Kafirlerin Nitelikleri

[YaŞuHa]

Kafirlerin Nitelikleri

Kafirlerin Nitelikleri

خَتَمَ اللّهُ عَلى قُلُوبِهِمْ وَعَلى سَمْعِهِمْ وَعَلى اَبْصَارِهِمْ غِشَاوَةٌ وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظيمٌ

7 - Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözlerine de perde çekmiştir. Onlar için büyük bir azab vardır.

Bu ayette Allah (c.c) kafirlerin neden iman etmediklerini açıklamaktadır. Bu kafirler o kadar çok günah işlediler ki

sonunda kalpleri köreldi. Artık kalplerine hak girmez oldu. Ve kalplerine yerleşmiş olan batıl da çıkmaz oldu.
Allah (c.c) kafirlerin kalplerini kilidi bulunan bir sandığa benzetiyor. Kilitlenmiş sandığın içine ne bir şey girer ne de onun içinden bir şey çıkar.
Bu kimseler artık iman etmezler. Çünkü Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiş, gözlerine de perde çekmiştir. Allah'ın kafirleri bu duruma düşürmesinin tek sebebi onların harama ve küfre çokça dalıp haktan uzaklaşmış olmalarıdır. Kalplerdeki günahlar çoğalınca onlardaki basiret nuru silinir. Artık iman böyle kalplere girecek bir yol bulamadığı gibi küfür de oradan bir çıkış yolu bulamaz. Şeytan batılı onlara bu şekilde süslü gösterdi. Onlar da hak yerine batılı seçtiler ve o kadar çok günah işlediler ki artık kalplerinde beyaz yer kalmadı. Tamamen karardı. Aynen şu hadiste geçtiği gibi.
Rasulullah (s.a.s) bu kimseler hakkında şöyle buyuru-yor:
«Günahlar ardarda gelince kalbi kapatır. Günah onu kapatınca Allah tarafından kalp mühürlenir ve damgalanır.

Bu takdirde iman kalbe girecek bir yol bulamadığı gibi onu küfürden kurtaracak bir kurtarıcı da bulunamaz.» (İbni Cerir Taberi)
Kulakları da böyledir. Onlar da mühürlenmiştir. Allah (c.c) işitme organı verdiği halde hakkı işitmezler, işitseler bile artık akledemezler. Duydukları şeyden öğüt almazlar ya da hakkı istemedikleri için duyamazlıktan gelirler. Böylece işittikleri de kendilerine fayda vermez..
Gözlerinde de bir perde vardır. Perde hakkı görmelerini engeller. Bu yüzden bu gözler artık batıldan başka bir şey görmezler.

Allah'ın Küfre Rızası Yoktur:

Bu kafirler öyle bir duruma gelmişler ki kalpleri, kulakları mühürlenmiş, gözlerine perde çekilmiştir. Bu yüzden bu kimselere yapılan tebliğ artık fayda vermez olmuştur. Ayete ilk

bakıldığında bu kimselerin sapmalarının sebebinin Allah olduğu zannedilebilir. Ancak böyle değildir. Kafirlerin bu hale gelmelerindeki tek sebeb kendileridir. Yani kendileri böyle olmayı istemişler, Allah da onları istekleriyle başbaşa bırakmıştır. Onlar bilerek hakkı inkar etmişler ve o kadar çok günah işlemişlerdir ki, sonunda tamamen sapmışlardır. Dolayısıyla bu kimselerin Allah'a huccet olarak sunacakları: «Ben duymadım, görmedim, anlayamadım» sözleri Allah katında onlar için bir mazeret olmayacaktır.

İnatçı Kafirlere Tebliğ Yapılmaz mı?

Kafirlerin hakka karşı olan bu şekildeki tutumları, onlara tebliğ yapmamıza engel değildir. Çünkü biz onların kalplerinin mühürlü olup olmadığı bilemeyiz. Bu yüzden böyle kimselere yine de tebliğ yaparız. Fakat neticede kabul etmeyebilirler. Bu

sonuca üzülmememiz gerekir. Çünkü bunlar hakkı iste-memektedirler. Zira hakkı isteyen fakat hakkı bilmediği için sapan kimse, hak kendisine geldiğinde hemen ona bağlanır.
Allah (c.c)'nun kafirler hakkında «ister korkutarak tebliğ et istersen hiç tebliğ etme fark etmez» şeklinde bir ibare kullanması Rasul'ünü teskin etmek içindir. Çünkü Rasulullah gerçekleri anlamayan ve gözünün önünde yavaş yavaş ateşe yuvarlanan insanları gördükçe üzülüyor ve onları uyarmak için elinden geleni yapıyordu. Ama kafirler öğüt dinlemiyorlardı. Bu da Rasulullah'ı çok üzüyordu. Allah (c.c) bu şekilde bir ibare kullanarak Rasulüne onların hakkı bildiklerini, ancak istemediklerini bu yüzden artık üzülmemesi gerektiğini bildiriyor.

Kafirlerin Azabı:

«Onlar için büyük bir azab vardır.»
İşte bu vasıflara sahip kafirlere büyük bir azab vardır. Çünkü bu kafirler büyük küfür ve günah işlemişler ve bunda öyle ileri


gitmişlerdir ki artık yapılan tebliğ onlara fayda vermez olmuş ve kafir olarak yaşamaya devam etmişlerdir. Allah (c.c) bu gibi kimseleri ahirette büyük bir azabla cezalandıracağını bildiriyor.

MÜNAFIKLAR

Allah, bundan sonraki on üç ayette münafıklardan bahsediyor. Münafıklık olayının Medine'de Bedir savaşından sonra başladığına şahit olmaktayız. Mekke döneminde ise münafıklara rastlamamaktayız. O dönemde müslümanlar güçsüz oldukları için kafirler inançlarını açıkça beyan edebiliyorlardı. Müslümanlar Bedir harbinden sonra güç-lenince kafirler iman etmemelerine rağmen, bazı menfaatler

elde edebilmek ve müslümanlardan korunmak için iman ettiklerini söylediler. Bu yüzden Ankebut suresi hariç münafıklar hakkındaki bütün ayetler Medine'de inmiştir.