Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM DİNİ KONULAR.::. > Muhtelif Dini Konular > Tevhid Ve Şirk Konuları

Konu Kimliği: Konu Sahibi bilinmez,Açılış Tarihi:  29 Ekim 2012 (19:38), Konuya Son Cevap : 30 Kasım 2012 (19:13). Konuya 8 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 29 Ekim 2012, 19:38   Mesaj No:1
Meal Gurubu Üyesi
Medineweb Emekdarı
bilinmez - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:bilinmez isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13966
Üyelik T.: 27Haziran 2011
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 2.154
Konular: 309
Beğenildi:180
Beğendi:15
Takdirleri:560
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart KURAN ve SÜNNET...

KURAN ve SÜNNET...

Kur’an, Allah’ın son Elçisi Muhammed’e [SAV]göndermiş bulunduğu vahiylerin kendisinde toplanılarak meydana getirilmiş Kitab’ın adıdır. Bu Kitab Allah tarafından korunmaya alınmış (15 Hicr 9) bir Kitab olup, gönderilen vahiylerden herhangi birisi onda eksik değildir. Tekrar tekrar okutularak kalbine yerleştirileceği taahhüdü verilmiş (25 Furkan 32) ve gerçekten de bir kelime eksiği dahi kalmadan Resulü’ne belletilmiş, Resulü(s.a)’nün de yazdırdığı ve ezberlenmek suretiyle çok fazla insanın zihninde ve elinde yazılı olarak derlenmiş bir Kitab’tır. Ki O’nun Allah’ın Kitab’ı olduğundan, Allah’ın gönderdiği vahiyleri eksiksiz bir biçimde içinde bulundurduğundan, vahyedilenden başka bir şeyin kendisine katılmadığından kesinlikle eminiz. Bundan ötürü «Şöyle şöyle bir vahiy geldi. Biz onu belledik ve uyguladık. Lakin şimdi insanların levminden çekinmese idim o vahyi Kur’an’a dahil ederdim» türünden Kur’an’a aykırı rivayetlere kesinlikle itibar etmiyoruz. İtibar etmemeyi de dinimizin vazgeçilmez bir gereği olarak görüyoruz. Hadis kitaplarında böylesi Kur’an’a aykırı bir çok rivayeti, külliyatı inceleyenler açıkça görebilirler.

Vahyin geldiği ortam da bugünkü gibi İslam’dan oldukça uzak bir ortam idi. Çevresindeki hemen bütün insanlar Allah’ın Resul’ünü kınar ve onu levmederken O ve inananlar bu levme rağmen Rabb’lerince emrolundukları gibi hareket ediyorlar ve insanların levmine önem vermiyorlardı.

Vahiy yalnız Muhammed(s.a.)’e geliyor ve O da onları diğer insanlara söylüyordu. Hiçbir zaman ‘örneğin Ebu Bekr(r.a)’e de vahiy gelerek: “Haberin olsun Allah, arkadaşın Muhammed’i elçi seçti ve ona vahyediyor” denilmemişti. Muhammed (s.a.) kendi ağzından insanlara: «Ben de sizin gibi bir insanım. Ben ancak Rabb’imin bana vahyettiklerini sizlere söylüyorum. Onlara ilk önce ben uyuyorum ve sizleri de uymaya çağırıyorum» diyordu. Karşısındaki insanların da pek az bir kısmı, örneğin yine Hz. Ebu Bekr: «Seninle yıllardır arkadaşım. Herkesin iyiliğini ister ve düşküne yardımcı olursun. Bana hiç yalan söylemediğin gibi, bir başkasına yalan söylediğine dair bir haber de bana ulaşmış değil. Bu sebeble eğer bu sözleri sen söylüyorsan, diğer sözlerin gibi onlar için de bana doğrudur demek düşer» diye karşılarken, insanlardan büyük bir kısmı O’na bir hal olduğunu, böyle şeyleri kendisinden önce kimselerden duymadıklarını, ataları(Kureyş)ndan da böyle bir şeyin kendilerine intikal etmediğini bu sebeble de Muhammed’in söylediklerinin kendilerine güven vermediğini söyleyerek onu reddediyorlardı. Her iki tarafın da yaptığı Muhammed(s.a.)’in söylediklerini akılları ölçüsünde değerlendirmekti. Onu kabul edenler de, onu reddedenler de akıllarına göre değerlendirme yapıyor ve kabul veya reddediyorlardı onu. Ne var ki Ebu Bekr (r.a) gibilerin aklî gerekçeleri esaslı ve geçerli olduğu halde, reddedenlerin gerekçeleri yüzeysel ve geçersizdi. Her iki tür tavrın benzerlerine günümüzde de rastlamıyor muyuz? Yeni şeyler işittiklerinde kimilerinin: «Büyüklerimizden (atalarımızdan) hiç böyle şeyler duymamıştık. Onların söylediklerine rağmen senin söylediklerini mi kabul edeceğiz? Biz seni reddeder ve atalarımızdan gördüklerimiz üzerinde yürürüz» demeleri de son Peygamberin bundan 1400 küsur yıl önce başına gelenlerin aynısıyla benzeri değil mi?

Hadis konusuna gelince: Bilindiği gibi hadis, peygamberimizin yaptığı ve söylediği söylenen (rivayet edilen) hususlardır. Hicri birinci asırdan itibaren tedvin edilmiştir. Tedvin edenler: «Artık Kur’an’a bir şeyin (peygamber sözü de dahil) karışması ihtimali kalmadı. Ortalıkta dolaşan bir çok rivayet Kur’an’la çelişiyor. Başka dinlerin telakkileri de İslami rivayetlermiş gibi aktarılıyor. O halde bunları bir disipline tabi tutalım» düşüncesiyle hadis tedvinine başlamışlardır. Emevi halifelerinden Ömer İbn Abdülaziz’in emri ile ileri gelenlerden hadis olarak rivayet edilen sözlerin toplanması, bir mecmua haline getirilmesi istenmiştir. Böylece uydurma (mevzu) olanların önlenmesi, sahih olan rivayetlerin tedavülünün sağlanması amaçlanmıştır. Buna rağmen toplanan hadislerin hemen hepsi üzerinde, gerek toplanırken, gerekse toplandıktan sonra ihtilaflar olmuştur. Örneğin Buhari’nin aldığını, Müslim’in almadığı, Müslim’in aldığını Buhari’nin almadığı, ikisinin aldığı halde diğerlerinin tedvinlerine dahil etmediği, hadislerin mevcudiyeti hadis işleriyle uğraşanlarca hatırlanacak bilgilerdir.

Hadisler toplanmaya başlandığında cerh ve ta’dil de başladı. Yani daha toplanırken Kur’an’a zıt rivayetlerin yanında, birbirlerini tekzib eden rivayetlere de çokça rastlandı.

Biz namaz gibi büyük kalabalıklarca büyük kalabalıklara intikal ederek öğrenilmiş ve günümüze kadar da gelmiş amel (ibadetlere)e tealluk eden rivayetler haricinde hemen her rivayet edilen hadis üzerinde tartışma olmuş ve münakaşa edilmiş olduğuna değinerek, hadislerin külliyyen reddini değil, bilakis Kur’an başta olmak üzere belli ölçülere ve özellikle de metin tenkidi yapılarak hadislerin gözden geçirilmesi kanaatında olduğumuzu belirtmek istiyoruz. Nasıl ki İmam Buhari bir insan idi, Müslim hakeza ve diğerleri de öyle idiler ve insan olmaları itibariyle yanılmaları söz konusu idi ve yanılmışlardır da. İşte öylece onların hadisleri irdeleme hakkı bulunduğu gibi kıyamete kadar yaşayacak Allah’ın diğer mü’min kullarının da aynı hakka sahip olduğunu, kimsenin kendisinden sonra geleceklere önündeki yolu tıkama hakkı olmadığını hassaten belirtmek istiyoruz.

Bilindiği gibi yalnızca peygamber olmak, insanın kendi çalışması ile başarıları, ulaşılan bir iş olmayıp Allah’ın seçmesi iledir. Onun dışındaki bütün mertebeler ve mesleklerde erbablık insanın niyeti, çalışması ve kaabiliyyetiyle mütenasibtir. Hadis diye bize kadar gelen rivayetlerin gerçekten peygamber tarafından söylenip söylenmediği ile ilgili çalışma da peygamberlik olmayıp, peygamberin dışındaki insanların niyeti, çalışması ve akliyyeti ile yapılabilecek işlerdendir. Kıyamete kadar da niyet eden ve layıkı veçhile gerekenleri yapan her müslümanın hakkı olmaya devam edecektir.

Biz, hiçbirimizin üzerinde Allah’ın Kitab’ı olduğu hususunda endişemiz bulunmayan Kur’an’la, ihtilafların üzerinde toplanması sebebiyle hadis külliyatının birbirine karıştırılmaması kanaatındayız. Sıhhatinden hiçbir şüphe bulunmayan(Kur’an)la, sıhhatinden onu rivayet edenlerin de, tedvin edenlerin de kuşkuları bulunduğu hadisler, kaçınılmaz bir zaruret olarak Kur’an gerçeğinin eleğinden geçirilmeli demekteyiz. Metin itibariyle mahiyetinin tenkide tabi tutularak tedvini vaktiyle gerçekleştirilmiş olsaydı buna bugün daha az zaruret duyulurdu. Herkesin de bildiği gibi hadisler yazılı hale getirilmeye başlanıldığında en fazla ağırlık rivayet tenkidine verilmiştir. Bu arada bize gelen rivayetlerden de anlaşıldığı gibi milyonları bulan hadislerin içinden kimi muhaddisin, 7-8 binini, kimisinin daha da azını, kimisinin ise biraz daha fazlasını tedvinine dahil ettiğini, yani hemen hemen rivayetlerin yüzde birini kitablarına aldıklarını biliyoruz. Bunu yaparlarken de birinin itibar ettiğine diğerinin itibar etmediğini, ikisinde bulunanın üçüncüsünde bulunmadığını bugün bile elimizde bulunan bu külliyatın incelenmesiyle hemen görüveririz. Hadisler konusunda gerçek bu olduğuna göre nasıl olur da onları Kur’an ayetleri gibi rivayet ve delalet bakımından sağlam görebiliriz, şaşırmamak elde değildir. Namazın erkanı ile ve daha bazı mütevatiren bize kadar amelen ve kavlen ihtilafsız intikal etmiş rivayetler elbette tealluk ettikleri konularda amellerimizin tereddütsüz ölçüsü olmaktadır ve olacaktır. Bir ifade ve ibareye gerçeğine rağmen anlamsız ve gerçek dışı manalar verme metodu olan «Te’vil» yolu ile nice yanlış ve Kur’an’a aykırı rivayet varsa hepsini sahih kabul edebilirsiniz. Kelimelerinin delalet etmediği, siyak ve sibakının kesinlikle alakalı bulunmadığı ve açıkça Kur’an’la tezat teşkil eden rivayetler nasıl ölçü kabul edilebilir? Doğru (İslami) kabul edilebilir? Bunu anlamak mümkün değildir. Örneğin Allah Kur’an’da açık açık: «Biz mü’minlerin canlarını ve mallarını cennet mukabilinde satın aldık.» (9 Tevbe 111) buyurduğu halde anlamı çok net olan bu ayetin karşısına hadis diye onu bir bakıma tekzib eden şu söz çıkarılabilmektedir: «Bir kimse akşam namazlarının ilk rek’atında Kafirun, ikinci rek’atlarında da İhlas surelerini Fatiha’ya zammederek okursa o kimsenin denizlerin köpüğü kadar günahı olsa affolunur.»

Biz burada akledenlere şunu sormak istiyoruz. «Allah cennetini satmaktadır. Kimlerin ona talib olabileceğini açıklamış ve demiştir ki buna ancak ‘mü’minler’ talib olabilir. Mü’minler de almak istedikleri cennetin tarafımızdan konulmuş bedelini ödemek durumundadırlar! O bedel de mü’min olanların (cennete talib olanların) canları ve malları’dır. Yani cennet yalnız mü’minlere, can ve malları bedeli karşılığında satılmaktadır. Yukarıda iktibas ettiğimiz ayetin anlamı budur. «Mevrid-i nasda içtihada mesağ yoktur.» denilerek ifade edilen nasdaki açık hüküm budur ki bu hükmün anlaşılması için ictihad etmeye (müctehid olmaya) gerek de yoktur. Zira açıkça hüküm belirtilmiştir.»

Şimdi biz bu ayetin açık delaletine rağmen yukarıdaki hadisi (bize hadis diye intikal etmiş o haberi) sahih kabul edersek karşımıza nasıl bir durum çıkıyor? ayete göre Allah cennetine çok yüksek bir fiyat biçmiştir ve bu fiyatı her verene değil yalnız mü’min olanlara cennet satılmaktadır. Böylesine yüksek fiyatlı (bedelli) bir mal, yukarıda iktibas ettiğimiz hadisi doğru kabul ederseniz (peygamberimiz böyle söylemiş sayarsanız) hadisteki ifadeye, delalete göre çok ucuza (Kafirûn ve İhlas surelerinin Fatiha’ya zammedilerek akşam namazı kılınmasına) satılmaktadır. Buradaki çelişki dikkatlerinizi çekmiyor mu? Bu rivayeti doğru kabul etmek demek, Resulullah (s.a)’in yüksek bir değer biçtiği cenneti, ucuza satılığa çıkardığı şeklinde ortaya çıkmaz mı? Peygamber böyle şey yapar mı, yapabilir mi? Kur’an tabiriyle «Eğer o, bazı laflar uydurup bize iftira etseydi, elbette O’ndan sağ elini alırdık. Sonra O’nun can damarını keserdik. Sizden hiç kimse buna engel olamazdı.» (69 Hakka 44-47) Bu mümkün mü idi? Asla değildi. Öyle ise böyle bir sözü peygamber (Kur’an’ın yukarıda iktibas ettiğimiz ifadelerine dayanarak) asla söylemez, söyleyemez deriz. Zira Allah O’nu, böyle yapması halinde nasıl tenkid ediyor, yukarıda gördük. Bu durumda bu hadisi(!) O’na, başkaları söyletmiş olmalıdır. Resulullah(s.a.)’in böyle sözü olamaz, zira Kur’an’a aykırıdır. Peygamberimizin ise ilk ve en önemli işi Kur’an’a uymaktır. Kur’an’ın koyduğu ölçüleri korumaktır. Yukarıdaki hadisi doğru kabul etmek demek peygamberin Kur’an’a karşı geldiğini kabul etmek demektir. Buna bir müslüman nasıl olur da razı olur? Peygamberini, Allah’a rağmen hükümler koyan, O’nun hükümlerini değiştiren bir elçi olarak kabul edebilir? Neden akletmiyoruz? Biz bir müslüman olarak kesinlikle peygamberimizin, hakkında hüküm bulunan bir konuda Allah’a rağmen (Allah’ın hükümlerine karşı) ne bir söz söylediğine, ne de bir hüküm koyduğuna inanıyoruz. Böyle inanmanın da İslam’la çeliştiği, İslam’ı saptıracağı, hatta bu yol ile İslam’dan sapıldığı kanaatındayız. İslam’dan sapmaya, saptırılmaya yol vermeyiniz müslümanlar!.. Peygamberimizin Allah’ın hükümleri hilafına hüküm koyduğu zanarını artık atınız, taşımayınız üzerinizde. Zira hadis denilen her haberi Kur’an süzgecinden geçirmeden kabul etmeniz halinde bunu yapmış oluyorsunuz. Zira açık açık Kur’an’a aykırı, Kur’an’la çelişen rivayetler vardır. Külliyatı inceleyiniz göreceksiniz.

İnsanlar muhtelif sebeblerle birisinden işittiklerini eksik, yanlış fazla anlayabilmekte ve söyleyenin murad etmediği sonuçlarının ondan çıkarılmasına vesile olabilmektedirler. Elimizdeki birçok rivayet bunun delilini teşkil etmektedir. Muhakemesi yerinde bir akıl bu çelişkileri tesbit etmekte Kur’an’ın gerçeğiyle anlaşılması ve ona uygun sünnetin tesbit edilmesinde rol oynamaktadır. Kendisine getirilen yeminli/şahitli rivayetleri Hz. Aişe(r.a)’nin bu arı-duru akıllılığı ile hemen Kur’an’ın gerçeğinden geçiriverdiğini ve çelişkilerini meydana koyuverdiğini görmekteyiz. Her ne amaçla olursa olsun amacından sapan veya saptırılan rivayetleri hemen gerçeği üzerine oturtmaktaki mahareti Hz. Aişe’nin anlayışının derinliğini, Kur’an’ı gereği gibi kavradığını ve sünnetin Kur’an istikametindeki uygulamalar olup, Kur’an’a karşı bir varlığı bulunmadığını ortaya koymaktadır. Zaten Resulullah Kur’an’ı cerh eden, ta’dil eden, O’na karşı hükümler koyan birisi olmayıp Kur’an’ı insanlara okuyan, ondaki hükümleri uygulayan bir peygamber olarak bizlere gönderilmiş değil midir? Eğer O’na ait olduğu söylenen bazı sözler, rivayetler bugün elimizdeki kitablarda bulunuyorsa -ki epeyce vardır- bunların tümü Hz. Aişe gibi mütefakkih birilerinin süzgecinden geçmediğine göre, daha dikkatli davranmamız gerektiği ortaya çıkıyor. Zaten gereği kadar ilgi göstererek ve tefekkuh ederek elimizde bulunan bilgileri gözden geçirsek, yukarıdan beri söylediklerimizi rahatlıkla anlayacak ve doğruluğunu göreceğiz. Bu yapılmadığından ve konuya çok yabancı, kulaktan dolma sokak bilgileri ile bakanlar hemen tepki göstermektedirler. Biraz olsun konuya eğilenler, iyi-kötü biraz olsun bu konularda okuyanlar, araştıranlar söylediklerimizin ne anlama geldiğini rahatlıkla anlayacaklardır.

Peygamberi Kur’an’dan ayırmak mümkün değildir. Zira peygamberin son nefesine kadar görevi Kur’an’ı anlamak ve uygulamak olmuştur. Kur’an’ı kabul ederiz ama peygamberi saf dışı bırakırız anlayışı ne akla, ne de nakle,uygun değildir. Önümüzde duran en büyük müşkil, «Peygamberdendir diye bizlere kadar gelen haberlerin hangisinin gerçekten O’na ait olduğunu, hangisinin ise O’na ait olmadığının tesbiti»dir. Peygamber(s.a) Kur’an’a kendi sözlerinin karıştırılması tehlikesi karşısında sürekli uyanıklık göstermiş ve bu sözler (hadislerin yazılmasını men’etmiştir. Daha önceki ümmetlerin bu yüzden (peygamberlerinin sözleriyle, peygamberlerine Allah’tan gönderilen vahiylerin karıştırılması yüzünden) helake uğradıkları ve kendilerine gelen vahyin kaybolduğundan söz etmiştir. Ki doğrudur ve daha önce gönderilen vahyin hiçbiri Kur’an gibi korunmamıştır. Koruma taahhüdü de görmemekteyiz. Bunu da Kur’an’da görmekteyiz.

Bizlerden önce titizlikle de olsa hadislerin gözden geçirilerek kayda geçirilmiş olması bizlerin mutlak anlamda bizden önce bunu yapanlara teslimiyetimizi gerektirmez. Zira onların hepsi insandı ve hata yapabilirlerdi. Hata yapmadıklarını da hiçbirisinin ağzından, kaleminden duymuş, işitmiş, okumuş değiliz. Sonrakilerin onları, hata yapmaz kabulleri ise bizi hiç mi hiç ilgilendirmiyor.

Bize intikal eden haberlerin, bizlerden öncekilerce olması, bizlerin de inceleme yapmamıza engel değildir. Tabiidir ki bizden sonrakilerin de bu incelemelere devam etmesine bizlerin incelemeleri engel olmayacaktır.

Peygamberimizin İslam’ı nasıl uyguladığı ile ilgili bilgiler bizler için çok lüzumludur. Bu lüzumdur ki incelemelerimizi zaruri kılmaktadır. Kullanacağımız en önemli kıstas ise bize gelen haberlerin Kur’an’a uygunluğunun tesbit edilmesidir. Rivayetin muhtevası ile tarihi gerçeklerin, eşyanın tabiatının çelişmemesidir. Bu incelemeler Kur’an ile bizler arasındaki kalın örtüleri kaldıracak ve Kur’an ışığının vaktiyle kendilerini aydınlattığı gibi bizleri de aydınlatması mümkün olacaktır. Asırlardan beri birikmiş ve bizlere kadar intikal etmiş bilgiler, düşünceler elbette gözden geçirilmelidir. Zira bu bilgilerin sahipleri insan idiler, yanılırlardı, yanlış da yaparlardı. Bunları kesin doğrular olarak almamızın bizleri düşürdüğü yanlışlardan kurtulmanın yolu da incelemedir. Bu iş asırlardan beri yapılmamış veya pek mevzii olarak yapılmış ve çoklarının da bunlardan haberleri olmamışsa, bu, yapılanların yanlışlığını değil, yapılanlardan haberi bulunmayanların bilgisizliğini gösterir. Her devirde, her coğrafyada İslam kıyamete kadar yaşanacaksa, insanların sorunlarını çözme kudretinde gönderilmiş ise bu fiilen onu inceleyip, anlamaya çalışmakla elde edilecektir. Aksi takdirde bizler kendi ellerimizle İslam’ı hayatımızdan kovmuş oluruz ve o da bizim hayatımızı terkedip gider ki bugün içinde bulunduğumuz durum anlatmak istediklerimizin görüntüsüdür.

Tahkik ederken, yapılacak şey, herhalde bizlerden öncekilerin de aynı müşkillerle karşılaştıklarını bilmek, bulabildikleri çözümlerden de haberdar olmak ve bunlardan da yararlanarak yeni çözümler, -Kitab’ın ruhuna, Sünnetin mahiyetine yatkın çözümler- bulmaya çalışmaktır. Bu yolu takib etmek eminiz ki bizleri daha sağlıklı merhalelere iletecektir.

Bilinmelidir ki Sünnet-i Resulullah’a uymanın en başta gelen şartı Kur’an’a uymaktır, Kur’an’ı aradan çıkarmak değildir. Zira peygamberimizin en önemli sünneti Kur’an’a uymaktı ve O, bu sünnetini hiç terketmedi. Bu esası anlayanlar söylediklerimizi rahatlıkla anlayacaklardır.

Bilir bilmez şunun bunun bir şeyler yazması ve yanlış anlamalara, yanlış tanımalara sebep olmasına ise hiç itibar etmiyoruz. Zira bu gibiler en yakınında bulunanlardan bile okuduklarını veya duyduklarını tahkik etmiyorlar. Söz veya yazı sahipleri ile anladıklarının sağlamasını yapmıyorlar. Bizler böyle yapanlardan olmamalıyız.

Allah, dinini öğrenmek ve gereği ile amel etmek isteyenlerle beraberdir..

KAYNAK ..İKTİBAS...
__________________
önce yazdığım katılım yaptığım beğeni yaptığım paylaşımların arasında azda olsa kuran ve sünnete uygun olmayan düşünceler olabilir.Bunların bana sorulmadan dikkate alınmasından mesul değilim... ...
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi bilinmez 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
ELFAZI KÜFÜR Tevhid Ve Şirk Konuları bilinmez 2 707 29 Ağustos 2021 23:16
BiR SORU Tevhid Ve Şirk Konuları bilinmez 19 6798 19 Aralık 2018 23:11
SiZCE HANGİSİ MÜSLÜMAN Tevhid Ve Şirk Konuları bilinmez 0 1140 18 Aralık 2018 22:55
ALLAH A iMAN NASIL OLUR.. Tevhid Ve Şirk Konuları bilinmez 0 1287 27 Ekim 2018 22:27
HELVADAN KANUNLAR ve TEKFİR Tevhid Ve Şirk Konuları bilinmez 0 1283 03 Ekim 2018 21:57

Alt 30 Kasım 2012, 16:04   Mesaj No:2
Meal Gurubu Üyesi
Medineweb Emekdarı
bilinmez - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:bilinmez isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13966
Üyelik T.: 27Haziran 2011
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 2.154
Konular: 309
Beğenildi:180
Beğendi:15
Takdirleri:560
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: KURAN ve SÜNNET...

konu gündem olarak güncel...
__________________
önce yazdığım katılım yaptığım beğeni yaptığım paylaşımların arasında azda olsa kuran ve sünnete uygun olmayan düşünceler olabilir.Bunların bana sorulmadan dikkate alınmasından mesul değilim... ...
Alıntı ile Cevapla
Alt 30 Kasım 2012, 16:44   Mesaj No:3
Medineweb Sadık Üyesi
Ene Garip - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Ene Garip isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 20682
Üyelik T.: 08 Ekim 2012
Arkadaşları:7
Cinsiyet:
Yaş:38
Mesaj: 561
Konular: 26
Beğenildi:9
Beğendi:0
Takdirleri:10
Takdir Et:
Standart Cevap: KURAN ve SÜNNET...

iktibas alıntı demek değilmi ?
yazının kaynağı?
__________________
Hüzünle titreyen gönüle ince bir âh dokunur,

Kalbi kırık olanın kalbine Allah dokunur...
Alıntı ile Cevapla
Alt 30 Kasım 2012, 16:50   Mesaj No:4
Meal Gurubu Üyesi
Medineweb Emekdarı
bilinmez - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:bilinmez isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13966
Üyelik T.: 27Haziran 2011
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 2.154
Konular: 309
Beğenildi:180
Beğendi:15
Takdirleri:560
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: KURAN ve SÜNNET...

Evet ...
__________________
önce yazdığım katılım yaptığım beğeni yaptığım paylaşımların arasında azda olsa kuran ve sünnete uygun olmayan düşünceler olabilir.Bunların bana sorulmadan dikkate alınmasından mesul değilim... ...
Alıntı ile Cevapla
Alt 30 Kasım 2012, 16:52   Mesaj No:5
Medineweb Aktif Üyesi
sirace - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:sirace isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 20729
Üyelik T.: 09 Ekim 2012
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:Hatay
Yaş:31
Mesaj: 150
Konular: 1
Beğenildi:5
Beğendi:0
Takdirleri:77
Takdir Et:
Standart Cevap: KURAN ve SÜNNET...

bu yazının kaynagını öğrenebilirmiyim merak ettimde
Alıntı ile Cevapla
Alt 30 Kasım 2012, 18:46   Mesaj No:6
Meal Gurubu Üyesi
Medineweb Emekdarı
bilinmez - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:bilinmez isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13966
Üyelik T.: 27Haziran 2011
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 2.154
Konular: 309
Beğenildi:180
Beğendi:15
Takdirleri:560
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: KURAN ve SÜNNET...

kayanağı altında yazıyorya,varas eleştiriniz onu yapın bence...
__________________
önce yazdığım katılım yaptığım beğeni yaptığım paylaşımların arasında azda olsa kuran ve sünnete uygun olmayan düşünceler olabilir.Bunların bana sorulmadan dikkate alınmasından mesul değilim... ...
Alıntı ile Cevapla
Alt 30 Kasım 2012, 18:59   Mesaj No:7
Medineweb Aktif Üyesi
sirace - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:sirace isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 20729
Üyelik T.: 09 Ekim 2012
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:Hatay
Yaş:31
Mesaj: 150
Konular: 1
Beğenildi:5
Beğendi:0
Takdirleri:77
Takdir Et:
Standart Cevap: KURAN ve SÜNNET...

kaynak alıntı yzıyordu tam bi adresdi sorduğum ama neyse tam teşekürler
Alıntı ile Cevapla
Alt 30 Kasım 2012, 19:08   Mesaj No:8
Meal Gurubu Üyesi
Medineweb Emekdarı
bilinmez - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:bilinmez isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13966
Üyelik T.: 27Haziran 2011
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 2.154
Konular: 309
Beğenildi:180
Beğendi:15
Takdirleri:560
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Cevap: KURAN ve SÜNNET...

Iktibas dergisi..ercüment özkan...
__________________
önce yazdığım katılım yaptığım beğeni yaptığım paylaşımların arasında azda olsa kuran ve sünnete uygun olmayan düşünceler olabilir.Bunların bana sorulmadan dikkate alınmasından mesul değilim... ...
Alıntı ile Cevapla
Alt 30 Kasım 2012, 19:13   Mesaj No:9
Medineweb Aktif Üyesi
sirace - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:sirace isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 20729
Üyelik T.: 09 Ekim 2012
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Memleket:Hatay
Yaş:31
Mesaj: 150
Konular: 1
Beğenildi:5
Beğendi:0
Takdirleri:77
Takdir Et:
Standart Cevap: KURAN ve SÜNNET...

Alıntı:
bilinmez Üyemizden Alıntı Mesajı göster
Iktibas dergisi..ercüment özkan...
teşekkür
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
KURAN VE SüNNET IŞIĞINDA ŞEFAAT bilinmez Tevhid Ve Şirk Konuları 2 08Haziran 2018 10:18
Sünnet olmadan kuran anlaşılır mı ? Abdulhamit 1 Soru Cevap Arşivi 25 08Haziran 2018 01:35
Kuran ve Sünnet Kürsüsü Hakkında Bilgilendirme Medine-web Duyurular/Öneriler/Şikayetler 10 17 Kasım 2013 11:02
SAĞLIKLI ANLAMDA,KURAN VE SÜNNET İLİŞKİSi... bilinmez Tevhid Ve Şirk Konuları 1 12 Aralık 2012 19:41
Kuran okumak ve dua etmek mi, yoksa Kuran ilmi öğrenmek mi daha faziletlidir? _bülbül_ Bilgi Dağarcığı 0 10 Nisan 2009 15:46

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.