Medineweb Forum/Huzur Adresi

Go Back   Medineweb Forum/Huzur Adresi > ..::.MEDİNEWEB FORUM DİNİ KONULAR.::. > Muhtelif Dini Konular > Tevhid Ve Şirk Konuları

Konu Kimliği: Konu Sahibi FECR,Açılış Tarihi:  02 Eylül 2013 (16:10), Konuya Son Cevap : 03 Eylül 2013 (14:50). Konuya 2 Mesaj yazıldı

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Değerlendirme
Alt 02 Eylül 2013, 16:10   Mesaj No:1
Kur'ân Kürsüsü

Medineweb Emekdarı
FECR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:FECR isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 6340
Üyelik T.: 19 Ocak 2009
Arkadaşları:20
Cinsiyet:Erkek
Memleket:ANKARA
Yaş:56
Mesaj: 6.134
Konular: 555
Beğenildi:1084
Beğendi:252
Takdirleri:10770
Takdir Et:
Konu Bu  Üyemize Aittir!
Standart Kendi Anlayışımızı ya da Menkıbeleri Sünnet Yerine Koymak

Kendi Anlayışımızı ya da Menkıbeleri Sünnet Yerine Koymak

Kendi Anlayışımızı ya da Menkıbeleri Sünnet Yerine Koymak

İslam'ın esasını teşkil eden naslardan (ayeti kerime ve hadisi şeriflerden) yeterince haberimiz olmayınca garip durumlar ortaya çıkıyor. Mesela ya hiç aslı olmayan, bir yemeğe tuzla başlama hadisi üzerine İslamî sofra adabı kuruyoruz, ya da yanlış anladığımız hacamat hadisleriyle Allah Rasulü'nün hiç tanımadığı bir 'tıbb-ı nebevî' oluşturuyoruz.

Buna benzer durumlar sünneti devreden çıkaranlar için bir gerekçe oluşturuyor. Onlar da yanlış anlamaları ayıklama yerine Sünneti toptan reddediyorlar. Ama bu fiilen mümkün olmadığı için de kendi görüşlerini desteklediğinde zayıf hatta uydurma (mevzu) hadislerle bile istidlal edebiliyorlar.

Sünnet konusunda da; şimdilerde etkinliğini kaybeden tarihselcilikte olduğu gibi tepkisel bir tefrit görüyoruz. Yirmi yıl kadar önce fıkıhtaki ve bütünüyle yorumdaki tarihselliği göremeyen ve din adına söylenen her şeyi din zanneden müslümanlara karşı kategorik olarak Kuranı Kerim'i ve Sünneti de tarihsel sayan bir yorum sapması doğmuştu. Neyse ki bunun hayırlı sonuçları da oldu ve bu çıkış, işin doğrusunu anlama çabalarını kamçıladı ve karışan zihinler bir nebze toparlandı.

Şimdilerde de, aslında temelleri belki daha eskilerde olan eksik bir sünnet algısı, sünneti toptan reddetme zihinleri tekrar parçalıyor. Belki de işin tabiatı bu. Bunlar olmadan himmetler kamçılanmayacak ve işin doğrusu anlaşılamayacak.

Sünnet konusu üzerinde durmayı daha sonra deneyeceğiz.

Çok önemli bir sapma da menkıbelerin ve meşayihin sözlerinin teoride olmasa da pratikte hadislerin, hatta ayetlerin önüne geçirilmesi, bir menkıbe ve keramet İslam'ının oluşturulmasıdır.

Hadis ve fıkıh İmamı, Leys bin Sa'd: 'Bidat ehlinin suda yürüdüğünü görsen bile onu asla kabullenmeyeceksin' dermiş. İmam Şafii de onun bu sözünü tekrarlarmış.

Tarikatlarımızın çoğu için menkıbelerin ve kerametlerin sünnetin yerini aldığını kim inkâr edebilir! Oysa tarikat ehlinin büyükleri bile ölçüyü tam olarak ortaya koymuşlardı. Ama 'Varak-ı mihr'ü vefayı kim okur kim dinler'.

Dikkatimi çeken bir husustur ki, Türkiye'de mesela İmam Rabbanî'nin Mektubat'ına sarılan, onu adeta Kuranı Kerim'in ve sünnetin ardından en büyük kaynak olarak gören gruplar bile Rabbanî'nin çoğu söylediğine kulak tıkarlar.

Mesela İmam Rabbani der ki:

'İmana dair hakikatlerden tek birinin ortaya çıkmasını binlerce zevk, vecd ve keramete tercih ederim… Bütün tarikatların asıl hedefi iman hakikatlerinin ortaya çıkması olmalıdır…

'İslam'ın üç temel unsuru vardır: İlim, amel ve ihlas. Bu üçünü birden elde edemeyen kimse, İslam'ı anlamış olamaz. …Tesavvuf büyüklerinin elde ettikleri, tarikat ve hakikat, İslam hükümlerinin yardımcısıdır, onun sadece üçüncü unsuru olan ihlası kazanmaya yarar. Tarikata ve hakikate başvurmak, İslam'ı tamamlamak içindir. Yoksa İslam'dan başka şeyler elde etmek için değildir.

'Tasavvuf yolcularının, o yolculukta gördükleri, tattıkları, haller, vecdler, ilim ve marifetler, imrenilecek, istenilecek şeyler değildir. Hepsi, evham ve hayaller gibi gelip geçici şeylerdir…

'Hakikati göremeyen zavallılar, bu halleri ve vecdleri, bir şey sanırlar. Hep bunları arzular ve yolda kalır, vehm ve hayalden kurtulamaz, İslam'ın kemâline kavuşamazlar'.

İmam Şaranî de aynı şeyleri söyler: 'Nasıl olursa olsun, keşifle değil şeriatla beraber olun. Çünkü keşif yanıltır. Bu sebeple fıkıh kitaplarının çok mütalaa edilmesi gerekir. Oysa sufiler bunun aksini yaparlar. Tarikattan bir parıltı görür görmez fıkıh mütalaasını bırakırlar ve cahilce derler ki, bunlar bize perde oluyor'.

Evet, Sünneti devreden çıkarmak, kendi anlayışını sünnet yerine koymak, ya da kendini Hz. Peygamber yerine koymak demektir.

Menkıbeleri Sünnetin yerine koymak da meşayihi Peygamber yerine koymak demektir.



Faruk Beşer

YENİ ŞAFAK
__________________
Selam Hidayete Tabi Olanlara
Kur'an Senin Lehinde ve Aleyhinde Hüccettir
(Müslim)
Alıntı ile Cevapla

Konu Sahibi FECR 'in açmış olduğu son Konular Aşağıda Listelenmiştir
Konu Forum Son Mesaj Yazan Cevaplar Okunma Son Mesaj Tarihi
Eskiden Hayat Daha Güzeldi... Gönülden Dökülen Nağmeler FECR 0 59 12 Ekim 2024 10:01
Prof. Dr. Mehmet Görmez'den Önemli Açıklamalar Muhtelif Konular FECR 0 72 07 Ekim 2024 20:33
Müslüman Bir Toplumu Çökertmek İstiyorsanız Muhtelif Konular FECR 0 72 23 Eylül 2024 11:06
Şehit Haniye İçin Ezgi MultiMedya-İzleme Vb Esma_Nur 1 80 03 Ağustos 2024 22:38
NELERİ BİLMELİYİZ? Kurân-ı Kerîm FECR 0 93 01 Ağustos 2024 17:31

Alt 02 Eylül 2013, 20:58   Mesaj No:2
Meal Gurubu Üyesi
Medineweb Emekdarı
bilinmez - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:bilinmez isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 13966
Üyelik T.: 27Haziran 2011
Arkadaşları:0
Cinsiyet:
Mesaj: 2.154
Konular: 309
Beğenildi:180
Beğendi:15
Takdirleri:560
Takdir Et:
Standart Cevap: Kendi Anlayışımızı ya da Menkıbeleri Sünnet Yerine Koymak

girişteki cümlesi doğru,ondan sonraki gelişme ve sonuç bölümleri karma karışık,menkıbeyle islamı anlatma olayı rasulullah sav tarafından bizzat yasaklanmış,ebubekr ra,zamanında da ayen devam etmiş bu yasak ömer ra zamanındada aynı kişi bu işe yeltenince dayağını yemiş,daha sonraki zamanda ise osman ra annın kendi sözüyle İSLAMIN KIRILMA NOKTASI BAŞLAMIŞ,gerisini berisininde önü alınamamış.

İslami otorite olmadan çok basit çözümlenecek bi durum,içinden çıkılmaz halde alabiliyor ve bi çözülmez yumağada dönüşebiliyor.Fıkıhsızlık ,fıkıh üretememekte bundandır.Bu çözümü tasavvuf,tarikat ehlinden beklemek gülünç olur,sofiler ve şeyheler inzivada ,rüya ile bu işi çözemezler ve zaten tarikatlerdeki ilim fındık kabuğunu dolduramayacak kadar TEVHİDDEN ,ŞERİATTEN YOKSUNDUR VE bu yol üzerinde olanları yanlış ve yanılgıya batıla şirke sürüklemeye yetmiş bile,dedimye yazının girişteki ilk cümle olayı biraz çözüme sokar,daha sonra illaki İSLAMİ OTORİTE,YOKSA örneğin HİLALİN GÖRÜLME MESELESİ KADAR BASİT Bİ OLAY BİLE BU GÜNKİ,OTORİTELER TARAFINDAN ÇÖZÜLEMEZ HALE GELMİŞTİR,maalesef..
__________________
önce yazdığım katılım yaptığım beğeni yaptığım paylaşımların arasında azda olsa kuran ve sünnete uygun olmayan düşünceler olabilir.Bunların bana sorulmadan dikkate alınmasından mesul değilim... ...
Alıntı ile Cevapla
Alt 03 Eylül 2013, 14:50   Mesaj No:3
Medineweb Sadık Üyesi
Esadullah - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
Durumu:Esadullah isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Medine No : 15316
Üyelik T.: 18 Aralık 2011
Arkadaşları:3
Cinsiyet:Erkek
Memleket:Kayıp bir Kentten
Yaş:44
Mesaj: 744
Konular: 145
Beğenildi:308
Beğendi:97
Takdirleri:3844
Takdir Et:
Standart Cevap: Kendi Anlayışımızı ya da Menkıbeleri Sünnet Yerine Koymak

Alıntı:
FECR Üyemizden Alıntı Mesajı göster

Çok önemli bir sapma da menkıbelerin ve meşayihin sözlerinin teoride olmasa da pratikte hadislerin, hatta ayetlerin önüne geçirilmesi, bir menkıbe ve keramet İslam'ının oluşturulmasıdır.

Hadis ve fıkıh İmamı, Leys bin Sa'd: 'Bidat ehlinin suda yürüdüğünü görsen bile onu asla kabullenmeyeceksin' dermiş. İmam Şafii de onun bu sözünü tekrarlarmış.

Tarikatlarımızın çoğu için menkıbelerin ve kerametlerin sünnetin yerini aldığını kim inkâr edebilir! Oysa tarikat ehlinin büyükleri bile ölçüyü tam olarak ortaya koymuşlardı. Ama 'Varak-ı mihr'ü vefayı kim okur kim dinler'.

Dikkatimi çeken bir husustur ki, Türkiye'de mesela İmam Rabbanî'nin Mektubat'ına sarılan, onu adeta Kuranı Kerim'in ve sünnetin ardından en büyük kaynak olarak gören gruplar bile Rabbanî'nin çoğu söylediğine kulak tıkarlar.

Mesela İmam Rabbani der ki:

'İmana dair hakikatlerden tek birinin ortaya çıkmasını binlerce zevk, vecd ve keramete tercih ederim… Bütün tarikatların asıl hedefi iman hakikatlerinin ortaya çıkması olmalıdır…

'İslam'ın üç temel unsuru vardır: İlim, amel ve ihlas. Bu üçünü birden elde edemeyen kimse, İslam'ı anlamış olamaz. …Tesavvuf büyüklerinin elde ettikleri, tarikat ve hakikat, İslam hükümlerinin yardımcısıdır, onun sadece üçüncü unsuru olan ihlası kazanmaya yarar. Tarikata ve hakikate başvurmak, İslam'ı tamamlamak içindir. Yoksa İslam'dan başka şeyler elde etmek için değildir.

'Tasavvuf yolcularının, o yolculukta gördükleri, tattıkları, haller, vecdler, ilim ve marifetler, imrenilecek, istenilecek şeyler değildir. Hepsi, evham ve hayaller gibi gelip geçici şeylerdir…

'Hakikati göremeyen zavallılar, bu halleri ve vecdleri, bir şey sanırlar. Hep bunları arzular ve yolda kalır, vehm ve hayalden kurtulamaz, İslam'ın kemâline kavuşamazlar'.

İmam Şaranî de aynı şeyleri söyler: 'Nasıl olursa olsun, keşifle değil şeriatla beraber olun. Çünkü keşif yanıltır. Bu sebeple fıkıh kitaplarının çok mütalaa edilmesi gerekir. Oysa sufiler bunun aksini yaparlar. Tarikattan bir parıltı görür görmez fıkıh mütalaasını bırakırlar ve cahilce derler ki, bunlar bize perde oluyor'.

Evet, Sünneti devreden çıkarmak, kendi anlayışını sünnet yerine koymak, ya da kendini Hz. Peygamber yerine koymak demektir.

Menkıbeleri Sünnetin yerine koymak da meşayihi Peygamber yerine koymak demektir.



Faruk Beşer

YENİ ŞAFAK

Güzel ve yerinde bir tespit, aslında bu bahsedilen mevzudan dolayı ve Tasavvufu gayesi ve amacı için yaşayan meşayihin anlaşılmaması ve asıl naklettiklerinin Kuran ve Sünnet olduğunun kavranamaması , Tasavvuf içine giripte sadece kişilerin hallerine odaklanılması bu gibi sıkıntılarıda beraberinde getirmektedir. Oysa Tasavvuf büyükleride sınırları ve asıl amacı açık ve net bildirmişlerdir.

Tasavvuf yolunda giden kişilere verilen sofilik yada sufilik ismi zaten bu şekilde bidat ve yanlış inanışları kabul etmemiştir. Çünki ilk erbablar Şer-i İlimleri bitirdikten sonra tasavvuf ilmi ilede Manevi ilimlere yelken açarlarmış, bu nedenle zaten Şer-i İlimleri ile çıkacak bidatların yolunuda kesmiş olurlarmış...Zamanın ve kişilerin çoğalması ve ilmi değerlerin yitirilmesi ise bugünki hali ile kişileri yanlış inanışlara itmiştir. Oysa bugün bile meşayih önce Şeriatı telkin eder, Şeriatsız Tasavvufun olmıyacağını, Sünnet siz Tasavvufun olmıyacağını dile getirirler. Zaten Tasavvuf Şeriat ve Sünnet erbabının daha da ahlaklanmasını sağlayan ilimdir. Bir nevi manevi hastalıkları tedavi eden ibadetlerin cilası ve ruhun güzelliğini kazandıran cevheridir.

Sonuç olarak hangi ilim olursa olsun Kuran ve Sünnete aykırı söylenen hangi söz olursa olsun Büyükler tarafından reddedilmiştir. Özellikle Tasavvufta yaşanan keşf, hakikat ve benzeri haller ise asla zahire yansıtılmamış, asla diğer kişilere tavsiye edilmemiş ve asla hüküm olarak telkin edilmemiştir. Zaten bu haller zuhur eden meşayih de bunu eserlerinde, sohbetlerinde dile getirmiş , lakin anlattıkları halleri yaşayanlar olursa diye bu hallerden bazılarınada değinmişlerdir. Ve yaşanıldığı zaman nasıl hareket edilmesi gerektiğini vurgulamışlardır. Bu sebeple yanlış bilinen bu gibi hallerin sadece kişiyi bağladığı , kişininde bu hallere itibar etmeyip amaca odaklanması ve bu hellere takılmaması açıkca belirtilmiş ve bu konuda bir çok sohbet ile bildirilmiştir.

Aslında bütün islam büyükleri bir tek ortak noktada birleşmiş ama ilim ve imani konularda ayrılmış ve bunuda kendi delilleri ile dile getirmişlerdir. Elbette buda Allahın c.c. bir cilvesidir diyoruz ve dularımızda İslamın İttihatı ve Müslümanların yek ve sağlam bir vücut olmasını niyaz ediyoruz. İslam özüne dönsün tekrar Ahsenlik vasıfları kazanılsın diye acizane ellerimizi açıyoruz , vesselam veddua
Alıntı ile Cevapla
Cevapla


Konuyu Toplam 1 Kişi okuyor. (0 Üye ve 1 Misafir)
 

Benzer Konular
Konu Başlıkları Konuyu Başlatan

Medineweb Ana Kategoriler

Cevaplar Son Mesajlar
Çocuklarımıza Ad koymak Seleme Çocuk ve Aile Sağlığı 8 13 Aralık 2014 19:06
Sürme çekmek, bir yaraya ilaç koymak, merhem sürmek orucu bozar mı? KuM TaNeSi Oruç-Ramazan 1 25 Ağustos 2009 18:14
Haksız yere anneyi döven babaya karşı koymak caiz midir? KuM TaNeSi Soru Cevap Arşivi 0 09 Nisan 2009 11:14
Resulullah (sav)`ın Fazilet Ve Menkıbeleri Belgin Hadis-i Şerif 1 05 Aralık 2008 09:04
Dile gül koymak .. Seher Yeli Kıssalar-Hikayeler-Nasihatler 0 23 Şubat 2008 16:37

Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.kaabalive.net Bir Ayet Bir Hadis Bir Söz | www.medineweb.net Yeni Sayfa 1
.::.Bir Ayet-Kerime .::. .::.Bir Hadis-i Şerif .::. .::.Bir Vecize .::.
     

 

 Medineweb Sosyal Medya Gruplarımız:  Medineweb  Medineweb  Medineweb  Medineweb Medineweb     

  www.alemdarhost.com sunucularını Kullanıyoruz.