Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM DİNİ KONULAR.::. > Muhtelif Dini Konular > Tevhid Ve Şirk Konuları

Konu Kimliği: Konu Sahibi @MAVERA@,Açılış Tarihi:  02 Mart 2011 (18:48), Konuya Son Cevap : 02 Mart 2011 (18:48). Konuya 0 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 02 Mart 2011, 18:48   Mesaj No:1
Medineweb Acemi Üyesi
Avatar Otomotik
Durumu:@MAVERA@ isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13371
Üyelik T.: 19 Şubat 2011
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 21
Konular: 2
Beğenildi:0
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Heva'nın Putlaştırılması

Heva'nın Putlaştırılması

Heva'nın Putlaştırılması

“Hevâ”; boş, hava dolu, sonuçsuz, değersiz gibi anlamlara gelir. Bu kavram nefsin şehvete ve zevke düşkünlüğünü anlattığı gibi, yeterli ilmi olmadan sahibine emir veren nefis anlamında da kullanılmaktadır. Böyle bir nefis, sahibini şehvete ve aşırı zevke düşürüp günaha sürükler, dünyada rezilliğe, âhirette ise azâba götürür.

İnsanın aşırı isteklerine, Allah’tan gelen ilme yani vahye uymayan tutumlarına “hevâ” denilmektedir. Nefsin ölçülü ve sınırlı istekleri, meşrû arzuları normal yoldan karşılandığı zaman hata değil; sevap bile olur. Nefis her zaman çeşitli isteklerde bulunur.


Bu taleplerin bir kısmı insanın ihtiyacı değil; hevânın aşırı arzularıdır. Kişi, nefsinin meşru isteklerini inandığı Rabbin gönderdiği ölçüler içerisinde karşılayabilir. Aşırı isteklere uyulması; nefsin Rabbin ölçülerine aldırmaması anlamına gelir. Bu, şüphesiz bir hatadır ve sahibine zarar veren bir şeydir.

Eğer nefis Allah’tan gelen ilme, yani vahye uyarsa, görüşlerini, kararlarını, isteklerini bu ilme uygun bir şekilde ayarlarsa; o nefis doğru yolda olan nefistir.

Fakat bir kimse Allah’tan gelen ilme/vahye kulak asmaz, yalnızca kendi görüşünü, zevkini, kararını, arzusunu ön plana çıkarırsa, bu nefis, doğru yoldan azan bir nefistir ve o kişi hevâsına uydu demektir.

Yeryüzündeki bütün günahların, bütün şirklerin, bütün kâfirliklerin sebebi hevâya uymaktır.

Bir iş yaparken, bir şeyin hakkında karar verirken, bir ibâdet fiilini yerine getirirken, bir şey yanlış mı doğru mu diye düşünürken; kişi ya kendi aklına/arzularına ya da inandığı dinin ölçülerine uyar. Eğer bir akıl Allah’tan gelen haberlere inanmıyorsa, o aklın sahibi kesinlikle yanılacaktır ve insan, hevâsına uymuş olacaktır.

Hevânın İlâh Haline Getirilmesi:

Bir insan kendi görüşünden, kendi kararından başkasını beğenmiyorsa, kendi zevkinden daha üstün bir şey tanımıyorsa o insan kendi hevâsını, kendi nefsini tanrı haline getiriyor demektir.
Kur’an-ı Kerim bunu şöyle açıklıyor:

“Gördün mü hevâsını (arzularını/isteklerini) tanrı haline getireni? Onun üzerine sen mi vekil olacaksın?”
(25/Furkan, 43)


Böyle kimseler, canlarının istediğinden başka kutsal bir şey bilmezler. Bunlarda hakseverlik yoktur. Bu gibiler bencil insanlardır. Peşine düştükleri arzuları da normal bir istek değil, nefislerinin istediği kuruntulardır. Böyleleri hak, hukuk, delil, âyet, şâhit tanımazlar, yalnız kendi isteklerini en üstün tutarlar. Onlara göre din de, insanların vicdanlarından gelen arzularıdır.


Dolaysiyle kendi nefislerini doyurmaya, keyflerini tatmin etmeye çalışırlar. Bunlar, hakkı/gerçeği kabul etmezler ama, keyfîliği hayat anlayışı olarak alırlar.


“Şimdi sen, kendi hevâsını ilâh edinen ve Allah’ın bir ilim üzere kendisini saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği ve gözünün üstüne de bir perde çektiği kimseyi gördün mü? Artık Allah’tan sonra ona kim hidâyet verecektir? Siz öğüt alıp düşünmüyor musunuz?”
(45/Câsiye, 23)

Hevâsına Uyanların Özellikleri:

''Hevânın yerleştiği kalpte, başta şirk olmak üzere bütün olumsuz davranışlar, bütün kötülükler yerleşmeye başlar. Böyleleri hevânın bir benzeri olan zanlarının (boş kuruntularının) ve keyflerinin peşine giderler. Allah’ın gönderdiği hidâyet rehberine aldırmazlar bile''
(53/Necm, 23).

''Kişinin kendi hevâsına uyması, Hak’tan yüz çevirmesi demektir. Nitekim Kur’an, “kendi hevâlarına uyanlara tâbi olmayın”
(38/Sâd, 26; 5/Mâide, 77) demektedir.


Böyle yapanlar zâlim olurlar. Zâlimler ise Hak’tan yüz çevirenlerdir
(2/Bakara, 145).


Zaten onların Allah’ın hidâyetinden yüz çevirmelerinin, ya da âyetleri yalan saymalarının sebebi, Vahyi bırakıp kendi hevâlarına uymalarıdır (6/En’âm, 150; 18/Kehf, 28).


Şu âyet, hevâya uymanın zararlarını göstermesi açısından ne kadar dikkat çekicidir:


“Eğer hak, onların hevâlarına uyacak olsaydı hiç tartışmasız gökler, yer ve bunların içinde olan herkes (ve her şey) fesada (bozulmaya) uğrardı…”(23/Mü’minûn, 71).

Hevâlarına uyanların özelliklerinden biri de istikbar (kendini büyük görme) ve peygamberlerin getirdiği vahye karşı çıkmadır. Bu gün de hayata ve dünyaya kendi hevâları doğrultusunda yön vermek, keyiflerine göre yaşamak isteyenler Kur’an mesajına, İslâm’ın güzelliklerine karşı çıkmaktadırlar (2/Bakara, 87; 5/Mâaide, 70).


"Hevâlarına uyanlar Allah’tan gelen ilmi (vahyi veya âyetleri) bilgisizce bir tarafa atarlar. Onlar gerçekten câhillerdir"
(
30/ Rûm, 29).
Kur’an, Hz. Peygamberi ve onların şahsında müslümanları uyararak:

“Sana gelen bu ilimden (Kur’an ve hükümlerinden) sonra onların hevâsına uyarsan, senin için Allah’tan bir velî ve yardımcı yoktur.(13/Ra’d, 37; 2/Bakara, 120).

“Allah’ın indirdiği ile hükmet, onların hevâsına uyma!”
(5/Mâide, 48 - 49).

''Emrolunduğu gibi dosdoğru ol ve onların hevâsına uyma!”
(42/Şûrâ, 15
) diye emretmektedir.

Kur’an, mü’minlere ayrıca “adâletten ayrılıp hevânıza uymayın” demektedir (
4/Nisâ, 135).

Şüphesiz ki hevâya uymak dengeyi bozar, hakları ihlâl eder, tarafgirliğe ve taassuba sebep olur, düşmanlığı körükler. İnsan, Allah’ın hidâyet kitabı olarak gönderdiği Kur’an’ı, yani vahyi dışlayarak, her şeyi kendi aklına, kendi hevâsına göre çözmeye, her şeyin hükmünü işine geldiği gibi vermeye kalkışırsa, insanın içinde de yeryüzünde de huzurun olması mümkün değildir.

Vahyi dışlayanlar hem kendilerine çeşitli ilâhlar bulurlar, hem de küçük, önemsiz ve kısır çekişmelerin içinde, ucuz çıkarların peşinde koşar dururlar. Hevâsına uyan kimselerin yön verdiği dünyada barış ve adâletin olması mümkün değildir. Bu gerçeğe hem tarih şâhittir, hem de içinde yaşadığımız şartlarda bunu açıkça görmekteyiz.

Kur’an, mü’minleri, hevâlarına uymamaları konusunda sık sık uyarmaktadır. Yine, mü’minlere, hevâlarına uyan veya hevâlarını tanrı haline getirenlerin peşinden gitmemelerini emretmektedir. Buna bağlı olarak da en iyi barınma yeri

"Cennet’in Rabbinin makamından korkanlar ve nefsinin hevâsından sakınanlar için hazırlandığını haber vermektedir."
(79/Nâziât, 40-41).

Kur’an, Allah’ın âyetlerine tâbi olanlar ile hevâlarına uyanların bir olmayacağını belirtir:


“Şimdi Rabbinden apaçık bir belge üzerinde bulunan kimse, kötü ameli kendisine ‘süslü ve çekici’ gösterilmiş ve kendi hevâsına uyan kimse gibi midir?(47/Muhammed, 14).

Elbette bir olmaz. Birisi, Allah’tan gelen açık, sağlam, Hak, doğru, hidâyete ulaştırıcı, iki dünyada da kurtuluşa götürücü, kişiyi adam eden ilâhî belgelere, yani vahye (Allah’ın âyetlerine) uymakta, öbürü ise nefsinin aşırı isteklerine, kuruntulara, ilmî dayanağı olmayan zanlara, boş hayallere uymaktadır.
Peygamberimiz (s.a.s.) buyuruyor ki:

“Yüce Allah’ın yanında gök kubbe altında Allah’tan başka tapınılan tanrılar içinde, kendisine uyulan hevâ (aşırı istek ve tutkular)dan daha büyüğü yoktur.”
(Taberânî, nak. Elmalılı, 6/70, Ş. İsl. Ans. 2/397).

Hevâsına uyan insanların çok olduğu toplumlarda hata çok yapılır, suç çok işlenir, fitne ve fesat çok yaygınlaşır, insanî değerler rağbet görmez, adâletle hareket etme ahlâkı zayıflar. Bu bakımdan insanlara düşen, hevâlarına uymak değil; kendi hevâsından konuşmayan bir Peygamber’e
(53/Necm, 3-4) ve O’nunla beraber Allah’tan gelen ilme (vahye) tâbi olmaktır (2/Bakara, 120). (8)

“Hakiki mücâhid, nefsiyle (hevâsıyla, kötü arzu ve istekleriyle) savaşandır.” (Tirmizî)

Nefsin sayısız denecek kadar çok, kötü arzu ve istekleriyle mücâdele İslâm’ın istediği şekilde ve miktarda olmazsa, hevâsı insana hâkim olur, insanın tüm yönetim ve denetimini ele geçirir. İşte bu durum, Kur’an’ın “hevâyı ilâhlaştırmak” dediği durum olur.


Hevânın her emrini yapmak, arzularını bir kanun gibi benimseyip, kimseyi karıştırmayan mutlak özgürlük içinde bulunmak, İslâm’la çeliştiğinde tercihi arzulardan ve nefsî isteklerden yana yapmak hevâyı putlaştırmak demektir.

“Allah’ın ölçülerine göre; Allah’ın mâbudluğunun dışında, arzularına uyulan nefisten/hevâdan daha büyük bir ilâh, semâ gölgesi altında yoktur.”

Dini, şeriatı nefsine hâkim kılamayan kişi, çevresine ve devlete hiç kılamaz. İrâdesine hâkim olamayan kişi, başkalarına hakkın sözünü hiç duyuramaz. Nefsimizin istediği ölçüde, basit menfaatlerimize uygun düştüğü kadar İslâm’ı isteyen, hevâsını hakem ve ölçü yapmıştır. İslâm tebliğ edildiği halde, çeşitli bahaneler ileri süren, İslâm’ı yaşamayan veya yanlış yaşayan bazı kötü örnekleri, kendi yaptığı yanlışlara mâzeret kabul eden, onları tenkit ederek işin içinden sıyrılacağını zanneden kişi, hevâsının egemenliğine girmiş, şirk yoluna düşmüş demektir.


Kişi; Allah'a, İslâm’a dil uzatılmasına karşı sessiz kaldığı halde; nefsine sataşıldığında, menfaatlerine ters bir durum olduğunda kavgaya kalkıyorsa, nefis ve hevâsını büyük ilah kabul etmiş olmaz mı?

Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi @MAVERA@ 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Günümüzde Cahiliyenin Şirkleri Muhtelif Konular kamer34 2 1677 13Haziran 2011 14:26
Heva'nın Putlaştırılması Tevhid Ve Şirk Konuları @MAVERA@ 0 2132 02 Mart 2011 18:48

Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
HEVA EHLi ile EHLİ SÜNNETİN ARASINDAKİ FARK/Zülküf ARSLAN ZÜLKÜF ARSLAN Zülküf Arslan 2 21 Mayıs 2015 19:07
Nefsi Saran Şeytan üçgeni; heva, şehvet, gaflet... YaŞuHa Muhtelif Konular 0 08Haziran 2011 13:32

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.