|
Konu Kimliği: Konu Sahibi Verda_Naz,Açılış Tarihi: 09 Mart 2008 (15:29), Konuya Son Cevap : 26 Mayıs 2019 (22:33). Konuya 59 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
28 Aralık 2012, 15:36 | Mesaj No:31 |
Durumu: Medine No : 5879 Üyelik T.:
28 Aralık 2008 | Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Bu Yağmur Bu yağmur... bu yağmur... bu kıldan ince Nefesten yumuşak yağan bu yağmur... Bu yağmur... bu yağmur... bir gün dinince. Aynalar yüzümü tanımaz olur. Bu yağmur kanımı boğan bir iplik Tenimde acısız yatan bir bıçak Bu yağmur yerde taş ve bende kemik Dayandıkça çisil çisil yağacak. Bu yağmur delilik vehminden üstün; Karanlık kovulmaz düşüncelerden. Cinlerin beynimde yaptığı düğün Sulardan, seslerden ve gecelerden. Necip Fazıl Kısakürek |
28 Aralık 2012, 15:37 | Mesaj No:32 |
Durumu: Medine No : 5879 Üyelik T.:
28 Aralık 2008 | Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Büyük Doğu Marşı Allahın seçtiği kurtulmuş millet! Güneşten başını göklere yükselt! Avlanır, kim sana atarsa kement, Ezel kuşatılmaz, çevrilmez ebet. Allahın seçtiği kurtulmuş millet! Güneşten başını göklere yükselt! Yürü altın nesli, o tunç Oğuz’un! Adet küçük, zaman çabuk, yol uzun. Nur yolu izinden git, KILAVUZ’un! Fethine çık, doğru, güzel, sonsuzun! Yürü altın nesli, o tunç Oğuz’un! Adet küçük, zaman çabuk, yol uzun. Aynası ufkumun, ateşten bayrak! Babamın külleri, sen, kara toprak! Şahit ol, ey kılıç, kalem ve orak! Doğsun BÜYÜK DOĞU, benden doğarak! Aynası ufkumun, ateşten bayrak! Babamın külleri, sen, kara toprak! (1938) Necip Fazıl Kısakürek |
28 Aralık 2012, 15:38 | Mesaj No:33 |
Durumu: Medine No : 5879 Üyelik T.:
28 Aralık 2008 | Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Canım İstanbul Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar; Onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar. İçimde tüten bir şey; hava, renk, eda, iklim; O benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim. Çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur; Ay ve güneş ezelden iki İstanbulludur. Denizle toprak, yalnız onda ermiş visale, Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale. İstanbul benim canım; Vatanım da vatanım... İstanbul, İstanbul... Tarihin gözleri var, surlarda delik delik; Servi, endamlı servi, ahirete perdelik... Bulutta şaha kalkmış Fatih'ten kalma kır at; Pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat... Şahadet parmağıdır göğe doğru minare; Her nakışta o mana: Öleceğiz ne çare? .. Hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet; Beyoğlu tepinirken ağlar Karacaahmet... O manayı bul da bul! İlle İstanbul'da bul! İstanbul, İstanbul... Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği; Çamlıca'da, yerdedir göklerin derinliği. Oynak sular yalının alt katına misafir; Yeni dünyadan mahzun, resimde eski sefir. Her akşam camlarında yangın çıkan Üsküdar, Perili ahşap konak, koca bir şehir kadar... Bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi? Cumbalı odalarda inletir ' Katibim'i... Kadını keskin bıçak, Taze kan gibi sıcak. İstanbul, İstanbul... Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler! Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler... Eyüp öksüz, Kadıköy süslü, Moda kurumlu, Adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu. Her şafak Hisarlarda oklar çıkar yayından Hala çığlıklar gelir Topkapı Sarayından. Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar; Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar... Gecesi sünbül kokan Türkçesi bülbül kokan, İstanbul, İstanbul... Necip Fazıl Kısakürek |
28 Aralık 2012, 15:39 | Mesaj No:34 |
Durumu: Medine No : 5879 Üyelik T.:
28 Aralık 2008 | Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Çek Perdeyi Evler döşemekti bendeki tasa, Yaptım, ettim, nöbet mezara geldi. Yeter bana, üç beş arşın bez olsa; Beklenmedik mallar pazara geldi. Penceremde bir gün günlerden bir gün: Ses baygın, renk dalgın ve ışık süzgün; Belirsiz bir semte insanlık sürgün... Çek perdeyi güneş nazara geldi. Necip Fazıl Kısakürek |
28 Aralık 2012, 15:40 | Mesaj No:35 |
Durumu: Medine No : 5879 Üyelik T.:
28 Aralık 2008 | Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Çırpınır Dinle, kulağını ver de mezara! Ölüler evlattan yana çırpınır. Nesiller arası korkunç manzara; Domuz yavrulayan ana çırpınır. Kalbten kazıdılar iman sırrını; Hergünün bugünden beter yarını. Acı rüzgarlara vermiş bağrını Türk bayrağı yana yana çırpınır. Necip Fazıl Kısakürek |
28 Aralık 2012, 15:40 | Mesaj No:36 |
Durumu: Medine No : 5879 Üyelik T.:
28 Aralık 2008 | Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Çile Gâiblerden bir ses geldi: Bu adam, Gezdirsin boşluğu ense kökünde! Ve uçtu tepemden birdenbire dam; Gök devrildi, künde üstüne künde... Pencereye koştum: Kızıl kıyamet! Dediklerin çıktı, ihtiyar bacı! Sonsuzluk, elinde bir mavi tülbent, Ok çekti yukardan, üstüme avcı. Ateşten zehrini tattım bu okun. Bir anda kül etti can elmasımı. Sanki burnum, değdi burnuna (yok) un, Kustum, öz ağzımdan kafatasımı. Bir bardak su gibi çalkandı dünya; Söndü istikamet, yıkıldı boşluk. Al sana hakikat, al sana rüya! İşte akıllılık, işte sarhoşluk! Ensemin örsünde bir demir balyoz, Kapandım yatağa son çare diye. Bir kanlı şafakta, bana çil horoz, Yepyeni bir dünya etti hediye. Bu nasıl bir dünya hikâyesi zor; Mekânı bir satıh, zamanı vehim. Bütün bir kâinat muşamba dekor, Bütün bir insanlık yalana teslim. Nesin sen, hakikat olsan da çekil! Yetiş körlük, yetiş, takma gözde cam! Otursun yerine bende her şekil; Vatanım, sevgilim, dostum ve hocam! ………………………………….. ………………………………….. ………………………………….. ………………………………….. Aylarca gezindim, yıkık ve şaşkın, Benliğim bir kazan ve aklım kepçe. Deliler köyünden bir menzil aşkın, Her fikir içimde bir çift kelepçe. Niçin küçülüyor eşya uzakta? Gözsüz görüyorum rüyada, nasıl? Zamanın raksı ne, bir yuvarlakta? Sonum varmış, onu öğrensem asıl? Bir fikir ki, sıcak yarada kezzap, Bir fikir ki, beyin zarında sülük. Selâm, selâm sana haşmetli azap; Yandıkça gelişen tılsımlı kütük. Yalvardım: Gösterin bilmeceme yol! Ey yedinci kat gök, esrarını aç! Annemin duası, düş de perde ol! Bir asâ kes bana, ihtiyar ağaç! Uyku, kaatillerin bile çeşmesi; Yorgan, Allahsıza kadar sığınak. Teselli pınarı, sabır memesi; Size şerbet, bana kum dolu çanak. Bu mu, rüyalarda içtiğim cinnet, Sırrını ararken patlayan gülle? Yeşil asmalarda depreniş, şehvet; Karınca sarayı, kupkuru kelle... Akrep, nokta nokta ruhumu sokmuş, Mevsimden mevsime girdim böylece. Gördüm ki, ateşte, cımbızda yokmuş, Fikir çilesinden büyük işkence. ………………………………….. ………………………………….. ………………………………….. ………………………………….. Evet, her şey bende bir gizli düğüm; Ne ölüm terleri döktüm, nelerden! Dibi yok göklerden yeter ürktüğüm, Yetişir çektiğim mesafelerden! Ufuk bir tilkidir, kaçak ve kurnaz; Yollar bir yumaktır, uzun, dolaşık. Her gece rüyamı yazan sihirbaz, Tutuyor önümde bir mavi ışık. Büyücü, büyücü ne bana hıncın? Bu kükürtlü duman, nedir inimde? Camdan keskin, kıldan ince kılıcın, Bir zehirli kıymık gibi, beynimde. Lûgat, bir isim ver bana halimden; Herkesin bildiği dilden bir isim! Eski esvaplarım, tutun elimden; Aynalar, söyleyin bana, ben kimim? Söyleyin, söyleyin, ben miyim yoksa, Arzı boynuzunda taşıyan öküz? Belâ mimarının seçtiği arsa; Hayattan muhacir, eşyadan öksüz? Ben ki, toz kanatlı bir kelebeğim, Minicik gövdeme yüklü Kafdağı, Bir zerreciğim ki, Arş'a gebeyim, Dev sancılarımın budur kaynağı! Ne yalanlarda var, ne hakikatta, Gözümü yumdukça gördüğüm nakış. Boşuna gezmişim, yok tabiatta, İçimdeki kadar iniş ve çıkış. ………………………………….. ………………………………….. ………………………………….. ………………………………….. Gece bir hendeğe düşercesine, Birden kucağına düştüm gerçeğin. Sanki erdim çetin bilmecesine, Hem geçmiş zamanın, hem geleceğin. Açıl susam açıl! Açıldı kapı; Atlas sedirinde mâverâ dede. Yandı sırça saray, ilâhî yapı, Binbir âvizeyle uçsuz maddede. Atomlarda cümbüş, donanma, şenlik; Ve çevre çevre nur, çevre çevre nur. İçiçe mimarî, içiçe benlik; Bildim seni ey Rab, bilinmez meşhur! Nizam köpürüyor, med vakti deniz; Nizam köpürüyor, ta çenemde su. Suda bir gizli yol, pırıltılı iz; Suda ezel fikri, ebed duygusu. Kaçır beni âhenk, al beni birlik; Artık barınamam gölge varlıkta. Ver cüceye, onun olsun şairlik, Şimdi gözüm, büyük sanatkârlıkta. Öteler öteler, gayemin malı; Mesafe ekinim, zaman madenim. Gökte saman yolu benim olmalı; Dipsizlik gölünde, inciler benim. Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök! Heybem hayat dolu, deste ve yumak. Sen, bütün dalların birleştiği kök; Biricik meselem, Sonsuza varmak... Necip Fazıl Kısakürek |
28 Aralık 2012, 15:41 | Mesaj No:37 |
Durumu: Medine No : 5879 Üyelik T.:
28 Aralık 2008 | Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Çocuk Annesi gül koklasa,ağzı gül kokan çocuk; Ağaç içinde ağaç geliştiren tomurcuk... Çocukta,uçurtmayla göğe çıkmaya gayret; Karıncaya göz atsa 'niçin,nasıl?' ve hayret... Fatihlik nimetinden yüzü bir nurlu mühür; Biz akıl tutsağıyız,çocuktur ki asıl hür. Allah diyor ki:'Geçti gazabımı rahmetim!' Bir merhamet heykeli mahzun bakışlı yetim... Bugün ağla çocuğum,yarın ağlayamazsın! Şimdi anladığını,sonra anlayamazsın! İnsanlık zincirinin ebediyet halkası; Çocukların kalbinde işler zaman rakkası... Necip Fazıl Kısakürek |
28 Aralık 2012, 15:41 | Mesaj No:38 |
Durumu: Medine No : 5879 Üyelik T.:
28 Aralık 2008 | Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Dağlarda Şarkı Söyle Al eline bir değnek Tırman dağlara şöyle Şehir farksız olsun tek Mukavvadan bir köyle Uzasan göğe ersen Cücesin şehirde sen Bir dev olmak istersen Dağlarda şarkı söyle Necip Fazıl Kısakürek |
28 Aralık 2012, 15:42 | Mesaj No:39 |
Durumu: Medine No : 5879 Üyelik T.:
28 Aralık 2008 | Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Dalgalar Sarmış deniz kızları gibi dalgalar bizi, Uzun saçları gümüş, şeffaf tenleri fosfor. Yumuşak başlarıyla sarsarak teknemizi, Yolcu, gittiğin sahil nerde diye bağırıyor. Ne bir kıyıdan eser, ne bir ışıktan eser, Sulardan daha derin, yolun karanlıkları. Dalgalar, yürüyünüz, arayalım beraber, Başımızı dövecek yalçın kayalıkları! .. Necip Fazıl Kısakürek |
28 Aralık 2012, 15:42 | Mesaj No:40 |
Durumu: Medine No : 5879 Üyelik T.:
28 Aralık 2008 | Cevap: Necip Fazıl Üstad dan Şiirler Dayan Kalbim Seni dağladılar, değil mi kalbim, Her yanın, içi su dolu kabarcık. Bulunmaz bu halden anlar bir ilim; Akıl yırtık çuval, sökük dağarcık. Sensin gökten gelen oklara hedef; Oyası ateşle işlenen gergef. Çekme üç beş günlük dünyaya esef! Dayan kalbim üç beş nefes kadarcık! (1972) Necip Fazıl Kısakürek |
Konuyu Toplam 3 Kişi okuyor. (0 Üye ve 3 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Bir Kadın - Necip Fazıl Kısakürek | Seyit_Onbaşı | Gönülden Dökülen Nağmeler | 0 | 16 Eylül 2022 16:03 |
Üstad Necip Fazıl'dan... | MERVE DEMİR | Güzel Sözler-Deyımler-Nükteler | 266 | 13Haziran 2019 20:57 |
Çocuk (Necip Fazıl Kısakürek) | iqra88 | Şiirler ve Şairler | 6 | 25 Mayıs 2018 22:04 |
Üstad Necip Fazıl Kısakürek Belgesel Film | enderhafızım | Videolar/Slaytlar | 0 | 28 Aralık 2012 14:38 |
Necip Fazıl Dersim'i Anlatıyor | Esma_Nur | Serbest Kürsü | 0 | 26 Kasım 2011 16:32 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|