|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Aysima,Açılış Tarihi: 18 Aralık 2008 (15:01), Konuya Son Cevap : 18 Kasım 2021 (18:14). Konuya 2 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
18 Aralık 2008, 15:01 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 1390 Üyelik T.:
16 Nisan 2008 | Hüzünlerin ve sevinçlerin hangi dala asılı Hüzünlerin ve sevinçlerin hangi dala asılı Milyonlarca müminin, duamızı kabul edecek makamın öğrettiği o muhteşem duayı, Fatiha'yı, çağlayanlar gibi akan nefesleriyle "amiiiin" diye zarflayışının heyecanında yeniden tanıştım Mülk Sûresi'yle.. Sabahların hepsinde mahzun kalplerimize ebedî güneşler doğuran, mahcup gönüllerimizi sonsuz güzelliğe açan Haberci'nin (asm) huzurunda, sonsuzluğu nefeslenerek kılıyoruz sabahı. Sanki gafletlerden uyanmış yedi uyurlar gibiyiz. Sanki zulümleri susturmuş, zalimleri boğmuş zaman ırmağının öbür ucunda kurtuluşa uyanır gibiyiz. Sonsuz bir 'şimdi' kucaklıyor bizi. Ne telaş var ne koşturma. Bitimsiz an'ın pınarından yudumluyoruz kevseri. Secdeler sahici. Secdeler hiçe indiriyor bizi. Sabah namazının iki rekâtına yayıyor 'Tebareke'yi imamımız. "Tebârekellezi biyedihi'l mülk." "Ne yücedir O mülkü elinde tutan..." "Hanginizin daha güzel işler yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmakta..." Mülkün Sahibi, sahip olmak/ol(a)mamak ekseninde kıvranıp duran insanlığa varlık manifestosunu en başında ilan ediyor. "Ölmeyi de yaşamayı da ciddiye alma..." "Ölmekle her şeyi yitiriyor değilsin. Yaşamakla da her şeye sahip oluyor değilsin." "Mülk O'nundur; senin değil..." Sana her şeyi terk ettiren ölüm, bildiğin ölümlerden bir ölüm değil... Seni her şeye sahip eyleyen hayat da, o bildiğin hayatlardan değil. Ölüm de ödünç, hayat da. Ölmek de şimdilik. Yaşamak; zaten şimdilik. Hem sonra, yaşaması kendinden olmayanın sahipliği ne kadar sahicidir ki? Sahip olduğunu sandıklarıyla sadece beraberdir. Sadece yakınında durmaktadır sahiplendikleri. Ve sadece şimdilik durmaktadır. "Bu benimdir" dedikleri elinden çıkacak bir gün. Eli de elinden gidecek bir gün. Ayette "ölüm"ün önce zikredilmesi belki bu yüzden. Kendini pürüzsüzce akıp giden hayatın ortasında bulan insana o beklenmedik kesintiyi en başından hatırlatmak için. "Varlığının kesintiye uğrayacağı o an her daim yanı başında bekliyor seni." Varlığın ödünç. Sahiplenmen emanet. Ve sadece şimdilik. Varlık sende kalacak değil, sen de varlıkta kalacak değilsin. Hemen ardından teselli ediyor ölüme doğru yürüyen, eskiyen/eksilen çaresiz insanı. Ölüm de sahipsiz değil. Üstelik senin Sahibin olan, sana varlığı sahiplendiren O'nun elinde. Ölümü o yarattı; O'na rağmen ölüyor değilsin. Ölümü O takdir etti; O'ndan habersiz gidiyor değilsin. Ölsen bile O'nun mülkündesin. Ölümün sınanmak için. Yaşaman sınanman için. Yani ölüm de hayat da bir oyun. Bir başka gerçekliğin yüzünü aralamak için bu oyun. Kazanman yaşamaya bağlı değil, kaybetmen ölüme endeksli değil. Bir başka gerçeğin eşiğinde vasıta sadece ölüm-kalım derdi. "Senin derdin ölüm-kalım derdinden büyük olmalı." Varlık manifestosu, bizi alışık olduğumuz eksenden çıkarıp, olmamız gereken eksene yerleştiriyor. Ölüm-kalım ekseninden iyi-kötü eksenine konuşlanıyoruz birden. Soruyorum şimdi kendime. Korkularım nerede konaklıyor? Sevinçlerim hangi vadide büyüyor? Hüzünlerimin müsebbibi neler? Kayıp ve kazanç terazimin kefelerine neler koymuşum? Örneğin, yanlışa savrulmaktan şarampole yuvarlanmaktan korkar gibi korkuyor muyum? Uçuruma düşmek gibi korkunç geliyor mu bana dilimin ve nefeslerimin boş söz ve yalanların kirli kuyusuna çekilmesi? Ateşe değiyormuşum gibi yakıyor mu damağımı dudağımı gıybetler, arkadan çekiştirmeler? Her an kırılabilir buzdan zemin üzerinde yürür gibi mi yürüyorum sözlerimin üzerine basarken? Çekinmelerim kimlerden, nelerden? Çamurdan pislikten sakındığım kadar sakınıyor muyum nankörlüğün, şükürsüzlüğün kokuşmuşluğundan? Allah'ı bir bilip de, O işitmiyormuş gibi konuşmak, O bilmiyormuş gibi eylemek, O görmüyormuş gibi davranmak, sağırlaştığım, körleştiğim, cahilleştiğim zifiri karanlıkta yürüyormuşum gibi ürkütüyor mu beni? Sorumu tekrar ediyorum: Ölüm-kalım kaygımızı neye göre ayar etmişiz? Gafilce bir sözün kulaklarımıza aniden değmesi, kulağımızdan geçen bir kurşun vınlaması kadar betimizi benzimizi attırıyor mu? Tiksinir miyiz meselâ, bir kardeşimizin bize de gıybetini dinlettirip bir başka kardeşinin ölü etini didikleyerek yemesi karşısında... Namazı terk ettiği için ebediyen felç olmak üzere olan bir kardeşimizin, birden namaz için ayağa kalkmasını gördüğümüzde, bir felçlinin yürümeye başlamasını gördüğümüz kadar sevinç ve şaşkınlık yaşadık mı hiç? Namazsızları niyazsızları her gördüğümüzde, ebedî hayatının engelli ve özürlü olmasına aldırış etmemelerine bakıp da bir engelli görmüş gibi üzülüyor muyuz? Kur'ân'a uzak kalarak gözünü de gönlünü de köreltmiş kardeşlerimizin ara sıra elinden tutup ezilmesin diye "yol"un karşısına geçirmeye heveslendiğimiz oldu mu hiç? Mülk O'nun olduğu halde, biz mülk kaygısındayız. Ölümü o var ettiği halde, biz yok yere yok etmeye çalışıyoruz ölümü. Hayatı o var ettiği halde, biz boş yere kendimize yüklüyoruz yaşamayı. Rızkı garanti ettiği halde rızık peşinde koşturuyoruz. Akıbetimizi garanti etmediği halde, akıbetimiz garantiymiş gibi endişesiz ve telaşsızız. Sadece gözler değilmiş meğer körleşen, gönüller de kör olurmuş... Gözün gördüğü ölümden korkanlar, gözün gördüğü hayata tutunanlar, gönüllerinin korktuğu ölümlü amellere korkmadan yürüyorlar, gönüllerinin özlediği diri amelleri gözünü kırpmadan terk ediyorlar. Mülk O'nun... Ama kör gönlüm hâlâ daha "ölüm-kalım" derdinde.. "İyi-kötü" derdi sanki başkalarının derdi...
__________________ ''Gönlüm Sükût-u Ezber Eyledi...!'' |
Konu Sahibi Aysima 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Risale-i Nurda Namaz | Risale_i Nur (Said Nursi) | Aysima | 0 | 2307 | 21 Mart 2009 23:15 |
Son Cüzde Kaçırılmaması Gereken SünnetLer | Kur'ân-ı Kerim Genel | Yitiksevda | 5 | 3080 | 21 Mart 2009 23:06 |
Emir Sultan | Alimler(Rh) | Aysima | 2 | 2475 | 21 Mart 2009 21:22 |
Tevazu | Adap-Edep-Ahlak | Mihrinaz | 2 | 2322 | 26 Şubat 2009 20:27 |
Risale-i Nurlar"'da Yahûdi | Risale_i Nur (Said Nursi) | Emekdar Üye | 3 | 2145 | 25 Şubat 2009 22:35 |
01 Mayıs 2020, 22:16 | Mesaj No:2 |
Durumu: Medine No : 13055 Üyelik T.:
18 Aralık 2010 | Hiç bir kimse Allah'ın izni olmadan ölmez. O belli bir vakte bağlanmıştır” (Âl-i İmran Süresi Ayet: 145) “Nerede olursanız olun, sağlam kaleler içinde bulunsanız bile ölüm size yetişecektir”. (Nisa Sûresi Ayet: 78)
__________________ "Bir yαrım αklın kuyusundα öbür yαrım αşkın kuytusundα... Cennet ve cehennem αrαsındα.Ucu sırαttαn geçen bir uçurum kenαrındα... Â'râftα..... Ârâfın dα αrαsındα...Ar ve αf yαrαsındα..." |
18 Kasım 2021, 18:14 | Mesaj No:3 |
Durumu: Medine No : 13055 Üyelik T.:
18 Aralık 2010 |
__________________ "Bir yαrım αklın kuyusundα öbür yαrım αşkın kuytusundα... Cennet ve cehennem αrαsındα.Ucu sırαttαn geçen bir uçurum kenαrındα... Â'râftα..... Ârâfın dα αrαsındα...Ar ve αf yαrαsındα..." |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
< Hangi şık > | su damlası | Forum Oyunları | 31 | 14 Kasım 2024 21:24 |
Hangi eve girilmez | YaŞuHa | Makale ve Köşe Yazıları | 2 | 16 Kasım 2013 08:40 |
Hangi ayrılık hangi kavuşma... | HakikaT | Makale ve Köşe Yazıları | 3 | 16 Ocak 2012 22:27 |
Havada asılı duran taş | SELVER | Bilgi Dağarcığı | 1 | 10 Temmuz 2010 12:34 |
Hangi Sûre ? | iklimya | Namaz-Abdest-Teyemmüm | 2 | 21 Şubat 2008 01:32 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|