|
Konu Kimliği: Konu Sahibi YaŞuHa,Açılış Tarihi: 17 Kasım 2011 (14:50), Konuya Son Cevap : 17 Kasım 2011 (14:50). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
17 Kasım 2011, 14:50 | Mesaj No:1 |
Durumu: Medine No : 13867 Üyelik T.:
24 Mayıs 2011 | Her oyunun bir kuralı her işin bir yolu yordamı vardır Her oyunun bir kuralı her işin bir yolu yordamı vardır Her oyunun bir kuralı her işin bir yolu yordamı vardır Her oyunun kurallarını oyunun kurucusu koyar.Her hükmü hakim olan koyar.“Konumuz Allah ile dostluk nasıl kurulur?” olunca hükmü Allah’a bırakmamak ne mümkün? fiüphesiz hüküm yalnız Allah’a mahsustur.İnsanlar ancak Allah’ın bildirdiği kadarını bilebilir. Bildikleri kadarıyla hükmedebilir. Bizler Allah’la dostluk nasıl kurulacağını yine Allah’tan öğrenebiliriz. 1. “Allah inananların dostudur.” (2/257) Allah’la dostluğun ilk şartı ona iman etmektir.O’nun varlığına, birliğine ve yaratıcılığına iman etmektir.O’nun Rab olduğunun idrakine varmaktır.Bütün güzellikler Allah’a iman üzerine bina edilebilir. Allah’a iman olmayan ameller asla salih olamazlar.Çünkü Allah için değil şahsi menfaat gözeterek yapılan amellerdir.İnsanların menfaatlerini istemeleri fıtratta olan bir duygudur. “İnsanlara kadınlar, evlatlar, yığın yığın altınlar gümüşler, salmanlar (binekler) büyük ve küçük baş hayvanlar, ekinler süslü (güzel) gösterilmiştir.Bunlar dünya hayatının ****larıdır (geçimlikleridir) (3/14) İnsanlara süslenip hoş görünen cümlesinden anlaşılıyor ki bu gibi şeylerin süslü ve hoş görünmesi insanoğlunun fıtrat ve yaradılış icabıdır.İnsanoğlunun bu arzuları, onun aslını teşkil eden hususiyetlerden bir parçadır. Aslında birtakım ihtiyaçların karşılanması için beşer hayatında bu mevcudiyetler şarttır. “.... Oysa varılacak güzel yer Allah’ın katındadır.... Takva sahipleri için Rableri katında altından ırmaklar akan içlerinde sürekli kalacakları cennetler, temiz eşler ve Allah’tan hoşnutluk vardır (3/14, 15) İşte bu ayeti kerimede fıtratın ikinci cephesinin Allah’ın rızasını kazanarak ahretle ilgili yüceliklere ulaşmak olduğunu anlıyoruz. Mümin haddi aşmadan dünya ****sından faydalanarak, kendisini altından ırmaklar akan cennete ulaştıracak ufuklara doğru yükselir.Ayetin sonunda cennetten de öte güzellikten söz ediyor ki, o da Allah’tan hoşnutluktur. Mümin için dünya ****sı Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için elimizdeki sermayedir. Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak amaç, dünya ****sı ise sadece bir araçtır. Amaca ulaşmak için elbette araç ve gereçlere ihtiyacımız vardır.Her ikisi birbirini tamamlayıcıdır. Ayette dikkatleri üzerine çeken konu; amaç ve araca hak ettiği değeri vermektir.Aracı kullanarak amaca ulaşmaz, aracı amaç edinirsek; asıl olanı, amacımızı harcarız. İnsanı yaratılışı gereği menfaatini gözetler demiştik.Ancak gayr-i Müslim (3/14 gib) sadece dünya ****sını elde etmek için menfaatini düşünürken; mümin (3/14, 15 gibi) cenneti ve Allah’ın hoşnutluğunu kazanmayı da düşünür.Bundan dolayı müminin hakka inanarak güzel hasletlerde bulunması salih amel olurken, hakka iman olmadan yapılan güzel hasletler salih emel olurken, hakka iman olmadan yapılan güzel hasletler salih emel olmaz. 2. “Allah takva sahiplerinin (muttakilerin, korunanların) dostudur (45/19). Takva; korunmak kendine zararlı ve eziyet veren şeylerden sakınma demektir. Takva bir sığınağa sığınmak, her türlü tehlikeden korunmak için bir elbise giymek anlamına geldiği gibi, bu sığınak ve elbiseyi korumak, onun üzerine titremek ve dıştan gelebilecek her türlü tehlikeler karşısında uyanık bulunma anlamına da gelir. Hükümdar halkını, çıkardığı kanunlarla, ülkesinin sınırlarını askerlerle, surlarla vs. korur.Anne çocuğunun yanından ayrılmayarak onu korur. Kainatın hükmünü elinde bulunduran Allah ise helal ve haramlarla kullarını koruması altına alır. Helal ve haramlar müminin hareket alanını belirler. İnsana zarar verecek notaya geldiğinde; sınır koyar ve oraya bir set çeker. Kişi Allah’ın koyduğu sınırı tanımaz, aşarsa kendisine gelebilecek bütün zararlara açık olur. Kabuğu soyulmuş bir meyve gibi çürümeye, kokuşmaya yüz tutar. Derinin vücudu koruması gibidir helal ve haramlar. Derisiz bir vücut nasıl dışarıdan gelebilecek her türlü mikroba açıktır; helal ve haram sınırını tanımayan kişide şeytandan ve şeytana kul olmuş insanlardan gelecek her türlü zarara açıktır. Zira şeytanın hiçbir yaptırıcı gücü yoktur. O ancak helal ve haram sınırı ile korunmayanlara zarar verebilir.Çelikten bir zırh gibidir helal ve haramlar. Onunla korunanlar zırhını giyinmiş kılıcını kuşanmış gibi kendini güvencede hisseder. Ancak Allah’a iman edenler; Allah’ın koyduğu helal ve haram sınırına uyabilirler.fiu da bir gerçektir ki her Allah’a iman eden, Allah’ın koyduğu sınırlara uymaz.Dolayısıyla her Allah’a iman eden Allah’ın koruması altına girmez.Bununla beraber Allah’ın koruması, yani rahmet kapısı bütün insanlara açıktır. Tüm insanlığı sinesinde barındıracak kadar büyük bir sığınaktır.Ve bu sığınağa girmek ya da girmemek kişinin hür iradesine sunulmuştur.Allah’a iman edip, hür iradesiyle O’na teslim olan,O’nun koruması altına gireni Allah dost edinir.Bu dostluk dünya ve ahreti kapsayan bir dostluktur.Allah dostlarının yar ve yardımcısıdır. “Eğer o memleketlerin halkı iman etmiş ve bize karşı gelmekten sakınmış (takva sahibi) olsalardı, onlara gökten ve yerden bereketler yağdırırdık.Fakat onlar (hakkı) inkar ettiler, bizde onlara, yapıp kazandıklarının karşılığını (cezasını) verdik (7/96). Evet; Allah dostlarının yardımcısıdır. Bu yardım ki insanlardan gelen yardıma iyiliğe hiç benzemez. Bu yardım ki gökten ve yerden, ardı ardına (yağmur gibi) gelen bir yardımdır... Çünkü yerde ve gökte ne varsa, hepsi hakkı haykırıyor. “Haydi kurtuluşa!” diye haykıran ezan sesleri gibi. Canlı-cansız bütün yaratılanlar sanki bize Allah’ın hoşnutluğuna ulaştıran birer merdiven basamağı... “Bütün yaratılanlar” derken uzun uzun düşündüm.Müslüman olarak yaşamamam engel olan bana zarar veren her bir şeyi ya da kişiyi de Allah yarattı... ancak bunlar imtihanım gereğidir. Sınavdaki zorlu sorulardır.Bu zor sorulara Allah’ın istediği gibi cevap vermek; Allah’ın hoşnutluğunu kazandırır. “Müminin hali taaccübe şayandır.Zira başına iyi bir şey gelse şükrederek ecir alır; kötü bir şey gelse sabredecek ecir alır.Bu hal yalnız mümine özgüdür.” Hadisi şerifte olduğu gibi, mümin için bereketli olmayan hiçbir şey söz konusu değildir. N.F. Kısakürek’te: “Ey düşmanım sen benim İfadem ve hızımsın Gündüz geceye muhtaç Bana da sen lazımsın.” sözleriyle sanırım aynı gerçeği ifade ediyor. fiüphesiz Allah’tan sadece hayır gelir.Hz.İbrahim (a.s.)’ın ateş çukuruna atılırken gelen yardım gibi... Hz. Musa (a.s.)’ın Firavundan kaçarken yolunun açılması gibi...Hz.Muhammed’e Bedir’de yapılan yardım gibi... bu örnekleri sıralamakla bitiremeyiz. İnanıyorum ki; Allah’tan gelecek dostluk ve yardım, müminin takvasıyla doğru orantılıdır. Takvamızı, dolayısıyla Allah ile dostluğumuzu kuvvetlendirmek içinKur’an-ı Kerim’e sıkı sıkı bağlanmalıyız. Çünkü Kur’an-ı Kerim başlı başına koruyucu ve korunanları müjdeleyici özelliği sahiptir.Ayrıca takva sahibi olmayanların dünya ahret durumunu açıkça sergileyerek müminleri uyarır. İnsanlarla dostluğumuz, dostlarımızın sayısının artması bizleri ne çok mutlu eder. Dahası dostlarımız kişilik sahibi güçlü insanlar ise bu bize mutluluktan öte güç verir. Dostumuzun alemleri yaratan Allah olması ise tarifi imkansız bir güzellikter. O’nun korunması altına girip O’na teslim olmak... her şeyin en doğrusunu bilen Yüce Allah4ın gösterdiği yolda yürümek, tarifi imkansız bir güvencedir. Gayr-i Müslimler için dünya olanca genişliğine rağmen daracıktır.İnsanların olanca kalabalıklarına rağmen, onlar yapayalnızdır.Polisle, askerle her ne kadar korumalar edinseler de asla kendilerini güvencede hissetmezler, değillerdir de... Alemlerin yaratıcısıyla dostlaşma, kesinlikle başka dostluklara benzemez. Bizler rahmet kapısını açan, helal ve haram sınırlarıyla koruyan, lütfedip dost edinen Allah’tan nasıl hoşnut olunmaz?.. Yarattıktan sonra bizi dünyada yapayalnız bırakmayan, kitapla ve peygamberle destekleyen, gösterdiği dost doğru yolda giderken, sendeledikçe bize güç veren, hata yaptıkça bizi bağışlayan Allah’tan nasıl razı olunmaz?.. Elbette ki hamd yalnız Alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Kur’an-ı Kerim bu ayetle hamda Allah’ın layık olduğu ayetiyle başlayor.Yan Kur’an-ı Kerim Allah’a dostluğa davet ile başlıyor.Ve hemen arkasından davetin sahibinin özelliklerini anlatıyor.Yalnız O’na hamd edeceğimiz Allah; sadece bize değil alemlere Rab’lık ediyor. Kur’an-ı Kerim’de bize doğruyla yanlışı, hakla batılı öğreten, rotamızı belirleyen Allah; aslında bütün yarattıklarına bunu yapıyor. O Allah ki; Rahman sıfatıyla dünyada kendisine teslim olan kuluna da diğer insanlara da nimet veriyor. O Allah ki; ahirette yalnız kendisine teslim olanları nimetlendiriyor. O Allah ki; kıyamet gününün ve hesap gününün tek sahibidir. Sizin hamd edeceğiniz Allah işte budur.Hamd delile dayalı haklı bir ümidin neşesidir. Hamd; verdi verecek gibi geçmişle gelecek arasında gelme, bir şevk durumudur. Hamd etmek Allah ile dostluğun nişanesidir. Hamd geçmişin geleceğin ve o anın idrakinde olmaktır. Hamd kulun sahip olduğu, Allah’tan gelen nimetlerden ziyade, nimetlerin niteliğinden Allah’ın yüceliğini idrak etmektir. İşte Allah’la dostlaşmanın doruk noktası budur. İnanıyorum ki dostluğun bu doruk noktası müminin miracıdır. Miraca çıkan her mümin gücünü Allah’tan alır. Hz.Muhammed’in yirmi üç yıl gibi çok kısa bir sürede onca büyük işler başarması bundan dolayıdır. ORabbiyle barışıktı... O Rabbinden razıydı.... O Rabbinin gönderdiği her ayeti yaşadı ve insanların yaşamaları için tebliğde bulundu. ORabbiyle dostlaştı da Allah’ın kelimeleri ile takdir edildi... Allah ile dostluk kulun dünyada bütün zorlukların üstesinden gelmesini temin ederken, ahirette cennet nimetlerinin sevincinden daha büyük bir sevinç veriyor. “(müminlerin cennette)...... Dualarının sonunda geçerken hamd alemlerin Rabbi olanAllah’a olsundur.” (10/10) ayeti bu gerçeği teyit ediyor. Allah ile dost olmak,“o balıklar ki, derya içinde deryayı bilmezler.”Cinsinden olmamaktır.Nimetin kıymetini bilip nimetlendireni görmektir.Onun hakkını, şanını ve büyüklüğünü bütün zevki ile duymaktır. Allah ile dost olan, yani barışık olan, kendisiyle de çevresiyle de barışık olur. İşte bu Müslüman’ın durumudur. Allah’la dost olmak Müslüman olmaktır. “elhamdülillah Müslümanım sözünü her nefeste hissetmektir.İşte o zaman alınan her nefes coşkuyla, şevkle alınan nefestir. Ey insanlık elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin; bu şekilde soluyan bir insanda stres olur mu? Stres çağın hastalığı deniyor...Korkarım çağın hastalığı stres değil “İslamsızlık”tır... Stres Allah’ın ayetlerine sırt dönmekten oluşan Allah’a küskünlüktür.Allah’ta razı olmamaktır.fiu iyi bilinmelidir ki Allah ile kavgalı olan kendisiyle ve çevresiyle de kavgalıdır. Yani gayr-i müslimdir.Gayr-i Müslim olmaktan da, stresten kurtulmanın da tek yolu Allah’a tövbe edip, kurban keserek O’na yaklaşmaktır. Rabbim biz sana iman ettik... dost doğru yolunda giderken, yoldan çıkmaktan, yavaşlamaktan, sendelemekten sana sığınırız. Sen bizim Mevlamızsın bizi koru, bizi bağışla, bizi seninle dost olan kullarının yanına kat... Allahumme Amin Allaha dost olmak isteyenler lütfen okusun bu güzel satırlar Selam ve dua ile kalın |
Konu Sahibi YaŞuHa 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Aile Edep demekti | Şiirler ve Şairler | YaŞuHa | 2 | 2286 | 04 Mayıs 2014 21:47 |
Kardeşimize dua lütfen | Dua Bölümü | MusabBinumeyr | 4 | 2562 | 04 Aralık 2013 19:38 |
Kilonuz mu Var? Sorun Değil Artık/Medineweb | Diyet | gün ışığı | 4 | 2997 | 27 Kasım 2013 21:45 |
Üzüm çekirdeği mucizesi | Tıbb-ı Nebevi ve Alternatif Tıp Bilgileri | YaŞuHa | 2 | 2490 | 27 Kasım 2013 21:34 |
Peki Anne senin yüregini kim sogutacak? | Makale ve Köşe Yazıları | Mihrinaz | 7 | 3350 | 26 Kasım 2013 20:23 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
gel de işin içinden çık :) | Ulu'l Emr | Fıkralar-Hikayeler | 6 | 02 Ağustos 2015 15:08 |
3 Şey Kuralı | sms | Bilgi Dağarcığı | 3 | 22 Mayıs 2015 20:43 |
50 Altın İletişim Kuralı | medinelii | Serbest Kürsü | 2 | 31 Ocak 2014 01:44 |
Ağlayan bebeği susturmanın 5 S kuralı | Nesli_Nur | Çocuk ve Aile Sağlığı | 0 | 10 Şubat 2013 22:35 |
Çocuk Gelişiminde Oyunun Önemi | enderhafızım | Çocuk ve Aile Sağlığı | 1 | 16 Ocak 2013 20:16 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|