|
Konu Kimliği: Konu Sahibi bilinmez,Açılış Tarihi: 26 Temmuz 2011 (14:12), Konuya Son Cevap : 26 Temmuz 2011 (14:12). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
26 Temmuz 2011, 14:12 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 13966 Üyelik T.:
27Haziran 2011 | Mescîd-i Dirâr [2] Mescîd-i Dirâr [2] Evet şimdi Bu devlet namaz kıldırma memurlarının başlıca küfürlerini yazalım inşeAllah ; 1-) Küfre rıza 2-) Küfrü meşrulaştırma ve Meşru görme 3-) Küfre boyun eğme ve itaat 4-) Küfrü kabul etme 5-) Allah (svt)'ın dinini gizleme ve anlatmama 6-) Küfür kanunlarına imza atma 7-) Batılı hak gösterme 8-) Küfre destek ve yardımcı olma Bunların herbiri ayrı ayrı Büyük küfürdür, Bunların hepsi devlet dairesi haline gelen devletin yardakçıları "namaz kıldırma memurlarında" mevcuttur. İşte bunlar birebir bu küfürleri işleme sebebleri "İman ettiği Tağut" dolayısıyladır.Biz bu yukarıda yazdığımız - başlıca küfürleri-'ne çok kısa cevap verelim inşeAllah: 1-) Küfre rıza; Evet yukarıdada yazmış olduğumuz gibi bu "Namaz kıldırma memurları" Apaçık Allah (svt)'ın emir ve nehylerini hiçe sayan bu kafir hükumetin küfürlerine göz yummuş ve kabul etmiştir. Küfürlerine kendi menfaati doğrultusunda rıza göstermiş üç günlük dünya arzusu için İmanını satmıştır. bunlar okadar kişiliksiz harektersiz insanlardırki; Üç kuruşluk maaş'a ikna olmuş ve kendini satmışlardır. Kafirin (Tağut)'un küfrüne rıza göstermişlerdir. Rasulullah para için imanını satanlara söyle diyor; "Dinar kulu helak olsun, dirhem kulu helak olsun, kadife kulu helak olsun. Helak olsun ve yüzüstü sürünsün. Ona bir diken batsın da onu çıkaran bulunmasın." (Buhari - İbn-i Mace) Allah (svt) Bu kimseler için şöyle buyuruyor; Allah size Kur’an’da: “Allah’ın ayetlerinin inkar edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, başka bir söze geçmedikleri müddetçe o kafirlerle oturmayın. Aksi halde siz de onlar gibi olursunuz” diye hüküm indirdi. Muhakkak ki Allah münafıkların ve kafirlerin hepsini cehennemde toplayacaktır. (Nisa 140) “Allah kullarının küfre girmesine razı olmaz.”(Zümer 7) El-Muhit adlı kitapta şu meseleden ziyade bahsedilmiştir: İnsanlar küfür kelimesini söyleyen kimseye hiçbir şey söylemeyip, küfür kelimesini konuştuktan sonra mecburiyet yok iken onun yanında otururlarsa, küfre iştirak etmiş olur1ar.” (Fıkh-ı Ekber Şerhi / Aliyyül Karı Sh: 246) Demek oluyor ki içerisinde ahkam-ı küfür icra edilen mecisler de hiç bir mecburiyet yokken oturmak, küfre ve kafirlere rıza göstermektir. Bu da küfürdür. Sonuç olarak küfre ve kafirlerin küfri fiillerine kalbi ve fiili rıza küfürdür. Küfre rıza, küfrü kabul edip tasdik etmek demektir. 2-) Küfrü meşrulaştırma ve Meşru görme; Evet ikinci başlıca küfürleri bu adamların kendilerinin bu küfür akidesine iman ettikleri yetmiyormuş gibi yine İman ettikleri İlahlarının (tağutlarının) korkusundan, birde bu yaptıkları işi insanlara meşru gösterip böyle iman etmeye davet ediyorlar. Tabiki bu konu da çok örnekler werilebilir fakat biz en bariz olan örneği wermek istiyoruz. Kafirlerce kutlanan 19 Mayıs, 23 Nisan vb. bayramlara iştirak edip yetmezmiş gibi kendisine İman ettiğini hem yazı we hemde sözleriyle dile vurdukları Ataputlarına rahmet okumaktadırlar ! Allah'u Teala yüce kitabı Kuran'da söyle buyurmaktadır; "Ayetlerimizi inkâr etmiş ve kâfir olarak ölmüş olanlara gelince Allah'ın, meleklerin ve insanların ortak lâneti onların üzerinedir." (Bakara 161) "Cehennemlik oldukları anlaşıldıktan sonra akraba dahi olsalar, müşrikler için mağfiret dilemek Peygambere ve mü'minlere yaraşmaz" (Tevbe113) "Onlara ister bağışlanma dile, ister dileme, fark etmez. Onlara yetmiş defa bağışlanma dilesen de Allah onları asla bağışlamayacaktır. Bu, onların Allah'ı ve Resulünü inkâr etmesinden ötürüdür. (Tevbe 80) Bunun aksini yapmak (istemek) Allah'ın emirlerini red etmek ve onu yalanlamak olur ki bu da küfürdür.Buna göre kafir olarak ölen birisi için dua etmek [rahmet okumak] küfürdür. Peki bu durum da bu Memurların hali nedir ? 3-) Küfre boyun eğme ve itaat ; Bunların (Namaz memurlarının) bütün küfürleri aynı yöndeler, küfürleri kabul etmiş boyun eğmiş ve itaatinden çıkmamış, hangi durumda olursa olsun ne şekilde olursa olsun bunlara tabi olan kabul eden kimselerin İslam'la uzaktan yakından alakaları kalmamış Tamamen -Tağutu- ilah edilmişlerdir. İtaat kavramı iyice anlayıp kavramak lazımdır, bilindiği gibi Kime yapılırsa ona tabi olmuş bi'ad etmiş olur ve ibadeti'de ancak onadır.Allah (svt) şöyle buyuruyor; "Ey Peygamber, Allah'tan sakın, kafirlere ve münafıklara itaat etme." (Ahzab 1) Allah-u teala şöyle buyuruyor: "Ey Adem oğlu! Ben size şeytana ibadet etmeyin, o sizin için apaçık bir düşmandır, diye bildirmedim mi?" (Yasin: 60) Ayette geçen "şeytana ibadet etmek"; Allah-u teala'ya isyan konusunda ona itaat etmek demektir. Şeytan onlara şirki süslü gösterdi, onlar da ona itaat ettiler. İşte şeytana böylece ibadet etmiş oldular. (Taberi Tefsiri ve Zad'ul Mesir'e bak) İmanı terkederek küfre dönmelerinin sebebi, Allah-u teala'nın şeriatini sevmeyenlere; "Bazı meselelerde size itaat edeceğiz" demeleridir. Durum böyleyken acaba İslam şeriatini beğenmemekten daha ileriye giden, İslam şeriatine karşı açık bir şekilde savaş açan ve düşmanlık gösterenlere; "Söyleyeceğiniz her konuda size itaat edeceğiz" diyenlerin durumu acaba nasıl olur?" Şüphesiz ki bunlar, küfür, irtidat ve İslam milletinden çıkmaya ayette zikredilenlerden daha layıktırlar. 4-) Küfrü kabul etme ; Bu iki anlamda anlaşılabilir. İlki direk kendisi küfür sözü söylemeyip, küfür itikadıyla itikatlanmadan kafirlerin meclisinde bulunduğu halde ordan uzaklaşmamak ve sessiz kalma halidir ki bu küfrü kabul etmektir ve ilk maddeye girer. Diğeri ise ikrah halidir. İkrah hali hariç küfre kalbi açmak, dil ile söyleyip, azalarla amel etmek küfürdür. Peki bu durum da keyfiyeten yahut rızk korkusuyla küfre girmekte sakınca görmeyen bu Memurların durumu nedir ? Allah-u Teala Kuran'da şöyle buyuruyor; "Kim imanından sonra Allah’a (karşı) inkâra sapıp da, -kalbi imanla tatmin bulmuş olduğu halde baskı altında zorlanan hariç- inkâra göğüs açarsa, işte onların üstünde Allah’tan bir gazab vardır ve büyük azab onlarındır." (Nahl 106) Sormak gerekirse eğer; Allah'ı inkar etmek, diliyle inkar ettim demekten ibaret midir ? Yoksa Allah'ın yasaklarını, emirlerini hiçe saymakta buna dahil midir ? 5-) Allah (svt)'ın dinini gizleme ve anlatmama; Rabbim Teala Şöyle buyuruyor; "İndirdiğimiz, açık delilleri ve hidayeti, kitabda insanlara açıkça beyan ettikten sonra gizleyenlere; muhakkak ki onlara, Allah la'net eder ve la'net etmek şanından olanlar da la'net eder. (Bakara 159) "Hakkı batıl ile örtmeyin ve sizce de bilinirken hakkı gizlemeyin." (bakara 42) Mearic el-Kabul kitabının yazarı şöyle dedi: "Doğruluğunu bildiği halde hakkı gizlemek, inkar ve gizleme küfrüdür." Allah-u teala şöyle buyuruyor: "Kendileri de ona yakinen inandıkları halde zulmederek ve kibirlenerek onu inkar ettiler. O halde bozguncuların sonunun nasıl olduğuna bir bak!" (Neml: 14) "Allah katından onlara verilen kitab (Tevrat)'ı tasdik edici olarak bildikleri bir kitab (Kur'an) kendilerine gelince (hemen) onu inkar ettiler. Oysa daha önce inkarcılara karşı onunla yardım istemekteydiler. (Böyle yaptıkları için) Allah'ın laneti kafirlerin üzerine olsun." (Bakara: 89) "Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler (yahudi ve hristiyanlar) onu (Muhammed'i) oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Böyleyken onlardan bir grup bildikleri halde hakkı gizler. (Ey Muhammed!) O (üzerinde bulunduğun) hak Rabbindendir. O halde sakın şüphe edenlerden olma." (Bakara: 146-147) 6-) Küfür kanunlarına imza atma; Bunları imzaladıkları küfür sözleşmlerinin önemi yok diyen kimseler Ne Kur'an okumuş ne Rasulullah (sas) hayatını biliyor nede fıkıhla alakası vardır. Yazı söz hükmündedir. Öncelikle Kur'an'da yazının söz hükmünde olduğuna delil ; "Bilindiği gibi Yemen'deki Seba devleti, melike Belkıs tarafından idare edilmekteydi. Belkıs'ın Müslüman oluşu Hz. Süleyman (as)'ın, Rahman ve Rahim olan Allah (cc)'ın adıyla başlayan mektubuyla gerçekleşmiştir. "Kıssa"(Neml, 20-44) Ayrıca Rasulullah (sas)'ın Gönderdiği mektuplar buna delildir, bunlardan bazıları; "Neccaşi, mısırda mukavkıs, bizans imp.heraklıus, iran imp kisra, uman meliklerine, el ahsa valisi el münzir'e..." Yazının söz hükmünde olduğu Kur'an ve Rasulullah (sas) fiili olan hadisler ile ispatlıdır. Ayrıca; Sözleşme (yazı) söz hükmündedir. Bu Fıkıh kaidesidir ; "Yazı söz gibidir" (El-Mugni Şerhul Kebir c: 11 s: 326) Yani o sözleşmeyi imazalayan kimse " Aynen bunu dil ile ikrar etmiş gibidir." ve bilindiği gibi her kim kastetmezse dahi küfür kelimesini telafuz ederse kafir olur. bunun üzerince icma vardır. 7-) Batılı hak gösterme ; Bunların bu çabasını herkez görmektedir. Bu namaz kıldırma memurlarının -başı- devletin çıkarları doğrultusunda batıl abuk sabuk fetvalar vermektedir. Bu onların saffını belirtmiş Tağut'un yolunda savaşmaktadırlar. Tağut uğruna bunları (Batıl fetvaları) söylemekten cekinmeyen kimse ne zalimdir ne habistir.Allah (svt) şöyle buyuruyor; "Müminler Allah yolunda, kafirlerse Tağut (şeytan) uğrunda savaşırlar." (Nisa 76) Cabir b. Abdullah radiyallahu anh dedi ki: "Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, Ka'b b. Ucra'ya şöyle dedi: "Allah seni sefih emirlerden korusun!" Ka'b b. Ucra dediki: "Ey Allah'ın Rasulu! Sefih emirler kimlerdir?" Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle cevap verdi: "Benden sonra gelen bir grup emirler olacak. Fakat bunlar yolumu takip etmeyecek ve sünnetime uymayacaklar. Kim yalan söyledikleri halde onları doğrularsa ve zulümlerine yardım ederse bilsinler ki ben onlardan, onlar da benden değildir. Havzıma da gelemeyecekler. Kim onların yalanlarını doğrulamaz ve zulümlerine yardım etmezse işte onlar benden ben de onlardanım ve onlar havzıma da geleceklerdir." (Ahmed, Tirmizi, Nesei ) İmam İbni Teymiye'ye zalimlere veya Allah-u Teala'nın düşmanlarına yardım eden kimseler hakkında soruldu. Buna şöyle cevab verdi: "Zalimlere yardım eden, zalim hükmünü alır. Allah-u Teala'nın düşmanlarına yardım eden, bu kimselerin hükmünü alır. Ebu Hanife, Malik, Ahmed ve Şafii'ye göre; herhangi bir konuda bir kimseye yardım eden, o ameli işleyen hükmündedir." (Mecmu'ul Fetava c: 3 s. 11) İmam İbni Teymiye, eski yesağın kulları olan tatarların yanına kaçan ve onların ordusuna katılan kimseleri onlar gibi mürted saymıştır. Bu konuyla ilgili olarak şöyle demiştir: "Zahiren İslam'ını açıkladığı halde mürted olan tatarların ordusuna katılan, ancak ya bir münafık ya bir zındık veya facir olan bir fasıktır." (Fetvalar c: 28 s: 535) Şeyh Abdurrahman b. hasen şöyle demiştir: "Bir kelimeyle olsa bile bir müslümanın öldürülmesine yardım eden kimsenin, ahiret gününde büyük azab göreceğini bildiren hadisler vardır. Hal böyleyken acaba müslümanlara ve İslam'a karşı savaşma konusunda yardım edenin akibeti nasıl olur? (Ed'durerus Seniye s: 126 cihad bölümü) 8-) Küfre destek ve yardımcı olma ; Bunlar ( Namaz kıldırma memurları) İtaat ve ibadet ettikleri Tağutlara yardımı süphesiz -Halkı uyutmaktır- camileri açmışlar ama hükümleri bağlamışlar. Bu İbadet edilen mescidlere kendi emirleri doğrultusunda hareket eden söylediğinin (itaatinin) dışına çıkmayan kimseleri görevlendirmiştir. Şüphesiz onlar onların dostudur ve Velisidir.Allah (svt) şöyle buyuruyor; "Ey iman edenler, yahudi ve hristiyanları dostlar (veliler) edinmeyin; onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden onları kim dost edinirse, kuşkusuz onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna hidayet vermez." (Maide 51) “Ey iman edenler! Kendi dışınızdakilerden sırdaş edinmeyin. Çünkü onlar size fenalık etmekten asla geri kalmazlar, hep sıkıntıya düşmenizi isterler. Kin ve düşmanlıkları ağızlarından taşmaktadır. Kalplerinde gizledikleri ise daha büyüktür. Düşünürseniz, biz size ayetleri açıkladık.” (Ali İmran 118) "Kendi dinlerine uymadıkça yahudi ve hristiyanlar senden asla razı olmayacaklardır. De ki: "Allah'ın gösterdiği doğru yoldan başka doğru yol yoktur." Yemin olsun ki sana ilim geldikten sonra şayet onların arzularına uyarsan Allah'tan sana ne bir dost ne de bir yardımcı vardır." (Bakara: 120) "Yemin olsun ki eğer sana ilim geldikten sonra onların arzularına uyarsan o zaman şüphesiz zalimlerden olursun." (Bakara: 145) "Sizden biri kiminle dostluk bağı kurduğuna dikkat etsin. Zira kişi dostunun dini üzerindedir." (Ebu Davud) İbn-i Mes'ud radiyallahu anh şöyle rivayet etmiştir: "Ebu Musa el-Eşari radiyallahu anh Ömer b. Hattab'a olan borcunu verdi. Ömer radiyallahu anh onun dikkatli ve ince hesabını beğenerek şöyle dedi: "Muhasebecini çağır da nasıl hesap yaptığını insanlara söylesin." Ebu Musa el-Eşari radiyallahu anh. "Mescide girmiyor" dedi. Ömer b. el-Hattab: "Niçin? Cünüp mü?" diye sorunca; Ebu Musa el-Eşari: "Hayır. O hristiyandır" dedi. Ömer b. el-Hattab bunu duyunca Ebu Musa el-Eşari'yi azarladı ve ona şöyle dedi: "Onları Allah uzaklaştırmışken sen yaklaştırma. Allah onları alçaltmışken sen onların değerlerini yükseltme. Allah onların güvenilir olmadıklarını bildirdikten sonra onlara güvenme!" (Ebu Davud) Kur'an ve sünnette bu konuyla ilgili daha nice deliller mevcuttur. Ve zikrettiğimiz deliller hakkı ve Allah'ın hidayetini isteyen kimseler için yeterlidir. Fakat hakkı ve hidayeti istemeyen kimseler için ne kadar çok delil getirilse de onlar asla iman etmezler. Allah-u teala bu kimseler hakkında şöyle buyuruyor: "Üzerlerine Rabbinin hükmü hak olanlar iman etmezler. Onlara her türlü delil gelse de can yakıcı azabı görmedikçe iman etmezler." (Yunus: 96-97) Cenabı Allah'tan müslümanolarak yaşamamızı, müslüman olarak ölmemizi ve salihlerle haşrolunmamızı dileriz. Bu (Namaz kıldırma) memurlarının başlıca küfürlerini açıklamaya çalıştık, hiç süphe yokturki; bu kimselerin küfrü bunlardan katbekat fazladır. Bunların durumu işte bundan ibarettir. Tağut'a kul olmuş ibadet ve taatlarini yanlızca ona yapmış O'nu (Tağutu) ilah edilnmiş, İslam kılıfını giymiş alim postuna oturmuş pısırık müşriklerden ibarettirler. Bunuda açıkça beyan ettikten sonra diğer sorumuzada Allah (svt)'ın yardımıyla cevap vermeye çalışalım. Mescidleri inşaa eden sahıslara İslam'ın hükmü nedir.? Şimdi yine başa yani Darul harbin hükmüne döndük ; Alimlerin ittifakla dara göre verdikleri hüküm bellidir; Yani bu topraklar şuan için -Yönetim- dolayısıyla daru'l harb'tir ve buradaki kimseler aksi ispat edilinceye kadar "kafir" hükmündediler. Hem bu konudan sebeben hemde Namaz kıldırma memurlarının arkasında namaz kılma sebebiylen bu mecsidlerde namaz kılmak caiz değildir. Alimlerin İttifakla kabul ettikleri görüş söyledir; İmam Şerahsi şöyle diyor; Kim darul harpte yaşıyorsa ve durumu hakkında bir bilgi yoksa yaşadığı beldenin halkından kabul edilir. Bunun hilafına darul İslam'da yaşayan ve haklarında bir bilginin bulunmadığı kimselerde yaşadığı beldenin halkından kabul edilir. (Serahsi, Mebsut; 3/76) Yani; dediğimiz şey bunu gerektirir; kişi darul harbte tanımadığı bir kimseye "müslüman" hükmü vermesi caiz değildir. Burada aksi ispat edilinceye kadar herkez kafir hükmündedir. Dolayısıyla bu mescdleri kimin ne sebeble inşaa ettikleri bilinmediğinden ve bu kaide doğrultusunda uyulması gereken bu kimselere müslüman hükmü vermemektir. Dirar mescidi kabul edilmesine en büyük etken budur. Kaldıki bu hemen hemen bütün mecsidler süslenip allanıp pullanıp şekilden şekile sokulmaktadır, buda dirar hükmüne girmesinden sebeblerinden biridir zira alimlerin ittifakla kabul ettiği görüşlerden biri İmam Zamahşerinin şu sözüdür. Kim ; Gösteriş amacıyla bir mescid yaparsa, O mescid'in hükmü "Dirar" mescidi hükmündedir. En önemli sebeb ; Bu mecsidlerde "Tağuta" kul olmuş kimselerin imamlığında gerçekleştiği için, bu kimselerin arkasında namaz kılmak asla ve asla caiz olmaz ve kim bu kafirlerin arkasında namaz kılarsa onlarla aynı hükmü taşıdığına hükmedilir. Şöyleki; Kafire velayet küfür çeşitlerinden bir küfürdür. Kaldıki islam'ın direği olan -Namaz- gibi bir ibadeti, onlara teslim etmek çok yanlış ve çok kötü bir iştir. Evet esasen bu durum " Kafirlerin hakimeyeti altında bulunan ve kafirlerin köleleri kulları tarafından çekip çevirilen ve kimin yaptığı belli olmayan sebebi belli olmayan bu mescidlerde "Namaz kılmak" caiz olmayıp buraların Mescid'i dirar olduğundan süphemiz yoktur. Sonuç olarak şöyle deriz; Bügün "darul harb" olan bu beldede devlet daireleri haline gelmiş içerisinde tağutun avukatı (kulu, yardaçısı, yalakası, hizmetkarı) bulunan kimselerin olduğu yerler -Mescidi Dirar- hükmündedir. Buralarda namaz kılmak caiz değildir. Bırak içerisinde -Kafir- imam'ın arasında namaz kılmayı avlusunda (bahçesinde) bile namaz kılmak sahih değil ve asla asla caiz değildir. Bugün bilinen müslümanların kendileri için yapmış oldukları "mescid"ler dışında bütün diğer "Namaz kıldırma memurlarının emri komutasında bulunan mescidler dirar hükmündedir." Sözü son olarak Şeyh Ebu Muhammed Asım el makdisi (Allah onu esaretten kurtarsın) akidemiz adlı eserinde geçen şu kavliyle bitiriyoruz.; Tağutların görevlendirmiş olduğu imamları şöyle değerlendiririz: Tağutları dost edinenler. Bunlar, tağutların askerleri gibidirler. Onların demokrasilerini meşru görerek, şirklerine yardım eder ve savunurlar. Bu türden olan imamların arkasında namaz kılmayı caiz görmüyoruz. Onların arkasında namaz kılmaktan nehyediyoruz ve onların arkasında kılınan namazın iade edilmesi gerektiğini söylüyoruz. Çünkü bu imamlar bizden değil, tağutlardandır. Allahu Teala şöyle buyurur: Allah kafirlere, iman edenler aleyhinde asla fırsat vermeyecektir. (Nisa 141) Kanun koyucu tağutlara bey’at eden, onlara elini ve kalbini veren veya onlara yardım edip, onları dost edinen ve bu tağutların her işine olumlu fetva veren kişinin, kafir ve mürted olduğuna inanırız. Küfür hükümetlerinden görev alan alimler ve şeyhler, tağutlardan aldıkları bu görevlerine göre değerlendirilirler. Eğer bu görevin içeriğinde küfür bulunmakta ise veya küfre yardım varsa veya küfür kanunlarının çıkarılmasına katkıda bulunuluyorsa ya da muvahhidlere karşı müşriklere yardım gibi bir durum sözkonusu ise, bu görevin sahibi kafir olur. Bu kişinin sakalının uzun olması ya da sarığının büyüklüğü, hakkındaki bu hükmü değiştirmez. Kişinin almış olduğu bu görevin içeriğindeküfür bulunmuyor ancak batılın sayısını artırıyor ve hakkı bulandırıyorsa, bu kişi, sapan ve saptıran cehalet önderlerinden olarak kabul edilir. Alemlerin Rabbi Olan Allah (svt)'a Hamd olsun. (mescidi dırar 1 ve 2 yazıları alıntıdır..) |
Konu Sahibi bilinmez 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
ELFAZI KÜFÜR | Tevhid Ve Şirk Konuları | bilinmez | 2 | 732 | 29 Ağustos 2021 23:16 |
BiR SORU | Tevhid Ve Şirk Konuları | bilinmez | 19 | 6904 | 19 Aralık 2018 23:11 |
SiZCE HANGİSİ MÜSLÜMAN | Tevhid Ve Şirk Konuları | bilinmez | 0 | 1152 | 18 Aralık 2018 22:55 |
ALLAH A iMAN NASIL OLUR.. | Tevhid Ve Şirk Konuları | bilinmez | 0 | 1298 | 27 Ekim 2018 22:27 |
HELVADAN KANUNLAR ve TEKFİR | Tevhid Ve Şirk Konuları | bilinmez | 0 | 1295 | 03 Ekim 2018 21:57 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Mescidi Dirar ve Münafıklar | Muhsin Arslan | Muhsin Arslan | 2 | 29 Temmuz 2017 18:19 |
Okullarda Mescid | muuskem | Serbest Kürsü | 0 | 31 Aralık 2012 10:26 |
Mescîd-i Dirâr [1] | bilinmez | Muhtelif Konular | 0 | 26 Temmuz 2011 13:37 |
Tahiyyetü'l-Mescid | KuM TaNeSi | Soru Cevap Arşivi | 0 | 09 Nisan 2009 16:24 |
İki kıbleli mescid | GameOwer | Namaz-Abdest-Teyemmüm | 2 | 12 Mart 2008 00:40 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|