|
Konu Kimliği: Konu Sahibi TufeyL,Açılış Tarihi: 30 Ağustos 2007 (12:12), Konuya Son Cevap : 26 Eylül 2007 (10:35). Konuya 9 Mesaj yazıldı |
| LinkBack | Seçenekler | Değerlendirme |
30 Ağustos 2007, 12:12 | Mesaj No:1 |
Tasavvuf-i Hayat Tasavvuf-i Hayat Es Selamu Aleykum Ve Rahmetullah... İnşALLAH zaman buldukça Tasavvuf-i dersler aktarıcaz. Güzel kardeşlerimizde katkıda bulunursa çok seviniriz hayırlı bir hizmet yapalım İnşALLAH. Yalnız tek isteğimiz ekleme yapacak kardeşlerimiz ekleyeceği konuyu kısa ve öz tutarsa kardeşler hem sıkılmaz hemde okuması ve anlaşılması daha kolay olur İnşALLAH... Bismillahirrahmanirrahim... Her işin başı BESMELE dir... Tasavvuf hali, zevki ve keşfi bir ilimdir. İnsan tabiatının devamlı değişen istekleri cehaletin, gafletin, bir çeşitidir. Sufilerin kalpleri ise Allah ile doludur. Her ilmin kendi sahasında temel dinamikleri belirlenip usulleri tayin edilmiştir. Tasavvuf da bu tasniften nasibini almıştır. Allah gökten su indirdi, demek nurları taksim etti, dereler onunla dolup taştı ayeti ise Allah Teala’nın ezelde taksim ettiği nur kalplerde dolup taştı manasına gelir. Fıkıh, dünyada tam manasıyla züht hayatı yaşayan tasavvuf aliminin ilmidir. Birinci dereceden ilim, istikamet ve hidayet kaynağı Peygamberimiz (SAV) dir. Aşağıda olan her şey mütevazi olur. Din insanın kendisini Rab bine adaması onun karşısında varlık iddia etmemesidir. İlim pınarlarının suyu kalbe ulaşınca kalp gözleri tam manasıyla açılır. Kişi hakkı batıldan ayırdeder. İbn-i Abbas: En iyi ibadet dini anlamaktır. Efendimiz (SAV)’in ilim ve marifeti, bütün varlıların isimleri kendisine öğretilen Hz. Adem (AS)’den intikal etmiştir. Gerçek sufi mukarrebdir. Ebrar, mukarrebin haliyle hallenmedikçe “mutasavvuf”, hal kendilerinde tahakkuk ederse “sufi” olur. | |
Konu Sahibi TufeyL 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir | |||||
Konu | Forum | Son Mesaj Yazan | Cevaplar | Okunma | Son Mesaj Tarihi |
Ebul vefa hz.'nin duası | Dua Bölümü | TufeyL | 0 | 2479 | 19 Mart 2009 15:03 |
Cennet kapısını açan dua | Dua Bölümü | TufeyL | 0 | 2449 | 19 Mart 2009 15:02 |
Gel sana dünyanın misalini göstereyim | Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler | Ağlama_Karanfil | 1 | 2231 | 19 Mart 2009 14:58 |
BabaanneMaceraları | Fıkralar-Hikayeler | Kara Kartal | 2 | 2104 | 18 Mart 2009 00:02 |
Evlilik aşkı öldürür derler.YaLaN.. | Evlilik-Nikah Konuları | Mihrinaz | 5 | 2045 | 17 Mart 2009 22:43 |
30 Ağustos 2007, 12:13 | Mesaj No:2 |
Cvp: Tasavvuf-i Hayat İşitmenin hayırlı oluşunun alameti, kişinin Hakk’tan duyduğunu bütün özellik ve vasıflarıyla anlayarak işitmesi ve dinlemesidir. Sufi anlatılan ve ilham edilene kulak verir. Şibli: “Kur’an’ın nasihatleri kalbi Allah ile beraber olan ve göz açıp kapayıncaya kadar da olsa O (cc)’ndan gafil olmayanlar içindir.” Anlayış makamı, sohbet ve konuşma yeridir. O da kalbin işitmesinden ibarettir. Müşahade makamı ise kalbin basiretli olmasıdır. Anlayış, ilham ve semain tabi neticesidir. Kalbin ölümü nefsin şehvetlere dalmasındandır. Allah Teala’ya kulak vermeye mani olan her şey nefisden kaynaklanır. Anahatlar umumi bir bakışla idrak edilir. Tefarruat ise insan yaratılışının kifayetsizliği sebebiyle tamamiyle idrak edilemez. Tohum eken hakime benzer, tohum ise doğru söze benzer. Heva ve hevesten tad almak asalak bir dikenin gelişmekte olan bir bitkiye mani olması gibidir. Sufinin kalbi ilahi sevginin bütün lezzetleriyle konakladığı yerdir. Saf sevgi ruhu huzur-u ilahiye ulaştıran bir bağdır. Rasulullah (SAV) kainat yaratılmadan önce makam-ı istikrara en yakın kişi olmuş, temkin sohbetine katılmış bulunduğundan bütün hal ve davranışlarında ilahi n urlar apaçık görülmüştür. Fehimden ilme, ilimden amale ulaşılır. Ayetler, ilahi hususiyet ve vasıflar taşır. Okunması ve dinlenilmesiyle ilahi tecelliler yenilenir ve kişi Allah’ın azamet ve cemalinin aksettiği bir ayna olur. | |
30 Ağustos 2007, 20:43 | Mesaj No:3 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Cvp: Tasavvuf-i Hayat ve aleyküm selam va rahmatullahi ve berkatuhu.. Allah senden raz olsun.. İnşAllah bende zman içerisinde yazılarına destek vermek isterim.. vesselam.. |
11 Eylül 2007, 19:22 | Mesaj No:4 |
Cvp: Tasavvuf-i Hayat Cafer-i Sadık “Allah kullarına kelamı ile tecelli eder, fakat onlar bunu idrak edemezler.” Duydukları ve dinledikleri Allah katından olunca, duyduğu gördüğü, gördüğü duyduğu olur. Sonu evvelki haline döner. Evveli sonu olur. Konuşana sözünü bitirinceye kadar mühlet vermek, dinlerken sağa sola bakmamak ve hatibin yüzüne bakmak iyi dinleme adabındandır. Rasulullah (SAV)’tan gelen haberleri, salihlerin hayatını, ahiret ahvalini dinlemek, ilim öğrenmek isteyene gereklidir. Ebu Ali el Cüzcani: Allah’tan istikamet üzere olmayı isteyenlerden ol, keramet sahibi olmayı isteyenlerden değil. Kırık kalpli ve amelinden ötürü kendini sorumlu tutmak, nefsini itham etmek, keramet ve keşiften üstün tutulmalıdır. Yakin bir defa hasıl oldumu yeni harikuladeliklerle yakin artmaz. Bulunduğu makam istiğna makamı olduğundan ilahi kudretin harikuladelikler vasıtasıyla bilinmesine ihtiyacı olmadığı gibi, bunda ilahi bir hikmet de yoktur. Eğer kişi marifet yolunda ilerlerken keramet ve harikuladeliklere rastlarsa bu caiz ve güzeldir, rastlamazsa bu mühim olmadığı gibi eksiklik de değildir. Bütün ilimlerin tahsili esnasında dünya muhabbeti ve takvanın hakikatlerinden uzak kalmak tahsile mani olmaz hatta bazen bu ilmi elde etmeye (çünkü ilimle uğraşmak çok zordur) yardımcı olur. Ehl-i tasavvufun ilmi, dünya ile elde edilmez, heva ve hevesten kaçınmadıkça bu ilmin hakikatlerine ulaşılmaz. Takva medresesi dışında da öğrenilemez. Sufiler, muhabbetin her çeşidine vakıftırlar. Muhabbet-i Zati’den muhabbet-i sıfatı, kalbi muhabbetten ruhi muhabbetin farkını bilirler. | |
11 Eylül 2007, 19:23 | Mesaj No:5 |
Cvp: Tasavvuf-i Hayat Saf bir takva ve zühdde kemal, ilimde üstün olmakla elde edilir. Kalp aynası cilalanmış kimse, Levh-i Mahfuz’dan bazı bilgilere sahip olabilir. Külli ilimleri ihata eden, cüz’i ilimlere dönmeye onlarla uğraşmaya ihtiyacı yoktur. Yaşanmayıp çok ilim elde etme düşüncesi şeytanın bir aldatmacasıdır. İlm-ül verase ilm-ül diraseden geçer. Hakka’l yakin derecesi ilimleri vicdanidir. Müşahade makamından üstündür. Sahabe yakin ilmini kendileri hallederken, fetva ilmini tabiine havale ediyordu. Mufassal bilgi, kalp temizliği, üstün seciye ve kabiliyetle elde edilir. Mücmel bilgi ilmin aslıdır. Allah (cc) kuluna hayır murad ettimi onu taate muvaffak kılar. Salih amel, salih amele götürür. Alim ve zahid sufi kendini kimseden üstün görmez. Tercih edildiğinde aleyhinde bir fitne olmasından korkar. | |
16 Eylül 2007, 22:20 | Mesaj No:6 |
RE: Tasavvuf-i Hayat
benim bir sorum olacak. ben bir yerde ibn i arabinin tasavvuf hakkında "biz öyle bir denize daldık ki nebiler kıyıda kaldı "diye bir sözünü okumuştum.tasavvuf konusunda hep bu söz kafama takılıyor.tasavvufun aşamalarını da az çok biliyorum.bu durum o aşamalardan birine mi giriyor yoksa bu söz şahsi mi kabul edilmelidir?ve tasavvufta sınırımız ne olmalıdır?ilk başta bu konu bende çok merak uyandırmıştı ama kuran ve sünnete mesafesi beni düşündürüyor.belki de tasavvuf konusunda itidal üzere olmalıyız.aşırısı zarar gibi geliyor.bilemiyorum...bu konu hakkında bilgisi olan paylaşabilir mi?
__________________ EN GÜZEL AŞK: ALLAH! | |
16 Eylül 2007, 22:25 | Mesaj No:7 |
Durumu: Medine No : 38 Üyelik T.:
30Haziran 2007 | RE: Tasavvuf-i Hayat
Sevgili Nur Kardeşim, bu soruyu SORU_ CEVAP bölümüne alalım ve orada bu konu üzerinde konuşalım hep beraber derim.. Mümkünmüdür o bölümde yeniden açmanız ? |
16 Eylül 2007, 22:27 | Mesaj No:8 |
RE: Tasavvuf-i Hayat
fazla başlık açmak istemedim ama sorumu oraya tekrar yazayım o halde....
__________________ EN GÜZEL AŞK: ALLAH! | |
16 Eylül 2007, 22:28 | Mesaj No:9 |
Durumu: Medine No : 38 Üyelik T.:
30Haziran 2007 | RE: Tasavvuf-i Hayat
Evet yazalım, sorular önemlidir, sevgili zikrullah benim ve nur kardeşin bu yazısını burdan silermisiniz, yeni bir başlıkta konuşulsun uzuuun uzuun |
26 Eylül 2007, 10:35 | Mesaj No:10 |
Durumu: Medine No : 16627 Üyelik T.:
11 Şubat 2012 | Cvp: Tasavvuf-i Hayat TASAVVUFTA YOL ALMAK EDEPLE OLUR Nakşibendi büyükleri, Hz. Resûlullah (s.a.v) Efendimizin öğrettiği hem zâhir hem de bâtıni edeplere sımsıkı sarılmışlardır. Seyri sülük esnasındaki sohbet, vird, hatme ve diğer zikirler zâhirî edepler içine girer. Kalbin gaflet ve kötülüklerden temizlenmesi, nefsin terbiye edilmesi ve ruhun ilahi huzura yükselecek hâle getirilmesi de bâtınî edepler içine girer. Edeb, her şeyi gereğince ve yerince yapmaktır. Bunun yolu da, bütün fikir ve fiillerde edeb abidesi, peygamberlerin imamı Hz. Resûlullah (s.a.v) Efendimize uymaktır. Bütün Allah dostları, Hak yolunda ne elde etmiş iseler, Efendimizin edebine uyarak elde etmişlerdir. Büyük veli Seriy es-Sakati: (k.s): “Edeb, aklın tercümanıdır.”8 demiştir. Demek ki herkes edebi kadar akıllı, aklı kadar şerefli, şerefi kadar kıymetlidir. Edebine göre yapılmayan şeyler ne kadar çok olursa olsun fayda sağlamaz. insan bir işin usulüne göre gitmez ise o işte ömrünü verse hayırlı bir sonuç alamaz. Allah’ın yeryüzündeki şahidi ve hâlifesi olan ariflere hürmet kalpteki takvadan ileri gelir. Onlara karşı edebi koruyamayan kimsenin tasavvuf yolunda hiç bir nasibi olmaz.9 Arifler: “önce usul, sonra vusul” demişlerdir. Yani, maksadına ulaşmak isteyen kimse, önce o işin usulüne göre yola çıkarsa, hedefine varır, yoksa yolda kalır. Büyük alim Abdullah b. Mubarek (r.a) ne güzel söylemiş: “Bizler daha çok ilme değil, daha fazla edebe muhtacız.”10 Hak yoluna giren talip için ana sermaye edeptir. Edebi olmayanın Allah yolunda elde edeceği hiç bir şeyi yoktur. Edeb, kalbte, sözde ve fiilde olur Kalbin edebi, niyette ihlas ve samimiyettir. Bunların sonucu, Allah için sevmek, Allah için vermek, Allah için yermek ve Allah için menetmektir. Bu hâl, imanın en yüksek zirvesidir ve kâmil insan olmanın alametidir. O, Allahu Tealanın sevdiği kullarına bir hediyesidir. Büyükler, bu ahlakın ihsan mertebesi olduğunu ve onun vücuda ancak zati zikir sayesinde yerleşeceğini belirtiyorlar. Zati zikir; her yerde, her işte, her hâlde kalb, ruh, sır ve diğer latifelerle Allahu Teala’yı zikretmekten ibarettir. Gavs-ı Bilvanisî Seyyid Abdulhakim el-Hüseyni (k.s) zikir ve edep hakkındaki bir sohbetinde şöyle buyurmuştur: “Bakınız, bu milletin başına ne geldiyse gafletten geldi. şah-ı Hazne (k.s): “gaflet kadar hiçbir kötü hâl yoktur” derdi. Kimin başına ne geldiyse nefsinin hilelerinden gafil kaldığı için gelmiştir. Bir kişi kendi kuvveti ile gafleti terk edemiyorsa edebe sarılsın. şöyle ki, Rabbim her an her yerde beni görüyor diye düşünsün ve o konuda nefsini zorlasın. Açık ve gizli edeplere uymakla insanın kalbi uyanır. Böylece gaflet yok olur.”11 Sözün edebi, makama uygun söylenmesidir. Her makam, ayrı bir tarz ve tavır ister. Her söz yerinde, zamanında, gereği kadar söylenirse değerli ve geçerlidir. Söz, hacet kadar sarf edilmelidir. Sözde yalan ve yapmacık olmamalıdır. Söz sahibinin sözü ile özü, içi ile dışı aynı olmalıdır. Mürşide ve müminlere karşı samimiyet ancak böyle mümkün olur. Fiilin/işin edebi, makama uygun davranmaktır. Her şahsın, her makamın, her ibadet ve taatın kendine has edebi vardır. Bütün edepler, sünnet-i seniyyede öğretilmiştir. Edep, Hakka ve halka karşı nasıl davranacağını bilmektir. Kısaca güzel ahlaktır. Bu edepleri, tek tek öğrenmeli ve güç nisbetinde yapmalıdır. ilim edeple güzel olur. Hak yolcusu ancak edeple yol alır. Zikir, edeple fayda verir. ibadet edeple yapılırsa Allah’a yükselir. Tövbe, edeple kabul edilir. Bunun için Allah dostları talebelerinden her işte edep ister, edep bekler. Tasavvuf yolunda, bütün menzil ve makamlarda insanın önüne tek levha çıkar: “Edep Yâ Hû!” |
Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir) | |
Benzer Konular | ||||
Konu Başlıkları | Konuyu Başlatan | Medineweb Ana Kategoriler | Cevaplar | Son Mesajlar |
Keşke'siz Hayat, Hatasız Hayat Değildir | YaŞuHa | Muhtelif Konular | 1 | 15 Eylül 2017 17:52 |
OMU TASAVVUF (1-7) ÖZET | Mihrinaz | SAMSUN OMÜ İlitam | 0 | 26Haziran 2016 19:20 |
Tasavvuf nedir? | Medine-web | Tasavvuf-Tarikat | 68 | 13 Ocak 2013 18:09 |
tasavvuf böyle bir şey.. | bilinmez | Tasavvuf-Tarikat | 0 | 27 Ocak 2012 15:10 |
Tasavvuf simurg ve hüd hüd | CaferTayar | Tasavvuf-Tarikat | 1 | 03Haziran 2008 11:21 |
.::.Bir Ayet-Kerime .::. | .::.Bir Hadis-i Şerif .::. | .::.Bir Vecize .::. |
|