümün yakın olduğunu gördüklerinden salih amele koşarlar. Emellerini yalanlar, ecellerini gözetirler. Sonra dünya yokluk, zahmet, değişiklik ve ibret yurdudur. Dünyanın yokluk diyarı olması, yayını okuna takmış olmasından dolayıdır. O okun sivri ucu hedefini şaşmaz, yarası da tedavi edilmez. Diriyi ölü yapar, sağlamı sakat, başı selamette olanı da derde sokar. Doymayan bir yiyici, kanmayan bir içicidir. Dünyanın bir zahmet yeridir; zira kişi yemeyeceği malı yığar, oturmayacağı evleri yapar. Sonra da gider Allah'ın huzuruna çıkar. Ne yanında taşıdığı malı vardır, ne de oturduğu binaları. Dünya değişiklik yeridir; zira acılanılacak kimseye gıpta edersin, gıpta edilecek kimseye de acırsın. Dünyada nimetler çabucak kaybolur, sıkınalar birden bire bastırır. Dünya ibret yurdudur; zira insan emeline ulaşmak üzereyken, birden ölüm onun emellerini yok eder. Ne emeline kavuşur; ne de hayal etmeyi terk eder. Fesubhanellah! Dünya mutluluğu ne müthiş bir mutluluk! Susuzluğa kandırışı ne harika! Ve ne güzel gölgelendiriyor kavurucu sıcaklarda! Azrail gelince geri çevrilemez, giden de geri getirilemez. Fesubhanellah! Yaşayan ölüme kavuşmaya ölüden daha yakın, ölü de hayata yaşayandan daha uzak. Cezası olmayan hiç bir kötülük, mükâfatı olmayan hiç bir hayır yoktur. Dünyadaki her şeyi işitmek onu görmekten, ahiretteki her şeyi görmek onları işitmekten daha zor/büyük bir şeydir. Size görmek değil de işitmek, gayba muttali olmak değil de haberdar olmak yetsin. Şunu bilmelisiniz ki dünyada eksilip ahirette artan şey; dünyada artıp da ahirette eksilenden daha hayırlıdır. Nice eksilen karlı olur, nice artan da zararlı! Emrolunduğunuz şeyler, nehiy olunduklarınızdan daha geniş; size helal kılınanlar, haram kılınanlardan daha çoktur. Öyleyse, az olanları çok olanlar için; dar olanı da geniş olanlar için terk ediniz. Allah sizin rızkınızı üstlenmiş ve sizler de (farz kıldıklarıyla) amel etmekle emr olundunuz. Onun size üstlendiği şey için çalışmayı, size farz kılınanla amel etmekten daha üstün tutmayın. Bununla beraber Allah'a yemin olsun ki şüpheler doğmuş, kesin şeyleri bürümüştür. Hatta sanki üstlenilen şey (azık) size farzmış; farz kılınan (amel) da sizden kaldırılmış gibi telakki edilmeye başlanmıştır. O halde (salih) amel islemeye gayret edin. Ölümün ansızın gelip çatmasından korkun. Çünkü kaybolan rızkın geri gelmesi umulabilir, ancak kaybolan ömrün gelmesi mümkün olmaz. Bugün elden kaçan bir rızık, yarın daha bir artmış şekilde geri gelebilir. Oysa dün ömrünüzden kaybettiğiniz bir vaktin bugün geri dönmesini bekleyemezsiniz. Umut gelenle, yeis geçenle beraberdir. Öyleyse "Allah'tan gereği gibi korkun ve ancak Müslümanlar olarak ölün."(Al'i İmran: 102) NEHCÜL BELAĞA İMAM ALİ Hz Ömer buyuruyor ki: Allah Resulü Muhammed’i (s.a.a) , hak Peygamber olarak gönderen Allaha yemin ederim ki, Fırat kenarında bir oğlak kaybolsa (yahut bir kurt bir koyunu kapsa) korkarım ki kıyamet gününde onun bile hesabı Ömer’den sorulur!" Allah Resulü Muhammed(s.a.a):“Hepiniz çobansanız ve hepiniz idareniz altındakilerden sorumlusunuz. İdareci (emir) çobandır, erkek ev halkının çobanıdır ve kadın, kocasının evi ve çocuklarının çobanıdır. Hâsılı, hepiniz çobansınız ve hepiniz idareniz altındakilerden sorumlusunuz.” (Riyaz’üs Salihin) İnsanlık dini İslam’da, herkes bir birinden sorumludur. Mazlum, yoksul, miskin, kadın, erkek, yabancı, yerli, her ferdin ve toplumun canı namusu dini ve dünyası eman altındadır. Allah resulü Muhammed (s.a.a) insanlara bu mesuliyeti âlemlere rahmet oluşu ve ahlakı ile her şart ve zamanda muhafaza edip bizlere emanet bırakmıştır. Allah katında insanların bütün azalarının şahitlik edeceği gün insanın yapmış olduğu iyilik ve kötülükler tek-tek karşısına çıkacaktır. O zaman ne bir bahane nede başka bir şeyin fayda vermeyeceği güne toplumsal sorunlara duyarsız kalmalarımızın elbette hesabını vereceğiz. Ey ben insanım diyenler: Allah’a, ahiret gününe iman edilmesi gereken her şeye iman edebilenler! Hepiniz çobansınız ve idareniz altındakilerden sorumlusunuz. Evrensel bir özelliğe sahip olan bu hitap zaman mekân ırk soy meslek vb hiçbir ayrıma tabi tutulmadan. İman edebilenleri kapsar, İman’a eremeyen kesimleri bunun dışında tutmak lazım öncelikle iman etmeleri gerekir. Hadisi şerifte belirtilen sorumluluk her hususta insanların toplumsal olarak yaşamsal alanda birbirlerinden sorumlu olduklarını,her sorumlunun kendi sorumluluğu altındakinden mesuliyetinin hesabının MAHKEME-İ KÜBRA'DA olacağı bilinci ile hareket etmesi ve yalnızca Allah'a kul olması ilahi emirdir. MEVLÜT HÖNÜL MALAZGİRT [Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
__________________ “...Kendinizi satmayınız. Hür, özgür insanlar olunuz, kendini satan satıcılardan olmayınız” İmam HÜSEYİN (a.s) |
Konu Sahibi Mevlüt HÖNÜL 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Seküler Cemaat-Tarikatlar ve Modern Kölelik | Makale ve Köşe Yazıları | AlimOğlu | 47 | 20914 | 16 Eylül 2016 00:11 |
Akletmez misiniz? Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | Mevlüt HÖNÜL | 0 | 2627 | 18Haziran 2016 02:59 |
İRTİCA’YA KARŞI İSLAM / Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | Yitiksevda | 4 | 2234 | 22 Şubat 2016 23:34 |
Mü’min Kime Derler? /Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | Mevlüt HÖNÜL | 0 | 1862 | 26 Ocak 2016 23:38 |
Allah’ın Hükmüne Meydan Okuyanlar/ Mevlüt Hönül | Makale ve Köşe Yazıları | 3 | 2335 | 10 Mayıs 2015 23:35 |
16 Ağustos 2012, 21:06 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 4597 Üyelik T.:
27 Ekim 2008 | Cevap: Kur’anı Ölülerin Gözleri İle Okuyanlar.
Allah razı olsun abi bilgilendirmen için bu arada ben medinedeyim bayramdan sonra dönecez nasipse
__________________ Allahtan başka hiç birşeyi olmayan ben Allahtan başka herşeyi olanlara acırım.......... |
17 Ağustos 2012, 22:05 | Mesaj No:3 |
Durumu: Medine No : 13301 Üyelik T.:
04 Şubat 2011 | Cevap: Kur’anı Ölülerin Gözleri İle Okuyanlar. |
17 Ağustos 2012, 23:23 | Mesaj No:4 |
Durumu: Medine No : 4597 Üyelik T.:
27 Ekim 2008 | Cevap: Kur’an� �l�lerin G�zleri �le Okuyanlar. Amin. Allah razı olsun kardeşim rabbim tüm gelmek isteyenlere nasip etsin insallah
__________________ Allahtan başka hiç birşeyi olmayan ben Allahtan başka herşeyi olanlara acırım.......... |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Irk Ayrımı /Mevlüt Hönül | Yitiksevda | Makale ve Köşe Yazıları | 4 | 08 Eylül 2021 09:08 |
Allah’ın Hükmüne Meydan Okuyanlar/ Mevlüt Hönül | Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | 3 | 20 Kasım 2015 21:46 |
Din Pazarında Tesbihat/Mevlüt HÖNÜL | Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | 0 | 30 Mart 2015 22:53 |
Dinin Özü: Dua/ Mevlüt HÖNÜL | Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | 1 | 02 Mart 2015 18:53 |
Sorguluyorum!!/Mevlüt Hönül | Mevlüt HÖNÜL | Makale ve Köşe Yazıları | 2 | 05Haziran 2010 22:40 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|