|
Konu Kimliği: Konu Sahibi YaŞuHa,Açılış Tarihi: 06Haziran 2011 (23:04), Konuya Son Cevap : 06Haziran 2011 (23:04). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
06Haziran 2011, 23:04 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 13867 Üyelik T.:
24 Mayıs 2011 | Gariplere müjdeler olsun Gariplere müjdeler olsun Gariplere müjdeler olsun GARİPLERE MÜJDELER OLSUN Bismillahirrahmanirrahim. Nebî SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in: "İslam garip olarak başladı ve tekrar başladığı gibi garip haline dönecektir. Gariplere müjdeler olsun.!" (Müslim, İmân 232; Tirmizî, İmân 13) Bu hadis, İslam garip hale döndüğü zaman - Allah'a sığınırız - onu terk etmeyi gerektirmez. Bilakis durum Allah azze ve celle'nin şu ayetlerde buyurduğu gibidir: "Kim, İslâm'dan başka bir din ararsa, bilsin ki kendisinden (böyle bir din) asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktır." (Al-i İmran, 85) "Allah nezdinde hak din İslâm'dır." (Al-i İmran, 19) "Ey İman Edenler! Allah'tan, O'na yaraşır şekilde korkun ve ancak Müslümanlar olarak ölün." (Al-i İmran, 102) İslam garip olarak başladığı için diğer dinler makbul olmaz. Bilakis Iyâz b. Hımâr'ın rivayet ettiği sahih hadiste sabit olduğuna göre; Nebî SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz Allah azze ve celle yeryüzü halkına bakmış ve ehli kitaptan kalanlar dışında arabına acemine gazap etmiştir..."(Müslim, Cennet 63) Bu dine sarılanın garip hale gelmesi bunda şer olduğu anlamına gelmez. Bilakis o insanların en mesudu olur. Nitekim hadisin devamında, "Gariplere müjdeler olsun" buyurulmuştur. Allah Teala şöyle buyuruyor: "İman edip iyi işler yapanlara ne mutlu! Varılacak güzel yurt da onlar içindir." (Ra'd, 29) Şüphesiz o kişi, garip olmakla ilk öne geçenlere tabi olur ve onlar gibi değerlendirilir. Onlar insanların en mesutlarıdır. Ahirette ise dereceleri peygamberlerden sonra gelir. Dünyadaki durumları hakkında Allah azze ve celle şöyle buyurmuştur: "Ey Peygamber! Sana ve sana uyan müminlere Allah yeter." (Enfal, 64) Yani Allah sana da yeter, sana tabi olanlara da. Allah Teala şöyle buyurmuştur: Şüphesiz ki, benim koruyanım Kitab'ı indiren Allah'tır. Ve O bütün salih kullarını görüp gözetir." (Araf, 196) Yine Allah Teala şöyle buyurmuştur: "Allah kuluna kâfi değil midir?" (Zümer, 36) Allah'ın Rasulune tabi olan Müslüman'a Allah Teala yeter, nerede olursa olsun O, onun velisidir. Bu yüzden küfür beldelerinde Müslümanların İslam'a sarıldıkları görülür. İslam'a ne kadar sıkı sarılırlarsa saadet onlar için daha büyük olur. Eğer onlara bir kötülük gelirse, bu, günahları yüzündendir. Hatta müşrikler ve ehli kitap, İslam dininin gereklerini yaşayan bir Müslüman gördüklerinde ona saygı duyarlar ve amel etmeden zahiren İslam'a mensup olduklarını söyleyenlere göstermedikleri saygı ve ikramı ona gösterirler. Aynı şekilde İslam'ın başında ve her devirde Müslümanlar böyle olmuşlardır. Şüphesiz insanların dünyada şerre düşmeleri zaruridir ve Allah kullarına nimetler verir. Ancak Müslümanın başına gelen kötülükler daha azdır ve ona ulaşan nimetler daha fazladır. İslam'ın ilk dönemlerinde Müslümanlar kâfirlerden gelen eziyetlere müptela olmuşlar ve yurtlarından çıkarılmışlarsa da, kâfirlerin ulaştığı helak daha büyük ve daha çok olmuştur. Kâfirler için hâsıl olan izzet veya mal pek çok açıdan Müslümanlar için daha fazladır. Mü'minler imanlarında halis olmaları ve kötülüklerine kefaret olması için imtihan olunuyorlardı. Böylece mü'minler Allah için amel ediyorlardı. Şüphesiz eziyet gören karşılığını Allah'tan bekler. Gayret veya mal sarf etmeleri Allah içindir ve karşılığı Allah'tan umulur. Elbette imanın kalpte, başka bir şeyde benzeri bulunmayan bir tadı ve lezzeti vardır. Nitekim Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: Şu üç kişideki şey kimde bulunursa imanın tadını alır: - Allah ve Rasulü kendisine bu ikisi dışındaki şeylerden daha sevimli olan kişi, - Bir kimseyi ancak Allah için seven kişi ve - Allah kendisini kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmekten ateşe atılmaktan hoşlanmadığı gibi hoşlanmayan kişi." (Buhârî, İmân 14; Müslim, İmân 67-68) Bu hadisi Buhârî ve Müslim rivayet etmiştir. Müslim'in Sahihi'ndeki ifade şu şekildedir: "Rab olarak Allah'tan, din olarak İslam'dan ve peygamber olarak Muhammed'den razı olan kimse imanın tadını alır."(Müslim, İmân 56) Allah azze ve celle peygamberini İslam'ın ilk dönemlerinde İslam'a girmeyenlerden dolayı hüzünlenmekten veya sıkıntıya düşmekten nehyetmiş, sonunda da durum böyle olmuştur. Mü'minler de onlar için üzülmekten veya onların tuzaklarından dolayı sıkıntı duymaktan nehyedilmişlerdir. İnsanların çoğu kötü bir şey gördüğünde veya İslam ahvalinden pek çok şeyin bozulduğunu gördüğünde endişelenir ve musibete uğrayanın sızlandığı gibi sızlanır. Hâlbuki bu yasaklanmış bir şeydir. Bilakis emrolunan şey bu tür kötülüklere sabretmek, bunlardan korunmak için Allah'a tevekkül etmek ve İslam dininde sebat etmektir. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in; "Sonra tekrar başladığı gibi garip haline dönecektir" sözünüm iki anlama gelmesi muhtemeldir: Birincisi: İşin başında garip başlayıp sonra yayıldığı gibi, yer ve zaman olarak aralarında tekrar garip hale dönecek sonra yine yayılacaktır. Bu yüzden "Başladığı gibi garip haline dönecek" buyurmuştur. İslam başladığında garip idi, bilinmiyordu. Sonra yayıldı ve tanındı. Bu şekilde bilinmez haline tekrar dönecek, sonra yine yayılacak ve bilinecektir. Öncekini bilenlerde olduğu gibi bu durum esnasında da onu bilenler azalacaktır. Yine muhtemeldir ki ahir zamanda çok az sayıda Müslüman kalacaktır. Bu da ancak Deccal'den, Ye'cüc ve Me'cüc'den sonra kıyamet yaklaştığı zaman olacaktır. O zaman Allah azze ve celle her mü'min erkek ve kadının ruhunu alacak bir rüzgar gönderecek ve sonra kıyamet kopacaktır. Bundan öncesi hakkında ise Nebî SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Ümmetimden hak üzere zahir olan bir taife eksik olmayacaktır. Onlara muhalefet edenler onlara zarar veremeyecek, bu kıyamete kadar böyle devam edecektir."(Buhârî, Menâkıb 28; Müslim, İmâre 170, 171, 173, 174.) Bu hadis Sahîhayn'dadır. Aynısı pek çok tarikten rivayet edilmiştir Nitekim doğruluğu tasdiklenmiş olan Nebî SallAllahu Aleyhi ve Sellem ümmetinden bir taifenin hak üzere olacağını, muhalefet edenlerin onlara zarar veremeyeceklerini haber vermiştir. İslam'ın kıyametten önce yeryüzünün tamamında garip ve zelil olarak kalmasına gelince bu asla olmayacaktır. Sonra başladığı gibi garip haline dönecektir" sözündeki garip hale gelmesinin en önemli nedeni bu dine girenlerin dinden çıkıp mürted olmalarıdır. Nitekim Allah azze ve celle şöyle buyurmuştur: "Sizden kim dininden dönerse (bilsin ki) Allah, sevdiği ve kendisini seven müminlere karşı alçak gönüllü (şefkatli), kâfirlere karşı onurlu ve zorlu bir toplum getirecektir. (Bunlar) Allah yolunda cihad ederler ve hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar (hiçbir kimsenin kınamasına aldırmazlar)." (Maide, 54) Ömer b. Abdülaziz'in yönetime geldiği zamanda da pek çok insan İslam'a yabancı kalmıştı. Hatta öyle ki insanlardan sarhoş eden içkilerin haram kılındığını bilmeyenler vardı. Allah azze ve celle, garip hale gelen İslam'ı onunla izhar etti. Sünen'de yer alan bir hadise göre Nebî SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz Allah azze ve celle bu ümmet için her yüz senede bir, dinini yenileyecek kimseler gönderir."(Ebu Davud, Melâhim 1; Hâkim, Müstedrek, IV, 522. Elbânî sahih demiştir. Bkz. Silsiletu'l-Ahâdîsi's-Sahiha, 11, 98.) Şüphesiz yenileme, ancak eskimeden sonra söz konusu olur. İşte bu İslam'ın garipliğidir. Bu hadis Müslüman'a, İslam'ın hakikatini bilenlerin azlığından dolayı üzülmemesini, bundan dolayı gönlünde darlık hissetmemesini ve İslam dininden şüphe etmemesi gerektiğini anlatmaktadır. Nitekim bu işin (dinin) başlangıcı da böyle idi. Allah Teala şöyle buyuruyor: "(Rasulüm!) Eğer sana indirdiğimizden (bu anlattığımız olaylardan) kuşkuda isen, senden önce Kitab'ı (Tevrat'ı) okuyanlara sor." (Yunus, 94) Bundan başka ayetler ve deliller de İslam'ın sahihliğini göstermektedir. Nitekim Allah Teala şöyle buyurmuştur: Yoksa sen, onların çoğunun gerçekten (söz) dinleyeceğini yahut düşüneceğini mi sanıyorsun? Hayır! Onlar hayvanlar gibidirler, hatta onlar yolca daha da sapıktırlar." (Furkan, 44) Nitekim Allah'ın bazı şeriatlarında da gariplik olmuştur. Bu bazı mekânlarda olmuş ve pek çok yerde de halklarına dinleri gizli kalmış, aralarında ancak birkaç kişinin bileceği şekilde din garipleşmiştir. Bununla beraber Allah ve Rasulünün emrettiği gibi o dine sarılanlara ne mutlu! Zira onu ortaya çıkarmak, onu emretmek ve ona muhalefet edenlere karşı çıkmak ona destek olanların kuvvetine göredir. Nebî SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Sizden her kim bir kötülük görürse onu eliyle değiştirsin. Buna gücü yetmezse diliyle değiştirsin. Buna da gücü yetmezse kalbiyle (buğz etsin). Bundan da ötesinde hardal tanesi kadar iman yoktur."(Müslim, İmân 78Çünkü Allah azze ve celle şöyle buyurmuştur: "Andolsun ki, peygamber kullarımıza söz vermişizdir. Onlar mutlaka zafere ulaşacaklardır. Bizim ordumuz şüphesiz üstün gelecektir." (Saffat, 171-173) Allah Teala'nın peygamberler ve onlara tabi olanlar hakkında, onlara destek olduğunu, onları kurtardığını ve ibret olarak düşmanlarını da helak ettiğini anlatmıştır. Allah Teala şöyle buyurmuştur: "Sizden kim dininden dönerse (bilsin ki) Allah, sevdiği ve kendisini seven müminlere karşı alçak gönüllü (şefkatli), kâfirlere karşı onurlu ve zorlu bir toplum getirecektir." (Maide, 54) Bu hitap, şu ayette olduğu gibi o asırdakileredir: "Allah, sizlerden iman edip salih amel işleyenlere, kendilerinden öncekileri sahip ve hâkim kıldığı gibi, onları da yeryüzüne sahip ve hâkim kılacağını, onlar için beğenip seçtiği dini (İslâm'ı) onların iyiliğine yerleştirip koruyacağını ve (geçirdikleri) korku döneminden sonra, bunun yerine onlara güven sağlayacağını vadetti. " (Nur, 55) Zira İslam'dan çıkan hiçbir grup yoktur ki Allah onların yerine kendilerini sevdiği ve kendisi için cihad eden bir kavim getirmesin. Onlar kıyamete kadar destek gören taifedir. Kâfirlerle dostluğu yasaklayan şu ayetlerin akışı da bu konuyu açıklamaktadır. Allah azze ve celle şöyle buyuruyor: "Ey iman edenler! Yahudileri ve Hırıstıyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirlerinin dostudurlar (birbirinintarafını tutarlar), içinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez. Kalplerinde hastalık bulunanların "Başımıza bir felâketin gelmesinden korkuyoruz" diyerek onların arasında koşuştuklarını görürsün. Umulur ki Allah bir fetih yahut katından bir emir getirecek de onlar, içlerinde gizledikleri şeyden dolayı pişman olacaklardır. (O zaman) iman edenler, "Bunlar mıdır sizinle beraber olduklarına bütün güçleriyle yemin edenler?" diyeceklerdir. Onların bütün yaptıkları boşa gitmiştir de kaybedenlerden olmuşlardır. Ey iman Edenler! Sizden kim dininden dönerse (bilsin ki) Allah, sevdiği ve kendisini seven müminlere karşı alçak gönüllü (şefkatli), kâfirlere karşı onurlu ve zorlu bir toplum getirecektir."(Maide, 51-54) Yahudilerle ve Hıristiyanlarla dostluk yasağına muhatap olanlar ridde ayetine de muhatap olan kimselerdir. Malumdur ki bu, ümmetin bütün asırlarını kapsar. Kâfirlerle dostluğun yasaklanması ve muhataplara onlarla dostluk kuranların onlardan olduğunun bildirilmesi, onlarla dost olup İslam dininden çıkanların İslam dinine hiçbir zarar veremeyeceklerini açıklamaktadır. Bilakis Allah (onların yerine) kendilerini sevdiği ve onların da kendisini sevdiği, kâfirlerle değil mü'minlerle dost olan, kınayıcıların kınamasından korkmadan Allah yolunda cihad eden bir topluluk getirir. Nitekim işin başı hakkında Allah azze ve celle şöyle buyurmuştur: "Eğer onlar (kâfirler) bunları inkâr ederse şüphesiz yerlerine bunları inkâr etmeyecek bir toplum getiririz." (Enam, 89) Allah'ın kendilerini sevdiği ve onların da Allah'ı sevdiği, mü'minlere karşı alçak gönüllü ve kâfirlere karşı izzetli olan bir kavim getirir, onlar da Allah yolunda cihad ederler, hiçbir kınayıcının kınamasından korkmazlar. Bu durum ilim ehlinde, ibadet, savaş ve mal ehlinde mevcuttur. Dinden çıkanların veya cihad ile infaktan geri duranların devam etmesi gibi, bu dört mü'min grup kıyamet gününe kadar destek görerek cihad eder. Allah Teala şöyle buyuruyor: "Allah, sizlerden iman edip salih amel işleyenlere, kendilerinden öncekileri sahip ve hâkim kıldığı gibi, onları da yeryüzüne sahip ve hâkim kılacağını, onlar için beğenip seçtiği dini (İslâm'ı) onların iyiliğine yerleştirip koruyacağını ve (geçirdikleri) korku döneminden sonra, bunun yerine onlara güven sağlayacağını vadetti." (Nur, 55) En iyi bilen Allah'tır. |
Konu Sahibi YaŞuHa 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Aile Edep demekti | Şiirler ve Şairler | YaŞuHa | 2 | 2287 | 04 Mayıs 2014 21:47 |
Kardeşimize dua lütfen | Dua Bölümü | MusabBinumeyr | 4 | 2563 | 04 Aralık 2013 19:38 |
Kilonuz mu Var? Sorun Değil Artık/Medineweb | Diyet | gün ışığı | 4 | 2999 | 27 Kasım 2013 21:45 |
Üzüm çekirdeği mucizesi | Tıbb-ı Nebevi ve Alternatif Tıp Bilgileri | YaŞuHa | 2 | 2491 | 27 Kasım 2013 21:34 |
Peki Anne senin yüregini kim sogutacak? | Makale ve Köşe Yazıları | Mihrinaz | 7 | 3352 | 26 Kasım 2013 20:23 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Furkan Vakfı İlahi grubu - Müjdeler Olsun | _bülbül_ | İlahiler/Ezgiler | 1 | 03 Temmuz 2014 15:41 |
Bir Nesil Geliyor Müjdeler Olsun... | enderhafızım | İlahiler/Ezgiler | 0 | 30 Nisan 2014 19:30 |
Müjdeler olsun | YaŞuHa | İlahiler/Ezgiler | 0 | 11 Kasım 2013 20:42 |
Müjdeler olsun On Gece Geliyor | Aysima | Cuma-Bayram-Kandiller | 1 | 29 Kasım 2008 21:07 |
kudsi hadis ışığında müjdeler | CaferTayar | Hadis-i Şerif | 2 | 06Haziran 2008 12:28 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|