Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM GENEL.::. > Edebiyat > Makale ve Köşe Yazıları

Konu Kimliği: Konu Sahibi Hasdadaş,Açılış Tarihi:  14 Şubat 2009 (23:44), Konuya Son Cevap : 16 Temmuz 2012 (01:12). Konuya 33 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 15 Şubat 2009, 21:55   Mesaj No:31
Medineweb Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:hattaboğlu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 210
Üyelik T.: 20 Eylül 2007
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 131
Konular: 6
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cvp: Milliyetçilik ırkçılık mıdır?

milliyet"çilik" ile karıştırmayın...
Alıntı ile Cevapla
Alt 15 Şubat 2009, 23:48   Mesaj No:32
Avatar Otomotik
Durumu:MİSİ isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 7049
Üyelik T.: 13 Şubat 2009
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 7
Konular: 2
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cvp: Milliyetçilik ırkçılık mıdır?

BU TAMAMEN NİYETE VE MİLLİYETÇİLİK KELİMESİNE YÜKLEDİĞİN ANLAMA BAĞLI SEN EĞER KENDİ MİLLETİNİ DİER MİLLETLERDEN ÜSTÜN TUTARSAN KENDİ MİLLETİNİN İNSANLARINİ DİER İNSANLARDAN ÜSTÜN TUTARSAN IRKÇILIKTIR. BEN MİLLİYETÇİLİĞİ MİLLETİNİ SEVMEK CANDAN BAĞLI OLMAK DİYE TANIMLIORUM AMA BU KAVRAMA KARŞIYIM BU VE BUNUN GİBİ KAVRAMLAR ZATEN BİZİM TEK YÜREK OLMAMIZI ENGELLİO HERKES MİLLETİNİ SEVER SADECE MİLLİYETÇİ DENİLEN KESİM DEİL;)
Alıntı ile Cevapla
Alt 13 Mayıs 2010, 00:46   Mesaj No:33
Medineweb Emekdarı
Emekdar Üye - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Emekdar Üye isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 16627
Üyelik T.: 11 Şubat 2012
Arkadaşları:2
Cinsiyet:
Yaş:48
Mesaj: 4.081
Konular: 315
Beğenildi:49
Beğendi:0
Takdirleri:149
Takdir Et:
Standart RE: Milliyetçilik ırkçılık mıdır?

aşiretçiliğin kuramlı teorili versiyonudur ırkçılık yeni anlamıyla milliyetçilik.
ve dahası hamakatin cehaletin vahşetin şehirlide görülen halidir...
Alıntı ile Cevapla
Alt 16 Temmuz 2012, 01:12   Mesaj No:34
Medineweb Sadık Üyesi
suhtem - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:suhtem isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 17229
Üyelik T.: 10 Mart 2012
Arkadaşları:27
Cinsiyet:
Memleket:......
Yaş:39
Mesaj: 975
Konular: 69
Beğenildi:94
Beğendi:40
Takdirleri:695
Takdir Et:
Standart ırkçılık!..

Milliyetçilik ırkçılık Değildir.

Günümüz dünyası, büyük bir manevi buhran yaşamaktadır. İnsanlar hayattan zevk ve lezzet alamayacak duruma gelmiştir. intiharlar, savaşlar, terör ve benzeri hadiseler ile ilgili haberler, dünyanın her tarafından sıklıkla duyulur bir duruma gelmiştir. Bu ve buna benzer tüm olumsuz gelişmeler, insanların kendilerini ve birbirlerini anlayamadığından kaynaklanmaktadır. Kendilerini anlayamayan insanların, başkalarını anlaması düşünülemez.
Aklen ve vicdanen biliriz ki, hangi ırktan, hangi coğrafyada, hangi anne babadan dünyaya geleceğimizin tayin ve tespiti, bizim irademiz dışındadır. Milletimizi ve ailemizi tayin etme iradesi, Allah’a (c.c) aittir. Çünkü kainatta bulunan her varlığın, hikmetle ve dengeyle meydana gelmesi gösteriyor ki, onlar sonsuz bir hikmet, adalet ve ilim ile vücuda gelir. Bu varoluş tesadüfe değil, İlahi programa tabidir. İnsanın gözü, kulağı, burnu, kafası v.s bütün azalarının hikmetli ve düzenli olması gibi, insanların millet millet, kabile kabile yaratılması da boşuna değildir. Bu tarz bir yaratılışın da, elbette çok hikmetleri vardır.
Bu hikmetlerden sadece birisi hakkında, Kur’an-ı Kerim şöyle buyurmaktadır: “Ey insanlar! Muhakkak ki biz, sizi bir erkekle bir dişiden yarattık… Ve sizi millet millet, kabile kabile yaptık ki, tanışıp kaynaşasınız… Allah katında en şerefliniz takvaca en ileri olanınızdır (O’ndan en çok korkanınızdır.)” (Hucurat Sûresi, 13)
Bu Ayet-i Kerimede, insanlara verilmek istenen binlerce dersten, konuyla ilgili dikkatimizi çeken üç temel konuyu değerlendirmeye çalışalım:
1- İnsanların hepsi, bir anne ve babadan dünyaya gelmiş kardeşlerdir. Bunların ırk veya millet açısından birbirlerine üstünlük taslamaları, kesinlikle yanlıştır. Çünkü iki ayrı aile yoktur. Tek bir anne ve baba ile, çocukları vardır. Bu hakikate, ayetin “Muhakkak ki biz, sizi bir erkekle bir dişiden yarattık…” kısmı işaret ediyor.
2- Cenab-ı Hakkın (c.c) insanları, kabile, ırk ve millet olarak ayrı yaratmasının hikmeti, bir milletin diğer milletlere düşman davranması için değil, bir ırkın fertlerinin birbirlerini tanıyıp yardımlaşmaları içindir. Bu gerçeğe ise, “Ve sizi millet millet, kabile kabile yaptık ki, tanışıp kaynaşasınız…” bölümü parmak basıyor.
3- Allah katında ve yanında en kıymetli ve değerli kişiler, Allah’tan en çok korkan ve O’nun yolunda hayatını geçirenlerdir. Yoksa herhangi bir millete ait olmak, Allah yanında şeref konusu olamaz. Zaten adalette öyle ister. Bu kısma da söz konusu ayetin, “Allah katında en şerefliniz takvaca en ileri olanınızdır (O’ndan en çok korkanınızdır.” cümlesi ışık tutmaktadır.
Ezelî ve ebedi hüküm sahibi Rabbimiz (c.c): “Ancak mü’minler birbirinin kardeşidirler. Öyle ise, kardeşlerinizin aralarını ıslah edin.” (Hucurat Sûresi, 10) buyurmakla, müminlerin hakiki kardeşleri, başka dinden olan kardeşleri veya akrabaları değildir. Aksine müminlerin gerçek kardeşleri, başka milletten olsa da, aynı dini ve inancı paylaşan iman sahipleridir. Nitekim Hud suresinde, Nuh ( a.s ) ile alakalı geçen şu ulvi hadise meselemize mükemmel delil hükmündedir.
Hz. Nuh (a.s) “Ya Rabbî! elbette boğulan oğlum da ailemdendi, öz evladımdı. (Halbuki ben onları gemiye alırken Sen bana kurtulacaklarını, müjdelemiştin). Senin vaadin elbette haktır ve Sen hâkimlerin hâkimisin!” ( Hud suresi, 45 ) diye Tufan olayında onun da kurtulmasını istediğinde, İlâhî cevap şöyle gelir: “Ey Nuh O senin ailenden değil. Çünkü o, dürüst iş yapan, temiz bir insan değildi.” ( Hud suresi, 46 ) ve Hz. Nuh (a.s)’ın, oğlunu gemiye alması men edilir.
Demek ki; bir müminin inançsız ve isyankar bir akrabası varsa ve hatta bu kişi kendi oğlu dahi olsa onun ehli sayılmıyor. Öyle ise inanmayan ırkdaşı da onun hakiki dostu ve yakını olamaz. Bu gerçeği, çok net bir biçimde ortaya koyan başka bir ayet: “Ey iman edenler, babalarınızı ve kardeşlerinizi, eğer küfrü imana tercih etmişlerse, dost edinmeyin! Sizden kim onları dost edinirse işte onlar, zalimlerin ta kendisidir.” (Tevbe suresi, 23)
Ayrıca, “O gün ne mal, ne evlât bir fayda vermez. Allah’a ( c.c) kalb-i selim ile gelenler müstesna..” (Şuara suresi, 88-89) ayetinde, insana ahirette ve mahşerde faydalı ve geçer akçe olacak tek şeyin, takva, amel-i salih ve selim bir kalb olduğu ifade edilmektedir.
İlahi hitaba en layık ve en mükemmel muhatap olan Allah’ın resulü (a.s.m), ırkçılığı “ cehalet dönemi davası” anlamında “ asabiyet-i cahiliye ” tabiriyle tarif eder. Bu davayı güdenler hakkında da “Asabiyet dâvâsına kalkışan, onu yaymaya çalışan, bu dâvâ uğrunda mücadele eden kimse bizden değildir.” (Ebu Davut, Edeb, 121) ve “Kim hevasına uyarak bâtıl yolda cenk eder, ırkçılığa çağrıda bulunur veya kavmiyetçiliğin sevkiyle öfke ve tehevvüre kapılırsa cahiliye ölümü üzere ölür.” (İbni Mace, Fiten, 7)gibi ifadelerle dehşetli bir sonun olacağı haber verilmektedir.
Ayrıca ümmetin felaketini ve sonunu hazırlayacak ana sebeplerin başında da, yine bu ırkçılık davasının geldiği hadiste özellikle vurgulanmıştır. Nitekim peygamberimiz (a.s.m), “Ümmetimin helâk olması üç şeyden ileri gelecektir. Bunlar:
- Kaderiye (yani kaderi inkar etmek davası),
- Unsuriyet (ırkçılık) dâvâsı,
- Dinî meselelerde gevşeklik etmektir.” (Taberanî, Mu’cemüs Sağir, 158)
Bu hadiste itikadi meselelerin yanlış yorumunun İslama vereceği zarar kadar, Irkçılığın da zararlı olacağı haber verilmektedir. Irkçılığın İslam alemine veya insanlığa ne denli zararlı olduğuna, tarih şahittir. Mesela;
a- Emevi devletinin Arap milliyetçiliğini esas tutmaları ve Arap kavmine ehemmiyet verip diğerlerini köle veya ikinci sınıf olarak görmeleri neticesinde, hem İslam aleminde bulunan diğer milletleri küstürdüler, hem kendileri çok felaketler gördüler, hem de İslam aleminin ilk zamanlardaki gelişme ve genişlemesinin durmasına neden oldular.
b- Avrupa devletlerinin asırlarca ve özellikle 20. y.y’ın başlarında milliyetçilik fikrini esas tutmalarıyla, iki dünya savaşı meydana gelmiş ve bunun sonucunda milyonlarca insanın kanının akmasına yol açmışlar. Fakat onlar “Avrupa Birliği” vesilesiyle bu gibi hastalıklardan kurtarmaya ve kendilerini tek millet veya topluluk olarak görmeye çalışıyorlar.
c- Osmanlı devletinin de sonunu getiren hadiselerin başında, yine milliyetçilik akımları vardır. Zira, Yunanlar, Arnavutlar, Bulgarlar, millet-i sadıka olan Ermeniler ve Araplar gibi bir çok millet her taraftan bağımsızlık faaliyetlerine ve iç karışıklığa başlayınca, dünyanın adalet dengesi olan o koca devi bir anda yıkıverdiler.
Elbette ırk, kabile, akraba sevilecektir. Amma İslâm dininde, ırkını ve akrabasını sevmek demek; ırkındaki insanların kalbine, başta Allah korkusu ve Allah sevgisini yerleştirmek demektir. Onları, Allah’ın yasak kıldığı her türlü haramlardan muhafaza etmek, onların emir dairesinde hareket etmeleri için gayret göstermektir. Ve onların duygularına, düşüncelerine, vicdanlarına; adalet, iffet, haya, namus, cömertlik, hikmet gibi yüksek ahlak ve meziyetleri hedef göstermektir. Onlara Allah’ın hakkı ve kul haklarını yeterince anlatıp, millete, vatana karşı sorumluluk duygularını geliştirmektir.
Bu Gerçeklere göre Cenâb-ı Hak, Resûlüllah (S.A.V) Efendimize hitaben: “Önce en yakın akrabalarını korkut. Sana uyan mü’minleri kanatlarının altına al; Sana baş kaldırırlarsa, ‘Yaptıklarınızdan uzağım’ de”( Şûra sûresi, 214-215-216) buyurarak emretmiştir.
Görülüyor ki; İslâmî ölçüler çerçevesinde fertlerin, yaratılışında var olan yakınlarını ve ırkını sevmesi, değil yasaklanmak tam tersine emredilmiştir. Ancak; zulmederek, diğer ırkları aşağılayarak ve küçük düşürerek, ayrılıkları ateşlendirecek, Müslümanları birbirine düşürecek, toplum hayatını altüst edecek ırkçılığı, İslâmiyet kesinlikle yasaklamıştır. Hattâ zulme, haksızlığa, ayrılığa sebep olabilecek her türlü bölgecilik, kabilecilik, aşiretçilik ayrımını da reddetmiştir.
Bu açıdan İslam, ırkı yok saymaz, ırkçılığı dava etmeyi yasaklar. Milletini sevip gözetmeyi değil, başka milletlere düşmanca tavır sergilemeyi reddeder. Çünkü, insanın kendi milletini sevmesi, onlara yardım elini uzatması, hataları varsa düzeltmeye çalışması, atalarının İslama yaptıkları hizmetleri anlatması ve onlara benzemek için gayret göstermesi ırkçılıktan tamamen ayrıdır.
Mesela, bir ordu çeşitli birimlerden oluşur. Bunların farklı oluşu ordu birimleri için bir düşmanlık sebebi değil, bir zenginliktir. Her birim mensubu kendi ekibini tanıyıp kaynaşacak ve onunla orduyu kuvvetlendirmeye çalışacaktır. Şayet bir birimin mensupları diğer birimlerin askerlerini düşman görse ve onların tahribine çalışsa, farkında olmadan kendi kuvvetini yok etmiş olur. O zaman Ordunun tamamı, ortadan kalkacaktır. Aynen öylede, İslam dünyası büyük bir ordudur. Millet ve kabileler, bu ordunun birimleri gibidir. Bunlar birbirlerine yardım etmek ve İslam’ı güçlendirmek için çalışmaları gerekir. Bunun haricinde yapılacak çalışma ve gayret, kendileri için bir yıkım olur.
Mesela, aile iki ayrı cinsten meydana gelir. Bu iki cins ( erkek ve dişi ), birbirlerinin eksikliklerini ortadan kaldırmak ve yardımlaşmak için yaratılmışlardır. Cenab-ı Hak bu hakikati “Eşleriniz sizin elbiseleriniz, siz de eşlerinizin elbiselerisiniz.” ( Bakara suresi, 187), buyurmakla bize bildirmektedir. Oysa kadınlar ve erkekler, bu farklılıktaki ilahi hikmeti dikkate almayıp ayrılık sebebi yaparlarsa, insanlık hüsrana uğrayacaktır. Ortada ne erkek kalır ne de kadın. İslam milletlerini ve topluluklarını da ayrı cinsler olarak görmek mümkündür. Bu ayrı cinsler, birbirleriyle mücadele değil eksikliklerini tamamlamak için bir elbise olacaklardır.
Mesela, Vücud azalarının farklılığı, ruha yardım içindir. Azalar farklı olsa da ruhun birliği, onlara bir birlik verir. Hepsi bir gaye uğrunda ve ruhun kontrolünde çalışır. Şayet organlar, ruhun birliğine rağmen sadece azaların farklılığını dikkate alıp birbirleriyle çatışmaya girselerdi, ortada ne aza kalırdı ne de ruh. Aynen bunun gibi, İslam milletleri de birer aza gibi ruhları olan İslamiyet’e kuvvet vermeleri gerekir. Bediüzzaman Said Nursi “Milliyetimiz bir vücuddur. Ruhu İslamiyet aklı kuran ve imandır.” vecizesiyle bu manayı dikkatimize sunmaktadır.
Ayrıca unutulmaması ve akıldan çıkarılmaması gereken bir nokta da şudur: ruhun ırkı olmadığı gibi, ruhun binası olan ve elementlerden meydana gelen cesedin de ırkı olamaz. Irk ve millet kavramı, tamamen soyut ve belirli bir hikmet için, Allah (c.c) tarafından insanlara verilen bir duygudur. Bu ilahi hikmet, insanlar tarafından abes bir şekilde kullanılmaktadır. Ayrıca ırkçılık ve menfi milliyetçilik alanında ilk adımı atan şeytanın kendisidir. Çünkü o, Allah’ın (c.c) “ Adem’e secde edin ” emrine karşı, “ ben ondan daha üstünüm. Çünkü beni ateşten onu ise topraktan yarattın” diyerek ırkının ve nevinin üstünlüğünü ilan etti. Halbuki üstünlük takvadadır. Şeytan ise üstünlüğü ırkında aradı ve kaybedenlerden oldu. Demek ırkçılık davası güdenler, şeytanın yolundan giden zavallılardır.
Veda Hutbesinde bu konu ile alakalı şöyle buyurulmaktadır: “Ey İnsanlar!.. Rabbiniz birdir, babanız da birdir. Hepiniz Âdem’in çocuklarısınız. Âdem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi, kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerine bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah’tan korkmaktadır. Allah yanında en kıymetli olanınız O’ndan en çok korkanınızdır.”

Dr. Burhan Sabaz
__________________
"..insanın ruhunu yücelten bir acı,
ucuz bir mutluluktan daha değerlidir..."
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 20 Kişi okuyor. (0 Üye ve 20 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Kuran Hatmi ve hatim duası var mıdır? Peygamber Efendimiz ve Sahabeler yapmış mıdır? KuM TaNeSi Soru Cevap Arşivi 1 28 Aralık 2021 11:59
Vatan ve Milliyetçilik bilinmez Tevhid Ve Şirk Konuları 1 05 Eylül 2015 20:41
ırkçılık,milliyetçilik.kavmiyetçilik Ile Ilgili Hadis:buyrun buraya yazınler Ene Garip Hadis-i Şerif 3 20 Ekim 2012 13:43
Vatan ve Milliyetçilik bilinmez Muhtelif Konular 0 08 Ağustos 2011 17:17
Müslümanlarda Milliyetçilik Paradoksu/M.METİN ADIGÜZEL KARAKÖSE Makale ve Köşe Yazıları 0 03Haziran 2010 23:06

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.