Google ve Müritleri/Muhsin Arslan

[Muhsin Arslan]

Google ve Müritleri/Muhsin Arslan

Son çeyrek asırda, teknolojiden istifade büyük bir nimettir. Teknolojiyi kullanmak nimet ise, onu yanlış kullanmak tam tersine hayatımıza, ahlakımıza yansıyan eksilerle-kayıplarla doludur.

Özellikle sanal alemde, insanlar monitörün arkasına saklanarak klavyeye çok fevrice yüklenebiliyor.

Reel deki tavırları ile sanaldaki tavırları taban tabana zıt olabiliyor.

Reelde-yaşantısında-ailesinde-çevresinde pasif sıradan biri iken,sanalda pek ala nerdeyse mücedid makamına çıkabiliyor.

Reel de toplumun karşısında üç beş cümle kuramazken,sanalda "google amcasından faydalanarak" şeyhul islam makamını kimseye kaptırmayabiliyor.

Reel deki yaşantısı ile sanaldaki çıkışları "iki farklı insan" profilini çizebiliyor.

google amca demiştik...

Bu çok yönlü mürşidden istifade nimetini kötüye kullanarak, eşrefi mahlûk sıfatımızdan çok şey kaybedebiliyoruz.

Örneğin, kopy pastel ile,amacımız eğitmek eğitilmek değil de, muhatabımızla savaşmak olduğundan, içeriği okumadan yapıştırmayı marifet sanıyoruz.

Sanalda görünmez pozisyonunda olduğumuzdan, muhatabımızı çok fevri bir şekilde, aşağılayabiliyor, tekfir edebiliyor, küfür edebiliyoruz.

Birilerine yaranmak ya da korkmak söz konusu olmadığından, fren debriyaj patlak bir kişilik sergileyebiliyoruz.

Her alanda, her dalda, şeytani veya rahmani her türlü bilgi google amcada mevcuttur.

İslami kaynaklar anlamında, google adeta hazret konumunda, faydalananlar mürit konumuna geçmişlerdir.

Bu mürşitte ilim namusu yoktur. Bunu namussuzlaştıran müritleridir. Âlinin makalesinin altına kendi adını yazıp amcaya iade sünneti google oldu nerdeyse.

Yâda altındaki "kaynağı-yazarı silerek" o makaleyi bir "veledi zinaya" çevirebiliyor. Makaleyi yazan papaz mı, keşiş mi, haham mı, müsteşrik mi, Müslüman mı belirsiz...

Müritlerde de okuma alışkanlığı olmadığından, altına; "Allah razı olsun,eline sağlık, süper" iltifatları ile "bu hırsız âlimi!" pohpohlayabiliyor. Ne alim içeriği okumuş ne mürit. Ortada bir takdir-alkış furyası sürüp gidiyor.

Rahmani ve şeytani her türlü bilgiyi cebinde barındıran google mürşitleri, nabza göre şerbet dağıtabiliyor.

Müridin canı fuhuş mu-kumar mı-rezalet mi-cehennem mi istedi ; "buyur!"

İlim mi irfan mı insanlık mı oda hazır, buyur!

Size sunduğu bilgiler bir nebze doğru da olsa, çoğu ortada dolaşan sahipsiz nesilsiz kaynaksız veledi zina olan bilgilerdir.

Abdullah bin sebe'nin yazdığı makalenin altına abdulkadiri geylani yazıldığından, abdullah bin sebe'ye hizmet yarışına girip, geylaniye hücum!

Çok şeytanca düşünülmüş bir tuzağı çok az kişi fark edebiliyor maalesef. Kaynağı verilen o makaleyi, sunumu, bilgiyi, çalışmayı araştırayım, aslı kaynağında varmı, yok mu, değişiklik-tahrif var mı çoğumuzun aklına bile gelmemektedir.

google demişse tamamdır!

Ama buhar iden rivayet edilen bir hadisi araştırmak sorgulamak çürütmeye çalışmak mürit için hobi!

Vahyi tahrif, baltalamak, sulandırmak amaçlı, sanal âlemde görevli abdullah bin sebe'ler kadar tehlikeli bir afet görmemiştir yeryüzü.

Sanal âlemde ayetleri tefsir etmeye kalkan bu abdestsiz-meymenetsiz müritler, hayatlarında belki toplam 5 kez kuranı kerimi açıp yaprakları ile tanışmamıştır.

google mürşitleri müritlerine hazır ilim dağıtıyor zaten. Ben bilmem şeyhim bilir diyen bizim taklitçilere ne kadar da benziyor, tuhaf değil mi?

google mürşitleri onlara Zerdüşt’ün-Mao’nun-Stalin’in-keşişin-papazın bir sözünün altına (şuara23) bile yazsa, taklitçi hazırcı müride yutturmak o kadar basit ki. Hatta bu tür kuran cahilleri, şuara süresi kuranda var mı tereddüdü bile yaşar emin olun.

Hatta bir google müridi telefondan bana bir ayet sormuştu.
-Bu ayet hangi sürede demişti.
-Hud süresi 125.ayet demiştim.
-telefonda Klavye sesi geliyor bana bu arada.
-5 dk bekledi durdu. Sonunda yoruldu sordu.
-Ya arkadaş google Hud süresinde bu ayeti bulamadı. Nerde bu ayet?!

Kuranın-Hud süresinin yabancısı bu alim adam nerden bilsin ki Hud süresi 123 ayettir!

Âcizane tavsiyem bu "veledi zina üreten" mürşitten faydalanın ama sazanlaşmayın.

"Ey iman edenler! Eğer size bir fasık, bir haber getirirse, onu araştırın (doğruluğunu anlayıncaya kadar tahkik edin). Değilse bilmeyerek bir kavme sataşırsınız da yaptığınıza pişman olursunuz. " hucurat 6

Saygılar...
26.12.2011
Muhsin Arslan
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Malazgirt

[kamer34]

Muhsin hocam konu başlığı süper olmuş

[İqra]

Elinize sağlık.

[YASEMİN ATAMAN]

Elinize yüreğinize sağlık.

[Yitiksevda]

Siz kendinizi unutarak diğer insanlara erdemli olmayı mı öğütlüyorsunuz-hem de ilahi kelamı okuyup durduğunuz halde?Siz hiç aklınızı kullanmaz mısınız?
(Bakara 44)

‘’Siz kendinizi unutarak diğer insanlara erdemli olmayı mı öğütlüyorsunuz’’

Ayeti kerime’de,Yahudilerin İslam’ın zuhur ettiği dönemlerde,dinin esaslarından sapmış olan tutum ve davranışlarına rağmen.Kendilerini Kitabın ve Şeriatın koruyucuları,Hakk üzere olduklarını ve İnsanların öncüleri olanlardan, iyiliğe çağıran kötülükten nehy edenler olarak görmekte idiler.Bu bakış tarzı Yahudilerin kendilerine belirlemiş oldukları görüşleri idi.Yalnız Hakikatte ortaya koydukları tavır ve davranışları ile,kendi Asli görevlerine ihanet etmekte idiler.Dünya veya Ahiret geleceği konusunda,problemleri yokmuş gibi davranmakta idiler.Kaybetme endişesini kendi gönüllerinde taşımadıkları gibi,hayatlarında da yaşamıyorlardı. Buna rağmen İnsanlara daima dünya ve Ahiret hususunda sürekli telkinlerde bulunur öğüt vermekten geri durmazlardı.

Bu karakter sahibi olan kişiliklerin,kendi heva ve heveslerine teslim oldukları, yapmadığını-yapamayacağını söylemeleri,sahtekarlıktan başka bir yol değildir. Lakin Aklı olan İnsan başkalarını kurtulmasını ve hakikatleri anlamasını istiyorsa kendi kurtuluşunu da düşünmek zorundadır.Aklın asıl değeri İyiyi ve kötüyü belirleyen yönleri kavramada ve hayatın akışını buna göre yönlendirmede ortaya çıkar.

‘’hem de ilahi kelamı okuyup durduğunuz halde?’’

Ayeti kerimede,Kitap ehline özellikle onların kitapla olan ilgilerini belirtmek ve kitap sahibi olduklarını tasvir etmek için üzerinde durulan soyut bir cümleden ziyade.Bu ayet ile onlara bir mesaj verilmek amaçlanmıştır.Verilmek istenen mesaj şu şekilde Siz Kitabı daha derinden kavramak ve daha güzel bir şekilde hayatınızı yönlendirmek için Allah’ın ayetlerini okuyorsunuz,Anlamak için çaba sarf ediyorsunuz,Vahiyle içli dışlı olmanıza rağmen gaflete dalarak bu ayetlerden habersizmiş gibi davrananlar tenkit edilmektedir.

Yahudiler ve Hristiyanlar o günün şartlarında,kendi kitaplarından elde ettikleri doğruları,insanlara anlatmakla beraber kendilerini bu doğrulara karşın müstağni görerek,yaşam ve söylemlerinde meydana gelen çelişkileri,bilgilerine bağlayıp halkı kendilerinin oluşturduğu din olgusuna davet ediyorlardı.Tamamen görsel bir çelişki ifade eden bu durumu,Kuran men etmektedir, bu ayetle ehli kitap uyarılmıştır,bu ehli kitap kavramı içine,biz Müslümanlarda giriyoruz,aynı zamanda bizlerin de bu hatalara düşmememiz için uyarıdır.



‘’Siz hiç aklınızı kullanmaz mısınız?’’


Bu ayeti kerimede Kitap ehli olanların,Bilinçlerini ve duygularını harekete geçirmeleri emredilmektedir.Kitap ehlinde bilgi eksikliğinden kaynaklanan bir sorun olmadığını,Bilgisini kullanmayarak aklını devre dışı bırakmasıdır.Emri bil Maruf Nehyi Anil Münker emrini bilinçli olarak kullanmamasıdır.Bunu yaparken kendini unutmaması, Öncelikle kendi hayatında yaşaması,Söz ve hareket birlikteliğinin olması,Çünkü böyle bir tebliğ metodu sözleri ve eylemleri ile İyiliği emretmesi kötülükten sakındırması eşit davranışlar ile başarıya ulaşabilir.

İnsanlar imtihan gereği ‘’İman’’ ve ‘’Sapkınlık’’ arasında iki yönlü bir mücadele içerisindedir.Biri içe yönelik olan İman ile inanmak,ikincisi ise Eylem ile pratiğe dökmektir,Bu Hareket metodu Mümin kişiliklere aittir.Diğer hareket tarzı olan Sapkınlık ise Nefsini terbiye etmeden başkalarının nefsini terbiye ile uğraşmaktır.

Çünkü her şart ve ortamda İlahi davet metodu ile Tebliğ görevini üstlenen Kişilikler,Bu görevi icra ederken,elbette günahsız değillerdir.Bazen doğru yoldan ayrılabiliyorlar.Fakat yanlışlarının farkına vardıkları an Hakka geri dönüş yapabiliyorlar.

Ayeti özetleyecek olursak Pasiflik ile beraber aktif olmanın yan yana olması değil,O dönemde yapılan hatayı eleştirmek ve yanlış olduğun. idrak ettirmektir Tebliğ görevini üstlenen kişilerin bilinçli bir şekilde anladıklarını dosdoğru bir şekilde uygulamaları ve Tebliğcinin davetinde ki sebatı ve dikkati ile örneklik teşkil ederek başkalarının sapmalarına mazeret olmaması hakkında uyarı niteliğindedir.

Biz Müslümanlar olarak,kurtuluşumuz için bugün insanların çoğunluğunun uygulamış olduğu bin-bir çeşit,hile,tezgah,yalanlama,güzel görünümler,araya vasıtalar koyma,gibi eylemler ile değilde,İnsanın vahiy ile ortaya koyduğu eylemler ve bu eylemleri uygulamada ki çizgi ile alakalıdır.Sorumluluk bilinci ile,Ahirette çetin bir hesabın olduğunu unutmadan,Bizi başarıya ve kurtuluşa eriştirecek olan Amel ve Allah’ın rahmeti ile,her şart ve ortamda dosdoğru bir yol izleyerek Kuran’ın emrettiği esaslara bağlı kalabilmektir,Sağlıklı ve Erdemli bir sonuç ancak ve ancak Allah’a kesin bir şekilde bağlanmak ile gerçekleştirilebilir.

Mevlüt Hönül

[Yitiksevda]

Muhsin hocam teknolojinin ilerlemesi ile bilgi edinme işi çok kolay hale gelmesine rağmen insanlar işin özünden Kuranın arapçasından sarftan nahivden siyak ve sibaktan habersiz ilimsiz kopy pasteler ile Kimden nereden geldiğini sorgulamadan alim kesilmişler ve onlara işin ehli olarak Ayet sunsan yorum yazsan dahi alıntı yaptıkları yanlışları doğru kabul ettikleri için birşey anlatılmıyor anlatılmıyor ...Kuran şunu ifade eder demene rağmen yok efendim şu şahıs şöyle diyorlar insanların aklını çelmeye ve yanlış bilgiye yönelmelerine sebep oluyor Allah bizleri eğri ile doğru olanı ayırd etmede ölçülü kılsın yardımcımız olsun...

[FECR]

Google alimlerinin(!) mumu, internet başından ayrılınca söner

[Kürt_Mücahide]

google şeyh makamında

çok güzel bir uyarı.Allah razı olsun Abi.

[Esma_Nur]

"Ey iman edenler! Eğer size bir fasık, bir haber getirirse, onu araştırın (doğruluğunu anlayıncaya kadar tahkik edin). Değilse bilmeyerek bir kavme sataşırsınız da yaptığınıza pişman olursunuz. " hucurat 6

Saygılar...
26.12.2011
Muhsin Arslan
[Linkler Ziyaretçilere Kapalıdır.Giriş Yap Veya Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Malazgirt[/QUOTE]
toplumun içden içe kanayan yarasını dile getirmişsiniz.

[bilinmez]

bi ara internete annesi kuran okurken kuranı elinden alıp atan daha sonra hayvana dönüşen bi figür yayınlanmıştı belki hatırlayanlarımız vardır ve bende inanmıştım daha sonra bunun yanılmıyorsam hollandalı bi heykel traşın yaptığı bi figür olduğunu ve bakın şimdi ben nette bir şey yaınlayacam ve kuranı okuyunca kızı tarfından karşı çıkıp kuranı fırlatan kızın hali diyecem ve bakın neler yapacaklar insan deyip yayınlayınca,hemen biri altına ayet,yapıştırmış ve peşine binlerce yorum tıklanma falan ,yayından yayın olmaya başlamış.NE diyelim tahkiki olmayan ve atalarının geleneğine mirasçı olarak konup bunuda islam zanneden ki kısmide islamın bazı emirleri bulunsada bu tür inanca bağlı insanların ARŞTIRMA yapmadan bu tür zan uygulamarıda çoook olsada hepimizinde bazen düştüğüde olabiliyor ve son olarak İYİKİDE KURANI ALLAH KENDİ KORUMALIĞINA ayırmış ,ELHAMDULİLLAH...Yazınız anlamlı ama ne yapalım bazende bu tür fasıklardan olan bilgilerede baş vuruyorum ben kendim çünkü hadis konusunda dahi MÜSTEŞİRK ler kadar detaylı araştırma yapılmamış, ne yapalım SAYIN MUHSİN HOCAM OZAMAN KOLLARI SIVAYIN VE hadisleride vurud lu bi çalışma yapın bizde yararlanalım...

Yani hocam sezarın hakkı sezara......fasıklarda iyi çalışıyor....