|
Konu Kimliği: Konu Sahibi _bülbül_,Açılış Tarihi: 11 Nisan 2009 (08:51), Konuya Son Cevap : 11 Nisan 2009 (08:51). Konuya 0 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
11 Nisan 2009, 08:51 | Mesaj No:1 |
Peygamberimizin beşeri ve nübüvvet yönlerini açıklar mısınız? Peygamberimizin beşeri ve nübüvvet yönlerini açıklar mısınız? Değerli Kardeşimiz; Allah, her asrın ve her bölgenin ihtiyacına uygun olarak, bir peygamber göndermiştir Onun için peygamberler, temel inanç konularında birlik içinde olmalarına rağmen, pratiklerde birbirlerinden farklı hareket etmişlerdir Peygamberimiz ise, eski çağlara oranla dünyanın medenileştiği, bir şehir hükmüne geçtiği dönemde dünyaya geldiği ve ihtiyaçlar arttığı için, geçmiş peygamberlerin bütün hususiyetlerini ruhunda derc etmiş ve son peygamber olduğunu göstermiştir O'nun varisleri olan alimler ise, temel ruhu muhafaza etmekle beraber yaşadıkları asra en uygun olan hükümleri seçmişlerdir Bu şekilde islam tarihinde birçok mezhep ortaya çıkmış, dolayısıyla yeni bir din ve şeriata ihtiyaç kalmamıştır Peki neden bir arap ve ümmi bir zat? Ali şeriati, “Muhammed'i (asm) tanıyalım” adlı kitabında diyor ki: “Allah, peygamberlik için hiç kirlenmemiş ruhları seçer Eğer alim, şair, veya kahin gibi bir kul seçilseydi, Kur'an için: 'bu adam bilgilidir, kendi bilgisinden üretiyor, bize sunuyor' diyeceklerdi 'Bütün peygamberler çobanlık yapmışlardır' hadisi, bu hakikata dikkat çekmektedir” İşte insanların şüpheleneceği bütün kapılar kapalı olduğu içindir ki, müşrikler hz Peygamber'e ancak, 'delidir' veya 'sihirbazdır' diyebilmişlerdir Kur'an: “de ki: Allah dileseydi onu ben size okumazdım, o da size bildirmezdi Bundan evvel de ben sizin aranızda bir ömür geçirdim Hiç düşünmez misiniz? (yunus, 16)” demekte, o'nun deli veya sihirbaz olmadığını gösterip, vahiy hakikatını kabul etmeyen o müşrikleri susturmaktadır Çünkü onlar ona “Muhammedü'l emin” diyorlardı Peygamberimizin ahlâkının en önemli özelliği, Allah vergisi oluşudur O bütün güzel vasıfları, çalışıp, emek verip, bir çaba sonucu kazanmış değildir Onun ahlâkı Allah tarafından ihsan edilmiş, ikram edilmiştir Yüce Allah onu insanların örnek alacağı kusursuz, eksiksiz ve seçkin bir şekilde yaratmıştır O dünyaya gözünü açıp kapayıncaya kadar hep aynı huy ve ahlâk üzerinde yaşamıştır Ondaki güzel vasıflar yaratılışında mevcuttu Onu eğiten, edep ve ahlâkın en üstün özellikleriyle süsleyen Yüce Rabbidir İşte bundan dolayı, onu kendisine örnek kabul eden insan, onu ne kadar taklit edebilirse, o kadar istifadesi fazla olur, o nurdan aldığı feyiz, o nisbette çoğalır Peygamberimizin ahlâkının en belirgin özelliklerinden birisi de, insan yaratılışında var olan birbirine zıt ve ters huyları en mükemmel şekilde bağdaştırıp, bütün duyguların ideal noktasını bulmasıdır Hiçbir şekilde aşırılığa kaçmadan, orta yola, doğruya ulaşmasıdır Peygamberimiz, herkesin arzu edip de bir türlü ulaşamadığı en üstün değerleri ve olgunluğu mükemmel bir şekilde hayâtı boyunca ümmetine göstermiş, bütün insanlığın gözleri önüne sermiştir Bazı anlar olmuş, en cesur bir fedai olarak, düşmanın kat kat üstünlüğüne hiç aldırmadan, binlerce düşmana tek başına meydan okumuştur Ama bu halinde bile yumuşak kalpliliğini, merhametini geri bırakmamıştır Meselâ bir savaş sonrası, öldürülmüş olarak gördüğü düşman çocuklarına o kadar acımıştı ki, düşman da olsa çocukların öldürülmemesi gerektiğini, çünkü onların suçsuz ve Cennetlik olduklarını haber vermişti O, bütün insanlığın kurtuluşu ve İslâmın dünyaya yayılması gibi yüce bir gaye için zihnini yorarken; bu arada binleri bulan ve Arabistan'ın her tarafına dal budak salan ümmetinin halini ve işlerini düşünürken; çevresinde bulunan yoksul ve fakir Müslümanları hiçbir zaman unutmamış; kendi çoluk çocuğunu, onların eğitim ve ihtiyaçlarını da ihmal etmemiştir Birincisini büyük görürken, öbürünü küçümsememiştir Bu kadar ağır ve sorumluluk isteyen bir görev üzerinde bulunduğu halde, o yine kendisini Rabbine vermiş, günün büyük bir kısmını ibadet ve zikirle geçirmiştir Kalbi her an Allah'a bağlıdır Bu haliyle dünya ile ilişkisini kesmiş gibi görünse de, yine o dünyanın içindedir Bütün işlerinde Allah'ın rızasını gözetmiştir Peygamber Efendimiz, dâva arkadaşlarını gözü gibi korumuş, onlara ana-babalarından görmedikleri şefkat ve yakınlığı göstermiş, kendi şahsına yapılan kötülüğü affetmiş, intikam almayı düşünmemiştir Kendisini öldürmek için tuzak kuranları yakaladığında serbest bırakmış, ama Allah düşmanlarını asla bağışlamamış, onların yakasını bırakmamıştır İçi bozuk, dıştan Müslüman gibi görünen münafıkların kalbine devamlı Cehennem korkusunu vermiş, âhiretteki acı hallerini hatırlatmıştır İslâm toprakları, güneyde Yemen'e kuzeyde İran ve Suriye sınırına dayandığı sırada Peygamberimiz, Arapların sultanı, Arabistan'ın hakimi idi Savaş sonrası düşmanın bırakıp gittiği mallar ve ganimetler mescidin içini doldururken, en kıymetli mallar Müslümanların eline geçtiği halde, yine o kuru bir hasır üzerinde yatacak kadar engin ruhlu; içi ot dolu bir yastığa yaslanacak kadar mütevazı; her türlü imkân mevcutken, açlık sıkıntısı çekecek kadar kanaatkar ve tok gönüllü idi Hz Ömer'in "Bizans kralı ve İran şahı dünya nimetleri içinde yüzerken, Resulullah kuru hasır üstünde yaşıyor" diyerek ağlaması üzerine, Sahabîsinin gönlünü hoş tutan yüce Peygamberimiz: "Yâ Ömer, varsın, Kisra ve Kayser dünya nimetlerinden zevklerini alsınlar, keyif sürsünler Âhiret nimeti bize yeter" diyerek tevekkül ve rızasını dile getiriyordu Peygamberimizin ahlâkı bir meleke halindeydi, öz olarak mevcuttu Güneş nasıl ışık saçar, çiçekler nasıl rengi ve kokusuyla ortalığı Cennete çevirip burcu burcu kokular saçarsa; ağaçlar nasıl türlü türlü meyveler verir, yaratılışlarında var olanları ortaya çıkarırsa; Resul-i Ekrem Efendimizin ahlâkî hayâtı da o şekilde normal bir seyir içinde cereyan ediyordu Öyle ki, her gören, Peygamberimizin o faziletle birlikte yaratıldığı kanaatine varırdı Hiç kimse ondan o fazilete aykırı bir şeyin görüleceğine inanmazdı O her zaman muhtaçlara yardım eder; zayıfları korur; tatlı sözlü, güler yüzlü bulunur; izzet ve vakarını muhafaza eder; tevazu ve hoşgörüsünü hiç kimseden esirgemezdi Güneş nasıl ki, Allah'a inananın da, inanmayanın da üzerine doğarsa, Peygamberimizin dünyayı kaplayan şefkati de küçük-büyük, gençihtiyar, müslim-gayr-i müslim herkese aynı şekilde yayılırdı | |
Konu Sahibi _bülbül_ 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Adem olmaktır tek hevesim | Şiirler ve Şairler | Kara Kartal | 4 | 2722 | 22 Mayıs 2010 11:27 |
Dostlarımız........ | Güzel Sözler-Deyımler-Nükteler | su damlası | 4 | 2348 | 09 Mayıs 2010 10:35 |
İsmailce kurban olabilmek | Hacc-Umre-Kurban | kurtmehmet | 3 | 3102 | 21 Kasım 2009 20:58 |
Ömür seccadesini gönül dergahına serenlere...... | Makale ve Köşe Yazıları | _bülbül_ | 2 | 2321 | 12 Kasım 2009 21:52 |
çarpık çağ..... | Şiirler ve Şairler | _bülbül_ | 2 | 2044 | 12 Kasım 2009 21:43 |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Sizde Kör müsünüz?... | Beytül Ahzan | Hz.Muhammed(s.a.v) | 5 | 06 Eylül 2014 20:50 |
İslam ve Beşeri Sistemler...// Konferansa Davet // Ankara | enderhafızım | İslami Haberler | 0 | 18 Ocak 2013 01:21 |
Peygamberimizin nübüvvet (peygamberlik) mührü | nuryuzlum | Hz.Muhammed(s.a.v) | 0 | 20 Nisan 2009 00:12 |
Yusuf Süresinde geçen Hz. Yusuf (as)'ın gömleği ile ilgili üç kıssayı açıklar mısınız | _bülbül_ | Soru Cevap Arşivi | 0 | 11 Nisan 2009 09:10 |
Peygamberimizin Hz Muaviye hakkında Allahın onun karnını doyurma hadisini açıklar mıs | _bülbül_ | Bilgi Dağarcığı | 0 | 10 Nisan 2009 13:13 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|